Yiyin gari ! * HARCAMASI PATLAYAN “ÖRTÜLÜ ÖDENEK” KİME EMANET

HARCAMASI PATLAYAN “ÖRTÜLÜ ÖDENEK” KİME EMANET

Derya Kırıcı

Başbakan miting meydanlarında bol bol muhalefete bel altı vuruşlar yaparak, vizyon ve misyonun gösterisi yapıp, “çılgın proje”lerle gündem saptırırken, malın nasıl götürüldüğü gözlerden kaçırılıyor.

Başbakanlık Müsteşarı Efkan Ala ve Strateji Geliştirme Başkanı Muhsin Sezgi’nin imzalarını taşıyan ve önsözünü Başbakan Tayyip Erdoğan’ın yazdığı 2010 Faaliyet Raporu’na göre, örtülü ödenek harcamaları bir önceki yıla göre tam tamına yüzde 1697 arttı. Yani, 2009 için örtülü için 230 bin TL bütçe ayrılmışken, tam 390 milyon 441 bin TL harcandı. Eski TL ile söyleyecek olursak 230 milyar yerine 390 trilyon lira harcandı.

Korkunç bir rakam. Tamamıyla Başbakan’ın inisiyatifine tabi olan örtülü ödenekten yapılacak harcamalar için 2011 yılı için ise 500, 2012 yılı için 527, 2013 yılı için de 552 milyon TL’lik başlangıç ödeneği öngörülüyor. Yani önümüzdeki yıllarda da trilyonlar harcanacak ve hiç kimse bu paranın nereye gittiğini bilemeyecek!…

Peki harcamaları gizli tutulan bu ödenek hangi eller tarafından yönetiliyor? Kimsenin hesap soramadığı bu kadar büyük parayı yöneten elin son derece güvenilir olması gerekir öyle değil mi? Gelin, hep birlikte burayı yöneten kişiye mercek tutalım:

Bunun için öncelikle Recep Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Belediye Başkanlığı yaptığı döneme dönelim. Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanıyken belediyenin ve aralarında İSKİ, Kiptaş, İETT gibi 30’un üzerindeki belediye şirketinin parasını Vakıfbank Valide Sultan Şubesinde tutuyordu. Maksut Serim isimli bir zat-ı muhteremin müdür olduğu bu şube, belediye ve şirketlerine ayrıca tüm kredi işleri hizmeti de veriyordu.

1999’da Organize Suçlar Şubesi müdürü olan Adil Serdar Saçan, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin tam 1 milyar 250 milyon dolarının buharlaştırıldığını açıklamıştı. Saçan, belediyeye ait 1 milyar 250 milyon doların, Vakıfbank Valide Sultan Şubesi’nde, EFT ve takla attırmak suretiyle buharlaştığına yönelik somut raporlar olduğunu açıklarken, ‘Kasıtlı olarak mahkemelerin önüne götürülmeyen, mahkemelerden kaçırılan ve hasıraltı edilen raporlar var.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin, Valide Sultan Şubesi’ndeki havuz hesabıyla ilgili banka müfettiş raporlarını, lütfen kamuoyuna açıklasınlar’ demişti. Belediyenin her bir kuruluşu ayrı bir şirket. Kazançlarının da ayrı hesaplarda tutulması şart. Ancak iddiaya göre bu yapılmamış ve tüm gelirler Vakıfbank Valide Sultan Şubesi’ndeki havuz hesapta toplandı ve buradaki paralar yasadışı olarak off-shore hesaplarına aktarılarak daha fazla faiz geliri elde edildi.

Ancak faizden gelen kazanç gizlenmişti. 1999 yılında bu iddiaları ortaya koyan Adil Serdar Saçan, bu raporu yazdıktan yaklaşık 9 yıl sonra Eylül 2008’de Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanarak Silivri Cezaevi’ne kondu. Maksut Serim, belediyenin ve Erdoğan’ın hesaplarına göz-kulak olmasının karşılığını Refahyol döneminde Vakıfbank Genel Müdür Yardımcısı yapılarak aldı. Ancak dananın kuyruğu da burada koptu.

Refahyol iktidardan düştükten sonra bu bankadan sorumlu bakanlığa bir ihbar mektubu geldi. Mektupta bankanın genel müdür yardımcılarından birinin lise mezunu olduğu belirtiliyordu. Sizce kimdi bu lise mezunu genel müdür yardımcısı? Tabii ki Tayyip Erdoğan’ın Belediye Başkanlığı döneminde belediyenin ve Tayyip’in her türlü akçeli işlerini yürüten Valide Sultan Şubesi Müdürü Maksut Serim’den başkası değildi.

Dönemin Vakıflardan Sorumlu Devlet Bakanı Metin Gürdere’nin talimatı üzerine hemen bir soruşturma başlatıldı. Genel Müdür Yardımcısı Maksut Serim’in dosyasında yapılan inceleme sonunda, dosyasında üniversite diploması yerine çıka çıka ticari bir okul olan Kazakistan Al Farabi Devlet Üniversitesi’nden alınmış bir mezuniyet belgesi çıktı. Bunun üzerine Vakıfbank Genel Müdürlüğü, YÖK’e başvurarak, Serim’in Kazakistan’dan alınmış bir üniversite diploması olup olmadığını ve bu diplomanın denkliğinin YÖK Denklik Komisyonu tarafından onaylanıp onaylanmadığını sordu. YÖK, Serim’in Al Farabi Üniversitesi tarafından verilmiş diplomayla denklik için başvurduğunu bildirdi. Ancak, Serim’den Kazakistan’a okumak için gidip gitmediğinin belirlenmesi için pasaport ile ders notları ve aldığı derslerin içeriğine ilişkin bilgi istenmişti.

Fakat Serim, ders notları ile pasaportunu verirken; aldığı derslerin içeriğine ilişkin olarak YÖK’e belge sunamadı. Serim’in pasaportundan yurt dışına giriş çıkış yaptığı, ancak 4 yıllık süre içinde sadece ve sadece 2 – 2,5 ay süreyle yurt dışında bulunduğu belirlendi.

Bunun üzerine Vakıfbank Genel Müdürü Hasan Kılavuz, Serim’den diplomanın aslını kendilerine sunmalarını istedi. Ancak Serim diplomasını getiremedi. Serim, diploma yerine YÖK’ten üniversitenin denk sayıldığına ilişkin bir yazı getirdi. Yükseköğretim Kurulu’na yapılmış başvuruya YÖK’ün cevabıymış gibi bankaya ibraz edilen 1.8.1997 tarihli, üniversitenin denkliği tanınıyormuş gibi gönderilen yazıda şöyle deniliyordu:

“Kurulumuza gönderdiğiniz ilgi dilekçeniz incelendi. Kazakistan’daki Kazakh State Üniversity Alfarabi, uluslar arası katalogda yer alan ve kurulumuzca tanınmakta olan yükseköğretim kurumudur. Bilgilerinizi rica ederim. Genel Sekreter yardımcısı Dr. Kamil Serdaroğlu” Ancaaak bu yazının da sahte olduğu anlaşıldı!..

Sahtekarlık üzerine Maksut Serim, Genel Müdür Yardımcılığından alındı ve hakkında Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunuldu. Maksut Serim, “sahte belge” düzenlenmesiyle ilgili olarak mahkemeye verildi. Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi de “sahtecilik” suçlamasıyla yargılanan Maksut Serim hakkında, gerekli delillere ulaştıktan sonra hakkında “sahte resmi belge düzenlemek” suçundan açılan davayı, 17 Mayıs 2005’de sonuçlandırdı.

Mahkeme, Serim’i “sahte resmi belge düzenlemek”ten TCK’nın 342/1 maddesi gereğince 2 yıl ağır hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verdi. Ama Serim’in suç tarihi dikkate alınarak cezası, 5 yıllık zaman aşımına kadar ertelenmesine karar verildi ve hapse girmesinin önüne geçildi. Sahte belge düzenlediği mahkeme tarafından kanıtlanan ve bu nedenle de mahkumiyet cezası alan ve birçok akçeli iddiaların odak noktasında olan Serim’e sonra ne oldu dersiniz?

Hemen yanıtlayalım:
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından “Örtülü Ödenek”in başına getirildi. Yani, Başbakanın harcaması gizli tutulan ve her geçen yıl kat be kat artan “örtülü ödenek”, mahkeme tarafından sahtecilik yaptığı belgelenmiş bir kişiye emanet. Başkasının kitabındaki bilgileri çalan kişi ÖYS Başkanı, sahte belge düzenleyen kişi ise harcamaları gizli tutulan ve Hazreti Ömer’in mumu gibi harca harca bitmeyen bu büyük harcama kaleminin başkanı!..

Bu kadar usulsüz ve anormal boyutlarda artan harcamalara gıkı çıkmayan hatta kaşar olan, AKP’nin janjanlı
“ileri demokrasi” ambalajına, tamamen zengin yandaşı daha da semirtecek “çılgın proje”sine kanacaklar AKP’yi bir kez daha 1’inci parti yaparsa ne diyelim;

Yiyin gari…

This entry was posted in YOLSUZLUKLAR. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *