SPOR * İşte bundan vermediler! * “Aslî amaçları; çuvala sığmayan mızrağı, futbol şalıyla örtebilmektir. Elleri buna mecbur… Çok yaşayası yandaş yazar demiş ki: Spor, artık bir ülkenin gelişmişlik kriteri… ‘Futbol’un aklı ve vicdanı olsa, Türkiye’yi mi seçerdi, Almanya’yı mı?”

Çetin Susan
Aydınlık Gazetesi
29.9.2018

İşte bundan vermediler!

27 Eylül akşam saatlerinde, Avrupa Futbol Federasyonları Birliği(UEFA), organize ettiği Avrupa Futbol Şampiyonası finallerine 2024 yılında ev sahipliği yapacak ülkenin Almanya olduğunu açıkladı. Yaptıkları seçimde diğer aday Türkiye’ye 4 oy çıkarken, Almanya 12 oy aldı.

Yayında olan televizyonlara bomba düştü adeta! Devletin TRT’sinde, nalıncı keseri gibi her konuyu siyasi iktidara göre pozisyon alarak yorumlama becerisini iyiden iyiye geliştirmiş ‘yerli ve milli’ konuşmacılar, “Ülke olarak neyimiz eksik?” sorusunda kilitlendiler. Belli ki, her konuda hele hele futbolda Avrupa’yı domine eden Almanya’yı yok saymışlardı. Oysa Avrupalı bahisçiler bile Almanya’yı 1’e 3 oranında şanslı gösteriyorlardı.

***

Aynı soruya takılıp da, ‘Türk’ün Türk’ten başka dostu yok’ klişesinden öte cevap bulamayanlar, bu yazıda, ‘neyimizin eksik’ olduğu sorusunun yanıtını bulabilirler. Lakin önce uluslararası alandaki hemen her tercihinde yanılan, kandırılan, kaybeden ve her hüsranını Türk düşmanlığına, İslamofobiye falan bağlayarak, hedef şaşırtıp kendini sıyırmaya çalışan AKP iktidarının tek ve gerçek sorumlu olduğunu vurgulayalım.

***

Her şey gibi futboldan da çok iyi anlayan AKP Genel Başkanının, bu son hüsranı sonrasında izleyebileceği bir yol var: Türkiye’yi UEFA’dan çıkarıp, AFC’ye(Asya Futbol Federasyonları Birliği) sokmak! Kimsenin gıkı çıkmaz, olası itirazlar da alkış sesleri arasında yitip gider. En azından yağmasa da gürlemiş olur, Avrupa korkudan tir tir titrer(!), kendileri de bir kez daha kaybederken kazanmış olur.

Peşinen belirteyim ki, liberallerimizin ‘Batı, neylerse güzel eyler’ yaklaşımıyla hiç ilgim yok. Kimi Batılılar, çifte standart, ikiyüzlülük, ayırımcılık gibi başlıklarda bizle yarışır. Keza bu UEFA da matah bir teşkilat değil. Daha 3 yıl önce başkanları Fransız Platini, rüşvetten 4 yıl ceza yiyip, koltuğunu kaybetmişti.

Peki, yenilmeye doymayan iktidar neden vazgeçmiyor bu büyük spor organizasyonlarının peşinde koşmaktan? Bu sorunun cevabını, 4 Nisan tarihli ‘AKP futbola neden abanıyor?’ başlıklı yazımda uzun uzun irdelemiştim. O yazının son paragrafı şöyleydi: “Aslî amaçları; çuvala sığmayan mızrağı, futbol şalıyla örtebilmektir. Elleri buna mecbur… Çok yaşayası yandaş yazar demiş ki: Spor, artık bir ülkenin gelişmişlik kriteri… ‘Futbol’un aklı ve vicdanı olsa, Türkiye’yi mi seçerdi, Almanya’yı mı?”

***

Öyle çok istiyorlardı ki organizasyonu, ev sahipliği dosyasına koymadıkları vaat kalmamıştı. Merkezi ve yerel yönetimlerin taahhüt ve garantilerinin yanı sıra on binlerce futbolsevere ücretsiz ulaşımdan tutun, UEFA gelirlerine vergi muafiyetine dek akla gelen her taviz verilmişti.

Yarışı kazanan Almanya’nın dosyasında vergi muafiyetinin yer almamasını, bizimkiler net avantaj olarak görüyordu. Keza Türkiye, statlarına ve antrenman tesislerine kira istemezken Almanya’nın istemesi de artı hanemizde sayılıyordu. Fakat UEFA yönetimi, sunduğu bu büyük maddi avantajlara rağmen Türkiye’yi tercih etmedi.

This entry was posted in CUMHURİYET - DEMOKRASİ - ÇAĞDAŞLIK, DEMOKRASİ-ÖZGÜRLÜK, HABER GÜNDEM. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *