İKTİDARIN VERDİĞİ DESTEK İLE
YURT DIŞINDA YARATILAN HAYALİ BİR ÖRGÜTLE
ORDUSU ÇÖKERTİLEN ,AYDINLARI ZİNDANA ATILAN
DAVANIN EYLEMCİLERİ SAVCILARIN VE YARGIÇLARIN
YURT DIŞINA KAÇTIĞI 10 YIL SÜREN BİR DAVA
ERGENEKON – BALYOZ VE DAHASI
Adı Ergenekon tam on yılda hükme bağlandı.
Böyle bir örgütün VAR OLMADIĞI savcı tarafından açıklandı.
Olmayan örgütün yüzlerce üyesi oldu.
Rahipten teröristten PKK’dan tanıkları,
Her rütbeden asker sanıkları yaratıldı.
Yazarından çizerine rektöründen doktoruna kadar
daha niceleri aynı torbaya dolduruldu.
Bir kaç El Bombası ve boş LAW lançeriyle hatta 100 yıllık antika koleksiyon tüfeğiyle , hatta Atatürk’ün NUTUK kitabıyla, var olmayan örgüt, oldu silahlı örgüt.
Polisler tarafından evlere,işyerlerine yerleştirilen Düzmece hardiskler CD’ler,planlar, toprağa gömülen sözde cephaneler sahte suç kanıtı oldu. Adli Tıp TÜBİTAK gibi kurumlara yerleştirilmiş olan doktor, adli tıp uzmanı sıfatlı çete mensupları skandal bilirkişi raporlarına imza attılar bu süreçte…
Olmayan örgütün davası için Özel Mahkemeler kuruldu büyük salonlar inşa edildi dokunulmaz savcılar yargıçlar tarafından hukuk katliamları yapıldı. Organize yürüyordu işler tıkır tıkır çalışıyordu sistem.
TSK’nın en pırıltılı , Yurtsever Atatürk’ün askerleri tasfiye edildi. Gerçekleri yazan , söyleyen aydınlar tutuklandı .Tutuklananların bir kısmı ÖLÜME durdular. TSK savaşlarda dahi vermediği tutsakları emperyalist bir proje sonucu verdi.
Başbakandan savcısı Muhalefet liderinden avukatı oldu davanın…
Şakşakcısı gazetelerde manşetçisi oldu.
TR bilmem kaç olarak markalananlar ABD elçiliklerine rapor verdiler.
Polis şefleri ABD konsolosluğuna giderek brifing verdiler.
TV’lerde onlarca programcısı oldu yıllarca konuşuldu.
Tutuklananları , karşı duranları bu kez yalan sözleriyle vurdular.
ABD’den gelen ,sayılarının 40 civarında olduğu yazılan CIA ajanlarının ,
Ankara’da kendilerine tahsis edilen bir kamu binasında,
Tuzakları işbirlikçilerle projelendirerek operasyonu yönettiği yazıldı.
Nemalandı bir çok şahsiyet bu davadan bu sayede kimi milletvekili oldu kimi havuz medyasında köşe kaptı kimi de yalı kimi dolu kasa sahibi oldu.
Karşı çıkanlar ise darbeci olarak susturuldular vesayetçilikle suçlandılar. “Olmaz böyle şey” diyenler linç edildiler. O günün Cumhurbaşkanı Meclis Başkanı Başbakan bakanlar hep bir ağızdan koro halinde yüklendiler alaya aldılar yalanladılar.
Onlara göre temiz eller operasyonuydu bu bağırsaklarını temizliyordu Türkiye…
Bu davada bir Genelkurmay Başkanı “kasaptaki ete soğan doğramam”
diye ifade verirken bir diğeri örgüt lideri olarak tutuklandı.
Kuvvet komutanları da tutuklandılar.
Yetmedi Milli silah sanayiini geliştiren mühendisler de tutuklandı.
335’i tutuklu 743 kişi yargılandı
68 general ve amiral dahil ,
TSK’nın en gözde 227 askeri zindana atıldı.
8 kişi hapishanede hayatlarını kaybetti.
Bu operasyonlar TSK’nın DNA’sını da değiştirdi. Dava, Kara, Hava, Deniz kuvvetlerinden ve Jandarma’dan toplam 188 general ve kurmay subayı olumsuz etkiledi, ezici çoğunluğunun kariyerini sona erdirdi.
Olmayan örgütün davası yüzünden
Sosyal medyada bir sürü insanın itibarı yerle bir edildi
parlak vatanseverlerin istikbali söndürüldü.
Yüzlerce insan yıllarca hapis yattı.
Aileler kan ağladı büyük mağduriyet yaşadı.
Kahrından hasta oldu öldü insanlar…
Canına kıydı onurlu subaylar.
Yarbay Ali Tatar” Hiç suçum yok hukuksuzluğa karanlığa karşı
ışık olabilmek için hayatıma son veriyorum” diye ölüme yürüdü.
Tarifsiz acılar yaşandı!. .
Haksızlığa uğramak yürekleri yaktı kavurdu.
Kelimeler yetmez yaşananları ödenen ağır bedelleri anlatmaya!. .
Bu davanın sürdüğü on yılda memlekette neler olmadı ki !. .
Olmaz denen herşey oldu.
Bu arada olan memlekete oldu !. .
Memleket rejiminden oldu.
Ey zalimler!
Ey zalimlerin yaptıklarına susanlar!
Ey onuru için ölümü seçenlerin arkasından onursuzca konuşan alçaklar!
Ey karanlıktan beslenen nemalanan kara yürekli vicdansızlar!
Gün gelecek karanlığa karşı ışık olabilmek için hayatına son
verenler ve memlekete ödettiğiniz bedeller için hesap sorulacak sizden.
Bunu adım gibi biliyorum.
Alıntıdır
YARBAY ALİ TATAR’IN VEDA MEKTUBUDUR
Amirallere Suikast Davası nedeniyle 10 gün tutuklu kaldıktan sonra, hakkında yeniden yakalama kararı çıkınca 19 Kasım 2009’da başına tek el ateş ederek intihar eden Yarbay Ali Tatar’ın mektubu ….
İşte o mektup:
“Sevgili Nilü (karısı Nilüfer’e hitaben), ailem ve beni bulan yetkililere….
Öncelikle başınızı öne eğdirecek hiçbir şey yapmadım.
Başınızı dimdik tutun!
Ama ben bu hukuksuzlukla yaşayamam.Belki benim ölümüm benim durumumda olanların aydınlığa çıkmalarına vesile olur.
İçim buruk. Bana bu oyunu oynayanlara ve sahip çıkmayanlara kırgınım.
Yaşadıklarımı ikinci defa kaldırmam mümkün değil…
O deliğe bir daha dönmektense mezara girmeyi tercih ederim…
Bu şekilde ölmeyi hiç istemezdim.
Böyle bir ölüme en çok karşı çıkan insanlardan biri de benim. Ama kader böyleymiş. Hepiniz hakkınızı helal edin.
Beni rahmetli babamın yanına gömün. Karımı ve kızım Gökçen’imi size emanet ediyorum.Kızımı ve karımı yalnız bırakmayacağınızı, bu işin peşini bırakmayacağınızı biliyorum.Tek tesellim sizleri son bir defa, hep birlikte görmek oldu.(O sabah aile fertlerinin büyük bölümü Tatar’ın evindeydi.)
Gökçen’im, canım kızım derslerine çok iyi çalış.
İyi çalış ve önemli yerlere gel ki, benim hesabımı sorabilesin!
Hukuksuzluk sürecine hukuk adına saygı gösterilemez…
Bu şekilde giderseniz ne yönetecek ne bir ordu
ne yaşayacak cumhuriyet, bir ülke bulamayacaksınız….
Şunu bilin ki, en küçük suçu ve günahı olmayan ben,
bu yapılan hukuksuzluğa isyan ve bu karanlığa
bir nebze ışık olabilmek için hayatıma son veriyorum.”