KİTAP * Hayvanların Diktatörlüğü * George Orwell’in Hayvan Çiftliği 

Hayvanların Diktatörlüğü

Figen Dayıcık

George Orwell’in Hayvan Çiftliği (Can Yayınları, 2017)

romanının alt başlığı, “bir peri masalı”. Kitap masal tadında, ama şiddet içeren, siyasî bir masal. Yoksulluk, sömürü, baskı, özgürlük, eşitlik temalarını ele alan bir masal. Romanda, hayvanlar kendilerini aç bırakan ve kötü muamele eden çiftlik sahibi Bay Jones’a karşı ayaklanıp çiftliği ele geçirir. Bay Jones gittikten sonra hayvanlar özgür ve eşit koşullarda yaşar, ta ki şiddet eğilimli Napoleon adlı domuz yönetimi ele geçirene kadar. Tüm kazanımlar Napoleon tarafından bir bir yok edilmiş, hayvanlara sistematik bir şiddet uygulanmıştır. Eşitlik arayışı baskıyla yok edilmiş; baskı doğrudan şiddete dönüşmüştür.

Romandaki karakterler Napoleon, Snowball, Squearel, Boxer, Bay Jones ve diğer hayvanlardır. Snowball Troçki’yi, Napoleon da Stalin’i temsil eder. Orwell, İspanya İç Savaşı’nda Franco’ya karşı savaşırken Stalinistlerin diğer sosyalistlere, anarşistlere ve özellikle Troçkistlere uyguladığı şiddet nedeniyle İspanya’yı terk etmiş; sosyalizme, daha çok da Sovyetler Birliği’ne karşı sorgulamalarını, gözlemlerini, bildiklerini romanlarıyla (Katalonya’ya Selam, BGST Yayınları, 2014 ve Bin Dokuz Yüz Seksen Dört, Can Yayınları, 2019) ölümsüzleştirmiştir.

Kitapta hayvanlarla Bay Jones, çiftlikle dış dünya, hayvanlarla Napoleon arasında bir çatışma söz konusuysa da, önemli çatışma Napoleon’la Snowball arasındakidir: “Toplantıların en ateşli tartışmacıları Snowball ile Napoleon’du. Ama bu ikisi asla anlaşamıyorlardı.” Napoleon pek konuşkan olmayan, istediğini söke söke alan, sert bakışlı genç bir domuzdur; roman boyunca olaylar vasıtasıyla bencil, komplocu, iftira atan, acımasız, çıkarcı, işleri dolaylı yoldan veya gizlice yapan, kulis çalışması iyi, sorunları kaba kuvvetle çözme taraftarı, silahları seven,olayları istediği gibi değiştiren ve istediklerini her koşulda elde eden bir diktatör olarak yansıtılıyor. Snowball ise daha canlı, hayat dolu, yaratıcı, okuyan, araştıran, çevresindekileri geliştirip örgütlemek için uğraşan, canla başla çalışan, konuşmayı bilen, hitabı güçlü, taraftar toplamakta zorlanmayan, parlak söylevleriyle etkileyici biri olarak anlatılır.

Snowball’un çiftlikten kovulması

Orwell’in bu iki karakter için yaptığı analizler Stalin ve Troçki’nin gerçek hayatta yaptıklarıyla örtüşür niteliktedir. Troçki, 1917 devrimi öncesi önemli noktalarda Lenin’le fikir ayrılığına düşse de devrim sonrasında Lenin’in doğru kararlar verdiğini kabul edecek kadar kendiyle yüzleşmeyi bilen, olayları kişisel yönden değil siyasî durum üzerinden değerlendiren, hayata eleştirel bakan biridir. Stalin, 1936’da birlikte çalıştığı ve Troçki’yi birlikte sürgüne gönderdiği parti üyesi arkadaşı Kamenev’le eski Bolşevik liderleri Moskova’da kurşuna dizdirmiş, 1940’ta Troçki’yi katlettirmiştir. Hayvan Çiftliği’nde bu infazlara ve diğerlerine gönderme olan bölümler yer alır: Napoleon, kendisine muhalefet eden dört domuzu, tavukları boğazlatır, ona karşı olan hayvanları cezalandırır. Romanda, bu olaylar “Sonunda bir baktılar Napoleon’un ayaklarının dibinde cesetten geçilmiyor” sözleriyle veriliyor. Hayvan çiftliğinde şiddet adım adım artar: Napoleon, ayaklanmaya ve kendisine körü körüne bağlı, çalışkan Boxer adlı atı kasaba verir; pazar günü dahi çalışan, yarı aç yaşayan hayvanlara hiç sorgulama hakkı vermez.

Troçki, Stalin’in otoriterleşip sol muhalefeti etkisizleştirmesine ve bürokratikleşmesine dahi geçici bir süreç olarak bakmış, bu büyük değişime Marksist bir açıklama getirmeye çalışmıştır. Stalinizm’in toplumsal nedenlerini de anlamaya çabalamıştır.

Stalinizm, bir günde değil yıllar içinde yavaş yavaş, sinsice ilerledi. Romanda da bu ilerleyiş birçok yönden anlatılır: Napoleon önce koyunları eğitiyor, onun her dediğine onay versin, Snowball’un konuşmalarını kessinler diye. Snowball’u çiftlikten kovuyor, toplantıları kaldırıyor, yedi emri değiştiriyor. Squealer, Napolyon’un söylediklerini hayvanlara yumuşatarak, manipüle ederek aktarıyor. Her şey o kadar sistematik değişiyor ki hayvanlar bu değişimi anlamıyor, tüm bildikleri bambaşka bir şekil alıyor, doğrudan ve dolaylı bir şiddet yoluyla.

Napoleon çiftlikten kovduktan sonra yaşanan tüm olumsuzlukları Snowball’un üzerine atar, gerçekleri ustalıkla çarpıtır: Fırtına nedeniyle yıkılan değirmeni aslında onun yıktığı, etrafta onun ayak izlerinin olduğu, insanlara karşı yapılan Ağıl Savaşı’nda Snowball’un kahramanca savaştığı bütün hayvanlarca gözlemlenmesine rağmen aslında bir hain olduğu, Bay Jones’la anlaştığı yalanlarıyla hayvanların algılarını yönetir, bu gibi birçok iftirayla tüm hayvanlar için Snowball’u korku, tehdit unsuru haline getirir. Hayvanlar zaman zaman anlatıldığı gibi olmadığını düşünseler de Squearel’in konuşmalarıyla gerçeklikten kopmuşlardır.

Uluslararası devrim

Sosyalist devrimin ulusal arenada başladığını, uluslararası arenada geliştiğini ve dünya arenasında tamamlandığını söyleyen Troçki sürekli devrimi savunurken Stalin tek ülkede sosyalizmden yanadır. Snowball öteki çiftliklerin üzerine “daha güvercin salmalarını ve hayvanları başkaldırmaya kışkırtmaları” gerektiğini, Napoleon ise “silahlanmayı, kendilerini savunmazlarsa mutlaka yenileceklerini” dile getirirk. Snowball, her yerde ayaklanma çıkarsa kendilerini savunmaya gerek kalmayacağını söyler.

Hayvan Çiftliği komünizm tehlikesine karşı gençleri uyarma amacıyla Amerika’da lise kitapları arasına alınmış, Soğuk Savaş yıllarının bir silahına dönüştürülmüştür. Oysa kitap, bir çiftlikte yaşayan hayvanların kendilerini ezen ve sömüren insanların yönetimini devirip eşitlikçi bir toplum oluşturdukları, zamanla kurnaz ve iktidar düşkünü domuzların devrimi yolundan saptırarak insanların yönetiminden daha baskıcı, acımasız bir diktatörlük kurdukları bir süreç anlatır; devrimi ve karşı devrimi anlatır; 1930’lu, 1940’lı yılların Sovyetler Birliği’nin, Stalinizm’in bir eleştirisi olarak yazılmıştır. Kitap iki uçlu yergi niteliği taşımaktadır. İnsanların düzeninin, yani kapitalizmin, değiştirilmesi gerçeğinden yola çıkılarak kurgulanmış, insanlarla domuzların birbirlerine benzemesiyle diktatörleşen Napoleon’la diğer çiftlik sahibi insanların aynı görünmesiyle son bulmuştur.

“Sosyalist düzeni şimdi kuramayacağımızı biliyoruz, dileriz sosyalizm bizim ülkemizde, bizim çocuklarımızın ve belki de torunlarımızın zamanında kurulmuş olur. Azim, dayanıklılık ve istekle, ne olursa olsun hedefe ulaşmak için her şeyi yüzlerce kez test edip hataları yüzlerce kez düzeltme yeteneği proleteryanın zaferini garantileyecek vasıflarıdır” diyen Lenin için sosyalizm insanca şartlarda yaşanıldığı, eşitliğin ve paylaşımın olduğu, baskı ve zulmün ortadan kalktığı bir dünya hayaliydi. Orwell’ın peri masalı şiddetle, diktatörlükle yok oldu, oysa insanlık için sosyalizm umudu hâlâ yaşıyor.


Kaynakça
George Orwell, Hayvan Çiftliği, Çeviren Celâl Üster, Can Yayınları, 2017.
Alex Callinicos, Troçkizmin Tarihi, Z Yayınları, 1991.
Leon Troçki, İhanete Uğrayan Devrim, Yazın Yayınları, 1991.
Tony Cliff, Lenin: Kuşatılmış Devrim, cilt 3, Z Yayınları.

Hayvanların Diktatörlüğü

This entry was posted in EDEBİYAT - ANI - ÖYKÜ - ŞİİR, Yeni Kitaplar. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *