REFERANDUM YAKLAŞIRKEN UYARILAR
Ne yazık ki faşizm ve diktaya yol verecek olan rejim değişikliği getiren ve tek adama tüm ülkenin ve toplumun kaderini teslim eden anayasa değişikliği teklifi AKP ve MHP’nin akıl almaz tutumları nedeniyle ve aymazlıkla kabul edilerek kabul edilmiştir.Bir kişinin ve eylem ortaklarının işlemiş oldukları suçlardan sıyrılmaları için tüm ülkenin ve demokratik parlamenter rejimin , laik Cumhuriyetin temellerine dinamit konmaktadır.
Devlet Bahçeli AKP ile bu kez açık işbirliği yaparak Türkiye ve Laik Cumhuriyetin tehlikeye düşmesine neden olmuş ve rejim değişikliğine giden yolu gizli pazarlıklar sonucu açmıştır.
Bundan da anlaşılıyor ki emperyalizmin yürüttüğü KABOP (Kuzey Afrika Büyük Ortadoğu Projesi) eş başkanı sadece zamanın başbakanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan değildir. Bu güne kadar AKP her sıkıştığında koltuk değneği olan Devlet Bahçeli de bu projenin gizli eşbaşkanıdır.
Anayasa değişikliğinin Mecliste kabulünden sonra referandum yapılacaktır. Bu nedenle bazı hatırlatmalarda bulunmak istiyorum.
AKP’nin katıldığı tüm seçimler şaibelidir ve akıl almaz derecede oy hırsızlığı yapılmış ve bunların çoğunluğu mahkeme kararlarıyla belgelenmiştir. Seçmen kütükleriyle oynanmış , hayali seçmenler üretilmiş , mezarlardan kalkan seçmenlere oy kullandırılmıştır. Oy hırsızlığına yol verecek yasal değişiklikler yapılmış denetimi kolaylaştıran parmak boyama kaldırılmıştır.Tüm bunların ötesinde seçim sonuçlarını kökünden etkeleyen SEÇSİS sistemi ile sonuçların istendiği gibi yönlendirildiği hem ABD hem de SEÇSİS sistemini kabul etmeyen Almanya ve Yunanistan’da yazılmıştır.
Sonuç olarak AKP’nin iktidarı boyunca suç işleyenler kendilerini koruma zırhına almak için bu referandum süresince ve oy sandıklarında,sayımında daha vahşice! davranarak zaten bıçak sırtında olan sonuçları kendi lehlerine çevirmek için daha büyük yolsuzluklar yaparak referandumdan EVET sonucu çıkartmaya büyük çaba göstereceklerdir. Bu nedenle Gerçek muhalefet partisi CHP’ye ve Yurtseverlere büyük görev düşmektedir. CHP ivedilikle oy sandıklarında örgütlenmelidir. Bu görevi sadece CHP’ye ihale etmek yeterli olmayıp Yurtsever dostların Oy sandıklarında ve sayımda aktif olarak görev almaları gereklidir.
Türkiye yol ayırımına gelmiş olup ya rejim değişikliğiyle parlamenter demokrasiden ve laik Cumhuriyetten uzaklaşacak veya İLELEBET PAYİDAR kalacak yolda ilerlemesine devam edecektir.
Saygılarımla
Naci kaptan
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ ÖNCEKİ ÜYELERİNİN BASIN AÇIKLAMASI
1. Önceki TBMM üyeleri sıfatıyla göreve başlarken, Anayasa gereği ettiğimiz yemine sadakatimizi, anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü ilkesine inancımızı ifade etmek üzere bir araya geldik.
2. Bizler, Anayasanın Başlangıç Kısmında yazılı Türkiye Cumhuriyetinin Kuruluş Felsefesine özüyle ve sözüyle bağlı kişiler olarak; Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk’ü ve arkadaşlarını saygı ile anıyoruz.Anayasanın Başlangıcında “Kuvvetler Ayrımının Devlet Organları Arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmediği” vurgulanmış, ancak son teklifle yürütmenin üstünlüğü ve hakimiyeti karşısında, Yasama ve Yargı güçsüzleştirilerek, denge ve denetim mekanizması telafisi güç ve hatta imkansız şekilde zarar görmüştür.
3. Bizler, Anayasanın Birinci Kısmında (1-11 nci maddelerde) Yazılı “Esaslar”ı dikkate alarak bu konuda tereddüt yaratacak her değişikliğe karşıyız.
4. Bizler, Anayasamızın İkinci Kısmında yazılı “Temel Haklar ve Ödevlerin Yasama – Yürütme – Yargı tarafından dokunulmaz olduğunu”, İnsan hakları ihlallerinin insan onuru ile bağdaşmadığını, devletin temel amaç ve görevleri arasında; kişinin temel hak ve özgürlüklerini hukuka aykırı sınırlayan engellerin kaldırılmasını ve kişilerin “iyi yönetişim” haklarının bulunduğunu insan hakkı bakımından ihlallerin endişe verecek şekilde arttığını ve “insan haklarına saygıyı” hatırlatarak “Anayasanın uygulanmasını ve Devletin organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasının gözetilmesini” Devletin başı olan Bağımsız Sayın Cumhurbaşkanına ettiği yeminle hatırlatıyoruz.
Düşünce ve Düşünceyi Açıklama Özgürlüğünün sınırlı olduğu OHAL döneminin de tartışma ve karar alma süreçleri ile anayasa değişikliği ilk andan itibaren hep tartışılacaktır.
Anayasanın Mali ve Ekonomik Hükümleri arasında yer alan bütçe ve kesin hesapla ilgili maddelerin temel hak ve özgürlüklerden olan “Bütçe Hakkı” nın TBMM’nin yasama yetkisinde olduğunu ve hiçbir kişiye ve kurum veya kuruluşa devredilemeyeceğini hatırlatırız.
5. Bizler, Anayasa yapım konusundaki bilgi birikimi ve uygulamalarımız dikkate alındığında; “nevi şahsına münhasır anayasa”, “Türk Tipi Anayasa” gibi söylemler ve kişisel arzu ve hevesler yerine, bundan sonraki süreçlerde; (Teklifin 2. Tur oylamasında, Cumhurbaşkanınca onanması veya geri gönderilmesinde, referanduma sunulmasında) aklın, bilimin ve evrensel değerlerin esas alınmasını, özel düzenlemelerden kaçınılmasını talep ediyoruz.
Anayasa Yapma Usul ve Esasları’na uyularak Karar sürecinde; Teklifin leh ve aleyhindeki her türlü düşüncenin, Teklifin getirdiği fırsat ve imkanların, Teklifin doğuracağı risk, tehdit ve tehlikelerin, birer birer sayılmasını ve yazılmasını, sonunda Düzenleyici Etki Analizinin yapılmasını öneriyoruz.
Bizler Anayasanın 3. Kısmında yazılı, Devletin Temel Organları olan Yasama, Yürütme ve Yargı’da kuvvetler ayrımının önemine binaen yapılacak, Anayasal ve Yasal Düzenlemeleri yapma yetkisinin; Anayasal sınırlar içinde TBMM nde olduğunu bilerek, toplumu ve mevzuatı derinden etkileyecek bu düzenlemelerin iyi yönetişim ve Demokrasi Kuralları dairesinde iyi bir hazırlık sürecinden sonra teklifin yetkili organlar önüne getirilmesinin katılımcı ve çoğulcu demokrasinin gereği olduğunu düşünüyoruz.
Cumhuriyetimizin kurucu iradesinin anayasamıza vazgeçilmez biçimde yerleştirdiği demokratik parlamenter sistemin güçlendirilerek sürdürülmesi gereğine inanıyoruz.
Denge ve Denetim Konusunda ileri sürülen aleyhteki görüşler dikkate alınmalıdır.
Kuvvetler ayrımının Yasama aleyhine bozulduğu, Yasamanın etkinliğinin ve verimliliğinin azaltıldığı süreçte Yasama Meclisi Üye sayısının arttırılması gereksiz yüktür.
Yürütme içindeki Cumhurbaşkanının nitelikleri ve tarafsızlığı ile Görev ve Yetkileri, Sorumluluk ve sorumsuzluğu gibi hükümler açık seçik net olmalı ve tartışılır olmaktan çıkarılmalıdır.
Cumhurbaşkanı da olsa, hesap veren, yargılanan, herhangi bir özel imtiyazın tanınmadığı, dokunulmazlık zırhı ile koruma kabul edilemez ve soruşturmanın zorlaştırılması düşünülemez.
OHAL Kararını almak, uzatmak Temel Hak ve Özgürlükleri ve onların sınırlandırılmasını içerdiğinden, yürütmenin değil TBMM’nin işi olmalıdır.
6. Bizler, TBMM’nin “Yargının Bağımsızlığı, Tarafsızlığı, Yansızlığı” ilkeleri konusunda hiçbir tereddüt yaşanmaması gereğini önemle vurguluyoruz.
HSK yapısı, hakim ve savcıların atanması, özlük hakları gibi hususlar bağımsız kurullar tarafından düzenlenmelidir.
Cumhurbaşkanının yargılanmasına veya Cumhurbaşkanı tarafından açılacak iptal davalarına bakacak Anayasa Mahkemesi Üyelerinin atanmasında Cumhurbaşkanının tek başına karar vermesi endişe duyulacak ve tartışılacak bir husustur.
7. Bizler, Anayasa Değişikliği ile ilgili olarak istikrarın öncelikle demokrasi, hukuk ve normalleşmede aranması gerektiğine inanıyor, Yüce meclisimizin bunu başaracak güç ve kabiliyette olduğuna inancımızı halkımızın yüce takdirlerine sunuyoruz.