AKIL FİKİR YAZILARI * ‘Basın, TV, dijital’ dedikleri * Basın, TV ve uluslararası ağ kimlerin, toplumun pazar yapısı ne, para nerede birikiyor, teknolojide kimler egemen, yazılıp söylenenler nelere odaklı?

GÖRSEL – https://www.score.org

Cumhuriyet / 30 Ocak 2019 Çarşamba
Prof. Dr. TÜRKAYA ATAÖV

‘Basın, TV, dijital’ dedikleri

İyiye doğru değişim için ufak tefek törpülemeler değil, temel reformlar gerekir. Bunun için uyanık yurttaşların demokratik örgütlenmesi, ayrıca sendikalar ve uluslararası ağ gibi kitlesel dayanakları kazanması ilk koşuldur.

Yönetenler demokrasi tramvayından inmek isterlerse, büyük ölçüde kendilerine bağımlı bir iletişim ağı kurup onu uzunca sürdürebilirler. Ancak böylesine biçimlendirme, doğal, kaçınılmaz ve değişmez değildir. Kamunun isteği, bilgisi ve onayıyla da oluşmamıştır. İktidar ikide bir “millet adına” dese bile, ulusun çoğunun gerçeklerden, bıçak kemiğe dayanıncaya değin, haberi bile olmayabilir. Eline verilen gazete, TV’deki sunumlar, dijital devrimin sınırları da doğru bilgilendirme sayılmaz. ABD’ye, Fransa’ya, İsrail’e, Arabistan’a ya da Filipinler’e bakın. Basın ağaları, TV’lerde vakit öldüren yayınlar ve Amazon ile Google’un sahipleri demokrasi sevdalıları değillerdir. Sever göründükleri yeni-liberal anlayış içinde bile eşit rekabet yoktur. 

Şunlar sorulmalı: Basın, TV ve uluslararası ağ kimlerin, toplumun pazar yapısı ne, para nerede birikiyor, teknolojide kimler egemen, yazılıp söylenenler nelere odaklı?

26 zenginin geliri 3.8 milyarınkine eşit. Beş anakarada da neredeyse her yerde medya, toplumun en varlıklı ama sayıca piramidin doruğunda ufak bir azınlığın ve onun iktidarının hizmetinde. Bu konum halkı ve demokrasiyi korumaz, çökertir; gerçek bilgi aktarmaz, yanlış masal kotarır; adalete değil, oligarşiye odaklıdır. 

Kurucu babalardan Jefferson ve Hamilton ABD’de özgür basın yanlısıydılar; bunun önünde eşitsizliği ve militarizmi iki engel olarak gördüler. Şimdi orada, ufak bir azınlık zenginliğin çoğuna sahip. Militarizme gelince: Pentagon’da gizlice yeni bir dünya savaşı tasarlayan bir generaller hücresinden LeMay adlı olanı Savunma Bakanı McNamara ondan bir belge istediğinde, “onu görme yetkiniz yok” demişti. 

Yurttaş çoğunluğunun değişim için barışçı yöntemle eyleme geçecek olgunluğa ulaştığını varsayalım. Nasıl başlamalı? Her şeyden önce insan beynini tutsak eden çarpık iletişim siyasetinin güç kaynağı olan ekonomik düzenin demokratikleşmesi gerekmez mi? “İletişim Çağı”nda olduğumuz doğru, ama kitlenin bilgilendirilmediğinden yakınanlar tekelci sermayeyle eşitsizliği de eleştirmiyorlar mı? Tekelcilikle birlikte gelen eşitsizliğe, hukuksuzluğa, haksız kazanca, rüşvete, çürümüşlüğe, eğitimsizliğe ve yargı zaaflarına da karşı değiller mi? İletişim ağı demokrasi karşıtı bir ekonomik düzenin aracı olmuyor mu?

‘Başka seçenek yok’ 
O zaman, 1980’lerde Reagan ile Thatchater’in “bundan başka seçenek yok” dedikleri ve ABD sözcüsü F. Fukuyama’nın da “tarihin sonu geldi” diye ekleme yaptığı “neo-liberalizm”, eldivenlerini çıkarmış tekelci kapitalizmdir. 

Tekelcilere küreselleşmeyle dünya çapında kâr etme yolları açıldı. Aynı buyruğun hizmetindeki basın toplum zenginliklerinin küre ve ulus çapında en varlıklılara aktarılmasında görev üstlendi. Bu oluşumda büyük sermayenin ikiz kardeşliğini savunanlar hükümetlerdir. Büyük sermayeyi yaratan, kayıran ve büyüten iktidarlar yoksullara yasal yardımı kısar, okulları azaltır, zindanları çoğaltırlar. Örneğin, ABD yoksul, işçi, siyah ve muhalif idamlarında dünya birincisidir.

Zararı bilimselliğe 
Ancak, daha 1990’ların sonunda neo-liberalizmin iflası belliydi. “Tarihin sonu geldi” demiş olan Amerikan sözcüsü bile bu sözünü geri aldı. Ne var ki, haksızlığa yandaş olanların en büyük zararı bilimselliğe, eleştiri olanağına ve demokratik eylemciliğe oldu. Bu nedenledir ki, demokrasi düşmanlığından yana olanlar eleştiriyi “aşırı” sanırlar. Oysa, eleştiri vazgeçilmez ilk koşuldur. Her eleştiri haklı olmayabilir de, ama yönetenlerin yalakacı masallara değil, yanlışları, tehlikeleri ve yitikleri gösteren eleştirilere gereksinimi vardır. İyiye doğru değişim için ufak tefek törpülemeler değil, temel reformlar gerekir. Bunun için uyanık yurttaşların demokratik örgütlenmesi, ayrıca sendikalar ve uluslararası ağ gibi kitlesel dayanakları kazanması ilk koşuldur.

http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/1223766/_Basin__TV__dijital__dedikleri.html
This entry was posted in AKIL FİKİR YAZILARI. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *