ÜÇLEME * EKONOMİK YAĞMACILIK * VATANİ GÖREV * HALK HEPSİNİ NOT ETTİ 

ÜÇLEME

Naci Kaptan – 22.02.2023

EKONOMİK YAĞMACILIK

Ekonomi bilimine göre rant ve mülkiyet kavramları arasında doğrudan bir bağ bulunmaktadır. Bu bağ, her çağın nesnel koşullarına ve toplumsal ilişkilerine göre farklılıklar göstermektedir. Küreselleşme garabetini ortaya atarak örgütlü, emperyalist politikalarına zemin hazırlayan kapitalist ideoloji, azgelişmiş ülke topraklarından elde edilen ranta gözünü dikmiştir. Türkiye topraklarının küresel sermayenin iştahını kabartması, özellikle hazineye ve kamuya ait arazilerin, birtakım işbirlikçilerle yağmalanmasının yolunu açmıştır.
Yıllardır süregelen bu ideolojik saldırılar ve ekonomik yağmacılık, Türkiye’yi her türlü dalgalanmaya karşı kırılgan hale getirmiştir. Bu kırılganlığın şiddeti, gücü elinde tutanların kontrolü dışında gelişen, başta doğal afetlerde, bir kat daha artmaktadır. Tıpkı, günlerdir yaşadığımız “Büyük Felaket”te olduğu gibi. Gözünü para hırsı bürümüş küresel sermaye ve işbirlikçilerinin, Türkiye topraklarını talan edercesine sürdürdükleri kent yağması, inşaat saldırısı yine on binlerce yurttaşımızın beton yığınları altında ezilerek can vermesiyle sonuçlandı. Türkiye bir deprem ülkesidir! Yaşadığımız felaket, ne bir ilktir ne de son olacaktır! Ancak bu defa durumu farklı kılan, felaketin bilerek, göz göre göre gelmesidir. (CUMHURİYET – Aydın ÖNCEL – 22.02.2023 – ÖZET)

VATANİ GÖREV

Zaman harekete geçme zamanıdır. 30 yıl gazetecilik yapmış ve üç büyük deprem yaşamış bir vatandaş olarak 1970-80-90’larda doğan üç kuşağa mütevazı ve açık bir çağrı yapıyorum.
Pandemide işinizden hayatınızdan sıkılıp Nepal’e gidebildiyseniz, iki senenizi de deprem bölgesinin yeniden inşası için ayırabilirsiniz. “Artık dayanamıyorum” deyip İstanbul’dan Muğla’ya kaçıp yoga kamplarına kapandıysanız, altı ay Kahramanmaraş’ta bir okul inşaatında ya da bir deponun yönetiminde rol alabilirsiniz. Depremden iki hafta sonra bile İstanbul’un işlek caddelerinde marka kahvecilerinde vakit geçirebiliyor ve utanmıyorsanız, kendinizi alışverişe verip terapi etmeye niyetliyseniz, pekâlâ Hatay’da çocuklarla sohbet edebilir, anneleriyle yemek yapabilirsiniz. Bu artık bir vatani görevdir. Beğenmeseniz de adı budur.
Kalk borusu bunun için çalıyor. Yıllarca rakı sohbetlerinde meze yapılan “Köy Enstitüleri, Zap Suyu’na köprü, devrimci gelenek” denen şeyleri gerçekten yapabilmek için doğa bize “Çemkirmeyi bırakın, elinizi enkaza sokun, çamurun içine girin, ıslanın, ağlayın ama şimdi yapın” diyor. Sevgili Ece Temelkuran’ın yazdığı gibi bu sefer yaptık yaptık. Yoksa Afganistan’dan farkımız kalmayacak. Hukuku, devleti olmayan, yarı işgal altında, kadınlarına kız çocuklarına okuma hakkı tanınmayan bir ülke olmamızın önündeki tek gerçek engel biziz. Ama bunun için konforlu masalardan, sıcak kafelerden, dijital platformlardan çıkmamız, küçük yankı odalarının kapısına tekmeyi atmamız gerekli. (CUMHURİYET – Bir nesil için ‘kalk’ borusu – Ahu ÖZYURT – 22 Şubat 2023- Özet)

HALK HEPSİNİ NOT ETTİ 

Yurttaşlar enkaz altındayken sivil toplum örgütlerine, sosyalistlere parmak sallayanları, devrimcileri gözaltına alıp HDP’nin deprem kriz merkezine kayyım atamaya çalışanları; can yerine kasa kurtarma derdine düşenleri, en ihtiyaç duyulduğu anda sırra kadem basan mülki amirleri tek tek yazdı eksi hanesine. Halkın parasını “bağış” adı altında devletin bir cebinden alıp diğerine koyanlar, devasa kazançlar elde edip kaşıkla yardım yapanları, bağışladığı parayı ertesi sabah teşvik olarak alanlar da utanç tablosunda yerini aldı.
Bir de defterin artı hanesi var, memleketin dört bir yanından deprem felaketine koşanların, günlerdir canla başla çalışanların emeği orada bir kutup yıldızı gibi parlıyor. Diyanet’in depremzede evlatlık fetvasındaki o çirkin ganimetçiliğin aksine çocukları gülümsetmek için uğraşan gençlerin inadı umut oluyor. Enkaza bakıp yeni rant alanları görenler değil evlerini depremzedelere açanlar açık yaralara bir nebze olsun deva oluyor. Biz öldük ama gömülmedik diye iç çekenlere hangi dağ efkârlıysa biz oradayız diyenler yetişiyor.
Bir kez daha gördük: Rant düşkünlüğü, fetihçilik ve kendinden başkasına parmak sallama hastalığı ile din sömürüsü arasında içsel bir bağ var. Bu içsel bağın garantörü olan rejim şimdi çıkmazda. İdeolojik olarak inandırıcılığını yitiren İslamcılık, bir yönetme pratiği olarak da yenildi artık. Yerine laik, eşitlikçi, özgürlükçü bir düzen kurmak bizim elimizde. (BİRGÜN – GÜVEN GÜRKAN ÖZTAN – Halk hepsini tek tek not etti – 20.02. 2023- ÖZET)
This entry was posted in Politika ve Gundem. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *