Cumhuriyet
KEMAL GÖKTAŞ
28.11.2015
Savcının delili, yargıcın gerekçesi yok
Haklarında gösterilen tek ‘delil’ haberleri olan Dündar ve Gül hakkındaki tutuklama kararı mevcut ‘delil durumu’ ve ‘kaçma şüphesi’ gibi basmakalıp gerekçelere dayandırıldı.
Cumhuriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül’ün tutuklanmalarına gerekçe gösterilen suçların karşılığı Türk Ceza Kanunu’nda 22.5 yıldan 45 yıla kadar hapis olarak düzenleniyor. Dündar ve Gül’e yöneltilen suçlamalarla ilgili tek delilin ise gazetede yayımlanan haberler olması, basma kalıp gerekçelerle tutuklama karar verilmesi hukuki skandalın boyutlarını gözler önüne serdi.
Sulh Ceza Hakimi, Dündar ve Gül’ün ilk olarak “terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım” suçundan tutuklanmasına karar verdi. Türk Ceza Kanunu’nun 314/2, 220/7 ve Terörle Mücadele Kanunu’nun 5. maddesine göre bu suçtan ötürü 2.5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası verilebiliyor. İki gazeteciye isnat edilen “devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal ve askeri casusluk amacıyla temin etme” suçunun TCK’nın 328. maddesindeki karşılığı ise 15 yıldan 20 yıla kadar hapis cezası olarak düzenleniyor. Son olarak “gizli kalması gereken bilgileri casusluk amacıyla açıklama” suçundan ise 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası istenebilecek. Savcılığın tutuklama kararına göre iddianame düzenlenmesi halinde iki gazeteci hakkında haberlerinden ötürü istenecek cezaların alt sınırı 22.5 yıl, üst sınırı ise 45 yıl olacak.
Delil gösterilemedi
İsnat edilen bu suçlarla ilgili “haberler” dışında hiçbir delil gösterilmemesi ise hukuki skandalın en önemli boyutunu oluşturdu. TCK’nin “devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal ve askeri casusluk amacıyla temin etme” başlıklı 328. maddesinin gerekçesinde “Suçun oluşması için failde kastın yanı sıra, özel bir maksadın varlığı aranacaktır. Bilgilerin siyasal veya askerî casusluk maksadıyla temini gerekmektedir” deniliyor. Yani kanuna göre bu suçtan dava açılabilmesi için suçlanan kişinin mutlaka casusluk amacıyla hareket ettiğini gösteren delil olması gerekiyor. Kanunun gerekçesinde ayrıca bu suçtan söz edilebilmesi için “var olan bilgilerin ele geçirilmesi yani bu maksatla çaba gösterilerek temininin” şart olduğu belirtiliyor. İki gazetecinin ulaştığı bilgileri haber olarak kamuoyuna sunmaları karşısında suçlama hukuk dışı hale geldi.
Gerekçede açıkça “Vatandaşların haber alma, aydınlanma haklarını saklı tutmak için ‘bilgilerin nitelikleri itibarıyla’ gizli kalmaları zorunluluğuna işaret edildiğinin” altı çiziliyor. Dündar ve Gül’ün haberlerine konu MİT Tırları ile ilgili kamuoyunda uzun süren tartışmalar ve açıklamalar yapılmış, Hatta TIR’lardaki silahların fotoğrafları dahi basında yer almıştı.
Tutuklama şartları yok
Tutuklama kararında kanunun aradığı şartlara değinmeyen hakim ayrıntılı gerekçe göstermedi. Hakim, casusluk suçlamasına ilişkin “ilk defa MİT tırlarına ilişkin şüpheli tarafından belgenin temin edilmesi” gibi gerçekle örtüşmeyen bir gerekçe dahi ileri sürdü. Haklarında gösterilen tek delil “haberleri” olan iki gazeteci için “mevcut delil durumu” gibi basma kalıp gerekçeler ileri süreren hakim ayrıca “Terör örgütüne yardım” dışında kalan iki suçlamanın CMK’da tutuklama şartlarının olduğu varsayılan “katolog suçlar” arasında olmaması da dikkate almadı. Anayasa Mahkemesi’nin tutuklama kararında somut gerekçeler ileri sürülmemesinin hak ihlali olduğuna ilişkin çok sayıdaki kararı bulunuyor. Bu da Dündar ve Gül hakkındaki tutuklamanın hukuksuz ve insan haklarına aykırı olduğunu biçimde koyuyor.
http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/434755/Savcinin_delili__yargicin_gerekcesi_yok.html