Teşhir Zamanı!..

 

Teşhir Zamanı!..

Ümit Zileli

Ben, şaşıran arkadaşlara çok şaşırıyorum!..   Bir hiddet, bir celal; neymiş, İsveç’in en büyük gazetesi Aftonbladet, üstelik parasını Türkiye’nin ödediği turizm ilanındaki haritada Güneydoğu bölgesini Kürdistan olarak göstermiş…

-Gösterir, ne var bunda?!..   Göstermeseydi şaşardım!.. Daha iki ay önce İsveç Büyükelçisi Anne Dissmorr, İzmir’de düzenlenen “İsveç İş Kültürü Günü” toplantısında bir kitap dağıtmıştı. Önsözü İsveç Başbakanı tarafından kaleme alınan kitapta şu veciz tesbitler yer alıyordu:   -Türk kelimesi bir ulusu değil, bir dili ifade eder… Türkler ve Kürtler Birinci Dünya Savaşı sırasında Ermenileri katlettiler…

Türk ulusunu yok sayan kafanın haritaya Kürdistan yazması niçin şaşırtıyor hiç anlamadım!. İsveç Dışişleri Bakanı Anna Lindth’in fırsat bulduğu her konuşmasında Türkiye’ye hakaretler yağdırmasının yanında bir haritanın lafı mı olur?!..   Tam iki yıl önce, altı hafta boyunca yazdığım “işbirlikçiler” dizisinde, Alman Dışişleri Bakanlığı’nın finanse ettiği Alman Doğu Enstitüsü Müdürü Udo Steinbach’tan da söz etmiştim. Abdullah Öcalan’ın ifadelerinde de adı geçen, bir ara Türkiye’ye girmesi yasaklanan bu zat, 15 Eylül 1998’de Katolik Kilisesi’ne bağlı Lingen Akademisi’nde verdiği “İslam’ın Avrupa için önemi” konulu konferansında aynen şöyle diyordu:

-Sorun, Atatürk’ün bir paşa fermanıyla yarattığı yapay ürün Türk devleti ve Türk ulusudur… Böyle bir ulus yoktur… Olmadığını Türkiye’de yaşanan Kürt-Türk, Müslüman-Laik, Alevi-Devlet çatışmalarında görmekteyiz. Bu uyduruk ulusu Atatürk nasıl kurdu?. Önce Ermenileri yok ettiler. Sonra da Rumları. Kürtleri şu güne kadar neden yok etmediler bilinmez…

Udo Steinbach’ın, tarih bilincinden ve insanlıktan yoksun bu sözlerini, İsveç Büyükelçisi Bayan Dissmorr’un dağıttığı kitapçıkta yazılanlarla karşılaştırın, bakın bakalım en ufak bir fark var mı?!.. Yoktur, bulamazsınız…

-Kafa, aynı kafadır: Haçlı kafası!..

Bence, içimizdeki işbirlikçilere şaşırma zamanı da çoktan geçti!..   İsveç gazetesinin küstahlığına karşı oradaki Büyükelçimiz Selim Kuneralp’in tepkisine ise hiç mi hiç şaşırmamak gerekiyor!. Ne diyordu Büyükelçi:

-O haritada (Kürdistan ismi konarak) Kürtlerin yoğun yaşadığı yerler buralarıdır denmek isteniyor. Hukuki ve siyasi geçerliliği yoktur. Kaldı ki öyle olsa bile ne yapabiliriz bilemiyorum. Bu olayı mahkemeye götürsek sanırım burada kıyametler kopar. Ve mahkeme orası Kürdistan bölgesi diye karar bile verebilir…

Bravo Büyükelçimize!.. İsveç Dışişleri Bakanı Bayan Lindth konuşsa bundan daha iyi savunma yapamazdı!..   Selim Kuneralp’in adı kamuoyuna yabancı değil. Aile soyağacı çok yazılıp çizildi. Ama beni Karen Fogg’la olan pek samimi ilişkisi daha çok ilgilendirdi. Kuneralp’in Bayan Fogg’a yazdığı şu e-postayı Doğu Perinçek’ten öğrenmiştik:

-Sevgili Karen, dünkü mesajımda yanlışlıkla büyükelçiliğin e-posta adresini kullanmışım. Hala geçerli olan eski adresime yazmaya devam etmen gerek. Yoksa senin mesajlarını burada herkes okuyabilir…

Gördüğünüz gibi, Türkiye’nin büyükelçisi, Türkiye aleyhine çalışmaları afişe olmuş bir Avrupa temsilcisiyle yaptığı “özel” yazışmaların açığa çıkmasından korkuyor!.. Perinçek’in, geçtiğimiz günlerde çıkan “Karen Fogg’un E-Postalları” kitabında bu bayanla Kuneralp’in ne denli sıcak ilişkide olduklarına dair çarpıcı örnekler mevcut!..

Onları da gelecek yazımıza saklayalım..   Ancak, sakın yanılgıya düşmeyin; Fogg’un gözdesi yalnızca Kuneralp değil, daha sırada ne siyasetçiler, gazeteciler, bürokratlar, işadamları var. Hepsini çok iyi biliyor, çok yakından tanıyorsunuz!.. Son günlerde özellikle Kıbrıs ve Güneydoğu konusunda ahkam kesenlere bakın, kim kimdir şıp diye anlarsınız…

-Onlar, Karen Fogg’un “sweetheart”ları, “ver kurtul”cular!..

Hiç şaşırmayın. Zaman şaşırma değil, teşhir zamanı!..

Ümit  Zileli

umitzileli@gmail.com

 

This entry was posted in EMPERYALİZM, Haber. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *