Prof.Metin Feyzioğlu’na Eleştiri: Yeniden Yargı Neyi Değiştirecek?

Ali Nejat Ölçen

Prof.Metin Feyzioğlu’na Eleştiri:
Yeniden Yargı Neyi Değiştirecek?

TBB Başkanı Prof.Sy.Metin Feyzioğlu “Bu işi Çözeceğiz” başlığı altındaki demeci’ni siyasete soyunmayan bir hukukçunun söyleyebileceğini sanmıyorum.Çünkü, adaleti devletin elinde alarak gizli tanığa ve bilgisayarların dijital kayıtlarına dayandıran hukuksuzluğun hukuklaştırıldığı ülkemizde, değil bir kişi hiçbir siyasal iktidar bu işi çözeceğiz diyemez, dediği anda toplumu yanıltmış olmakla kalmaz, gerçek hukuka ters düşmüş olur.

Neden?

Çünkü, sanal, geçersiz, dijital suçlar yaratan hukuk çarpıklığının yasaları yürürlükte kaldığı sürece tutulu aydın ve yurtsever seçkin bireylerin tekrar yargılanması, durumu değiştirmeyecektir.Hukuksuzluğun hukuklaştırıldığı bu düzende, AKP iktidarı devlete egemen olduğu sürece bu işi çözmek savı, toplumun bir kesimini boşta kalan umuda sürüklemek olur,yanlıştır.

Çünkü:

a.5726 ve 5271 sayılı yaslarla gizli tanık ifadelerinin geçerli olduğu,

b.Bilgisayarlara yapıştırılan dijital verilerin suç kanıtı sayıldığı

c.Özel mahkeme yetkilerinin Ceza Muhakemeleri yasasında yenden diriltildiği,

d.Yargının serbest piyasa ekonomisindeki meta dolaşımına ve,

e.HSYK ‘nin oluşumunu Çankaya’nın kararına bağlı kaldığı sürece,

hukuksuzluğun yürürlükte olduğu ülkemizde yeniden yargılama süreci sonucu değiştirmeyecektir.

TBB Başkanı Prof.Metin Feyzioğlu bunu kesinlikle biliyordur, eğer bilmiyorsa ülkemizde hiç kimse bilmiyor demektir.Nasıl olur da yeniden yargılamayı çözüm olarak topluma sunabiliyor.

Oysa:

1.Yargıya Sahtecilik Yetkisi Veren Yasa

5726 sayılı “Tanık Koruma Kanunu”, yargıya sahtekârlık yapma yetkisini tanımıştır.Çünkü 5’.nci maddesinin (1) sayılı bendi, gizli tanığın kimlik ve adres bilgilerinin gizli tutulması hükmüyle yetinmiyor hukuka ve adalete sahtekârlık yapma yetkisini veriyor .Yasanın 5’nci maddesinin (1) sayılı bendi bakınız gizli tanığı ne tür sahtecilik yapılarak koruyor:

a-Kimlik ve adres bilgilerinin kayda alınarak gizli tutulması,

b-Duruşmada hazır bulunanlar hakkına bulunanlar olmadan, ses veya görüntünün değiştirilerek özel ortamda dinlenmesi,gibi sahtecilikle yetinmiyor o 5’nci madde görünün, ne tür düzmece belgelerle donatıyor gizli tanığı:

d- Kimlik ile ilgili bilgi ve belgelerin değiştirilmesi ve düzenlenmesi,

e-Adlî sicil, askerlik, vergi,nüfus, sosyal güvenlik ve benzeri bilgi ve kayıtların değiştirilmesi ve düzenlenmesi

f-Nüfus cüzdanı, sürücü belgesi, pasaport, evlilik cüzdanı, diploma ve her türlü ruhsat gibi resmi belgelerin değiştirilmesi ve düzenlenmesi.

AKP’nin hukuk ve adalet anlayışında böylesi sahteciliği yasallaştıran ahlak dışı mantığın yanı sıra kanımca gizli tanığını biyolojik niteliğini değiştirmeyi unutmuş olmalı.Gizli tanığın hekim uzmanlar elinde esmer ise sarışın, kalın burunlu ve ablak suratlı ise estetik ameliyatla küçük burunlu, ince uzun çeneli çirkinken yakışıklı kişi olarak değiştirilmesini de yasada hükme bağlayabilirdi.Teknolojik gelişmişliğe kapalı kaldığı için gizli tanıklara ilişkin belgelerde yargıçlara sahtecilik yetkisini tanırken hekimleri kapsam dışı bırakmış!

2.AKP İktidarının hukuku Mecelle’ninde gerisindedir.

Mecelle’de gizli tanık gibi hukuktaki adaleti ve açıklığı yerle bir eden bir hükme rastlayamazsınız.Kişinin tanık olabilmesine ilişkin titizliği Mecelle’nin 1717’nci maddesinde tanık için bakınız nasıl bir sorgulama söz konusu:

Şahidler gerek sırren ve gerek alenen mensub oldukları canibden yani talebe-i ulümdan ise sakin oldukları medrese müderrisi ile mutemed ahali-sinden ve askeriyeden ise taburu zabitan ve katiblerinden ve ketebeden ise kalemi zabitan ve hülafasından ve tüccardan ise tüccarın muteberanından ve esnafdan ise kethüdasıyla lonca utsalarından ve sunüf-u saireden ise mahalle ve karyelerinden mevsuk ve mü’temed ahalisinden tezkiye olunur.

Görüyorsunuz Mecelle, yargıda bilgisine başvurulacak tanık için ne tür sorgu-lamayı koşul görüyor ve kişinin doğruyu ve gerçeği söyleyecek türde, güvenilir birey olup olmadığını araştırıyor.

İşte Mecelle’nin 1719.maddesi:

Hakkında delil ve makbul’uş şehade diye yazılmayı da adil değiller yahut hallerini bilemeyiz veya meçhul-ül ahval veyahut Allah bilir gibi sarahaten yahut delaleten cerhi ifade eder bir söz yazılmış ise ” o şahitlerin şehadeti kabul edilmez.

Gördünüz mü gizli tanık olmayı 150 yıl önceki Mecelle nasıl yadsıyor.Oysa AKP iktidarında gizli tanık ile kamera kayıtlarıyla kişilerin özel yaşamları ahlak pazarında meta dolaşımına dönüştürülmektedir.

3.Anayasamızda güzelim 20’nci madde,Herkes özel hayatına saygı gösterilmesi hakkına sahipti, diyor..Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz, koşulunu getiriyor.

Ne var ki Ceza Muhakemeleri Kanunu 134’ncü maddesi, kişinin izni olmadan :

Bilgisayar, bilgisayar programları ve bilgisayar kütüklerine şifrenin çözülme-mesinden dolayı girilmemesi veya gizlenmiş bilgilere ulaşılmaması halinde…bu araç ve gereçlere el konulması, yetkisi kime veriliyor?

Polis olan kişiye.O gizli kayıt, için devleti ilgilendiriyor?
Devlet ne hakla ailenin bilgisayar kayıtlarına izin alınmadan girebiliyor? Giriyor çünkü:

4.Bilişim Hukuku ülkemizde oluşturulmadı.

5651 sayılı “İnternet Kanunu” ise ne yazık ki, bilişim hukukunu kıskaç içine almış.Yasanın ilk maddesi bile ürkütücü ve yasanın hangi amaca yönelik olduğunu açıklamakta: “İçerik ve erişim sağlayıcı ve toplu kullanım sağlayıcılarının yükümlülük ve sorumlulukarı ve internet ortamında işlenen belirli (ne demekse.a.n.ö) suçlar…üzeriden mücadeleye ilişkin esas ve usulleri düzenler, deniyor hem de yasanın ilk maddesinde! Ne denli yanlış:

Devlet kiminle niçin mücadele ediyor?
Oysa görevi düzenleyici olmak değil midir?

Bilişim tekniklerinin bireye,topluma ve doğaya yararlı biçimde kullanılmasının koşullarını yaratmak bilişim hukukunun temeli olması gerekirken AKP iktidarı, internet tekniklerini suç üretme araçlarına dönüştürmüştür.Hukuk öylesi sanal suç üretmenin kaynağına dönüştürülmüşken,yeniden yargılama neyi değiştirecek?

5. Bilgisayar Dosyalarına El Koyan Devlet

Bilgisayar kütüğünde varsayım ki suç var ve yasaya aykırı?
Düşünce suçudur o cezalandırılması demokrasilerde olası değildir.
Gerçekleşmediği, uygulanmadığı sürece bilgisayardaki düşünsel sanal suç, suç olmaktan çıkar.Pozitif hukukun bu kuralı ülkemizde yok iken ve polis ya da gizli tanık dijital suç üretme makinesine dönüştürülmüşken,yeniden yargı neyi değiştirecek?

6.GERÇEK ÇÖZÜM:

AKP-Cemaat arasındaki çatışma her iki tarafın tüm pisliklerini ortaya çıkardığına, yargılamadaki suçlamaların kumpas olduğu savı da söz konusu olduğuna göre ve gizli tanıklar o kumpasın aktörleri olarak kaldığı sürece, yenden yargılama çözüm getirmeyecektir.Gerçek çözüm, böylesi ağır haksızlığa uğradıkları için Devletin onlardan özür dilemesi, tümünün özgürlüklerine kavuşması ve tutuklu kaldıkları süre için devletin tazminat ödemesine karar verilmesi gerekir.

Kanımca:

1.TBB Başkanlığı bunu üstlenmeli, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvu-runun yollarını aramalı ve bulmalıdır.

2.Sanal suçu fiili suça dönüştüren tüm yasaların bir envanteri çıkarılmalı ve

3.O yasaları tümden yok sayan yeni çağdaş hukukun yaratılmasına ve dolayısıyla faşizmin hukuku’nun yok edilmesine ilişkin çalışmalar yapılmalıdır.Millî Güç Birliği bunu başarabilir.

Saygılarımla.

Böyle biline öyle yapıla.

Dr.Ölçen

This entry was posted in ERGENEKON - BALYOZ, HUKUK-YARGI-ADALET. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *