AŞK ÜZERİNE * Aşkın reçetesi yok, olsa ilaç gibi verirsin

Nermin Bezmen: Aşkın reçetesi yok, olsa ilaç gibi verirsin


Aşk, herkes için o kadar farklı ki. Herkes aşktan bahsediyor. Maalesef, aşk olması gerektiği yeri kaybetti, kelime olarak da tüketildi. Senelerdir aşka denk gelebilecek yeni bir kelime üretmeye çalışıyorum. Şimdi, konuşmalara bakın; herkes her kese “Aşkım” diyor, her şeye, objelere âşık oluyor… Herkese aşık olunamadığı gibi objelere de aşık olunmaz.
Antik Yunanlılar aşka varana kadar sevginin evrelerini şöyle ayırıp tanımlamışlar: “Philia” arkadaşlık sevgisi, “Storge” kardeşlik sevgisi, “Eros” dehşetle ve kontrolsüz bir şekilde “Seni seviyorum!” diye haykırmak arzusu yaratan kademesi. Bir de aşkın en hayran hali, eylem hali var ki; onu da “Agape” diye adlandırmışlar.
Bu ince detaylı ifadelere bayılıyorum. Sevgi, hangi aşamada olursa olsun, çok kutsal bir duygu. Her sevdiğimize özel, ona has sevgi şeklimizi hassasiyetle isimlendirmemiz gerektiğine inanıyorum. Hiçbirini bir diğeriyle karıştırmamamız, sevdiklerimize de olduğundan farklı hissettirmemeliyiz.
Aşk kolay söyleniyor ancak çok derin bir duygu. Emek isteyen, elde tutulması zor olan bir duygu. İstedikleri var, istemedikleri var. Aşkın kendi başına bir manifestosu var. Hepimiz farklı yaşıyoruz aşkı. Benim için aşk; özenilmesi, emek verilmesi gereken, gönülden vererek yaptığınızda gerçekleşebilen mucizevi bir yaşam şekli.
Aşk tarifle yaşanacak bir şey değil. Öyle olsa bir reçetesi olurdu ilaç gibi herkese verirdim. Aşkta müşterek hayaller, idealler yaratabilmek lazım. Bakış açılarınız hayatın genelinde birebir örtüşmese de aynı çerçeveden bakmak şart. Aynı zamanda iki tarafın da kendi içinde, kendine ait köşelerinde, duygu ve isteklerinde, peşinde oldukları özel hayallerinde, bağımsız olabilmeleri lazım. Kimsenin, diğerinin hayatı üzerinde bir tasarrufu olmamalı.
Verdiğimiz kadarını gönülden veriyoruz helal olsun ama bizde kalmasını istediğimiz hayallerin, zaman dilimlerinin, düşünce tarzının vs. bizimle kalması ve yıpranmaması lazım. Eğer taraflardan biri diğerinin yüzde yüz hegamonyasına giriyorsa, sırf onunla olmak içim kendisinden vazgeçiyorsa o aşk değil, esarettir. Kimliğinizi kaybetmeden olabildiğince paylaşmak bir aşkı sıhhatli götürebiliyor.
Çok iyi arkadaş olabilmek de çok önemli. Sevişmeler bittikten sonra yanyana uzanırken hâlâ birbirinde bir şeyler bulabilmek, özleyebilmek, heyecanla, merakla konuşabilmek çok önemli. Aşk bitmez, bitirilir. Taraflardan biri bitirmek istediği için aşk biter. Aşk’ın kabullenmediği durumlar var. Yarına dönük endişeler, özgüvensizlik, karşısındakine güvensizlik, şüphecilik, kıskançlık, keşkeler, amalar, içten pazarlıklı olmak aşkı yorar. Aşk sevdiğinize yüreğinizi vermenize rağmen göğüs kafesinizde iki yürek çarpmasıdır.
This entry was posted in HAYATIN İÇİNDEN. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *