Millî Merkez Genel Sekreteri
Haluk Dural/DPT eski Uzmanı
halukdural@gmail.com
18.04.2018
Muhalefete erken seçim tuzağı
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 17 Nisan 2018 Salı günü patisinin gurup toplantısında yaptığı konuşmada “Türkiye’nin seçim için 3 Kasım 2019’u beklemesi mümkün değildir” diyerek “erken seçim” istemiştir. Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinin aynı gün yapılması gerektiğini söyleyen Bahçeli seçim için 26 Ağustos 2018 gününü işaret ederek “26 Ağustos 2018 Türk milletinin yeni bir zafer ruhuyla sandığa gidip hem Cumhurbaşkanı hem milletvekili seçimini yapması en makul yoldur.” demiştir. Bahçeli’nin hamaset yüklü konuşmasında erken seçim talebini dayandırdığı gerekçeleri özetler ve sorgularsak;
- Cumhurbaşkanlığı Sistemi henüz tam devreye girmedi. Türkiye’nin 3 Kasım 2019’a kadar dayanması kolay değildir. 3 Kasım 2019’a kadar ulaşmak her dakika zorlaşmaktadır.
- Türkiye’nin 3 Kasım 2019’a kadar dayanmasının zor olduğu “şey” nedir?
- 3 Kasım 2019’a kadar ulaşmak her dakika neden zorlaşmaktadır? Bu tarihe ulaşmakta kim, neden zorlanacaktır. Kastedilen Türkiye ise Türkiye 3 Kasım 2019’a ulaşamayacak mıdır? Türkiye’ye ne olacaktır? Olacak olan “şeyi” önleyecek olan erken seçim midir? Nasıl önleyecektir?
- Partimiz (MHP) mahalli idareler seçimleri hariç geçerli olan Cumhur İttifakı vardır. Türkiye’nin bekası açısından Cumhur ittifakının korunması elzemdir.
- Anlaşılan Cumhur ittifakı (AKP+MHP) Türkiye’nin bekasını (sonsuz devamlılığını) korumak için gerekliyse, Cumhur ittifakı dışında kalan partiler Türkiye’yi bölmek mi istemektedirler? Eğer böyle bir parti varsa Cumhur ittifakı bu parti için neden suç duyurusu yapmamıştır?
- Türkiye’nin ABD, Fransa, İngiltere ile ilgili kurulan ilişkiler değişime uğramıştır. Ülkemizin cumhurbaşkanlığı sistemine acilen geçmesi acil bir hal almıştır.
- ABD, Fransa, İngiltere ile olan ilişkileri kim değişime uğratmıştır? İktidar sahibi AKP ve onu destekleyen MHP gibi “Eyy Amerika, eyy Fransa” diye bağıranlar mı bu ilişkileri değişime uğratmıştır, yoksa Cumhur ittifakı dışındaki partiler mi?
- Cumhurbaşkanlığı sistemine acilen geçilince bu ilişkileri kim, nasıl düzeltecektir?
- 31 Mart Mahalli idareler seçiminden sonra neyle muhatap kalacağı belli değildir. Mahalli idareler seçimlerindeki kutuplaşmaların 3 Kasım’a nasıl yansıyacağı az çok malumunuzdur.
- 31 Mart mahalli idareler seçiminde Cumhur ittifakı partilerinin pekçok belediyeyi kaybetmesi ihtimali oldukça yüksektir. Bunun “malum” olan sonucu ise Cumhur ittifakının cumhurbaşkanlığını ve Mecliste çoğunluğu kaybedeceğidir.
- Bu riski kaynağında kesmek başlıca amacımızdır. Önümüzde 2 seçim vardır. Ya normal tarihi beklenecek. Ya da Milli mecburiyet ve ortaya çıkan meşru gerekçelerden dolayı seçimler erkene çekilecektir.
- Sayın Bahçeli’nin risk olarak gördüğü husus Cumhur ittifakının yerel seçimleri kaybetmesi ve takiben cumhurbaşkanlığı ve genel seçimleri kaybedeceklerinin artık kesin olduğunu anlamalarıdır. Bu nedenle erken seçim istemektedir.
Bugün 18.04.2018 Çarşamba saat öğlenden sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Bahçeli arasında yapılan ikili görüşme sonrasında ise erken seçimlerin 24 Haziran 2018 günü yapılmasına karar verildiği açıklanmıştır. Cumhurbaşkanı tarafından yapılan açıklamada erken seçimin gerekçesi “Cumhurbaşkanı ile hükümetin uyumu sayesinde sorun yaşanmıyor gibi görünse de eski sistemin hastalıkları devam etmektedir. Hükümetimiz ve partimizin tavrı 2019 Kasım seçimlerine kadar dişimizi sıkmaktan yanaydı. Ancak Suriye ve Irak merkezli yaşanan tarihi önemdeki hadiseler yeni yönetim sistemine geçiş giderek aciliyet kesbetmeye başlamıştır. Türkiye’nin belirsizlikleri bir an önce aşması gerekmektedir. Yeni yönetim sistemine geçiş giderek aciliyet göstermektedir.” olarak açıklanmıştır. Bu açıklamada sorgulanması gereken iki somut neden sıralanmıştır:
- Cumhurbaşkanı tarafından yapılan açıklamada erken seçimin gerekçesi “Cumhurbaşkanı ile hükümetin uyumu sayesinde sorun yaşanmıyor gibi görünse de eski sistemin hastalıkları devam etmektedir.
- Eski sistemin devam eden hastalıkları nelerdir?
- 16 yıldır tek parti (AKP) iktidarı vardır. Bu çoğunluk iktidarı ile her istenen kanun, çıkartılmakta, OHAL Kararnameleriyle anayasaya aykırı olarak her türlü yasal düzenleme yapılmaktayken, var olduğu söylenen “Sistemin devam eden hastalıkları”nı düzeltmenin önünde hiçbir yasal engel olmadığı halde bu hastalıkları neden düzeltmemektedir?
- Ancak Suriye ve Irak merkezli yaşanan tarihi önemdeki hadiseler yeni yönetim sistemine geçiş giderek aciliyet kesbetmeye başlamıştır. Türkiye’nin belirsizlikleri bir an önce aşması gerekmektedir.
- Suriye ve Irak merkezli yaşanan tarihi önemdeki hadiselerle yeni yönetim sistemine geçişin ne alâkası vardır?
- Fırat Kalkanı, Zeytindalı Harekâtı yaparken size herhangi bir engel mi çıkmıştır? Tam tersine Afrin harekâtına milletin %95’i ve HDP hariç, tüm siyasi partiler tam destek vermiştir. Suriye ve Irak ile ilgili planlarınıza karşı çıkan mı vardır?
Seçimleri kaybetme korkusu
Çok fazla övünülen % 7,4’lük 2017 ekonomik büyüme rakamına karşılık makro ekonomik göstergeler oldukça olumsuz seyretmektedir. 2012 yılında 152,46 milyar dolar olan ihracat 2017’de küçük bir artışla ancak 157,00 milyar dolar olmuş, dış ticaret açığı ise aynı yıllarda 84,08 milyar dolardan, ithalatın azalması nedeniyle 76,79 milyar dolara olmuştur.
Borsadan yabancıların çıkışı artmış, dolayısıyla yurt dışına döviz çıkışı başlamıştır. Buna bazı büyük sermaye sahiplerinin varlıklarını yurt dışına aktarmaları ve yüksek faizli de olsa (politik risk arttığı gerekçesiyle) dış kredi girişi, sıcak para girişleri azalmıştır. 2018 yılı içinde ödenmesi gereken dış borç 103 milyar dolar olup, dış borç stoku toplam 438 milyar dolara yükselmiştir.
Dövizdeki sıkıntı yüzünden kurlar hızla yükselmiş, dolar 4,–TL’nin üzerine çıkmıştır. Bu durum enerji fiyatlarına yansımış, benzin 6,–TL’nin üzerine çıkmıştır. Bu durumda enflasyonu ve banka faizlerini aşağıya çekmek mümkün olmayacaktır.
Bu gelişmeler, esnafların ve çiftçilerin işlerini kapatmalarına, kaçınılmaz sonuç olarak işsizliğin artışını hızlandıracaktır. Hane halkı gelirleri sabit kalmakta ve hâtta artan enflasyon karşısında erimekte, bireysel borçlanma artmaktadır.
Hükümet kaynak ihtiyacını karşılamak için artık yeraltı sularını, ormanları satmaya başlamıştır.
Ekonomik dengelerdeki bu bozulma Eylül ayından sonra büyük olasılıkla krize evrilecektir.
Bu tür bir ekonomik tablo, Bülent Ecevit başkanlığındaki 57. Hükümetin ekonomik başarısızlığının krize dönmesi nedeniyle 3 Kasım 2002 seçimlerinde koalisyon partilerini siyasi hayattan silmiş, hüsrana uğrattıkları seçmenleri AKP’yi iktidara taşımıştır.
AKP 16 yıllık mutlak tek parti iktidarı sürecinde uyguladıkları yanlış dış politika yüzünden ülkemizi tüm komşularıyla kavgalı hale getirmiş, dünyada yalnızlaştırmış, içerde ise toplumu ikiye bölüp, büyük bir ekonomik darboğaza sürüklemiştir.
Toplumu ikiye bölmüş olsalar bile ekonomik krizden en büyük zararı, çeşitli maddi yardımlarla geçinen 20 milyon dolayındaki AKP seçmeni görecektir. Yardımlar azalacak, işsizlik çığ gibi artacak, AKP’nin seçmen tabanını oluşturan toplumun en düşük gelir seviyeli kesimini artık dinî söylemlerle elde tutmak mümkün olmayacaktır.
Bu ekonomik sorun, 2002’de iktidara taşıdığı AKP’yi iktidardan götürecektir. Eğer seçimler Mart ve Kasım 2019’da yani zamanında yapılırsa, AKP ve MHP iktidara ve Meclise veda edeceklerdir.
Hukuki durum
Halk oylaması ile 16 Nisan 2017’de kabul edilen 6771 sayılı Anayasa Değişiklik Kanununun 17. Maddesi ile 2709 sayılı 1982 Anayasasına Geçici 21-A maddesi eklenmiştir. Buna göre:
“GEÇİCİ MADDE 21-A) Türkiye Büyük Millet Meclisinin 27nci yasama Dönemi milletvekili genel seçimi ve Cumhurbaşkanlığı seçimi 3/11/2019 tarihinde birlikte yapılır. Seçimin yapılacağı tarihe kadar Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri ve Cumhurbaşkanının görevi devam eder. Meclisin seçim kararı alması halinde 27nci yasama Dönemi milletvekili genel seçimi ve Cumhurbaşkanlığı seçimi birlikte yapılır.”
Bu anayasa hükmü gereğince, öncelikle Meclise erken seçim kararı alınması hakkında bir kanun teklifi verilmesi (ki bugün hemen verildi) ve kabul edilmesi gerekir.
Sonraki aşamada, anayasa değişikliği için kanun verilmesi, usule göre Anayasa komisyonunda görüşülmesi, kabul edilip, genel kurula sunulması ve oylanması gerekir. Anayasa değişikliği oylamasında eğer sadece Cumhur ittifakı kabul oyu kullanırsa toplam oy 316+36 = 352 olup, 367’yi geçemeyeceği için değişiklik kanunu halk oylamasına sunulur.
Parti Adı | Üye Sayısı |
Adalet ve Kalkınma Partisi | 316 |
Cumhuriyet Halk Partisi | 131 |
Halkların Demokratik Partisi | 50 |
Milliyetçi Hareket Partisi | 36 |
İyi Parti | 5 |
Bağımsız Milletvekili | 1 |
Toplam | 539 |
Bu durumda, Anayasa değişiklik kanunu kabul edilip, Resmi Gazete’de yayınlandıktan sonra yürürlüğe girer. Halk oylaması için bir propaganda döneminin ne olacağı (16 Nisan 2017 referandumu için bu süre 60 gün idi) 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri hakkındaki kanunda propaganda süresi ile hükümlerinde değişiklik yapan bir kanunla belirlenmelidir.
Ancak, 1982 Anayasası’na eklenen 21-A Geçici maddesinde herne kadar milletvekili ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinin 3.11.2019 tarihinde yapılacağı yazıyorsa da, aynı geçici maddenin (H) bendinde;
“H) Anayasanın 67nci maddesinin son fıkrası hükmü, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra birlikte yapılacak ilk milletvekili genel seçimi ile Cumhurbaşkanlığı seçimi bakımından uygulanmaz.” denmektedir.
Sonuç
1982 Anayasasının 67nci maddesinin son fıkrası ise “Seçim kanunlarında yapılan değişiklikler, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanmaz.” şeklinde olup bu fıkra yukarıdaki (H) maddesine göre 24 Haziran 2018 tarihinde yapılmasına karar verilen seçimlerde uygulanmayacaktır. Diğer bir deyişle erken seçim kararı için anayasa değişikliğine ihtiyaç olmayacaktır.
16 Nisan 2017 anayasa değişiklik sürecinin, AKP kurmaylarınca iç ve dış politikada bir tıkanıklıkla karşılaşılması ihtimalinin ortaya çıkması durumunda başvurulacak “erken seçim” yapılmasının önünde herhangi bir hukuki engelle karşılaşmamak için gayet bilinçli bir şekilde hazırlandığı görülmektedir.
Eğer erken seçim Cumhur İttifakı lehine gerçekleşirse, tam bir “tek adam” rejimi kurulacaktır.
Muhalefet partileri hızla ve derhal;
- CHP, DSP ve diğer Meclis dışı sol partilerle ittifak yapmalıdırlar.
- İYİ Parti, Saadet Partisi ve Demokrat Parti ittifak yapmalıdırlar.
- Eğer YSK, İYİ Partinin seçime girme yeterliliği olmadığını açıklarsa, İYİ Parti kadroları DP içinden aday olmalıdırlar.
- CHP, İYİ Parti ve Saadet Partisi kendi cumhurbaşkanı adaylarını birlikte ve mutabakatla tesbit etmeli, 2nci tura kalınması durumunda, bu üç adaydan en çok oy alanı destekleyeceklerini kendi seçmen tabanlarına ortaklaşa açıklamalıdırlar.
- Gerek İYİ Parti ve gerekse Saadet Partisi cumhurbaşkanı adayları için yüzbin imza bulamayacaklarsa (zaten gereken yönetmelik ortada yoktur), CHP’den 20şer milletvekili İYİ Parti ve Saadet Partisi cumhurbaşkanı adaylarını teklif etmelidirler.
- CHP ve İYİ Parti liderliğindeki ittifaklar her zaman ve zeminde ortak hareket etmelidirler.
- HDP ittifaklar dışında yalnız bırakılarak, kendi cumhurbaşkanı adayını açıklaması beklenmelidir.
- HDP seçmeni kendi adayına oy verse bile (ki bu biraz kuşkuludur) bir kısım oylarının CHP’ye kayacağı, CHP’nin cumhurbaşkanı adayını desteklemeleri ihtimali yüksektir.
* * *