BİR EĞİTİMCİDEN TEHLİKE FİŞEĞİ; CAHİL VE KUL KUŞAKLAR YETİŞTİRİLECEK * Eğitimde Birliği Bitirirken Öğretmenden Onay İsteyen Bakan

Eğitimde Birliği Bitirirken
Öğretmenden Onay İsteyen Bakan


Mahiye Morgül / Eğitimci yazar


Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli adı altında eğitimde birliğimizi bitirecek olan parçalı okul sisteminin hazırlıkları son aşamaya geldi. Projede kaçak istemiyorlar, kamuflajı da hazır. Adına Maarif Modeli demişler, üstünü cilalamak için de başına Türkiye Yüzyılı eklemişler. Öğretmen ve idarecilerden onay almaya sıra geldi, son cevap tarihi bugün, 28 Haziran 2024.

Okullara gönderilen Ortak Metni İnceleme Formu Ek-1 çizelge dosyasını gördüm. Çizelgede öğretmen ve idarecilerin cevaplaması istenen 8 bölüm var.  MEB, tuzaklı sorularla öğretmenin kafasını karıştırırken, bulanık suda balık avına çıkmış görünüyor.
Zurnanın zırt dediği son bölüme dikkat; Okul Temelli Müfredat diyor! Yani her okula ayrı müfredat!!!
Kimsenin anlamayacağı bir dil türettiler, şeytanca, asıl niyetlerini örten bir kavram karmaşası. Bunların kavramsal silahlarını 2005 yılında yazmaya başlamıştım, Otopsi yayınlarında basılan “Milli Eğitimde Emperyalist Kuşatma” kitabımda bu parçalı eğitim sistemine geçişin kavramsal araçlarını bir bir anlatmıştım.
(Bkz.mahiye.com internet sitemde, Kendi Kitaplarım bölümünde pdf dosya halinde ücretsiz erişimdedir.)
Eğitimde birliğimizi yıkmak için 2004’de Parçalı Zekâ felsefesiyle yola çıkan SPAN Amerikan danışmanlarıyla çalışan ekip, bugün, 20 yıl sonra Parçalı Müfredat hedeflerine ulaştılar; sıra geldi öğretmenin demokratik(!) onayına sunulmasında. Bu hafta yapılan sene sonu seminerinde bakanlıktan öğretmenlere “bunları konuşun, şunlara cevap verin” diye direktif gönderildi. Bununla emperyalist projeyi “paydaşlar”ın onayına açtılar. Bu sırada fiilen ve resmen Milli Eğitim Kanunu ilga edilmektedir, bundan hiç söz edilmiyor.
Öğretmene anlamadığı bir dille sorulmuş tuzaklı sorular var. Ne cevap verecek öğretmen? En iyisi hiç cevap vermemekti, Eğitim-İş öyle yaptı, cevaplamayı red etti. Bu güzel, ama yetmez. Önümüzdeki ders yılı başında yeni sistemin kitaplarını da red edebilirlerse, alkışlarız.
Bakanlıktaki SPAN ekipleri Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli derken herkesi kandırıyorlar. Aslında, yüzüncü yılında Türk Milli Eğitiminin ve Türk milletinin başına geçirilmiş parçalı eğitim torbasıdır bu.
Gerçek niyetlerini açık seçik yazsalar isyan çıkar. Öğretmene kendi ipini çektirecekler çünkü. Birçok branş öğretmeni işsiz kalacak, okul dışında ek iş arayacaklar. Ya da, elinde çantası, okul okul dolaşacak; iki öğrenci şu okulda, üç öğrenci öteki okulda. Veliler şaşkın kalacak, okulda verilmeyen dersi dışarıdan aldırabilecek mi?
Anlaşılmaması için her türlü kavram karmaşası yaratıldı. Zaten yeni nesil öğretmenler öyle bozuk çeviri kavramlardan geliyorlar ki, bizim 1970’li yılların kamucu eğitim kavramlarını anlamaları hiç mümkün değil. Gözümüzün içine baka baka, kavramsal silahlar kullana kullana öğretmenlerin de aklını bitirdiler. Olan biteni izah edebilecek tek öğretmen yok artık.
MEB’in okullara gönderdiği ve çok sayıda öğretmenin cevaplamayı red ettiği şu meşhur Ek-2 dosyasına bir de biz bakalım, kullanılan yanıltıcı kavram tuzaklarını görelim:
2.Soruda yanıltıcı kavram Öğrenci Profili :
“Programın hedeflediği öğrenci profili nedir? Programın öngördüğü öğrenci profiline ilişkin en çok önemsediğiniz üç hedef ne olabilir?”
Bu sorunun art niyetinden şüphe ederim. Sanki eğitim bilimcilere ve halka arz edilmiş bir program var da… Bulanık ve karanlık bir sorudur. Sadece, bu soru aracılığıyla eğitim kitlesinin aklına “öğrenci profili” kavramını ekiyorlar. Bir sonraki aşamada kendi model okullarına öğrenci toplayacakları etnik veya dinsel kesimleri profillerine göre tasnif edeceklerinin sinyalini veriyorlar.
3.Soruda, yanıltıcı kavram Öğrenme Çıktısı:
Bizim zamanımızda (1968 Müfredatında) “Çocuğun eğitsel kazanımı” diye bir kavram vardı. Onun yerine şimdi “öğrenme çıktısı” geldi.
2004’den itibaren ağırlık yerine kütle dedirtmeleri gibi. Yeni ama karşılığı olmayan “öğrenme çıktısı” geldi. Nedir bu şımarıklık? Fotokopi çıktısı almakla eş. Böyle uyduruk kavram olmaz. Mutlaka Amerikan İngilizcesinden birebir çeviridir. Bizim kültürümüze oturmuyor, bizim dil ağacımızda yeşermez bu kavram.
Böyle birebir çevirilerle Türkçemizi ve eğitim dağarcığımızı kısırlaştırdılar. Yeni dedikleri müfredata göre yeni bir eğitim sözlüğü (corpus) hazırladılar. Uyduruk sözcükler gün be gün karşımıza çıkıyor, aklımıza oturtamıyoruz, beynimiz bulanıyor.
Eskiden öğretmen günlük plan yapardı. Adım adım dersini nasıl işleyeceğini tasarlar akşamdan plan defterine yazardı. Yapılan etkinlikten çocuğun eğitsel kazanımının ne olacağını öğretmen dersin işleyiş planında belirtmek zorundaydı. Şimdi, öğrencinin eğitsel kazanımı değil soyut bir “öğrenme çıktısı” çıktı karşımıza.
Yeni bir kavram daha gelecek, aklınızda olsun, Anaokulu yerine Erken Eğitim!
Dört yıllık oyun okulu getirecekler, ona Erken Eğitim diyecekler. Akıl karıştırıcıdır. İngilizceden birebir çeviridir. Onlarda ilk kalkan uçak yerine “erken kalkan uçak” kavramı vardır, ondan alıp okula başlama çağına uyarlamışlar. Biz ise örneğin “erken yat, erken kalk” deriz, aynı şey değildir. Eğitime başlama yaşının erken kavramıyla hiçbir bağlantısı yoktur. Dışarıdan ödünç alınan kavramlar güzel Türkçemizi anlamsızlaştırır, dilimizin mantık bağını kırar, düşünme yetimize zarar verir.
8.Soruda yanıltıcı kavram Okul Temelli Planlama:
Okul başına ayrı müfredat geliyor… İşte büyük parçalama budur!
2005’lerde parçalı zekâcılar (Z.Selçuk ve avanesi) “her okul ayrı müfredat yapabilmeli” demek için kamuflaj olarak Model Okul Müfredatı dediler. Bu kavram Eğitimin Tekliği ilkesine aykırıydı. Bölücülerin istediği eğitim modeli buydu ve bu yüzden yeni müfredata sesli/sessiz onay verdiler. İstisnasız bütün siyasi partiler bu suskunlukta ortak davrandılar. Tarikat piyasası da destek verdi buna, tarikatlar cirit oynadı bakanlıklarda.
Liberalizm buydu, ayrı müfredat talep eden her gruba özel müfredat vaat ediyorlardı. Ne kadar ayrı müfredat talebi olursa toplum o kadar parçalanmış olacaktı; emperyalist SPAN şirketi bu hedefle ABD’den Ankara’ya getirilmişti. Zenginler kulübü için ayrı müfredat, etnik okullara ayrı müfredat, tarikatlara ayrı müfredat, yöresel aşirete göre müfredat, yabancı özel okullara ayrı müfredat, vs. Kendi müridinden para kazanacak her biri, halk ne yapacak soran yok.
Emperyalist merkezler Birliğimizi parçalama formülünü böyle buldular. Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli işte bu çok parçalı sömürge eğitimi programının cilalı adıdır. Böl Parçala Yönet diye özetledikleri emperyalist (küreselci) plan tam da budur. Artık ana dersler bile zorunlu ortak ders olamayacaktır; aynı sınıfta okuyan çocuğunuz kalmaz!
Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli diyorlar. Okul Temelli, yani okul bazında farklı program demektir. Okulun mütevelli heyeti, öğrenci/veli profili her hangi bir dinsel yapıyı işaret ediyorsa, onların tercihine göre dersler, hatta şeriat talebi varsa o dersi bile programına alabilir.
Demokrasiyi yok etmek için demokrasiyi araç olarak kullandıklarını gördünüz. Onlara her yol geçerli. Peki sayın veliler, okumuş aydın insanlar, sizin bir alternatifiniz olmayacak mı?
Mahiye Morgül / 28.6.2024/Rize
This entry was posted in EĞİTİM, İrtica, ŞERİAT - İRTİCA - KARANLIĞIN AYAK SESLERİ, SİYASAL İSLAM, TARİKAT VE CEMAATLAR, YOBAZLIK - GERİCİLİK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *