Din ve ahlak / Ahiret ve kötülük


Din ve ahlak

Örsan K.Öymen / 23 Kasım 2020 Pazartesi

Bir ülkede din sorgulanamaz bir tabu haline geldiyse, ahlak da dinsel ahlaka indirgendiyse, o ülkede demokrasi değil, teokrasi olur. Dünyanın en demokratik ülkelerinde dinin sorgulanabilmesi ve bunun sonucunda teizm, ateizm, agnostisizm, deizm gibi farklı görüşlerin gelişmesi, din dışı bir ahlak anlayışının da var olması ve buna bağlı olarak bir hukuk düzeninin kurulması bir tesadüf değildir.
Laiklik, demokrasinin özünde olan temel unsurlardan birisidir. Laikliğin olmadığı yerde demokrasi değil, teokrasi olur.
Türkiye’de birçok nedenle birlikte, bu nedenle de demokrasi yoktur. Siyasetçilerin ahlakı dinin tekelinde gördüğü, Diyanet İşleri Başkanı’nın “Ahiret inancı olmayan insandan her türlü kötülük beklenir” açıklaması yaptığı, eğitim sisteminde ahlak dersinin din dersiyle birlikte verildiği ve ahlakın dinsel ahlaka indirgendiği bir ülkeye, bin yıl da bekleseniz, demokrasi gelmez.
Ahlak ile din arasında zorunlu bir bağlantı yoktur. Bir insanın ahlaklı olup olmaması, dindar olup olmamasına bağlı değildir. Her dinin bir ahlak anlayışı olsa da ahlakın tarihi dinin tarihinden daha eskidir ve dinlerden bağımsız olarak gelişen din dışı bir ahlak anlayışı her zaman var olmuştur.
İyilik de kötülük de kendisini dindar olarak tanımlayan kişilerden de kendisini dinsiz olarak tanımlayan kişilerden de gelebilir. Kendisini dindar olarak tanımlayanların zorunlu olarak ahlaklı ve iyi oldukları iddiası, bir safsatadan ve yalandan ibarettir.
Ortaçağda ve onu izleyen yüzyıllarda Avrupa’da milyonlarca insan Hıristiyanlık adına katledilmiştir. 20. ve 21. yüzyılda, nüfusun çoğunluğunun kendisini Müslüman olarak tanımladığı topraklarda da durum farklı değildir. Nijerya’da, Sudan’da, İran’da, Suudi Arabistan’da, Afganistan’da, Pakistan’da, Türkiye’de, Irak’ta, Suriye’de, Lübnan’da milyonlarca insan İslam adına katledilmiştir.
“İslam coğrafyasının” hırsızlık, yolsuzluk, dolandırıcılık ve rüşvet karnesi de oldukça zayıftır. Öte yanda, dünyada dindarların oranının en düşük olduğu İskandinav ülkelerinin, hırsızlık, yolsuzluk, dolandırıcılık ve rüşvet olaylarının en az yaşandığı ülkeler arasında olmaları düşündürücüdür.
“Eurobarometer” adlı kurumun bir araştırmasına göre İsveç’te nüfusun yüzde 77’si dindar değildir ve Tanrı’nın varlığına inanmamaktadır. “Transparency International” adlı kurumun yaptığı bir başka araştırmaya göre, İsveç dünyada en az yolsuzluğun yaşandığı dördüncü ülkedir.
İnsan hakları açısından bakıldığında da durum farklı değildir. “Eurobarometer”in araştırmasına göre, İsveç’in yüzde 77’si, Danimarka’nın yüzde 69’u, Norveç’in yüzde 68’i, Fransa ve Hollanda’nın yüzde 66’sı, Britanya’nın yüzde 62’si, Finlandiya’nın yüzde 59’u, Belçika’nın yüzde 57’si, Almanya’nın yüzde 53’ü, İsviçre’nin yüzde 52’si, Avusturya’nın yüzde 46’sı, İspanya’nın yüzde 41’i dindar değildir ve Tanrı’nın varlığına inanmamaktadır. İnsan hakları açısından bu ülkeler en ileri ülkeler arasında yer alırlar.
Türkiye’de kendisini dindar olarak tanımlayan AKP iktidarının uygulamalarının ise ahlakla, erdemle, adaletle bir ilgisi yoktur. Fethullah Gülen adlı dinci şarlatanın kurduğu çeteyle birlikte, “Ergenekon”, “Balyoz”, “Casusluk”, “OdaTV” adlı sahte yargı süreçlerinde yüzlerce masum gazeteciyi, yazarı, akademisyeni, siyasetçiyi, askeri yıllarca hapislerde süründüren AKP’dir. Hâlâ aynı hukuk dışı yöntemlerle masum gazetecileri, yazarları, siyasetçileri, işadamlarını hapislere atan yine AKP’dir.
Kuran’da yer alan “cehennem” cezasının, insanları iyiliğe yönlendirdiği iddiası bir safsatadan ve yalandan ibarettir. Ayrıca, bununla ilgili ayetler, bazı Müslümanların kötülük yapmasını önlese de bunun iyilik olup olmadığı tartışmalıdır. Çünkü insan, hiçbir karşılık beklemeden, iyilik için iyilik yapıyorsa, iyi bir insan olabilir. “Cennete” gitmek için iyilik yapan kişi iyi insan olmaz. Olsa olsa çıkarcı ve fırsatçı bir insan olur.
İnsanları iyiliğe yönlendirmenin yolu korkutmak ve baskı kurmak değildir, eğitimdir. Laikliğin yerine teokrasinin olduğu yerde, ahlaklı, erdemli, adil ve iyi insanın yetişmesi olanaksızdır.

Ahiret ve kötülük

16 Kasım 2020 Pazartesi

Laiklik karşıtı açıklamalarıyla yıllardır tepki çeken Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın, “Ahirete inancı olmayan insandan her türlü kötülük beklenir” ifadesinin tepkileri hâlâ sürüyor. Ali Erbaş bu açıklamasıyla, kendisini dindar olarak tanımlamayan milyonlarca ateist, agnostik ve deist vatandaşa hakaret etmiş olduğu gibi iyilik, kötülük, ahlak ve erdem kavramlarını da tersyüz etmiş oldu!
Anlaşılan, ahlakı ve iyiliği dinlerin tekelinde sanan Erbaş, dinden bağımsız bir ahlak ve erdem anlayışının var olduğunu bilmemektedir. Erbaş, “Bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıp” atasözünü ciddiye alırsa, belki bu konuda kendisini geliştirebilir.
Ancak Erbaş kötü bir niyetle, vatandaşları kutuplaştırmak, ayrıştırmak ve bölmek amacıyla bunları ifade ediyorsa, İslamcı faşist bir bakış açısıyla, ahlakı, erdemi ve iyiliği kasıtlı olarak dinlere indirgiyorsa, böyle bir insanın bir şey öğrenme olasılığı da yoktur.
Ahlakın tarihi, ister tektanrıcı dinler olsun, ister çoktanrıcı dinler olsun, dinlerin tarihinden çok daha eskidir. İnsan var olduğu andan itibaren bir ahlakın içine doğmuştur. Çünkü insan toplumsal bir canlıdır. İnsan tek başına yalıtılmış bir birey olarak yaşayamaz. Ahlak o nedenle insanın doğası gereği bir zorunluluktur. Söz konusu ahlak, kültürel, bilimsel, felsefi, siyasi, dini koşullara göre, bazen dinsel bazen de dindışı bir çerçevede karşımıza çıkar.
Ahlak dinlerle birlikte ortaya çıkmamıştır. Önce ahlak vardır, dinler sonradan ahlaka eşlik etmişlerdir veya bir ahlak anlayışı ortaya koymuşlardır. Homo Sapiens’in yüz binlerce yıllık bir tarihi vardır. Avcı, toplayıcı göçebe toplum modelinden, tarımsal üretime ve yerleşik düzene geçişin, yani uygarlığın yaklaşık 14 bin yıllık bir tarihi vardır.
Museviliğin yaklaşık 3 bin yıllık, Hıristiyanlığın yaklaşık 2 bin yıllık, İslamın yaklaşık 1300 yıllık bir tarihi vardır. İnsanlık ve uygarlık tarihi açısından bakacak olursak, İslam yeni bir dindir. İslamdan, Hıristiyanlıktan ve Musevilikten önce insanların belli bir ahlak ve erdem anlayışları, iyilik ile kötülük arasında ayrım yapma yetileri vardı.
Bunu anlamak için sadece insanın ve uygarlığın tarihine değil, çok daha yakın bir zaman dilimine, yaklaşık 2 bin 400 yıl önceki antik Yunan felsefesine bakmak da yeterli olacaktır. Platon’un ve Aristoteles’in ahlak felsefesi alanındaki metinleri bunun en büyük kanıtıdır. Platon ve Aristoteles, ahlak, erdem, adalet, cesaret, dostluk, dayanışma, ölçülülük, sevgi, iyilik, güzellik konularında düşünceler ve kuramlar geliştirmişler, “güçlü olan haklıdır” zihniyetine karşı bir ömür boyu mücadele vermişlerdir.
Platon ve Aristoteles yaşarken, Hıristiyanlık ve İslam dinleri yoktu. Musevilik de o dönemde Ortadoğu’da küçük bir azınlık diniydi ve Platon ile Aristoteles bu dinden haberdar bile değillerdi. Nitekim Platon’un ve Aristoteles’in metinlerinde Musa’ya ve Museviliğe yönelik hiçbir referans yoktur.
18., 19. ve 20. yüzyılda da Hume, Marx, Sartre, Russell gibi birçok ateist veya agnostik filozof, dinden bağımsız bir ahlak, erdem ve adalet anlayışı geliştirmişlerdi.
“Kılıç hakkı” kafasıyla dünyaya bakan, kılıç-kalkan zihniyetiyle bir sözde ahlak, hak ve hukuk anlayışı geliştiren kişilerin bunları kavraması kolay değildir.
Bu dogmatik ve despotik kişiler, insanlara ahlak dersi vereceğine, din adına, Nijerya’da 2 milyon, Sudan’da 1.5 milyon, Lübnan’da 200 bin, İran’da 8 bin insanın katledilmesini; El Kaide, Taliban, El Nusra, IŞİD gibi terör örgütlerinin 10 bini aşkın insanı öldürmesini; Çorum, Maraş, Sivas olaylarında yüzü aşkın insanın yaşamdan kopartılmasını; Turan Dursun, Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Ahmet Taner Kışlalı ve Uğur Mumcu gibi aydınların suikasta kurban gitmelerini açıklasınlar!
Böylece ahiret inancı olanlardan da kötülük beklenebileceğini görürler!

https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/orsan-k-oymen/din-ve-ahlak-1793053
https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/orsan-k-oymen/ahiret-ve-kotuluk-1791291
This entry was posted in DİN-İNANÇ, İrtica. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *