ABDÜLMECİT

Musa Kâzım Çağlayan

ABDÜLMECİT

“Abdülmecit’ in hayaliydi. Atalarımızın hayalini inşallah biz
gerçekleştirmiş olacağız.”

Bu sözler; İstanbul boğazına tüp geçit yapımı temel atma töreninde
Türkiye Cumhuriyetinin başbakanının sarf ettiği sözler.

Geldik böylece Abdülmecit’e!
Fransa Legion d’ honeur nişanı…

Haçlı şövalyesi diz bağı nişanı (garter haçlı şövalyesi nişanı) sahibi
Abdülmecit.

Özellikle İngiliz Windsor kalesinde Saint George Kilisesi Chapel’ inde
haçlı hizmetkârlarının isimleri arasına asılı duran şövalye unvanlı
Abdülmecit (aynı nişan Abdülaziz içinde geçerli). Yadsınamaz,
Osmanlının atasıdır o.

Benim atam mı peki?

Burada reddetme hakkımı kullanıyorum; benim atam asla değil, sadece
yaşadığım yerlerin yöneticisi o. Hoş, nasıl yönettiği belli!
Dayamış mabadını Avrupa’ya, gelen oymuş giden oymuş!
Daha 38 yaşındayken öldüğünde, geleceğimizi peşkeş çekmediği bir
malzeme kalmamış. Islahat fermanı ile YABANCILARIN MAL MÜLK
EDİNMELERİNİN YOLUNU AÇARAK GERİ DÖNÜLMEZ FELAKETLERİN ALTINA İMZASINI ATMIŞ.

Ve bu padişah, boğazı alttan delip geçmek için hayal kurmuş ama
gerçekleştirememiş!

Vayy ki vayy!

Nasıl hayal kurmuş acaba?

Sanırım Topkapı sarayında dalarken hayale, çekerken içkiyi (genç
yaşından itibaren en iyi içki içen halife olarak bilinir), bi koşu
gelip kendisini neşelendiren zevceleri yanındayken:

“Senin için deleceğim bu boğazı sevgilim” dediğinde, zevcesi sormuştur mutlaka:

“Neresini deleceksin hünkârım?”

“Altını deleceğim”!

Bunu duyan zevceler ise: “Sarhoştur ne yapsa yeridir” diye içlerinden
söylenseler de:

“Yaraşır hünkarıma, siz delmeyeceksiniz de kim delecek?” demişlerdir mutlaka!

Acaba, “Sevgilim” gibi harika bir kelimeyi kimin için kullandığını
biliyor muydu Abdülmecit? 16 Yaşında Tahta geçip, 38 yaşında veremden
ölmüş bir hünkârın zevcelerine bakalım, pardon sevgililerine:

Servet-sezâ.
Şevk-efzâ.
Hoş-yâr.
Tir-î müjgân.
Verd-î cenân.
Gül-cemâl.
Rahîme perestû.
ülistu.
Dûzd-î dil.
Bezmârâ.
Mâhitâb.
Nâlân-ı dil.
Ceylân-yâr.
Ayşe ser-fîrâz.
Nergizu.
Nâvek-misâl.
Nesrin.
Şayeste.
Nükhet-seza.
Yıldız.
Sâf-derûn.
Hüsn-i cenân.

Ve otuz sekiz çocuk; 18′ i erkek, 18′ i kız…

Toplam 22 yıl hükümdarlık ve halifelik, 22 eş ve 38 çocuk.
Çocuklarının padişah olanları; 5. Murad, Abdülhamit, Mehmet Reşat, Vahdettin.

Çok verimli, bir o kadar da üretmesini bilmiş çiftçi! Tohumunu atmış
tarlaya boy boy ürün! Bu arada, ihmal etmemiş; “şu boğazı alttan
deleceğim” demiş! Delmiş ama neyi?

Mal meydanda!

Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanı “Atamız” diyince.. “Atamın” hayaliydi
diyince.. Ata olarak bu çıktı karşıma!

2. Mahmut’ tan olma, Bezm-î Âlem Vâlide Sultandan doğma Abdülmecit’ i
ata” olarak kabul edenlere sözüm yok. Vâlide’ sinin Gürcü olmasına da
sözüm yok. Sözüm; tarihi asla bilmeden konuşanların, daha ne kadar
benim aklımla alay edecekleri noktasınadır.

BENİM ATAM, TÜRKİYE CUMHURİYETİNİ KURANDIR.

Tarihini bilen ve ona göre yaşayandır.

Kütüphanesinde en az okuduğu 2000 kitap olandır.
Haçlı nişanı almamak için savaşandır.

Savaşıp haçlıyı perişan edendir.

İnsanlarının özgürce dinini yaşaması için hayatını hiçe sayıp onlara
bayrak ve vatan verendir.

Hem padişah, hem halife olupta “haçlı nişanı” takan değildir o.

O; yirminci yüzyılın lideri, MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ tür.

Cumhuriyet çocuklarının ATA’ sı olur kendileri.

ANLATABİLDİM Mİ ACABA?

Saygılarımla,

Musa Kazım Çağlayan

This entry was posted in Politika ve Gundem, Tarih. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *