Mustafa Balbay
08 Aralık 2013
Cumhuriyet
Piri Reis Haritası 500 Yaşında
2013, Piri Reis’in dünya haritasının çizimini tamamlamasının 500. yılı.
Piri Reis iyi bir bilim insanı, iyi bir araştırmacı, iyi bir gezgin. Yarattığı dünya haritasında bunların üçünün de payı var.
Haritanın 500. yılı nedeniyle UNESCO da Piri Reis’i anma etkinliklerini programına aldı. Türkiye’de de özellikle son bir aydır değişik kentlerden Piri Reis haberleri geliyor. İstanbul’da haritalar 21. yüzyılın teknolojisine göre yeni kimlik kazanıyor. Roma’da özel sergiler düzenleniyor.
Haberlerin yoğunlaşması doğal, çünkü yıl bitiyor! Böylesi anmaların kaderi bu. Yıl geldiğinde program hazırlığına girişiliyor. Program yılın ikinci yarısında kotarılıyor. Yılın sonuna doğru yoğun mu yoğun faaliyete girişiliyor. Oysa planlama bir iki yıl önceden başlasa, etkinlikler bütün yıla yayılsa kalıcı bir anlamı da olur.
Her neyse en azından kıymet verilmiş olmasını önemseyelim.
Yukarıdaki son cümlenin altını ayrıca çizelim. Çünkü dünya çapında değere sahip Piri Reis pek çok bilim insanı ve aydın gibi yaşamın doğal akışı içinde ölmedi, öldürüldü.
Kim öldürttü?
Buna tarihçilerin yanı sıra özel olarak bilim tarihiyle de ilgilenenlerin verdiği yanıt şu:
Kanuni.
1465’te doğduğu tahmin edilen, 1554’te öldürülen Piri Reis, yaşamının son anlarına dek bilim insanlığını, araştırmacılığını sürdürdü. Kulağına gelen kimi dedikodulara kıymet veren Kanuni, Piri Reis’i Mısır’da öldürttü.
Mısır’a, Aden Körfezi, Hürmüz Boğazı, Basra, Süveyş seferlerinden sonra dönmüştü.
Piri Reis’in yaşamından kesitler paylaşalım…
Girişte vurguladığımız gibi, hem gidebildiği yere kadar dünyayı dolaştı hem masa başında yapılabilecek en ayrıntılı çalışmaları gerçekleştirerek çağının en ileri haritalarına ulaştı.
Bilim insanı her şeyi bilen kişi değildir. Hangi bilgiyi nerede bulabileceğini ve nasıl kullanabileceğini bilen kişidir.
Piri Reis, Amerika kıtasını da dünya haritasına yerleştiren ilk kişi olarak biliniyor. 1513’te tamamladığı bu haritayı hangi kaynaklara dayanarak çizdiğini de ayrıntılarıyla açıklıyor.
Buna göre her biri dünya haritasının belli bölümlerini içeren 33 çizimden yararlanıyor. Bunlar arasında Kristof Kolomb’un haritasının yanı sıra pek çok Arap ve Hint coğrafyacısının çalışmaları da var. Hatta antik dönemdeki çizimleri de dikkate alıyor. Bu anlamda Piri Reis’in başarısı bilgileri birleştirme gücünden de geliyor.
Yavuz Sultan Selim 1517’de Mısır’a girerken beraberinde Piri Reis ve onun çizdiği dünya haritası da bulunuyordu.
Piri Reis iki dünya haritasının çizimini yaptıktan sonra bir de “Kitab-ı Bahriye” bıraktı. Bu eserin içinde, Akdeniz, Kızıldeniz, Hint Okyanusu, Çin Denizi ile ilgili ayrıntılı bilgilerin yanında 234 yerleşim yerine ilişkin harita da vardı.
***
Piri Reis öldürüldükten sonra deyim yerindeyse haritaları da öldürüldü. 16. yüzyılın devamında ve 17. yüzyılda medreselerdeki haritalar, “resme benziyor” gerekçesiyle kaldırıldı.
İşte uygarlık treninden koptuğumuz an, o andır. Osmanlı o dönem iki önemli süreci ıskaladı; keşifler ve aydınlanma.
İkisi birbiriyle bağlantılı büyük bir dönüşüm.
Eğer bugün gerçekten yaşadığımız çağa ait olmak istiyorsak, yönümüzün uygarlığa dönük olmasında samimi isek önce tarihin hangi süreçlerinde yanlış yaptığımızı iyi bilmeliyiz ki, onları tekrarlamayalım.
Bu bağlamda soralım:
Bugünkü eğitim anlayışımızla, iktidarın eğitime, üniversitelere bakışıyla Piri Reis’ler yetiştirebilir miyiz? Çok zor.
Yetiştirirsek bile kıymetini bilemeyiz.
“Piri” deyince sorarlar; neyin piri?..
“Reis” deyince dolanırlar; nerenin reisi!