ONUR KONUKLARI *** “PKK Narko-Terör örgütünü kollayıp koruyan, Türk Askerini-Polisini- insanlarımızı acımasızca öldüren bu katil sürüsünü besleyen Barzani, ne hikmetse dönemin Başbakanı tarafından en çok desteklenen Onur Konuğu idi.”

19 Mayıs 2015
Rifat Serdaroğlu

ONUR KONUKLARI

Dönemin Başbakanı, İslam Dünyasının Lideri ve Halifesi, AKP Büyük Kongresine üç kişiyi “Onur Konuğu” olarak davet edip, konuşturmuştu! Barzani- Mursi ve Halid Meşal.

Önce, Hamas Terör Örgütünün Lideri Halid Meşal kaçtı ve darbeci Sisi’ye biat etti. Dönemin Başbakanının, elden verdiği milyonlarca dolara ve desteğe rağmen, İsrail-Filistin barış görüşmelerinde Erdoğan’ı değil, darbeci Sisi’yi arabulucu seçti. Hem verdiğimiz bavul-bavul paralar uçtu, hem de Halid Meşal kaçtı…

Sonra, Müslüman Kardeşler Terör örgütünün liderlerinden Mursi, Sisi tarafından alaşağı edilip, zindana konuldu. Mursi’ ye verilen maddi-manevi seçim desteği de boşa gitti. Şimdi idamı isteniyor!

Tüm Arap Âlemi, Müslüman dünyası, ABD ve AB, Sisi’yi tanıdı. Biz ise Sisi’yi darbeci ilan ettik ve “seni tanımayruz” dedik.Mısır, Türkiye ile hem diplomatik hem de siyasi ilişkilerini kesti.Hem Mursi’yi, hem Mısır’ı, hem de Türkiye için büyük bir pazarı ve bir dostu kaybettik…

PKK Narko-Terör örgütünü kollayıp koruyan, Türk Askerini-Polisini- insanlarımızı acımasızca öldüren bu katil sürüsünü besleyen Barzani, ne hikmetse dönemin Başbakanı tarafından en çok desteklenen Onur Konuğu idi. Türkiye’de kurulan paravan şirketleri ile “Hayali İhracat” yaparak milyarlarca liramız, AKP’ nin bu onur konuğu tarafından çalınmaktadır.

Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgemizde önünüze çıkan ilk çocuğa; “Oğlum, kaçak sigara işini kim yapıyor, bu kaçak sigaralar kimin” diye sorunuz, alacağınız tek yanıt; “Barzani” dir.

Barzani, Obama’nın yanına gitti. Devlet Başkanı gibi ağırlandı.
Bundan böyle bölgede Obama’nın “Yeni Eşbaşkanı” Barzani oldu!
Barzani, Obama’nın yanından çıkar çıkmaz, “Bağımsız Kürt Devleti” geliyor, diye açıklama yaptı. ABD Başkan Yardımcısı Biden ve Kuzey Irak İmar Bakanı Derbaz Kosret tüm basının önünde, Başkan Obama’nın yeni eşbaşkan Barzani’ye; “Sayın Başkan müsterih olun. İkimizin de ömrü Kürt Devletini görmeye yetecektir” dediğini söylediler…

Hem burnumuzun dibinde, bizi de çok kötü etkileyecek yeni bir “Kürt Devleti” kurulacak, hem de dönemin Başbakanının şerefle Taşıdığı “Eşbaşkanlık” madalyası da gidecek…

Dönemin Başbakanını aldatan aldatana!
Önce Cemaat. 12 yıl boyunca her gün aldattı, dönemin Başbakanı anlamadı!
Sonra Halid Meşal, Mursi ve Barzani aldattılar, dönemin Başbakanı yine anlamadı!

Öcalan ve HDP, hem Oslo’da, hem de İmralı’da yıllarca aldattı, bizimki yine anlamadı!

En son, AB ve Obama aldattı, bizimki hala uyanmadı!

Hani kendisi “Biz çok safız” demişti ya, doğru söylemiş. Gerçekten çok safmışsın be usta! Seni kandırmayan kalmamış yahu. Ta ki 17/25 Aralık’a kadar!

Atalarımız, boşuna dostunu seçerken çok dikkat et, seni aldatırlar, hayal kırıklığı yaşarsın, dememişler! Üstelik “Bana dostunu söyle, senin nasıl bir adam olduğunu söyleyeyim” diyerek bizlere yol da göstermişler…

Değerli Okurlar;
Bizim usta, anlaşıldığı gibi ADAM seçmesini bilmiyor. Beraberce kendisine biraz öğüt verip bir güzellik yapalım. Bak usta, can kulağıyla dinle!

– Üç çeşit sandık vardır; Çeyiz Sandığımız/Oy Sandığımız/ Adam Sandığımız!!!

Sakın adam sandığın kişilere hemen inanma. Adamını, dostunu iyi seçeceksin.Üç kuruşluk adama, beş kuruşluk değer verirsen, aradaki iki kuruşluk fark ile seni anında satar.

Hele ciğeri beş para etmez adam müsveddelerini dostluk sınıfının en üst seviyesi olan “Onur Konuğu” makamına oturtursan, seni ben bile kurtaramam…

Böyle yaparsan sana şunu derler;
Simit Dünyası, Kahve Dünyası, Kebap Dünyası derken, sıra “Eden Bulur Dünyasına” gelir ki, bunun hemen arkasında da, “Hesap Verme Dünyası” vardır.İşte orasını ne sen sor, ne ben söyleyeyim…

Not; 19 Mayıs ATATÜRK’Ü anma ve Gençlik Spor Bayramınız kutlu olsun!
Bugün Serok Ahmet, en büyük Atatürk’çü olursa sakın şaşırmayın. O her gün bir şey oluyor! Her şey oluyor da, bir türlü Başbakan olamıyor.
Abisi bıraksa belki olacak ama nasıl abi ise, bir türlü bırakmıyor çocuğu…

Sağlık ve başarı dileklerimle

http://rifatserdaroglu.com/2015/05/19/onur-konuklari/

Posted in EMPERYALİZM, İHANET VE YABANCI YANDAŞLAR, Politika ve Gundem, Rifat SERDAROĞLU yazıları, SİYASİ TARİH | Leave a comment

Merkez Türkiye umut veriyor *** OECD son raporunda “Yoksulluk oranını belirleyen “Gini katsayısı”na göre Türkiye, yoksulluk sıralamasındaki 34 ülke arasında, “en kötü üçüncü ülke” olarak açıklandı”

Çiğdem Toker
23 Mayıs 2015 Cumartesi
Cumhuriyet

Merkez Türkiye umut veriyor

İstihdam, ne kadar resmi ve soğuk bir kavramsa, “işsiz”, bir o kadar kişisel, bir o kadar yakıcı.En az 16 yıl eğitim öğrenim gördükten sonra, gepgenç insanların yıllarca işsiz kalma ihtimalinin en yüksek olduğu ülkeye Türkiye dendiğini biz biliyorduk bilmesine de, OECD’nin son raporu, bu gerçeği bir tokat gibi çarptı yüzümüze…

Yoksulluk oranını belirleyen “Gini katsayısı”na göre Türkiye, yoksulluk sıralamasındaki 34 ülke arasında, “en kötü üçüncü ülke” olarak açıklandı.

Bundan daha kötü veri ise gençlerle ilgili.Türkiye’deki gençler, nispi gelir yoksulluğu sıralamasında bütün OECD ülkeleri gençlerinden daha yoksul: Yüzde 28.5

Oysa CHP’nin Merkez Türkiye projesi için “Bir hayal ürünü proje daha yapmışlar, üzerinde durmaya değer bulmuyorum” diyen Başbakan Yardımcısı Ali Babacan bakın 29 Eylül 2014’te ne demiş:

“Gelir dağılımı giderek düzeliyor, Gini katsayısı düşüyor. Gini katsayısını OECD ülkeleri arasında en hızlı düşüren ülke Türkiye oldu.”  Gelir dağılımı eğer 8 ayda tepetaklak olmadıysa, taraflardan biri doğruyu söylemiyor öyle değil mi? Ki o da muhtemelen OECD’dir!

***

Babacan gibi, “Daha yerini bilmiyorlar. Acz içindeler” diye aşağılayıcı ifadeler kullanan Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in tepkisi, kurulan cümlelerden çok farklı bir gerçeği fısıldıyor bize:

AKP iktidarı artık hayal kurduramıyor.İktidar partisi, 13 yıl boyunca, özgün tabanını kademeli olarak, sağlık, ulaştırma ve eğitim alanındaki hizmet projeleri sayesinde genişletti.Kendi siyasi çizgisiyle aynı noktada durmayan kitlelerin oylarını, “gündelik yaşam faydası” üzerinden çoğalttı.

Ancak artık tablo değişti. Milli Gelir’in yedi yıldır 10 bin dolardan yukarıya kıpırdamadığı, büyümenin yüzde 3’lerde patinaj yaptığı, kuralsız denetimsiz ihale, taşeronlaşma, sağlık alanındaki geriye gidiş ve katlanan borçlarla, AKP iktidarı, artık gelecek tasavvuru sunan, heyecan veren bir projeyle halkın karşısına çıkmaktan uzak.

***

CHP ise tersine… İlk kez bu seçim döneminde yıllardır eleştirildiği somut proje üretememe algısını yıkmış durumda.Emekliye Ramazan ve Kurban bayramlarında ikramiye, gündelik hayat koşullarının iyileştirilmesine yönelik önemli bir adımdı.

Türkiye’nin coğrafi konum ve genç nüfus avantajlarını eşanlı değerlendirmeyi hedefleyen Merkez Türkiye ise ülkeyi uluslararası mal ve hizmetlerin transfer üssüne dönüştürme fikriyle, fark yaratan bir proje.10 bin dolarlık orta gelir tuzağından çıkarak 33 bin dolar milli gelir hedefi koyuyor…

En önemli iddiası, 6 milyon 200 bin işsizin, 2 milyon 200 binine istihdam sağlamak olan Merkez Türkiye, ticaret yükünü İstanbul’dan Anadolu’ya taşıyarak, göçü, sağlıksız kentleşmeyi, gelir adaletsizliğini önleme potansiyeline sahip.

Dahası, burun kıvırma ve küçümsemelere konu olan 2035 tarihi, uzun vadeli ve kalıcı yapısı nedeniyle Merkez Türkiye’nin, umut verici en önemli özelliği.

Kronik işsizliğe, derinleşen genç yoksulluğa çözüm üretemeyen, taşeronlaşmadan başka seçenek sunamayanlar, hayal kurma yeteneğini konformizm içinde yitirenler kavrayamasa da böyle.

Posted in Ekonomi, Gundem, Haber | Leave a comment

FUAT AVNİ’DEN BOMBA HABER *** Hürriyet’e el koyacaklar

cumhuriyet.com.tr
23 Mayıs 2015 Cumartesi

Fuat Avni: Hürriyet’e el koyacaklar

Hükümet karşıtı paylaşımlarıyla bilinen ve operasyonları önceden haber veren Twitter kullanıcısı Fuat Avni, yeni iddialarda bulundu.Mısır’ın devrik lideri Muhammed Mursi’ye verilen idam cezasının ardından attığı başlıkla hükümetin hedefi haline gelen Hürriyet’e el konulacağını iddia eden Fuat Avni, Twitter hesabına şunları yazdı:

1. Yezid anketlere kafayı takmış durumda. İstediği sonuçları göremeyince acısını araştırma ve PR şirketlerinden çıkarıyor.

2. 15 Mayıs tarihli anketler sonrası bunalımda. AKP’nin oyunu POLLMARK % 36.8, ANAR % 39,2, DENGE % 40,9 olarak rapor etti.

3. Hasan Basri Yıldız (DENGE) %38 bulduğu oyu Yezid’in korkusuyla ANAR’ın sonucunu öğrenip % 2 arttırıyor.

4. Anket şirketleri arasındaki rekabet mide bulandırıcı. Herbiri Yezid’e bir diğerini şikayet ediyor.

5. İbrahim Uslu, Hasan Basri Yıldız’ı, o da Ertan Aydın’ı kötülüyor. Tek dertleri Yezid’e yaranmak.

6. İbrahim Uslu, Hasan Basri Yıldız’ın anket yapmadığını, açıkladığı sonuçları kendisine sorarak belirlediğini söyleyip duruyor.

7. Yezid de Hasan Basri’nin anket sonuçlarının gerçeği yansıtmadığı görüşünde. ‘Bu adam sahtekar’ diyor.

8. Partinin anket ve PR firmalarının yetkilileriyle yeni bir toplantı yapıldı.

9. Yezid, kampanyanın başarılı yürümediğini söyleyerek toplantıdakilere ağzına geleni söyledi.

10. Şirketler başarısızlığın faturasını Davutoğlu’na kestiler. ‘Karizması yok, konuşmaları etkisiz, insanları heyecanlandıramıyor’ diyorlar.

11. ‘Davutoğlu’yla bu iş olmaz’ diyenler bile oldu. ‘Sizi mumla arıyoruz efendim’ diyerek yalakalık yaptılar.

12. Toplantıda Erol Olçak’tan şikayetçi oldular. ‘Olçak milletvekili adayı yapılmadığı için küskün, yeterince çalışmıyor’ dediler.

13. Toplantıdan, paralel konusunun istenen ilgiyi görmediği yeni bir düşman bulunması kararı çıktı.

14. Hürriyet’in internet sitesinin ‘Yüzde 52 ile seçilen Cumhurbaşkanına idam’ haberiyle aranan düşman bulundu.

15. Varank, “Aydın Doğan ne yapmaya çalışıyor’ şeklinde bir tweet attınca hedef tespiti yapılmış oldu.

16. Hürriyet’in mektubu Yezid’i oldukça keyiflendirdi. ‘Doğan’ı nasıl bitirdiğimi hepiniz de görmüş oldunuz’ dedi.

17. Doğan Grubu’nun savunmaya çekilmesi ve duruşu Yezid’i iyiden iyiye cesaretlendirmiş durumda.

18. Seçim istedikleri gibi sonuçlanırsa Doğan medyasına el koyacaklar. Avaneler, “Artık önümüzde engel yok’ diyorlar.

Posted in FAŞİZM, FUAT AVNİ, MEDYA | Leave a comment

İslam’a “Mercedes şartı” eklendi! *** Mercedes’e binmek “İslam’ın altıncı şartı” gibi oldu.

Necati Doğru
necatidogru@sozcum.com
23 Mayıs 2015
Sözcü

İslam’a “Mercedes şartı” eklendi!

Kanundur. Uyulur. Her yıl ekim ayında bütçe hazırlığına girişilir. Maliye Bakanlığı bütün bakanlıklara, onlara bağlı müdürlüklere ve kuşkusuz Cumhurbaşkanlığı’na da sorar: Gelecek yıl (2015’te) size ne kadar para ayıralım ki, harcamalarınızı karşılasın? Bakanlıklar, ona bağlı birimler ve Cumhurbaşkanlığı, “harcamak için ne kadar para (bütçe) istediklerini” bildirdiler.

Tayyip Erdoğan da bildirdi.
397 milyon TL isterim.
Kabul edildi.
Bütçesi yapıldı.
Meclis onayladı.
Kıyaslamalı yazayım:
2014 yılı (ödeneksiz):
199 milyon 500 bin TL.
2015 yılı (ödeneksiz):
397 milyon TL.
Artış yüzde 99.
Genel Bütçe:
Yüzde 6 arttı.
Memur maaşı:
Yüzde 3 arttı.

Cumhurbaşkanı Bütçesi ise yüzde 99 arttı.
Önceki 11 cumhurbaşkanın hiçbirinin döneminde;
bütçeleri hiçbir zaman bu kadar şişirilmedi.

1 yılda: 397 milyon TL.
Ayda: 32 milyon TL’den fazla.
Günde: 1 milyondan fazla
Saatte: 42 bin TL’den fazla.
Harcıyor.

* * *

Harcama canavarı yeni Cumhurbaşkanı makamında kullanılmak üzere araç stokuna 12 yeni lüks araç daha kattı. Birini (lüks zırhlı Mercedes) Diyanet İşleri Başkanı’na binsin diye hediye gönderdi. Müslüman Diyanet İşleri Başkanı, kendi bütçesinden alınan makam Mercedes’ine binmekten vazgeçip inmişti. Geri binmeye zorlandı. Dine zorlama sokuldu. Mercedes’e binmek “İslam’ın altıncı şartı” gibi oldu.

* * *

Yine kıyaslamalı yazayım.
(Yuvarlanmış rakamlarla)
Diyanet İşleri Başkanlığı:
5 milyar 743 milyon TL.
İçişleri Bakanlığı:
3 milyar 898 milyon TL.
Dışişleri Bakanlığı:
2 milyar 80 milyon TL.
Sağlık Bakanlığı:
2 milyar 762 milyon TL.
Enerji Bakanlığı:
1 milyar 890 milyon TL.
Kültür Bakanlığı:
2 milyar 297 milyon TL.
Avrupa Birliği Bakanlığı:
291 milyon 238 bin TL.
Bilim ve Teknoloji:
3 milyar 25 milyon TL.
Çevre ve Şehircilik:
1 milyar 358 milyon TL.
Ekonomi Bakanlığı:
1 milyar 481 milyon TL.
Gümrük ve Ticaret:
764 milyon 447 bin TL.
Kalkınma Bakanlığı:
2 milyar 182 milyon TL.

* * *

Tablodan gördünüz. 2015 yılı Türkiye Genel Bütçesi’nden Diyanet İşleri Başkanlığı’na
aktarılan para tek tek 11 bakanlığa ayrılan paydan daha yüksek.
Diyanet zorlanmasın. Mercedes’e binebilsin.
İşte biniyor ve Mehmet Akif de mezarından sesleniyor:
Allah için, ey nebiyy-i masum,
İslam’ı bırakma böyle bikes,
İslam’ı bırakma böyle mazlum.

* * *

Hristiyan Papa, Türkiye’ye geldiğinde
“Benim inancımda Papa’nın lüks otomobile binmesi kul hakkı yemeye girer” demişti.
Külüstür otoya bindi.
Papa eski Müslüman kaldı.
Yeni Müslümanlık ilerledi (!)

Yazık oldu yağcılığa!

Polise TOMA ve TSK’ya ZIRHLI satan BMC’nin sahibi medya patronu Ethem Sancak, “İki erkek arasında ilahi aşk oluyormuş meğer“ diye söze giriş yaparak Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan için “Anam, babam, ben ve çocuklarım ona kurban olsun” demişti. Mehmet Barlas‘ın Tayyip Erdoğan’a kendi TV kanalında “Ethem’in aşkı tek taraflı mı yoksa çift taraflı mı?” diye soracağını umuyordum. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da “Anam, babam, eşim, çocuklarım sana kurban olsun Ey BMC’nin sahibi medya patronu Ethem Sancak“ diyebilecek bir duyguyu kalbinde taşıyor mu? Mehmet Barlas yandaşlığa kendini o kadar kaptırdı ki, bu sıcak gündem soruyu sormayı aklına bile getirmedi. Yazık oldu yağcılığa!

Posted in Bekir Coşkun yazıları, DİN-İNANÇ, Ekonomi, YOLSUZLUKLAR | Leave a comment

Tevfik Fikret – HAN-I YAĞMA ve İKİ YAĞMA HABERİ * Fakir Erdoğan’dan Diyanet’e Mercedes * Lüks Mercedes’e skandal savunma… ‘Çerez parası bile değil’ * Vali beyin 752 bin TL’lik altın kaplama tuvaleti

HAN-I YAĞMA

Bu sofracık, efendiler – ki iltikaama muntazır
Huzurunuzda titriyor – bu milletin hayatıdır;
Bu milletin ki mustarip, bu milletin ki muhtazır!
Fakat sakın çekinmeyin, yiyin, yutun hapır hapır…

Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

Efendiler pek açsınız, bu çehrenizde bellidir
Yiyin, yemezseniz bugün, yarın kalır mı kim bilir?
Bu nadi-i niam, bakın kudumunuzla müftehir!
Bu hakkıdır gazanızın, evet, o hak da elde bir…

Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

Bütün bu nazlı beylerin ne varsa ortalıkta say
Haseb, neseb, şeref, oyun, düğün, konak, saray,
Bütün sizin, efendiler, konak, saray, gelin, alay;
Bütün sizin, bütün sizin, hazır hazır, kolay kolay…

Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

Büyüklüğün biraz ağır da olsa hazmı yok zarar
Gurur-ı ihtişamı var, sürur-ı intikaamı var.
Bu sofra iltifatınızdan işte ab u tab umar.
Sizin bu baş, beyin, ciğer, bütün şu kanlı lokmalar…

Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

Verir zavallı memleket, verir ne varsa, malını
Vücudunu, hayatını, ümidini, hayalini
Bütün ferağ-ı halini, olanca şevk-i balini.
Hemen yutun düşünmeyin haramını, helalini…

Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

Bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak!
Yarın bakarsınız söner bugün çıtırdayan ocak!
Bugünkü mideler kavi, bugünkü çorbalar sıcak,
Atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak çanak…

Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

Tevfik Fikret

21.05.2015
Birgün

Fakir Erdoğan’dan Diyanet’e Mercedes

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Diyanet İşleri Başkanı’na müjde” diye duyurduğu sürprizin Cumhurbaşkanlığı Envanteri’ne kayıtlı bulunan Mercedes marka otomobil olduğu ortaya çıktı.

Adıyaman’da konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan “Bu ara Diyanet İşleri Başkanımıza taktılar. Kaynak Diyanet İşleri Başkanı’nın Mercedes’i diyorlar. Altlarında spor arabalardan geçilmiyor ha.” dedi. Erdoğan cuma günü Diyanet İşleri’yle ilgili müjde vereceğini duyurdu. O müjdenin ise Cumhurbaşkanlığı Envanteri’ne kayıtlı bulunan MercedesS600L marka makam aracı olduğu kaydedildi. *1*

HABEREyorum

Erdoğan garajında bulundurduğu yedek Mercedes’lerden bir tanesini Diyanet İşleri Başkanına tahsis etmiş. Bundan da anlaşılıyor ki Cumhurbaşkanı garajında yedek ve hediye etmek için de tanesi 3 milyon TL civarında olan fazladan yedek araç bulunduruyor.

Maliye Bakanı Şimşek de Cumhurbaşkanına siper olmaya çalışmış ;
Memur , işçi ve emekliye ayda 24 TL zammı yeterli bulan ve muhalefetin emeklilere vereceği bayram ikramiyeleri için  kaynak nerede diyen maliye bakanı Şimşek Türkiye’deki kamu araç saltanatı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip’in sanki kendi kesesinden veriyor gibi davrandığı lüks zırhlı mercedes için Cumhurbaşkanınını bakın nasıl savunuyor. Buna şecaaat arzederken sirkatini söylemek denir.

***

cumhuriyet.com.tr
22 Mayıs 2015 Cuma

Lüks Mercedes’e skandal savunma… ‘Çerez parası bile değil’

Bakan Şimşek: Devletin araçlarına harcanan para, Türkiye’nin milli gelirinde çerez parası bile değil.Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, devlet kurumlarındaki araçlara harcanan paranın Türkiye’nin milli gelirinde ve bütçesinde çerez parası bile olmadığını söyledi.

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Gaziantep’te, Şehitkamil Belediyesi tarafından yaptırılan Aydınlar Oto Sanayi Sitesi’nin açılışına katıldı. Açılışta konuşan Bakan Mehmet Şimşek, muhalefetin, devlet kurumlarındaki araçlara harcanan parayı eleştirdiğini anımsatarak harcanan paranın Türkiye’nin milli gelirinde ve bütçesinde çerez parası bile olmadığını kaydetti.

Devlet kurumlarındaki araçlara yönelik konuşan Şimşek, şunları söyledi: “Araç saltanatı diye ortalıkta bu işin istismarını yapanlar, topu topuna genel müdür ve üstünden bahsediyor. Taş çatlasa 2 bin genel müdür var. Hadi 40 müsteşar ve 100 müsteşar yardımcısı olsa abartıyorum, 26 bakan bunların hepsini toplasanız Türkiye’nin milli gelirinde, bütçesinde çerez parası değil, çerez. Bakın 2014 yılında Türkiye’deki bütün araçların satın alınması, kiralanması, bakımı, onarımı ve yakıtı 3 milyar 300 milyon liradır. Türkiye’nin bütçesi 473 milyar liradır. Binde 7’de bahsediyoruz. *2*

Canan Coşkun/Cumhuriyet
22 Mayıs 2015 Cuma
Cumhuriyet

Vali beyin altın kaplama tuvaleti

Hatay Valisi Topaca’nın Kocaeli’nde görev yaptığı dönemde makam tuvaletini altınla kaplattığı ortaya çıktı. Tadilata 752 bin lira harcandı.

Hatay Valisi Ercan Topaca’nın Kocaeli Valisi olduğu dönemde makam tuvaletini altın kaplattırdığı ortaya çıktı. Uz-Ak yapı firmasına 752 bin TL’ye yaptırılan tadilatta kullanılan malzemelerin tamamına yakını altın kaplama. Banyo ve tuvalete altın kaplama “tuvalet fırçalığı, altın kaplama sabunluk ve havluluk, altın kaplama bornoz askılığı ve altın kaplama çöp kovası” alındı. Söz konusu işlemle ilgili Topaca ile görüşmek için aradığımız Hatay Valiliği görevlisi, “Saydığınız şeyler aklı başında insanın yapacağı şeyler değil” dedi.

Kocaeli İl Özel İdaresi ile yüklenici firma olan Uz-Ak Yapı Malzemeleri arasında Kocaeli Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğü ve Kocaeli Valilik Makamı tadilatı işi için 6 Eylül 2011’de sözleşme imzalandı. Tadilatın 15 gün süreceğinin belirtildiği sözleşmede söz konusu işin bedelinin 752 bin TL olacağı kaydedildi. Tadilatta kullanılacak malzemelere ilişkin yüzdelik tablosunda ise malzemeler kalem kalem sıralandı. Listede yer alan ilginç malzemelerden bazıları şöyle:

“Altın kaplama çöp kovası, altın kaplama diş fırçalık, altın kaplama tuvalet kâğıtlık, altın kaplama sabunluk, altın kaplama havluluk, altın kaplama tuvalet fırçalık, altın kaplama askılık.”

‘Aklı başında insan işi değil

Söz konusu tadilatla ilgili sorularımızı yöneltmek için Hatay Valiliği’ni arayarak Ercan Topaca ile görüşmek istedik. Basın ve Halka İlişkiler bölümünden bir yetkili belgelerdeki altın kaplama malzemeleri saydığımızda, “Bu saydığınız şeyler aklı başında insanın yapacağı şeyler değil” dedi. Aynı yetkili Vali Topaca’nın Kocaeli’nde görevde olduğu dönem yapılan işlemin valiliğin bir katının tamamının tadilatı ve dış cephe boyası işlemi olduğunu aktardığını belirterek, Vali Ercan Topaca’nın “Altın kaplama malzemeler yalan. Eğer bunu haberleştirirseniz hukuki sonuçlarına katlanırsınız” dediğini aktardı. *3*

Posted in Ekonomi, FAŞİZM, Gundem, Haber, HUKUK-YARGI-ADALET, YOLSUZLUKLAR | Leave a comment

HES’LER DOĞAYI VE CANLILARI ÖLDÜRÜYOR *** Akarsuların şarkılarını susturdular* Balıklar ve karacalar ölüyor

22.05.2015
Birgün

Kastamonu’da HES’ler yaban hayatı öldürüyor!

HES nedeniyle geçit bulamadığı için pek çok karaca hayatını kaybediyor.
Kastamonu’nun Hanönü ilçesinde yapımı süren Hidroelektrik Santrali nedeniyle bölgedeki canlı yaşam büyük tehdit altında. Birkaç ay önce HES kanalında boğulmaktan son anda yaralı kurtarılan bir karaca, tedavi edildikten sonra doğaya salınmıştı. Ancak ortaya çıkan fotoğraflar pek çoğunun o kadar şanslı olmadığını ortaya koyuyor. HES nedeniyle geçit bulamadığı için pek çok karaca ölüyor. Hayvan hakları savunucuları yaban hayvanlarının korunmasına dair kanun hükümlerinin uygulanmasını talep ediyor.

Yaşanan hayvan ölümlerine sert tepki gösteren Hayvan Hakları Konfederasyonu Kurucular Kurulu, Marmara Hayvan Hakları Federasyonu, Anadolu Hayvan Hakları Federasyonu ve İstanbul Hayvan Hakları Derneği’nin ortalaşa yaptıkları yazılı açıklamada Orman ve Su İşleri Bakanlığı ile Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlıklarının duyarsızlıklarına dikkat çekti. Yapılan açıklamada şunlara değinildi:

“Akarsuların yataklarını beton ve taş setlerle kanallara dönüştüre Hes’ler yaban hayvanlarının suya ulaşmasını imkânsız hale getirdi…

Yüksek beton setlerden kayarak ve düşerek kanallarda can veren ya da susuzluktan ölen hayvan sayısı bilinmiyor. Elimizdeki görüntüler yüksek kanallarda hapsedilmiş yüzlerce akarsuyun yalnızca birinden.Bir yandan sayısı fazla olan yaban hayvanlarının avlanarak öldürülmesini ihaleye çıkaran Orman ve Su İşleri Bakanlığı, bir yandan da doğanın ve yaşayanların ölümüne Hes’lere verdiği izinle neden olan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı…

Sözde korumaya çalıştıkları yaban hayvanlarının yok olduğunu gören ve Bakanlıklar karşısında eli kolu bağlı kanal Doğa Milli Parklar Koruma Bölge ve Şube Müdürlükleri.

Bu acımasız,bilimsel bilgiden uzak yalnızca rant amaçlı suyu yok eden yatırımların ülkemizde ve yeryüzünde insanıyla,hayvanıyla,bitki örtüsüyle,hayatı nasıl adım adım sonlandırdığını görmek ve anlamak için uzman olmaya gerek yok.

Hes çevrelerinde yaşayan tüm insanlar bu katliamların canlı tanığı zira bu garip projelerin uzun vadede yapacağı hayat üzerindeki ölümcül tahribat tartışılamaz bile…

Akarsu yataklarının hapsedilmesine, Hes’lere kesinlikle karşı çıkılmadır ve acilen yaban hayvanlarının erişebileceği nokta ve geçişlerin yapılması zorunludur.”

17.05.2015
Birgün

DENGE BOZULUYOR
HES’lerde balıklara hayat yok
Akarsular üzerine kurulan barajlar ve HES’ler balıkları tehdit ediyor.

HES’lere balık geçitleri yapılmaması ya da uygun geçit inşa edilmemesi nedeniyle balık türlerinin geçişleri engelleniyor.Maraş, Osmaniye ve Hatay illerinde bulunan 14 HES ile ilgili yapılan incelemeler sonucunda kamuya ait HES’lerde balık geçitlerinin bulunmadığı, tüzel kişilere ait HES’lerin bazılarında ise balık geçidi olmadığı, bazılarında ise eksikliklere rağmen balık geçitlerinin bulunduğu belirlendi.

Geçitlerin balıkların yaşamlarını sürdürebilmesi ve yörede yapılan balık avcılığı açısından önemli olduğuna dikkat çeken uzmanlar, balık geçitlerinin balık türü ve gereksinimine uygun şekilde yapılması gerektiğini söyledi.

Enerjide dışa bağımlılığı azaltmak amacıyla yapılan ve ülke genelinde sayıları hızla artan HES’ler uygun yapılmadığında biyolojik dengeyi bozuyor. Balık geçitleri yapılmaması ya da uygun geçit inşa edilmemesi nedeniyle HES’ler balıkların geçişine engel oluyor.HES’lerde balık geçişlerinin yapılmaması göçmen balık türlerinin azalmasına, nesillerinin tükenmesine yol açıyor.

YAPILMASI MECBURİ
Çalışmayı yapan Kahramanmaraş Şütçü İmam Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü’den Şaban Baydar, akarsular üzerinde kurulan baraj ve regülatör gibi tesislerde su ürünlerinin geçmesine mahsus balık geçidi veya asansörlerin yapılmasının ve işler durumda bulundurulmasının mecburi olduğunu söyledi.

http://www.birgun.net/haber-detay/kastamonu-da-hes-ler-yaban-hayati-olduruyor-81471.html

Posted in DOĞA - ÇEVRE, Doga - Cevre - Ekoloji - Tarim, Gundem, Haber, HAYATIN İÇİNDEN | 1 Comment

DOĞA-ÇEVRE-EKOLOJİ *** Ölüler altın takar mı ? * TÜPRAG altın madeni Efemçukurun’da İzmir’in suyunu ve doğayı zehirliyor

GÜLSEN CANDEMİR
gulsencandemir@birgun.net
23.05.2015
Birgün 

‘Ağır metaller suya karıştı’

İzmir’in damı Efemçukuru’ndaki TÜPRAG altın madeninin, kapasite artırımı için aldığı ÇED olumlu raporu, mahkeme tarafından reddedildi. İzmir 1. İdare Mahkemesi bilirkişi raporuna dayanarak, şimdiden bir çevre kirliliği oluştuğunu bu nedenle kapasite artırımına izin vermeyeceğini açıkladı. 2011 yılından bu yana faaliyette olan ve çevrecilerin;

“İzmir’in suyunu da doğasını da kirletiyor” dediği TÜPRAG altın madeninin 5 yıllık kapasite artırımı talebi, mahkemeden döndü. Altın şirketinin ikinci ÇED raporu almasına karşı dava açan EGEÇEP, İzmir Tabip Odası, Çevre Mühendisleri Odası ve Efemçukuru Köyünden Ahmet Karaçam, mahkemeden istediği kararı aldı.

Bilirkişi raporunda, mevcut çalışmalar içerisinde madendeki ağır metallerin toprağa, suya ÇED raporunda belirtilen değerlerden çok daha fazla miktarda karıştığının belirlendiğini ve madenin kapasitesini artırması ile tehlikenin büyüyeceğini belirten mahkeme, altın şirketinin ÇED olumlu raporunu iptal etti.

Kararı sevinçle karşılayan çevre örgütleri adına açıklama yapan Merih Yücel, başta İzmir Valiliği, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin mahkeme kararının gereğini yapmasını istedi. Madenin İzmir’in suyunu kirlettiğinin mahkeme tarafından da açıklandığını belirten Yücel, madenin derhal kapatılması gerektiğini ifade etti.

2002 yılından bu yana madenin çalışmaması için mücadele ettiklerini söyleyen Merih Yücel, İzmir halkına, seçimlerde aday olan milletvekili adaylarına, İzmir’deki yetkililere, İzmir’in suyuna sahip çıkmaya çağırdı. Arseniksiz tek su havzası olan Efemçukuru, bölgedeki ekolojik yapısı ve kendine özgü üzümü ile de oldukça eşsiz bir yapıya sahip. TÜPRAG’ın 15 gün içerisinde mahkeme kararını Danıştay’a götürerek temiz etme hakkı var, mahkeme kararının ise 30 gün içerisinde uygulanıp, kapasite artırımına yönelik yapılan tüm çalışmaların durdurulması gerekiyor.

http://www.birgun.net/haber-detay/agir-metaller-suya-karisti-81500.html

Posted in Doga - Cevre - Ekoloji - Tarim, Gundem, Haber | Leave a comment

Yeni komşunuzla tanışın *** “Irak-Şam İslam Devleti (IŞİD) Irak ile Suriye arasındaki Tenef sınır kapısını ele geçirerek iki ülkeyi birbirinden koparmış oldu. Yani iki ülkenin de komşusu artık IŞİD.”

MUSTAFA K. ERDEMOL
kemalerdemol@yahoo.co.uk

23.05.2015
Birgün

Yeni komşunuzla tanışın!

IŞİD, Irak ile Suriye arasındaki sınır kapısını ele geçirerek iki ülkeyi birbirinden kopardı. AKP istediği tampon bölgeye kavuştu

Irak-Şam İslam Devleti (IŞİD) Irak ile Suriye arasındaki Tenef sınır kapısını ele geçirerek iki ülkeyi birbirinden koparmış oldu. Yani iki ülkenin de komşusu artık IŞİD.

Bakmayın siz yakınıyormuş gibi yapmalarına. Recep Tayyip Erdoğan’ın da, Ahmet Davutoğlu’nun da hoşuna gidecek bir gelişme bu. Nihayet çok arzu ettikleri tampon bölgeye IŞİD sayesinde kavuşmuş da oldular. Şimdi yapacakları tek şey, Süleyman Şah Türbesi’nin taşınmasında yaptıkları gibi IŞİD’le (dolaylı ya da dolaysız) görüşmelere girmek, bu “tampon bölge”de, başından beri egemenlik haklarını çiğnedikleri, binlerce sivil vatandaşının ölümüne yol açtıkları Suriye’ye yönelik her türlü terör eyleminin rahat rahat gerçekleşmesine yardımcı olmak.

AKP ŞİKÂYETÇİ DEĞİL
ABD ile diğer emperyal güçlerin, bölge ülkelerinin ya da devlet dışı güçlerin desteği olmadan alt edilemeyeceğini belirttikleri IŞİD’e karşı kurulan “uluslararası koalisyon”da gönülsüz olarak yer alan Türkiye’nin yeni durumdan şikâyetçi olması beklenemez elbette. Aynı güçlerin “bir tampon bölge oluşturulması askeri açıdan çok zor” dedikleri Suriye’de, IŞİD’in hem de sınırdan çok içerilere girerek ele geçirdiği bölgelerden çekildikten sonra orasının “makbul” İslamcı örgütlerce doldurulmayacağının garantisi var mı? Bence yok.

AKP iktidarının bu gelişmeden memnun olmaması için hiçbir neden kalmıyor.

Şimdi, IŞİD’e karşı savaşılıyor gerekçesiyle, Suriye’nin tüm savunma güçleri de vurulacak. Suriye beş yıl kahramanca direndiği savaşın en zor aşamasına getirildi. En büyük darbeyi de “komşusu” Türkiye’den yedi. IŞİD, kim ne derse desin, artık mezhepçiliği iflah olmaz seviyede olan AKP’nin, Suriye yönetimini devirmek için işine yarayacak bir kurumdur. Irak’taki Türk diplomatların rehin alındığı “kriz” sırasında olduğu gibi, şimdiden IŞİD’le dolaylı görüşmelerin yapılmış olması büyük bir ihtimal.

Kaldı ki IŞİD, Suriye’ye, Türkiye’nin önünü açmasıyla girebildi. Diğer terör gruplarına verilen desteğin, çoğu IŞİD’e biat eden örgütlere gitmediğini kimse iddia edemez.

Bir kez daha belirtiyorum: IŞİD, Türkiye’nin istediği tampon bölgeyi kurmuştur. Recep Bey ile Ahmet Bey sevinmekte haklılar…

http://www.birgun.net/haber-detay/yeni-komsunuzla-tanisin-81484.html

Posted in FAŞİZM, İNSAN HAKLARI - DEMOKRASİ, ORTADOĞU ÜLKELERİ, RADİKAL İSLAM, TERÖR | Leave a comment

Reuters: Türkiye istihbaratı İslamcılara silah yollanmasını sağlıyor * Associated Press -Türkiye doğruladı: Esad karşıtı ‘muhalifler’i Suudilerle birlikte destekliyoruz * International Business Times – AKP, El Kaide bağlantılı Ahrar’uş Şam’ı ‘besliyor’

Habersol
21 Mayıs 2015

Reuters, Türkiye istihbaratının Suriye’de İslamcıların kontrolündeki bölgelere silah yollanmasına yardımcı olduğunu açıkladı.

Reuters, 2013 sonlarında ve 2014 başında Milli İstihbarat Teşkilatı’nın Suriye’de İslamcıların kontrolündeki yerlere silah taşınmasına yardım ettiğini açıkladı. Haberde şahitlerin ifadelerinin Türkiye’nin IŞİD’in yükselmesine katkı koyduğunu gösterdiği belirtilirken, Türkiye yetkililerinin İslamcılara yardım edilmediği iddialarının ifadelerle çeliştiği söylendi.

Türkiye’nin gönderdiği roket parçaları, mermi ve başka teçhizatın IŞİD’e katılan kişilere verildiği aktarılırken, bunların da Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad’ı devirme çabasıyla yapıldığı belirtildi. Adana’da aranan 4 kamyon da habere konu olurken, Özcan Şişman’ın devlet yetkililerinin işin içinde olduğuna dair açıklamalarına da yer verildi.

Şişman’ın tutuklanması için alınan kararın, devlet sırlarını gizlemek için alındığı aktarılan haberde, “Suç olan bir şey devlet sırrı olamaz” denildi. Reuters’in konuşmayı denediği devlet yetkililerinin görüş belirtmediği söylenirken, MİT görevlilerine de ulaşılamadığı aktarıldı.

Savcıların MİT araçlarını aratamayacağını iddia eden Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “paralel devlet” iddiaları da haberde dile getirilirken, Erdoğan’ın kamyonda Türkmenlere gönderilmek üzere insani yardım bulunduğunu söylediği de belirtildi.

Kamyon sürücülerinden Murat Kışlakçı’nın daha önce de benzer yükler taşıdığını bildirdiği de söylenirken, yükler taşındığı sırada sınırın ötesinin İslamcı grupların elinde olduğu da hatırlatıldı. Bu grupların başında, El Kaide lideri Ayman el-Zevahiri’nin özel temsilcisi Halid es-Suri tarafından kurulan Ahrar’uş Şam yer alıyor.

Habersol
Dış Haberler
Perşembe, 07 Mayıs 2015

Türkiye doğruladı: Esad karşıtı ‘muhalifler’i Suudilerle birlikte destekliyoruz

Türk yetkililer, bir süredir kamuoyunda dile getirilen “Suriye’ye karşı Türk-Suudi ittifakı” iddiasını resmi olarak doğruladı.

Associated Press’in (AP) haberine göre, Türk yetkililer, Suriye’de Beşar Esad yönetimine karşı savaşan “isyancılara” karşı Suudi Arabistan’la bir ittifak kurduklarını doğruladı.İttifakın mali ve lojistik desteği kapsadığı belirtiliyor.

Haberde, Suudi Arabistan ile Türkiye’nin Esad’ın nasıl devrileceği hususunda anlaşmazlığa düştüğü, ancak ABD’nin kararsızlığı nedeniyle yeniden bir araya gelerek “stratejik ittifak” kurduğu belirtiliyor.

Bu ittifakın, Suriye’nin kuzeyindeki son gelişmelerle bağlantısı olduğu vurgulanıyor. Türk yetkili, Müslüman Kardeşler’e düşman olan Suudi Arabistan’ın “artık muhalefete karşı çalışmadığını” söylüyor.

Yetkili, ABD’nin dikkatini İran’la yakınlaşmaya verdiğini belirterek, Esad’ın devrilmesi için “uyumlu” bir stratejiye sahip olmadığını ileri sürdü.

Ortadoğu uzmanı Joshua Landis ise, Suriye’deki durumun değiştiğini, Suudilerin inisiyatif aldığını ve ABD’nin de Suudilere “yapma” diyemediğini kaydetti.

Türk yetkili, İdlib’deki El Kaide öncülüğündeki ittifak için, “Birlikte savaşmayı gerçekten öğrendiler” dedi. Yetkili, Türkiye’nin Nusra ile temasta olmadığını, ancak IŞİD’in aksine, Nusra’yı bir “güvenlik tehdidi” olarak görmediklerine dikkat çekti.

Türk yetkili, Suudilerle birlikte Nusra’dan ziyade Ahrar’uş Şam’a destek verdiklerini söyledi. Yetkili, Ahrar’ın “küresel cihat” ağına değil, yerel bir ağa dayandığını ileri sürdü.

Ahrar’ın desteklenmesinin nedeni olaraksa, Nusra’nın üzerinde baskı kurmak ve bu örgütün El Kaide’den kopmasını sağlamak gösterildi. AP’ye konuşan bir ABD’li yetkili ise, yeni ittifakın El Kaide bağlantılı Nusra Cephesi’ni güçlendirmesinden endişe duyduklarını söyledi.

Habersol
Dış Haberler
Cuma, 01 Mayıs 2015

International Business Times’tan

AKP, El Kaide bağlantılı Ahrar’uş Şam’ı ‘besliyor’

Batı basınında, Türkiye’nin İdlib operasyonu için El Kaide bağlantılı Ahrar’uş Şam’ı büyüttüğüne dair bir haber yer aldı. Haberde, bu desteğin ABD ile Türkiye arasında gerginliğe yol açtığı iddia edildi.

Türkiye’nin Suriye’de İdlib’e yönelik El Kaide operasyonuna verdiği destek dünya gündeminde yer almayı sürdürüyor.

International Business Times’tan (IBT) Erin Banco’nun haberine göre, El Kaide bağlantılı örgütlerden Ahrar’uş Şam, Türkiye’nin desteğiyle büyümeye devam ediyor. Ahrar’uş Şam, İdlib’e saldıran “Fetih Ordusu” koalisyonunun Nusra Cephesi ile birlikte en önemli bileşenlerinden.

Haberde, Ahrar’ın liderlerinin çoğunun Suriye yönetimi tarafından yakalanmasına rağmen, Körfez’deki zengin işadamlarının ve Türkiye’nin desteğiyle gücünü artırdığı belirtiliyor.

Banco, ABD’nin Esad’a karşı destek verdiği “ılımlı” muhaliflerin hemen hepsinin dağıldığına ya da daha radikal gruplarla birleştiğine dikkat çekerken, bu durumun Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyini kendi vekilleri aracılığıyla ele geçirmesine yol açtığını söyledi.

Haberde, geçtiğimiz hafta Bab el-Hava sınır kapısını “sivil” otoriteye devreden Ahrar’uş Şam’ın, bu vesileyle Türkiye tarafındaki sınır kapısının açılmasına olanak sağlamak istiyor olabileceği vurgulandı.

Ancak IBT’ye konuşan bazı “muhalif” kaynaklar, “sivil” görevlilerin Ahrar’uş Şam tarafından finanse edildiğini iddia etti. Başka bazı kaynaklar ise, sınır kapısının Batı destekli “Suriye Geçici Hükümeti”nin kontrolüne bırakıldığını öne sürdü.

Ortadoğu uzmanları, Bab el-Hava’nın rejiminin “sivil” otoriteye bırakılmasının, Türkiye’nin Batı’ya gönderdiği “kaygılanmayın” mesajı olduğunu belirtiyorlar.

Suriye’deki çatışmalar başlamadan önce kurulan Ahrar’uş Şam’ın kurucusu Halid es-Suri, El Kaide lideri Ayman el-Zevahiri’nin Suriye’deki “kişisel temsilcisi” idi.

İdlib’deki operasyonda ordu tarafından öldürülen Ahrar’uş Şam liderlerinden Ebu Hafs el-Mısri, 1988 yılında Afganistan’da El Kaide’yi kuran 15 kişilik ekibin içinde yer alıyordu.

http://haber.sol.org.tr/turkiye/reuters-turkiye-istihbarati-islamcilara-silah-yollanmasini-sagliyor-117299
http://haber.sol.org.tr/dunya/turkiye-dogruladi-esad-karsiti-muhalifleri-suudilerle-birlikte-destekliyoruz-115903
http://haber.sol.org.tr/dunya/akp-el-kaide-baglantili-ahrarus-sami-besliyor-115258

Posted in EMPERYALİZM, FAŞİZM, İrtica, İSTİHBARAT KURUMLARI, ORTADOĞU ÜLKELERİ, PKK TERÖRÜ, Politika ve Gundem, RADİKAL İSLAM, TERÖR, TSK | Leave a comment

ALLEM GULLEM SEÇİMDE HİLELER II *** Seçimlerde 100 hile * Şeytan Üçgeninde Demokrasi Oyunu

Saygı Öztürk
Sözcü
7 Mart 2014

Seçimlerde 100 hile

2011 genel seçim sonucuna göre her 10 seçmenden 4 kişi AKP’yi, 2 kişi CHP’yi, 1 kişi MHP’yi, 1 kişi diğer partileri seçti. 2 kişi ise seçime katılmadı. Oy kullanmayan seçmenin en fazla oy alan partilere olan dolaylı katkıları ise müthiş

2011’de oy kullanmayan 7 milyon 423 bin seçmen, birinci olan partinin dışında herhangi bir partiye oy kullanmış olsaydı, AKP’nin yüzde 49.7 olan oy oranı yaklaşık yüzde 36.4’e inmiş olacaktı.

Ne yazık ki bazıları oy kullanmaya gitme gereği bile duymazken, bazıları da hilelerle partilerinin oylarını nasıl yükseltebileceklerinin hesabını yapıyor. “Temiz Seçim Platformu” seçimlerde 100’e yakın hile, kuşku uyandıran uygulama olduğunu belirlemiş. Bunun yanı sıra şimdi de 1 milyonu aşkın kişiye sahte kimlik verildiği iddiası gündemde… Bu platformun ne yaptığını da www.temizsecim.org  sitesinden öğrenebilirsiniz.

Seçim ve sandık güvenliğinin önemi daha da artıyor. Oy kullanmayan seçmenin sandık başına gitmesini sağlamak, sandık başında da hileleri önlemek için partililerin yanı sıra İstanbul’da “gönüllüler” de olacak. Partiler üstü “Sandık Başındayız Bağımsız Seçim Gönüllüleri Platformu” sandık başında olabilmek ve bunun için yasal engelleri aşabilmek için İstanbul’da bağımsız belediye başkan adayı da çıkardı.

Merak etmeyin Selen Gülün‘ün, oyları bölmek gibi bir niyeti yok. O, oy istemeyen bir aday. İstediği sandığa gitmeniz, sandık başında da oylara sahip çıkılması, hilelerin önlenmesi için dikkatli olmanız. Bunun için şimdiden 14 bine yakın sandık başı gönüllüsü oluşturmuşlar. Ama yetmiyor. Eğer, gönüllü olarak görev almak istiyorsanız www.sandikbasindayiz.org  sitesiyle temasa geçmeniz gerekecek.

Seçmen listesindeki ölüler!

1 milyon kişiye sahte kimlik verildiği iddiasını Temiz Seçim Platformu adına çalışmaları yürüten Bilişim Uzmanı Tacidar Seyhan bu köşenin okurlarına açıklamıştı. “Yok böyle bir şey” diyen kimse de çıkmadı. Seçim hilelerinin bu kadar yaygın olduğu ülkemizde, sahte kimlikle oy kullanmak o kadar zor olmamalı…

Son günlerde Ankara’da bize ulaşan bilgiler, çok sayıda vatandaşın adreslerinden alınıp başka yerlere kayıtlarının aktarıldığı yolunda…Seçmen kartlarını almak için muhtara gidenlere “Siz buradan kaydınızı aldırmışsınız. Bizde seçmen kartınız yok” deniliyor.

Bakıyorsunuz, Ankara’da oturan kişi, Ankara’nın başka bir ilçesinin mahallesine taşınmış gözüküyor.Seçmen listelerinde bu oyunlar oluyor. Nüfus sayımı sağlıklı olmadıkça, seçmen sayısının sağlıklı olması da beklenemez. Seçmen listelerinde hileler başlıyor. Birkaçını sıralayalım:

– Seçmen, iradesi dışında başka bir adrese kaydırılıyor.
– Seçmenin kendi adresinde farklı isimleri yazılıyor.
– Arsa ve metruk binalar seçmenin adresi olarak gösteriliyor.
– TC kimlik numaraları değiştiriliyor, sahte nüfus cüzdanı çıkartılıyor.
– Yabancılara oy kullandırılıyor.
– Ölüler seçmen listesine ekleniyor veya ölmüş kişiler adına oy kullandırılıyor.
Asıl hile sandık başında…Hilelerin çoğunluğu sandık başında yapılıyor. Bunun da çeşit çeşit yöntemleri var. Onlardan da bazılarını aktaralım:
– Yardım amacı ile hücreye girip oy kullandırılması.
– Akıl hastalarına oy kullandırılması.
– TC kimlik numarası olmadan oy kullandırılması.
– Oy sayımında pusulayı okuyanın yanlış okuması.
– Oy pusulasında okunanın yanlış yazılması.
– Oy pusulalarının toplamının yanlış yazılması.
– Bazı oyların iptal edilmesi.
– Evet mührünün durumu
– PKK veya başka unsurların baskısıyla oyların kullanılmış olarak gösterilmesi.
– Sandık tutanağının sahte imzayla düzenlenmesi.
– Seçim sonucunda oy torbasının yolda değiştirilmesi.
– Sandık kurulunda görev alanların zamanında gelememeleri.
– Sandık görevlilerinin eğitimli olmaması.
– Sandıkta görevli bazı parti görevlilerinin başka parti tarafından yazdırılmaları veya etkilenmeleri.
– Bazı sandık görevlilerinin kumanya ve yorulma bahanesiyle oy verme yerini terk etmesi.
– Sandık kurulunda üyesi olmayan partilerin oylarının paylaşılması.
– Seçmenlerin oy verme yerine gelirken tehdide muhatap olmaları.
– Gelmeyen seçmenler adına oy kullanılması.
– Sandık tutanağının kurul üyelerine bir imzalı örneğinin verilmemesi.
– Sandık başkanının itirazları dikkate almaması.
– Sandık başkanının yapılan itirazları tutanağa yazdırmaması.
– Özellikle toplu konut bölgelerinde, vatandaş oy vermeye gitmeden bir başka yere uğruyor. Kendisine daha onceden ‘evet’ mührü basılmış gerçek oy pusulası veriliyor. Seçmen gidip bu oyu atıyor, oy kullanmaya girişte kendisine verilen pusulayı boş olarak getiriyor. Sandıkta yapabileceği tek şey bir başka bir yere daha mühür basıp oyu geçersiz saydırmak. Sonra geri giden pusula bir sonrakine veriliyor. Zincir bu şekilde devam ediyor. Seçmenin boş pusula getirmeme şansı yok. Çünkü başına bir şeyler getirileceğini biliyor.

İl ve ilçe seçim kurullarında tutanakların sisteme yazılması sırasında hileler yapılabildiği gibi, bazı partilerin oylarının başka bir siyasi partinin oylarına eklenmesi de başvurulan yöntemler arasında yer alıyor.

Seçim yarışı tüm il ve ilçelerde alabildiğine çekişmeli geçiyor. Hilesiz bir seçim yapamayacak mıyız? Sandık başına gitmemek için daha direnecek miyiz? Yetti gayri…

Şeytan Üçgeninde Demokrasi Oyunu

TUIK in ADNKS temelindeki verilerini kabul etsek bile Seçmen sayısında farklı sonuç elde ediliyor. 2014 itibariyle TUIK yaş dağılım grafiğinden Türkiye’de ortalama yaşam süresi (ortalama ömür) 61 yıl çıkıyor. Ortalama yaş ise 31. Bilindiği gibi ortalama ömür ortalama yaşın 2 katından büyük olamaz. Buna göre seçmenin nüfus içerisindeki oranı da yaklaşık  (1-18/y) dir. Ortalama ömür y=61 olduğuna göre nüfusun %705 kadarı seçmen demektir.

TUIK’e göre Aralık 2013 itibariyle nüfus  76668 milyonve nüfus artış hızımız binde 137 verildi. Bu yıl nüfus artış hızı binde 12 olsa bileMart 2014 te Nüfusumuz  en az 769  milyon olacak demektir. Mart 2014  Seçmen sayısı da 0705 x 769 à 542 milyon olacaktır. YSK Seçmen sayısını 527 milyon veriyorsa 15 milyon seçmen yok edilmiş oluyor.

Şimdi YSK yetkililerine sormak gerekir nasıl oluyor da aradan geçen 3 yıl içerisinde Nüfus 27 milyon artıyor ama seçmen sayısı sadece 200 bin artıyor? æ

Posted in DEMOKRASİ-ÖZGÜRLÜK, Dizi Yazilari, Gundem, Politika ve Gundem, SEÇİM - SEÇSİS, SİYASİ PARTİLER, SİYASİ TARİH, YOLSUZLUKLAR | Leave a comment