DIŞ POLİTİKA * Üfürükten büyükelçiler

Üfürükten büyükelçiler


Bir devletin saygınlığını, içeride de dışarıda da temsilcileri sağlar. Her iki sorunun da cevabı, aynı kapıya çıkar: Türkiye’de ulusun devlete saygısını bizzat yok eden temsilciler, uluslararası saygınlığını da ortadan kaldırmıştır. 
Ulusal saygıdan mahrum Egemen Bağış’ı dış temsilciliğine büyükelçi atayan Türkiye, uluslararası saygı beklentisi içinde olmamalıdır.
Keza Dişli sülalesinden Şaban Bey, Kavakçı sülalesinden Merve, Sayan sülalesinden Ayşe Hanım vb. gibilerinin büyükelçi sıfatıyla temsil ettikleri bir devletin, zaten saygınlık aradığı da söylenemez!
Ülkemiz, 1950’lerden sonra çoğu yolsuz, epeycesi görgüsüz, seçildikleri makamı ailesi ve yakınlarının yemlenmesi için kullanan, zaten makam hırslarından başka hiçbir ülküsü olmayan politikacılar tarafından yönetildi. Ama Dışişleri Bakanlığı, on sekiz yıl öncesine kadar Türkiye Cumhuriyeti’nin en donanımlı, bilgili, görgülü insanlarının seçilerek alındığı, çok başarılı diplomatların yetiştiği bir kurumdu.
Diplomatlarımız öylesine inançlı ve başarılıydılar ki Atatürk’ten sonraki hiçbir devlet başkanına aynı saygıyı duymayan ve Türkiye’yi küçümsemeye eğilimli yabancı misyonlar, onlardan “üçüncü sınıf ülkenin birinci sınıf diplomatları” diye söz ederdi.
Hepsi sarsılmaz yurtseverlerdi ve Türkiye’yi canlarını dişlerine takarak, akılla, zekâyla, donanımla en başarılı biçimde savundular, pek zor durumdan, tuzaktan kurtardılar. ASALA otuz beş diplomatımızı öldürdü, ama sağ kalanları yıldıramadı.

Umudumuz Kartal İmam Hatip  
İktidar sarhoşu ayak takımının, salt onlara baktıklarında kendilerinin asla sahip olamayacağı bilgiyi, donanımı, zarafet ve soyluluğu gördükleri için, kıskançlık ifadesi “monşer” lakabıyla andıkları büyükelçiler, Türkiye’nin uluslararası saygınlığıydı.
Bazılarını şahsen tanımak onuruna eriştim: Şükrü Elekdağ, Onur Öymen, Tanşuğ Bleda, Orhan Güvenen, Uluç Özülker, Sina Baydur, Gürcan Türkoğlu, Sönmez Köksal… 
Elbette ki hâlâ görevde olan birkaç saygın diplomatımız, başarılı büyükelçimiz var. Ama çoğu gitti, her gidenle birlikte Türkiye’nin de dünyadaki saygınlığı eksildi.
Şimdi ülkemiz imamlarının Okusford’u sayılan Kartal İmam Hatip’ten büyükelçiler çıkmasını umutla bekliyoruz ki “monşer”lerden boşalan saygınlık kotasını doldursunlar.
Bir umudumuz da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şoförlüğünden AKP milletvekilliğine, oradan da Dışişleri Komisyonu üyeliğine yükselen Ahmet Hamdi Çamlı’nın ya büyükelçi ya da Dışişleri Bakanı atanması. Sizce de çok yakışmaz mı?
Ne demişler?
Bana elçini söyle, sana Roseline A nasıl basıldı, söyleyeyim.

Cumhuriyet / Mine G. Kırıkkanat 29 Kasım 2020 Pazar
“Bana elçini söyle, sana ülkeni söyleyeyim”
başlıklı yazısından bölüm alıntısı
This entry was posted in DIŞ POLİTİKA, YOLSUZLUKLAR, YOZLAŞMA - AHLAKSIZLIK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *