İŞBİRLİKÇİLİK – BÖLÜCÜ KÜRTÇÜ KALKIŞMALAR – PKK TERÖRÜ * DEMOKRASİ DİYEREK BİR ÜLKENİN İŞGALİ * CİZRE’DEN KALAN * Cizre’de meydana gelen ölümlerin , acıların ve Kürtçü/Bölücü PKK kalkışmasının ardında HABUR AÇILIMI ve OSLO / İMRALI görüşmeleri vardır.

Naci Kaptan
13.09.2015

Cizre’de meydana gelen ölümlerin , acıların ve Kürtçü/Bölücü PKK kalkışmasının ardında HABUR AÇILIMI ve OSLO / İMRALI görüşmeleri vardır.

AKP yüzyıllık Wilson hayallerini BOP uç beyi olan Tayyip Erdoğan’ın emperyalizme hizmet politikalarıyla gerçekleştirmek hayaline kapılmış ve kirli çıkar hesaplarıyla Türkiye’yi inanç ve mezhep yönünden bölmeye girişmiştir. istikrarsızlaştırma operasyonlarıyla toplumsal kavgalar körüklenmiştir.

Başbakan/Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Hilafete ve Din devletine olan özlemi nedeniyle
ABD AB ülkeleri ve İsrail ile gizli teslim anlaşmaları yapılmış ve Laik Türkiye Cumhuriyet’inin islam devletine dönüştürülmesi karşılığı Türkiye emperyalizmin ve küresel şirketlerin istila ve talanına açılmıştır.

Stratejik kurumlar , şirketler , fabrika ve tesisler bankalar da dahil olmak üzere tüm milli kaynaklarımız değerinin altında küresel şirketlere devredilmiştir.

Emperyalist işgale karşı koyabilecek ve Ulusal Devletin devamlılığının teminatı olan güçlü ulusal ordu işbirlikçilerin küresel baronlarla yaptığı gizli ve kirli anlaşmalarla pazarlık masasına konmuş ve Ergenekon , Balyoz , Casusluk v.b. düzmece suçlamalarla TSK’nın gücü ve onuru kırılmıştır. Güçlü ordusu olmayan her devlet yok olmaya mahkümdur.

Bölücü Kürtçü kalkışmaların ve PKK terörünün bu dönemde ivme göstererek artmasının gerekçesi ; Devlet otoritesinin olmadığı bölgelerin AKP hükümeti eliyle yaratılmış olması Cizre’leri , Uludağ’ları – Şemdinli’leri , Yüksekova’ları ,Lice’leri ve daha nicelerini yaratmıştır.

Sırça saraylarda oturanlar Bu yörelerde Kamu görevlisi , asker , polis olmanın zorluğunu ve ailece ödedikleri kefaretin bedelini bilmezler. Bu kamu görevlilerinin ödedikleri bedel artık CANLARI olmuştur.

Ödenmekte olan bu canlar Vatan uğruna değil , Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kişisel hırs ve çıkarları uğrunadır. Unutmayınız ki Erdoğan’a ait var olduğu iddia edilen birçok konuşma kanıtları vardır ve bu iddiaların suçlamaların gerçek olduğu düşüncesi toplumda yerleşiktir. Cumhurbaşkanı Bu suçlamaların odağındadır.

Başbakan/Cumhurbaşkanı Erdoğan öncelikle Laiklik karşıtı odak olmaktan suçlanan ve ceza alan bir siyasi partinin genel başkanıdır.O halde yeri Laik Cumhuriyet ve Atatürk devrimlerinin karşısında olmaktır.Uluslarası ilişkilerde önceliği demokrasinin olmadığı , krallıkla , şeyhlikle ve şeriatla yönetilen ülkelerdir. “Bana dostunu söyle sana kim olduğunu söyleyeyim”.

Örneğin Erdoğan ve Abdullah Gül’ün Süleymaniye’de askerimizin başına çuval geçirilmesi olayında ABD ile işbirliği yaptıkları senelerdir yazılmaktadır ve bu konuda hiç bir açıklama ve itiraz yapılmamıştır.

Türkiye’de Dünyada ilk kez küresel bir plan uygulanmakta ve Türkiye DEMOKRASİ söylemleriyle savaşmadan gizlice emperyalizm tarafından işgal edilmektedir. Türkiye aç kurtların sofrasına işbirlikçiler tarafından konmuştur.Bunun için gereken işbirlikçilerin en uygun ve en kullanışlı olanları Cumhuriyet tarihinde ilk kez bu dönemde işbaşındadır. Erdoğan ve AKP hakkında var olan yolsuzlukları ve iddiaları yazmıyorum bile !

İşte bu Şemdinli olayları ve güneydoğuda meydana gelen bölücü Kürtçü kalkışmalar,
Özerk yönetim ilanları AKP’nin emperyal güdümlü dış politikalarının sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Erdoğan Başkanlık hayalleri ve suçlamalardan ve yargılanmadan kaçmak için iktidarda kalmaya çalışmaktadır.Son dönemde sayısı yüzü aşan şehit bu nedenle verilmiştir.

Cizre’de yaşanan terör ve Devleti koruma operasyonlarından zarar gören ve acı çeken tüm masum insanların acıları bizim de acımızdır. Fakat yaşananların hesabı öncelikle bölücü kürtçü eylemleri yaratanlara ve PKK’ya sorulmalıdır.

AKP Devlet otoritesini yok ettiği için güçlenen bölücü kürtçülük PKK terörünün sahnelerinden birisi olan Cizre ve Cizre’de hayatın durması kaybedilen sivillerin kefareti doğrudan PKK’nın ve bölücü kalkışmaların sahiplerine ve yürüttükleri terör politikalarına aittir.Devlete karşı silahla başkaldıranlar sonucuna da katlanmak zorundadır.

Naci Kaptan

Mahmut Oral / Cumhuriyet
12 Eylül 2015 Cumartesi

Cizre’den kalan

Şırnak’ın Cizre ilçesinde sokağa çıkma yasağı kaldırıldı ama çıkacak sokak kalmadı. Kurşun ve roket isabet etmeyen ev bırakılmayan ilçe Beyrut sokaklarını andırdı.

Şırnak’ın Cizre İlçesi’nde sokağa çıkma yasağı dün kaldırıldı. Kurşun ve roket isabet etmeyen ev kalmayan Cizre savaştan çıkmış gibiydi. 23’ü vurularak 4’ü sağlık hizmeti alamadığı için aralarında kadın, çocuk ve yaşlıların bulunduğu toplam 27 kişinin yaşamını yitirdiği açıklandı.

Sokağa çıkma yasağının kalktığı Cizre’den ilk fotoğraflar

Bugün 12 Eylül darbesinin 35. yıldönümü. 12 Eylül döneminde bile görülmeyen, Türkiye’nin en uzun ve katı sokağa çıkma yasağının ardından, 8 gün sonra yasağın kaldırılmasından sadece 1 dakika sonra 07.01’de Cizre’ye giriyoruz. 27 Ağustos’ta 2’si çocuk 4 kişinin öldürüldüğü Cizre’ye 15 gün sonra yeniden gittiğimizde bizi savaştan çıkmış bir Cizre karşılıyor. Adeta yıkıntılar içinde bulduğumuz Kobani’de gibiyiz. İlçenin girişinden hem asker hem de polis barikatlarından geçerek girdiğimiz Cizre’de kapılar ve pencereler sıkı sıkıya kapalı. Dörtyol’da ağır silahlarla polis zırhlı araçları bekliyor. YDGH’liler ile güvenlik güçleri arasında en ağır çatışmaların yaşandığı, tanklarla vurulan Nur Mahallesi yerle bir edilmek istenmiş gibi. Yetkililer, yasak boyunca ilçede fırınların açık olduğunu söylese de sokaktaki fırın delik deşik.

Bebek bezi, süt, su yok Sokaklarda çatışmaların izleri, yanmış yıkılmış evler, öldürülen hayvan leşleri var. Cizreliler susuz kaldıklarını, kuyu suyu içtiklerini, çocukların hasta olduğunu, ishal salgını yaşandığını anlatıyor. Dükkânlar neredeyse tamamen kapalı. Marketler ve bakkal dükkânlarından bazıları açık. Bebek bezi, süt, su, temel gıda maddeleri tükenmiş. Taze sebze ve meyve hiç yok. Hemen her sokakta patlamış trafolar, yerlere dökülen elektrik telleri ve boşa akan suyu görüyoruz. Su şebekesi bilerek patlatılmış, evlere ulaşmıyor sokağa akıyor.

Kimlikleri belirlenememiş

Ölü ve yaralı durumunu görmek için Cizre Devlet Hastanesi’ne ulaştığımızda yine zırhlı araçlar ve sivil polislerle karşılaşıyoruz. MEYA-DER Cizre Şube Başkanı Kasım Yiğit, 23 kişinin ateşli silah yaralanmasına bağlı olarak, 4 kişinin de sağlık yardımı alamadığı için kalp krizi ya da başka nedenle yaşamını yitirdiğini belirtiyor. Bazılarının kimlikleri üzerinde olmadığından kimliklerini tespit edememişler.

Hastanede doktor yok

Cizre Devlet Hastanesi’ndeki doktorlar 2 haftadır yaşananlar ve sokağa çıkma yasağı nedeniyle, korkudan ve baskıdan ilçeyi terk etmiş. Tabip odalarının çağrısıyla gelen gönüllü doktorlar hastanede hizmet veriyor. Cizre’de 50 yaralı olduğu belirtiliyor ancak tam sayıyı kimse bilmiyor. Yaralılar evlerde tedavi edilmiş.

Kanlı ekmek…

Cudi mahallesinde sokağa girer girmez sol tarafta bir duvarın dibinde naylon poşet içinde biraz kuru ekmek, önünde ise kan gölü ve kemik parcaları var. Bunlar çöp toplayarak yaşayan, önceki gece öldürülen Mehmet Erdoğan’a (75) ait. Erdoğan’ın yeğeni Mahmut Tekin, dayısının sokağın başına gelen panzer tarafından öldürüldüğünü, kafatasının parçalandığını anlatıyor.

‘Oğlum 7 saat can çekişti’

Genç bir kadın elinde fotoğrafla morgun önünde ağlıyor. 16 yaşındaki lise 2. sınıf öğrencisi Mehmet Sait Nayci’nin annesi Nurcan Nayci olduğunu öğreniyoruz. Oğlunun fotoğrafını gösteren Nayci, “Yüreğimi yaktılar” diyerek feryat ediyor. Oğlunun gece saat 21:00 sıralarında keskin nişancı tarafından evin içinde karnından vurulduğunu, sabah saat 04:00’e kadar can çekiştiğini anlatan Nayci, ambulansın gelmediğini söylüyor. Nayci, “Başbakan diyor ki hiçbir sivil ölmedi. Oğlum evimin içinde vuruldu. Sorumluların peşini bırakmayacağım” dedi.

Bebek ağlayınca yaşadığı anlaşıldı

Kucağında 5 aşlık bebeği Berxwedan olan Zeynep Dayan, evinin önünde vurularak öldürülmüş. Başta her ikisi de öldü sanılmış. Berxwedan bebek ağlayınca yaşadığı anlaşılmış. Maşallah Edin ise gelinin cesedi ve torunun almak isterken öldürülmüş. Onları almak isteyen akrabaları Mustafa Edin de bacağından ve kalçasından, Zeynep’in halası Fatma Edin de ayağından vurulmuş. Yaralılar bahçenin duvarı delinerek içeri alınmış. Acılı baba Mehmet Edin, “Allah Erdoğan’ın belasını versin, bu savaşı başlattı. İki elim yakalarında olacak. Ben bu devletten davacıyım” diyerek tepki gösteriyor.

http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/367327/Cizre_den_kalan.html

This entry was posted in ABD - AB - EMPERYALIZM, Bölücü KÜRTÇÜLÜK, FAŞİZM, İHANET VE YABANCI YANDAŞLAR, ORTADOĞU ÜLKELERİ, PKK TERÖRÜ, Politika ve Gundem. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *