ABD’li yazardan Kızılderililere soykırım itirafı

2016091723592819_517bb458bd993f3c0bfba054fa15ab49
22 Eyl, 2016
KALİFORNİYA EYALETİ BM’NİN SOYKIRIM TANIMINI KABUL ETMİYOR

“Kızılderililere karşı yapılan katliamlar gözönünde ancak, gerek ABD hükümeti gerekse Kaliforniya Eyaleti Birleşmiş Milletler’in (BM) 1848 yılında yaptığı ‘soykırım’ tanımını kabul etmiyor.

Birleşmiş Milletler, 1848’de ‘Soykırım Suçunun Engellenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’nde (SSECS) hukuksal bir soykırım tanımı yapmaktadır. Sözleşmenin 2. maddesi soykırımı “ulusal, etnik, ırksal ve dinsel bir grubun bütününün ya da bir bölümünün yok edilmesi niyetiyle girişilen şu hareketlerden herhangi biridir: grubun üyelerinin öldürülmesi; grubun üyelerine ciddi bedensel ya da zihinsel hasar verilmesi; grubun yaşam koşullarının bunun grubun bütününe ya da bir kısmına getireceği fiziksel yıkım hesaplanarak kasti olarak bozulması; grup içinde doğumları engelleyecek yöntemlerin uygulanması; ve çocukların zorla bir gruptan alınıp bir diğerine verilmesi.” şeklinde tanımlıyor.

KIZILDERİLİLERİN OY KULLANMASI VE HAKKINI ARAMASI YASAKTI

Kaliforniya Meclisi, 1850 yılında yerlilerin oy kullanmasını yasaklamış ve jüri seçilmesini engellemişti. Yerlilerin avukatlık yapması da yasaktı. Çıkartılan kanunlar, Kızılderililerin hukuk sistemi içerisinde haklarını aramasını imkansız kılıyordu. Bu durum, Kızılderililere karşı yapılan saldırıların da artmasına neden oldu. Çünkü böylece onlara karşı yapılan olası saldırılarda, saldırganların cezalardan da muaf tutulması sağlanmıştı.

Yasama organı tarafından yerlilerin çocuklarının beyazlar tarafından alınması ve yerlilerin mahkum olarak kiralanmasının uzatılmasına neden olan yeni kanunlar çıkartıldı. Bu kanunlar, çocukların ve hamile kadınların beyazlar tarafından kaçırılmasına neden oldu.

Kanunların en önemli sonucu ise, yerlilerin üremesinin engellenmesi ve yerli nüfusunun zamanla ve hızla erimesine neden oluşuydu.

ABD HÜKÜMETİ KIZILDERİLİ KATLİAMINI DESTEKLEDİ

Yerliler harcanabilir ve ucuz iş gücü olarak kullanıldı. Bir avukat şunu demişti, “Los Angeles’ta köle pazarı vardı. Binlerce dürüst ve işe yarar insan köle pazarlarında harcandı.” Sadece Los Angeles’ta, 1850-1870 seneleri arasında yerli nüfus 3 bin 693’ten 219’a düştü.

Kaliforniya milletvekillerinin, eyalet destekli ölüm makineleri olduklarını söylersek abartmış olmayız. Çünkü bu milletvekilleri ‘ölüm makinesi’ kurdular. Bu milletvekillerinin onayı ve

desteği ile (en az 24 defa) askeri operasyonlar yapıldı. Saldırılarda bin 340 yerlinin öldürüldüğü açıklandı.

Aynı meclis, kanuni düzenlemeler yoluyla ‘askeri operasyon’lara 1.51 milyon dolarlık yardım yapılmasını sağladı. Bu miktar o dönem için çok büyük bir rakamdı. Devletin operasyonları destekleyen tavrı, teşviği yerlilerin katledilmesini hızlandırdı, katliamcıları cesaretlendirdi. Gözü dönmüş “beyaz”lar, devletin onları cezalandırmayacağına, aksine onları ödüllendireceğine inanmışlardı. 1846 senesinden 1873’e kadar olan zaman içerisinde 6 bin 460 yerli bu “milisler” ve sempatizanları tarafından katledildi.

‘BEYAZ ADAMIN ÇIKARI İÇİN KIZILDERİLİLER YOK EDİLMELİ

ABD ordusu ve destekçileri de aynı seneler içerisinde, bin 680 yerliyi katletti. ABD Hükümeti, 1852 yılında yerlilerin toprak edinme hakkını durdurdu. Gidecek yeri kalmayan yerliler adeta açık hedef haline getirildi.

Kaliforniya valisi Peter Burnett, 1851 yılında “yok etme savaşının yerli halk tamamen yok oluncaya dek süreceğini” ilan etti.

ABD’li senator John Weller 1852’de (1858’de Kaliforniya valisi oldu) senatodaki meslektaşlarına hitaben yaptığı konuşmada “Beyaz adamın çıkarı için Kızılderililerin yok edilmeleri şarttır. Beyazların ilerlemesi için bu gereklidir” demişti.

ÖRNEKLER SOYKIRIMI DOĞRULUYOR

Kasten ve sistematik şekilde öldürmelerden daha başka şeylerde oluyordu. Tecavüzler, ikenceler… BM’nin soykırım tanımına uyan, “ait oldukları grup ve ırktan dolayı vücuda ciddi zararlar verilerek bir grubun ortadan kalıdırılması…” Sivil ve askeri uygulamalarla Kaliforniya yerlilerinin köylerinin yağmalanması, yaşam alanlarının darmaduman edilmesi, yerlilerin yerlerinden sürülerek açlık, sefalet ve ölüme terkedilmesi ve BM’nin soykırım tanımına uyan daha pek çok şey…

Örnekleri çoğaltmak mümkün. Açlık ve zor koşullar nedeniyle doğurganlık oranın büyük ölçüde düşmesi. Köle tüccarlarının ve federal görevlilerin Kızılderili çocuklarını ailelerinden kopartarak başkalarına vermesi… (Binlerce çocuk bu durumu yaşadı.) Aileler parçalandı, kabileler dağıtıldı. Gruplarının neslinin kurutulması için türlü türlü uygulamalara başvuruldu.

‘KALİFORNİYA EYALETİ KIZILDERİLİ SOYKIRIMINI TARTIŞMALI’

Bugün, soykırım meselesi Kaliforniya eyaleti için siyasi, can alıcı, ekonomik ve akademik sorular oluşturuyor. Bu konu eyalet organları, kabileler ve bireyler arasında bu konunun tartışılması gerekir.

Dincer Mutlu / Canberra

This entry was posted in ABD - AB - EMPERYALIZM. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *