Türkiye Demokrasi söylemleriyle faşizm altında ezilirken , üst makamlarda işgal yoluyla görev yapanlar kuzuların sessizliğini oynarken erdemli bir yargıç ses verdi ; Hakimden Can Dündar’a mektup * hâkim Aydın: Cesur değil, kaygılıyım …“Tutuklamayı haklı bulanlar bile bu kararın hukuki olduğunu söyleyemiyorlar. Şu anda kararlar hukuki mi siyasi mi onu tartışıyoruz. Bu ‘yargının yok olması’ demektir.

cumhuriyet.com.tr
09 Aralık 2015 Çarşamba

Hakimden Can Dündar’a mektup

İzmir Adliyesi’nden Hakim Murat Aydın, MİT TIR’larıyla ilgili yayımladıkları haber ve görüntüler nedeniyle Ankara Temsilcisimiz Erdem Gül ile beraber tutuklanan gazetemiz genel yayın yönetmeni Can Dündar’a çarpıcı bir mektup gönderdi.

İzmir Adliyesi’nden Hakim Murat Aydın, MİT TIR’larıyla ilgili yayımladıkları haber ve görüntüler nedeniyle Ankara temsilcisi Erdem Gül ile beraber tutuklanan Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar’a çarpıcı bir mektup gönderdi.

“Tüm bu yaşananların; hukuk, adalet, yargı adına yapıldığı söylendiğinde içim eziliyor” diyen Aydın, “İçinde bulunduğum mesleğe, 30 yıla yakındır eğitimini alıp uygulamasını yaptığım hukuk bilimine olan aidiyet duygumu yitiriyorum” ifadelerini kullandı.

Hakim Murat Aydın’ın o çarpıcı mektubu:

“Sayın Can Dündar
Silivri Kapalı Cezaevi A-1/5
Silivri/İstanbul
7 Aralık 2015, Karşıyaka

Elbette yazacak çok şey var. Ama bunları doğru kelimelerle söylemek gerekli. Üstelik, derdimizi, fikrimizi, isyanımızı anlatırken doğru kelimeleri bulmakta en çok zorlandığımız günlerden geçerken.

Biliyorum, bir hukukçu olarak tartışmaya hukuk noktasından girmem gerekli. Benden beklenen bu. Atılı suçun unsurlarını, tutuklama nedenlerinin var olup olmadığını irdelemem yerinde olur. Ama olmuyor, içimden gelmiyor. Aklımın bir yanı, yaşananların hukukla ilgisi olmadığını, son on yılda yaşanan pek çok olayda, davada, hukukun değil hukuk dışı olmanın, intikamın, hukuku araç haline getirmenin egemen olduğunu hatırlatıp duruyor. Bunların olduğu bir yerde hukukun işleyişine ve kurallarına değinmek ne kadar anlamlı olabilir ki?

Ortaya dökülen irili ufaklı şeylerin ardından ilk büyük travmayı İlhan Cihaner’in kolu bükülüp odasından alındığında yaşamıştım. “Bu kadarına cüret edebilirler mi? Hukuku bu kadar yok sayabilirler mi?” demiştim. Cüret de edebiliyorlarmış yok da sayabiliyorlarmış.

Mustafa Balbay, Nedim Şener, Ahmet Şık tutuklandığında; “onlar gazeteci” diye haykıranlara, “hukuk karşısında hekes eşittir, dava sürecini bekleyin” diye karşılık verenlere yaşananların hukuk olmadığı anlatılamamıştı bir türlü. Fakat nerede ise aynı kişiler, bu kararların dayandığı “koalisyon” dağılınca, yaşananların hukuk olmadığını, bu tutuklama kararlarını verenlerin “hakim sayılamayacağını” büyük bir kefiyle, kendilerinin ve dayandıkları gücün sorumluluğunu yok sayarak anlattılar.

Şimdi çok merak ediyorum: Sizin ve Erdem Gül’ün tutuklanmasına benzer tepkiyi verenler, “onlar gazeteci değil, terörist”, “bağımsız yargı görevini yapıyor, sonucunu bekleyin” diyenler, gelecekte de bunları diyebilecekler mi? Balbay, Şener ve Şık’ın tutuklama kararlarındaki gerekçenin (doğrusu gerekçesizliğin), cümle bozukluklarının, yazım hatalarının bile sizin kararınızla aynı olduğunu görmüyorlar mı? Balbay’ı, Şener’i, Şık’ı tutuklayan hukuk değil ise sizi tutuklayan nasıl hukuk olabiliyor?

Tüm bu yaşananların; hukuk, adalet, yargı adına yapıldığı söylendiğinde içim eziliyor. “Bunlar hukuk ve adalet ise ben ne yapıyorum? Benim inandığım, içinde olduğum, yaşaması için her gün çırpındığım hukuk bu mu?” İçinde bulunduğum mesleğe, 30 yıla yakındır eğitimini alıp uygulamasını yaptığım hukuk bilimine olan aidiyet duygumu yitiriyorum.

Bilmiyorum, benim yerimde olsaydınız, uğruna ömrünüzü verdiğiniz, aşkla, sevdayla, tutkuyla bağlı olduğunuz mesleğiniz, idealleriniz bu hale getirilseydi, siz daha doğru kelimeler bulabilir miydiniz? Sanırım bulurdunuz fakat ben bulamıyorum.

Sözün özünü siz kendi yazınızda söylemişsiniz, bir kez de ben söyleyeyim:

Yalnız değilsiniz. Ya da değerli olan, bu yalnızlığınız.

Saygılarımla

Murat Aydın
Hakim, Karşıyaka/İzmir Adliyesi”

cumhuriyet.com.tr
Emre Döker
11 Aralık 2015 Cuma

‘Sessizlik insanlara ağır gelmiş’

Dündar ve Gül’e gönderdiği mektupla gündeme oturan hâkim Aydın:
Cesur değil, kaygılıyım

Karşıyaka Adliyesi’nden Hâkim Murat Aydın, MİT TIR’larıyla ilgili yayımladıkları haber ve görüntüler nedeniyle tutuklanan gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ile Ankara Temsilcimiz Erdem Gül’e gönderdiği mektubun ardından Cumhuriyet’e konuştu.

Mektubunda “Tüm bu yaşananların; hukuk, adalet, yargı adına yapıldığı söylendiğinde içim eziliyor” diyen Aydın, “İçinde bulunduğum mesleğe, 30 yıla yakındır eğitimini alıp uygulamasını yaptığım hukuk bilimine olan aidiyet duygumu yitiriyorum” ifadelerini kullanmıştı.

Aydın, Dündar ve Gül’e mektup göndermesinin “cesur” bir hareket olarak görüldüğünü belirterek, “Ben cesur bir hâkim değilim. Mesleğiyle ve ülkesiyle ilgili kaygı duyan bir adamım. Cesur değilim, sadece kaygılıyım ve doğrusunu söylemek gerekirse korkuyorum” dedi.

Can Dündar ve Erdem Gül’ün tutuklanmasına sevinenlerin dahi kararı hukuki bulmadığını ifade eden Aydın, hiçbir soruşturma başlamamışken bir “demecin” arkasından tutuklama kararının verildiğine dikkat çekti.

7. Asliye Hukuk Mahkemesi Başkanı ve Yarsav Başkan Yardımcısı Hâkim Murat Aydın, Dündar ve Gül’e verilen tutuklama kararının “gözdağı” amacı taşıdığını kaydederek, “Tutuklamayı haklı bulanlar bile bu kararın hukuki olduğunu söyleyemiyorlar. Şu anda kararlar hukuki mi siyasi mi onu tartışıyoruz. Bu ‘yargının yok olması’ demektir. Bu durum son 10 yıldır böyle. Ergenekon davasıyla bu iyice arttı. Bu karar, Can Dündar’a mesaj değildir. O, bunu göze almıştır. Amaç ibreti âlemdir. Bir hâkimi sürerseniz, o adam için sorun değildir. Bu kalanlara göz dağıdır. Toplum için tehdit olan budur” diye konuştu.

Aydın, toplumun hâkim ve savcılardan “kahramanlık” beklediğini ancak bu durumun sıkıntılı olduğunu da vurgulayarak, “Biz insanları yanımızda görmüyoruz. Adına karar verdiğimiz milletin bize sahip çıkması gerekir. Biz yapayanlız durumdayız. Bu kadar hâkim savcı tayin edildi, sürüldü, öldürüldü, tutuklandı. Kamuoyu bizim yanımızda olmadı. İki arkadaşımız doğuda şehit edildi. Bugün 7 meslektaşımız tutuklu. 100 meslektaşımız açıkta. Yüzlerce meslektaşımız soruşturma geçiriyor” diye konuştu.

This entry was posted in DEMOKRASİ-ÖZGÜRLÜK, FAŞİZM, HUKUK-YARGI-ADALET, İNSAN HAKLARI - DEMOKRASİ. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *