EDEBİYAT – SORGULAMA * George Orwell * Hayvan Çiftliğinin Yedi Emri * Bütün hayvanlar eşittir, fakat bazı hayvanlar diğerlerinden daha fazla eşittir.

Kara Mizah-Stalin Eleştirisi
Hayvan Çiftliğinin Yedi Emri
Bütün hayvanlar eşittir, fakat bazı hayvanlar diğerlerinden daha fazla eşittir.
Ercan Caner, Sun Savunma Net, 14 Eylül 2020
George Orwell tarafından kaleme alınan Hayvan Çiftliği adlı kitapta, Manor Çiftliğinde yaşayan hayvanların başından geçenler anlatılır. Kitabın başlığına bakıldığında ana konusunun bir çiftlikte yaşayan hayvanlar olduğu düşünülür. Fakat hikâye okundukça, okuyucular yazılanların derinliğini ve vermek istediği mesajları anlamaya başlar. Orwell kitabında, insanları, Manor Çiftliğinde yaşayan hayvanlarla karşılaştırmıştır.
Çiftlikte Devrim
Bay Jones’un Manor Çiftliğinde yaşayan bütün hayvanlar, bir gece ağırda Major adlı yaşlı domuzun, hayvanların insan efendilerinin zulmü altında yaşamadıkları bir dünya ile ilgili rüyasını dinlemek üzere bir araya gelirler. Yaşlı domuz Major bu toplantıdan sonra çok geçmeden ölür, fakat onun hayvanlık felsefesinden ilham alan hayvanlar, çiftlik sahibi Bay Jones’e karşı bir darbe planlarlar.
Snowball (Kartopu) ve Napoleon (Napolyon) adlı iki domuz bu tehlikeli girişimin önemli figür ve planlayıcıları olarak öne çıkarlar. Bay Jones bir gün hayvanları beslemeyi unuttuğunda devrim gerçekleşir ve Bay Jones ve adamları çiftlikten uzaklaştırılır. Manor Çiftliğinin adı Hayvan Çiftliği olarak değiştirilir ve Hayvanlığın Yedi Emri ağırın duvarına yazılır.
Başlangıçta devrim tam bir başarıyla sonuçlanmıştır. Hasadı bitiren hayvanlar, her Pazar günü bir araya gelerek çiftlik politikasını tartışmaktadır. Zekâları nedeniyle domuzlar çiftlikte lider olmuştur. Fakat kendisini ve diğer domuzları beslemek için ineklerin sütünü ve birkaç elma çalan Napoleon adlı domuz ne kadar güce susamış bir lider olduğunu gösterir. Napoleon ayrıca, diğer hayvanları domuzların daima ahlaklı ve isabetli karar verdiklerine inandırma yeteneği olan Squealer (İspiyoncu) adlı domuzu da hizmetine almıştır.

Sonbaharın sonlarına doğru Jones ve adamları geri almak maksadıyla Hayvan Çiftliğine geri dönerler. Snowball adlı domuzun taktikleri sayesinde hayvanlar Jones ve adamlarını o tarihten itibaren Cowshed (İnek Ahırı) olarak anılacak olan savaşta yenilgiye uğratırlar.
Yel Değirmeni İnşası
Kış mevsimi gelir ve ilgi alanı sadece kurdele ve şekerlemeler olan Mollie adlı gururlu at bir insan tarafından kandırılarak çiftlikten uzaklaştırılır. Snowball, elektrik sayesinde hayvanlara daha çok boş zaman sağlayacak olan bir yel değirmeninin planlarını çizmeye başlar. Napoleon adlı domuz ise yel değirmeni inşasının onlara yiyecek üretmek için daha az zaman sağlayacağını ileri sürerek bu düşünceye şiddetle karşı çıkar. Napoleon, vahşi köpeklerden oluşan bir sürüye Snowball adlı domuzu çiftlikten atmaları için emir verir.
Napoleon daha sonra artık tartışma olmayacağını ve bütün olan bitenlere rağmen de yel değirmeninin inşa edileceğini ilan eder ve yel değirmeni inşa düşüncesinin aslında kendisine ait olduğunu ve Snowball adlı domuzun onu kendisinden çaldığı yalanını söyler. Napoleon, artık Snowball adlı domuzu çiftlikteki hayvanların çektiği bütün zorlukları üstüne yıktığı bir günah keçisi olarak kullanmaktadır.
Yılın kalan kısmının çoğu yel değirmeninin inşasıyla geçer. Boxer adlı inanılmaz derecede kuvvetli bir at yel değirmeni inşasında en değerli hayvan olarak öne çıkar. Bu arada Bay Jones çiftlikten ümidini kesmiş ve ülkenin başka bir yerine taşınmıştır. Hayvanlık ilkelerine aykırı olarak Napoleon bir aracıyı kiralar ve komşu çiftliklerle ticarete başlar. Bir fırtına, yarısı bitmiş yel değirmenini yerle bir ettiğinde, Napoleon tahmin edebileceğiniz gibi yine Snowball adlı domuzu suçlar ve hayvanlara yel değirmenini yeniden inşa etme emrini verir.
Totaliterlik Başlıyor…
Napoleon adlı domuzun güce olan tutkusu giderek artarak, masum hayvanları itiraf etmeye zorlayan ve onları bütün hayvanların önünde köpeklere öldürten totaliter bir diktatöre dönüşmesine neden olur. Napoleon ve diğer domuzlar Jones’in evine taşınır ve yatakta uyumaya başlarlar. Domuzlar şişmanlarken, diğer hayvanlar giderek daha az yiyecek almaya başlamıştır. Ağustos ayında yel değirmeni tamamlandıktan sonra Napoleon Bay Jones’e bir miktar kereste satar, fakat ödemeyi yapan komşu çiftlik sahiplerinden Frederick ödemeyi sahte banknotlarla yapmıştır. Frederick ve adamları çiftliğe saldırarak yel değirmenini tahrip ederler, fakat sonunda yenilgiye uğrayarak kaçarlar. Hayvanlığın Yedi Emri domuzlar tarafından ihlal edildikçe revize edilir. Örneğin bir gece domuzlar çok içip sarhoş olduklarında ‘‘Hiçbir hayvan içki içmeyecek’’ emri, ‘‘Hiçbir hayvan aşırı içki içmeyecek’’ şeklinde değiştirilir.

Hayvanlığın Yedi Emri

İki ayağı üstünde yürüyen herkes düşmandır.
Dört ayak üzerinde yürüyen veya kanatları olan dosttur.
Hiçbir hayvan yatakta uyumayacaktır.
Hiçbir hayvan alkollü içki içmeyecektir.
Hiçbir hayvan başka bir hayvanı öldürmeyecektir.
Hiçbir hayvan elbise giymeyecektir.
Bütün hayvanlar eşittir.
İhlal Edilen Emirler Değişiyor…
Bu emirlere çiftlikte yaşayan bütün hayvanlar tarafından her zaman uyulacaktır. Yedi emir aslında; ‘‘Dört ayak iyidir, iki ayak kötüdür’’ şeklinde basite indirgenebilir. Zaman geçtikçe bu emirler çiftliğin yöneticileri tarafından değiştirilmeye başlanır. Devrim sonrası hayvanların lideri olan Napolyon, ‘‘dört ayak iyidir, iki ayak daha iyidir’’ değişikliğinde olduğu gibi çok zeki manevralarla bunları değiştirir. İlk iki emir iki ayaklı her şeyin kötü olduğunu ve çiftliğe sokulmaması gerektiğini ifade ediyor olsa da devrim sonrası daha ilk yılda çöpe atılmışlardır. Domuzlar iki ayakları üzerinde yürümeye başladıklarından ilk emir ihlal edilmiştir ve bunun da ötesinde Cowshed Savaşının kahramanı Snowball, Napoleon tarafından kovularak çiftliğin düşmanına dönüştürülmüştür.
Domuzların çiftliğin eski sahiplerinin evine yerleşmeleri ilk emirlerin değiştirilmesiyle sonuçlanmıştır. Üçüncü emir çiftlikteki hayvanların yatakta uyumalarını yasaklamaktadır. Napoleon bu emri de ‘‘çarşaflar ile’’ ibaresini ekleyerek değiştirir. Çiftlikte devrim gerçekleştikten sonra ‘‘Bütün Hayvanlar Eşittir’’ kuralı çiğnenmiştir.
Domuzlar, hikâye boyunca değiştirilemeyen kuralları, yatakta uyuma işinde olduğu gibi kendi rahatları için sürekli olarak değiştirmeyi sürdürürler. Napoleon’a göre yatakta uyumak büyük ve köklü bir değişiklik değildir, devrimin hemen sonrasında izin verilmemesinin nedeni de çiftlikte yaşayan insanların yatakta uyumalarıdır. Domuzlar emir ve kuralları öylesine ustalıkla değiştirirler ki çiftlikte yaşayan diğer hayvanlar emir ve kuralların ihlal edildiklerinin farkına dahi varmazlar.
Değişecek bir sonraki emir ‘‘Hiçbir hayvan başka bir hayvanı öldürmeyecektir’’ emridir. Bu olay, çiftlikte hain denilen ve Snowball ile birlikte hareket eden hayvanların itirafları ve infazlarından sonra gerçekleşir. İnfazlardan sonra Muriel, Clover, Benjamin ve birkaç hayvan daha infazların emirler ile bağdaşmadığını düşünürler. Domuzlar bir kez daha emirleri yaptıklarını haklı göstermek için değiştirmiştir. ‘‘Hiçbir hayvan diğerini sebepsiz öldürmeyecektir’’ şeklinde değişen emri okuyan hayvanlar aynı düşüncede değildir ve o andan itibaren emirlerin nasıl ihlal edildiğini anlarlar.
Napoleon gücü istismar ederek ve hayatı diğer hayvanlar için zorlaştırarak emirleri değiştirmeye devam eder. Domuzlar kendileri için koydukları ayrıcalıkları muhafaza ederek diğer hayvanlar üzerindeki kontrolü artırırlar. Squealer (İspiyoncu) adlı domuz, domuzların Hayvanlığın Yedi Emirde yaptıkları değişiklikler dâhil Napoleon’un her söylediğini onaylamaktadır. ‘‘Hiçbir hayvan alkollü içki içmeyecektir’’ emri domuzlar çiftlikteki viskinin yerini keşfettiklerinde; ‘‘Hiçbir hayvan aşırı içki içmeyecek’’ şekline dönüştürülür.
Domuzlar diğer hayvanları yönetecek kadar güçlü olduklarından giysilerle ilgi emri değiştirdikleri de düşünülmez. Yedinci emir dünyadaki bütün hayvanların hiçbir ayrım gözetilmeksizin eşit olduklarını açıklamaktadır. Sözde değiştirilemeyen bu emir de ‘‘Bütün hayvanlar eşittir, fakat bazıları diğerlerinden daha fazla eşittir’’ şekline dönüştürülür.

Orwell okuyucularının vermek istediği mesajları tam olarak anlayabilmesi için olayları kullanır. Okuyucu hikâyeyi okurken duygusal olarak üzüntü hisseder. Orwell, çiftlikteki hayvanların çektikleri acıları görebildikleri ve hissedebildikleri için bir anlamda okuyucuların duygularına hitap eder. Bu sahne okuyucularda güçlü bir üzüntüye yol açar. Napoleon, köpeklerin yardımıyla kendisine sadık olmayan herkesi katleder. İtiraf ve infaz hikâyeleri, Napoleon’un ayakları dibinde bir ceset yığını oluşana ve havayı kan kokusu kaplayana kadar sürüp gider.
George Orwell’in kitabında kinayeli bir şekilde Rus Devriminin kişi ve olaylarını anlattığı ve Çar Nicholas olarak Bay Jones, Karl Marx olarak Old Major ve Joseph Stalin olarak Napoleon karakteriyle Hayvan Çiftliği adlı kitabın gücün kötüye kullanımıyla ilgili derin mesajlar verdiği çok açık ve nettir.
Hayvanlar devrime çok iyi niyetlerle başlamıştır. Fakat bütün hayvanların eşit yaratıldığı hayali bir topluma yönelik soylu fikirleri zaman içinde zalim ve adaletsiz bir diktatörün hüküm sürdüğü totaliter bir devlete dönüşmüştür. Bu dönüşüm hiç şüphesiz Marx’ın sınıfsız toplumunun Stalin’in zalim rejimine dönüşmesindeki olaylar zincirini yansıtmaktadır. Bu isyan, iktidar ve sonrasında gelen yozlaşma döngüsü en güzel Barbara Tuchman’ın ‘‘Her başarılı devrim zamanla devirdiği zalimin elbiselerini giyer’’ sözleriyle anlatılmaktadır.
Yedi emri, Snowball ile birlikte kaleme alan Napoleon adlı domuzun ‘‘hayvanlığı öne çıkarmak’’ gibi bir ideali kesinlikle yoktur. Napoleon adlı domuza göre çiftlikte düzeni sağlamanın tek yolu, erklerin tümünü elinde bulunduran birinin vereceği kararlardır. Dikkat edilirse Orwell’in hikâyesinde yargı görevini yürüten bir kurum bulunmamaktadır. Yargıyı etkisiz hale getirmek totaliter rejimlerin kilit özelliklerinden bir tanesidir.
Koyun Karakteri Neyi Temsil Eder?
‘‘RAB çobanımdır, Eksiğim olmaz. Beni yemyeşil çayırlarda yatırır, sakin suların kıyısına götürür. İçimi tazeler, adı uğruna bana doğru yollarda öncülük eder. Karanlık ölüm vadisinden geçsem bile, kötülükten korkmam. Çünkü sen benimlesin. Mezmur 23’’

Koyunlar çiftlikteki hayvanlar arasında en az zeki olanlardandır. Okumayı asla tam olarak sökemezler ve Yedi Emri dahi hatırlayamazlar, fakat Snowball onlara çok sevdikleri ve her zaman meledikleri ‘‘Dört ayak iyidir, iki ayak kötüdür’’ özlü sözünü öğretir. Propagandaya karşı çok elverişlidirler ve hiçbir şeyi sorgulamadan bütün emirlere uyarlar. Orwell’in hikâyesinde koyunlar totaliter bir devletin aldatılmış vatandaşlarını temsil ederler.
Çiftliğin en aptal hayvanları oldukları için Napoleon tarafından indoktrine edilmeleri ve kendi maksadı için manipüle edilmeleri çok kolaydır. Mesela yedi emri öğrenmeleri ve ezberlemeleri çok zor olduğundan Snowball koyunlar için ‘‘Dört ayak iyidir, iki ayak kötüdür’’ şeklinde basitleştirmiştir.
Koyunlar bu kısaltılmış özdeyişi ezberledikten sonra çok beğenmiş ve kırlarda uzandıklarında hiç bıkmadan saatlerce melemişlerdir. Bu aralıksız melemeyi fark eden Napoleon ise özellikle Snowball kritik konuşmalar yaparken ve öne çıktığı anlarda onlara melemeyi gizlice öğretmiştir.
Çiftlik Evi Neyi Simgeler?
Aşağıdaki bölüm; Sayın Kerem BOZKURT, Sayın Ahmet GÜNAY ve Sayın Rukiye ÇELİK tarafından kaleme alınan ‘‘HAYVAN ÇİFTLİĞİ ROMANINDAKİ AST ÜST İLİŞKİLERİNİN EFENDİ-KÖLE DİYALEKTİĞİ BAĞLAMINDA İNCELENMESİ’’ başlıklı makaleden alıntıdır:
‘‘Çiftlik evi isyan öncesi hayvanların korka korka ve hayranlıkla baktığı bir ev iken; isyan sonrası domuzların mesken tuttuğu bir karargâh haline gelir. Dolayısıyla çiftlik evi başlarda köleliği ve başkaldırıyı simgelerken isyandan sonra domuzların statüsünü belirleyen bir göstergeye dönüşür.
Yine isyandan önce hayvanların kendilerini gerçekleştirmek için onlara sunulan bir erek olarak yel değirmeni, onlara domuzlar tarafından dayatılan bir iş haline gelir. İsyandan önce Balbadem diyarı domuzlar tarafından yasaklanan uzamsal bir mekân göstergesi iken isyandan sonra kontrolü ellerinde tutmak için hayvanları gönderdikleri akıbeti belirsiz korkutucu bir mekâna dönüşür.
Tüm bu öğelerden hareketle isyandan önce çiftlik; aralarında babacan bir liderin bulunduğu ve zekâya göre düzenlenmiş ancak günlük hayatta çok belirli olmayan bir statünün olduğu, tüm üyelerin ayrı bir kimliklerinin olduğu ve birbirlerine saygı duydukları görev kültürü ve destekçi kültür odaklı bir örgüt olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu örgütte yaşlı domuz Major’un tecrübesi ve bilgeliğine atıfla sözü dinlenirken; bunun haricindeki ilişkiler ast ya da üstün olmadığı, her bireyin düşüncelerini özgürce söylediği, farklı bir düşünceleri olduğunda rahatlıkla Major’a söyleyebildikleri ve bunlar üzerinde tartışabildikleri demokratik bir ilişki söz konusudur.
Elbette çiftlik sahibi Bay Jones’la olan ilişki emir komuta şeklinde ilerleyen, işlerin yapılmasının baskı ve korkuyla yapıldığı monarşik bir ilişki mevcuttur. Ancak tüm astlar görevlerini yapabilecek yeterlikte, gücünü işine veren, becerikli, sorumluluk sahibi ve gerektiğinde örgütsel amaçlar için güdülenebilen bireylerdir. Dolayısıyla isyan öncesi çiftliğin örgütsel yapı modeli yatay örgüt modeli olarak tanımlanabilir. Zira uzmanlık ve görevlerin ön planda tutulduğu yatay örgüt yapılarında belirli bir hiyerarşi yoktur ve sorumluluklar paylaşılır.
Örgütü kendi içinde değerlendirdiğimizde yatay örgütsel yapı karşımıza çıkıyorken; çiftlik sahibi ve örgütü birlikte ele aldığımızda dikey bir örgüt yapısı karşımıza çıkmaktadır. Bu açıdan baktığımızda isyan öncesi Major hariç diğer tüm örgüt üyelerin kimlikleri örgüte ve Bay Jones’a bağlı ve bağımlı olan kimliklerdir. Kendilik bilinci olmayan, efendiye karşı eyleme geçecek praksis bilinci olmayan, kendi hakikatini efendinin iradesinde ve onun hizmetinde çalışmakta bulan tüm örgüt üyeleri bireysel varoluş bakımından özgür olmayan köle tavrı içerisindedir.’’

https://www.sunsavunma.net/hayvan-ciftliginin-yedi-emri/
This entry was posted in EDEBİYAT - ANI - ÖYKÜ - ŞİİR, SUN SAVUNMA NET. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *