VATANDAŞ MEKTUPLARI

 
 
SAYIN  BAŞBAKAN BİNALI YILDIRIM  
               
Şu çok nazik, çok kritik günlerde 87 yaşında emekli bir Tıp fakültesi Öğretim üyesi bir Türkiye cumhuriyeti vatandaşı olarak size seslenmek istedim.

Dehşet verici bir gece yaşadık. Bizler için bu şaşırtıcı, vahim geceyi geri dönülmez bir felakete uğramadan geride bırakmak için büyük çaba harcadınız. Halim selim bir görünüşünüz var.Sesinizi yükseltmiyorsunuz. Bir ara denediniz ama sanırım kendinize yakıştıramadınız. Teşekkür ettiğiniz muhalif partilerle birlikte halk darbeye karşı duruşa destek verdi. Yıllardır kutuplaşmış, cephelere bölünmüş bir toplumda bu dayanışma huzur ve umut verici oldu. Bunu siz de ifade ettiniz. Ancak demokrasiyi kurtardığımız görüş ve sevincine bizler yazık ki katılamıyoruz.

Lütfen yüz binlerce yurttaşın ve özellikle yurdunu sevmesini bilen insanın paylaştığı şu görüşü yadırgamayın. Son yıllarda demokrasiye, insan haklarına, düşünce özgürlüğüne, hukuka, demokrasinin temel öğesi laikliğe darbe üstüne darbe vuruldu. TV’nin naklettiği konuşmanızda torununuzun sorusunu aktarırken göz yaşını tutamadınız. Acaba on binlerce masum insanın, terörden başka, AKP icraatları yüzünden çok göz yaşı döktüğünü fark ediyor musunuz?..

Size arz edeyim ki, cumhuriyetin altın dönemini, büyük devrimci Atatürkün öncülüğünde yapılan çağdaşlaşmayı, aydınlanmayı yaşamış benim cumhuriyetçi kuşağım son yıllarını derin kaygılar ve mutsuzluk içinde geçirmektedir. Bizler Fetullah cemaatinin bu kadar yaygın ve güçlü hale geldiğini ve hele ordumuzun en üst kademelerine kadar uzandığını bilmiyorduk. Ama sayın başbakan, bu yaygınlaşmada, güçlenmede, gelişmede sizin iktidarınızın önemli bir payı yok mudur? Yıllarca her icraatta yüzlerce subay ve gazetecinin, öğrencinin hapishane karanlığına terk edilmesinde yakın bir işbirliği içinde değil miydiniz?

Daima büyük övgü ve minnetle andığınız Erdoğan “ne istediler de vermedik” demedi mi? Bizim bunu suç ortaklığı olarak görmemizi haklı bulmaz mısınız? Bir ordu, hem de orgenerallar, korgeneraller nasıl bu hale gelir sayın başbakan? Darbecileri alçak, vatan haini, cani, terörist olarak lanetlerken, bunu üst düzey bir yönetici olarak çok ama çok düşündürücü bulmaz mısınız? Sayın Binali, bir ufak umudum var. Bu darbenin sunduğu deneyim ile bugüne kadar cepheleşmeye ve demokrasiden sapmalara yol açan politikanızın yanlışlığını, adaletsizliğini, hukuksuzluğunu algılamanız olasılığı!.. Kimbilir, bakarsınız bu umudum gerçek olur. Size iyi dileklerimi, saygılarımı sunuyorum.

Prof.Dr. Coşkun özdemir

Darbe teşebbüsünün en kötü yanı, daha da kapsamlı sivil darbeler yaparak başkanlık yolunda “tek adam” diktatörlüğünü daha da pekiştirmesi için hırslı imama yeni fırsatlar, olanaklar kazandırmış olmasıdır. Cumhuriyetin kuruluşundan beri belki de şimdikinden daha derin bir kutuplaşma ülkede yaşanmamış, başta laik-dindar, Atatürkçü-Tayyipçi olmak üzere halkımız bu denli cephelere bölünmemiştir. Özellikle de ordumuz içindeki bir kesimin Tayyip’e karşı duyduğu nefret ne denli yoğun ve derin olmalı ki, böyle bir çılgınlığı tetikletecek kadar aklı, sağduyuyu körleştirmiş, risk analizlerini, ihtiyatlı davranma güdüsünü devre dışı bırakabilmiştir.

 Balyoz gibi haksız hukuksuz suçlamaların, komploların, çektirilen eziyetlerin intikam duygularına dönüşmüş olması da doğaldır. Atatürkün en çok önemsediği laiklik ve “yurtta barış, cihanda barış” ilkelerinin (en çok Suriyeye karşı) çiğnenmesi, ülkemizin demokrasiden, birlik ve beraberlikten uzaklaşmasının, gerginliklere, çatışmalara sürüklenmesinin ana sebebidir. Ne yazık ki, Tayyip bu acı darbe olayını doğru şekilde değerlendirecek, gerekli dersleri çıkaracak dünya görüşüne, uzlaşmacı derinliğe sahip değildir;

kendini Allahın Türkiyedeki vekili şeklinde görmeye, bilimi, akılcılığı, (en çok da laikliği) dışlayıp din duygularını (“başarıyla”) araç olarak kullanmaya, sömürmeye devam edecektir. Darbenin bu başarısızlığına bakıp, demokrasinin kurtarılmış olduğunu düşünenler bulunabilir, fakat (hemen şimdi yerine) imamın pençesinde onun gırtlağı yavaş yavaş sıkılarak boğulduğuna tanık olmayacağımız anlamına gelmez (zaten can çekişiyor)!..

Kemal Rastgeldi
Mersin, 18.07.2016              

This entry was posted in AKLI VİCDANI HÜR YAZIŞMALAR, VATANDAŞIN KÖŞESİ. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *