Aydınlık
26.5.2018
ABD’li eski diplomatlardan
‘Türkiye’yi kafesleme’ raporu
ABD’li eski diplomatlar Türkiye’yi ‘Akdeniz’de problemin kalbi’ olarak tanımladı. Türkiye’nin Astana’dan kopartılması gerektiğini vurgulayan diplomatlara göre ABD, Suriye merkezli iletişim mekanizması, ekonomi ve sivil toplum üzerinden Ankara’ya baskı kuracak
ABD’li eski diplomat ve uzmanlar ‘ABD’nin Doğu Akdeniz’deki stratejik demirleyişini restore etmek’ isimli rapor yayımladı. Hafta içinde yayımlanan rapor ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Yakın Doğu bölümünün eski diplomatlarından Jon. B. Alertman, aynı bakanlığın Avrasya masasından Heather A.Conley ile CSIS uzmanlarından Haim Malka ve Donatienne Ruy’un imzasını taşıyor.
78 SAYFALIK RAPOR
ABD siyasetine yön veren Centre for Strategic & International Studies (CSIS) isimli kurumun yayımladığı 78 sayfalık raporda Suriye ve Türkiye ‘problemin kalbi’ olarak tanımlandı. Raporda ABD’nin hala Soğuk Savaş mantığı ile hareket ettiği ifade edilirken, Türkiye, Rusya, İran ve Çin Halk Cumhuriyet’nin ABD’nin bölgesel gücüne zarar verdiği itiraf edildi.
TÜRKİYE’NİN EYLEMLERİ ABD’YE DÜŞMANCA
Raporun ‘Stratejik Hedefler 2’ isimli bölümünde Washington ve Ankara arasındaki gerilime değinen diplomatlar “Türkiye ne düşman ne dosttur” diye yazdı. Türkiye’nin NATO’daki pozisyonunun değiştiğini belirten diplomatlar şu değerlendirmede bulundu:
“ 66 yıl önce NATO’ya üye olan Türkiye’nin radikal biçimde değiştiğiyle yüzleşmesi gereken ABD ve müttefikleri bu ülkenin artık daha az güvenilir müttefik olduğu hususunda uzlaşmak zorunda. ABD ve Türkiye ilişkileri uzlaşmayacak çelişki içinde ve çıkarları birbiriyle yarışıyor. ABD, Türkiye ile istikrarı sağlamak için eskisi gibi ortak çıkarları benimsemediğinin farkında olarak ilişkileri onarmalı. Bağların Soğuk Savaş sırasındaki gibi eski haline dönmesi zor ve Türkiye stratejik partner olarak yeri doldurulamaz değil. ABD, Türk düşmanlığının ve eylemlerinin geçekleştiği yerlerde kendi çıkarına ve siyasetine zarar vermeyeceği orta yolu bulmak zorunda.”
Hafta içinde yayımlanan raporun ‘Amaç: Türkiye’yi Batı’ya demirlemek’ isimli bölümünde ABD’nin izlemesi gereken strateji açıklandı. Ankara’ya etkin bir büyükelçi atanmasını talep eden diplomatlar iki ülke arasında özel iletişim mekanizması tavsiye etti.
SURİYE İÇİN A4+4 GRUBU
A4+4 olarak tanımlanan mekanizmaya ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı, Savunma ve Dışişleri Bakanları ile ABD İstihbarat Direktörü’nün katılması öngörülüyor.
Eski diplomatlar, Suriye merkezli kurulacak bu mekanizmanın Astana’yı sabote edeceğini gizlemeyerek “Türkiye’yi Rusya ve İran diyoloğundan kopartarak, ABD ve Avrupa’nın oluşturduğu Suriye Temas Grubu’na çekmek hayati önemdedir” ifadelerini kullandı. Suriye Temas Grubu’nun ilerleyen günlerde PYD temsilcilerini kapsayacağı raporda dikkat çekici ayrıntı olarak yer aldı.
ABD’NİN SOPASI: EKONOMİ VE ‘SİVİL TOPLUM’
ABD’nin Türkiye’yi hizalamak için kullancağı unsurlar ise ekonomi ve sivil toplum olarak sıralandı. Türkiye’de devam eden ekonomik krize vurgu yapan uzmanlar “Baş aşağı gidiş iktidarı boyunca büyüyen ekonomi ile ülkeyi idare eden Erdoğan’ın zayıflatabilir” diye yazdı. Diplomatlar Avrupa ile birlikte Türkiye içinde ve dışındaki sivil toplum unsurlarına yardım etmeleri gerekiğini de satırlarına ekledi. Raporda ‘yurtdışı’ ibaresi hakkında bilgi verilmemesi soru işaretlerini beraberinde getirdi. (1)
Aydınlık
Gökhun Göçmen
27.5.2018
Rusya ve Türkiye’ye karşı Akdeniz’de yığınak!
ABD’nin Türkiye’deki üslere Yunanistan ve Kıbrıs Rum Kesimi’nde alternatif yaratması gerektiğini belirten diplomatlar kurulacak cephede İsrail’e askeri ve ekonomik rol veriyor. ABD’li diplomatlara göre Akdeniz’deki yeni yol haritası Rusya ve Çin’in egemenliğine de darbe vuracak
ABD’li eski diplomat ve uzmanlar ‘ABD’nin Doğu Akdeniz’deki stratejik demirleyişini restore etmek’ isimli rapor yayımladı. Hafta içinde yayımlanan rapor ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Yakın Doğu bölümünün eski diplomatlarından Jon. B. Alertman, aynı bakanlığın Avrasya masasından Heather A.Conley ile CSIS uzmanlarından Haim Malka ve Donatienne Ruy’un imzasını taşıyor.
YUNANİSTAN VE KIBRIS’A ASKERİ YIĞINAK
ABD siyasetine yön veren Centre for Strategic & International Studies (CSIS) isimli kurumun yayımladığı78 sayfalık raporda Türkiye’nin Soğuk Savaş dönemindeki gibi müttefik olmadığı itiraf edildi. Türkiye’ye karşı atılacak adımların detaylıca anlatıldığı raporda Rusya ve Çin’in yükselen gücüne darbe indirilmek istendiği de özel olarak belirtildi.
Raporda Türkiye’deki ABD üslerine alternatif olarak Yunanistan ve Kıbrıs Rum Kesimi gösterildi. 6. Filo’nun Yunanistan’ın Souda kıyısındaki Donanma Destek Birliği’ni kullanabileceğini dile getiren uzmanlar “1980 yılında açılan Yunanistan’ın Souda kıyısındaki Donanma Destek Birliği 6. Filo’ya daha fazla yığınak yapması için fırsat sağlar ve keşiflerde ABD filosunun yakıt takviyesine destek verebilir” diye yazdı.
KUZEY KIBRIS ATLANTİK GÜCÜNE ENGEL
Raporun, “Türk üsleri ve tesislerine karşı alternatifleri Kıbrıs’la işbirliğini arttırarak güçlendirmek” başlıklı bölümünde Kıbrıs Rum Kesimi’nin askeri yığınak için uygun pozisyonda olduğu açıklandı. Atlantik güçlerinin adaya yapacağı yığınağın önündeki en büyük engelin Türkiye olduğunu vurgulayan diplomatlar şu ifadeleri kaleme aldı:
“Kıbrıs’ın Levant ve Kuzey Afrika’daki sorunlu bölgelere olan yakınlığı adayı ABD için hassas stratejik müttefik haline getiriyor. ABD, Kıbrıs’la ilişkileri iyi geliştiremedi ancak potansiyeli var. 1997 yılında Kıbrıs Rum Kesimi, Rusya’dan S-300 sistemi almış ver ardından bu sistem Türkiye’nin yoğun itirazlarına ve NATO’nun baskısına rağmen Girit’e sevk edilmişti. Ancak Kıbrıs 2014 yılında ilk kez İsrail ve ABD donanmasının yaptığı arama-kurtarma tatbikatına davet edildi. Kıbrıs Rum Kesimi bağımsızlığından bu yana Akrotiri bölgesinde İngiltere Hava Kuvvetleri’ne ev sahipliği yapıyor. Bağdat’a 650 mil, Suriye’ye ise yalnızca 350 mil uzaklıkta olan bu üs İngiltere ve müttefiklerininin IŞİD’e karşı operasyonlarına deniz ve havadan destek verdi. Atlantik güçlerinin adaya sıkıca demirlemesinin önündeki en büyük engel ise 1974 yılından bu yana adanın bölünmüş olmasıdır. Adanın kuzeyinde 30 bin civarında Türk gücü bulunmakta. ABD, İngiltere’nin Akrotiri ve Dhelkelia üslerine yeniden konuşlanmayı düşünmelidir.”
‘RUMLARA ASKERİ DESTEK VERELİM’
Türkiye’nin adadaki güçlü varlığına karşın Yunanistan ve Kıbrıs Rum kesiminin zayıflığını saklamayan diplomatlar ‘ Kıbrıs Rum Kesimi, kendi güvenliğini sigoırta edecek kadar donanmş durumda değildir” itirafında bulundu. ABD ve Avrupa Birliği’nin adada güvenliği tesis etmesi gerektiğini açıklayan uzmanlar “ABD, Avrupa Birliği ile birlikte Kalıcı Yapılandırılmış İşbirliği (PESCO) ve Savunma Yatırım Fonu ile Kıbrıs’ın sınır ve deniz güvenliğini nasıl sağlamlaştıracağını tartışmalıdır” değerlendirmesinde bulundu.
Kuzey Kıbrıs merkezli Volkan gazetesi de geçtiğimiz hafta Amerikan askerlerinin Kıbrıs’a garantör olması hazırlığı olduğu, önce 18 bin sonra 40 bin Asker konuşlanması hedeflendiği kamuoyuna duyurmuştu.
İSRAİL’E VERİLEN ‘ABİLİK’ GÖREVİ
ABD’li eski diplomatlar, Akdeniz raporunun devamında Türkiye karşıtı cephenin İsrail donanmasıyla genişletilmesi çağrısı yaptı. İlerleyen yıllarda mavi suların potansiyel çatışma sahası olacağının altını çizen diplomatlar şunları kaydetti:
“ABD, Avrupa Birliği ile İsrail deniz kuvvetlerini daha etkin biçimde kullanmak ve İsrail’i Doğu Akdeniz’deki operasyonlarına dahil etmek için çalışmalıdır. Bu değişim Doğu Akdeniz’deki güvenliğin sağlanmasında önemli rol oynayabilir. Deniz alanı birbiriyle yarışan ülkeler için (Kıbrıs, Lübnan ve İsrail) potansiyel askeri çatışma noktasıdır. 2006 yılında Hizbullah, İsrail deniz kuvvetlerine saldırmıştı. İnsansız deniz ve hava araçları gelecekteki askeri çatışmalarda ön cephede olacak. İsrail, Avrupalı ülkeler ve diğerleriyle birlikte deniz güvenliğinde tamamlayıcı bir rol oynayabilir. Bunun bir parçası olarak arama- kurtarma faliyetleri de dahil olmak üzere İsrail’in kabiliyetleri geliştirilmelidir.”
AVRASYA’YA KARŞI DOĞU AKDENİZ DÖRTLÜSÜ PLANI
“Yunanistan ve Güney Kıbrıs’la üçlü işbirliği kurma potansiyelini keşfet’ başlığın taşıyan raporda İsrail’in yalnızca askeri anlamda değil siyasi süreçlerde de yer alması gerektiğinin altı çizildi. ‘Doğu Akdeniz Dörtlüsü’ isimli buluşmalarda ABD’nin resmi rol alabileceğini açıklayan diplomatlar şöyle devam etti:
“ Yunanistan ve Kıbrıs, Atlantik bloğuna demirlemiş olmasına rağmen Rusya ve Çin’in artan etkisine Türkiye ile tansiyonun yükseldiği zamanlarda yakalandı. ABD, Yunanistan ve Kıbrıs ile doğrudan temasa geçmeli ve partner olduğu takdirde kazancakları konusunda tatmin edilmeli. ABD, Rusya ve Çin’in yatırımlarına alternatifler sunmalı. Üçlü buluşmalarda öncelik istikrar, enerji, üretim ve güvenlik meselelerine verilmelidir. Yunanistan, Güney Kıbrıs ve İsrail 2014 yılında Türkiye’ye karşı olası müttefiklik için üçlü buluşma tertip etmişlerdi. ABD, bu üç ülke arasındaki geniş çaplı buluşmaları teşvik etmeli ve ‘Doğu Akdeniz Dörtlüsü’ için ABD’nin resmi rolü olup olmayacağını keşfetmelidir” (2)