SADAT DOSYASI- 7 * FAŞİZM * GEÇMİŞİN KARA GÖMLEKLİLERİNDEN GÜNÜMÜZÜN BEYAZ GÖMLEKLİLERİNE * HÖH -SADAT

SADAT DOSYASI -7

FAŞİZM VE GEÇMİŞİN KARA GÖMLEKLİLERİNDEN
GÜNÜMÜZÜN BEYAZ GÖMLEKLİLERİNE * HÖH -SADAT

Araştırma yazısı Bölüm 7 – Naci Kaptan – 24 Mayıs 2022

BAĞLANTILI YAZILAR;
https://nacikaptan.com/?p=96875 – SADAT DOSYASI- 1 * Pusudaki şeriat ordusu, SADAT!
https://nacikaptan.com/?p=99963 – SADAT DOSYASI-2 * Devletin kasasından milyonlar SADAT’a akmış * 10 YILDA TAM 545
https://nacikaptan.com/?p=99992 – SADAT DOSYASI -3 * Sokak eylemlerine SADAT hazırlığı
https://nacikaptan.com/?p=100022 -SADAT DOSYASI -4 * Sunday Telegraph, Adnan Tanrıverdi’yi şöyle tanımlıyordu:
https://nacikaptan.com/?p=100050 – SADAT DOSYASI -5 * KARMAŞIK İLİŞKİLER; ERDOĞAN, SADAT, RUBİN, PEKER
https://nacikaptan.com/?p=100113 – SADAT DOSYASI – 6 * “Erdoğan Perinçek’i kandırdı mı?
https://nacikaptan.com/?p=100130 – SADAT DOSYASI – 7 * FAŞİZM VE GEÇMİŞİN KARA GÖMLEKLİLERİNDEN GÜNÜMÜZÜN
https://nacikaptan.com/?p=100289 – SADAT DOSYASI – 8 * TOPLUM ÜZERİNDE BASKI, DARP, TERÖR YARATAN GRUPLARIN
https://nacikaptan.com/?p=100362 – SADAT DOSYASI – 9 – SADAT PARALEL DEVLETİN “SİYASAL İSLAMCI SİLAHLI
https://nacikaptan.com/?p=100255 – SADAT DOSYASI- 10 * ERGENEKON VE BALYOZ OPERASYONLARINDA SADAT’IN ROLÜ

“Bir defa iktidarı aldıktan sonra onu asla vermeyeceğiz.
Bakanlıklardan bizim ancak ölülerimizi çıkarabilirler.”
(Hitler’in Propaganda Bakanı Joseph Goebbels,1932)

Faşist, Totaliter yönetimler tarihin içinden buyana iktidarlarını güç ile pekiştirmek için Lidere/Öndere/Başkana/ Sultana/Reise v.b bağlı faşist, baskıcı, teröre yatkın, sadist, psikopat kimlikli kişilerden oluşturdukları yapılanmalarla toplum üzerinde baskı oluştururlar. Bunların 3-5’i biraraya gelerek muhalifleri kenar, köşede kıstırarak döverler, yaralarlar ve kaçarak kaybolurlar. İktidara karşı düzenlenen demokratik toplum hareketlerinde ise yönetimden aldıkları güç ile insanları darp ederek, gazlayarak, coplayarak, hatta mermi sıkarak terör estirirler. Bunların bir kısmı üniformalıdır, bir kısmı da üniformasız faşistlerdir. Üniformalı ile üniformasızlar aynı güce hizmet etttiklerinden birlikte çalışırlar.
Bunlar tarih içinde KARA/KAHVERENGİ GÖMLEKLİLER olarak anıldı. Günümüzde DEMOKRATİK BİR HAK OLAN GEZİ EYLEMLERİNDE, bu kez BEYAZ GÖMLEK giyerek ortaya çıktılar. Ellerinde uzun palalar, çivili sopalar ve hatta silahlar vardı. Arabalarına “Polis/şerif işaretlerine benzer işaretler koydular. 15 Temmuz kalkışmasında her şeyden habersiz olan masum askeri öğrencilerin, erlerin başlarını kestiler. İşin acı olanı hukuk içinde hak arayanların önü tıkandı ve hatta 15 Temmuzda suç işleyenlerin yargılanmasını önleyen yasa çıkartıldı.
Diktatörler, Otokratlar var oldukça faşizm de var olacaktı. Ve unutmayalım ki diktatörler iktidara demokrasi ve seçim ile geldiler fakat demokratik, seçim yoluyla gitmediler.  kendiler ve aileleri acı sonlarla karşılaştılar.

FAŞİZM NEDİR?
Faşizm, egemen sınıfların güdümündeki asker, polis ve sivil bürokrasinin, emekçileri, işçi, köylü ve ilericiler üzerindeki baskı rejimi demektir. Faşizm, bir, askeri darbelerle gelen “açık faşizm”, bir de “parlamenter faşizm” olarak ikiye ayrılabilir. Parlamenter faşizmde partiler vardır, ancak düzen, emekçi sınıflara örgütlenme hakkı tanımaz.
Azgınlaşan faşizmin kökü dışardadır. Sermayenin diktatörlüğü olan faşizm, sermaye uluslararası nitelikteyse bu “dinamik faşizmin” doğasında saklıdır. Üstelik, siyasal ilişkiler de bunu doğrulamaktadır. Türkiye’nin yüzakı, saygın hukukcu ve bilim insanı Prof. Rona Aybay’ın 45 yıl önce Murat Sarıca ile birlikte yazdığı kitap bugünlere ışık tutuyor, günceliğini ve değerini koruyor. “Gerici diktatörlüklerin amacı, içinde bulunulan ekonomik ve sosyal düzeni, zor kullanarak muhafaza etmektir. (AYBAY, s.12)
Faşizmin iktidara gelmesinin, hükümet otoritelerinin yardımı ve desteği ile olduğunu faşistler de kabul etmişlerdir, özellikle, mahkemeler ve polis örgütü, faşistlerin korkutma ve sindirme hareketlerini hoşgörü ile karşılamışlardır. (AYBAY, s.19) Faşizm,  devlet kavramının yüceltilmesine çok önem verir. Devletin üzerinde hiç bir şey yoktur. Böylece faşizm bütün siyasal özgürlükleri ortadan kaldırmaktadır.

The Economist dergisi, “2019 Demokrasi Endeksi Raporu”nu yayımladı. 167 ülkenin değerlendirildiği raporda Türkiye geçen yılki sıralamasını koruyarak 110. sırada yer aldı ancak demokrasi puanı 4,37’den 4,09’a geriledi.“hibrid demokrasi” ve 0 ile 2 puan alanlar ise “otoriter rejimle” yönetilen ülkeler olarak değerlendirildi. 110. sıradaki Türkiye 4,09 puanla “hibrid demokrasi” (melez demokrasi) ile yönetilen ülkeler içinde yer aldı.
Türkiye bu sıralama ile Nijerya, Uganda, Zambiya, Lübnan, Sri Lanka gibi ülkelerin gerisinde kaldı. Böylece Türkiye’deki yönetimin de demokrasi ve hukukla bir bağı olmadığı, Yek buyurganın hukuka saygı duymadığı tescillendi.
Dünyada demokrasi adına örnek alınan GEZİ DİRENİŞİNDE polisle birlikte tıpkı polis gibi davranan, direnişe katılanları acımasızca darp eden ve BEYAZ GÖMLEKLİ olarak isimlendiren kişiler ortaya çıkmıştı. Polis bunlara yol açıyor ve bunlar da direnişe katılanları linç edercesine dövüyorlardı. Daha sonra AKP gençlik örgütünden olanlara polis üniforması verildiğine dair haberler sosyal medyada yayıldı.
Bundan sonra ortaya HÖH, (Halk Özel Hareketi) isimli, yurt dışında silahlı eylemler de yapan, Polis arabasına benzer boyalı Osmanlı tuğrası taşıyan bir dernek çıktı. ve 15 Temmuz’da ise emirle kışladan çıkartılmış, dünyadan haberi olmayan erlerin ve askeri öğrencilerin kafasını acımasızca kesen gaddar vandallar çıktı. Bunların da Sadat oluşumunun milis gücü olduğu yazıldı çizildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çıkardığı bir yasa ile bu kafa kesenlerin yargılanamayacağı hakkında bir kanun yürürlüğe girdi.
Partili cumhurbaşkanı Erdoğan geçmişten ders çıkartarak AKP bağlısı sivil milisleri yasal hale getirmek için aynen Duçe Mussoloni’nin kara gömleklileri gibi devlete değil, iktidara bağlı polis gücü oluşturmaya başladı. Emniyete alınanların büyük kısmı özel imbiklerden geçirilerek, partiye bağlı bir oluşum yaratıldı. Emniyet genel müdürleri, silsile ile aşağıya doğru Devletin, kamunun görevlisi değil, AKP’ye bağlı bir güvenlik gücü yaratıldı. Valiler ve kaymakamlar da aynı kadro içinde yapılandırıldı.
İşte bu nedenle Boğaziçi Üniversitesinin öğrencilerinin Anayasaya uygun demokratik, barışçıl hak aramalarına karşı polisin acımasızca, aşırı güç kullanarak öldüresiye dövmelerinin nedeni budur. Polisin arasına karışan sivil giysili canavar ruhlu, vandal kişilerin yerde yatan, polise direnmemiş öğrencilere hayvanca tekme, yumruklarla vurması insanlık dışıdır. Bu kişiler kimdir? Polis ise suç işlemişlerdir. Polis değilse, polis bunlara neden yol veriyor.?
Öğrencilere karşı sözde siyasetçilerin kullandığı ağır dil, öğrencilere yüklenen sıfatlar ve polisin tutumu, yaklaşan seçimde Türkiye’nin daha ağır tablo ile karşılaşacağının işaretidir. Bu karanlık derin sarmaldan ancak güç birliği ile çıkılabilir. Tüm muhalefet partilerinin güç birliğine acilen gitmeleri gereklidir.
Kara Gömlekliler (İtalyanca: Camicie nere ya da Squadristi), I. Dünya Savaşı sırasında ve II. Dünya Savaşı’nın sonlanmasına kadar İtalya’da hüküm süren yarı askeri faşist örgüt. 1919 – 1923 arasında Squadre D’azione (Eylem Mangaları), 1923 – 1943 arasında Milizia Volontaria Fascista Per La Sicurezza Nazionale (Ulusal Güvenlik İçin Gönüllü Faşist Milisi) olarak adlandırılan, Benito Mussolini yönetimindeki Ulusal Faşist Parti’nin üyeleri olan silahlı birliklerdir. Bu paramiliter yapılanmaya milliyetçi görüşleriyle bilinen aydınlar, eski ordu subayları ve bazı toprak sahipleri destek vermiştir.

Faşizm böyle geldi
Bugün, 20. yüzyılın karabasanı faşizmi anlatacağım. 1922’de İtalya’da Mussolini’nin liderliğinde ortaya çıkan “faşizm”, ortaya çıkışından on yıl sonra 1933’te Almanya’da Hitler’in liderliğinde Nazizm’e evrildi. Hitler, Mussolini’nin Roma’ya yürüyüşünden çok etkilendiğini itiraf ediyordu.
1922’de iktidara gelen Mussolini, 1923’te federasyon sekreterleri, sendika liderleri, belediye başkanları dahil 5000 komünisti tutukladı. Kooperatiflerin ve belediyelerin bütün paralarına el koydu. Sol görüşlü 3000 demiryolu işçisinin işine son verdi. 1 Mayıs bayramını yasakladı. 1923’te gazete yöneticisi Piero Goberti ve 1924’te milletvekili Mateotti faşistlerce katledildi. Mussolini, bu ikinci cinayet hakkında ileri geri konuşanları “kurşunu yiyecekler” diye tehdit etti. 1924’te çıkarılan basın yasasıyla faşist hükümete sansür ve gazetelere el koyma hakkı tanındı. 1926’da olağanüstü yasalar çıkarıldı. Muhalefet konuşamayacak duruma getirildi. Milletvekilleri tutuklanıp hapse atıldı. Örneğin muhalif yazar milletvekili Antonio Gramsci, 8 Kasım 1926’da yakalanıp hapsedildi.
1927’de faşist hükümet, faşizm karşıtlarını cezalandırmak için özel bir mahkeme kurdu. Bu mahkemenin hakimi, Garamsci’yi “Bu beyni yirmi yıl çalışmaktan alıkoymak gerekir” diyerek hapse mahkum etti.
Mussolini, okulları, üniversiteleri kontrol etti. Öğretmenleri ve üniversite profesörlerini faşist üyelik kartı almaya ve faşizme bağlılık andı vermeye zorladı. 1250 profesörünün sadece 12’si bunu reddetti. Faşizmin safına geçen profesörler kara gömlekle ders vermeye başladılar.
Aydınların partiye yazılması zorunlu kılındı. Üyelik kartı olmayan hocalar ve aydınlar işsizlik tehlikesiyle karşı karşıya bırakıldılar. Mussolini tehlikeli gördüğü aydınları ise öldürterek ortadan kaldırdı. Matteotti, Piero Gobetti, Nello, Carlo Roselli ve Giovanni Amedola’nın öldürülmelerine karar verildi. (Maria A. Macciocchi, Faşizmin Analizi, çev. Cemal Süreyya, s. 47-50, 268,289.)
FAŞİZM İÇİN DEMOKRASİ BİR ARAÇTIR
İtalya’da faşizm demokrasiyi kullanarak iktidar oldu. 17 Nisan 1925 seçimlerinde Mussolini’nin faşist partisi yaklaşık 7.5 milyon oyun 4.5 milyonunu alarak meclisteki 536 sandalyeden 400’ünü elde etmişti. Bu seçimlerde meclisteki üç sol parti toplam 1.200.000 oy almış, toplam milletvekili sayıları 142’den 62’ye düşmüştü. Faşistler oylarını köylerde yüzde 100, hatta bazı yerlerde yüzde 100’den fazla artırmışlardı. Çünkü ölülere ve ülkeyi terk eden göçmenlere de oy kullandırmışlardı. (Macciocchi, age, s. 46).
İşini “milli iradeye” bırakmayan faşist Mussolini, seçim sistemini değiştirdi. Yeni seçim yasasına göre faşistler, sadece yüzde 25 oyla meclisteki 535 sandalyenin 356’sını ele geçirecekti. Mussolini, 1926’da çıkardığı olağanüstü yasalarla tüm İtalyanların oy hakkını elinden aldı. Artık İtalya’da seçim yapılmayacaktı. Mussolini, 20 yıllık faşist iktidarı döneminde -üstelik faşist rejimi destekleyen ‘evet’ basılı pusulalarla- yalnızca bir kez plebisit yaptıracaktı.
Mussolini, propagandaya büyük önem veriyordu. Faşist rejimin en güçlü propaganda araçlarından biri radyoydu. 1928’den beri faşist hükümetin kontrolünde olan E.I.A.R (Ente Italiano Audizioni Radiofoniche) adlı devlet radyosu faşist propagandanın merkeziydi. Beş milyon İtalyan, tamamen Mussolini’nin denetimindeki bu radyoyu dinliyordu. Ayrıca her şehrin, yine faşist hükümetin kontrolünde, kendi radyo istasyonu vardı. Maria A. Macciocchi’nin ifadesiyle “Milyonlarca kişi 1943 Temmuz’una dek rejimin radyosuyla serseme çevrildi.” (Macciocchi, age, s.193,287,288).
Faşist propagandanın özünü Mussolini’nin konuşmaları oluşturuyordu. Halk büyük bir coşkuyla Duçe’yi (Mussolini’yi) alkışlıyordu. Faşist propagandayı yandaş aydınlar, yandaş sanatçılar yürütüyordu. O günlerin tanıklarından Maria A. Macciocchi şöyle diyor: “Yeryüzünde, gökyüzünde ve her yerde karşımıza dikilen Duçe’nin görüntülerine, aydın yağcılığının, köleliğinin en aşağılık örneğini veren sözler eşlik etmekteydi. Ozanlar, yazarlar, ressamlar, mimarlar kullukta birbiriyle yarışıyorlardı.” (Macciocchi, age, s. 289.)

Görülüyor ki ülkeler, toplumlar ne kadar ilerlerse ilerlesin, demokrasi ve hukuk gereğince yücelmez ve hak ettiği önemi görmez ise, toplum eğitimden yoksun kalırsa, fırsatçı opurtinistler, demagoglar eğitimsiz toplumu kandırarak devleti yönetir hale gelebiliyorlar. Bundan birkaç adım sonrasında ise otokrasi, teokrasi, faşizm kapıyı çalıyor.  Otokratlar ve faşistler güçlerini pekiştirmek için toplumu sindirecek, korkutacak, silahlı milis birlikleri kuruyor. Arka bahçe yapılan yargı buyurganın sopası haline getiriliyor. Muhalifler, aydınlar tasfiye ediliyor. Silahlı milisler sözde seçimlerde demagog yöneticinin seçilmesini sağlayacak baskılar kuruyor. Oy Sandıkları silahların gölgesi altında kalıyor. Devlete ait silahlar gizlice yandaşlara dağıtılıyor. Emekli askerlerden oluşan ve yöneticiye doğrudan bağlı terör üretme yetisine sahip SADAT gibi gölge ordular kuruluyor. Önümüzdeki bölümde bu konulara değineceğiz.

https://www.toplumcudusunceenstitusu.org/fasizm-nedir/
Naci Kaptan / 04.02.2021 – https://nacikaptan.com/?p=86271
Sinan Meydan – https://www.sozcu.com.tr/2018/yazarlar/sinan-meydan/fasizm-boyle-geldi-2309766/

Naci Kaptan – Devam edecek
This entry was posted in FAŞİZM, İNSAN HAKLARI - DEMOKRASİ, İrtica, SİYASİ TARİH, SUÇ DOSYALARI, TERÖR, VANDALLIK, YOBAZLIK - GERİCİLİK, YOZLAŞMA - AHLAKSIZLIK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *