Eve gaz, o da olmadı cama taş! * “Dur, kimlik kontrolü yapacağız..”

Cumhuriyet 15.09.2013

İZLENİM
ARİF KIZILYALIN

Eve gaz, o da olmadı cama taş!

“Dur, kimlik kontrolü yapacağız..”

– Peki.
“Çantanda ne var?”
– Kitap, krem, bozuk para, özel eşyalarım.
“Ne kitabı o?”
– Klasiklerden sanırım.
“Adını söyle, ben okuyamadım da.”
– Chateaubriand’ın bir eseri
“Kim o, komünist mi yoksa, yasak yayın bu..”
– Hayır, yasak yayın değil.
“Ahmet, gir bakalım Google’a…”

Evet bu ve bunun gibi yüzlerce olay yaşandı 3 gündür Kadıköy’ün ara sokaklarında. Üzerlerinde Che Guevera, Bob Marley, hatta Atatürk fotoğraflarının olduğu tişörtlerden giyenler ‘hedef’ kitleydi.
Yolu, ‘polise pek de benzemeyen’lerce kesilenler GBT adı verilen güvenlik aramalarında ‘temiz’ çıksalar da, Tolstoy, Dostoyevski, Aziz Nesin, hatta Oğuz Atay kitapları okuyanlara ciddi biçimde ‘kötü’ davranıldı.

‘Bunları mı okuyorsunuz, bunlar suç’ gibi aşağılamalar ayyuka çıkmıştı ki üst rütbeli (amir-müdür) polisler olaydan haberdar edilince, “Rezillik çıkmasın” denerek telsizlerden, “Kitap kontrolü yapmayın” anonsu geldi.

İstanbul polisi, Taksim’den sonra İstanbul’un öteki yakası Kadıköy’de de ‘destan’ yazmaya devam ederken bu ‘garip’ uygulamalar ilçe halkını ‘patlama’ noktasına getirecekti.

Örneğin bu satırların yazarı da polis ‘baskısı’ ile karşılaşanlardan.
Başbakanlık onaylı basın kartı taşıdığı halde, “Bekleme yapma, …’tir git” türünde laflara hedef olmak açıkcası üzücü. Hele Hasırcıbaşı’nda yürürken plastik mermilerin kulağınızı sıyırıp geçmesi, ‘Benim vergimle bana silah sıkıyorlar’ izlenimi yaratıyor. Durumu aktardığınız bir üst rütbeli müdürle konuşurken arkadadaki çevik kuvvetin, ‘dövecek’ gibi bakıp ‘sen görürsün’ diye kafa sallaması da başka bir vahim durum! Üstelik kayıtlara da geçiyorsunuz istemeden.

Nasıl mı?
Çünkü polis artık modaya uymuş, vatandaş ile yapılan ‘BAĞZI’ görüşmeleri kayda alıyor, işine gelenleri depoluyor. Yarın öbür gün “Bunlar zaten Gezi Zekâlılar demek için!”

Elbette, Kadıköy’de yaşananlar bunlarla sınırlı değil. Örneğin çevik kuvvetin çarşamba ve perşembe geceleri gaza boğduğu Altıyol, Bahariye, Moda ve tüm paralel sokaklar aslında birer konut. Ve o binalarda genelde yaşlı insanlar oturuyor. Bir bölümü hasta, özellike de solunum sıkıntısı ağırlıklı. (Belediye bu bilgileri doğruladı.) Ve sağlıklı insanın soluğunu kesen ‘kimyasal’ içerikli gaz kapsülleri, hasta kişileri ‘nefes alamaz’ hale getiriyor. Ayrıca, evlerinde otururken apartmanlarının camlarının kırılıp evlere baskın yapılması, olmadı, caddeden geçilirken ‘Atatürk logolu’ Türk bayraklarının bulunduğu konutların hedef alınıp taşla camlarının kırılması da üzücü.

En üzücüsü de kalp pili ile yaşama tutunan hem işyeri, hem evi Kadıköy merkezinde olan 35 yaşındaki müzisyen Serdar Kadakal’ın ‘gaz kullanımına bağlı’ nefes darlığı sonucu kalp krizinden hayata veda edişi.

Ne dersiniz, Kadıköy’deki topluluğu dağıtma ‘sevdası’, Serdar’ın hayatından değerli mi?

This entry was posted in DEMOKRASİ-ÖZGÜRLÜK, DEVRİM VE KARŞI DEVRİMLER, FAŞİZM. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *