DÜŞÜNEN ADAM HEYKELİ ÜZERİNE “DÜŞÜNDÜRÜCÜ SÖZLER “

Düşünen Adam heykelini yapan Fransız heykeltraş François-Auguste Rodin,(d. 12 Kasım 1840, Paris – ö. 17 Kasım 1917, Meudun, Fransa) Rodin’ Düşünen Adam heykeli birçok ülkede yapılmış. Ama sadece bizim ülkemizde akıl hastanesinin bahçesine konmuş?

Neden acaba?

Heykeli tımarhaneye,
Kendisi hapishaneye konulan bir ülkede
“DÜŞÜNEN ADAM” nasıl yetişsin?

Dünya, Düşünen Adam Heykeli’ni nerelere koymuş?…

* İsrail: Tel Aviv ve RAD Veri İletişimi Merkezi’nin giriş lobisi.
* Japonya: Tokyo’daki Kyoto Ulusal Müzesi, Batı Sanatları Ulusal Müzesi
* Norveç: Oslo’da National Gallery of Norway
* İngiltere: Cambridge Üniversitesi (Jimmy Tide House)
* Vatikan: The Vatican Museums, Collection of Modern Religious Art
* Kanada: MacLaren Sanat Merkezi,
* Meksika: Museo Soumaya.
* Amerika: Maryland, Baltimore Museum of Art, New York, Canisius College, Buffalo, Cleveland Sanat Müzesi, Columbia Üniversitesi, Michigan, Detroit Sanat Enstitüsü, Missouri, Nelson-Atkins Museum of Art Kansas City, Kentucky, Louisville Üniversitesi, Pennsylvania, Rodin Müzesi Philadelphia, Washington, The Maryhill Museum of Art, Goldendale, San Francisco, The California Palace of the Legion of Honor, California, Stanford Üniversitesi ve Norton Simon Müzesi, Pasadena, Washington D.C, The National Gallery of Art, Florida, Bal Harbour Shops, Miami
* Avustralya: Melbourne The National Gallery of Victoria ve Sidney The Sydney Opera Evi
* Arjantin: Buenos Aires Parlamento Binası önü

Fransız heykeltraş Auguste Rodin

Yukarıdaki bilgiyi paylaşmış olan sayın Lale Gürman’a teşekkür ederim.Yazıya katkı sağlamak amacıyla Bakırköy akıl hastahanesi girişine konmuş olan heykelin öyküsünü paylaşmak isterim .Böylece heykelin yapımına emeği geçmiş olan ve akıl hastahanesine tedavi olmak için gelmiş olanları da anmış oluruz.

Rodin’in onca heykeli varken “Düşünen Adam” heykelinin kopyasının akıl hastanesinin bahçesine dikilmesi fikri, 1950’li yıllarda başhekimlik yapan Fahri Celal Göktulga’dan çıkmış.

1953 yılında bir dergide heykelin fotoğrafını gören Başhekim Göktulga, heykelin yapımı için orada yatan hastalardan heykeltıraş Kemal Künmat’a ricada bulunmuş. Aslında güzel sanatlar mezunu olmayan, Bakırköy’de yaşayan Künmat, eli yatkın olduğu için Rodin’in eserini yapmayı kabul etmiş. Bakırköy’deki taş ocaklarının birinden çıkartılan devasa kaya, askeri birliklerin de yardımıyla bugünkü heykelin durduğu yere getirilmiş. Düşünen Adam’ı yontmaya başlayan Künmat, heykelin bitmesine az kala “Ben bu kadar emek harcıyorum, paramı isterim…” demeye başlamış. O dönem başhekim yardımcısı olan Faruk Bayülkem, Künmat’ın, Düşünen Adam için 40 bin lira istediğini söylüyor. Başhekim maaşının 400 lira olduğu günlerde zaten ‘heykel ödeneği’ olmadığı için Künmat’ın talebi geri çevrilmiş. Bunun üzerine alıngan heykeltıraş, heykelin elini çenesine koyduğu kolunu yapmadan öylece bırakmış. Göktulga, Künmat’ın hastanede çekip gitmemesi için ikna edilmek üzere Bayülkem’i görevlendirmiş. Künmat’a para verilmemiş ama özel odalarda yatırılmış, gömlek alınıp hediye edilmiş. Bakırköylü Rodin, emeğinin karşılığını alamayınca heykeli öylece bırakarak gitmiş. Heykel 6 ay boyunca kolsuz beklemiş.

Hastane yönetimi kara kara düşünürken, depresyon tedavisi için hastaneye yatan Yüzbaşı Mehmet Pişdar, heykelin kolunu tamamlayabileceğini söylemiş. Bayülkem, heykelin diğer yerlerini de bozmasından korktuğu Yüzbaşı’ya başka bir kaya parçası vererek bir kol yapmasını istemiş. Yüzbaşı güzel bir kol yapınca, Düşünen Adam yeni ustasına havale edilmiştir.

Hastane yönetimi “Heykeli tamamlarsan taburcu olacaksın.” diye vaatte de bulunmuş. O da kabul etmiş. Bakırköy’deki Düşünen Adam’ın elini çenesinin altına koyduğu, dirseğini de dizine dayadığı sağ kolu işte bu yüzbaşı tarafından tamamlanmış. Yüzbaşı, heykeli tamamladıktan sonra gerçekten taburcu edilmiş. O dönemde heykelden çok gazetecileri bir düşünce almış. ‘Neden düşünen adam heykeli dikildiği’ sorgulanmaya başlanmış. Bayülkem gülerek gazetecilere, “Hastane dışındakilerin durumu içerdekilerden daha kötü. Bu heykel onların durumu ne olacak diye düşünüyor.” yanıtını verdiğini söylüyor.

Heykel, zamanla Türkiye’de Cehennem Kapısı’ndaki Dante’yi bile unutturup bambaşka anlam kazanmıştır. Yarım asır önceki gazetelerin “Dikkat! Tımarhaneden azılı ve tehlikeli bir deli kaçtı, aramızda dolaşıyor” manşetlerini attığı günlerden Yeşilçam filmlerine kadar ‘akıl hastalığı’ ile adeta özdeşleşmistir.*1*

Naci Kaptan

http://tr.wikipedia.org/wiki/D%C3%BC%C5%9F%C3%BCnen_Adam

This entry was posted in EĞİTİM, HAYATIN İÇİNDEN. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *