ENKAZ DEVRALMAK CIA Tarihi (Legacy of Ashes – The History of CIA) * Tim Weiner Bölüm 3

Naci KAPTAN / 10 Temmuz 2012 / Güncellendi 30 Mayıs 2021

İlk Bölümler
BÖLÜM 1   https://nacikaptan.com/?p=1242
BÖLÜM 2   https://nacikaptan.com/?p=1261

“Wisner’in espiyonaj gibi zahmetli işlerle kaybedecek vakti yoktu, darbe tezgâhlamak, politikacılara rüşvet vermek gibi kestirme yollarla acil işlerini daha kolay halledebiliyordu. Yönettiği servis, onun döneminde, en geniş bütçeye, en geniş kadroya ve en büyük güce sahip olarak CIA’nın içindeki en yetkili birimdi. Bu durum tam yirmi yıl sürdü. Gizli Operasyonlar Servisi, Sovyet ekonomisini batırmak amacı ile işleri sahte para basmaya kadar götürdü. Wisner, tüm gücü ile III. Dünya savaşı için hazırlık yapıyordu. İşini yürütebilmek için nerede bir yetenekli insan görse, daha fazla maaş ve ikbal vaad ederek o kişiyi kadrosuna katıyordu.”
ENKAZ DEVRALMAK – CIA Tarihi (Legacy of Ashes – The History of CIA) Tim Weiner
Bölüm 3
3. “Yangını Yangınla Söndürmek”
Frank ve Poly Wisner çiftinin Washington’daki evi, 1947 yılı boyunca Pazar akşamları, ABD ulusal güvenlik teşkilâtının şekillendirileceği toplantılara sahne oluyordu. Geleneksel hale gelen bu toplantıların menüsündek iana ‘gıda’ maddesi içki idi. Katılımcılardan biri olan yeni Dışişleri Bakanı G.C. Marshall, Kennan’ı bakanlığının Politika Plânlama Dairesinin başına getirdi. Altı ay sonra da, dünyayı yeniden şekillendirecek üç hayatî karar devreye girdi:
-Truman Doktrini: Dünyanın herhangi bir ülkesine, ABD’ye düşman bir ülke tarafından yapılacak saldırı,Amerika’ya yapılmış sayılacaktı. Bu çerçevede, yabancı ülkelerde yaptığı faaliyetleri durdurması konusunda Sovyetlere uyarıda bulunulması kararlaştırıldı. Ayrıca,
-Komünizmin yayılmasına karşı bir kalkan oluşturarak ABD’nin etkinliğinin artırılması amacıyla Marshall Plânının devreye alınması ve,
-Merkezî Haberalma Teşkilâtı adlı gizli bir servisin kurulması kararları alındı.
George C. Marshall
1947 yılının Şubat ayında İngiltere, artık Yunanistan ve Türkiye’ye askerî ve ekonomik yardım yapamayacağını ABD’ye bildirdi. Doğacak boşluğun Sovyetler tarafından doldurulacağı endişesiyle Amerika, Yunanistan’a milyonlarca doların yanı sıra savaş gemileri, silah ve asker gönderdi. Atina müthiş bir casusluk merkezine dönüşmüştü. Avrupa’da Sovyet tehdidi giderek artıyor ama ABD’nin hala güçlü ve koordineli bir biçimde çalışan istihbarat teşkilâtı bulunmuyordu. CIA, içe dönük siyasi çekişmelerin gölgesinde, 18 Eylül 1947 tarihinde resmen kuruldu. Ancak doğuşu daha baştan sakattı. En temel görevlerinden biri Pentagon ve Dışişleri Bakanlığından gelen raporları koordine etmek olsa da bizatihi bu teşkilâtların içinden gelen şiddetli bir muhalefete muhataptı.
Yetkileri yeterince belirgin değildi. Resmi bir tüzüğe ve Kongre onaylı mâli kaynaklara, kuruluşundan ancak iki yıl sonra kavuşabilmişti. Teşkilâtın gizlilik kuralları, ABD’nin demokratik şeffaflık prensipleriyle çelişiyordu zira mevcut haliyle, dünyadaki faaliyetleri ve ne dolaplar çevirdikleri, Başkan dahil, kimse tarafından tam olarak
denetlenemiyordu.
NSC *1*
Statüsüne göre, CIA’ya gizli operasyonlar yapma yetkisi ancak Ulusal Güvenlik Konseyi (National Security Council / NSC) tarafından verilebiliyordu. Ne var ki NSC, genellikle Başkan’ın katılımı olmaksızın, ayda yılda bir toplanabilen etkisiz bir yapılanmaydı. Sovyet tehdidinin bu denli tırmandığı bir dönemde, ülkede ulusal güvenlik konularında yaşanan bu kararsızlık ve uyumsuzluk vahim mertebedeydi. Kennan’ın tabiriyle “Amerikan halkı her ne kadar böyle yöntemleri onaylamayacak olsa da ulusal güvenlik adına yangının yangınla söndürülmesi kaçınılmaz bir gereklilik” haline dönüşmüştü. Neticede, Savunma Bakanının da örtülü biçimde onayladığı bir kararla “Gerilla Savaşı Birlikleri” örgütü kuruldu. Amerikan gizli servis aygıtı böylece harekete geçirilmiş oldu

Ulusal Güvenlik Konseyinin CIA’ya verdiği ilk ‘çok gizli’ görev (14.12.1947) Sovyetlerin girişimlerine örtülü psikolojik harekât eylemleriyle karşılık verilmesi oldu. Bu kapsamda gizli servis ajanları, İtalya’da 1948 yılı Nisan ayında yapılacak seçimlerde komünistlerin kazanmasını engellemek için alelacele, çizmenin yolunu tuttu.
Milyonlarca Katolik’in ruhanî liderliğini yapan Papa’nın ülkesi, Batı medeniyetlerinin beşiği İtalya, Allahsız bir hükümetin insafına terk edilemezdi. Operasyonlara Kongre henüz onay vermemişti, örgüt de tüzüğünde belirlenmiş yetkileri fazlasıyla aşıyordu ama savaşa falan girilmiyordu ne de olsa, Sovyetlere kendi usulleriyle cevap veriliyordu sadece.
Teşkilâtın mâli kaynakları yetersizdi. Savaş sonrası döviz piyasalarında meydana gelebilecek çalkantılara bir önlem olarak oluşturulmuş bütçe dışı “döviz istikrar fonu”na dalındı. Siyah torbalara doldurulan paralar, CIA tarafından yapılandırılan siyasi partilerin politikacılarına, Vatikan’ın siyasi kanadı olan Katolik Girişimi’nin papazlarına aktarıldı. Yöntem işe yaradı ve seçimler, Komünist Parti’nin koalisyon ortağı olmasını gerektirmeyecek bir farkla Hristiyan Demokratlar tarafından kazanıldı. Siyasi partiler ile CIA arasındaki aşk böyle başladı ve siyah torbalar, gelecek yirmi beş yıl boyunca daha nice ülkede, seçimleri aynı yöntemle satın aldı.
MARSHALL PLANI
*2*
İtalyan seçimleri öncesinde Sovyetler Çekoslovakya’yı işgal edip önde gelen yöneticilerini tutuklamaya başlamıştı. ABD kamuoyu panikledi. Bu ortamda Truman, Marshall Plânını fazla zorlanmadan Kongreden geçirdi. Plân, özgür dünyaya, harbin yarattığı zararları gidermek için, beş yıllık bir süreçte 13,7 milyar Dolar yardım yapılmasını öngörüyordu. Böylece Sovyetlerin yayılmasına karşı Amerikan yapısı, siyasi ve ekonomik bakımdan kucaklayıcı bir barikat inşa edilmiş olacaktı. Plânın içine sıkıştırılmış basit bir kayıt sayesinde CIA da,siyasi manevralarını sürdürebilmek için büyük bir kaynak elde edecekti. Şöyle ki: Yardımdan istifade edecek her ülke, çekeceği paraya eşit bir meblağın kendi para biriminden karşılığını bir fona koyacak ve kalkınma hamleleri bu şekilde finanse edilecekti, ancak küçük bir şart vardı; oluşan fonun %5’i CIA’ya aktarılacaktı!
Marshall Plan map
Teşkilât bu fonlardan, kimseye hesap vermek zorunda kalmadan milyarlarca Dolar hortumladı. Bu global para aklama mekanizması soğuk savaş bitene kadar gizli kaldı ve gizli operasyonları finanse etti. Hortumlanan paralarla saygın kişilerin yönettiği, itibarlı dernekler, konseyler, kamuoyu yapıcı oluşumlar desteklendi.
Sovyetler de benzeri işleri, tüm Avrupa’ya yayılmış yayınevleri, gazeteler, öğrenci ve işçi örgütleri vasıtasıyla yapıyordu.
Soğuk savaş böylece sürerken, CIA, savaşın sıcağa dönüşmesi halinde kullanabileceği direniş birliklerini adım adım oluşturmaktaydı. Bu çerçevede, akla gelebilecek en sıradan isim altında bir de vurucu güç yapılandırıldı;
Politika Koordinasyon Dairesi (Office of Policy Coordination / OPC). Güç CIA çatısı altında oluşturulmuştu ama oluşumun şefi, yapılan işlerin hesabını, etkisiz bir kişilik olan CIA başkanı yerine, Dışişleri ve Savunma Bakanlarına veriyordu. Bunlardan biri (Dışişleri), vurucu güç biriminden (OPC), ‘söylenti yayma, rüşvet verme,anti komünist cepheler oluşturma’ gibi görevler bekliyor, diğeri ise (Savunma) ‘gerilla hareketleri, yeraltı orduları, sabotaj ve suikastlar’ gibi işlere bulaşmasını istiyordu.

Berlin, soğuk savaş meydanlarının en büyüğü idi. Buradaki CIA bürosunun başında bulunan Wisner, bölgedeki Sovyet gücünü sarsmak için yeni bir Alman para biriminin oluşturulması gerektiğini savunuyordu. Rusların bunu ret etmesi kaçınılmazdı, böylece savaş sonrası Berlin’de güç paylaşımı görüşmeleri akamete uğrayacak, oluşacak yeni siyasi durum Rusları geriletecekti. Plân uygulamaya konuldu ve Sovyetlerin cevabı hiç gecikmeden geldi:
Berlin’in tecridi! Berlin tecridini aşmak için Amerikalılar hava köprüsü kurmak zorunda kaldı.Moskova’nın nükleer silâhlar, jet uçakları, füzeler, biyolojik silâhlar konularında kaydettiği ilerlemeler hakkında acilen istihbarata ihtiyaç vardı. Berlin tam bir casuslar savaşına sahne oluyordu. Wisner, karşıdan sürpriz bir saldırıya maruz kalmadan önce tanklarla, toplarla Berlin’e girilmesini savunmaktaydı. Neyse ki edinilen bilgiler ne Sovyetlerin, ne de yeni müttefikleri Doğu Almanların bir sıcak savaş hazırlığı içinde olduğuna işaret ediyordu.
Wisner’in önerisi bu nedenle kabul görmedi ama kararlılık ruhu amirlerince takdir edildi.Gizli operasyonların bir komisyon tarafından değil, Pentagon ve Dışişlerinin desteğini arkasına alan tek bir kişinin başkanlığında yürütülmesi gerektiğine ilişkin görüş ağırlık kazanınca bu kişinin Frank Wisner olmasına karar verildi. Wisner’in gizli operasyonlar ihtirası, Amerika’nın dünyadaki konumunu sonsuza kadar değiştirecekti.

4. “En Gizli Şey”
Frank Wisner, Sovyetleri eski sınırlarına geriletmek ve Avrupa’yı komünistlerin tasallutundan korumak göreviyle 1 Eylül 1948 tarihinde, Amerikan Gizli Operasyonlar Servisi sorumluluğunu yüklendi. Yaptığı işlerin ABD dış politika prensipleriyle bağdaşıp bağdaşmadığına aldırmadan ve üstlerine bilgi vermeden deliler gibi çalışıyordu.
Wisner’in espiyonaj gibi zahmetli işlerle kaybedecek vakti yoktu, darbe tezgâhlamak, politikacılara rüşvet vermek gibi kestirme yollarla acil işlerini daha kolay halledebiliyordu. Yönettiği servis, onun döneminde, en geniş bütçeye, en geniş kadroya ve en büyük güce sahip olarak CIA’nın içindeki en yetkili birimdi. Bu durum tam yirmi yıl sürdü. Gizli Operasyonlar Servisi, Sovyet ekonomisini batırmak amacı ile işleri sahte para basmaya kadar götürdü. Wisner, tüm gücü ile III. Dünya savaşı için hazırlık yapıyordu. İşini yürütebilmek için nerede bir yetenekli insan görse, daha fazla maaş ve ikbal vaad ederek o kişiyi kadrosuna katıyordu. Bunların arasında,sonraları Yunanistan, Türkiye, Arnavutluk, Macaristan, Romanya, Bulgaristan ve Yugoslavya’dan sorumlu olacak James McCargar’da vardı. Politika Koordinasyon Dairesinin başına getirilmişti. Operasyonları gizli olsa da CIA,kamunun bildiği bir devlet kuruluşuydu ama Politika Koordinasyon Dairesinin sadece operasyonları değil,bizatihi kendi varlığı da gizliydi, o kadar ki, kurulduğu ilk yıllarda ABD hükümeti içinde pek az bilinen varlığı,atom bombasından sonraki “en gizli şey”di.

5. “Zengin ve Kör Bir Adam”
II. Dünya Savaşında ABD, komünistlerle işbirliği yaparak faşistlere karşı savaştı. Soğuk savaş sırasında ise faşistlerle omuz omuzaydı ve onları komünistlere karşı kullandı. Bu dönemde, ABD işgali altındaki Almanya’da, 2 milyondan fazla komünizm karşıtı Doğu Avrupalı ve Rus, ne yapacağını bilmez bir biçimde ortalıklarda dolanıp durmaktaydı. Wisner, bunların arasından oluşturulacak paramiliter bir güçle Sovyetlere karşı savaşmayı kafasına takmıştı. Ne var ki bu kişiler son derece farklı etnik kökenlerden gelmekle kalmayıp değişik ideolojik yapılara sahipti ve hiç de tek vücut olup direnişe geçebilecek bir homojenite göstermiyordu. Eski faşistler, Sovyet baskısından kaçanlar, hep kendilerini çok önemli ve etkiliymiş gibi göstererek kapağı CIA saflarına atmaya çalışıyorlardı. Teşkilât bunlar için milyonlar harcıyor, Pentagon bütçesi içine sokuşturulmuş fasıllar çerçevesinde inanılmaz meblağlar el değiştiriyordu. Alman askerî istihbarat dairesinin eski bir çalışanı olup sonrasında CIA’ya katılan bir ajan, Amerikan haberalma örgütü için “Abwehr’i (Alman askerî istihbaratı) gözleri gibi kullanmaya çalışan zengin ve kör bir adam” benzetmesini yapmıştı.

CIA, devşirmelerini kullanarak Ukrayna, Arnavutluk, Doğu Almanya ve sair ülkeler üzerinden Moskova’ya sızmak için sayısız girişimde bulundu. Ajanlar, gözü pek Polonyalı pilotların kullandığı işaretsiz uçaklarla demir perde gerisine indiriliyor ama çoğu Sovyet yetkililerince teker teker yakalanıyordu. Komünistler esirlerine zorla “Her şey yolunda, daha para gönderin, daha silâh gönderin” diye mesajlar göndertiyor, gönderilen ganimete el koyduktan sonra da onları öldürüyordu.
James J.Angleton
İşin iç yüzü yıllar sonra ortaya çıktı. CIA teşkilâtındaki gizli operasyonların güvenliğinden sorumlu şef James J.Angleton, *3* tüm bu operasyonları, Pentagon’daki oda arkadaşı, İngiliz istihbarat görevlisi Kim Philby*4* ile birlikte düzenliyordu. Philby ise, Moskova hesabına da çalışan çift taraflı bir casustu ve CIA tarafından görevlendirilmiş paraşütçülerin indirilecekleri noktaların koordinatlarını Sovyetlere veriyordu.
Kim Philby
Alkolik Angleton’un, yakın dostu Philby’nin yaptıklarından haberi olmadığı gibi Amerikan hükümeti içinden de bu kayıpların neden verildiği hakkında fikri olan yoktu. Yıllar sonra CIA, bu mültecilerin Sovyetler aleyhine kullanılmasının gerçekçi bir fikir olmadığını kabul etti ama 1950’ler boyunca, demir perde arkasına sızmaya çalışan yüzlerce CIA ajanının esir düşüp öldürülmesinin hesabı hiç sorulmadı. Angleton ise yararlı (!) hizmetleri nedeniyle terfi ettirilip yirmi yıl daha görevini sürdürdü.
CIA’nın Bilimsel İstihbarat bölümü 20 Eylül 1949 tarihinde Sovyetlerin atom bombası yapabilecek yeteneğe ulaşabilmesi için daha en az dört yıla ihtiyacı bulunduğunu güvenli bir eda ile yönetime bildirdi. Bundan tam üç gün sonra Truman, Stalin’in atom bombasına sahip olduğunu açıkladı. İlgili CIA birimi, Moskova’nın kitlesel imha silâhları imâl etme kapasitesine sahip olup olmadığı hakkındaki tespitleri yapabilecek teknik yeteneklerinin bulunmadığını itiraf etti. Bu eksikliklerinin Amerika’nın başına büyük felaketler getirebileceğini açıkladı. Bu sarsıcı açıklama üzerine CIA yönetimi panikledi ve ajanlarına gidip Sovyetlerin savaş plânlarını çalmalarını emretti. Ancak bu, Mars gezegenine casus yerleştirilmesini emretmek kadar nafile bir talimattı. Kısa bir süre sonra, Uzak Doğu’dan sürpriz bir saldırı haberi geldi. III. Dünya Savaşının başlangıcını işaret edecek kadar önemli bir gelişmeydi bu.

6. “Onlar İntihar Eylemleriydi ”
Kore savaşları CIA’nın ilk büyük sınavıydı ve teşkilât bu sınavında ilk gerçek liderini kazandı: General Walter Bedell Smith. Smith, örgütün dördüncü yılında, dördüncü başkan olarak iş başına geçtiği gün ne tür bir enkaz devraldığını farketti. İğneleyici bir dile sahip, otoriter ve mükemmeliyetçi bir tipti. Wisner’in teşkilât başkanına değil, Pentagon ve Dışişlerine bağlıymış gibi çalışmasına, CIA için ayrılmış bütçenin neredeyse tamamını kullanmasına derhal son verdi.
Truman’ın Bedell Smith’den ilk istediği, Kore hakkında etraflı istihbarat getirmesi oldu. Verdiği bu talimatın ardından Başkan, birliklerini Kuzey Kore’nin derinliklerine kadar sokmuş ve Çin’in asla bir saldırıda bulunmayacağı iddiasında olan General D. MacArthur ile bir toplantı yapmak üzere Pasifik’teki Wake adasına uçtu.
Mao Tse-tung’un, ulusalcı Chiang Kai-shek güçlerini püskürtüp Çin Halk Cumhuriyetini ilân ettiği o 1949 yılında CIA, Çin’de olup bitenlerden tamamen habersizdi. MacArthur’da duruma hiç yardımcı olmuyordu zira CIA ajanlarından nefret ediyor, onları Uzak Doğu’dan mümkün olduğunca uzak tutabilmek için elinden geleni ardına koymuyordu.
CIA’nın harp sahasındaki istihbarat kaynakları, güvenirlilikten yoksun ve yolsuzluklarıyla ünlü Güney Kore başkanı Syngman Rhee ile Çin ulusalcı lideri Chiang Kai-shek’in ajanlarından ibaretti. Bu dalavereciler ise teşkilâtın parasını sömürmüş karşılığında işe yaramaz, yalan yanlış bilgilerle dolu kağıt yığınları vermişti.
ABD’nin gerçek anlamdaki tek güvenilir bilgi kaynağı, telsiz merkezinin dinlemelerine takılan, Moskova ile Uzak Doğu arasındaki şifreli haberleşmelerdi. Telsiz dinlemeleri, tam da Kuzey Kore lideri Kim İl-sung’un, Stalin ve Mao ile saldırıya geçme konularını tartıştığı sırada kesiliverdi. Amerikalılar için bu çok önemli bilgi kaynağını tek başına susturan ise Sovyetler hesabına casusluk yaptığı sonradan anlaşılan servis çalışanı W.W. Weisband idi.
Telsiz istihbaratında yaşanan bu berbat durum karşısında Bedell Smith yeni bir yapılanmaya ihtiyaç duydu ve Ulusal Güvenlik Ajansı (National Security Agency / NSA) böyle kuruldu. Zaman içinde CIA bu teşkilâtın yanında,büyüklük ve güç açısından cüce kalacaktı. Yarım yüzyıl sonra NSA, Weisband olayını “büyük ihtimalle ABD tarihinin en önemli istihbarat kaybı” olarak niteledi.
Naci Kaptan / Devam edecek

DİP NOTLAR
*1* http://usgovt.wikispaces.com/National+Security+Council
*2* http://www.marshallplan.freeterritorytrieste.com/
*3* http://tucsoncitizen.com/morgue/2006/11/11/32253-lookin-back-oss-cia-figure-angleton-had-the-goods-on-those-in-power/
*4* http://www.topspysecrets.com/kgb-recruitment-success.html
This entry was posted in ABD - AB - EMPERYALIZM, Dizi Yazilari, İSTİHBARAT KURUMLARI. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *