BU GÜNLERE NASIL GELDİK?

Yazar: ZAFER ATUN
Tarih: 26/05/2018

BU GÜNLERE NASIL GELDİK?

İnanın hiç de zor olmadı. Çok kısa bir sürede çok kolay bir şekilde geldik.
Olayı basitçe anlatmaya çalışayım.

Zengin bir tüccar varmış onun da çocukları , gün gelmiş birgün bu zengin tüccar ölmüş , kalmış çocuklar bir başlarına. Babadan Para,mal,mülk gani gani miras kalmış.

Çocuklar başlamışlar kalanları yemeye ufaktan eritmeye önce parayı bitirmişler (Türkiyenin sanayisinin ve İlerleme hamlesinin durdurulması ve sanayisizleşmeye mahkum edilmesi) önce parayı tüketmişler sıra eldeki değerli taşınır yada taşınmazlara gelmiş.

(Sümerbank,Tekel, Eti Alüminyum, Telekom, Şeker Fabrikaları, Boğaz Köprüsü, Otoyollar, Tüpraş vb) bunları da bir güzel satıp yemişler ama para olmadan yaşayamıyorlarmış sıradaki kendilerine göre daha az değerli mülklere göz dikmişler (çeşitli Kurumların dinlenme tesisleri, tatil köyleri, Lojmanları, nehirler, akarsular hatta Atatürk barajının içindeki rezerv su) bunları da satıp yemişler ama para ihtiyacı gene bitmiyormuş.

Evdeki eşyalar da satılıp bitince sıra el açmaya, borçlanmaya gelmiş. Sanmışlar ki bu mal mülk Para itibar hep sürecek. Önce para suyunu çekip ardından itibar kaybolmuş ve nerede yanlış yaptıklarına hala akıl erdiremeyip eski varsıl yaşamlarını sürdürmek isteyince bir süre sonra yok olmuş gitmişler.

Gelelim günümüze evet biz de özelleştirme adı altında liberal ekonomi diyerek dedelerimizin bize bıraktıkları değerleri bir bir satıp savdık bu yüzden bugün 15 sene öncenin kendine yetebilen ülkesi yerine eti, bakliyatı (mercimeği, pirinci vb), kuruyemişi hatta samanı bile ithal eden tamamen dışa bağımlı bir ülkeye dönüştük. Bu sarmaldan çıkış şansımız veya gücümüz var mı?

Şimdilik görünürde yok fakat bu kurtulamayız anlamına da gelmiyor. Herşey bize bağlı. Başımıza gelenlerin sebebini onun bunun üstüne atmadan gözümüzün önüne bakıp kendimize gelirsek ve geleceğe yatırım yaparsak muhtemel kıyısından dönüp paçayı sıyırırız.

Mirasyedi gibi yaşadık ama doğası gereği herşeyin bir sonu olduğu gibi bunun da sonuna geldik. İşte burada akıl mı devreye girecek yoksa önyargı mı bunu yaşayarak göreceğiz. En son şu dolar işine bir bakalım bu doları yabancı yükseltip bize zarar vermeye çalışıyor! Buna inananlardan mısınız, değil misiniz?

Sizin ekonominiz çok zayıf temellerde kasanızda doğru dürüst para kalmamış ülke zaten sömürge devlet haline gelmiş neredeyse tamamen dışa bağımlı hale getirilmiş, elin oğlu zaten her istediğini yaptırıyor senin bitkisel hayata girmenin ona ne faydası olur bir düşün. Sistem nasıl çalışır. Sıcak para yani yurtdışı fonlar (emeklilik fonları, hedge fonlar ve kurumlar senin gibi 3’cü dünya ülkelerine geldiklerinde paralarını özel düşük kurdan çevirip senin ekonomine girerler ve çıkacakları zaman da yaptıkları anlaşma gereği girdikleri yerden ve rakamdan paralarını liradan kendi paralarına çevirerek giderler. Burada çifte kavrulmuş kazanç vardır. Hem bulundukları ülkede faizden borsadan iyi para kazanmışlardır hem de kazanımlarını ana paralarının üzerine koyarak karları ile birlikte çıkarken bir de ekstra kur farkından kazanç elde ederek yuvalarına dönmüşlerdir. İşte doların önlenemez yükselişi budur. Zayıf ve bitik ekonomi yanlış ve popülist politikalar, üstüne bir de yatırım yapılamaz ülke sınıfına girmen (3 kredi değerlendirme kuruluşu da ülke notumuzu yatırım yapılamaz seviyeye indirdi. En son mayıs başı 3’cü kurum da not kırdı) Bu da gelen milyon dolarların on milyon dolar olarak ülkeden çıkışı neticesine yol açtı.

Suçu sağda solda arama kendine bak, bu saatten sonra faiz artırımı ya da benzeri hareketlerin de bir faydası olmaz, çünkü yabancı para, yatırım yapılamaz ülke derecesindeki ülkelere gelmez buralardan çıkar daha güvenli ülkelere gider. Bu yüzden dolar nereye gider? Bunu boşuna sorma yol açık engel çukur tümsek de yok artık nereye giderse. Çıkışın nedeni de Fonların ufak ufak paralarını alıp geri dönmeleri.

Biz durumumuzu doğru değerlendirip gözümüzün önünü görebilir miyiz? Hiç sanmıyorum, çünkü herşey seçime kadar idare etsin mantığına endekslendi. Seçimden sonra ne olursa olsun. Mesela benzinin şu an reel fiyatı 6.75 ama sen 6.30 dan alıyorsun buna da sevinir oldun, aradaki fark yükü hazineye biniyor kasan hızla boşalıyor seçimden sonra merak etme misli fazlasıyla o parayı ödeyeceksin.

Seçim sonrası yeni gelecek Vekillerimize koltuk ısıtmalı mersedeslerin siparişini bile verdik. Üşümesin popişler biz hep birlikte o araçların parasını da Kızılcık şerbeti içip gene öderiz. Dert değil. Yeter ki onlar rahat etsin.

Dediğim gibi herşey seçime kadar, sonrası büyük bir bilinmez ne teknik ne grafik hiçbiri işe yaramaz bu yüzden seçimden önceki son bir ayımızı güzel geçirelim. Sonrasında nasıl olsa hep birlikte olacaklara maruz kalacağız. Ne olacağını da hep birlikte yaşayarak göreceğiz.

Ama olanların suçunu sağa sola atmadan durumu görelim ve doğru değerlendirelim.

Herşeyi biz yaptık ve göz göre göre göstere göstere yaptık.

Ağustos böceği gibi günümüzü gün ettik.

Bu yüzden ağlamaya şikayet etmeye hiç hakkımız yok…

Zafer ATUN 25/05/2018

This entry was posted in Ekonomi, ÖZELLEŞTİRMELER, SİYASİ TARİH. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *