DOĞA, ÇEVRE, EKOLOJİ VE KURAKLIK * “SIFIR GÜNÜ” 25 Litre; Muhakkak izleyin ve okuyun

YAZAR: ONUR – 12 MART 2021

Bizi bekleyen susuzluk hakkında ne biliyoruz? Yıllardır duyduğumuz “Afrika’da susuzluk” söylemlerinin dibimizdeki Suriye’de savaş nedeni olduğu ve bizleri de yakın zamanda tehdit edeceğini ne kadar düşünüyoruz?

Ya her gün tükettiğimiz suyu artık çok kısıtlı miktarda kullanabileceğimiz söylenseydi? Hindistan‘da, yağmur duaları pek uzun zamandır elleri semaya açarak yapılmaya başlandı bile.
Mevcut oranlar bizlere 20-30 yıl içerisinde tüm içme suyunun biteceğini söylüyor. İstanbul‘da kişi başına günlük tüketilen su miktarının 190 litre olması acınası bir gerçek ki bu yaz aylarında 210-220 litreleri buluyor. Ve daha birçok birbirinden farklı bilgi ve tema…
Gökhan Özoğuz’un anlatımıyla dile getirilen “25 Litre” belgeseli bize su tüketimin ve gelecekte beklenen krizlerin haberciğini yapıyor. Aslında hiç farkında olmadığımız bir şeylerden de haber veriyor. Mesela “su ayak izin” den bahsediyor. Tükettiğimiz yalnızca içeceklerin içeriğinde değil; bunun yanında kullandığımız elbisenin, ayakkabının ve aslında yaşamın ta kendisi için tüketilen su miktarının inanılmaz fazlalığı ve gereksizliği hakkında bizlere olağanüstü bilgiler veriyor.
Peki, 25 litre hayatta kalmak için ne kadar yeterli? Duş almak, yemek yemek, bulaşık yıkamak bizlere kaç litreye mal oluyor? Bu soruların cevabını da gözler önüne seren bir belgesel ile karşı karşıya olmak doğrusu başka bir alem.
‘Bakterilerden ve diğer mikroorganizmalardan arındırılmış temiz suyu kullanan bizler bu şartlar altında da bu kadar ideal su kullanabilecek miyiz?‘ sorusunun cevabının ise Roma İmparatorluğu’na kadar dayanmasına ne demeli? Evet, Roma İmparatorluğu…
Belgeselin en çok beğendiğim yerlerinden birisi, tarihsel olarak bakıldığında İstanbul’da Unkapanı’nda bulunan Bozdoğan Kemeri’nin M.S. 378 yılında Doğu Roma İmparatoru Flavius Iullius tarafından yapılmış olması ve İstanbul’un o zamanlardan beri beri belirgin bir su ihtiyacı olduğunun gösterilmesiydi. Hakeza Yerebatan Sarnıcı’nın da benzer amaçla kullanılmış olması da bunu gözler önüne koyuyor. Yani bize şunu diyor: Her zaman su ihtiyacı için bir çözüm bulundu, bulunmaya çalışıldı. Peki, 21. Yüzyıl için bir çözüm var mı?
Belgeselin en çarpıcı yanlarından birisi bizi bekleyen şeylerin yaşanmış gibi lanse edilen kesitleriydi. Gerçekten Türkiye‘de 25 litre su kullanım sınırı olsaydı hayat nasıl olurdu? Evet, bu acı olurdu ama bunun yaşanıyor olduğunu bizlere hayali bir perdeden gösteren belgeselin bu açıdan beni oldukça etkilediğini de söyleyebilirim.
Sözün özü, 50 dakikaya sığdırılan bir su farkındalığı belgeselinin aslında önümüzdeki 50 yıl içerisinde olacakları bizlere gösteriyor olmasıdır. Mutlaka izlemenizi tavsiye ediyor, buna inanarak sizlerin de ‘25 Litre‘ belgeselini başkalarına izleteceğinizi biliyorum.

https://parlakjurnal.com/25-litre-mutlaka-izlenmesi-gereken-belgesel/
This entry was posted in DOĞA - ÇEVRE, Doga - Cevre - Ekoloji - Tarim, DOĞAL YAŞAM. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *