Rifat Serdaroğlu
24 Şubat 2015
NASIL KAZAN-KAZAN BU!
“Dursun ile Temel, arazi yüzünden kavgaya tutuşurlar. Yetişen komşular bunları zorla ayırırlar.Temel; Ula Tursun, seni tenhada yakalayup önce öldüreceğum, sonra derini yüzüp davula gereceğum, köy meydanında tokmaklayacağum!
Bu tehdidin üzerine bıçağını çeken Dursun, karnına saplar boydan boya yarar,ve şunu der; Patlattım oni, nah tokmaklarsın…”
***
13 senelik AKP iktidarında, bademlerin “Devlet Yönetmeye” ehil olmadıkları defalarca görüldü. Bol laf kalabalığı, yalan propaganda, algı operasyonları ile milletin kafasını iyice karıştırdılar.Dışarda, Türk Devletinin itibarını sarsarak, bizi hür dünyanın gözünde Ortadoğu’nun çadır devletleri seviyesine düşürdüler.İçeride, Türk Milletini ayrıştırarak insanları birbirine düşman haline, ülkeyi de bölünme noktasına getirdiler.
Kendileri ve yandaşları her gün haksız olarak zenginleşirken, Türk Milleti tüm kesimleriyle fakirleşti. Tüm Cumhuriyet Tarihince yapılan dış borcun tam tamına ÜÇ KATINI 12 senede yaptılar ve geleceğimizi uluslararası tefecilere ipotek ettiler.
Cumhuriyetin kuruluş değerlerine ve çağdaş demokrasiye açıkça karşı olan cahil bademler, sürekli olarak kullandıkları iki sloganı Türk Milletine dayattılar;
Komşularla Sıfır Problem ve Kazan-Kazan!
Komşularla yaşanan problemler sıfırlanacağı yerde, çevremizdeki komşularımızla ilişkilerimiz sıfırlandı. Bademler, dış politikada hem kendilerini, hem de ülkenin itibarını sıfırladılar!
Kazan-Kazan dediler ama her nedense devamlı olarak kaybeden Türk Milleti-Türk Demokrasisi, kazanan hep Bademler ve ülke düşmanları oldu.
Süleyman Şah Türbesi, olayını da ellerine yüzlerine bulaştırdılar. Türk Devletini, IŞİD denen katiller sürüsünden korkar, PKK terör örgütünden yardım ister durumuna düşürdüler!
İki gündür köşe yazarlarını dikkatle izliyorum, kerametleri kendilerinden menkul strateji uzmanlarını (!) dinliyorum. Cumhurun Başı Recep’in, Haram Havuzundan beslenen maaşlı elemanları dışındaki gazetecileri okuyorum!
Tamamı, neredeyse “Aman, Vatan Toprağını iyi ki terk etmişiz. Ya IŞİD türbeye saldırsaydı, ya askerlerimiz ölseydi, daha mı iyi olurdu” gibi saçma-sapan sözler söylüyorlar.
“Çok başarılı bir operasyon yaptık ordumuz ne kadar güçlü, devletimiz ise ne kadar büyük olduğunu bir daha gösterdi. Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımız operasyonu bizzat yönettiler” diye de ekliyorlar!
Bu kafa, Atatürk ve arkadaşlarının önderliğindeki Türk Milleti, tüm emperyalist devletlere karşı Kurtuluş mücadelesi verirken, “Aman yapmayın, Padişah Efendimize biat edin, bu devletlere gücümüz yetmez, çocuklarımız ölecek” diyen mandacıların günümüzdeki kafasıdır.
Bu kafa, “Vatan da neymiş yahu, vatan için ölünür mü? Seccademi koyup namazımı kılabildiğim her yer bana vatandır” diyen şeriatçıların kafasıdır. Bu kafa, “Türkiye, henüz şeriatla yönetilen bir ülke değildir, burası dar-ül harp ’tır. Burasını soymak günah değildir” diyen hırsız takımının kafasıdır.
Türkiye’yi Türk Milletini seven, Türk Vatanına bağlı ciddi bir devlet adamı, devletin ilgili ve sorumlu makamları ile çalıştıktan sonra şu açıklamayı yapardı;
“Süleyman Şah Türbesi, Türk Devletinin toprağıdır. Kim olursa olsun, Türk toprağına saldırmaya yeltenen her kişi-grup-devlet, anında ve misliyle karşılığını alacaktır” demeli ve Süleyman Şah Türbesine yaklaşanlara hadlerini bildirmeliydi…
Türk Devlet adamı böyle olmalıdır. Vatanını namusu olarak bilen ve onu savunmaktan hiçbir şartta vazgeçmeyecek kadar cesur olmalıdır. Dünyanın hangi ülkesine bakarsanız bakın o ülkenin vatandaşları, vatanlarını korumak için canlarını seve-seve verirler. Tarih böyle binlerce örnekle doludur.Türk Milleti de, Vatanını namusuyla eşdeğer tutar…
Ama bir türlü TÜRK MİLLETİ diyemeyenler, IŞİD denen cellatlar sürüsü ile gönül gönüle olanlar, kafalarının içinde “Anadolu Federe İslam Devleti” olanlar, Oslo’dan bu yana PKK Narko Terör örgütüyle kucak kucağa olanlar, Türk Milleti gibi konuşamazlar, onun gibi düşünemezler.
Üzerinde Süleyman Şah Türbesinin bulunduğu “Vatan Toprağını” korkusundan terk eden AKP Hükümeti aynen, yukarıdaki fıkradaki Dursun gibi kendi kendini yok etmiştir.Bu eylem açıkça vatana ihanettir ve er veya geç mutlaka hesabı sorulacaktır…
Not;
Suriye’de ve Mısır’da Türk İşadamı kalmadı, milyar dolarlık servetimiz heba oldu. Suriye’den kaçanlara harcadığımız para beş milyar doları geçti.Libya, ülkesindeki tüm Türk Şirketlerini sınırdışı etme kararı aldı. Libya’ya bavullar içinde giden paralar ne oldu? Kim götürmüştü o bavulları?
Kimin parasıydı onlar, babanızın mı?
Ne kazan-kazanmış be. Peh, peh, peh! Hesap verin, hesap…
Sağlık ve başarı dileklerimle