Necati Doğru ÜÇ’lemesi * Altın nesil: Katil çıktı. Dindar nesil: Sonu ne olur? * Abdest tazeleme! * Darbenin dibi! Çantanın içi!

sozcu.com.tr
Necati Doğru
27.07.2016

Altın nesil: Katil çıktı. Dindar nesil: Sonu ne olur?

Çok güzel hareketler bunlar. Birlik beraberlik. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile ona “diktatör bozuntusu” demiş Kemal Kılıçdaroğlu bir araya geldi. El sıkıştılar. Yanlarında Başbakan Binali Yıldırım ile diğer muhalefet lideri Devlet Bahçeli vardı. Madem beyaz sayfa açılıyor; keşke üçüncü muhalefet lideri Selahattin Demirtaş da o karede olabilseydi. Birlik beraberlik rüzgarı Türkiye’yi ayrımsız sarardı. Birlik rüzgarının Türkiye’yi sarma ihtiyacı “altın neslin katilleştiği” o gece ortaya çıktı. Balyoz Davası’ndan 3’er yıl hapis yatan 3 subay; Kurmay Albay Aziz Yılmaz, Tuğgeneral Ahmet Hacıoğlu, Kurmay Albay Ali Demir, beylik tabancalarını alıp sivil kıyafetle Jandarma Genel Komutanlığı’na koştular ve katilleşmiş altın nesil FETÖ’cü darbecilerle sabaha kadar çatıştılar. Önceki akşam da; Avcılar’daki “demokrasi nöbetinde” AKP’li Belediye Başkanı Kadir Topbaş ile CHP’li Avcılar Belediye Başkanı Handan Toprak birlikte yan yana bayrak salladılar. CHP’nin Taksim Meydanı mitingine de AKP destek verdi.

Tam zamanıdır.
Şu soruyu sormalı.
Altın nesil:
Katil çıktı.
Dindar nesil:
Sonu ne olur?

Bugün “Ben sizin adamınızım beni Türkiye’ye vermeyin” diye ABD’ye salya sümük yalvaracak duruma düşen Fethullah Gülen’in “altın nesil” dediği yapı; orduya, yargıya, polise, Meclis’e, MİT’e, partiye, hastaneye, dershaneye, camiye, dine, diyanete, üniversiteye, bankaya, fabrikaya, sağlık ve mezarlık dahil her yere sızmıştı. Sızarken de sırtını (kutulardan dolar çıkıncıya kadar) Tayyip Erdoğan’a dayamıştı. Çünkü Fethullah Gülen de Tayyip Erdoğan da bize “İslami enerjiyi ordu dahil tüm devlet ve toplum yapısına sokarsak dünyanın en ileri İslam ülkesi oluruz” diyorlardı. Fethullah Gülen “altın neslini” orduya ve yargıya sızdırma peşinde ve Tayyip Erdoğan da “dindar neslini” devlete yerleştirme peşindeydi. Fethullah Gülen, kağıt 1 Amerikan Doları’nı okuyup, üfleyip devletin her katına ve toplumun her katmanına sızdırdığı “altın neslin önde gelenlerine” göndermiş; altın nesil okunmuş Amerikan Doları’nı gösterip birbirlerini tanıyorlarmış ve aynı zamanda okunmuş üflenmiş kağıt Amerikan doları, darbeyi başarıp Türkiye’ye “Ayetullah Fethullulah olarak” dönmeyi planlamış Fethullah’a biat etme göstergesiymiş.

Altın nesil ne oldu?
11 gün önce.
15 temmuz gecesi.
Gördük:
Altın nesil katil çıktı.

Önümüzdeki 11 yıl içinde “dindar neslin ne yapacağını” bekleyip daha kötü şeyler mi göreceğiz? Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, cumhurbaşkanı olmadan önce ve olduktan sonra “Amacımız dindar, muhafazakar, demokrat bir nesil… Dindar bir gençlik yetiştirmek istiyoruz…” demişti. Fethullah Gülen de “dindar altın neslin demokrat olduğunu” hep söylüyordu ve dini torna yapıp gençleri bu tornadan geçirerek kendine katilleşecek kadar gözü dönmüş biatçı bir yapı kuruyordu.

Demek istiyorum ki!
Gerçeği görme zamanıdır.
Ders çıkarma günüdür.

Devlet büyüklerinin “dindar gençlik yetiştireceğiz” diyerek vatandaşa din dayatmasının sonu işte felaket, iç çatışma, kardeşi kardeşe kırdırma, ABD’ye kukla olma…Bırakın dini Allah’a.Siyasette kullanmayın.Din, kişinin vicdanında ve düşünce hürriyetinde açan bir çiçek olarak kalsın. Devletin içine girmesin. Orduya, yargıya sızmasın. Bırakın gençliği, özgür birey olarak din inancını vicdanında yaşasın. Din, bütün güçleri elinde toplayan lidere tapınma aracı haline gelmesin. Kin ile dini birleştiren örtülü ödenek beslemesi şair Necip Fazıl’ı gençlere örnek göstermekten vaz geçin. Mukaddes cihadı, özgür fikir- özgür ruh- özgür ahlak-özgür iman- özgür siyaset cephesine sürüp; “İşte ordu İşte komutan” diye kendinizi alkışlatmayın.

Fethullah’ın sonunu gördük.
Salya, sümük.
Amerika’ya yalvarıyor.

sozcu.com.tr
Necati Doğru
25.07.2016

Abdest tazeleme!

Günün birinde Nasrettin Hoca, abdest almak için dereye kadar iner. Üç ağzına, üç burnuna derken, sıra iki ayağına gelir, gelir ama nasılsa pabucun tekini elinden kaçırmaz mı! Bir de bakar ki, etek dolusu para döktüğü pabuç suyun üstünde yüzüp akıntıyla gidiyor. Abdesti yenilemek kolay, pabucu yenilemek kolay mı? Nasrettin Hoca’nın aklı fikri karışır; ne namazı düşünür; ne niyazı: “Al abdestini ver pabucumu, al abdestini ver pabucumu…” diye dere boyunu tutar.Pabuç gider, o gider…

Abdest alıyorlardı.
Fethullah’ı “darbeci lağım deresine düşmüş boğulurken” gördüler. Akılları, fikirleri şaştı. Ne diyecekler; “Al Fethullah’ı ver abdestimizi” noktasına geldiler. Fethullah Gülen’le birlikte olup, onun okul açılışlarına gitmemiş, yan yana fotoğraf çektirmemiş, “Muhterem… Muhterem…” diye övüp göklere çıkartmamış, devlet geliri ile desteklememiş AKP üst yönetiminden; cumhurbaşkanı, başbakan, bakan, milletvekili, belediye başkanı, il, ilçe başkanı bir tek partili gösteremezsiniz.

Arşivde var.
Videosu dolaşıyor.

Şimdiki Başkan, bakan olduğu yıllarda kendi sesinden canlı olarak kürsüde şiirsel bir anlatım tutturmuş; “Kalmasın alaka duymadığın ve el uzatmadığın bir mahzun gönül diyen muhterem Fethullah Hoca Efendi…” diye döktürüyor.

Dünün muhteremi!
Bugün vatan haini!
Kardeşlik, birlik, beraberlik düşmanı,
aşağılık, adi, ABD kuklası bir darbeci!
Oysa Muhterem!
İlk gün de aynıydı.

İlk günden “orduyu ele geçirip darbe yapmak, dini kaldıraç olarak kullanıp kendince Türk toplumundan gelişmiş bir İslam yaratmak” istiyordu. ABD desteğini arkasına alıp ışık evlerini, kolej ve dershanelerini kurduğu ilk günden beri Hizmet Hareketinin ideolojik temeli aynıydı.

Doğunun ilmi.
Batı’nın fenni.
Birleştirilecek.

Bütün İslam dünyasına örnek olacak; “Gelişmiş Müslüman” yaratılacaktı. Bu ideolojiyi yazıp, söyleyip, anlatıp duruyorlardı. Burada “doğunun ilmi” sizi şaşırtmasın. Fethullah Gülen, “ilmi din anlamında” kullanıyordu. Hedefine yürürken ordu darbesiyle yapılmış İslamcı ihtilal peşindeydi. Geçmişte; dini siyasete alet eden politikacılar ve son 15 yıl içinde de AKP iktidarıyla sarmaş dolaş yakınlığı bu ideolojisinin etkisiyledir. Muhteremin darbeci olduğu ilk günden biliniyor.

Bu kadar insan.Albaylar, yarbaylar, generaller, Yargıtay, Danıştay hakimleri, avukatlar, profesörler, mühendisler, milletvekilleri, bakanlar, başbakanlar, cumhurbaşkanları, mimarlar, tüccarlar, bankacılar, işadamları, üniversite rektörleri, roman, hikaye, gazete yazarları, eski solcular, yeni liberaller, medya patronları, ilk türbanlı rektör, çok yetenekli futbolcu…

Bankası vardı.
Başkasının adına.
Altın madeni vardı.
Başkasının adına.
Holdingi vardı.
Başkasının adına.
Pensilvanya’daki çiftlik.
Acaba o kimin adına?
Günde 1 milyon dağıtılan gazetesi.
Bu gücü; “Gelişmiş Müslüman yaratma ideolojisi” ile topladı.
Ona muhterem dediler.
15 Temmuz 2016 oldu.
Abdestleri bozuldu.
Şimdi abdest tazeliyorlar.
Al darbeci Fethullah’ı!
Ver demokratlığımızı!
Lafta abdesti yenilemek kolay!
Olmayan demokratlığı yenilemek kolay mı!
Samimiyetinizi görelim

sozcu.com.tr
Necati Doğru
24.07.2016

Darbenin dibi! Çantanın içi!

Tayyip Erdoğan’ın devlet bankasının başına koyduğu bankacının evindeki kutusundan dolar çıkmıştı. Fethullah Gülen’in orduya sızdırdığı darbeci tümgeneralin de Genelkurmay Karargahı’ndaki çantasından dolar çıktı.

Kutudan!
Çantaya!

Bu kıyaslamayı niçin yaptım? Ülkemizin dirliği, çocuklarımızın geleceği için faydalı bir noktaya varmak istiyorum. Nasıl ki, “Allah rızası için bir hizmet hareketiyiz diyen” Fethullah Gülen’ciler sıkıştı. Gözleri döndü. Halkın üzerine tank, F-16, SAT komandosu, mermi, bazuka ile saldıran çok aşağılık darbeciye dönüştüler. Kanlı katil oldular. Yarın bir gün olur ya; Tayyip Erdoğan da sıkıştığında (iktidarı seçimle kaybedeceğini anlayınca) Fethullah Gülen’cilere benzemeyeceğinin bir garantisi olmalı.

O garanti nedir?
Neyi ölçü alacağız?
Ve…
Asla ve asla olmaz.

Tayyip Erdoğan da Fethullah Gülen gibi “Allah rızası için…” siyaset yapan biriyim diyor ama kesinlikle aynı sona düşmez. Benzetmesi bile düşünülemez diyeceğiz.

Gün, bu gündür.
Değişimi görmeliyiz.

Bir değişim belirtisi ya da belirtiler bütününe net olarak tanık olmak ihtiyacındayız. Söz gelimi bugün Diyanet İşleri Başkanlığı, 110 bin camide görevli imamlarıyla Tayyip Erdoğan’ın partisi AKP’nin il ve ilçe teşkilatı gibi çalıştığı izlenimini veriyor. Diyanet İşleri Başkanı, sanki Tayyip Erdoğan’ın ve AKP’nin bir bakanı! Bugünden itibaren, şu 3 aylık OHAL içinde, FETÖ’cülüğün köküne inilirken Diyanetin camileri ile imamlarının da AKP’nin il ve ilçe teşkilatı olmaktan çıkmaya başladıklarını görecek miyiz?

Görebilsek.
Asla ve asla!
Bak Fethullah’a.
Gör Tayyip’i.
Demeyiz.

Tayyip Erdoğan, Fethullah Gülen’e benzemez, sıkışınca halkın üzerine F-16 ve SAT komandosu sürmez deriz.

Gün, bu gündür.Tayyip Bey, Fethullah Hoca’nın geldiği noktaya kesinlikle gelmez diyebilme günüdür. Bunu diyebilmek için de “Türkiye’nin seçimle iktidara gelmiş ve devleti kullanarak güç kazanmış siyasi yapısının dinci fay hattından çıktığını” gösteren belirtiler bütününe tanık olabilme günüdür.

FETÖ’cüler okul açtı.
Üniversite kurdu.
Dershaneler oluşturdu.

Ve bu iktidar döneminde devletin en güzel arazileri, belediyelerin en kupon arsaları, devletin binaları Fethullah Gülen okullarına, vakıflarına bağışlandı. Bugün devlet, Gülenci okullara, üniversitelere el koydu. Aynı şekilde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın oğlunun yönetimde olduğu TÜRGEV adlı vakfa da devlet, belediyeler en pahalı, en kupon arsaları, binaları bağışladılar. Şimdi TÜRGEV’e de bağışlanan devlet arsaları, binalarının geri alındığını görecek miyiz?

Duyacak mıyız?
Gün, bugündür.

FETÖ’cü kanlı kalkışmanın arkasında ABD var mı yok mu bunu ortaya çıkarmak günüdür. Darbenin dibine gitme ve Fethullahçı darbeci tümgeneralin çantasındaki “o dolarların ne iş olduğunu” belgeleriyle ortaya çıkarma günüdür. Aynı zamanda Tayyip Erdoğan’ın oluruyla devlet bankası başına oturtulmuş AKP’li bankacının ayakkabı kutusundaki dolarların da hesabını verme gündür.

Benim yazdığım birkaç örnek.
Yüzlercesi sıralanabilir.
Gün, samimiyet günüdür.

Demokrasiden ne anlıyorsunuz? “Kesintisiz Tayyip Erdoğan iktidarının başta kalmasını” mı anlıyorsunuz. Yoksa partilerin eşit şartlar altında yarıştığı ve “seçimle gelenin hilesiz hurdasız bir seçimle gidebileceği” medeniyet hedefi mi anlıyorsunuz?

Samimiyetinizi görelim.

This entry was posted in DİN-İNANÇ, FAŞİZM, Fetullah Gülen, İrtica, NECATİ DOĞRU YAZILARI. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *