Askeri vesayet, ‘sivil’ cehalet ve milli güvenlik

Askeri vesayet, ‘sivil’ cehalet ve milli güvenlik

Barış Doster / 06 Haziran 2020 Cumartesi

Her sözcüğün başına “sivil” yazmak, her kavramın başına “sivil” eklemek suretiyle, demokrasinin kurumsallaşıp, özgürlüklerin kökleşeceğini sananlar vardır. Dillerinden “sivil anayasa”, “sivil toplum kuruluşu”, “askeri vesayet” düşmez. Tarikat ve cemaatleri bile sivil toplum kuruluşu sayarlar. FETÖ’nün gazetelerinde yazmış, televizyonlarında konuşmuş, Abant Toplantıları’nın müdavimi olmuşlardır. 2. Cumhuriyetçiler, etnik ayrılıkçılar, yetmez ama evetçiler bunlardan oluşur. Yandaştırlar. Çokturlar.
Son dönemde bu zevat, tarihimizin en demokratik, katılımcı, özgürlükçü anayasası olan 1961 Anayasası’na çullanıyor. Anayasa Mahkemesi’nden Devlet Planlama Teşkilatı’na (DPT), sosyal devletten özerk üniversiteye dek çok önemli kazanımlarıyla andığımız 1961 Anayasası’na saldırmalarının nedeni, Milli Güvenlik Kurulu’nun (MGK), anayasal bir kurum olarak, bu anayasada yer alması. Bunu, askeri vesayet olarak görüyorlar. Temelsiz, bilimsellikten uzak, gerçeklerle bağdaşmayan bir düşünce bu. Nedenlerini sıralayalım…
Birincisi, ulusal güvenlik, tüm boyutlarıyla iç ve dış güvenlik, sadece ülkenin iç dinamikleriyle ilgili değildir. Coğrafyasıyla, komşularıyla da ilgilidir. Türkiye’nin komşuları İsviçre, Lüksemburg, Norveç, Yeni Zelanda olmadığına göre; Türkiye’nin dış politikası, güvenlik politikası, yaşadığımız coğrafyayla birlikte düşünülür. Türkiye’nin devlet kapasitesi; siyasi, iktisadi, askeri ve yumuşak güç unsurları bellidir. Tarihsel hafızamız, acı örneklerle doludur. Osmanlı Devleti’nin yıkılışında gördüğümüz üzere iktisadi çöküş; siyasi vesayet, kültürel esaret, askeri teslimiyet getirmiştir.
İkincisi, MGK Türkiye’ye özgü bir kurum değildir. Mucidi de Türkler değildir. ABD’den Almanya’ya, Rusya’dan Fransa’ya, Belçika’dan Hollanda’ya, İngiltere’den İspanya’ya dek pek çok ülkede MGK benzeri kurumlar vardır. Danimarka, Finlandiya, İsveç gibi İskandinav ülkelerinde ve Lüksemburg’da ise yoktur.
Üçüncüsü, MGK benzeri yapıların üye yapısı, ülkelere göre değişir. Bazılarında sadece siviller vardır. Bazılarında siviller ve askerler birlikte çalışır. Örneğin; Almanya, Avusturya, Belçika, Fransa, Hollanda, İngiltere, Polonya’da sadece sivil üyeler vardır. ABD, Bulgaristan, İspanya, İtalya, Portekiz, Romanya, Yunanistan’da ise sivillerin yanında, genelkurmay başkanı da oturur. Kurulun başkanlığını kimin yaptığı, ülkenin yönetim biçimine, siyasi geleneklerine göre değişir. Bazılarında cumhurbaşkanı yapar, bazılarında başbakan. Adı ne olursa olsun, MGK benzeri tüm yapılarda dışişleri, içişleri, adalet ve milli savunma bakanları bulunur.
Dördüncüsü, güvenlik kavramı, tehdit tanımı ve algısı, dünyadaki gelişmelerden bağımsız değildir. MGK benzeri yapıların hızla kurulduğu dönem, 2. Dünya Savaşı sonrası dönemdir. ABD’de, 1947 yılında kabul edilen Ulusal Güvenlik Yasası ile kurulan Ulusal Güvenlik Konseyi, ülkenin en etkili kurumlarındandır. Türkiye dahil pek çok ülke, ABD’den etkilenerek bu yönde adımlar atmıştır.
Hazin olan, ekonomide, eğitimde, sağlıkta, güvenlikte planlamaya karşı çıkan liberal zevatın, emperyalist güçlerin planlarında rol almaktan çekinmemesidir.
https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/baris-doster/askeri-vesayet-sivil-cehalet-ve-milli-guvenlik-1743421
This entry was posted in ANAYASA, DEMOKRASİ-ÖZGÜRLÜK, Politika ve Gundem, TSK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *