ATATÜRK’ün DEVLET ADAMI VİZYONU VE DIŞ POLİTİKASI

Türkiye’nin Atatürk döneminde uygulanan dış politikasının en önemli özellikleri ;

– barışçıl olması,
– gerçekçilikten sapmaması,
– uluslararası hukuka ve meşruiyete azami önem vermesi,
– hem bölgesel hem de uluslararası planda işbirliği ve diyaloğu önde tutan bir
  çizgi izlemesidir.

Ancak, Atatürk’ün bunlar kadar kayda değer olan bir diğer özelliği de uluslararası alandaki gelişmeleri yakından takip ederek, gelişmelerin ne yönde ilerleyebileceğini son derece doğru bir şekilde öngörebilmesi ve bu çerçevede Türkiye’nin çıkarlarının gerektirdiği adımları da zamanlı bir şekilde atabilmesi olmuştur.

Bu çerçevede, dünya ve bilhassa Avrupa’daki gelişmeleri dikkatle değerlendiren Atatürk, yeni bir dünya savaşı çıkacağını yıllar öncesinden görebilmiş, 1932 yılı gibi erken bir tarihte görüşme ve demeçlerinde bu konuda ifadelerde bulunmuştur.

Almanya’da Nazi partisinin iktidara geldiği, İtalya’nın Akdeniz’de ve Balkanlar’da genişleme çabasına girdiği ve Avrupa devletlerinin silahlanma yarışı içinde oldukları bir dönemde Atatürk, dünya barışını tehdit eden bu gelişmelerle birlikte II. Dünya Savaşı’na giden süreci isabetli bir şekilde tahlil ederek bölgesel işbirliği çabalarına hız vermiştir. Bu çerçevede,

* 9 Şubat 1934 tarihinde Türkiye, Yunanistan, Yugoslavya ve Romanya arasında Balkan Antantı,

* 8 Temmuz 1937’de Türkiye, İran, Irak ve Afganistan arasında Sadabat Paktı imzalanmıştır. Böylelikle, dünyanın yeni bir topyekün savaşa sürüklenmekte olduğu bir dönemde Türkiye gerek doğusunda gerek batısında güvenlik ve işbirliğini sağlamaya yönelik önemli adımlar atmış, II. Dünya Savaşında izlediği tarafsızlık politikasının zeminini hazırlamıştır.(1 )

Balkan Antantı’nın tarihi: 9 Şubat 1934
Balkan Antantı’na katılan devletler: Türkiye, Yunanistan, Yugoslavya, Romanya

Balkan Antantı’nda alınan kararlar

– İlgili devletler birbirlerinin bağımsızlığına saygılı davranacaklar
– Sınırlarını karşılıklı olarak garanti edecekler
– Birbirlerine danışmadan herhangi bir Balkan devletiyle bir siyasi antlaşma
veya siyasi bir harekette bulunmayacaklar
– Ekonomik konularda karşılıklı çıkarları göz önünde bulundurmak şartıyla
işbirliği yapmayı kabul edecekler

Balkan Antantı’nın Türkiye açısından önemi :
Balkan Antantı ile Türkiye batı sınırlarını güvence altına almış ve Türkiye için Balkanlarda barış görüşmeleri başlamıştır.

Sadabat Paktı Antandı:8 Temmuz 1937’
Sadabat Paktı amacı ve önemi

İtalya’nın Doğu Akdeniz ve Orta Doğu’ya yönelik tehlikeli bir politika izlemesi, Türkiye ve bölgedeki diğer devletleri harekete geçirdi. Türkiye bir taraftan batıdaki komşularıyla imzaladığı Balkan Antantı ile batı sınırlarının güvenliğini sağlarken, doğudaki komşuları ile iyi ilişkiler kurmak suretiyle doğu sınırını da güvence altında bulundurmak istiyordu.

Ortadoğu’da barışın tehlikeye düşeceğini gören Türkiye, İran, Irak ve Afganistan 8 Temmuz 1937’de Tahran’da Sadabat Paktı’nı imzaladılar. Sadabat Paktı, devletlerin birbirlerine karşılıklı saygı esasına dayanan bir anlaşma idi. Sadabat Paktı’na imza atan devletler, ortak sınırların dokunulmazlığına saygılı olmayı ve birbirlerine saldırmamayı garanti etmişlerdir.

Sadabat Paktı’na imza atan devletlerin aldıkları kararlar

(Sadabat Paktı maddeleri)

– Pakta katılan devletler (Türkiye, İran, Irak, Afganistan) birbirlerinin iç
işlerine karışmayacaklar,
– Saldırgan girişimlerde bulunmayacaklar,
– Ortak yararları üstün tutacaklar,
– Milletler Cemiyeti’ne saygılı olacaklardı.

Sadabat Paktı’nın amacı

İtalya’nın Ortadoğu’ya yayılmaya çalışması üzerine sınırları güvenlik altına almak ve yakın doğuda barış ve güvenliği sağlamaktır.

Sadabat Paktı’nın Türkiye açısından önemi ;
Sadabat Paktı ile Türkiye doğu sınırını güvence altına almıştır.

Sadabat Paktı’nın Orta Doğu açısından önemi;
Sadabat Paktı ile Orta Doğu’da barış ortamı oluşturulmuş, Sınırlara karşılıklı olarak saygılı olunarak, bölgesel bir dostluk kurulmuştur.

Suriye, Türkiye ve Irak ile olan sınır sorunları nedeniyle bu pakta katılmamıştır. 1979’da İran-Irak savaşının çıkması ile Sadabat Paktı sona ermiştir.(2 )

1931’de Ankara’da yapılan Balkan Konferansı’nda savaşı insanlık dışı gördüğünü şöyle belirtmiştir: “İnsanları mesut edeceğim diye onları birbirine boğazlatmak gayr-ı insanî ve son derece teessüfe şayan bir sistemdir. İnsanları mesut edecek yegâne vasıta, onları birbirlerine yaklaştırarak, onları birbirlerini sevdirecek, karşılıklı maddî ve manevî ihtiyaçlarını temine yarayan hareket ve enerjidir. Cihan sulhu içinde beşeriyetin hakikî saadeti, ancak bu yüksek ideal yolcularının çoğalması ve muvaffak olmasıyla mümkün olacaktır…”

Atatürk’ün 1937’de Romanya Dışişleri Bakanı Antonescu’ya söylediği şu sözler ise dünyadaki barışın önemini vurgulamaktadır:

“İnsan mensup olduğu milletin varlığını ve saadetini düşündüğü kadar, bütün cihan milletlerinin huzur ve refahını düşünmeli ve kendi milletinin saadetine ne kadar kıymet veriyorsa bütün dünya milletlerinin saadetine hadim olmağa elinden geldiği kadar çalışmalıdır… Çünkü dünya milletlerinin saadetine çalışmak demektir. Dünyada ve dünya milletleri arasında sükûn, vuzuh ve iyi geçim olmazsa, bir millet kendi kendisi için ne yaparsa yapsın huzurdan mahrumdur… En uzakta zannettiğimiz bir hadisenin, bize bir gün temas etmeyeceğini bilemeyiz. Bunun için beşeriyetin hepsini bir vücut ve her milleti bunun bir uzvu addetmek icap eder. Bir vücudun parmağının ucundaki acıdan diğer bütün aza müteessir olur”.

Sonuç olarak, Atatürk son derece başarılı bir dış politika ile, hem yeni Türk Devletini saygın, güvenilir bir devlet olarak kabul ettirmiş; hem de barışçı, bağımsız devleti koruyucu çizgisini sürdürmeyi ana hedef olarak benimsemiştir. “Ben askerî sorunları olduğu gibi, siyasî sorunları da haritadan mütalâa ederim” diyen Atatürk, jeopolitik şartların getirdiği zor ama çok önemli konumumuzu büyük bir başarı ile değerlendirmiştir.

Yukarıda büyük asker,devlet adamı ve siyasetçi Mustafa Kemal Atatürk dönemi dış siyaseti iskeleti özetlenmeye çalışılmıştır.Çağın gerçekleri dışına düşmüş ,her alanda gerçekçi siyaset oluşturamamış,çağını tamamlamış Osmanlı monarşisine emperyalist Batı “hasta adam”ın terekesinin yağmalamasına şaşmamak gerek.

Can ve mal güvenliğini bile sağlamaktan aciz duruma düşmüş Osmanlı idaresinin kifayetsizliği ve emperyalizmin çeşitli vaatlerle baştan çıkardığı Osmanlı tabası halklar bu gün coğrafi komşumuz olan devletlerin vatandaşlarıdır.
Hasta adam Osmanlının mezarın kazıldığı süreçte bazı nahoş vakıalar olmuştur.

Emperyal Batı 100 yıl tarikat savaşları üstüne 1.ci Dünya Savaşı ve 2. Dünya Savaşında bir birine neler yaptığını,kaç milyon insanın öldüğünü; bu günkü ilişkilerini anımsamalıyız.

Mustafa Kemal Türkiyesinin izlediği siyasetlerin 1946’dan sonrasında TBMM’si ve hükumetlerince (öyle veya böyle) terk edilmesi sonucu her alanda ülkemiz büyük sorunlar içinde debelendiğini yazmak abartma mı,acaba?

Mehmet Boz

KAYNAKLAR

http://www.mfa.gov.tr/ataturk-doneminde-turk-dis-politikasi.tr.mfa 
http://www.ataturkdevrimleri.com/yazi-470-balkan-antanti.htmlhttp://www.ataturkdevrimleri.com/yazi-470-balkan-antanti.html
http://www.atam.gov.tr/dergi/sayi-56/ataturk-donemi-turk-dis-politikasi

This entry was posted in ATATURK, DIŞ POLİTİKA. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *