MİCROSOFT’UN Calibri ve YETKİN PROFESÖRLERİN DİJİTAL DELİLLER HAKKINDA ÖNEMLİ AÇIKLAMASI

Değerli okur,

Size aşağıda önemli iki haber sunuyorum ;

Haberlerin özü DİJİTAL SAHTECİLİK üzerinedir.
Türkiye dış kurgulu ve içten taşaron destekli,
Ülke aydınlarını ve Türk Silahlı Kuvvetlerini kırmak için tertiplenmiş
ÜÇ AYRI DAVA sürecini yaşamaktadır
.

* Sözde Ergenekon davası
* Sözde Balyoz davası
* Sözde casusluk davası

Bu davalar küreselcilerin istediği gibi sonuçlanırsa,
Laik demokratik Cumhuriyet,
Ülke bağımsızlığımız ve bütünlüğü tehlikeye girecektir.

* Türkiye bağımsızlığını kaybedecektir.
* Tüm ekonomik kaynaklarımız dış talana bütünüyle açılacaktır.
* Türkiye etnisite üzerinden coğrafi olarak bölünecektir.
* Laik Cumhuriyet yerine “Din devleti” gelecektir.
* Yeni anayasa ile parlamenter sistem sonlandırılacak,otokratik TEK ADAM yönetimi gelecektir.
* Üniter Ulus devlet yerini federasyon ve özerk yönetime bırakacaktır.
* Türkiye “İSTİKRARSIZLAŞTIRMA” operasyonlarıyla zayıflatılacak, mezhep ve etnik çatışmalarına sürüklenecektir.
* Atatürk’ün aydınlanma devrimleri sonlandırılacaktır.
* Türkiye çağdaşlıktan,bilimden,sanat ve kültürden uzaklaşacaktır.

Görülmekte olan SÖZDE Ergenekon – Balyoz – Casusluk davalarının odağında Ülkemizin gerçek aydınları ve Laik Cumhuriyet’in Kemalist seçkin askerleri vardır.Her ÜÇ DAVANIN kaynağı olan kanıtların dijital ve sahte olduğu ,farklı ülkelerde farklı bilişim kurumlarından alınmış olan raporlarla belirlenmiştir.

Davayı yürüten savcıların ve yargıçların sanıkların lehine olan kanıtları sakladıkları,dosyaya koymadıkları,
kanıtlar üzerinde oynanarak DEĞİŞTİRMELER YAPILDIĞI belirlenmiştir.Belirlenen sahtecilikler için ise ,her seferinde SEHVEN denmiştir.

Davaların savcı ve yargıçları imzasız,sonradan düzenlendiği belirlenen tüm kanıtları GERÇEK KABUL etmişlerdir.
SAHTECİLİKLERİ,TUTARSIZLIKLARI GÖRMEZDEN GELMEKTEDİRLER.

Böylesi bir yargılamaya ve mahkemeye ADALETLİ demek olası değildir.
Savcı ve yargıçların PEŞİN HÜKÜMLÜ OLDUKLARI ise açık olarak görülmektedir.

Aşağıda sahteciliği RESMİ olarak belgeleyen ve 2007 yılında Microsoft tarafından kullanıma sunulan Calibri yapısındaki yazının 2003 yılında kullanılmasının mümkün olmadığın belirten Microsoft firmasının yazısı .

Dört ayrı Üniversiteden Bilgisayar Mühendisliği Bölümünden ON BİR ayrı öğretim üyesi akademisyenin DİJİTAL VERİLERİN KANIT OLAMAYACAĞI hakkında bir açıklaması vardır ;

“Elektronik ortamda oluşturulan dijital belgelerin gerek içerikleri, gerekse de “yaratılma ve son kaydedilme tarihleri” ile “yaratan ve değiştiren kullanıcı ve bilgisayar adları” gibi üstveri bilgileri kolayca ve genelde iz bırakmadan istenildiği gibi kurgulanabilir ve tahrif edilebilir. Bu nedenle, başka kesin bulgularla desteklenmeyen bir dijital belge, tıpkı sıradan bir kâğıda basılı imzasız bir metin gibi, içeriği veya üstverisinde adı geçen kişileri bağlamaz.”

Açıklamanın tamamı aşağıdadır.

Naci Kaptan
17 Nisan 2013

***

Cumhuriyet 17.04.2013

Microsoft’tan Balyoz yanıtı:

‘Calibri’ fontu 2007 yılında üretildi

ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) – Ankara’da görülen bir davada, Yargıtay aşamasındaki Balyoz davasını etkileyebilecek bir gelişme yaşandı. Microsoft, 2003’te hazırlandığı belirtilen Balyoz darbe planı metninde kullanılan “Calibri” fontunun 2007 yılında üretildiğini mahkemeye bildirdi.

Balyoz davası sanıklarının talebiyle daha önce hazırlanan bilirkişi raporlarında, darbe planı olarak nitelenen metinde kullanılan calibri fonun Microsoft tarafından 2007 yılında üretildiği, oysa darbe metninin 2003’te oluşturulduğu kaydedilmişti. Bu iddialar resmi olarak mahkeme tarafından hiçbir zaman kabul edilmediği gibi raporlar resmi delil stasüsü kazanmadı. Bunun üzerine, davanın sanıklarından Beyazıt Karataş, Adalet Bakanlığı’na, bu uygulamalar yüzünde tazminat davası açtı. Karataş, adil yargılanma hakkının engelendiğini iddia ederek mahkemeye başvurdu. Dava ise 16. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde 200/376 Esas numarası ile görülmeye başladı.

‘Resmi delil’ statüsü kazandı

Karataş’ın avukatı Haluk Pekşen bundan sonraki gelişmeyi “Darbe planının metni olduğu söylenen belgenin yazıcı çıktıları Microsoft firmasına yollandı. Burada kullanılan yazı karakteri soruldu. Microsoft tarafından bunun Calibri fontu olduğu belirtildi. Ayrıca bu fontun 2007’de piyasaya sürüldüğü ifadesi de yer aldı. Böylece bu belge ‘resmi delil’ statüsü kazandı” sözleriyle değerlendirdi.

Avukat Pekşen “TÜBİTAK raporuna göre CD’ler 2003 yılında kapandı. Öyleyse bu fontun işi ne? Yargıtay 9. Ceza’ya müvekkilimin bırakılması için itirazda bulunacağım” dedi.

***

12.04.2013
Cumhuriyet Bilim Teknik Dergisi

Mesleki, vicdani bir açıklama

Biz, aşağıda imzası bulunan bilgisayar mühendisliği öğretim üyeleri, adli soruşturma ve kovuşturmalarda bir süredir önemli rol oynayan “dijital deliller” hakkında aşağıdaki bilgileri kamuoyuyla paylaşmayı mesleki ve vicdani sorumluluğumuzun bir gereği olarak görüyoruz:

Dijital belge:

Elektronik ortamda oluşturulan dijital belgelerin gerek içerikleri, gerekse de “yaratılma ve son kaydedilme tarihleri” ile “yaratan ve değiştiren kullanıcı ve bilgisayar adları” gibi üstveri bilgileri kolayca ve genelde iz bırakmadan istenildiği gibi kurgulanabilir ve tahrif edilebilir. Bu nedenle, başka kesin bulgularla desteklenmeyen bir dijital belge, tıpkı sıradan bir kâğıda basılı imzasız bir metin gibi, içeriği veya üstverisinde adı geçen kişileri bağlayamaz.

Dijital belgenin aidiyeti:

Dijital bir belgenin bir kişiye ait bir veri depolama ortamında bulunduğu, sadece söz konusu belgenin daha sonra denetime olanak sağlayacak teknik önlemler alınarak çıkarılmış güvenilir bir örneğinin elkoyma sırasında ilgili kişiye verilmesi halinde kabul edilebilir. Ancak bu koşulun yerine getirildiği durumlarda el koymadan sonra herhangi bir değişikliğe uğradığından kuşku duyulamayacak, sağlıklı bir delilden söz edilebilir. Zararlı yazılımlarla belge yaratma ve belge tahrifi:

Zararlı yazılımlar, bir bilgisayara kullanıcısının bilgisi olmadan yerleşip çalışmasını aksatmak veya imkânsız kılmak, ya da içindeki bilgileri değiştirmek gibi kimi işlevler gerçekleştirmek üzere hazırlanmış programlardır. Kimi zararlı yazılımlar özellikle yerleştikleri bilgisayarlara belge ekleyecek şekilde tasarlanmışlardır. Bu türden bir zararlı yazılımın yerleştirildiği saptanan bir bilgisayarda bulunan belgelerin o bilgisayarın meşru kullanıcıları tarafından oluşturuldukları veya içeriklerinin tahrif edilmediği iddiaları şüphe ile karşılanmalıdır.

Yukarıda özetlediğimiz temel bilgilerin adli mercilerce göz önüne alınmasının ülkemizde adalet hizmetinin verilmesinde niteliği arttıracağı ve önemli adli hataların ve mağduriyetlerin önüne geçeceği yolundaki inancımızı kamuoyuna saygılarımızla duyururuz.

İMZALAR :

Prof. Dr. Can Özturan (Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü)

Prof. Dr. Cem Ersoy (Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü)

Prof. Dr. Cem Say (Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü)

Prof. Dr. Coşkun Sönmez (Yıldız Teknik Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü)

Prof. Dr. Emre Harmancı (İstanbul Teknik Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü)

Prof. Dr. Fatih Alagöz (Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü)

Prof. Dr. Fatoş Yarman Vural (Orta Doğu Teknik Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü)

Prof. Dr. Göktürk Üçoluk (Orta Doğu Teknik Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü)

Prof. Dr. Lale Akarun (Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü)

Prof. Dr. M. Bülent Örencik (İstanbul Teknik Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü)

Prof. M. Yahya Karslıgil (Yıldız Teknik Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü)

This entry was posted in DEMOKRASİ-ÖZGÜRLÜK, DEVRİM VE KARŞI DEVRİMLER, EMPERYALİZM, ERGENEKON - BALYOZ, FAŞİZM, HUKUK-YARGI-ADALET, Politika ve Gundem. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *