Yasal Uyarı
Bu BLOG içinde yer alan yazı ve görseller kişisel kullanım ve/veya bilgi paylaşma amacı ile sınırlıdır, hiç bir ticari amacı yoktur.
Bu BLOG içindeki yazı ve görselleri paylaşırken kaynak göstermeniz rica olunur.
The contents of this BLOG are limited to personal use and/or information sharing, and there is NO COMMERCIAL purpose.
Arama
Takvim
Son Bir Ayda En Cok Okunanlar
- AKP’NİN KURULUŞUNDAKİ “YABANCI”…
- EMNİYETTE MİLLİ DAMAR ve KÖZCÜLER ÖRGÜTÜ *…
- uyarı +18 * TANIMADAN BİLMEDEN OSMANLI’YA…
- OSMANLI ÇOCUKLARINA TARİH BİLGİSİ * 25 karılı ve 43…
- “ALİ BABANIN BİR ÇİFTLİĞİ VAR, ÇİFTLİĞİNDE…
- ÖMER HAYYAM’dan “Irmaklarından şaraplar…
- ASLINI İNKAR EDEN HARAMZADEDİR..
- KÜLTÜR SANAT * Minyatür Sanatı Nedir? Özellikleri Nelerdir?
- YEREL HALK * ÖLDÜRÜLÜYORUZ FARKINDA MISINIZ?
- BELLEK DÜRTÜCÜ * YERLİ CEP TELEFONU VE BİR İHANETİN…
-
Yeni Yazılar
Arşivler
Kategoriler
- 12'den vuran sözler
- 21.YÜZYIL ENSTİTÜSÜ
- AB
- ABD – AB – EMPERYALIZM
- AFORİZMALAR
- AHMET TAKAN YAZILARI
- AHMET TANER KIŞLALI
- AKIL AÇICI KONUŞMALAR
- AKIL FİKİR YAZILARI
- AKLI VİCDANI HÜR YAZIŞMALAR
- ALİ ERALP YAZILARI
- ALİ NEJAT ÖLÇEN
- ANAYASA
- ANIL ÇEÇEN
- ANILAR
- ANLAŞMALAR-SÖZLEŞMELER
- Anons
- Arastirma
- ARKEOLOJİ – MİTOLOJİ
- ARŞİV SANDIĞI
- ASİMİLASYON
- ATATURK
- AYNANIN SIRLARI
- BANU AVAR yazıları
- BARIŞ'LAR
- Bekir Coşkun yazıları
- BELLEK DÜRTÜCÜ
- Bilim ve Teknoloji
- BİLİŞİM – İNTERNET –
- BİLİYOR MUSUNUZ ?
- Bölücü KÜRTÇÜLÜK
- BOP
- BÜLENT ESİNOĞLU YAZILARI
- BÜTÜN DÜNYA DERGİSİ
- Calisma Dunyasi – Is ve Emekciler
- CUMARTESİ YAZILARI
- CUMHURİYET – DEMOKRASİ – ÇAĞDAŞLIK
- DAVUT ARSLANTÜRK
- DEMOKRASİ-ÖZGÜRLÜK
- DENİZ VE DENİZCİLİK
- DEVRİM VE KARŞI DEVRİMLER
- DİN-İNANÇ
- DIŞ POLİTİKA
- Dizi Yazilari
- DOĞA – ÇEVRE
- Doga – Cevre – Ekoloji – Tarim
- DOĞAL FELAKETLER
- DOĞAL YAŞAM
- DOĞAN KUBAN
- DÜNYA DENİZCİLİK SAVAŞLARI
- DÜNYA ÜLKELERİ
- DURUM VAZİYETİ
- DUYURULAR
- EDEBİYAT – ANI – ÖYKÜ – ŞİİR
- EĞİTİM
- Ekonomi
- EMİN ÇÖLAŞAN
- EMPERYALİZM
- ENERJİ
- English articles – İngilizce makaleler
- ERGENEKON – BALYOZ
- ERMENİ SORUNU
- EVVEL ZAMAN İÇİNDE
- FAŞİZM
- FELSEFE ve GÜZEL DEYİŞLER
- Fetullah Gülen
- FEYM GRUBU ÇALIŞMALARI
- Flash Haber
- FOTOĞRAFLAR
- FUAT AVNİ
- GAZETE MANŞETLERİ
- GDO
- GEÇMİŞİN İÇİNDEN
- GEÇMİŞİN İÇİNDEN YAŞAM
- GEDİĞE TAŞ KOYMAK
- Genel Kultur
- GIDA
- GÖÇLER-GÖÇMENLER
- GÜLMECE
- Gundem
- GÜNDEM – YORUM
- Haber
- HABER GÜNDEM
- HAYATIN İÇİNDEN
- HUKUK-YARGI-ADALET
- İHANET VE YABANCI YANDAŞLAR
- İLHAN ARSEL – DİN VE İNANÇ
- İLHAN SELÇUK YAZILARI
- İNSAN HAKLARI – DEMOKRASİ
- İrtica
- İSRAİL – SİYONİZM
- İSTİHBARAT KURUMLARI
- KADIN HAKLARI
- KAPİTALİZM – LİBERALİZM
- KARİKATÜR
- KIBRIS
- KISA KISA
- KISSADAN HİSSELER
- KIZILDERİLİLER
- Kose Yazarlari
- KÖŞELİ YAZILAR
- KÖY ENS.ÖĞR. MUSTAFA AKSUNGUR ANILARI
- KÖY ENSTİTÜLERİ
- KÜLTÜR – EĞİTİM – ÇAĞDAŞLIK
- KUMPAS-TEZGAH-ÜÇ KAĞIT
- KÜRESEL POLİTİKALAR
- LAİKLİK – CUMHURİYET – DEMOKRASİ
- Madencilik ve Yeralti Kaynaklari
- MAHİYE MORGÜL
- MEDYA
- MEHMET ALİ GÜLLER
- Mehmet Halil Arık yazıları
- MEHMET TÜRKER
- MENEMEN OLAYI – KUBİLAY
- MİNE KIRIKKANAT
- MİTOLOJİ
- MİZAH
- MOLA ZAMANI
- MURAT AĞIREL
- MUSIC
- MUSTAFA YILDIRIM
- MUZİK KUTUSU
- NECATİ DOĞRU YAZILARI
- NECİP HABLEMİTOĞLU
- NURULLAH AYDIN YAZILARI
- NUSRET KEBABÇI
- ORGANİZE İŞLER
- ORTADOĞU ÜLKELERİ
- ÖZDEMİR İNCE
- ÖZELLEŞTİRMELER
- PANDORA'nın KUTUSU
- PAZAR YAZILARI
- PERDE ARKASI
- PKK TERÖRÜ
- Politika ve Gundem
- POROF ZİHNİ
- RADİKAL İSLAM
- Rifat SERDAROĞLU yazıları
- Saglik
- SANAT – RESİM
- Sanat Edebiyat ve Kultur
- SAVAŞLAR-ÇATIŞMALAR
- SAVUNMA
- SAYGI ÖZTÜRK
- SAYIŞTAY RAPORLARI
- science * ingilizce * araştırmacılara
- SEÇİM – SEÇSİS
- ŞERİAT – İRTİCA – KARANLIĞIN AYAK SESLERİ
- SİNAN MEYDAN
- SİYASAL İSLAM
- SİYASİ PARTİLER
- SİYASİ TARİH
- SONER YALÇIN yazıları
- SÖYLEŞİLER
- SUAY KARAMAN
- SUÇ DOSYALARI
- SÜLEYMAN ÇELİK
- SUN SAVUNMA NET
- T.C. BURHAN
- TAKVİM
- Tarih
- TARİHE – AYDINLANMAYA – CUMHURİYETE NOT DÜŞENLER
- TARİKAT VE CEMAATLAR
- TARIM – EKOLOJİ
- TERÖR
- TIMARHANEDE BU HAFTA
- TSK
- ÜÇ'lemeler
- UÇUK KAÇIK HABERLER
- UĞUR DÜNDAR
- UĞUR MUMCU
- ULUSAL STRATEJİ
- Uncategorized
- UNUTMA
- VANDALLIK
- VATANDAŞIN KÖŞESİ
- VİDEOLAR
- Wiki-Leaks – Bilgi sızmaları
- YABANCI BASIN
- YANDAŞ – ÇIKARCI – YAĞCILAR
- YANGINLAR-DOĞAL AFETLER
- Yazarlar
- Yeni Kitaplar
- YENİ NESİL SİLAHLAR
- YILDIZLI YAZILAR
- Yılmaz Özdil
- YOBAZLIK – GERİCİLİK
- YOLSUZLUKLAR
- YOZLAŞMA – AHLAKSIZLIK
- YUNANİSTAN – EGE SORUNU
- Zahide Uçar
Who's Online
52 visitors online now10 guests, 42 bots, 0 membersSeçenekler
ERDOĞAN CUMHURİYETİ
-Bağımsız Yargı vardır, diyenin!
Yazıyı bağlayalım;
TANRI DER Kİ; GÖRÜŞLER
GÖRÜŞLER
Tanrının ne dediğini, ne demediğini pek bilmem ama, benim bu kıt aklım bile diyor ki “bilim ve akılcılık yerine örgütlü cehalet (irtica) eğer bir topluma egemen olmuşsa tek adama körü körüne biat edilir, tüm yetkiler ona verilir. CHP ve aydınlarımız yıllardır kandırılan halkımızı gerektiği gibi bilinçlendirmemiş, uyanmasını sağlayamamıştır. Daha önce Türkiye’de irtica tehlikesini görmediğini söyleyen K. Kılıçdaroğlu’nun artık gözü açılmıştır düşüncesiyle oyumu ona vereceğim ve kazanması için tüm gerçek yurtseverlerin seferber olmasını, kararsızları ikna etmeye çalışmasını dileyeceğim.
22.05.2023 – Kemal Rastgeldi (Sevgili Bekir Coşkunun kuzeni)
Cahillerin Atatürk’e ihanetini bir ölçüde anlıyorum, ama aydın geçinenlerin bu zor zamanda O’nun partisine saldırmasını esefle, endişeyle, dehşetle izliyorum. Mevcut şartlarda aklı başında gerçek yurtseverlerin tek amacı laik, demokratik Atatürk Türkiyesini diriltmek, yani siyasal islamcıların pençesinden, “tek adamın” despotluğundan kurtarmak olmalıydı. Aydın geçinen meğer ne kadar çok Atatürk ve laiklik düşmanı varmış; Erdoğan sayesinde en çok bunu öğrenmiş olduk.
23.05.2023 – Kemal Rastgeldi
Posted in AFORİZMALAR
Leave a comment
YURTSEVER VATANDAŞA SESLENİŞ * 20 yıldır yaşananları olağan bir siyasi süreç olarak kabul ederseniz çok yanılırsınız.
EMPERYALİZMİN UZANTISI SİYASAL İSLAMCILAR
Dün küfrettiklerini, bunların günahına ortak olmam, hesap sormazsam namussuzum dediklerini bugün övenler, rüzgarla 180 derece dönenler, adam satanlar, ilkeli olmayanlar, dün kara dediklerine bugün ak diyenler, genelde sağcılardan, milliyetçi ve siyasal islamcı olanlardan çıkıyor. Ama haksızlık da etmeyelim, solcu liberallerden, maskeli Atatürk’çülerden de topaç fırıldaklar çıkar. Her şeye rağmen Siyasal islamcılar, milliyetçi gözüken DÖNGEL TOPAÇLAR daha bir fazladır. En ağır sözleri söyledikleri adamın kapısına giderek kul olurlar.
Geçmişten örnek mi istersiniz; Kurtuluş Savaşı yıllarında işbirlikçi sözde din adamı Mustafa Sabri, Atatürk’ ve arkadaşlarına “yankesiciler”, “eşkıyalar”, “hainler”, “Allah’tan korkmayan ve peygamberden utanmayan mahluklar”, “yalancılar”, “caniler”, “zalimler”,“katil canavarlar”,“alçaklar” diye LANET okumuştu. İskilipli Atıf İngilizler ve Yunanlılarla işbirliği yapmıştı.
Atıf Hoca’nın kurduğu cemiyet, Aralık 1919’da “Teâlî-i İslâm Cemiyeti” adını almıştır. Bundan sonra Atıf Hoca cemiyet başkanı, Mustafa Sabri Efendi ise ikinci başkan olmuştur. Teâlî-i İslâm Cemiyeti “İngiliz yanlısı, Kuvvayi Milliye Düşmanı ve Din İstirmacısı bir cemiyettir”
İngiliz Muhipleri Cemiyetinin kurucusu resmiyette Sait Molla gözükse de, aslında bu faaliyetin baş mimarı İngiliz Gizli Servisi İstanbul Şubesi Başkanı Papaz Frew’dir. Cemiyet, Kurtuluş Savaşına karşı kayıtsız şartsız İngiliz taraftarlığını savunmuştur. Cemiyetin kurucusu Sait Molla, Papaz Frew’e gönderdiği mektupta Mustafa Sabri Efendi ile anlaştığını bildirmiştir.
Görüldüğü gibi Osmanlı’nın son dönemlerinde padişah tarafından İngiliz’lere istanbul’un anahtarı verilirken din adamı giysili, cübbeli sarıklı hocalar işgal güçleri ile işbirliği yapıyordu. Günümüzde de bunların torunları genlerinden aldığı mirasla yine işbirlikçilik yapıyorlar.
Burada tırnak arası bir cümle yazmak isterim; ” 1920’lerde İstanbul’un işgalinde İngiliz komiser Ryan Londra’ya gönderdiği telgrafta şöyle diyordu; “İş başına öyle kişiler getiriyoruz ki dindar gözükecekler fakat bize hizmet edecekler”. İşte böyle değerli okur, 1920’den buyana değişen birşey yok…
Günümüz siyasal islamcıları, cuma namazlarını kaçırmazlar, dindar görünürler fakat değillerdir. her nasılsa tüm tv yayıncıları camide mevzilenmiştir ve sözde devlet böyüklerinin ne kadar inançlı olduklarını kayda almaktadır. Bunların elleri beytül malın, devlet hazinesinin içindedir. Sürekli olarak topluma yatırıma gidecek olan paraları çalarlar, her bir işten/ ihaleden rüşvet alırlar. Sürekli yalan söylerler. Toplumu Din ve Kuran ile, Allah ve dua ile kandırırlar. Cami avlularında siyasi mitingler, konuşmalar yaparak dini alanları kirletirler. Bilirler ki özellikle eğitimsiz ve mütedeyyin vatandaşı en güzel buralarda kandırırlar.
Türk İslam kelimelerinden hemen İslam kısmına devşirirler. Bunlar devre göre ümmetçi de olurlar. Cumhuriyeti bırakıp saraycı da olurlar. Bunlara göre; Türkçülük bölücülüktür. Milliyetçiliği yerlere serdik diyene koşarlar. Geçmişte de YUNAN işgali normaldir, din açısından caizdir, halifelik çağrısıdır destek olalım diyen zihniyetle iş tutanlar aynı zihniyetli omurgasızlardır… “Keşke Yunan kazansaydı” diyenler, diyeni onurlandıranlar da bunlardır.
Kendilerine bir VATAN, bağımsızlık armağan eden ulus kahramanına ihanet eden, kötüleyen, yabancıların çıkarlarına hizmet eden nankörler de bunlardan çıkar. Düşünmezler ki O yüce kahraman Gazi Paşa Atatürk olmasaydı, ne yurtları, ne bayrakları, ne ezanları, ne ibadet edecekleri camileri, ne de Türk’lükleri olmayacaktı. Türk’lük ve Türk’ler İç Anadolu’dan Asya’ya sürülecekti… Türk’ler asimile edilerek tarihten silinecekti.
Bugüne kadar ülkeyi soyanlar, yolsuzluğa başvuranlar, halkı yoksulluğa mahkum edip yandaşlarını zengin edenler işte bu dönekler, ne olduğu belirsiz Siyasal İslamcılardır. Dava dedikleri ise TÜRK ‘lük ve İSLAM dini değil, paradır…
2 gün sonra sandık başına giderek LAİK DEMOKRATİK CUMHURİYETİN, PARLAMENTER REJİMİN, İNSANCA HUZURLU YAŞAMIN, BAĞIMSIZLIĞIN, ADALETİN, AYDINLANMA DEVRİMLERİNİN, SOSYAL DEVLETTE EŞİT YAŞAMIN, LİYAKATIN oylamasını yapacağız.
Çocuklarımıza, ya aydınlık bir Türkiye,
Ya da Vahabi islamına bulanmış, hizbullahçı, karanlık bir ülke bırakacağız…
Seçim sizin..
Naci Kaptan – 25 Mayıs 2023
20 yıldır yaşananları olağan bir siyasi süreç
olarak kabul ederseniz çok yanılırsınız.
-İktidarın planlı ve kasıtlı icraatlarını klasik bir muhalefet anlayışıyla basit bir siyasi beceriksizlik, yandaşa rant sağlama ve irtikap mantığı içinde açıklamak, gözü açılmamış siyasi bir saflık ve budalalıktır…
AKP, alıştığımız manada bir siyasi parti değil bilakis ihvancı geleneğin temsilcisi olan, marjinal içgüdüsel reflekslere sahip Cumhuriyetin düşmanı bir partidir.!
Hatta parti ifadesinin ötesinde içeriği ve faaliyetleri itibarıyla her şeyi göze almış bir siyasal İslam örgütüdür..
Bu yapı dış destekli bir proje ile iktidarı ele geçirdiği günden itibaren Cumhuriyet Türkiye’sini yönetilecek değil darülharp mantığı içinde fethedilecek bir ülke olarak görmüştür.!
T.C. bu örgütsel yapının nezdinde her zaman kafirler tarafından kurulmuş ve yıkılması gereken bir küffar devlettir.!
Mevcut yapıyla geçmişten illiyet bağı bulunan ve Almanya’da devlet destekli örgütlenmiş olan kara sesin de ifade ettiği gibi Baş Kafir ise maketini sembolik olarak idam ettikleri Mustafa Kemal Atatürk’tür.!
Bu yüzden kafir ülkesi kabul ettikleri T.C. Devleti’nin malını, mülkünü yemek, banka faizini almak, talan etmek, içini boşaltmak uyguladıkları darülharp nedeniyle hak ve helaldir.!
Onlar yıllardır bu ülke ve laik toplumla hep savaş halinde oldular ve bunun için de çaldıklarını hırsızlık malı değil hep ganimet olarak gördüler.!
Yok ettikleri milletin hazinesi değil küffarın kasası oldu.! Aynı zamanda küffar kabul ettikleri laik toplumun iffeti, namusu, kızları da malı gibi haktı, helaldi.!
Şimdi anladınız mı;
Onca malın, mülkün haraç, mezat satılmasını.!
Hazinenin tamtakır boşaltılmasını.!
Her türlü milli servetin iç edilip ganimet misali paylaşılmasını.!
Milletin malıyla büyük bir ihtişam ve saltanat içinde yaşam sürme nedenlerini.!
Buna rağmen milletin ve evlatlarının sefalete terk edilip borç batağında yaşatılmasını ve bundan da büyük bir zevk alıyor olmalarını.!
Sübyanların ırzına geçilip çocuk yaşta hoca nikahı kıyılmasını.!
Alay edercesine akıl dışı garip açıklamalar yapılmasını.!
Tüm ekonomik kuralların yok sayılmasını.!
T.C. ibarelerinin parçalarcasına sökülmesini.!
Milli bayramları kutlanmama girişimlerini ve garip bahaneleri.!
Haddini aşan keşke Yunan kazansaydı söyleminin nedenini.!
Hain cenazelerine yapılan devlet törenlerini ve tabutlarına omuz vermelerini.!
Devlet dairelerinde Atatürk posterlerinin baş aşağı asılma nedenlerini.!
Türk’ün destanı Ergenekon’a kara çalma girişimlerini.!
Onca generali tutuklayıp büyük bir zevkle rütbelerini sökmelerini.!
TSK’yı ve bağlı tüm askeri kurumları tahrip etmelerini.!
Türk bayrağının üzerinde bağdaş kurup değersizleştirmelerini.!
İstiklal Marşı’nda ayağa kalkmamalarını.!
Andımıza karşı olmalarını ve ısrarla yasaklattırmalarını.!
Türklük ifadesine olan düşmanlığın nedenini.!
Atatürk’e ve kahramanlara yapılan onca hakaret ve saygısızlıkları.!
Şehide kelle askere tane demelerini.!
Askerimizin başına çuval geçirildiği gün alaycı sözlerini ve tebessümlü yüz ifadelerini.!
Sürekli olarak anayasanın ilk dört maddesini hedef almalarını.!
Demografik yapıyı tahrip etmek ve ihvancı yapıya uygun yeni bir toplum inşa etmek için adeta bir kavimler göçüne dönüştürülmüş milyonlarca sığınmacının ülkeye girmesine göz yummalarının ve vatandaşlık vermeye başlamalarının nedenini.!
Her türlü itiraza rağmen pişkin ve soğukkanlı tutumlarını.!
Kayıp silahların çözülmeyen akıbetini.!
Kendi yandaşlarına verilen aşırı silah ruhsatlarının nedenini.!
Muhalefet edenlerin havadan sudan sebeplerle tutuklanmalarını.!
Bir korku imparatorluğunun kurulmuş olmasını.!
Medyadaki yoğun algı yönetiminin sebebini.!
Daha yazacağım çok şey var lakin sizleri yormayayım..
Zannediyor musunuz ki yıllarca sarf ettikleri böylesi bir çabayı bir anda yok kabul ederler ve sıradan bir seçimle sessiz sedasız çekip giderler.!
Öyleyse çok safsınız.!
AKP bu ülkede kaybedeceği hiçbir seçimi y a p t ı r m a z . !
2023 bunlar ve dolayısıyla hamileri için bir rövanş tarihidir, parantez olarak kabul ettikleri bir dönemin 100. yıl seneyi devriyesinde kapanacağı kin ve intikam günüdür.!
Mevcut muhalefet ve sıradan söylemler bunlara vız gelir.!
Yukarıda ifade ettiğim gibi finale çok az kaldı.!
Artık uyanma ve Atatürk çizgisindeki tüm muhalefet partilerinin, sivil toplum örgütlerinin ve toplumun milli bir ruh içinde tek parça olma vaktidir.!
Bu bir müdafaa-i hukuk mücadelesidir…
Yoksa geçmiş olsun Türkiye’m…
Dr. Vecdet Öz
MUHALEFET PARTİLERİNİN YÖNETİCİLERİNE, YURTSEVER VATANDAŞA SESLENİŞ
SESLENİŞ
Sayın Kılıçdaroğlu, Sayın Meral Akşener, Sayın Temel Karamollaoğlu, Sayın Mithat Sancar, Sayın Erkan Baş, Sayın Rıfat Serdaroğlu, Sayın Muharrem İnce, Sayın Gültekin Uysal, Sayın Nurullah Ankut, Sayın Öztürk Yılmaz, Sayın Ahmet Davutoğlu, Sayın Ali Babacan ve Sayın Ümit Özdağ,
Türkiye Cumhuriyeti olağanüstü günler yaşamakta ve bölünmeye doğru hızla sürüklenmektedir. Türk Millet’i her yeni bir güne katlanamayacağı kadar ağırlaşan şartlar, giderek artan bir huzursuzluk, yoksulluk, işsizlik, adaletsizlik ve çaresizlikle uyanmaktadır.
HALK bu sıkıntılar içinde sorunlarıyla boğuşurken devletimiz de, özellikle siz siyasetçilerin paranoya diyerek bugüne kadar üzerinde durmadığınız olaylar yüzünden, gerçek bir “BEKÂ SORUNU” ile karşı karşıya kalmıştır.
Ekonomik sıkıntıların yanında yaşanan depremler, seller, yangınlar, Suriyeliler ve sınırlarımızdan elini kolunu sallayarak sürüler halinde topraklarımıza doluşan Afgan Mülteciler Türk Milletini endişelendirmekte ve sabrını zorlamaktadır.
Sayın genel başkanlar, kendileri, çocukları ve ülkelerinin geleceği için endişelenen halkı sükûnete davet etmek, sizce ÇARE MİDİR?…
Kendi mahallelerinde, kendi gençlerini bıçaklayarak öldüren canilere, kızlarına tecavüz eden ahlaksızlara karşı halka aklıselim içinde davranmayı, tavsiye etmek mi ÇAREDİR?…
Evet, bunlar çare olabilir ancak tek şartla! Türk Milleti uzun süredir öylesine yalnız ve korumasız bırakıldı ki, sırtını dayayacağı, bir ORDUSU YOK!..
Haksızlığa karşı, güvenerek baş vuracağı, adalet arayacağı, bir HUKUK SİSTEMİ YOK!….
Hırsıza, tecavüzcüye, talancıya, soyguncuya karşı korunacağı, bir EMNİYET GÜCÜ YOK!..
Ellinde; bir zamanlar seslerini duyurabildikleri şimdilerde sindirilmiş DEMOKRATİK KİTLE ÖRGÜTLERİ ile tek başlarına ülke sorunlarını çözmeyeceğine inandıkları halde oy verdikleri ve bir araya getiremedikleri PARTİLERİ kaldı..
Bütün bu olumsuzluklara rağmen Türk Milletinin tek bir şartla sakin ve aklı selim davranması mümkün olabilir..
Bunun için Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünden şahsi görüşlerinizi ve genel başkanı olduğunuz partilerinizin ideolojilerini bir kenara bırakarak güçlü bir TÜRKİYE CEPHESİ oluşturmanız ve HALKA GÜVEN VERMENİZ gerekmektedir..
Yaşadığı bu zor günlerde milletin aradığı ve ihtiyaç duyduğu tek şey GÜVENDİR…
Yapılan anketlerde kararsızların yüksek oranı da halkın bu güven beklentisindendir. Bu topraklar, bu vatan ve bu Cumhuriyet hepimizindir.. Biz birlik olmayı başarmak zorundayız!.. Son 20 yıldır içten ve dıştan dayatmalarla bizi zayıflattılar ama parçalayıp bölemediler..
Bugün sizler bir araya gelemezseniz bilin ki hepiniz, hepimiz ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti zarar görecektir… Herkesin kendi başının çaresine bakmasına izin vermeyin. TÜRKİYE CEPHESİNİ bir an evvel oluşturun ve birlikte MÜCADELE EDELİM!..
Hepimiz kazanalım, atalarımızdan emanet aldığımız Laik Türkiye Cumhuriyeti Devleti’mizi geleceğe taşıyalım!..
Ben Değil!… Biz Varız!..diyerek gelin ilk adımı atalım….
*Tesettür (kapanma-gizlenme) on yaşında kız öğrencilere indi.
Burada kalmayacaktır.* ( 4 YAŞINA İNDİ… Ş.G )
Erkek ve kız okulları da ayrılacaktır.
Sonra da sıra kamu taşıtlarında “kadın-erkek ayrımına “ gelecektir.
*Özel araçlarda, kadın-erkek beraberliği de sorgulanacaktır.*
Sırası var.
Zamanı var.
Bu Türkiye’yi siz seçtiniz.
Belki bu iktidara oy vermediniz ama gene de düşünürseniz, bu sonuca gelmede sizin de payınız olduğunu göreceksiniz.
Onyıllar boyunca, bu iktidar yıllarından çok önceden başlayan Kuran kursları adı altında milyonlarca çocuğun beyni yıkandı. Bu süreçte çocuklara “Kuran öğretme” adı altında laiklik karşıtı, Cumhuriyet karşıtı telkinler yapıldı.
Bu yaş çocuklarına yapılan öğretim değil, telkindir. Siz başınızı iki yana sallayıp geçtiniz. Aklınıza bu çocuklara yaz okulları açıp çağa uygun programla yaz aylarını değerlendirmek gelmedi.
Düşünmediniz. Üşendiniz.
Size söylendiği zaman da ilgilenmediniz.
Kuran kurslarında beyni yıkanan milyonlarca çocuk büyüdü. Eğitim gördüler. Fakülte kapılarına dayandılar. Kızlar “kapanma özgürlüğü” istediler. Erkekler mescit istedi, cuma namazına gitmek istediler. İnançları doğrultusunda yaşama hakkı istediler.
Siz on yıllar boyunca bakıp durdunuz, şaşıp geçtiniz. “Çağa aykırı şeyler bunlar” dediniz. “Devlet izin vermez böyle şeylere” dediniz. İçinizde “ordu böyle şeylere izin vermez” deyip rahatlayanlarınız vardı.
Siz hep kendi yanınızda gördüklerinize kızdınız: “Neden bir şey yapmıyorsun?
Bak oralarda neler oluyor?” diye söylenip durdunuz. Ama siz bir şey yapmadınız.
Sizin göreviniz değildi ki. Siz seçimden seçime oyunuzu verdiniz, o kadar. Bazen kızıp oyunuzu da vermediniz. Sonuçta; bu onyıllar boyu din adı altında dogma eğitimi almış milyonlarca çocuk büyüdü, seçmen oldu.
Sandıktan onların kurup desteklediği parti kazanarak çıktı, iktidar oldu. Üniversitelere indirilmiş puanlarla girdiler, yargıç oldular, savcı oldular, kaymakam oldular, vali oldular.
Sizin şaşkın bakışlarınız arasında erkek hastaya bakmayan kadın doktorlar, erkek eli sıkmayan kadın idareciler oldu. Bu arada kadın eli sıkmayan erkekler de yöneticiler arasındaki yerini aldı.
Siz, “aman benim çocuğum özgüvenli olsun, kendi kararlarını versin, kendi sorumluluğunu üstlensin, geleceğin dünyasında kendi yerini alsın” diye elinizden geleni yaparken altınızdaki zemin kaydı.
Çocuğunuzun okulunu imam hatip okulu yapıverdiler. “Aman bu nasıl iş, çocuğum oraya mı gidecek?” diye sızlanınca da size 80 km. uzaktaki okulu gösterdiler. İmza toplayıp, başvurular, toplanıp şikâyet etmeler sonuç verir mi diye bekliyorsunuz.
Bakın, size “Su yolunu buluyor” denildi.
Siz, “Hangi su hangi yolu buluyor” demediniz.
“Durmak yok, yola devam” denildi.
Siz, “Hangi yola devam” diye sormadınız.
Su sizdiniz, yol da onların istediği yoldu.
Bunları söyleyenleri yıllarca bakan, başbakan yaptınız.
Sonra da Cumhurbaşkanı seçtiniz.
Şimdi, ülkeniz kanlı Ortadoğu savaşına girmek üzere.
Elbette sizin savaşınız değil.
Elbette sizin kararınız değil.
Ama artık karar verme iradesi de sizin değil.
Bu irade sizde olduğu zaman gereken işlerin hiçbirini yapmadınız.
Sadece sızlandınız.
Hep başkalarının bir şeyler yapmasını beklediniz.
Onlar sızlanmadı, çalıştı.
*Hiç kimseden beklemeden kendileri gereken her şeyi yaptılar.
Bıkmadan, usanmadan, yıllar boyu kendileri için gereken her şeyi yaptılar.*
Onlar kazandı, siz kaybettiniz.
“Ama Amerika?” demeyin sakın.
Amerika işine geleni destekler.
“Ama aydınlar?” demeyin sakın.
Aydın sizdiniz ve farkına varmadınız.
“Ama ordu?” demeyin sakın.
Ordunun işi değildi, sizin işinizdi.
Bugünkü Türkiye mi?
Bu Türkiye sizin seçiminizdir.
Eğer bir şey düşünüyorsanız şimdi başlayacaksınız.
Gün gün, saat saat, dakika dakika.
Ya da “akan suyun nereye gittiğini seyredeceksiniz…”
ERDAL ATABEK
Lütfen paylaşır mısınız?
Yalnızlığına hapsolmak istemiyorsan ayağa kalkacaksın…
BELKİ DE SON ŞANSIN….**
Posted in DUYURULAR, Politika ve Gundem
Leave a comment
OTORİTER VE FAŞİST REJİMLERİN YÜCE! BİR YÖNETİCİSİ VE ONU YÜCELTEN YALANCI BİR PROPAGANDA SORUMLUSU VARDIR
Büyük Yalan (Almanca: große Lüge), özellikle bir propaganda tekniği olarak kullanılan, gerçeğin büyük ölçüde çarpıtılması veya yanlış sunulmasıdır. Almanca ifade, Adolf Hitler tarafından, 1925 yılında Mein Kampf adlı kitabını yazarken, hiç kimsenin inanamayacağı kadar büyük bir yalanın kullanımını tanımlamak için ortaya atılmıştır.
JOSEPH GOEBBELS;
Adolf Hitler’in sağ kolu, propaganda bakanı, yakın dostu… En önemlisi 1933’te iktidara geldikleri günden sonra “Halkın Führer’ini” yaratan adam… Dünya tarihinde kara propagandayı en iyi şekilde kullanıp kitleleri bu kadar uzun süre ve sebatla peşinden sürükleyen sayılı insan olmuştur. Göreve geldiği ilk günden beri halkı istediği her şeye inandırabilen Büyük Yalanların Ustası…
Joseph Goebbels, Nazi Almanya’sının “Halkı Aydınlatma ve Propaganda Bakanı”, felsefe mezunu ve dünyanın en büyük yalancılarından. Goebbels’in bakanlığa giden yolunda Almanya’daki gelişmelere dönelim:
Parlamento 24 saat çalıştırılıyor, binlerce yasa tek gecede değiştiriliyordu. 1931 yılında Hitler başbakan olduğunda önce SA ve SS Birliklerini yardımcı polis teşkilatı olarak ilan edip en yeni silahlarla donatmıştı.
Polis sayısı ve yetkileri artırıldı. İstihbarat teşkilatları güçlendirildi. Takip edilmeler, fişlemeler sıradanlaştırıldı ve yoğunlaştırıldı. Muhbirlik teşvik edildi. Devletin tüm kurumlarından muhalifleri temizlemeye başladılar.
Bürokraside, yargıda ve orduda yandaşlar etkin hale getirildi. Ders kitapları değiştirilmeye başlandı. Eğitim müfredatı Nazi Almanya’sının temellerine uygun hale getirildi. Parti iktidara yerleştikçe her şeyin hâkimi olmaya başladı. Hitler’e ölümüne sadık bir kadro yavaş yavaş ülkede köşe başlarını tutar hale geldi.
Goebbels bakanlığa getirildi. “Büyük Yalan Teorisi”ni uygulamaya başladı.
Almanya’daki bütün haber kaynakları üzerinde tam kontrol sağladı. Radyo, basın, yayın evleri, sinema, tiyatro ve tüm kültür-sanat faaliyetlerini denetimine aldı. Film, tiyatro, şiir, tüm kültür sanat faaliyetleri hatta şarkı sözleri bile denetime alındı, onaysız paylaşıma sokulamadı. Hiçbir eleştiriye alan tanınmadı. Gündemi sürekli ve çok hızlı değiştiriyorlardı, gerçekler ortaya çıkamayacak kadar yoğun bir bilgi kirliliği yaratılıyordu. Öyle ki işin sonunda Sovyetler Berlin sınırına dayandığında Almanlar hala savaşı kazanmak üzere olduklarını sanıyordu.
En büyük komploları ise 1933 yılının Şubat ayında Parlamento binasının yakılması oldu. Yangını çıkaranlar vatan düşmanı komünistler olarak duyuruldu. Aslında yangını kendileri çıkartmıştı.
Toplumdaki Hitler algısını inşa eden adamdı. Onun kaleminden Hitler kimdi?
“Hitler gariban bir aileden gelme ve tam bir halk çocuğuydu. Eli açıktı, dost ve yakınlarını koruyup kollamaktan geri durmazdı. Haksızlıklara uğramıştı, hep mağdur edilmişti. 1923 yılında hapse atıldığında gık bile demeyip, aman dilenmemişti hiç. Öyle de yiğit ve yürekliydi. Haklı davasından bir adım geriye gitmemişti.
“Demokrattı” Hitler.” Özgürlük ve vatan sevdalısıydı”. Seçimle işbaşına gelmişti ve kurduğu rejimin adı “Demokratik Cumhuriyet”ti. Kendisi için asla hiçbir şey istemiyordu. Her şey ülkesi ve milleti içindi. Tüm bu nedenlerle Hitler sonuna kadar desteklenmeliydi.”
Jowett & O’Donnell Hitlerin temel prensiplerini şöyle sıralıyor:
Soyut fikirlerden kaçının-Duygulara hitap edin.
Birkaç fikri sürekli tekrarlayın-Kalıplaşmış ifadeler kullanın.
Argümanın sadece bir tarafını verin-Rakiplerinizi sürekli eleştirin.
Tüm kötülüklerin merkezi için tek bir düşman seçin.
Bu prensipler Goebbels’in kendi cümleleriyle şöyle vücut buluyordu:
Söylediğiniz yalan ne kadar büyük olursa o kadar etkili olur ve insanların o yalana inanması da o kadar kolaylaşır. Yalan söyleyin mutlaka inanan çıkacaktır. Olmazsa yalana devam edin. Bir şeyi ne kadar uzun süre tekrarlarsanız, insanlar ona o kadar fazla inanırlar. Aynı yalanı sürekli tekrarlamak, o söylemin nereden geldiğini unutturur ve insanların kendi fikri gibi benimseyip savunmasını sağlar.
Halkı her zaman ateşleyin, asla soğumasına ve düşünmesine izin vermeyin. Hatalı olduğunuzu ya da yanlış yaptığınızı asla kabul etmeyin. Asla kendinizden başka birine hareket alanı bırakmayın. Asla kabahat ve suç üstlenmeyin. Sadece bir düşmana odaklanın ve kötü giden her şeyin suçunu onun üzerine yıkın.
Her zaman etrafınızda bir yalaka ordusu bulundurun. İlk sözü kim ne kadar güçlü ve bağırarak söylerse, o kazanır. Önemli olan aydınlar değil kitlelerdir. Çünkü onları kandırmak çok kolaydır. Basın iktidarın kullandığı dev bir klavyedir.
Bana vicdansız bir medya verin, size bilinçsiz bir halk sunayım.
Yargı devlet hayatının efendisi değil, devlet politikasının hizmetkârı olmalıdır.
Yapılan propaganda ‘düşman’ her kimse onun politikasını, planlarını etkileyecek kuvvette olmalıdır. Bazen ulaşılması istenen belgeler sızdırılmalı, gizlilik hallerinde ise her şey müthiş bir gizlilik altında tutulmalıdır.
Joseph Goebbels’in Zeplin Kitap tarafından “Büyük Yalanlar” başlığı altında bir araya getirilmiş makalelerinden oluşuyor. Goebbels, bugün dünyanın pek çok ülkesinde yönetimlerin geçer akçe saydığı şu sözlerin de müellifi:
“Hukuk ve yargı sisteminin devletin efendisi olmasına izin vermeyin.”
“Propaganda esnasında yalan söyleyin, inananlar olacaktır. Şayet başarısız olduysanız devam edin.” “Propagandada kullanılan yalanlar ne kadar büyük olursa insanların onlara inanması kolaylaşır, yalanın etkisi artar.”
“İnsan beyninin tembelliğini unutmayın ve ona göre hareket edin. Tembel zihin propagandayı daha kolay sindirir.” “Halkın zihni her zaman sıcak tutulmalıdır, soğumasına ve işlerin olağan akışına dönmesine izin verilmemelidir.”
“Propagandanızda rakibin üstün yanları olduğunu asla kabul etmeyin, bu durumdan sadece sizin haberiniz olsun.” “Propagandanın zamanı dikkatli seçilmelidir, optimum anda zihinlere yerleşmeli ve orada kalması için çaba gösterilmelidir.”
“Büyük ve basit yalanlar söyleyin ve tekrar tekrar söyleyin; sonunda inanacaklardır.”
“Basını hükümeti çalabileceği büyük bir piyano gibi düşünün.”
“Propaganda zekâ ürünü olmak zorunda değildir, amaca hizmet etmelidir.”
“Yeterince büyük bir yalan söyler ve onu tekrar etmeye devam ederseniz, insanlar sonunda ona inanmaya başlayacaklardır. Yalan, ancak Devletin halkı yalanın siyasi, ekonomik ve / veya askeri sonuçlarından koruyabileceği süre boyunca sürdürülebilir. Dolayısıyla, Devletin muhalefeti bastırmak için tüm yetkilerini kullanması hayati önem taşır, çünkü gerçek, yalanın ölümcül düşmanıdır ve dolayısıyla gerçek, Devletin en büyük düşmanıdır.”
Hitler, Kavgam’da şöyle demişti:
“…Bütün bunlar, kendi içinde oldukça doğru olan, büyük yalanda her zaman belirli bir inanılırlık gücü olduğu ilkesinden ilham almıştır; çünkü bir ulusun geniş kitleleri, duygusal doğalarının daha derin katmanlarında, bilinçli veya gönüllü olmaktan her zaman daha kolay yozlaşır; ve böylelikle akıllarının ilkel sadeliğinde, küçük yalandan çok büyük yalanın kurbanı olurlar, çünkü kendileri genellikle küçük konularda küçük yalanlar söylerler ama büyük ölçekli yalanlara başvurmaktan utanırlar…”
“…Böylesine “devasa” yalanların uydurulmuş olabileceği asla akıllarına gelmez, başkalarının gerçeği bu kadar rezilce çarpıtacak fütursuzluğa sahip olabileceklerine inanmazlar. Bunu ispatlayan gerçekler akıllarına açık bir şekilde önlerine getirilse bile hala şüphe duyacaklar ve tereddüt edecekler ve başka bir açıklama olabileceğini düşünmeye devam edeceklerdir. Ortaya çıkarıldıktan sonra bile bu kadar rezil bir yalanın her zaman arkasında izler bırakacağı, bu dünyadaki tüm uzman yalancılar ve yalan sanatında komplo ustaları tarafından bilinen bir gerçektir…” Adolf Hitler. (Mein Kampf, Vol Ch X)
“…Başlıca kuralları şunlardı: halkın sakinleşmesine asla izin vermeyin; bir hatayı veya yanlışı asla kabul etmeyin; düşmanınızda bir miktar iyilik olabileceğini asla kabul etmeyin; alternatifler için asla yer bırakmayın; asla suçu kabul etme; her seferinde bir düşmana konsantre olun ve yanlış giden her şey için onu suçlayın; insanlar büyük bir yalana küçük olandan daha çabuk inanacaklar; ve yeterince sık tekrarlarsanız, insanlar er ya da geç buna inanacaktır…” Walter C. Langer. A Psychological Analysis of Adolph Hitler: His Life and Legend[7]
Buna benzer saptamalar Ekim 1943’te Henry A. Murray tarafından yazılan “Adolph Hitler’in Kişiliğinin Analizi” adlı raporda da görülmektedir:
“…Asla bir hata veya yanlışı kabul etmemek; suçu asla kabul etmemek, her seferinde bir düşmana konsantre olun; ters giden her şey için o düşmanı suçla; siyasi bir kasırga yaratmak için her fırsattan yararlanın…” Henry A. Muraay. Analysis of The Personality of Adolph HitlerX
Naci Kaptan – 24 Mayıs 2023
KAYNAKLAR;
https://tr.wikipedia.org/wiki/B%C3%BCy%C3%BCk_Yalan_(teknik)
EVRENSEL – Ayşe Şahin – 09 Şubat 2020 – https://www.evrensel.net/yazi/85706/kulagini-cok-cinlattik-goebbels
Posted in FAŞİZM, SİYASİ TARİH, YOZLAŞMA - AHLAKSIZLIK
Leave a comment
Montaj, kara propaganda ve “diktatör olmak isteyene öğütler”
Montaj, kara propaganda ve
“diktatör olmak isteyene öğütler”
Murat Yetkin / 24 Mayıs 2023
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Sözcüsü ve gerçek anlamdaki tek danışmanı İbrahim Kalın Habertürk televizyonunda Erdoğan tarafından montaj olduğu kabul edilen propaganda videosuna şu dolaylı savunmayı getirdi:
• “Bir grup kıvrak zekalı gencin kurguladığı video. Videoda bir araya getirilen unsurlar gerçek. Asıl mesele bu açıklamaları PKK kadroları yaptı mı, yapmadı mı? Sorması gereken bu. 1,5 aydır PKK kadroların ardı ardına Sayın Kılıçdaroğlu’nun destek açıklamalarını biliyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan TRT canlı yayını sırasında Kılıçdaroğlu’na dair gösterdiği propaganda kasetinin montaj olduğunu kabul etmişti. (Foto: Cumhurbaşkanlığı)
Kılıçdaroğlu’nun Habertürk’te “Sahte video yapana sahtekâr denir” dediği yayının ardına tesadüf eden söyleşiyi yürüten Mehmet Akif Ersoy, PKK’lıların beyanlarının ne zamandan beri esas alındığını sormadı. PKK şeflerinden Duran Kalkan’ın seçime birkaç hafta kala, üstelik rahatsız edici bir üslupla “Halbuki PKK ile en çok Tayyip’in ilişkisi oldu, AKP’nin oldu. (…) Kendileri yaptılar o kadar. Niye bu görülmüyor?” demişti. CHP’li Özgür Özel bu yayının yapıldığı gün AK Parti iktidarının 2019 yerel seçimleri öncesi PKK lideri Abdullah Öcalan’ın mektubunun kamuoyuna açıklanması, kardeşi Osman Öcalan’la mülakat yapılması gibi yöntemlere başvurduğunu hatırlatmıştı.
Montaj ve “kıvrak zekalı gençler”
Kılıçdaroğlu ve PKK şeflerinden Murat Karayılan’ın hepinizin ağzından herhangi bir zaman çıkabilecek “haydi” sözünü peşi sıra ekleyerek üretilen bu propaganda videosu Kalın’dan önce, aynı gün Sivas’ta Erdoğan tarafından “kıvrak zekalı gençlerin” ürünü olarak nitelenmişti. Diken haber sitesinde Altan Sancar bu tür montaj ve sahte hesap üretimlerinin altında Mısır merkezli ve İstanbul, Esenyurt’ta şubesi olan bir şirketin bulunduğunu öne sürmüştü.
“Kıvrak zekalı gençler” tanımı bende 2014’te hem de Türkiye’nin Musul Başkonsolosluğunu işgal edilmişken Suriye ve Irak’ta terör estiren IŞİD ve El Kaidecilerin “öfkeli gençler” olarak tanımlanmasını çağrıştırdı. “Kıvrak zekalı gençler” diye dolaylı olarak övülen montaj eylemini bir trol ya da kara propaganda faaliyeti olarak tanımlamak da mümkün.
Son yıllarda sayısız örneğini gördük ama bu örneklerden belki de en tehlikeli olanının Cumhurbaşkanı tarafından seçim propaganda unsuru olarak kullanılmasına, bir canlı yayın sırasında -belki de soruya sinirlenerek- “Ama montaj, ama şu, ama bu” ifadesiyle kabulüne ve sonrasında buna sahip çıkılmasına ilk kez tanık oluyoruz.
“Yasaların arkasına saklanarak olmaz”
Montaj tartışması beni son zamanlarda sık sık açıp olan bitenin başka açıdan anlamaya çalıştığım bir kitaba yöneltti beni. Örneğin, Rusya’nın Ukrayna’yı işgal harekâtını “Özel operasyon” diye adlandırmasının yerini de burada bulmuştum. Bu kitap Almanya’daki Nazi döneminin Adolf Hitler’den sonraki en etkili ismi olan Propaganda Bakanı Joseph Goebbels’in Zeplin Kitap tarafından “Büyük Yalanlar” başlığı altında bir araya getirilmiş makalelerinden oluşuyor. Goebbels, bugün dünyanın pek çok ülkesinde yönetimlerin geçer akçe saydığı şu sözlerin de müellifi:
• “Büyük ve basit yalanlar söyleyin ve tekrar tekrar söyleyin; sonunda inanacaklardır.”
• “Basını hükümeti çalabileceği büyük bir piyano gibi düşünün.”
• “Propaganda zekâ ürünü olmak zorunda değildir, amaca hizmet etmelidir.”
Goebels’in 1932’de yazdığı “Diktatöre ya da Diktatör Olmak İsteyen Birine Altın Öğütler” makalesindeki 20 öğütten 13’üncüsünde şunu söylemiş:
• “Eylemleri tersini gösteriyor olsa da yasalara uyuyormuş gibi bir imaj çizmek adına yasaların ardına saklanmaya çalışan bir diktatör, makamında uzun süre kalmayı asla başaramaz.”
Hitler, Goebbels’in bu makaleyi yazmasından bir yıl sonra, seçimle işbaşına geldi, sonrasını biliyoruz. Demokratik yollarla işbaşına gelen iktidarların kara propagandanın şehvetine kapılarak ülkelerini, vatandaşlarını ve kendilerine büyük zararlar vermelerinin örnekleriyle dolu tarih.
FEYM BÜLTENİ – 118/2023 * Ermeni Faaliyetleri – 24 Mayıs 2023
FANATİK ERMENİ YALANLARINA KARŞI
FEYM BÜLTENİ – 118/2023 *
Ermeni Faaliyetleri – 24 Mayıs 2023
1. ABD yönetimi, Ermeni-Azerbaycan arasındaki en önemli sorunlarla ilgili olarak Bakü ve Erivan’a çeşitli öneriler sundu. https://www.panorama.am/en/news/2023/05/24/US-Armenia-Azerbaijan/2840957
2. Ermenistan ve Çin, iki ülke arasında direkt uçuşlar başlatmayı planlıyor. Ermenistan Uluslararası Havalimanları CJSC Direktörü Marcelo Wende ve Genel Müdürü Sergey Avetisyan China Southern Airlines Genel Müdür Yardımcısı Gan Jiang başkanlığındaki heyeti kabul etti. Görüşmede Çin’den Ermenistan’a direkt uçuşların başlatılması konuları ele alındı. https://www.panorama.am/en/news/2023/05/24/Armenia-China-direct-flights/2841079 – https://news.am/eng/news/761626.html – https://www.ermenihaber.am/tr/news/2023/05/24/Ermenistan-%C3%87in-direkt-u%C3%A7u%C5%9F/249008
3. Artsakh (“sözde” Dağlık Karabağ Ermeni devleti) ulusal meclisi, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın artsakhı Azerbaycan’ın bir parçası olarak tanıma planı sonrası kınamada bulundu. “Sözde” ülke parlamentosunun acil oturumda oybirliğiyle kabul edilen açıklamada, “Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın bugünkü basın toplantısında yaptığı ve artsakhı Azerbaycan’a katmaya hazır olduğunu yeniden teyit ettiği açıklama “sözde” artsakh cumhuriyetinde büyük infial ve öfkeye neden oldu” denildi. https://www.panorama.am/en/news/2023/05/23/Artsakh-parliament-Pashinyan/2840164
4. Rusya Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Zakharova, Erivan’ın Rus ordusundan Ermenistan’daki askeri üssünü terk etmesini istemesi olasılığı konusundaki soruyu yanıtsız bıraktı. https://news.am/eng/news/761664.html
5. ABD’nin Ermenistan Büyükelçisi Kristina Kvien, Ermenistan’da Barış Gönüllüleri Programından mezun olan 16 yeni Amerikan gönüllüsünün yemin töreninde yaptığı konuşmada “1.100 gönüllünün yer aldığı Barış Gönüllüleri programı, Ermeni-Amerikan ilişkilerinin daha yakın ve dostane hale gelmesine katkıda bulunmuştur” dedi. https://news.am/eng/news/761640.html
6. Amerika Birleşik Devletleri Uluslararası Kalkınma Ajansı’nın (USAID) Avrupa ve Avrasya Bürosu Yönetici Yardımcısı Büyükelçi Erin Elizabeth McKee, ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi’deki oturumda “Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın, dört saatten fazla süren bir basın toplantısında, Ermenistan tarafından Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünün tanındığını ilk kez kamuoyuna açıklaması çok önemli bir ilk adım” dedi. https://news.am/eng/news/761638.html
7. ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilisi: “Ermenistan’da küçük modüler nükleer reaktörler inşa etmeyi düşünüyoruz.” Amerika Birleşik Devletleri, Ermenistan ve diğer Avrasya ülkelerinde Rusya ve Çin’den enerji bağımsızlığını güçlendirmek amacıyla küçük modüler nükleer reaktörler inşa etmeyi düşünüyor.
https://www.ermenihaber.am/tr/news/2023/05/24/ABD-Ermenistan-k%C3%BC%C3%A7%C3%BCk-mod%C3%BCler-n%C3%BCkleer-reakt%C3%B6r/248966
https://armenpress.am/eng/news/1111619.html
8. İstanbul Sultangazi’de cuma hutbesi sırasında 28 Mayıs’ı işaret ederek “İki tane silahım ağzına kadar dolu. 80 yıldır bu ülke sizden ne çekiyor, Ermeni döllerinden ne çekiyor” diyen imam hakkında Ermeni azınlık cemaati mensubu avukat Simon Çekem, savcılığa başvurdu.
https://www.ermenihaber.am/tr/news/2023/05/24/Ermeni-cemaati-nefret-s%C3%B6ylemi-imam/248951
9. Türkiye’de iktidar olan AKP üyesi, doktor ve İstanbul’daki Ermeni cemaatine mensup Sevan Sıvacıoğlu, yeni seçilen TBMM’de milletvekili olacak. AKP seçim listesinde 9. sırada yer alan Sıvacıoğlu, TBMM’ye Ermeni cemaatini temsil eden tek bir milletvekili olarak girecek. https://www.ermenihaber.am/tr/news/2023/05/18/T%C3%BCrkiye-se%C3%A7imler-TBMM-Ermeni/248589
10. Artsakh (“sözde” Dağlık Karabağ Ermeni devleti) başkanı Arayik Harutyunyan, Ermenistan yetkililerini artsakhı Azerbaycan’ın bir parçası olarak gören her türlü çaba ve açıklamadan kaçınmaya, Erivan’ı Ermeni ulusal çıkarları ve özlemlerinin yanı sıra devlet ve uluslararası yükümlülüklere de sadık kalmaya çağırdı. https://asbarez.com/artsakh-president-urges-yerevan-to-refrain-from-agreeing-to-azerbaijani-control-of-karabakh/
11. Ermenistan Savunma Bakanı Papikyan, Fransa’nın Ermenistan Büyükelçisi Anne Louyot’u kabul etti. Görüşmede savunma ve bölgesel güvenlik alanında Ermeni-Fransız ikili işbirliğine ilişkin konular ele alındı. Büyükelçi Louyot’a talebi üzerine Ermenistan-Azerbaycan sınırındaki durum hakkında bilgi verildi.
Armenian Defense Minister briefs French Ambassador on border situation
12. AVİM web sitesinde Sn. Hazel Çağan Elbir imzasıyla “PAŞİNYAN, AZERBAYCAN’IN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜNÜ TANIMAYA HAZIR OLDUĞUNU AÇIKLADI, AMA…” başlıklı yazı yayınlanıyor: “Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, 22 Mayıs 2023 tarihinde bir basın toplantısı düzenlemiştir. Paşinyan, basın toplantısında Ermenistan ve Azerbaycan arasında bir barış anlaşması imzalanabileceğini açıklamıştır. Ayrıca Azerbaycan’ın Karabağ’ı da içine alan toprak bütünlüğünü tanımaya hazır olduğunu belirtmiştir. Bu tanımanın ise bazı önkoşullara bağlı olduğunu açıklamıştır.” … yazının devamını aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz. https://avim.org.tr/tr/Yorum/PASINYAN-AZERBAYCAN-IN-TOPRAK-BUTUNLUGUNU-TANIMAYA-HAZIR-OLDUGUNU-ACIKLADI-AMA
Serkan Korkmaz – FEYM GRUBU
Posted in FEYM GRUBU ÇALIŞMALARI
Leave a comment