ERDOĞAN CUMHURİYETİ

ERDOĞAN CUMHURİYETİ

Rıfat Serdaroğlu: 25 Mayıs 2023

Emperyalist devletlerin tamamına karşı can vererek yapılan ölümüne bir mücadelenin sonunda kurulan, adına da “Türkiye Cumhuriyeti Devleti” denen bu ülkede, 2023 yılının Mayıs ayında;


-Bağımsız Yargı vardır, diyenin!
-Anayasa’ya herkes uymaktadır, uymayan cezalandırılır, diyenin!
-Devleti yönetenler bilgili, tarafsız ve dürüst kişilerdir, diyenin!
-Kuvvetler Ayrılığı ilkesi geçerlidir, diyenin!
-Özgür ve bağımsız basın vardır, diyenin!
-Özgür Üniversite ve ülkesini seven bilim insanları vardır, diyenin!
-Sınır güvenliğimiz vardır, diyenin!
-Örgütlü toplum vardır, diyenin!
-Can ve mal emniyeti vardır, diyenin!
-İnsana ve çevreye saygı vardır, diyenin!
-Partiler, bütün ahlaki değerlere ve geleneklerimize sahip çıkıyor, diyenin
Aklından, imanından, vatanseverliğinden şüphe etmek gerekir…
Cumhuriyet kurulduğundan bu yana “MİLLET” olmak, ülkede yaşayan insanlarımızı bir arada tutmak mücadelesi veriliyor. Başarılı olundu mu? Hiç sanmıyorum! Özellikle AKP’nin 21 yıllık iktidarının sonucu, ülkemiz paramparça edildi. Hem de bilerek ve planlayarak…
Türkiye Cumhuriyeti Devleti Türk Milletinin, Demokrasinin tüm kurumlarının ve dünyanın gözü önünde “Erdoğan Cumhuriyetine” dönüştürüldü! Çivisi çıktı deyimi vardır ya, işte aynen öyle oldu!
Dinciler-Lâikçiler-Kürtçüler-Avantacılar-Mandacılar-Federasyoncular-İslam Devleti savunanlar-Etnik kimlikçiler gibi ne kadar ayrık otu varsa hepsi birden ortaya çıkıp AKP desteğiyle Cumhuriyete saldırdılar. Devleti soyanlar, dindar-namuslu insanlar sayıldı, kapitalistler ise sosyalist oldu!
Erdoğan’ın dindar-dürüst Cumhurbaşkanı olduğunu(!) öğrendik. Söyledikleri gibi acayip, karışık, ahlaki değerleri alt üst olmuş bir ülke olduk. Bizler eskiden komşumuzun etnik kökeni nedir, dini nedir, mezhebi nedir bilmezdik, sormayı ayıp sayardık. Aradığımız tek şey iyi insan ve dost olup olmadıkları idi. Şimdiki halimize bakınca AKP yönetimlerinin 21 senede Türkiye’yi ne hale getirdiğini çok net olarak görebiliyoruz. Kimsenin diğerine güveni kalmadı…
Yazıyı bağlayalım;
Türkiye bu çamur girdabından çok yakın zamanda çıkacak ve gerçekleri gören Türk Milleti, kendi milli iktidarını kuracak. Bundan hiçbir zaman, gram şüphem olmadı.
İşte o zaman, insanların mallarına mülklerine haksız, kanunsuz olarak el koyma emrini veren ve uygulayanlara, hem hesap sorulacak hem de hukuk çerçevesinde davranacak bir iktidar kurulacaktır.
Hele şu 28 Mayıs’ı bir geçelim de, değerlendirmelerimizi sunarız…
Sağlık ve başarı dileklerimle
Posted in Politika ve Gundem, Rifat SERDAROĞLU yazıları | Leave a comment

TANRI DER Kİ; GÖRÜŞLER 

GÖRÜŞLER


Tanrının ne dediğini, ne demediğini pek bilmem ama, benim bu kıt aklım bile diyor ki “bilim ve akılcılık yerine örgütlü cehalet (irtica) eğer bir topluma egemen olmuşsa tek adama körü körüne biat edilir, tüm yetkiler ona verilir. CHP ve aydınlarımız yıllardır kandırılan halkımızı gerektiği gibi bilinçlendirmemiş, uyanmasını sağlayamamıştır. Daha önce Türkiye’de irtica tehlikesini görmediğini söyleyen K. Kılıçdaroğlu’nun artık gözü açılmıştır düşüncesiyle oyumu ona vereceğim ve kazanması için tüm gerçek yurtseverlerin seferber olmasını, kararsızları ikna etmeye çalışmasını dileyeceğim.

22.05.2023 – Kemal Rastgeldi (Sevgili Bekir Coşkunun kuzeni)


Cahillerin Atatürk’e ihanetini bir ölçüde anlıyorum, ama aydın geçinenlerin bu zor zamanda O’nun partisine saldırmasını esefle, endişeyle, dehşetle izliyorum. Mevcut şartlarda aklı başında gerçek yurtseverlerin tek amacı laik, demokratik Atatürk Türkiyesini diriltmek, yani siyasal islamcıların pençesinden, “tek adamın” despotluğundan kurtarmak olmalıydı. Aydın geçinen meğer ne kadar çok Atatürk ve laiklik düşmanı varmış; Erdoğan sayesinde en çok bunu öğrenmiş olduk.

23.05.2023 – Kemal Rastgeldi

Posted in AFORİZMALAR | Leave a comment

YURTSEVER VATANDAŞA SESLENİŞ * 20 yıldır yaşananları olağan bir siyasi süreç olarak kabul ederseniz çok yanılırsınız.

EMPERYALİZMİN UZANTISI  SİYASAL İSLAMCILAR


Dün küfrettiklerini, bunların günahına ortak olmam, hesap sormazsam namussuzum dediklerini bugün övenler, rüzgarla 180 derece dönenler, adam satanlar, ilkeli olmayanlar, dün kara dediklerine bugün ak diyenler, genelde sağcılardan, milliyetçi ve siyasal islamcı olanlardan çıkıyor. Ama haksızlık da etmeyelim,  solcu liberallerden, maskeli Atatürk’çülerden de topaç fırıldaklar çıkar. Her şeye rağmen Siyasal islamcılar, milliyetçi gözüken DÖNGEL TOPAÇLAR daha bir fazladır. En ağır sözleri söyledikleri adamın kapısına giderek kul olurlar.

Geçmişten örnek mi istersiniz; Kurtuluş Savaşı yıllarında işbirlikçi sözde din adamı Mustafa Sabri, Atatürk’ ve arkadaşlarına “yankesiciler”, “eşkıyalar”, “hainler”, “Allah’tan korkmayan ve peygamberden utanmayan mahluklar”, “yalancılar”, “caniler”, “zalimler”,“katil canavarlar”,“alçaklar” diye LANET okumuştu. İskilipli Atıf İngilizler ve Yunanlılarla işbirliği yapmıştı.

Atıf Hoca’nın kurduğu cemiyet, Aralık 1919’da “Teâlî-i İslâm Cemiyeti” adını almıştır. Bundan sonra Atıf Hoca cemiyet başkanı, Mustafa Sabri Efendi ise ikinci başkan olmuştur. Teâlî-i İslâm Cemiyeti “İngiliz yanlısı, Kuvvayi Milliye Düşmanı ve Din İstirmacısı bir cemiyettir”

İngiliz Muhipleri Cemiyetinin kurucusu resmiyette Sait Molla gözükse de, aslında bu faaliyetin baş mimarı İngiliz Gizli Servisi İstanbul Şubesi Başkanı Papaz Frew’dir. Cemiyet, Kurtuluş Savaşına karşı kayıtsız şartsız İngiliz taraftarlığını savunmuştur. Cemiyetin kurucusu Sait Molla, Papaz Frew’e gönderdiği mektupta Mustafa Sabri Efendi ile anlaştığını bildirmiştir.

Görüldüğü gibi Osmanlı’nın son dönemlerinde padişah tarafından İngiliz’lere istanbul’un anahtarı verilirken din adamı giysili, cübbeli sarıklı hocalar işgal güçleri ile işbirliği yapıyordu. Günümüzde de bunların torunları genlerinden aldığı mirasla yine işbirlikçilik yapıyorlar.

Burada tırnak arası bir cümle yazmak isterim; ” 1920’lerde İstanbul’un işgalinde İngiliz komiser Ryan Londra’ya gönderdiği telgrafta şöyle diyordu; “İş başına öyle kişiler getiriyoruz ki dindar gözükecekler fakat bize hizmet edecekler”. İşte böyle değerli okur, 1920’den buyana değişen birşey yok…

Günümüz siyasal islamcıları, cuma namazlarını kaçırmazlar, dindar görünürler fakat değillerdir. her nasılsa tüm tv yayıncıları camide mevzilenmiştir ve sözde devlet böyüklerinin ne kadar inançlı olduklarını kayda almaktadır. Bunların elleri beytül malın, devlet hazinesinin içindedir. Sürekli olarak topluma yatırıma gidecek olan paraları çalarlar, her bir işten/ ihaleden rüşvet alırlar. Sürekli yalan söylerler. Toplumu Din ve Kuran ile, Allah ve dua ile kandırırlar. Cami avlularında siyasi mitingler, konuşmalar yaparak dini alanları kirletirler. Bilirler ki özellikle eğitimsiz ve mütedeyyin vatandaşı en güzel buralarda kandırırlar. 

Türk İslam kelimelerinden hemen İslam kısmına devşirirler. Bunlar devre göre ümmetçi de olurlar. Cumhuriyeti bırakıp saraycı da olurlar.  Bunlara göre; Türkçülük bölücülüktür. Milliyetçiliği yerlere serdik diyene koşarlar. Geçmişte de YUNAN işgali normaldir, din açısından caizdir, halifelik çağrısıdır destek olalım diyen zihniyetle iş tutanlar aynı zihniyetli omurgasızlardır… “Keşke Yunan kazansaydı” diyenler, diyeni onurlandıranlar da bunlardır.

Kendilerine bir VATAN, bağımsızlık armağan eden ulus kahramanına ihanet eden, kötüleyen, yabancıların çıkarlarına hizmet eden nankörler de bunlardan çıkar. Düşünmezler ki O yüce kahraman Gazi Paşa Atatürk olmasaydı, ne yurtları, ne bayrakları, ne ezanları, ne ibadet edecekleri camileri, ne de Türk’lükleri olmayacaktı. Türk’lük ve Türk’ler İç Anadolu’dan Asya’ya sürülecekti… Türk’ler asimile edilerek tarihten silinecekti.

Bugüne kadar ülkeyi soyanlar, yolsuzluğa başvuranlar, halkı yoksulluğa mahkum edip yandaşlarını zengin edenler işte bu dönekler, ne olduğu belirsiz Siyasal İslamcılardır. Dava dedikleri ise TÜRK ‘lük ve İSLAM dini değil, paradır…

2 gün sonra sandık başına giderek LAİK DEMOKRATİK CUMHURİYETİN, PARLAMENTER REJİMİN, İNSANCA HUZURLU YAŞAMIN, BAĞIMSIZLIĞIN, ADALETİN, AYDINLANMA DEVRİMLERİNİN, SOSYAL DEVLETTE EŞİT YAŞAMIN, LİYAKATIN oylamasını yapacağız. 

Çocuklarımıza, ya aydınlık bir Türkiye,

Ya da Vahabi islamına bulanmış, hizbullahçı, karanlık bir ülke bırakacağız… 

Seçim sizin..

Naci Kaptan – 25 Mayıs 2023


20 yıldır yaşananları olağan bir siyasi süreç
olarak kabul ederseniz çok yanılırsınız.

-İktidarın planlı ve kasıtlı icraatlarını klasik bir muhalefet anlayışıyla basit bir siyasi beceriksizlik, yandaşa rant sağlama ve irtikap mantığı içinde açıklamak, gözü açılmamış siyasi bir saflık ve budalalıktır…
AKP, alıştığımız manada bir siyasi parti değil bilakis ihvancı geleneğin temsilcisi olan, marjinal içgüdüsel reflekslere sahip Cumhuriyetin düşmanı bir partidir.!
Hatta parti ifadesinin ötesinde içeriği ve faaliyetleri itibarıyla her şeyi göze almış bir siyasal İslam örgütüdür..
Bu yapı dış destekli bir proje ile iktidarı ele geçirdiği günden itibaren Cumhuriyet Türkiye’sini yönetilecek değil darülharp mantığı içinde fethedilecek bir ülke olarak görmüştür.!
T.C. bu örgütsel yapının nezdinde her zaman kafirler tarafından kurulmuş ve yıkılması gereken bir küffar devlettir.!
Mevcut yapıyla geçmişten illiyet bağı bulunan ve Almanya’da devlet destekli örgütlenmiş olan kara sesin de ifade ettiği gibi Baş Kafir ise maketini sembolik olarak idam ettikleri Mustafa Kemal Atatürk’tür.!
Bu yüzden kafir ülkesi kabul ettikleri T.C. Devleti’nin malını, mülkünü yemek, banka faizini almak, talan etmek, içini boşaltmak uyguladıkları darülharp nedeniyle hak ve helaldir.!
Onlar yıllardır bu ülke ve laik toplumla hep savaş halinde oldular ve bunun için de çaldıklarını hırsızlık malı değil hep ganimet olarak gördüler.!
Yok ettikleri milletin hazinesi değil küffarın kasası oldu.! Aynı zamanda küffar kabul ettikleri laik toplumun iffeti, namusu, kızları da malı gibi haktı, helaldi.!
Şimdi anladınız mı;
Onca malın, mülkün haraç, mezat satılmasını.!
Hazinenin tamtakır boşaltılmasını.!
Her türlü milli servetin iç edilip ganimet misali paylaşılmasını.!
Milletin malıyla büyük bir ihtişam ve saltanat içinde yaşam sürme nedenlerini.!
Buna rağmen milletin ve evlatlarının sefalete terk edilip borç batağında yaşatılmasını ve bundan da büyük bir zevk alıyor olmalarını.!
Sübyanların ırzına geçilip çocuk yaşta hoca nikahı kıyılmasını.!
Alay edercesine akıl dışı garip açıklamalar yapılmasını.!
Tüm ekonomik kuralların yok sayılmasını.!
T.C. ibarelerinin parçalarcasına sökülmesini.!
Milli bayramları kutlanmama girişimlerini ve garip bahaneleri.!
Haddini aşan keşke Yunan kazansaydı söyleminin nedenini.!
Hain cenazelerine yapılan devlet törenlerini ve tabutlarına omuz vermelerini.!
Devlet dairelerinde Atatürk posterlerinin baş aşağı asılma nedenlerini.!
Türk’ün destanı Ergenekon’a kara çalma girişimlerini.!
Onca generali tutuklayıp büyük bir zevkle rütbelerini sökmelerini.!
TSK’yı ve bağlı tüm askeri kurumları tahrip etmelerini.!
Türk bayrağının üzerinde bağdaş kurup değersizleştirmelerini.!
İstiklal Marşı’nda ayağa kalkmamalarını.!
Andımıza karşı olmalarını ve ısrarla yasaklattırmalarını.!
Türklük ifadesine olan düşmanlığın nedenini.!
Atatürk’e ve kahramanlara yapılan onca hakaret ve saygısızlıkları.!
Şehide kelle askere tane demelerini.!
Askerimizin başına çuval geçirildiği gün alaycı sözlerini ve tebessümlü yüz ifadelerini.!
Sürekli olarak anayasanın ilk dört maddesini hedef almalarını.!
Demografik yapıyı tahrip etmek ve ihvancı yapıya uygun yeni bir toplum inşa etmek için adeta bir kavimler göçüne dönüştürülmüş milyonlarca sığınmacının ülkeye girmesine göz yummalarının ve vatandaşlık vermeye başlamalarının nedenini.!
Her türlü itiraza rağmen pişkin ve soğukkanlı tutumlarını.!
Kayıp silahların çözülmeyen akıbetini.!
Kendi yandaşlarına verilen aşırı silah ruhsatlarının nedenini.!
Muhalefet edenlerin havadan sudan sebeplerle tutuklanmalarını.!
Bir korku imparatorluğunun kurulmuş olmasını.!
Medyadaki yoğun algı yönetiminin sebebini.!
Daha yazacağım çok şey var lakin sizleri yormayayım..
Zannediyor musunuz ki yıllarca sarf ettikleri böylesi bir çabayı bir anda yok kabul ederler ve sıradan bir seçimle sessiz sedasız çekip giderler.!
Öyleyse çok safsınız.!
AKP bu ülkede kaybedeceği hiçbir seçimi y a p t ı r m a z . !
2023 bunlar ve dolayısıyla hamileri için bir rövanş tarihidir, parantez olarak kabul ettikleri bir dönemin 100. yıl seneyi devriyesinde kapanacağı kin ve intikam günüdür.!
Mevcut muhalefet ve sıradan söylemler bunlara vız gelir.!
Yukarıda ifade ettiğim gibi finale çok az kaldı.!
Artık uyanma ve Atatürk çizgisindeki tüm muhalefet partilerinin, sivil toplum örgütlerinin ve toplumun milli bir ruh içinde tek parça olma vaktidir.!
Bu bir müdafaa-i hukuk mücadelesidir…
Yoksa geçmiş olsun Türkiye’m…

Dr. Vecdet Öz
Posted in İHANET VE YABANCI YANDAŞLAR, İrtica, Politika ve Gundem, RADİKAL İSLAM, ŞERİAT - İRTİCA - KARANLIĞIN AYAK SESLERİ, SİYASAL İSLAM, YOBAZLIK - GERİCİLİK, YOZLAŞMA - AHLAKSIZLIK | Leave a comment

MUHALEFET PARTİLERİNİN YÖNETİCİLERİNE, YURTSEVER VATANDAŞA SESLENİŞ

SESLENİŞ


Sayın Kılıçdaroğlu, Sayın Meral Akşener, Sayın Temel Karamollaoğlu, Sayın Mithat Sancar, Sayın Erkan Baş, Sayın Rıfat Serdaroğlu, Sayın Muharrem İnce, Sayın Gültekin Uysal, Sayın Nurullah Ankut, Sayın Öztürk Yılmaz, Sayın Ahmet Davutoğlu, Sayın Ali Babacan ve Sayın Ümit Özdağ,


Türkiye Cumhuriyeti olağanüstü günler yaşamakta ve bölünmeye doğru hızla sürüklenmektedir. Türk Millet’i her yeni bir güne katlanamayacağı kadar ağırlaşan şartlar, giderek artan bir huzursuzluk, yoksulluk, işsizlik, adaletsizlik ve çaresizlikle uyanmaktadır.
HALK bu sıkıntılar içinde sorunlarıyla boğuşurken devletimiz de, özellikle siz siyasetçilerin paranoya diyerek bugüne kadar üzerinde durmadığınız olaylar yüzünden, gerçek bir “BEKÂ SORUNU” ile karşı karşıya kalmıştır.
Ekonomik sıkıntıların yanında yaşanan depremler, seller, yangınlar, Suriyeliler ve sınırlarımızdan elini kolunu sallayarak sürüler halinde topraklarımıza doluşan Afgan Mülteciler Türk Milletini endişelendirmekte ve sabrını zorlamaktadır.
Sayın genel başkanlar, kendileri, çocukları ve ülkelerinin geleceği için endişelenen halkı sükûnete davet etmek, sizce ÇARE MİDİR?…
Kendi mahallelerinde, kendi gençlerini bıçaklayarak öldüren canilere, kızlarına tecavüz eden ahlaksızlara karşı halka aklıselim içinde davranmayı, tavsiye etmek mi ÇAREDİR?…
Evet, bunlar çare olabilir ancak tek şartla! Türk Milleti uzun süredir öylesine yalnız ve korumasız bırakıldı ki, sırtını dayayacağı, bir ORDUSU YOK!..
Haksızlığa karşı, güvenerek baş vuracağı, adalet arayacağı, bir HUKUK SİSTEMİ YOK!….
Hırsıza, tecavüzcüye, talancıya, soyguncuya karşı korunacağı, bir EMNİYET GÜCÜ YOK!..
Ellinde; bir zamanlar seslerini duyurabildikleri şimdilerde sindirilmiş DEMOKRATİK KİTLE ÖRGÜTLERİ ile tek başlarına ülke sorunlarını çözmeyeceğine inandıkları halde oy verdikleri ve bir araya getiremedikleri PARTİLERİ kaldı..
Bütün bu olumsuzluklara rağmen Türk Milletinin tek bir şartla sakin ve aklı selim davranması mümkün olabilir..
Bunun için Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünden şahsi görüşlerinizi ve genel başkanı olduğunuz partilerinizin ideolojilerini bir kenara bırakarak güçlü bir TÜRKİYE CEPHESİ oluşturmanız ve HALKA GÜVEN VERMENİZ gerekmektedir..
Yaşadığı bu zor günlerde milletin aradığı ve ihtiyaç duyduğu tek şey GÜVENDİR…
Yapılan anketlerde kararsızların yüksek oranı da halkın bu güven beklentisindendir. Bu topraklar, bu vatan ve bu Cumhuriyet hepimizindir.. Biz birlik olmayı başarmak zorundayız!.. Son 20 yıldır içten ve dıştan dayatmalarla bizi zayıflattılar ama parçalayıp bölemediler..
Bugün sizler bir araya gelemezseniz bilin ki hepiniz, hepimiz ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti zarar görecektir… Herkesin kendi başının çaresine bakmasına izin vermeyin. TÜRKİYE CEPHESİNİ bir an evvel oluşturun ve birlikte MÜCADELE EDELİM!..
Hepimiz kazanalım, atalarımızdan emanet aldığımız Laik Türkiye Cumhuriyeti Devleti’mizi geleceğe taşıyalım!..
Ben Değil!… Biz Varız!..diyerek gelin ilk adımı atalım….
*Tesettür (kapanma-gizlenme) on yaşında kız öğrencilere indi.
Burada kalmayacaktır.* ( 4 YAŞINA İNDİ… Ş.G )
Erkek ve kız okulları da ayrılacaktır.
Sonra da sıra kamu taşıtlarında “kadın-erkek ayrımına “ gelecektir.
*Özel araçlarda, kadın-erkek beraberliği de sorgulanacaktır.*
Sırası var.
Zamanı var.
Bu Türkiye’yi siz seçtiniz.
Belki bu iktidara oy vermediniz ama gene de düşünürseniz, bu sonuca gelmede sizin de payınız olduğunu göreceksiniz.
Onyıllar boyunca, bu iktidar yıllarından çok önceden başlayan Kuran kursları adı altında milyonlarca çocuğun beyni yıkandı. Bu süreçte çocuklara “Kuran öğretme” adı altında laiklik karşıtı, Cumhuriyet karşıtı telkinler yapıldı.
Bu yaş çocuklarına yapılan öğretim değil, telkindir. Siz başınızı iki yana sallayıp geçtiniz.  Aklınıza bu çocuklara yaz okulları açıp çağa uygun programla yaz aylarını değerlendirmek gelmedi.
Düşünmediniz. Üşendiniz.
Size söylendiği zaman da ilgilenmediniz.
Kuran kurslarında beyni yıkanan milyonlarca çocuk büyüdü. Eğitim gördüler. Fakülte kapılarına dayandılar. Kızlar “kapanma özgürlüğü” istediler. Erkekler mescit istedi, cuma namazına gitmek istediler. İnançları doğrultusunda yaşama hakkı istediler.
Siz on yıllar boyunca bakıp durdunuz, şaşıp geçtiniz. “Çağa aykırı şeyler bunlar” dediniz.  “Devlet izin vermez böyle şeylere” dediniz. İçinizde “ordu böyle şeylere izin vermez” deyip rahatlayanlarınız vardı.
Siz hep kendi yanınızda gördüklerinize kızdınız: “Neden bir şey yapmıyorsun?
Bak oralarda neler oluyor?” diye söylenip durdunuz. Ama siz bir şey yapmadınız.
Sizin göreviniz değildi ki. Siz seçimden seçime oyunuzu verdiniz, o kadar. Bazen kızıp oyunuzu da vermediniz. Sonuçta; bu onyıllar boyu din adı altında dogma eğitimi almış milyonlarca çocuk büyüdü, seçmen oldu.
Sandıktan onların kurup desteklediği parti kazanarak çıktı, iktidar oldu. Üniversitelere indirilmiş puanlarla girdiler, yargıç oldular, savcı oldular, kaymakam oldular, vali oldular.
Sizin şaşkın bakışlarınız arasında erkek hastaya bakmayan kadın doktorlar, erkek eli sıkmayan kadın idareciler oldu. Bu arada kadın eli sıkmayan erkekler de yöneticiler arasındaki yerini aldı.
Siz, “aman benim çocuğum özgüvenli olsun, kendi kararlarını versin, kendi sorumluluğunu üstlensin, geleceğin dünyasında kendi yerini alsın” diye elinizden geleni yaparken altınızdaki zemin kaydı.
Çocuğunuzun okulunu imam hatip okulu yapıverdiler. “Aman bu nasıl iş, çocuğum oraya mı gidecek?” diye sızlanınca da size 80 km. uzaktaki okulu gösterdiler. İmza toplayıp, başvurular, toplanıp şikâyet etmeler sonuç verir mi diye bekliyorsunuz.
Bakın, size “Su yolunu buluyor” denildi.
Siz, “Hangi su hangi yolu buluyor” demediniz.
“Durmak yok, yola devam” denildi.
Siz, “Hangi yola devam” diye sormadınız.
Su sizdiniz, yol da onların istediği yoldu.
Bunları söyleyenleri yıllarca bakan, başbakan yaptınız.
Sonra da Cumhurbaşkanı seçtiniz.
Şimdi, ülkeniz kanlı Ortadoğu savaşına girmek üzere.
Elbette sizin savaşınız değil.
Elbette sizin kararınız değil.
Ama artık karar verme iradesi de sizin değil.
Bu irade sizde olduğu zaman gereken işlerin hiçbirini yapmadınız.
Sadece sızlandınız.
Hep başkalarının bir şeyler yapmasını beklediniz.
Onlar sızlanmadı, çalıştı.
*Hiç kimseden beklemeden kendileri gereken her şeyi yaptılar.
Bıkmadan, usanmadan, yıllar boyu kendileri için gereken her şeyi yaptılar.*
Onlar kazandı, siz kaybettiniz.
“Ama Amerika?” demeyin sakın.
Amerika işine geleni destekler.
“Ama aydınlar?” demeyin sakın.
Aydın sizdiniz ve farkına varmadınız.
“Ama ordu?” demeyin sakın.
Ordunun işi değildi, sizin işinizdi.
Bugünkü Türkiye mi?
Bu Türkiye sizin seçiminizdir.
Eğer bir şey düşünüyorsanız şimdi başlayacaksınız.
Gün gün, saat saat, dakika dakika.
Ya da “akan suyun nereye gittiğini seyredeceksiniz…”
ERDAL ATABEK
Lütfen paylaşır mısınız?
Yalnızlığına hapsolmak istemiyorsan ayağa kalkacaksın…
BELKİ DE SON ŞANSIN….**
Posted in DUYURULAR, Politika ve Gundem | Leave a comment

OTORİTER VE FAŞİST REJİMLERİN YÜCE! BİR YÖNETİCİSİ VE ONU YÜCELTEN YALANCI BİR PROPAGANDA SORUMLUSU VARDIR

Büyük Yalan (Almanca: große Lüge), özellikle bir propaganda tekniği olarak kullanılan, gerçeğin büyük ölçüde çarpıtılması veya yanlış sunulmasıdır. Almanca ifade, Adolf Hitler tarafından, 1925 yılında Mein Kampf adlı kitabını yazarken, hiç kimsenin inanamayacağı kadar büyük bir yalanın kullanımını tanımlamak için ortaya atılmıştır.

JOSEPH GOEBBELS;
Adolf Hitler’in sağ kolu, propaganda bakanı, yakın dostu… En önemlisi 1933’te iktidara geldikleri günden sonra “Halkın Führer’ini” yaratan adam… Dünya tarihinde kara propagandayı en iyi şekilde kullanıp kitleleri bu kadar uzun süre ve sebatla peşinden sürükleyen sayılı insan olmuştur. Göreve geldiği ilk günden beri halkı istediği her şeye inandırabilen Büyük Yalanların Ustası…


Joseph Goebbels, Nazi Almanya’sının “Halkı Aydınlatma ve Propaganda Bakanı”, felsefe mezunu ve dünyanın en büyük yalancılarından. Goebbels’in bakanlığa giden yolunda Almanya’daki gelişmelere dönelim:
Parlamento 24 saat çalıştırılıyor, binlerce yasa tek gecede değiştiriliyordu. 1931 yılında Hitler başbakan olduğunda önce SA ve SS Birliklerini yardımcı polis teşkilatı olarak ilan edip en yeni silahlarla donatmıştı.
Polis sayısı ve yetkileri artırıldı. İstihbarat teşkilatları güçlendirildi. Takip edilmeler, fişlemeler sıradanlaştırıldı ve yoğunlaştırıldı. Muhbirlik teşvik edildi. Devletin tüm kurumlarından muhalifleri temizlemeye başladılar.
Bürokraside, yargıda ve orduda yandaşlar etkin hale getirildi. Ders kitapları değiştirilmeye başlandı. Eğitim müfredatı Nazi Almanya’sının temellerine uygun hale getirildi. Parti iktidara yerleştikçe her şeyin hâkimi olmaya başladı. Hitler’e ölümüne sadık bir kadro yavaş yavaş ülkede köşe başlarını tutar hale geldi.
 Goebbels bakanlığa getirildi. “Büyük Yalan Teorisi”ni  uygulamaya başladı.
Almanya’daki bütün haber kaynakları üzerinde tam kontrol sağladı. Radyo, basın, yayın evleri, sinema, tiyatro ve tüm kültür-sanat faaliyetlerini denetimine aldı. Film, tiyatro, şiir, tüm kültür sanat faaliyetleri hatta şarkı sözleri bile denetime alındı, onaysız paylaşıma sokulamadı. Hiçbir eleştiriye alan tanınmadı. Gündemi sürekli ve çok hızlı değiştiriyorlardı, gerçekler ortaya çıkamayacak kadar yoğun bir bilgi kirliliği yaratılıyordu. Öyle ki işin sonunda Sovyetler Berlin sınırına dayandığında Almanlar hala savaşı kazanmak üzere olduklarını sanıyordu.
En büyük komploları ise 1933 yılının Şubat ayında Parlamento binasının yakılması oldu. Yangını çıkaranlar vatan düşmanı komünistler olarak duyuruldu. Aslında yangını kendileri çıkartmıştı.
Toplumdaki Hitler algısını inşa eden adamdı. Onun kaleminden Hitler kimdi?
“Hitler gariban bir aileden gelme ve tam bir halk çocuğuydu. Eli açıktı, dost ve yakınlarını koruyup kollamaktan geri durmazdı. Haksızlıklara uğramıştı, hep mağdur edilmişti. 1923 yılında hapse atıldığında gık bile demeyip, aman dilenmemişti hiç. Öyle de yiğit ve yürekliydi. Haklı davasından bir adım geriye gitmemişti.
“Demokrattı” Hitler.” Özgürlük ve vatan sevdalısıydı”. Seçimle işbaşına gelmişti ve kurduğu rejimin adı “Demokratik Cumhuriyet”ti. Kendisi için asla hiçbir şey istemiyordu. Her şey ülkesi ve milleti içindi. Tüm bu nedenlerle Hitler sonuna kadar desteklenmeliydi.”
Jowett & O’Donnell Hitlerin temel prensiplerini şöyle sıralıyor:
Soyut fikirlerden kaçının-Duygulara hitap edin.
Birkaç fikri sürekli tekrarlayın-Kalıplaşmış ifadeler kullanın.
Argümanın sadece bir tarafını verin-Rakiplerinizi sürekli eleştirin.
Tüm kötülüklerin merkezi için tek bir düşman seçin.
Bu prensipler Goebbels’in kendi cümleleriyle şöyle vücut buluyordu:
Söylediğiniz yalan ne kadar büyük olursa o kadar etkili olur ve insanların o yalana inanması da o kadar kolaylaşır. Yalan söyleyin mutlaka inanan çıkacaktır. Olmazsa yalana devam edin. Bir şeyi ne kadar uzun süre tekrarlarsanız, insanlar ona o kadar fazla inanırlar. Aynı yalanı sürekli tekrarlamak, o söylemin nereden geldiğini unutturur ve insanların kendi fikri gibi benimseyip savunmasını sağlar.
Halkı her zaman ateşleyin, asla soğumasına ve düşünmesine izin vermeyin. Hatalı olduğunuzu ya da yanlış yaptığınızı asla kabul etmeyin. Asla kendinizden başka birine hareket alanı bırakmayın. Asla kabahat ve suç üstlenmeyin. Sadece bir düşmana odaklanın ve kötü giden her şeyin suçunu onun üzerine yıkın.
Her zaman etrafınızda bir yalaka ordusu bulundurun. İlk sözü kim ne kadar güçlü ve bağırarak söylerse, o kazanır. Önemli olan aydınlar değil kitlelerdir. Çünkü onları kandırmak çok kolaydır. Basın iktidarın kullandığı dev bir klavyedir.
Bana vicdansız bir medya verin, size bilinçsiz bir halk sunayım.
Yargı devlet hayatının efendisi değil, devlet politikasının hizmetkârı olmalıdır.
Yapılan propaganda ‘düşman’ her kimse onun politikasını, planlarını etkileyecek kuvvette olmalıdır. Bazen ulaşılması istenen belgeler sızdırılmalı, gizlilik hallerinde ise her şey müthiş bir gizlilik altında tutulmalıdır.
Joseph Goebbels’in Zeplin Kitap tarafından “Büyük Yalanlar” başlığı altında bir araya getirilmiş makalelerinden oluşuyor. Goebbels, bugün dünyanın pek çok ülkesinde yönetimlerin geçer akçe saydığı şu sözlerin de müellifi:
“Hukuk ve yargı sisteminin devletin efendisi olmasına izin vermeyin.”
“Propaganda esnasında yalan söyleyin, inananlar olacaktır. Şayet başarısız olduysanız devam edin.” “Propagandada kullanılan yalanlar ne kadar büyük olursa insanların onlara inanması kolaylaşır, yalanın etkisi artar.”
“İnsan beyninin tembelliğini unutmayın ve ona göre hareket edin. Tembel zihin propagandayı daha kolay sindirir.” “Halkın zihni her zaman sıcak tutulmalıdır, soğumasına ve işlerin olağan akışına dönmesine izin verilmemelidir.”
“Propagandanızda rakibin üstün yanları olduğunu asla kabul etmeyin, bu durumdan sadece sizin haberiniz olsun.” “Propagandanın zamanı dikkatli seçilmelidir, optimum anda zihinlere yerleşmeli ve orada kalması için çaba gösterilmelidir.”
“Büyük ve basit yalanlar söyleyin ve tekrar tekrar söyleyin; sonunda inanacaklardır.”
“Basını hükümeti çalabileceği büyük bir piyano gibi düşünün.”
“Propaganda zekâ ürünü olmak zorunda değildir, amaca hizmet etmelidir.”
“Yeterince büyük bir yalan söyler ve onu tekrar etmeye devam ederseniz, insanlar sonunda ona inanmaya başlayacaklardır. Yalan, ancak Devletin halkı yalanın siyasi, ekonomik ve / veya askeri sonuçlarından koruyabileceği süre boyunca sürdürülebilir. Dolayısıyla, Devletin muhalefeti bastırmak için tüm yetkilerini kullanması hayati önem taşır, çünkü gerçek, yalanın ölümcül düşmanıdır ve dolayısıyla gerçek, Devletin en büyük düşmanıdır.”
Hitler, Kavgam’da şöyle demişti:
“…Bütün bunlar, kendi içinde oldukça doğru olan, büyük yalanda her zaman belirli bir inanılırlık gücü olduğu ilkesinden ilham almıştır; çünkü bir ulusun geniş kitleleri, duygusal doğalarının daha derin katmanlarında, bilinçli veya gönüllü olmaktan her zaman daha kolay yozlaşır; ve böylelikle akıllarının ilkel sadeliğinde, küçük yalandan çok büyük yalanın kurbanı olurlar, çünkü kendileri genellikle küçük konularda küçük yalanlar söylerler ama büyük ölçekli yalanlara başvurmaktan utanırlar…”
“…Böylesine “devasa” yalanların uydurulmuş olabileceği asla akıllarına gelmez, başkalarının gerçeği bu kadar rezilce çarpıtacak fütursuzluğa sahip olabileceklerine inanmazlar. Bunu ispatlayan gerçekler akıllarına açık bir şekilde önlerine getirilse bile hala şüphe duyacaklar ve tereddüt edecekler ve başka bir açıklama olabileceğini düşünmeye devam edeceklerdir. Ortaya çıkarıldıktan sonra bile bu kadar rezil bir yalanın her zaman arkasında izler bırakacağı, bu dünyadaki tüm uzman yalancılar ve yalan sanatında komplo ustaları tarafından bilinen bir gerçektir…” Adolf Hitler. (Mein Kampf, Vol Ch X)
“…Başlıca kuralları şunlardı: halkın sakinleşmesine asla izin vermeyin; bir hatayı veya yanlışı asla kabul etmeyin; düşmanınızda bir miktar iyilik olabileceğini asla kabul etmeyin; alternatifler için asla yer bırakmayın; asla suçu kabul etme; her seferinde bir düşmana konsantre olun ve yanlış giden her şey için onu suçlayın; insanlar büyük bir yalana küçük olandan daha çabuk inanacaklar; ve yeterince sık tekrarlarsanız, insanlar er ya da geç buna inanacaktır…” Walter C. Langer. A Psychological Analysis of Adolph Hitler: His Life and Legend[7]
Buna benzer saptamalar Ekim 1943’te Henry A. Murray tarafından yazılan “Adolph Hitler’in Kişiliğinin Analizi” adlı raporda da görülmektedir:
“…Asla bir hata veya yanlışı kabul etmemek; suçu asla kabul etmemek, her seferinde bir düşmana konsantre olun; ters giden her şey için o düşmanı suçla; siyasi bir kasırga yaratmak için her fırsattan yararlanın…” Henry A. Muraay. Analysis of The Personality of Adolph HitlerX
Naci Kaptan – 24 Mayıs 2023

KAYNAKLAR;
https://tr.wikipedia.org/wiki/B%C3%BCy%C3%BCk_Yalan_(teknik)
EVRENSEL – Ayşe Şahin – 09 Şubat 2020 – https://www.evrensel.net/yazi/85706/kulagini-cok-cinlattik-goebbels
Posted in FAŞİZM, SİYASİ TARİH, YOZLAŞMA - AHLAKSIZLIK | Leave a comment

Montaj, kara propaganda ve “diktatör olmak isteyene öğütler”

Montaj, kara propaganda ve
“diktatör olmak isteyene öğütler”

Murat Yetkin / 24 Mayıs 2023

Posted in FAŞİZM, Politika ve Gundem, SEÇİM - SEÇSİS, YOZLAŞMA - AHLAKSIZLIK | Leave a comment

FEYM BÜLTENİ – 118/2023 * Ermeni Faaliyetleri – 24 Mayıs 2023

FANATİK ERMENİ YALANLARINA KARŞI
FEYM BÜLTENİ – 118/2023 *
Ermeni Faaliyetleri – 24 Mayıs 2023


1. ABD yönetimi, Ermeni-Azerbaycan arasındaki en önemli sorunlarla ilgili olarak Bakü ve Erivan’a çeşitli öneriler sundu. https://www.panorama.am/en/news/2023/05/24/US-Armenia-Azerbaijan/2840957

2. Ermenistan ve Çin, iki ülke arasında direkt uçuşlar başlatmayı planlıyor. Ermenistan Uluslararası Havalimanları CJSC Direktörü Marcelo Wende ve Genel Müdürü Sergey Avetisyan China Southern Airlines Genel Müdür Yardımcısı Gan Jiang başkanlığındaki heyeti kabul etti. Görüşmede Çin’den Ermenistan’a direkt uçuşların başlatılması konuları ele alındı. https://www.panorama.am/en/news/2023/05/24/Armenia-China-direct-flights/2841079 – https://news.am/eng/news/761626.htmlhttps://www.ermenihaber.am/tr/news/2023/05/24/Ermenistan-%C3%87in-direkt-u%C3%A7u%C5%9F/249008

3. Artsakh (“sözde” Dağlık Karabağ Ermeni devleti) ulusal meclisi, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın artsakhı Azerbaycan’ın bir parçası olarak tanıma planı sonrası kınamada bulundu. “Sözde” ülke parlamentosunun acil oturumda oybirliğiyle kabul edilen açıklamada, “Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın bugünkü basın toplantısında yaptığı ve artsakhı Azerbaycan’a katmaya hazır olduğunu yeniden teyit ettiği açıklama “sözde” artsakh cumhuriyetinde büyük infial ve öfkeye neden oldu” denildi. https://www.panorama.am/en/news/2023/05/23/Artsakh-parliament-Pashinyan/2840164

4. Rusya Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Zakharova, Erivan’ın Rus ordusundan Ermenistan’daki askeri üssünü terk etmesini istemesi olasılığı konusundaki soruyu yanıtsız bıraktı. https://news.am/eng/news/761664.html

5. ABD’nin Ermenistan Büyükelçisi Kristina Kvien, Ermenistan’da Barış Gönüllüleri Programından mezun olan 16 yeni Amerikan gönüllüsünün yemin töreninde yaptığı konuşmada “1.100 gönüllünün yer aldığı Barış Gönüllüleri programı, Ermeni-Amerikan ilişkilerinin daha yakın ve dostane hale gelmesine katkıda bulunmuştur” dedi. https://news.am/eng/news/761640.html

6. Amerika Birleşik Devletleri Uluslararası Kalkınma Ajansı’nın (USAID) Avrupa ve Avrasya Bürosu Yönetici Yardımcısı Büyükelçi Erin Elizabeth McKee, ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi’deki oturumda “Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın, dört saatten fazla süren bir basın toplantısında, Ermenistan tarafından Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünün tanındığını ilk kez kamuoyuna açıklaması çok önemli bir ilk adım” dedi. https://news.am/eng/news/761638.html

7. ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilisi: “Ermenistan’da küçük modüler nükleer reaktörler inşa etmeyi düşünüyoruz.” Amerika Birleşik Devletleri, Ermenistan ve diğer Avrasya ülkelerinde Rusya ve Çin’den enerji bağımsızlığını güçlendirmek amacıyla küçük modüler nükleer reaktörler inşa etmeyi düşünüyor.
https://www.ermenihaber.am/tr/news/2023/05/24/ABD-Ermenistan-k%C3%BC%C3%A7%C3%BCk-mod%C3%BCler-n%C3%BCkleer-reakt%C3%B6r/248966
https://armenpress.am/eng/news/1111619.html

8. İstanbul Sultangazi’de cuma hutbesi sırasında 28 Mayıs’ı işaret ederek “İki tane silahım ağzına kadar dolu. 80 yıldır bu ülke sizden ne çekiyor, Ermeni döllerinden ne çekiyor” diyen imam hakkında Ermeni azınlık cemaati mensubu avukat Simon Çekem, savcılığa başvurdu.
https://www.ermenihaber.am/tr/news/2023/05/24/Ermeni-cemaati-nefret-s%C3%B6ylemi-imam/248951

9. Türkiye’de iktidar olan AKP üyesi, doktor ve İstanbul’daki Ermeni cemaatine mensup Sevan Sıvacıoğlu, yeni seçilen TBMM’de milletvekili olacak. AKP seçim listesinde 9. sırada yer alan Sıvacıoğlu, TBMM’ye Ermeni cemaatini temsil eden tek bir milletvekili olarak girecek. https://www.ermenihaber.am/tr/news/2023/05/18/T%C3%BCrkiye-se%C3%A7imler-TBMM-Ermeni/248589

10. Artsakh (“sözde” Dağlık Karabağ Ermeni devleti) başkanı Arayik Harutyunyan, Ermenistan yetkililerini artsakhı Azerbaycan’ın bir parçası olarak gören her türlü çaba ve açıklamadan kaçınmaya, Erivan’ı Ermeni ulusal çıkarları ve özlemlerinin yanı sıra devlet ve uluslararası yükümlülüklere de sadık kalmaya çağırdı. https://asbarez.com/artsakh-president-urges-yerevan-to-refrain-from-agreeing-to-azerbaijani-control-of-karabakh/

11. Ermenistan Savunma Bakanı Papikyan, Fransa’nın Ermenistan Büyükelçisi Anne Louyot’u kabul etti. Görüşmede savunma ve bölgesel güvenlik alanında Ermeni-Fransız ikili işbirliğine ilişkin konular ele alındı. Büyükelçi Louyot’a talebi üzerine Ermenistan-Azerbaycan sınırındaki durum hakkında bilgi verildi.

Armenian Defense Minister briefs French Ambassador on border situation

12. AVİM web sitesinde Sn. Hazel Çağan Elbir imzasıyla “PAŞİNYAN, AZERBAYCAN’IN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜNÜ TANIMAYA HAZIR OLDUĞUNU AÇIKLADI, AMA…” başlıklı yazı yayınlanıyor: “Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, 22 Mayıs 2023 tarihinde bir basın toplantısı düzenlemiştir. Paşinyan, basın toplantısında Ermenistan ve Azerbaycan arasında bir barış anlaşması imzalanabileceğini açıklamıştır. Ayrıca Azerbaycan’ın Karabağ’ı da içine alan toprak bütünlüğünü tanımaya hazır olduğunu belirtmiştir. Bu tanımanın ise bazı önkoşullara bağlı olduğunu açıklamıştır.” … yazının devamını aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz. https://avim.org.tr/tr/Yorum/PASINYAN-AZERBAYCAN-IN-TOPRAK-BUTUNLUGUNU-TANIMAYA-HAZIR-OLDUGUNU-ACIKLADI-AMA

Serkan Korkmaz – FEYM GRUBU
Posted in FEYM GRUBU ÇALIŞMALARI | Leave a comment

ERDOĞAN GERÇEKLERİ SAKLIYOR * BİLİNMEYEN TERÖR GERÇEKLERİ * AKP – PKK – FETÖ GİZLİ İLİŞKİLERİ

Posted in Bölücü KÜRTÇÜLÜK, BOP, PKK TERÖRÜ, Politika ve Gundem, VİDEOLAR | Leave a comment

Güncellendi * FINFISHER * BÜYÜK ABİ İZLİYOR, DİNLİYOR, GÖZLÜYOR, KAYDEDİYOR * Almanya’da savcılık, Türkiye’ye casus yazılım satan şirket yöneticileri hakkında iddianame hazırladı * Alman basını: Bir Alman yazılım şirketi Türkiye’ye muhalefetin telefonlarını dinlemesi için casus yazılım satmakla suçlanıyor

Naci KAPTAN / 05.09.2019 – Güncellendi 15.10.2020 – Güncellendi 23 Mayıs 2023

Almanya’da savcılık, Türkiye’ye casus yazılım satan
şirket yöneticileri hakkında iddianame hazırladı

Euronews • Son güncelleme: 23/05/2023

FinFisher şirketinin bilgisayar ve cep telefonlarını izlemeyi mümkün kılan ve “truva atı” diye anılan bilgisayar casusluk yazılımları geliştirdiği biliniyor.

Almanya’nın Bavyera eyaletindeki Münih kenti savcılığı, FinFisher şirketinin dört eski yöneticisi hakkında, siyasi muhalifleri gizlice izlemede kullanılabilecek bir casusluk yazılımını yasa dışı bir şekilde Türkiye’ye satmak suçundan iddianame hazırladı.
Savcılık yaptığı yazılı açıklamada, İngiliz Gamma şirketinin bir yan kuruluşu olan FinFisher şirketinin dört eski yöneticisinin, casusluk yazılımını Avrupa Birliği üyesi ve anlaşma olmayan ülkelere satarak, çift kullanım amaçlı ürünlerin ruhsatlandırılma koşullarını kasten ihlal etmekle suçlandığını duyurdu.
FinFisher şirketinin bilgisayar ve cep telefonlarını izlemeyi mümkün kılan ve “truva atı” diye anılan bilgisayar casusluk yazılımları geliştirdiği biliniyor. Savcılık, FinFisher şirketi dört eski yöneticisini, Alman ticaret ve ödemeler yasasının üç ayrı maddesini ihlal etmekle suçluyor.
Savcılığın hazırladığı suç dosyasına göre 2017 yılında sahte bir internet sitesi aracılığıyla Türkiye’de ismi açıklanmayan muhaliflerin FinFisher şirketinin geliştirdiği FinSpy adlı casus yazılımı indirmesinin sağlandığı belirtilerek, burada hedefin muhalefet üzerinde casusluk faaliyetleri yürütmek olduğu bildirildi.

Almanya’da Türkiye’ye casus yazılım sattığı iddia edilen şirkete baskın

Savcılık 2019 yılında aralarında Almanya’daki Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütü, Avrupa Anayasa ve İnsan Hakları Merkezi de aralarında olmak üzere 4 sivil toplum kuruluşunun (STK) Münih mahkemesine yaptığı suç duyurusu üzerine ilk soruşturmayı başlattı.
Savcılığa suç duyurusunda bulunan STK’lara göre, FinFisher 2017’de Türk gizli servisine bu yazılımı teslim etti. Bu yazılım daha sonra muhalefete yönelik “casusluk yapmak” amacıyla kullanıldı. Savcılık, FinFisher şirketini, yazılım programını diş ticaret kanununda öngörülen ihracat iznini almadan yasa dışı yollardan Türkiye’ye satmakla suçluyor.

Kılıçdaroğlu’nun “adalet yürüyüşü” sırasında kullanıldı mı?

Alman medyasında daha önce çıkan haberlerde, FinSpy yazılımının 2017 yılında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu tarafından düzenlenen “adalet yürüyüşü” sırasında CHP’li vekillerin ve başka katılımcıların cep telefonlarına yerleştirildiği bu şekilde yazışma ve konuşmaların anında takip edildiği ileri sürülmüştü.
Fransız Haber Ajansı’nın (AFP) haberine göre FinFisher ürünlerini sadece AB ülkeleri ve özel anlaşma sağlanan Avustralya, Japonya, ABD ve İngiltere’ye satma hakkına sahip. Bu arada Alman medyası, FinFisher yazılımının potansiyel alıcıları arasında Türkiye dışında Mısır ve Burma gibi ülkelerin de bulunduğunu aktardı.
https://tr.euronews.com/2023/05/23/almanyada-savcilik-turkiyeye-casus-yazilim-satan-sirket-yoneticileri-hakkinda-iddianame

FINFISHER NEDİR? 

Birçoğunuz adını bile duymamışsınızdır… Adı FinFisher, işlevi telefonlara, bilgisayarlara, Sky-Pe görüşmelerine sızarak muhalifleri izleyen, dinleyen, görsellerine erişebilen bir casus yazılımıdır. Daha çok totaliter ülkelerin yöneticileri, istihbarat ve emniyet güçleri tarafından kullanılan ve legal olmayan bir sistemdir.
Bu konudaki haberleri bir sene önce paylaşmıştım. Türkiye’nin de bu sistemi el altından alarak kullanmakta olduğu bilgileri basına yansımıştı. Yani BÖYYÜK ABİ bizleri izliyordu. Bu gün de aşağıdaki habere rastladım. Casus programı FinFisher’i Türkiye’ye sattığı düşünülen  bir firmaya Almanya’da polis baskın yapmış. Bu konu daha önce de 2019 yılında Alman basınına konu olmuştu.

‘Sahte internet sitesi aracılığıyla telefonlara sızıldı’

Alman basınında yer alan haberlerde ise Sınır Tanımayan Gazeteciler ve Avrupa Anayasal Haklar ve İnsan Hakları Merkezi temsilcilerinin söz konusu yazılımın kaynak kodlarını analiz ettiğini ve yazılımı geliştirenin Alman şirket olduğunun tespit edildiğini yazıyor.
Söz konusu örgütler, yazılımın Türkiye’ye yasa dışı yollarla satıldığı iddiasıyla bir suç duyurusunda bulunduklarını da belirtiyorlar. Yazılımın Türkiye’de yayın yapan muhalif bir internet haber sitesinin sahte versiyonuna yerleştirildiği ve bu yolla telefonlara sızıldığı da iddia ediliyor.
Sınır Tanımayan Gazeteciler Almanya temsilcisi Christian Mihr iddialar için “Alman casusluk yazılımının Türkiye’de gazeteciler ve muhalif kişilere karşı kullanıldığını görmek kabul edilebilir bir şey değil” diyor.

Almanya’da Türkiye’ye casus yazılım sattığı iddia edilen şirkete baskın

euronews • Son güncelleme: 15/10/2020

Almanya’da casusluk yazılımları geliştiren FinFisher isimli şirketle bağlantılı 15 noktada arama yapıldı. Savcılıktan yapılan açıklamada Münih merkezli şirketin söz konusu yazılımları otoriter yönetimlere satarak ihracat kanunlarını ihlal ettiğinden şüphelenildiği vurgulandı.
Almanya’daki insan hakları gruplarının FinFisher’ın muhaliflerin takibinde kullanılabilecek casusluk yazılımlarını Türkiye’ye tedarik ettiği yönündeki iddiaları üzerine Münih savcıları geçtiğimiz yıl bir soruşturma başlattı.
Savcılık sözcüsü Anne Leiding yaptığı açıklamada Münih yakınları ve Romanya’da şirketle ilgili ofis ve evlerin 6-8 Ekim tarihlerinde arandığını belirtti. Leiding soruşturma şirketin tepe yöneticisi ve çalışanlarına odaklandığını vurguladı. Sözcü şirketin yazılımları Federal Ekonomi ve İhracat Kontrolü Ofisi’nin onayı almadan yurtdışına sattığından şüphelenildiğini açıkladı.
https://tr.euronews.com/2020/10/15/almanya-da-turkiye-ye-casus-yaz-l-m-satt-g-iddia-edilen-sirkete-bask-n

Habere ön not;

FinFisher isimli casusluk programının yasal olmayan bir şekilde Türkiye’ye satıldığına ilişkin bir haber Alman basınında yayımlandı. Bu demektir ki Emniyet Gen.Müdürlüğü veya MİT muhalifleri ve  aktivistleri izlemeye almıştır. Aynı programın Mısır tarafından alınarak muhalifleri izlediği BBC tarafından yazılmış olup haber özeti aşağıdadır.
Bahse konu casusluk yazılımı sadece telefonlar için değil, bu dinlemeyi yapmak isteyen kamu kurumları da izleme merkezlerindeki bilgisayar üzerinden kullanabiliyor. Kişiler arasındaki yazışmaları, video görüşmelerini, dosya transferlerini anlık olarak izleyebiliyorlar , kaydediyorlar. Bu konudaki demo video şöyle ; 

FinFisher isimli dinleme/izleme casusluk programının gizlice Mısır hükümetine satıldığı ve hükümetin muhalifleri ve aktivistleri dinleyerek izlediği haberi  https://www.bbc.com/news/technology-14981672  linkinde yayımlanmış olup özü şöyledir;
“BBC tarafından görülen belgeler, bu yılın başlarında Mısır devlet güvenlik binasının yağma karargahında bulundu.Gamma International UK Ltd tarafından Finfisher adlı bir yazılım programı sunma teklifini açıkladılar.

Finfisher gizlice insanların bilgisayarlarına erişmek için “birçok küresel güvenlik ve istihbarat servisi tarafından kullanılan” bir araç seti olarak tanımlanmaktadır.

Mısır gizli polisinin Elektronik Penetrasyon Bölümünden gelen dosyalar, Gamma’nın ürününü, İnternet üzerinden Skype telefon görüşmeleri yapma yeteneğine sahip “dünyadaki tek güvenlik sistemi” olarak nitelendirdi.
Onlar, ürünün “Hotmail, Yahoo ve Gmail ağlarının e-posta kutularına erişen güvenli sistemlere girmenin etkili bir elektronik sistemi olduğunu kanıtladığını” tespit eden Mısır gizli polisi tarafından yapılan beş aylık bir denemeyi ayrıntılandırıyorlar.
Alman kamu televizyon ağı MDR tarafından keşfedilen bir başka belgenin Finfisher programının ilk kurbanlarını ortaya çıkardığı düşünülüyor. Belge, yazılım denemesi süresi boyunca, gizli polisin şifreli Skype çağrılarına nasıl başarıyla girdiğini ve kaydedildiğini açıklamaktadır.
ABD demokrasi grubundaki Özgürlük Evi’nden Şerif Mansour, parlamento seçimlerinin izlenmesine yardımcı olmak için geçen yıl Mısır’daydı.

‘Dış kaynak kullanımı baskısı’

Belgede rahatsız etmenin kurbanı olarak adlandırılan Finfisher yazılımını suçladı ve İngiliz hükümetini harekete geçmeye çağırdı. “Biz demokrasi ve insan hakları aktivistleri zaten birçok sıkıntı yaşıyor ve çok fazla tehdit alıyorlar. Hükümetten değil, yazılım şirketlerinden bekliyoruz.”

Citizen Lab sitesi yapmış olduğu bir araştırmada 32 ülkede FinFisher programının kullanıldığını / izlerini tesbit etmiş olup kullanıcı ülkelerin haritası yukarıdadır. Türkiye’de bu ülkelerin arasındadır. Citizen Lab şöyle diyor;

Ülke Bulguları

“Bu bölümde, taramalarımız tarafından tanımlanan olası FinFisher hükümeti kullanıcılarının listesini sunuyoruz ve ayrıca hangi FinSpy rölelerinin hangi FinSpy Master’lara hizmet ettiğini tespit ediyoruz. Yukarıda, bir ülkedeki IP adresinde bir FinFisher masterının varlığına veya belirli bir hükümet departmanına ait 32 ülkedeki FinFisher hükümetinin 33 muhtemel kullanıcısını tespit ediyoruz.”

Country Findings

“In this section, we provide a list of likely FinFisher government users identified by our scans, and also map out which FinSpy relays serve which FinSpy Masters. Above we identify 33 likely government users of FinFisher in 32 countries, based on the presence of a FinFisher master at an IP address in a country18 or belonging to a specific government department.”

https://citizenlab.ca/2015/10/mapping-finfishers-continuing-proliferation/

Böyyük abi iş başında, özetle muhalif olanlar izleniyor.

Naci Kaptan / 05.09.2019

BBC Türkçe / Yayınlanma tarihi: 5 Eylül 2019

Alman basını: Bir Alman yazılım şirketi Türkiye’ye muhalefetin telefonlarını dinlemesi için casus yazılım satmakla suçlanıyor.

Almanya’nın Bavyera bölgesinde savcıların başlattığı bir soruşturmada FinFisher adlı yazılım şirketinin Türkiye hükümetine muhalefetin telefonlarının dinlenebilmesi için casus yazılım sattığı iddia ediliyor
Almanya’nın Bavyera bölgesinde savcıların başlattığı bir soruşturmada FinFisher adlı yazılım şirketinin Türkiye hükümetine muhalefetin telefonlarının dinlenebilmesi için casus yazılım sattığı iddia ediliyor.
Sueddeutsche Zeitung gazetesinde yer alan habere göre, Münih Savcılığı’nın yürüttüğü soruşturmada, söz konusu yazılım şirketinin teknik takip yazılımını ve ekipmanını yasa dışı yollarla Türkiye’ye ihraç ettiği iddia ediliyor.
Reuters haber ajansı ise FinFisher şirketinin konuyla ilgili bir yorum yapmadığı, e-posta ve telefon yoluyla iletilen soruları yanıtlamadığı ifade ediliyor.
Soruşturmaya konu olan Finspy adlı yazılımın 2017 yılında olağanüstü hal dönemindeki gözaltı ve ihraç kararlarını protesto etmek için düzenlenen bir eyleme katılanların telefonlarına yerleştirilmek üzere Türkiye tarafından satın alındığından şüphelenildiği belirtiliyor.
Konuyla ilişkin daha fazla bilgi için; https://citizenlab.ca/2015/10/mapping-finfishers-continuing-proliferation/
Reuters haberinde, Finspy aracılığıyla yazılımın yerleştirildiği telefonlardaki rehberlerin, fotoğraf ve videoların ele geçirilebildiği belirtiliyor. Benzer iddialar 2018 yılında da gündeme gelmiş, Almanya Ekonomi Bakanlığı teknik takip ve casusluk yazılımlarının ihracı için herhangi bir lisans çıkarılmadığını açıklamıştı.
http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/bilim_ve_teknoloji/1565832/
Posted in BİLİŞİM - İNTERNET -, FAŞİZM, İNSAN HAKLARI - DEMOKRASİ, İSTİHBARAT KURUMLARI, YOZLAŞMA - AHLAKSIZLIK | Leave a comment

GİZLİ ASKERİ OPERASYONLAR * Birleşik Krallık Özel Kuvvetleri’nin 2011’den beri 19 ülkede gizlice operasyon yürüttüğü ortaya çıktı.

Birleşik Krallık ordusundaki özel kuvvetler birimi II. Dünya Savaşı sırasında kurulmuştu (Reuters)

Birleşik Krallık Özel Kuvvetleri’nin 2011’den beri 19 ülkede gizlice operasyon yürüttüğü ortaya çıktı. Özel kuvvetlere bağlı birliklerin faaliyetlerini inceleyen rapor medya sızıntılarına dayanıyor

Salı 23 Mayıs 2023

Birleşik Krallık Özel Kuvvetleri’nin 2011’den bu yana aralarında Nijerya, Filipinler, Rusya, Suriye, Ukrayna ve son olarak Sudan’ın da olduğu 19 farklı ülkede operasyon yürüttüğü anlaşıldı.
Elit askeri birliklerin operasyonları ilgili bakanlıklar tarafından açıklanmayarak gizli tutulsa da, Silahlı Şiddete Karşı Eylem isimli sivil bir araştırma grubu 2011’den bu yana yaşanan medya sızıntılarını inceleyerek özel kuvvetlerin operasyon yürüttüğü ülkelerin listesini çıkardı.
Raporu hazırlayan grup, özel kuvvet askerlerinin parlamentonun onayı olmadan yurtdışı görevlere gönderilebildiğine ve faaliyetlerinin hiçbir parlamento komitesinde soruşturma konusu olmadığına dikkat çekti.
Raporda Özel Kuvvetler Hava Servisi, Özel Keşif Birliği ve Özel Kuvvetler Deniz Servisi gibi birimlerin defalarca kez başbakanlar ve savunma bakanları tarafından yüksek riskli görevler için yurtdışına gönderildiği ifade edildi.

Suriye, Ukrayna, Tunus

Birleşik Krallık Özel Kuvvetler askerlerinin 2012’de silahlı muhalif grupları Beşar Esad’a karşı desteklemek için Suriye’ye girdikleri, 2013’teyse bombalanacak bazı askeri hedefleri belirlemek için ülkede faaliyet gösterdikleri ifade edildi. Birleşik Krallık’ın Suriye’yi bombalama planı parlamento tarafından reddedilmişti.
Raporda, geçen aylarda Pentagon’dan sızan istihbarat belgelerine atıfla, 50 özel kuvvetler askerinin Ukrayna’da bulunduğu belirtildi.
2015’te Tunus’ta 30’u Britanyalı 38 kişinin ölümüyle sonuçlanan otel saldırısının ardından dönemin başbakanı David Cameron’ın özel kuvvetlere “açık çek” verdiği ve Ortadoğu’daki radikal İslamcı liderlerin yakalanmasını veya öldürülmesini istediği iddiası da raporda kendine yer buldu.
Raporda, 2010 ve 2011’de özel kuvvetler askerlerinin Afganistan’da 54 kişiyi silah ürettikleri gerekçesiyle infaz ettiği iddiasına da yer verildi. Konuyla ilgili martta kamu soruşturması başlatılmıştı.
İki ülkede rehine kurtarma operasyonları
Özel kuvvetler askerlerinin Rusya’ya gitmesiyle ilgili basına yansıyan tek olaysa 2014’te Soçi’de düzenlenen Kış Olimpiyatları sırasında Britanyalı atletlerin güvenliğini sağlama amaçlı yapılan görevlendirme oldu.
Raporda, özel kuvvetlere bağlı komando birliklerinin 2012’de Nijerya’da rehin tutulan bir Britanyalı ve bir İtalyan’ı kurtarmak için yürüttükleri operasyonun başarısız olduğu, 2019’da Filipinler’de alıkonulan bir çiftin kurtarılması operasyonununsa başarıyla sonuçlandığı bildirildi.
Birleşik Krallık Özel Kuvvetler askerlerinin operasyon yürüttüğü ülkeler listesinde Cezayir, Estonya, Fransa, Umman, Irak, Kenya, Libya, Mali, Güney Kıbrıs, Pakistan, Somali ve Yemen gibi ülkeler de yer aldı.
Raporla ilgili Savunma Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, “Özel kuvvetler hakkında yorum yapmamak peş peşe gelen birçok hükümetin ortak yürüttüğü uzun süreli bir politikadır” dendi.

Independent Türkçe, Guardian, BBC
Posted in DÜNYA ÜLKELERİ, EMPERYALİZM, İSTİHBARAT KURUMLARI | Leave a comment