Soner Yalçın
syalcin@sozcu.com.tr
31 Temmuz 2015
Sözcü
Şeytan, uyuyana ninni söylemez
Amaç belli
Batı bizi parmağında oynatmayı sürdürüyordu.
Gayeleri belliydi; Barzani’yi denize kavuşturmak!..
Adı, Alfred Thayer Mahan.
“Ortadoğu” kavramını 1902’de ilk kullanan kişidir.“On dokuzuncu yüzyılın en önemli Amerikan stratejisti” olarak bilinir.Bizim kimi subayların terfi alabilmek için gitmeye can attığı ABD Askeri Akademisi “West Point’in Çocuğu” olarak bilinir; çünkü babası bu akademide profesör iken 1840 yılında burada doğdu! Ailesinin karşı çıkmasına rağmen denizci oldu; Deniz Harp Okulu’nu ikincilikle bitirdi. Deniz Harp Akademisi’nde başladığı denizcilik tarihi üzerine çalışmasını öldüğü 1914 yılına kadar sürdürdü.
Columbia, Yale, Oxford, Harvard gibi üniversitelerden fahri unvanlar aldı.Yazdığı kitaplar sadece ABD’yi değil, Hollanda, İngiltere, İspanya ve Fransa gibi ülkeleri derinden etkiledi. Savaş kazanmalarına neden oldu.
Bugün… Deniz gücüyle ilgili herkesin ilk başvuru kaynağı Amiral Mahan’ın yazdığı kitaplardır. Çünkü…Mahan, “kara hakimiyet teorisi”ni yıktı; dünya hakimiyetinin esas kaynağının denizlerde sağlanan egemenlik olduğunu ileri sürdü.
“Küresel mücadelenin sonucunu belirleyen değişmez deniz gücüdür” dedi.
Yakın dostu olan ABD Başkanı Theodore Roosevelt’a şu uyarıyı yaptı:
“Tarihi dikkatli okuyunuz. Denizlerde gerekli denetimin sağlanmasıyla ulusal ticaret, ulusal refah ve ulusal büyüme arasındaki açık ilişkiyi değerlendiriniz ve üzerinize düşen rolü uygulamaktan çekinmeyiniz.” Ve Roosevelt ile birlikte ABD, 20’nci yüzyıl başında dünya denizlerine açıldı.
ABD Dışişleri ve Savaş Bakanlıkları yapan Henry L. Stimson 1933’te şöyle diyecekti: “Okyanuslar tanrısı Neptün’dür; onun peygamberi Alfred Mahan’dır ve yeryüzündeki gerçek ve tek kilise Amerikan Donanması’dır!”
Yani…
Denizci bir devlet olan; ve denizin gücünü bilen ABD’nin amacı, Kürdistan’ı Akdeniz’e bağlamaktır.Kuzey Suriye’deki PKK’ya dokundurmamasının sebebi budur!..Kuzey Suriye’deki IŞİD’e dokundurmasının sebebi budur!..
Bakınız…
Fail belli
Yıl, 2009.
Beşar Esad, “Dört Deniz Stratejisi”ni açıkladı.Bu stratejiye göre; Suriye, Türkiye, İran ve Azerbaycan arasında gelişecek çok boyutlu ekonomik ve ticari ilişkiler yayılma etkisi yaratarak, Akdeniz, Karadeniz, Hazar Havzası ve Basra Körfezi’ni birbirine bağlayacaktı.
Şam yönetimi, enerji kartını da kullanarak bölgede daha da güçlü hale gelmeyi arzu ediyordu. Bu amaca yönelik olarak 2015’e kadar enerji altyapılarına 50 milyar dolarlık yatırım yapmayı hedefledi. Ve 2009’da… Esat, bölgede yürütmüş olduğu ikili münasebetlerde enerji Azerbaycan, Irak ve Çin, nezdinde bazı ilerlemeler kaydetti.
Örneğin…
2009’da Bakü’yle imzalanan işbirliği anlaşmaları arasında dikkat çeken noktalardan biri; Azerbaycan’ın, Türkiye üzerinden Suriye’ye yıllık ortalama 1 milyar m3 doğalgaz satacak olmasıydı!
Örneğin…
Irak ve Suriye arasında Ker-kük’te iki petrol boru hattı açılmasına dair görüşmeler başladı.
Örneğin…
Esat yönünü Doğu’ya/Avrasya’ya dönerek Çin ile büyük anlaşmalar yaptı. Çin, Suriye’de 1 milyar dolar değerinde petrol rafinerisi inşa etmeye başladı. Dünyanın en büyük enerji firmalarından Çin şirketi Sinopec, Kuzey Suriye’de petrol aramaya başlamıştı. Bir diğer Çin şirketi CNPC, Shell’in Suriye’deki iştirakinin yüzde 35’ini alarak bu ülkeye gelmişti.Suriye’de Çin Sanayi Bölgesi ve Çin Telekom Park’ı kuruyordu.Esad, Türkmenistan-Çin ve yapılması planlanan Kazakistan-Çin boru hatları ile Arap boru hattı arasında bağlantı kurmak istiyordu.
Örnekleri uzatmayayım… Hele Türkiye ile ilişkisine hiç girmeyeyim; vize bile kalkmıştı; ortak askeri tatbikat yapılıyordu. Sonra ne oldu? 2011 Suriye’de demokrasi olmadığı keşfedildi!
Yerseniz..!
Abraham Lincoln şunu demiştir:“Bazı insanları her zaman; bütün insanları da bazen kandırabilirsiniz; ama tüm insanları her zaman kandıramazsınız.”
PKK mı dediniz?…
IŞİD mi dediniz?…
Hava harekatı mı dediniz?..
Geçiniz…
Ankara, Şam, Bağdat, Tahran ve Bakü hattı kurulamadığı müddetçe bu coğrafya yanmaya devam eder. Ki…Yakanın kim olduğu bellidir!