DOĞA ÇEVRE EKOLOJİ * Kızılderililer’in Kalan Toprakları…

Kızılderililer’in Kalan Toprakları…

Orhan Özkaya (Arş-Yazar)

Halk petrol boru hattı davasını kazandı

Küresel finans sermayesinin sömürü için hiçbir sınır tanımadığı, sadece kendi kâr sisteminin bozulmaması amacıyla her türlü yıkımı uygun gördüğü bir düzen olan kapitalizm, yerlileri soykırıma tabî tutmayı bile önemsemiyor. Yakıp yıkılan topraklarından katledile katledile Missisipi Nehrinin Missouri kolu kıyısına itilen yerli halka, burada da rahat verilmiyor. Keystone XL- Dakota Access’in yaklaşık 4 milyarlık boru hattı projelerine Trump, tam destek vermiş, seçim vaadleri arasına almıştı. Göreve geldiğinde ilk iş olarak bu projeyi imzalamıştı. ABD halkı, Trump’ı Covid19’la ilgili yaklaşımlarını, ırkçılık, işsizlik ve göçmenler konusundaki tutumunun yanında bir de bu boru hattı konusunda protesto etmeye başlamıştı.
Kızılderili kabileleri, kalan bu son toprak parçasında yaşamak üzere savaş veriyorlar; doğayı, çevreyi, habitatı ve kalan geleneklerini korumak için acımasız petrol tekellerine karşı amansız bir mücadeleyi sürdürüyorlar.

ABD halkı Kızılderili halkın yanında direniyor.
Amerikan halkı, yerli halkın bu eylemine ülke çapında destek veriyor. Bu proje Barack Obama döneminde hazırlanmış, ancak onay verememiş, 6 yıl askıda kalmıştı. Eksi 50 dereceye rağmen Dakota halkı, kutsal saydığı ve sürüle sürüle sıkıştığı bu topraklarda, Kuzey Dakota Petrol Boru Hattı şirketine karşı kitleleri ve çevre gönüllülerinin de desteğiyle direnişi sürekli genişletiyor. Petrol hattında meydana gelecek en küçük bir sızıntı, içme sularını da etkileyecek ve bölge sakini 16 milyondan fazla insanın yaşamı tehlikeye girecek…
Bu durum halkın öfkesini daha da tırmandırıyor. Bu topraklarda barınmak zorunda bırakılan “Standing Rock Sioux” kabilesi, zirveye çıkardığı direnişle ülke geneline eylemlerini 60 eyalete yaymış ve insanların destek için Dakota’ya akın etmesini sasğlamıştır. Yüzlerce yerli halk; polis şiddetine karşı direnmiş, tutuklanmış, ancak geri adım atmamıştır. Keystone XL isimli bu proje, Kanada petrolünü Meksika Körfezi’ne 2 bin kilometrelik boru hattıyla yer altından nakletmeyi hedeflemekte.
Halk “Boru hattı davası” nı kazandı
Bu projenin belli bir kısmı, 1880’den beri Dakota’da yaşayan Sioux kabilesinin topraklarından geçiyor. Kızılderili halk, soykırım yapılarak bütün toprakları ellerinden alınmış, sadece bu küçük alana sığınmış durumda. Onların bu topraklarda tarım yapması ve çalışması yasak. Obama döneminde hazırlanan bu proje, kalan son toprakları da ellerinden almaya yönelik.
Yerli halk, bu toprakları kutsal saymakta, boru hattıyla atalarının mezarları ve içme suları tahrip edilmiş, ancak daha da ileri gitmemesi için bütün güçleriyle direniyorlar; çevrecilerin, gönüllülerin, ülkedeki doğa severlerin ve insan hakları savunucularının direnişlerine ortak olması karşısında özgüvenleri artıyor. Biden’ın kendilerine söz vermesi onların direnişlerini durdurmamış. Politik yaklaşımlara güvenleri tam anlamıyla tükenmiş durumda. Bu nedenle dava açmışlar ve durdurma kararı alarak boru hattının güzergâhının değiştirilmesi onları mücadelesinin başarısı sayılıyor.
Toplumlar siyasal seyirciliği aşıyor
Kızılderili halkın mücadelesi, Holywood’un ünlüleri tarafından destek görmüş, gösterilere katılmaları halkın sevgisine ve güvenine neden olmuş. Polis şiddetinin hiç eksik olmaması; plastik mermiler, gözaltılar, tutuklamalar sürekli uygulanmasına rağmen Kızılderili kadın direnişçilerin çıngıraklı danslarına engel olunamamış idi. Çok sert düzeylere çıkan polis şiddetine rağmen, eylemlerin 60 eyalette yankı bulması önlenemedi. Obama halkın bu tepkisi karşısında işi oyalama sürecine taşımış ve 6 yıla yayılan bu süreci kongre onaylamalarına rağmen imzalamayı geri çevirmiştir.
Doğal olarak halkın bu geri duruşta sürdürdüğü çelik iradesinin payı büyük… Biden’in kabinesinde bir Kızılderili kökenli Bakan’ın olması, örgütlü mücadelenin dünya siyasetini gerici, tutucu sermaye baskılarının boyunduruğundan çıkarmanın en güçlü yolu ve ilerici ufukların belirtisi sayılır. Temsilciler Meclisi’nin tarihinde bir ilk olarak Yerli Amerikalı, en eski ve kalabalık Kızılderili topluluk olan Pueblo kavminden Deb Haaland’ı İçişleri Bakanlığı’na ataması, artık ırkçı yaklaşımların ortadan kalkması demek sayılır.
Irkçılık tarihe gömülüyor
Siyahlara ya da Afrikalı Amerikalılara “zenci” (negro), Yerli Amerikalılara “kızılderili” (redskin) denmesi tarihin karanlıklarına itilmiş oldu. Tom Miks, teksas ve Pekosbill dergilerin dünya çocuklarını Kızılderili soykırımına alıştırma, uyutma dönemi geride kaldı. Hatta bazı devlet adamlarının, ekranlarda kalemle insanların gözüne gözüne hedef alarak, “Ben bu dergileri okuyorum!” demesi, aslında bu soy kırıma alışın demek sayıldığını ya anlamaktan uzak ya da bilinçli idi…
Bu kabilenin ismi İspanyolca’ da, “halk-köy” anlamına geliyor. Arizona, New Mexico ve Teksas eyaletlerinde çamurdan konutlarda yaşarlar ve Yerli Amerikalı kavimlerdir. Küresel ABD ve Kanadalı maden tekelleri tarafından delik deşik edilen ülkemiz, direnen gençlerin, kadınların ve çevrecilerin sayesinde kurtarabildiği kadar ağacı, ormanı, yeşili, dereyi, börtü ve böceği dünyaya örnek olacak şekilde örnekler vermeye devam ederek yaşamda tutmaya çalışıyor. Kazdağları, Salda Gölü, HES’ler, Kanal İstanbul ve her biri sembol olmuş direniş alanları geleceğe tanıklık ediyor. Toplumlar ne kadar tutucular, gericiler tarafından frenlenmek istense de, mutlaka ileri hedeflere ulaşırlar.
This entry was posted in DOĞA - ÇEVRE, Doga - Cevre - Ekoloji - Tarim. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *