Bülent ESİNOĞLU
bulentesinoglu@gmail.com
27.2.2015,
Neden Rakka değil de Musul?
Dışişleri Müsteşarı Sinirlioğlu, Amerika ile Eğit Donat anlaşması imzalandıktan sonra, “yapacak daha çok ortak işimiz var. Bu bir başlangıçtır” demişti. Amerikan yönetimi ile olan limoni durumun, ortadan kalktığını ve ABD yörüngesine yeniden yerleşildiğini gösteren, sadece bu cümle değil elbet.
Suudi Arabistan ve Katar ile geliştirilen, yeni ilişkileri de, buna ilave etmek gerekir.Erdoğan’ın Suudi Arabistan ziyareti, Dovutoğlu’nun ABD’ye yapacağı ziyaretleri birlikte düşünmeliyiz.Sözü uzatmayalım. Amerika’nın Nisan ve Mayıs aylarında, Musul’u IŞİD’dan kurtarmak için yeniden harekete geçeceği yetkili kaynaklardan ifade edildi.
Bundan başka, Stratfor tarafından, on yılda bir hazırlanan dünya raporu yayınlandı.Raporda önümüzdeki on yıl içinde meydana gelecek gelişmeler değerlendirildi. Bu değerlendirmeye göre, Avrupa dağılacak, Rusya Batıda ve uzak doğuda toprak kaybedecek, Çin Komünist Partisi yıkılacak!
Bunlar elbette ayrı bir yazının konusudur. Ancak aynı raporda Türkiye ile ilgili konular ele alınmış. Türkiye’nin güneyindeki teröre daha fazla uzak kalamayacağı, çünkü bu terörün daha çok etkisi altına gereceği ve güneye inmek zorunda kalacağı ifade edilmiştir.
Nisan’da, Amerika’nın Musul’a yapacağı çıkarma ile bu raporu birleştirirseniz, birlikte Suriye ve Irak’a gireceğiz anlamını, pek ala çıkarabilirsiniz.Dikkati çeken nokta, neden Rakka değil de Musul olduğudur.
Rakka; Suriye’de petrol bakımından Musul kadar olmasa da, zengin bir petrol kenti. Üstelik Büyük bir baraja da sahiptir.
Musul’un öncelikli olması; Amerikan planlarının esasını teşkil eden, Büyük Kukla Kürdistan’dır. Musul’u çözemeyen bir Amerika’nın, Büyük Kürdistan’ı kurması hayaldir.
Rakka da, Musul da, IŞİD’ın işgali altındadır. Rakka’nın şimdilik yok gösterilmesi; Rusya ve İran’dan gelecek müdahaleleri son ana kadar engellemek içindir.
Gerek Amerika’dan gerekse Batıdan gelen tüm telkinlerde, PKK ile Türkiye’yi IŞİD’a karşı işbirliğine zorlamaktır.Batı işi gücü bırakmış, ille de PKK ve PYD ile birlikte hareket edin diye baskı yapıyor.
Siyasi iktidarın Musul’a Amerika ile birlikte girmesinin gerekçesi ise; “Masada biz de olalım” olarak ifade edilmektedir. Hatta genel Kurmay’ın da ikna edildiği yazılıp, konuşulmaktadır.
Suriye’ye giren Ordunun PKK ve PYD ile birlikte hareket etme zorunluluğu vardır. Zaten Batının bizi bataklığa çekme gayreti bundandır.
Suriye’nin bölünmesi, Türkiye’nin bölünmesi anlamına gelir. Bunu Irak’ın bölünmesinden sonra nasıl yoğun yaşadıysak, bu kez daha da kötüsünü yaşayacağımız şimdiden bellidir.
Musul konusu açıklığa kavuştukça, Katar ve Suudi Arabistan’ın yeniden ortaya çıkması, Amerika’nın yapacağı masrafın karşılanmasına yöneliktir. Amerika hem saldırır hem de masraflarını Suudilere ödettirir.
ABD, her yıl Irak’tan, 20 milyar dolar savaş tazminatı almaktadır.
Siyasi iktidar can çekişirken, Musul zaferi seçim için ilaç olacak diye hesaplıyorlar. Asıl mesele ise ekonomi tıkandı. Para gerekiyor.
Bakalım Meclisteki muhalefet, iktidarın yeniden, ABD ile balayı yaşamasına nasıl bir tepki verecek.
Bekleyip göreceğiz.