KOCAYAN KURT DELİRMEK ÜZERE *** Baron aniden yerinden fırladı ve söyleyip oynamaya başladı; Paralel paralel paralelli, taralel taralel taralelli

19 Ocak 2015
Rifat Serdaroğlu

KOCAYAN KURT DELİRMEK ÜZERE

Bu yazıda adı geçen karakterler bir milletin başına ancak yüz yılda bir gelebilecek türdendir. Yazıdaki kişilerin günümüz Türkiye’sindeki “Osmanlı’nın Lale Devri” benzeri karakterleriyle hiçbir ilgileri yoktur. Kim ki, bu karakterleri günümüzün dünya çapındaki liderlerimize benzetip bana dava açar, onları öncelikle karikatüristlerin usta ellerine, o da yetmezse “Etekli Hoca’ya” havale edeceğimin bilinmesini rica ederim.

Ak Tolgalı Deli Balta namlı kabadayı, artık operasyonel işlerden elini eteğini çekip, tüm ülkenin Baronu olmaya karar vermişti. Böylelikle hem ellerini yıkayıp eski pisliklerini unutturacak, hem de yerine oturtacağı adamının üstünden tüm işlerini yürütecekti. Yani davul adamının boynunda olacak ama tokmak onun elinde olacaktı!
Yerine iki oğlundan birini bırakmayı düşündü ama oğlanlar çok beceriksizdiler. Bırakın para toplamayı, evdeki parayı bile bir günde sıfırlayamamışlardı!

Hem kızı da yabana atılır gibi değildi. Belki de ilerde koltuğunu kızına bırakabilirdi. Bu projeyi derhal 2023 sonrasına erteledi…

Tüm adamlarını tek-tek gözden geçirdi, eledi eledi, sonunda Ortadoğu çöllerinde kervanları üst üste defalarca soyulan, Boduroğullarından Hoca Davudî isminde karar kıldı! Mahallelerde haraç toplayan ayakçılarına kadar herkesi toplayıp, kararını tebliğ etti! Mırın kırın eden birkaç yaşlı çakalı bir güzel hacamatlatınca, aykırı tek ses çıkmadan Hoca Davudî “Şehir Baronu” seçildi…

İlk başlarda her şey iyi gidiyordu. Hoca Davudî, affedersiniz hacethaneye gitmek için bile ondan izin alıyor, her dediğini anında yerine getiriyordu. Zamanla ufak-tefek aykırılıklar yaşanmaya başlanınca, Şehir Baronunu sarayına çağırıp fırçaladı! Fırça, tesirini göstermiş gibiydi.Hoca Davudî, Baron’un babasının mezarına gidip dua bile etmişti!

Fakat her zaman olduğu gibi kış-kışlığını, bush-bushluğunu yapacaktı. İlk ciddi çatlak, sırdaşı “İn Ali”, “Baronumuz, toplantıya başkanlık edecek” dediğinde ortaya çıktı!

Kanı bitlenip gücü kendinin sanan Hoca Davudî, “Öyle bir şey yok, yetkisiz kişiler konuşmasın” diye posta attı. Bu yanıt Baronun dellenmesine, saraydaki canım kristal vazoları parçalamasına sebep oldu!

Bu yetmezmiş gibi, durup dururken ve hiç gereği yokken Hoca Davudî
“Beyaz bir sayfa açalım, mal varlıkları açıklansın, yolsuzlukların önünü keselim, arkasını tıkayalım” diye açıklama yapıverdi! İşte bu beyan Baronun, kelimenin tam anlamıyla çıldırmasına, kendini kaybetmesine neden oldu…

Baron, sarayında öyle bir bağırdı ki sesi taa İstanbul’daki Çamlıca Külliyesinden duyuldu; “Tiz Şehir Baronunun yardımcılarını Saraya çağırın, gelmeyenin kellesi vurula!”

Şehir Baronunun cemaatının yardımcıları olan on kişi, başları önde sıraya dizilmişler ve elinde palası ile oturan Baron’un konuşmasını bekliyorlardı. Gözleri kan çanağına dönmüş Baron öfkeyle konuşmaya başladı;

“Bre dinsizler, bre imansızlar, bre had bilmezler! Sizler kendinizi ne sanırsınız? Ben olmasam, sizi yaşatılar mı? Burnunuzun ucunda bir parça peynir görünce, kendinizi mandıra sahibi mi sandınız? Alırım altınızdan binanızı- minanızı,kış günü ayazda kalırsınız, kıçınız donar be!

Ne demek beyaz sayfa açmak? Ne demek malvarlıklarının açıklanmasını sağlamak? Sizler kafayı mı yediniz, yoksa çıldırdınız mı? Daha dünkü b.klarınız ortada duruyor yahu!

Komisyon denen meşverethanede durumu zorla kurtardık. Ulan hepinizin ne haltlar karıştırdığınızı ben bilmiyor muyum? Verdiğim koltuğu almasını da bilirim ben. Söyleyin o Boduroğullarından Hoca Davudî denen adama, eğer düzelmezse bir daha ne bu sarayın kapısını ne de Şehir Baronluğunu rüyasında bile göremez. Bir gün sabah namazını kılmak için uyandığında kendisini Malezya’da bulur. Benden bu kadar, bundan sonra ben konuşmam, ancak bu konuşur!” (Palayı gösterir)

Baron, sarayın Harem Dairesine geçtiğinde kendisini Hanım Sultan karşıladı. O da sinirliydi;

“Nankör bunlar anacım, nankör! Sen bir de zevcesini görsen! Tabibe miymiş ne! Ben en okumuş hatunum, diğerleri hepsi cahil diyormuş! Bir naz, bir tafra…”

Baron; “Kurt kocayınca, maskara olur derler ama bunlar beni delirtecekler sonunda. İleri Demokrasiyi anlamamış bunlar. Benim derhal koltukları tek’e indirmem gerek. Bunun yolu da Sultanlık sisteminden geçer.Gerçi Haziran’dan sonra ne demokrasi ne sistem bırakacağım ama o zamana kadar delirtmezlerse beni.”

Baron aniden yerinden fırladı ve söyleyip oynamaya başladı;
Paralel paralel paralelli, taralel taralel taralelli…

Sağlık ve başarı dileklerimle

http://rifatserdaroglu.com/2015/01/19/kocayan-kurt-delirmek-uzere/

This entry was posted in Gundem, Rifat SERDAROĞLU yazıları. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *