ATATÜRK’ÜN DEVRİMLERİNİ YOK ETMEYE VE TEKKE VE ZAVİYELERİN YASAĞINI
KALDIRMAYA ÇALIŞAN AKP MİLLETVEKİLİ HALUK ÖZDALGA VE
GAZETECİ YAZAR ÖZDEMİR İNCE’nin TEKKE VE ZAVİYELER HAKKINDAKİ YAZISI
‘Tekke ve zaviyeler yasağı kalksın’
Salı, 12 Kasım 2013
AKP Ankara Milletvekili Haluk Özdalga, 10 Kasım’ın hemen ertesinde, tekke ve zaviyeleri kapatan kanunun kaldırılmasını öngören bir teklif hazırlayıp Meclis’e gönderdi. Daha önce BDP Milletvekili Altan Tan tekke ve zaviyeleri yasaklayan kanun maddesinin kaldırılması için kanun teklifini Meclise sunmuştu.
AKP Ankara Milletvekili Haluk Özdalga, “Tekke ve Zaviyelerle Türbelerin Seddine (Kapatılmasına) ve Türbedarlıklar İle Bir Takım Unvanların Men Ve İlgasına Dair Kanunun” yürürlükten kaldırılmasına ilişkin bir teklif hazırlayarak AKP Grup Başkanlığı’na sundu.
İhtiyacı karşılamıyormuş
Özdalga, TBMM’de düzenlediği basın toplantısıyla da hazırladığı teklife ilişkin bilgi verdi.
Kanunun günümüzde herhangi bir ihtiyacı karşılama niteliği taşımadığını savunan Özdalga, “En önemli gerekçe bu kanun artık Türkiye’de hiçbir ihtiyacı karşılamıyor” dedi.
Kanun’un birinci maddesinin ikinci fıkrasında bazı unvanların, sıfatların yasaklandığını belirten Özdalga, “Bu yasaklanan sıfatlardan bazıları; dedelik, seyitlik, çelebilik, babalık gibi unvan ve sıfatlar ve onunla beraber falcılık, büyücülük, üfürükçülük gibi bazı sıfatları da yasaklıyor. Bu iki grup unvan ve sıfat, toplumsal tasavvurda kesinlikle bir arada düşünülen ve birbirine yakın değerler taşıyan sıfatlar değil” diye konuştu.
‘Eğitim birliğini zedelemez’
Özdalga, “Cemevlerinin ibadet yeri olamayacağını ileri sürenlerin kullandıkları önemli gerekçelerinden bir tanesi de bu kanun. O gerekçede ortadan kalkmış olacak” dedi.
Verdiği teklife parti grup yönetiminden onay çıkmasını arzu ve temenni ettiğini kaydeden Özdalga “Bu öneriniz eğitimde birliği zedelemez mi?” sorusuna ise, “Eğitimin birliği ile bu kanunun hiç alakası yok” diye konuştu.
ÖZDEMİR İNCE
Salı,03 Aralık 2013
AYDINLIK
Tekke ve zaviyeler * 1
“Tekke ve Zaviyeler”le ilgili iki yazıyı 18 ve 19 kasım günlerinde yayımlanmak üzere yazmıştım. Fakat, AKP milletvekili Haluk Özdalga’nın adı geçen yasanın kaldırılmasıyla ilgili yasa önerisini partinin grup yönetimi, Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle veto etti. Bu iki yazı zaten öneri tasarısının anayasaya aykırı olduğunu kanıtlamak amacıyla yazılmıştı.
Bugün yayınlıyorum, çünkü kaldırılmak istenen yasa 30 Kasım 1925 günü kabul edilmişti ve Cumartesi-Pazar yazı günlerim değil. Pazartesiye kaldı.
***
Bir devletin kurucu yasalarından birini “artık hükmü kalmamıştır” iddiasıyla yürürlükten kaldırmaya kalkışmak tam anlamıyla bir densizlik, terbiyesizliktir. İddia bir boş varsayım ama öyle olsa bile bir saygıdeğer anı olarak, hukuki miras olarak kalır.
Böyle bir densizliği ise ancak sosyal demokrasi katından şeriat çukuruna düşen bir şaşkın yapabilir.
Sağdan sola geçmek, siyaset felsefesi ve sosyolojisi bağlamında, bir evrim geçirmek ve dönüşümdür, tam anlamıyla bir “Régénération”dur. Yani: Yenilenme, yeniden oluşma, canlanma, diriliş, arınma.
Bunun ters ise, yani soldan sağa geçmek, tam anlamıyla bir “Dégénération”dur.Yani: Soysuzlaşma, yozlaşma, bozulma.
Sağdan sola geçmek, bir çocuğun delikanlı, delikanlının yetişkin olmasına benzer.Soldan sağa geçmek, cinsiyet değiştirmek gibi bir şeydir.
Sağ cenah şimdi, İdris Küçükömer’in sosyolojik ve siyasal bir zevzeklik olan “Türkiye’de sol sağda sağ soldadır” klişesine sarılacaktır. Ancak bu klişe çoktandır hükümsüz!
Anayasanın 174. Maddesi: I. İnkılâp kanunlarının korunması
Madde 174. – Anayasanın hiçbir hükmü, Türk toplumunu çağdaş uygarlık seviyesinin üstüne çıkarma ve Türkiye Cumhuriyetinin lâiklik niteliğini koruma amacını güden, aşağıda gösterilen inkılâp kanunlarının, Anayasanın halkoyu ile kabul edildiği tarihte yürürlükte bulunan hükümlerinin, Anayasaya aykırı olduğu şeklinde anlaşılamaz ve yorumlanamaz :
1. 3 Mart 1340 tarihli ve 430 sayılı Tevhidi Tedrisat Kanunu;
2. 25 Teşrinisâni 1341 tarihli ve 671 sayılı Şapka İktisâsı Hakkında Kanun;
3. 30 Teşrinisâni 1341 tarihli ve 677 sayılı Tekke ve Zaviyelerle Türbelerin Seddine ve Türbedarlıklar ile Bir Takım Unvanların Men ve İlgasına Dair Kanun;
4. 17 Şubat 1926 tarihli ve 743 sayılı Türk Kanunu Medenisiyle kabul edilen, evlenme akdinin evlendirme memuru önünde yapılacağına dair medenî nikâh esası ile aynı kanunun 110 uncu maddesi hükmü;
5. 20 Mayıs 1928 tarihli ve 1288 sayılı Beynelmilel Erkamın Kabulü Hakkında Kanun;
6. 1 Teşrinisâni 1928 tarihli ve 1353 sayılı Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanun;
7. 26 Teşrinisâni 1934 tarihli ve 2590 sayılı Efendi, Bey, Paşa Gibi Lâkap ve Unvanların Kaldırıldığına Dair Kanun;
8. 3 Kânunuevvel 1934 tarihli ve 2596 sayılı Bazı Kisvelerin Giyilemeyeceğine Dair Kanun.
***
Değerli okurlar, bir şairin hukuka saygılı kafasının anladığına göre, 174. maddenin giriş bölümü kaldırılsa bile (ki kaldırılamaz) 8. Devrim Yasası, Anayasa’nın 2 ve 4. maddesinin koruması altında olduğu için, milletvekili Haluk Özdalga’nın gül hatırı için de olsa yürürlükten kaldırılamaz, kaldırılması için yasa önergesi vermek de Anayasa’ya aykırıdır.
Özdalga & Tekke ve zaviyeler
Milletvekili Haluk Özdalga, Tekke ve Zaviyelerle Türbelerin Seddine ve Türbedarlıklar ile Bir Takım Unvanların Men ve İlgasına Dair Kanunun herhangi bir ihtiyacı karışlamadığını iddia ederek yürürlükten kaldırılmasını istedi.
Özdalga, Tekke ve Zaviyelerle Türbelerin Seddine ve Türbedarlıklar ile Bir Takım Unvanların Men ve İlgasına Dair Kanunun Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun Teklifini AKP Grup Başkanlığına sundu. Özdalga, TBMM’de düzenlediği basın toplantısıyla da hazırladığı teklife ilişkin bilgi verdi.
Kanunun günümüzde herhangi bir ihtiyacı karşılama niteliği taşımadığını savunan Özdalga, “En önemli gerekçe bu kanun artık Türkiye’de hiçbir ihtiyacı karşılamıyor” dedi.
Kanun’un birinci maddesinin ikinci fıkrasında bazı unvanların, sıfatların yasaklandığını belirten Özdalga, “Bu yasaklanan sıfatlardan bazıları; dedelik, seyitlik, çelebilik, babalık gibi unvan ve sıfatlar ve onunla beraber falcılık, büyücülük, üfürükçülük gibi bazı sıfatları da yasaklıyor. Bu iki grup unvan ve sıfat, toplumsal tasavvurda kesinlikle bir arada düşünülen ve birbirine yakın değerler taşıyan sıfatlar değil. Dedelik, çelebilik gibi sıfatlara kendi değerler dünyasında olumlu şeyler atfeden vatandaşlarımız açısından da çok küçük düşürücü bir beraber kullanım ve beraber yasaklama diye düşünüyorum” diye konuştu.
Özdalga, “Cemevlerinin ibadet yeri olamayacağını ileri sürenlerin kullandıkları önemli gerekçelerinden bir tanesi de bu kanun. O gerekçede ortadan kalkmış olacak” dedi.
Gruptan onay bekliyor
“Siz bu teklifi Gruba mı verdiniz, Meclis Başkanlığına mı?” sorusuna Özdalga, “Ben bunu Gruba verdim. AKP Grubuna verdim. Ondan sonra da Meclis Başkanlığına vermeyi hesap ediyoruz, umut ediyoruz” dedi.
“Gruptan onay çıktı mı?” sorusuna da Özdalga, “Henüz çıkmadı. Kısa bir süre önce verdim. Çıkacağını ben arzu ve temenni ediyorum. Gruba verdim, parti disiplini içerisinde. Henüz grubumuzdan olumlu veya olumsuz herhangi bir cevap gelmedi” yanıtını verdi.
“Bu öneriniz eğitimde birliği zedelemez mi?” sorusuna ise Özdalga,
“Hayır, eğitim birliği ile alakası yok. Eğitimin birliği ile bu kanunun hiç alakası yok” diye konuştu.
“Başbakan Erdoğan ile Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç arasındaki gerilimi nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna Özdalga, “Başbakanımız ile Sayın Arınç kendi aralarında onu konuşup hallederler herhalde” demekle yetindi.] (İnternet Haber, 12.11.2013)
Bir yorum
A. Güneş adlı bir vatandaş önergeyi İslami açıdan eleştiriyor:
“Alemlerin Rabbi Allah c.c bu tekkelerin açılmamasına bir sebeb verir insaallah. Millet Kuran’dan sunnetten zaten fersah fersah uzaklasmis, bir de bu bidatlar hortlamasin yine.Türbelere gidip Allaha sirk koşanlar, tekkelerde dinimizde olmayan uydurma zikirler yapanlari görmek istemiyorum ülkemizde.Bir yandan laik Kemalist kesime ‘Allah’a ortak kosuyorsunuz ne isiniz var anitkabirde’ diye eleştireceksin. Bir yandan kendin bir türbeye gidip orda yatandan himmet dileyeceksin! Toplu halde kendinden gecip aklını şuurunu kaybedip sahabenin ve tabiinin asla ve asla yapmadığı zikirlerle Allah’ı zikrettiğini sanacaksin! Allah bu milleti islah etsin. Hidayet versin!”
***
Evet Allah akıl versin! (Devamı yarın.)
Özdemir İnce
Çarşamba, 04 Aralık 2013
AYDINLIK
Tekke ve zaviyeler * 2
“Tekke ve Zaviyelerin Kapatılmasıyla İlgili Kanun”un yürürlükten kaldırılması için girişimde bulunan AKP milletvekili Haluk Özdalga hakkında TBMM kaynaklarında şöyle bir bilgi var: “10 Ocak 1948’de İstanbul’da doğdu. İnşaat Yüksek Mühendisi; Orta Doğu Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümünde lisans ve yüksek lisansını tamamladı. Altyapı ve çevre konularında hizmet veren bir mühendislik firmasının kurucusu oldu ve yöneticisi olarak çalıştı.
Toplumcu Düşün ve Sosyal Demokrat Ufuk dergilerinin editörlüğünü yaptı. Siyaset felsefesi, dış politika ve güncel sorunlar üzerine pek çok gazete ve dergide makaleleri yayınlandı. Avrupa sosyal demokrasisini anlatan “Sosyal Demokrasinin Oluşumu” ve “Kötü Yönetilen Türkiye” adlı kitapları basıldı. 23. Dönemde Ankara Milletvekili seçildi ve TBMM Çevre Komisyonu Başkanlığı görevinde bulundu. 24. Dönemde Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Üyesi oldu. Çok iyi düzeyde İngilizce ve İsveççe, az düzeyde İtalyanca ve Rusça bilen Özdalga, evli ve 2 çocuk babasıdır.”
***
Aferin ve pek güzel! Maaşallah tahsil ve terbiyesi pek kuvvetli. Amma ve lakin tarih ve hukuktan haberi yok.
Yaptığı önerinin gerekçesinde, İnkılâp Kanunları’nın Korunması başlığını taşıyan Anayasa’nın 174. üncü maddesinin ‘inkılap kanunu’ olarak nitelendirilen sekiz adet kanuna atıfta bulunduğu belirtilerek, ‘677 sayılı Kanun bunlardan biridir. Anayasa’nın 174’üncü maddesi, getirilen korumayı şöyle tanımlamaktadır:’Anayasanın hiç bir hükmü… İnkılâp kanunlarının, Anayasanın halk oyu ile kabul edildiği tarihte yürürlükte bulunan hükümlerinin, Anayasaya aykırı olduğu şeklinde anlaşılamaz ve yorumlanamaz’. Açıkça görüldüğü üzere bu Anayasal hüküm, inkılâp kanunlarının yasama erki tarafından kısmen veya tamamen değiştirilmesi için bir engel teşkil etmemektedir” diyor.
***
AKP’nin Anayasa profesörcüleri bile anayasadan anlamadıklarına göre, Bay Özdalga’nın anayasa hukukundan anlamaması kınama konusu olmamalı.
Dün de yazmıştım: Anayasa’nın 174. maddesi, Anayasanın Başlangıç Bölümü ile 2. ve 24. maddelerine göre değerlendirildiği zaman, Anayasa’nın 4. maddesinde yer almamış olsa da değiştirilmezlik zırhına sahip olduğu anlaşılır. Dolayısı ile onun koruduğu 8 devrim yasası da değişmezlik parantezine girer. 174. madde olmasaydı da laiklikle ilgili oldukları için değiştirilemezlerdi. 174. Madde, değiştirilmezliklerine çift dikiş atıyor.
174. maddede anılan 8 Devrim Yasası, birbirleriyle ilişkili olup bir bütünlük meydana getirirler. Laik devlet bu 8 devrim yasası üzerinde durmaktadır.
Ha, Bay Özdalga’nın önerisi yasalaşır mı? Yasalaşır. AKP oy çoğunluğu anayasa-babayasa tanımadığı için yasalaşabilir. Ama bunun bir de sonrası var: “Yaz duvara kalsın bahara” durumu olmaz.
***
Kanunun günümüzde herhangi bir ihtiyacı karşılama niteliği taşımadığını savunan Özdalga, “En önemli gerekçe bu kanun artık Türkiye’de hiçbir ihtiyacı karşılamıyor” demiş. Kimileri bu yasaya karşın falcılık, büyücülük, üfürükçülük gibi yamuk işler yapıyormuş.
Çok güzel ve aliyülâlâ! “Millet bu yasayı artık takmıyor; gizli tekke ve zaviyeler var!” demek istiyor. Bu da çok güzel! O zaman, İçişleri Bakanlığı’nı,Adalet Bakanlığı’nı göreve çağırsın. Bu memlekette Cumhuriyet Savcıları mı yok yani?
Özdalga, “Cemevlerinin ibadet yeri olamayacağını ileri sürenlerin kullandıkları önemli gerekçelerinden bir tanesi de bu kanun. O gerekçede ortadan kalkmış olacak” demiş.
Böyle bir lafa “Alıp da kaçan mı?” denir. Alevilere sorsun bakalım, Cemevlerinin tekke ya da zaviye olduğunu kabul ederler mi? Yoksa Cemevi onların Camisi mi?
Muhterem, ne anayasa ne yasa dinliyor, üstelik Cumhuriyet tarihini de bilmiyor.
***
Bakın, M.K.Atatürk, Tekke ve Zaviyeler’in kaldırılmasına ilham veren konuşmasında ne diyor:
“Bugün bilimin, fennin, bütün her şeyiyle uygarlığın aleviyle yüz yüze gelişinde filan veya falan şeyhin yol göstericiliğinde maddi mutluluğu ve maneviye arayacak kadar ilkel insanların Türkiye uygar toplumunda varlığını asla kabul etmiyorum. Efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi olamaz. En doğru, en gerçek tarikat, uygarlık tarikatıdır.”
Bu ne demek? Şu demek:
“Tekke, zaviye tarikat örgütlenmesi, safsata ve doğmalar temelinde bir araya getirdiği insanları hayattan, bilimden ve gerçek ihtiyaçlardan kopartıyor ve katı kurallarla ortaçağa bağlıyordu. Bu kurumlar; başlarındaki şeyhler; dervişler vb. eliyle geniş kitleri feodal baskı altında tutuyordu: Bunlar, içe dönük yapılarıyla her türlü yeniliğe karşıydılar. Çoğu zaman ‘hazır kıta’ özellikleriyle, Osmanlı İmparatorluğu’nda politik gelişmelere müdahale için kullanıldılar. Bunlar aynı zamanda başlarındaki dini otoriteye alabildiğine menfaat ve sömürü olanağı da sağladılar.” (Ferit İlsever, Cumhuriyet Devrimi Kanunları, Kaynak Yayınları, 2000, s.68).
***
Ferit İlsever, ilmiye sınıfının, tarikat, tekke ve zaviye şeyhlerinin ve mensuplarının III.Selim, II.Mahmut, Abdülaziz gibi reformcu padişahlara karşı çıktıklarını ve III.Selim’i öldürdüklerini hatırlatmak istiyor.
Daha sonra Demokrat Parti’nin kurucuları arasında yer alacak olan Refik Koraltan ve 5 arkadaşı önerdikleri ve 30 Kasım 1925 tarihinde kabul edilen “Tekke ve Zaviyelerin Kapatılmasına Dair Kanun”un gerekçesinde şöyle diyorlardı:
“Tekkeler ve zaviyeler gibi İslam dininin zorunluluklarından olmayan kurumların, sahiplerinin gölgesi altında, halkı karıştırmaya ve siyasi maksadının değerini arttırmaya ne kadar uygun olduğunu, mal ve canca birçok fedakarlıkları gerektiren son gericilik (Şeyh Said Ayaklanması. Ö.İ.) olayını yeniden basına bildirdik ve devletin esenliği ve sukûnetinden kaygılananların dikkatini çektik.” (Age.s.71)
***
Bay Özdalga, kaldırtmak istediği yasanın gerekçesini mutlaka okumalı ve ondan sonra ısrarlı ise kendi önerisinin 30 Kasım 2014 tarihinde yasalaştırmasını AKP grubundan istemeli.
Halep ve arşın meselesidir bu ve anlamlı olur!