MUSTAFA KEMAL PAŞA İNGİLİZ YARBAY RAWLİNSON’U NEDEN TUTUKLADI?

Mustafa Kemal Atatürk’ün gençlik ve olgunluk dönemi, İngiltere’nin gücünün doruğunda olduğu, sömürge imparatorluğunun en geniş sınırlarına eriştiği, hayatının son dönemi ise, hala çok önemli bir konuma sahip olmakla beraber giderek yerini başka güçlere terketmeye hazırlandığı bir zaman dilimini kapsamaktadır.

Mustafa Kemal Paşa, I. Dünya Savaşı sırasında farklı cephelerde doğrudan İngiltere’ye karşı, Türk Kurtuluş Savaşı’nda ise doğrudan savaş meydanında olmasa da yine “İngiltere’ye karşı” savaşmıştır.

Ve bütün önde gelen askerler, devlet adamları gibi, düşmanını, gerek diplomasi gerekse askeri alanda önemsemiş, dikkate almış, olabildiğince bu ülkeler ile  barışı ve iyi ilişkileri her zaman öncelemiştir. Türkiye’nin milli çıkarlarını eksiksiz koruyarak diplomasi ile çözülemeyen konularda askeri cephelerde savaşarak tüm dünyanın saygı duyduğu muzaffer ve bir komutan/ aydınlanmacı bir devlet adamı özellikleri ile düşmanlarının bile saygısını kazanmıştır.

Naci Kaptan/ 01 Temmuz 2024

İNGİLİZ YARBAY ALFRED RAWLİNSON’UN TUTUKLANMASI
Osmanlı’nın silahsızlandırılması için görevlendirilen yarbay Alfred Rawlinson’un, herhangi biri değildir; General Sir Henry Rawlinson’un kardeşidir.
Alfred Rawlinson, Sümerce tabletleri ilk defa okuyan arkeolog Sir Henry Rawlinson’un oğludur. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş senedi olan Lozan Antlaşmasının mimarlarından İngiltere Dışişleri Bakanı Lord Curzon’un yeğeniyle evlidir. Tüm bunlardan öte Alfred Rawlinson, çalkantılı bir dönemde Anadolu coğrafyasında bulunmuş bir isim.
İstanbul’un işgal edilmesi üzerine Mustafa Kemal ilkin İngiliz Kuvvetlerinin Batı Anadolu’da stratejik yerlerden çıkarılması ve silahsızlandırılması yönünde emir vermiş, ardından da İstanbul’da tutuklanan ve Malta Adasına sürülen milletvekillerini kurtarmak için misilleme yaparak, Anadolu’da bulunan bütün İngiliz Subaylarının tutuklanmasını emretmiş ve eğer 10 gün içinde Malta’da bulunan asker ve sivil aydınlar serbest bırakılmazsa İngiliz Subaylarının ’da Ankara’da Ulus Meydanında kurşuna dizileceklerini bildirmiştir.
Bunun üzerine Mustafa Kemal’in bu kararını öğrenen Halide Edip Adıvar telaşla Mustafa Kemal Paşaya gelerek; “Aman paşam İngilizleri karşımıza alıyorsunuz”, demiş. Mustafa Kemal Paşa da kendisine cevaben; “Hanımefendi siz şimdiye kadar kiminle savaştığımızı zannediyordunuz, İngiltere bundan sonra hiçbir şey yapamaz. Sonucu bekleyin” demiştir.
Bu sırada İngiliz İtilaf Komiseri yarbay Rawlinson, Sivas Kongresi ve Meclis-i Mebusan’ın toplanması gibi gelişmelerden tedirgindir. Rauf Bey ve arkadaşlarının İstanbul’a gitmesi ve Meclisin toplanması ile durumun nazikleşeceğini tahmin etmektedir. Hayat şartları da zorlaşmıştır. Gelişmeleri sürekli İstanbul’a bildirmekte, kendisi ve ekibinin hareket tarzı konusunda İstanbul’dan bir görüş beklemektedir. Ama beklediği tavsiye veya emirleri alamayan Rawlinson, kendi inisiyatifiyle Erzurum’daki kafilesini küçültmeye karar vermiş, 2 Mart’ta Türk makamlarının izni ve yardımıyla iki şoför, iki er ve bir üsteğmeni kızaklarla sahile göndermiştir. Onlar ayrıldıktan sonra da kendisi de bütün hazırlıklarını tamamlayarak hemen harekete geçebilecek bir vaziyette beklemeye başlamıştır.
16 Mart 1920’de İstanbul’un Müttefiklerce resmen işgali ve bazı milletvekillerinin tutuklanması üzerine, İtilaf Komiseri ve İngiliz gizli servis görevlisi Rawlinson, rehin olarak Erzurum’da tutuklanmıştır. Tutuklanan Yarbay Rawlinson, Kabinede Dışişleri Komisyon Başkanının kardeşidir. Rawlinson, silahlarını vermek istememiş ve İngiliz bayrağını indirmeyi reddetmiştir.
MUSTAFA KEMAL PAŞA İLE YARBAY RAWLİNSON’UN GÖRÜŞMESİ
Osmanlı Devleti’ni fiilen sona erdiren, oldukça elastiki bir mahiyet taşıyan ve Baglaşık Devletlerin aralarında imzaladıklan1 paylaşma projelerini gerçekleştirmek yolunda onlara imkanlar tanıyan, daha çok bir teslimiyet belgesi olan MONDROS Bırakışması 30 Ekim 1918 tarihinde Osmanlı Devletinin temsilcileri ile İngiltere arasında imzalanmıştır.
Bu nedenle İngiltere Hükumeti Anadolu’da bölge temsilcilikleri kurmuş ve buralara İngiliz temsilciler atamıştır. Samsun’a Yüzbaşı Perring’i, Trabzon’a Yüzbaşı Farel’i atayan İngiltere, Anadolu’nun hem kilidi, hem anahtarı olan Trabzon-İran yolunun üzerinde, transit karayolu ile Kafkasya baglantısı bulunan Erzurum’a oryantalist, asker, diplomat ve politikacı kişileriyle ünlü bir aileden, İngiliz dışişleri Bakanı Lord Curzon’un yeğeni “Büyük Oyun”un baş aktörlerinden Sir Henry Rawlinson’un oğlu, “Bitmeyen Oyun”un önemli oyuncularından Yarbay Alfred Frederick Rawlinson’u atamıştır.
Bu atama üzerine Batum’dan Trabzon’a geçen Yarbay Rawlinsons, yanında on kadar askerle 22 Nisan 1919’da Erzurum’a varabilmiştir. İngilizlerin Erzurum ve çevresi için taşıdıkları emeller sebebiyle Erzurum’a tayin edilmiş olan Yarbay Rawlinson’un resmi görevi;
Mondros Mütarekesi koşulları gereğince, Türk ordusunun silahlarını toplama, ordunun terhis işini kontrol etme, mütareke şartlarına aykırı bir hareket olup olmadığını denetlemek ve Türk ordusuna ait silahları işgal kuvvetlerinin kontrolunda olan depolara sevk edilmesini temin’ etmekti.
Rawlinson’un gizli görevleri ise; bağımsız bir Ermenistan kurulmasının olanaklarını araştırmak ve Türklerin silahlarını teslim etmelerini saglamak, bu silah ve cephaneleri Kafkas Ermenilerine götürmek ve Anadolu’da olup bitenleri yakından takip etmek idi.
İngiliz çıkar ve emelleri dogrultusunda açık ve gizli görevlerinin kendisine yükledigi misyonu gerçekleştirmek amaçlarıyla Erzurum’da faaliyetler yürüten Rawlinson, Amasya Genelgesi ile kendisine tehlikede gördügü vatanın bütünlügü ve milletin istiklalini tehlikeden azade kılma misyonunu yüklemiş olan Mustafa Kemal ile ilk görüşmesini 9 Temmuz 1919’da gerçekleştirmiştir. Mustafa Kemal’in resmi görevinden ve askerlik
mesleğinden istifa etmesinden bir gün sonra, 10 Temmuz’da toplanacagı duyurulmuş olan Erzurum Kongresinin başlamasından bir gün önce gerçekleşen Rawlinson-Mustafa Kemal görüşmesi hakkında o günlerde Mustafa Kemal’in yakın çevresine dahil edilmiş bulunan Mazhar Müfit şu bilgileri vermektedir:
“Henüz öğle yemeğini yemiştik. Paşa ile konuşuyorduk. “Paşa’nın ordudan ve askerlikten çekilmesine rağmen Kazım Karabekir Paşa’nın gösterdigi dostluk ve nezaket eseri olarak emireri Ali evde alıkonulmuştu. Ali, odaya geldi.
-“Kolonel Ravlenson, sizi ziyaret etmek istiyor Paşam”… Haberini ulaştırdı. Paşa, bir saniye, çatık kaşlarının altında bir güneş gibi açan bol ışıklı gözlerini Ali’nin gözleri içinde dolaştırdıktan sonra:
– “Peki buyursunIar”..dedi. Biraz sonra, kolonel aramızdaydı. Paşa ile havadan, sudan, şundan bundan bahseden konuşmalar yaptıktan sonra:
-“İşittiğime göre, burada yarın bir kongre açacak imişsiniz?” dedi.
Paşa kesin bir sesle: – “Evet milletçe açılması takarrür etmiştir.” Dedi ve konuşma karşılıklı şöyle devam etti.
Kolonel- “Açılmaması daha münasip olacaktır.”
Mustafa Kemal Paşa- “Kongre muhakkak toplanacak ve gününde açılacaktır. Millet buna karar vermiştir. Açılmamasını tavsiye eden mütalaanıza hakim olan sebepleri bile sormayı lüzumlu görmüyorum.”
Kolonel-“Fakat, hükümetim, bu kongrenin toplanmasına müsaade edemez.”
Mustafa Kemal Paşa- “Ne hükümetinizden, ne de sizden müsaade istemedik ki, böyle bir müsaadenin, verilip verilmeyecegi bahis mevzuu olsun.”
Konuşmanın tam bu asabi ve çetin noktasında, emireri elinde kahve tepsisi oldugu halde odaya girdi. Paşa ile İngiliz miralayı arasındaki konuşmadan hiçbir şey anlamadıgı halde Paşa’nın yüzünden, hareket tavrından, sesinden ve sesinin tonundan herhalde birşeyler sezmiş olacak ki, o andaki jestini asla unutamıyacagım. Bu saf, dürüst ve sadık Anadolu çocugu gözlerimin içine bakarak, göz ve kaşlariyle işaret ederek:
– “Koloneli kapı dışarı edeyim mi?” Diye sordu. Ben de onun dili ile, yani kaş göz hareketleri ile:
– “Kahveyi ver, dışan çık!” Işaretini verdim. Ali kahveyi verip dışan çıktıktan sonra, Paşa ile Kolonel arasındaki konuşma yeniden şiddetlendi.
Kolonel: “Kongreden vazgeçmezseniz kuvve-i cebriye ile toplantının dagıtılmasına mecburiyet hasıl olacak.” Dedi.
Paşa da, derhal aynı şiddetle mukabele etti: – “O halde biz de, mecburi’ ve zaruri’ olarak kuvvete kuvvetle karşı koyar ve herhalde milletin kararını yerine getiririz.” Paşa, çok sinirlenmişti. Hiddetli zamanlarında kaşlan çatılır ve gözleri saga sola çevrilerek ateş saçardı. Paşa yine bu halde idi.
– “Ne pahasına olursa olsun kongreyi açacagız.” Diyerek yerinden kalktı ve Lord Gurzon’un yegenine kesin bir “Mülakatımız burada bitmiştir.” Dedi.
Kolonel’in ters bir cevap verip Paşa’yı daha çok sinirlendirmesine mani olmak için ben de hemen oda kapısını açtım ve, “Lütfen. Kolonel.” Diyerek kapıyı gösterdim ve muhakkak ki, Paşa’nın muhataplarını esir halinde tutan yüksek iradesinin sevk ve tesiri altında Kolonel açtıgım oda kapısından agzından tek kelime çıkmadan ve sapsan bir yüzle basıp gitti.
Erzurum kongresi tüm engellere rağmen gününde toplandı. Rawlinson ajanlar marifetiyle kongreden “İngiliz mandası” kararı çıkartmak istedi ama başarılı olamadı. Rawlinson’a bir gözdağı vermek gerekiyordu. Gereken mesaj Taşkesen’de verilecekti.
TAŞKESEN OLAYI
Rawlison’un toplattığı Osmanlı silahları tren yoluyla Ermeni çetelere giderken, Karabekir paşa ve adamları Taşkesen mevkiinde treni durdurup milli mücadele adına silahlara el koydu. Rawlinson olaydan sonra yeniden Mustafa Kemal’le görüşmek istedi.
İkinci görüşmede Rawlinson silahların geri verilmesini talep etti. Mustafa Kemal silahların millete ait olduğunu söyledi. Durumun ciddileştiğini gören Rawlinson kısa süre sonra Londra’ya geçti. Hazırladığı raporu hükümete sundu. Rawlinson raporunda:
“Kemal ve adamları İstanbul’u tanımıyor. Hepsi ihtilalci. Anadolu işgal edilirse, ordu kurup karşı koyacaklar. Ermeniler çiğneyemeyeceği bir ısırık aldı. İhtilalin başarı şansı yüksek.” cümleleri yer alıyordu. “Adventures in the Near East – Rawlinson”
Rawlinson’un savurduğu tehditlere Amasya Genelgesi’nde ortaya konulmuş olan “ulusun azim ve karan” yani ulusal egemenlik ve ulusal istem doğrultusunda gayet bilinçli ve vakurca cevaplar veren Mustafa Kemal, Erzurum Kongresi’nin toplanması konusunda kararlığını göstermiş, kongrenin ulusal bir oluşum olduğunu hassasiyetle vurgulamış ve kongrenin üzerine herhangi bir gölge düşmemesi için çaba sarfetmiştir. Yapılan çalışmalar tamamlanmış, blöfleri görülen Rawlinson’un tehditlerine rağmen kongre Mustafa Kemal ve arkadaşlarının da katılımıyla 23 Temmuz 1919’da açılmış. başkanlığına da Mustafa Kemal getirilmiştir.
Mustafa Kemal ise; Erzurum’dan 16 Ağustos 1919 tarihinde Sadrazam Damat Ferit Paşa’ya çektiği telgrafında;
“İngilizlerin gösterdikleri yolda kuruluş aramak boştur, sonu acıdır. Bundan dolayı, İngilizler de en sonunda gücün ulusta olduğunu anlayarak, hiç bir dayanağı olmayan ve ulus adına hiçbir yüklenimde bulunmayan ve bulunsa ile ulusça saygınlığı olmayan bir hükümetle sonuç alıcı bir işe girişilemeyeceğini anlamışlardı.”

Kaynak
Rahmi Doğanay, İngiltere’nin Ankara İle İlişki Kurma Çabaları ve Rawlinson’un Rolü, Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi S. 29-30, Mayıs-Kasım 2002.
Oğuz Kalelioğlu, “Mondros Mütarekesinden Tbmm’nin Açılışına Kadar Gelişen Olaylarda Mustafa Kemal Paşa’nın Liderliği,” Ufuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Yıl:6 Sayı:12 (2017).
Yrd.Doç.Dr.Yavuz OZDEMIR / https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/26023   
This entry was posted in ATATURK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *