FEYM BÜLTENİ – 81/2023 * Ermeni Faaliyetleri – 07 Nisan 2023

FANATİK ERMENİ YALANLARINA KARŞI
FEYM BÜLTENİ – 81/2023 *
Ermeni Faaliyetleri – 07 Nisan 2023


1. Kıbrıs (GKRY) parlamentosu oybirliğiyle Azerbaycan’ı kınayan ve artsakh’ı (“sözde” Dağlık Karabağ Ermeni devleti) Ermenistan’a ve dış dünyaya bağlayan tek yol olan ve 12 Aralık’tan beri kapalı olan Laçin Koridoru’nu derhal yeniden açmaya çağıran bir kararı kabul etti. https://www.panorama.am/en/news/2023/04/07/Cyprus-parliament/2817761

2. Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Dağlık Karabağ ve Laçin Koridoru’ndaki durumu görüşmek üzere bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Ermenistan Başbakanlık ofisi yaptığı açıklamada: “Azerbaycan’ın Laçin Koridoru’nu hukuka aykırı ablukası nedeniyle Dağlık Karabağ’da devam eden insani kriz telefon görüşmesinde ele alındı.” şeklinde belirtti.
https://www.panorama.am/en/news/2023/04/07/Pashinyan-Putin-call/2817828
https://news.am/eng/news/753664.html
https://en.armradio.am/2023/04/07/pashinyan-putin-discuss-situation-in-the-region-2/

3. Ermenistan, Avrupa’da ABD liderliğindeki iki askeri tatbikata katılmayı planlıyor. https://www.panorama.am/en/news/2023/04/07/Armenia-MoD/2817719

4. Erivan’daki ABD Büyükelçiliği, ABD Ticaret Bakanlığı Küresel Pazarlardan Sorumlu Müsteşar Yardımcısı Arun Venkataraman’ı Ermenistan’da ağırladı. Bakan Yardımcısı Venkataraman, 6-8 Nisan tarihlerinde yapacağı ziyarette Başbakan Nikol Paşinyan ile bir araya gelecek ve ABD-Ermenistan Stratejik Diyaloğu’nda açılış konuşması yapacak, Amerika Birleşik Devletleri’nin ticari bağları derinleştirmeye ve her iki ülke arasındaki ticari ortaklıkları teşvik etmeye olan ilgisinin altını çizecek. Ziyaret kapsamında Ermenistan Güvenlik Konseyi Sekreteri Armen Grigoryan, Arun Venkataraman başkanlığındaki heyeti kabul etti. Muhataplar, Ermeni-Amerikan yatırımları, iş ortamının iyileştirilmesi, yüksek teknolojiler ve enerji alanlarında mevcut işbirliği perspektiflerini görüştüler ve daha fazla işbirliği yolunun ana hatlarını çizerek ikili ortak programların uygulanmasına değindiler.
https://www.panorama.am/en/news/2023/04/07/US-assistant-secretary/2817734
https://en.armradio.am/2023/04/07/armenia-us-discuss-implementation-of-joint-programs-in-it-and-energy-sectors/https://armenpress.am/eng/news/1108158.html

5. Rusya Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Maria Zakharova; Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü tarafından Ermenistan’a barış gücü konuşlandırma tarihlerinin, Erivan yetkilileri tarafından kararlaştırılması gerektiğini, misyonun gönderilmeye hazır olduğunu söyledi.
https://www.panorama.am/en/news/2023/04/06/CSTO-mission-Armenia/2816949
https://asbarez.com/deployment-of-csto-mission-to-armenia-depends-on-yerevan/

6. Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Rus mevkidaşı Sergey Lavrov ile görüşmesinin ardından Türkiye’nin Azerbaycan ile Ermenistan arasında acilen bir barış anlaşması imzalamayı gerekli gördüğünü söyledi.
https://news.am/eng/news/753669.html

7. Ermenistan Dışişleri Bakanı, Ermenistan ve Rusya Dışişleri Bakanları arasındaki görüşmenin ardından Moskova’da düzenlenen ortak basın toplantısında, Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki sınırda bir KGAÖ izleme misyonu görevlendirilmesi konusunda çalışmaların devam ettiğini söyledi. https://news.am/eng/news/753670.html

8. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile görüşmesinin ardından düzenlediği basın toplantısında; Rusya’nın, bölge dışı oyuncuların Güney Kafkasya’daki gelişmelere müdahale etmemesini beklediğini söyledi. Lavrov: “Bazı bölge dışı ortaklarımızın bu sürece [yani Güney Kafkasya’daki duruma] müdahale etmeyeceğini, tarafları Rusya-Ermeni-Azerbaycan üçlü formatında varılan anlaşmaların net bir şekilde uygulanmasına yönlendireceklerini umuyoruz.” dedi. https://news.am/eng/news/753688.html

9. Ermenistan Ekonomik ve Teknolojik Kalkınma Bakanı Gnel Sanosyan başkanlığındaki heyetin Gürcistan’a yaptığı ziyaret çerçevesinde İjevan ve Rustavi şehirleri arasında işbirliği muhtırası imzalandı.
https://www.ermenihaber.am/tr/news/2023/04/07/Ermenistan-%C4%B0jevan-G%C3%BCrcistan-Rustavi-i%C5%9Fbirli%C4%9Fi/246585

10. ABD’de ANCA Batı Bölgesi Eğitim Komitesi, Los Angeles Birleşik Okul Bölgesi Yönetim Kurulu Üyesi Kelly Gonez ve ekibiyle ortaklaşa, eğitimcilerin Ermeni Soykırımı hakkında eğitim vermelerine yardımcı olmak için kaynaklar ve çerçevelerden oluşan kapsamlı bir K-12 Öğretmen Kılavuzu oluşturdu.
https://asbarez.com/anca-wr-education-committee-develops-armenian-genocide-education-k-12-teachers-guide-in-collaboration-with-lausds-kelly-gonez/
Posted in FEYM GRUBU ÇALIŞMALARI | Leave a comment

MAFYALAŞAN SİSTEM * SS’nin fotoğrafları neyi saklıyor

SS’nin fotoğrafları neyi saklıyor

CUMHURİYET – Barış Pehlivan – 07 Nisan 2023

Tanımadığımız bir numaradan mesaj geldi: “Bu dosyayı kapatacaklar, lütfen izin vermeyin.” 
Hemen ardından belgeleri gönderdi. Devletin içindeki vicdanlı o isim çok endişeliydi ve herkes duysun diye çığlık atmayı seçti.
Barış Terkoğlu ile birlikte yazdığımız beşinci kitabımız “SS” bugün sizlerle buluştu. Kitapta, Türkiye’nin son yıllarına damga vuran İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun öyküsünü anlattık. Soylu’nun ilişkileri üzerinden Türkiye’nin her alanda yaşadığı çürümüşlüğün tüm parçalarını gösterdik. Çoğunu ilk kez duyacaksınız, kimisini unuttuğunuzu fark edeceksiniz.
Soylu’nun adı ne zaman gündeme gelse bir fotoğraf albümünün sayfaları da genişliyor. Kimi suçlular, koca bir ağacın gölgesine sığınır gibi korunmak için bakan Soylu ile fotoğraf çektiriyor. Zira devlette gücü olan biriyle aynı kareye sığmak, AKP döneminde birçok kapıyı açan ya da imtiyazlı hale getiren anahtar rolünü üstleniyor.
Bunun en ağır örneğini SS’de yazdık, bugün de Cumhuriyet’te okudunuz. Sadullah Alagöz adlı AKP’li işadamı, 17 yaşındaki bir kızı önce fotoğraf albümüyle korkutmakla, sonra da ona tecavüz etmekle suçlanıyor.
Yetmiyor, daha ifadesi bile alınmadan ifadesini alacak kişilerin amiri olan Ankara Emniyet müdürü tarafından hediyelere boğuluyor. Yetmiyor, mağdur çocuğu korumakla yükümlü aile bakanı tarafından makamında ağırlanıyor. Yetmiyor, tüm bunları yine sosyal medya hesaplarından ilan ediyor.
Sahi, Sadullah Alagöz tecavüz şüphelisiyken hem Emniyet müdürü hem de aile bakanı ile kapalı kapılar ardında ne konuşuyor?
Bakınız…
İlk kez kitabımızda okuyacağınız bu dosyayı, kapatılacağından şüphelenen bir bürokrat bize ulaştırdı. İddianamenin 6 aydır yazılmamasına, şüphelinin elini kolunu sallayarak gezmesine, bir de devletin en ciddi koltuk sahipleriyle el üstünde tutulmasına itiraz eden bir çığlık atıldı.
Mağdur E.M. ve ailesi şimdi çok yalnız. Devletin makbul işadamının kendilerine yapabileceklerinden endişeleniyorlar. İşte bu yüzden, artık yük hepimizin omzunda.
Tecavüz şüphelisiyle fotoğrafları olan, ona güç veren Süleyman Soylu’dan Derya Yanık’a, Emniyet müdürlerinden cumhurbaşkanlığı bürokratlarına kadar herkes bu büyük ayıba karşı gereğini yapmalı.
Biz çığlığı aldık, dünyaya duyurduk. Şimdi sıra sizde!

https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/baris-pehlivan/ssnin-fotograflari-neyi-sakliyor-2068905
Posted in BARIŞ'LAR, Politika ve Gundem, SUÇ DOSYALARI, YOLSUZLUKLAR, YOZLAŞMA - AHLAKSIZLIK | Leave a comment

GÖÇ DALGASI * TÜRKİYE DÖNÜŞÜYOR * DOKTORLAR, MÜHENDİSLER GİDİYOR, MESLEKSİZ, GEÇMİŞİ BİLİNMEYEN TERÖRE BULAŞMIŞLAR GELİYOR

Posted in GÖÇLER-GÖÇMENLER | Leave a comment

EMEKLİkatür

Posted in KARİKATÜR | Leave a comment

GEÇMİŞTEN YAPRAKLAR * SAATSİZ MUHALİF TAKVİM * 06 Nisan 2023

Posted in TAKVİM | Leave a comment

PARTİ DEĞİL PARTY * PUDRA ŞEKERİ

Abdurrahman Dilipak’ın açıklaması;
Yılmaz Özdil’in “PUDRA ŞEKERİ” başlıklı benim yazımdan alıntılar yaptığı eski bir yazı, benim yazım olarak sosyal media ve whatsapp gruplarında yoğun bir şekilde paylaşılıyor. Benim 2019 da yazdığım yazının aslı şöyle: “Parti” değil “Party”

PARTİ DEĞİL PARTY

Abdurrahman Dilipak – 13 Temmuz 2019

Şeytan fazla mesai yapıyor, Ankara’da, İstanbul’da.. Nasıl olur da siyaset perdesi arkasında “İslamcıları” bir yere monte eder, Türkiye’yi yönetecek kadroları allayıp pullayıp bir yerlere yerleştirir.

Kim gelirse gelsin, Şeytan bir yolunu bulacaktır. Şeytanın şerrinden mutlak anlamda emin olan bir kul var mı! Bu dünya hayatı nasıl başladı. Hz. İbrahim’den bile vazgeçmeyen bir lanet olası biri var. Ve onun en çok kullandığı üç alet, para/mal, kadın/fahşa, makam/güç. Buna zaafı olanlara dikkat! Bu işlerde harama açık kapı bıraktınız mı, Şeytan nefsinize taht kurar, o sizi, siz toplumu yönetirsiniz İns’in Şeytanına dönüşürsünüz. Onun için “Rabbım beni bana bırakma” denilmiştir. “İhtirastan uzak dur, çünkü ihtirasla istediğin şey bir imtihana dönüşür de, dua ile istenen belanız olur” denmiştir.
Neyse, yeni parti oluşumuna bakıyorum!. Üzülüyor tabii insan. AK Parti’nin hali pür melali, yeni oluşuma doğru yokuş aşağı gider gibi koşanlar, bugünkü sonucun müsebbibleri, kaşığı belinde dolaşan birtakım adamlar şirinlik muskalarını takıp, yeni oluşum için kapı kapı dolaşıyorlar. Uluslararası sistemin monitörleri olup-bitenleri izliyor ve adamları ile süreci dizayn etmeye çalışıyor. Cemaat, STK, işadamı, vakıf, dernek, oda, bürokrasi çevresinden birçok kişi ve kurum manken kız gibi gülücükler saçıyor.
Ben üzülerek bakıyorum ve bekliyorum. Geldikleri yerdekiler, gittikleri yerdekiler, insanları çoğu siyasi bir sarhoşluk içindeler sanki. Gözleri var görmüyorlar, kulakları var duymuyorlar, kalpleri var, hissetmiyorlar sanki. Aşk ve öfke gözlerini kör etmiş! Hele bir taşlar yerine otursun, söyleyecek çok söz var..
Neyse, bugünkü konumuz o değil. Parti değil Party’yi konuşacağız. Kadın, aile, cinsiyet eşitliği, gençlik, aile, fuhuş, uyuşturucu bağımlılığı, marka ve lüks tutkusu, Piercing, Tatto, Moda derken geldiğimiz noktayı yazacağım bugün.
Bizim “Modern muhafazakârlar”ın geldiği nokta dudaklarınızı uçuklatacak noktaya geldi.. Ha! Unutmadan, artık su geçiren oje ve abdeste mani olmayan dudak boyalarımız var. Helal likör, bira, şarap ve şampanyalarımız da var. Yakında rakı, votka da çıkar. Tabii ki, onlar da “Helal” etiketli satışa sunulacak! Hani biz onlara benzemeyecektik!? Bakın siyasilerimiz, bürokrasimiz benzer bir akıl tutulması ve ahlak zafiyeti içinde.
“Bebeğin Cinsiyetini Tahmin Partisi” diye bir parti duydunuz mu siz! Yok yok, en ilginci “After Umre Party”si! “Umrah Celebraty” veya “Umrah Mubarak” gibi yapılan, geleneksel kutlama ziyaretleri, törenleri yapılır ama bunlar doğrudan “Party” dedikleri şey yapıyorlar.. Eskiden Hac ve umreden dönenlerin evinde tebrik ziyaretleri olur, gelenlere tesbih ve seccade hediye edilirdi ama bu işin bir adabı olur. Rock müzik eşlinde “Zikir party”si bile var artık: “Tarikat dance Party”. “Yatta Happy Birthday Party” gibi rezaletler de yok değil. Hepsi “tesettürlü” tabii!
Ramazan İftarı’nı da “Party”ye dönüştürenler var. Süs, şatafat, müzik, kadınlı erkekli rengarenk giysiler içinde semazenlerle başlıyor ve devam ediyor. Baby Shower Party diye “Bebek doğmadan önce party”si de çıkmış. “Bebeğin cinsiyetini tahmin etme party”si de var, yakında “konuğun cinsiyetini tahmin etme partisi” de yaparlar! “Kız çocuğa 6. Ay kınası”
“Kur’an’a geçince”, “Hatim edince”, “Hafız olunca” elbette bir araya gelelim. Hani sünnet düğünü gibi. Bakın bazı yerlerde artık Sünnet düğününde kadın oynatanlar bile var. “Bekarlığa veda partisi” adı altında fuhşa özendirenler de çıktı. Ama hatim merasiminin arkasından, güya gençleri bu işe özendirelim diye “Funny zikir dance Party”sine dönerse bu iş, din oyuncak haline getirilir.

“Bekarlığa Veda Partisi”nin tesettürlüsü için şu adrese bakın bakalım bir. Lüks, israf, ne istersen var. https://twitter.com/GoraAhmet/status/1119559953574920192. Bunun neresinde din ya da ahlak var!
Artık bu işler için ajanslar, marka isimler var. Altın kaplamalı pasta sunumlarına kadar, Körfez ülkelerindeki rezillikleri aratmayacak her şey var. Haram para cüzdanda durduğu gibi durmuyor. Bu işin içinde siyasilerin, bürokratların yakınları da var. Bunlar biliniyor. Yat partilerinde artık konken oynayan tesettürlü hanımlar da var!
Bakıyorum da şimdi birileri başörtüsünü başına değil boynuna bağlıyor. Başörtüsü başörtüsü olmaktan çıktı bir aksesuvara dönüştü. Namazı da artık sağlık için yapılan bir spora, orucu diyete dönüştürürlerse şaşmayın. Hac da turizm olur. Zaten adı şimdiden belli “Hac ve Umre turizm”i.. Kurban da “Kebab Bayramı” olunca bu iş tamam.
Moda ve yaşama dair son trendler muhteşem! Ya hu, “çocuğum tuvaletini yapıyor party’si pastası” bile var. “Birileri keler deliğinden girse bizimkiler de peşinden gidecek” diyorduk ya, olan bu!. Sakal bırak, başörtüsü tak sonra da onlar ne yapıyorsa benzerini yap. Seremoni, ritüel, ikonalar hepsi aynı. Gay dergahlarına az kaldı. Gökkuşağı sarığı, çiçekli cübbesi ile kapıda bekliyorlar.
Aşağılık kompleksi bizi mahvediyor. Gâvur aşığı bunlar. Makam servet sahipleri değil sadece, her gün, her seviyeden birilerinin ayağı kayıyor. Alamet-i farikalar yok ediliyor.
Başörtülü erkek gibi giyinen kadınlar olacaksa kadın gibi giyinen erkekler niye olmasın! Yakında görürsünüz piercingli, Tatto’lu imamlar. Saçı at kuyruğu. Sarık da gökkuşağı renginde olsun bari, cübbe de yedi renk! Kubbeyi de 7 renge boyasınlar. İmam sanat yapamaz mı iki namaz arası diskoda gitar çalsın, dans etsin şarkı söylesin. Kime ne!
Yıllar önce “İmam sendikası da kurulacak” demiştim. Şimdi “Akşam, yatsı ve sabah namazı fazla mesaiye giriyor diye grev yapabilirler. İmamlık, müezzinlik “İş” ise, yaptıkları iş de “Meslek”leri oluyor. Cami de işyeri. O zaman niye greve gitmesinler ki, iki minare arasına mahya gibi yazarlar artık, bu iş yerinde grev vardır! Bakarsınız yarın, Şeytan kovma merasimleri nasıl Faşinglere döndü ise, “Şehid kutlama party”leri ya da, “15 Temmuz Party”si gibi şeyler de yapılır bakarsınız.
Kimi Lale devri sosyetesinin yaptıklarını “Osmanlı” zanneder, kimi mevlidleri bile “Party”ye dönüştürür. Din, seremoni, ikonalara ve ritüellere mi boğdurulmaya çalışılıyor yoksa?!
Sermaye, Siyaset, Bürokrasi, Media ve Cemaat eli ile dönüştürülmeye çalışılan bir din bir toplum var. FETÖ öldü diyorlar! FETÖ ölmedi, kılık değiştirdi döndü geldi aramızda dolaşıyor. Siz, o “Pensilvanya’da” zannedin.
YAZININ TAMAMI; https://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/abdurrahman-dilipak/parti-degil-party-29097.html

Yılmaz Özdil tarafından yazılan aşağıdaki köşe yazısının büyük bölümü Abdurrahman Dilipak’tan alıntıdır. Özdil bunu yazısında belirtmiştir. Aşağıdaki yazı günümüzde Abdurrahman Dilipak yazısı olarak dolaşımdadır. – Naci Kaptan

PUDRA ŞEKERİ

YILMAZ ÖZDİL – 30 Mar 2021

“Helâl Likör, Bira, Helâl Şampanyalarımız var.
Yakında Helâl Etiketli Rakı da Çıkar.” Ve daha neler neler!

▪︎Su geçiren Oje,
▪︎Abdeste mani olmayan Rujlarımız var artık.
▪︎Helâl Likör, Bira, Helâl Şampanyalarımız var. Yakında Helâl Etiketli Rakı da Çıkar.
Hani Biz başkalarına Benzemeyecektik Siyasilerimiz, Bürokrasimiz ahlak zafiyeti içinde.
▪︎Bebeğin Cinsiyetini Tahmin Partisi diye bir parti duydunuz mu siz?
▪︎’After Umre Party’ var.
▪︎Eskiden Hac ve Umreden dönenlerin evinde tebrik ziyaretleri olurdu,
tebriğe gelenlere Tesbih ve Seccade hediye edilirdi, ama bu işin bir adabı olurdu..
▪︎Rock Müzik eşliğinde Zikir Party’si bile var artık.
▪︎Yatlarda ‘Happy Birthday Party’ gibi rezaletler de yok değil.
▪︎Hepsi Tesettürlü tabii!
▪︎Ramazan İftarını Party’e dönüştürenler var. Şatafat, müzik, Kadınlı,
Erkekli rengarenk giysiler içinde Semazenlerle başlıyor.
▪︎’Baby Shower Party’ çıkmış.
▪︎Bekarlığa Veda Partisi adı altında fuhuşa özendirenler bile var.
Tesettürlü ama, lüks, israf, ne istersen var.
Artık bu işler için Ajanslar var, Altın Kaplamalı Pasta sunumlarına kadar,
Körfez Ülkelerindeki rezillikleri aratmayacak her şey var;
▪︎Haram Para cüzdanda durduğu gibi durmuyor.
▪︎Bu işlerin içinde Siyasiler, Bürokratların yakınları var. Bunlar biliniyor.
▪︎Yat Partilerinde Konken oynayan Tesettürlü Hanımlar var.
▪︎Başörtüsü, başörtüsü olmaktan çıktı, aksesuara dönüştü.
▪︎Namazı Spora, Orucu Diyete dönüştürürlerse, şaşmayın.
▪︎Hac da Turizm olur.
Zaten adı şimdiden belli, Hac ve Umre Turizmi..
▪︎Kurban da Kebap Bayramı olunca, bu iş tamam.
▪︎Sakal bırak, Başörtüsü tak, sonra Onlar ne yapıyorsa aynısını yap.
▪︎Seremoni, Rituel, İkonalar hepsi aynı. Gay Dergahlarına az kaldı.
Aşağılık Kompleksi Bizi mahvediyor.
Sadece Makam Sahiplerinin değil, her seviyenin ayağı kayıyor;
▪︎Yakında Piercingli, Tattolu İmamlar görürsünüz.
▪︎Kimileri Lale Devri Sosyetesinin yaptıklarını Osmanlı zannediyor,
▪︎Kimileri Mevlidleri bile Party’lere dönüştürüyor.
Artık İlahiyatlarda bile Namaz kılanlar % 50..
İnandığımız Gibi Yaşamayınca, Yaşadığımız Gibi İnanmaya Başladık.
Bunun Sorumlusu Kim.?
▪︎Kırk günlük Bebeğe Tek Taş Yüzük takan Tesettür Sosyetesi var.
▪︎Ascot Yarışlarındaki Düşeslere, Baroneslere özeniyorlar, türbanın üstüne tüylü şapka takarak,
Lale Devri Saraylarında, şatafatlı sofralarla Mevlüt yapıyorlar.
▪︎Mutaassıp Yaşam Biçiminden, Gösteriş Tüketimine sürüklendiler.
▪︎Mahremiyet Duygusunun yerini, abartılı görgüsüzlük aldı, para döküp saçarak varolmaya çalışıyorlar, Bedevi Kültürüyle yarışıyorlar.
▪︎Maneviyattan Maddiyata öylesine hızlı geçtiler, Dünyevi Zevklere kendilerini öylesine kaptırdılar ki, kulaklarından Altınlar, Pırlantalar fışkırdığını herkese seyrettirmek istiyorlar..
▪︎Nasıl bir açlıksa artık, Helal Etiketli Şampanya satılıyor.
▪︎Alkolsüz Mojito var.
Sodalı Limonata derse, havalı durmuyor, illâ ki Mojito diyecek.
▪︎Alkolsüz Bellini var.
Alkolsüz Aperol var.
Chia Tohumu eşliğinde Ejder Meyveli Smoothie’lerin kaçınılmaz yansımasıdır bu.
Demirhindi Şerbetiyle İktidara geldiler, Mojitoya dönüştüler..
“İslami Eğlence” adı altında “Helâl Organizasyon” yapan Şirketlerin sayısında patlama yaşanıyor.
▪︎Beş Yıldızlı Otellerde tahtırevanla düğün yapan var.
▪︎Salona tavandan sarkıtılan Gondola binerek giren var.
▪︎İlahi Ekipleri var, Helâl Müzik yapıyorlar;
“Düğün Gecenizi Helâl Çerçevesinde Şenlendiriyoruz” diye Reklam veriyorlar.
▪︎Sunucusuyla beraber Semazen Ekipleri var.
▪︎Helal Suşili Düğün Yemekleri, Osmanlı Köşklerindeki varaklı dekorlarda,
Swarovski Kristalleriyle süslü Padişah Koltuklarında, Altın Kaplamalı Pastalarla bitiyor,
cümle alem görsün diye, videolarını internette yayınlıyorlar.
▪︎Dini Düğün Palyaçosu var Kardeşim, İslami Animatör var.
▪︎Helal Selülit Kremiyle İslami esaslara uygun Masaj Salonu var.
▪︎Taylandlı Masözlere Türban taktırıyorsun, İslami Esaslara uygun olmuş oluyor..
Bu Çürüme Sürecinde, Taaa Singapur’lardaki Casinolarda Rulet Masasında yakalanan Bakan Çocuğunu görmüştük.
En son, … Parti Genel Merkezinde çalışan, Lise Mezunu ve henüz 27 yaşında olmasına rağmen;
▪︎Lüks Otomobil Koleksiyonu olan,
▪︎Kumar Fişleriyle,
▪︎Revü Kızlarıyla,
▪︎Elinde Kadehle Jakuzide poz veren,
▪︎Çankaya’da Lüks Sitede oturan,
▪︎Rabia Tweetleri atan Arkadaşı k..ain çekerken gördük.
17/25 Aralık Lağımı patladığında, inanın;
▪︎Ne yakalandılar diye sevinmiştim,
▪︎Ne de öfkelenmiştim,
Hissettiğim sadece üzüntüydü;
▪︎Ait olduğum Milletin başına gelenlere
▪︎Koskoca Türkiye’nin düşürüldüğü hale,
▪︎Demokrasimize Gerçekten çok üzülmüştüm..
Rabiacı Arkadaşı k..ain çekerken gördüğümde de, inanın, aynı duyguları hissettim.
‘ALLAH İle Aldatma’ İkliminin, Türkiyemizi Ne Hale Getirdiğini Gördüğüm İçin, Gerçekten Çok Üzgünüm.
Ama, Mütedeyyin (!) İktidardan medet uman Sayın Ahalimiz bir defa daha lâyığını bulduğu için, doğrusu bu defa memnunum…

https://www.sozcu.com.tr/2021/yazarlar/yilmaz-ozdil/pudrasekeri-6342309/
Posted in DİN-İNANÇ, İrtica, YOBAZLIK - GERİCİLİK, YOZLAŞMA - AHLAKSIZLIK | Leave a comment

YENİ BİR DÖNEMİN BAŞLANGICI

YENİ BİR DÖNEMİN BAŞLANGICI

Habip Hamza ERDEM – 06 Nisan 2023
habiphamza@gmail.com

Şurası kesin olarak ortaya çıkmıştır ki, bir dönemin sonuna gelinmiştir.

Artık ne Sadat, ne Aczmendiler, ne Hizbullahçılar, ne Taliban, ne IŞİDciler ve ne de onların uzantıları veya artıkları bu ‘dönem’in sonlanmasına engel olamayacaklardır.

Kaybetmenin öfkesiyle sağa-sola saldırmalarını da olağan kabul etmek gerekebilir. Hatta çok daha büyük ‘çılgınlık’lar yapabileceklerini de öngörmek gerekir. Ancak ve ne var ki, deyim yerinde ise, havaya çıksalar sonuç alamayacaklardır. Türkiye halkının ‘değişim’ konusundaki ‘azim ve kararı’nın önünde artık hiçbir güç duramayacaktır.
14 Mayıs gününe değin, bu ‘yobaz’, bu ‘gerici’, bu ‘yalancı’, bu ‘iftiracı’, bu ‘dolandırıcı’ ve bu ‘üçkağıtçı’ güruhtan her şey beklenebilir. Ancak bunların ‘ağababaları’nın B,C, D gibi planlarının olduğu da öngörülmelidir.
O nedenle, 14 Mayıs akşamı için hava, kara ve deniz dahil olmak üzere tüm ‘sınırlar’ sıkı bir denetim altında tutulmalıdır. Kuşkusuz yeni dönemin ‘iktidar paydaşları’ olan ve soldan sağa yirmiden fazla ‘siyasal parti’ler buralara gözlemci koyacak değillerdir.
İşte eğer ‘Devlet’ten sözedilecekse, gümrük muhafaza memurundan Hava ve Deniz Komutanlarına değin, en geniş anlamıyla bürokratların bir ‘vicdan muhasebesi’ yapmaları beklenir. ‘Devlet’ten, ‘Millet’ten, ‘Ülke’den, ‘Hak ve hukuktan’ ve ‘Adalet’ten yana mı tutum takınacaklardır yoksa kendi sonlarını da getirecek olan bir tutum mu sergileyeceklerdir?
Eğer ‘eski dönemin’in suçlarına ortak olmuş iseler ne yapacakları bellidir. Ancak üzerlerindeki baskı nedeniyle kendi iradeleri ile karar alamayanlar için bir ‘özgürlük’ olanağı doğmuş olmaktadır. Bu ‘özgürlük’ kavramını ‘Hürriyet’ anlamında değil ama Fransızların (Emancipation) dedikleri ‘rüştünü kanıtlamak’ anlamında kullanıyorum.
Yani en alt basamağından en yükseğine tüm ‘Devlet kadroları’ için ‘rüştünü ispatlamak’ yani ‘vesayetten kurtulmak’ ve kendi ‘öz benliklerini kanıtlamak’ olanağı da doğmuş olacaktır. Kısaca ‘adam’ olup olmadıklarını uygulamalarıyla ortaya koyacaklardır.
Geçerken, ‘ulusların özgürleşmeleri’ ya da ‘bağımsızlıklarını kazanmaları’ için de ‘hür’ ya da fransızcasıyla ‘indépendant’ yerine ‘rüştünü kanıtlama’ teriminin daha uygun olduğuna ve zaten bu terimin sadece bu durumu dillendirmek için kullanıldığına dikkat çekmek isterim.
Nitekim, bugün Birleşmiş Devletler’e kayıtlı ikiyüze yakın ‘bağımsız devlet’ olduğu söylenmektedir; ama bunların içinde çokcasının ekonomik, politik veya kültürel ‘vesayet’ altında olduğunu biliyoruz. Yani henüz gerçek anlamda ‘rüşt’lerini kanıtlayamamışlardır.
Demek ki, bu ‘dönem’ kapanırken, Türkiye halkının önüne de ‘rüştünü kanıtlama’ ve aynı anlama gelmek üzere ‘Uluslaşma’ konusunda yeni bir ‘dönem’in açıldığı da söylenebilecektir. Kuşkusuz sağcısı ve solcusuyla yirmiden fazla partinin kendilerine özgü plan ve programları vardır. Önümüzdeki dönemin ilk yıllarında bunlar da enine boyuna tartışılacaktır. Ancak tartışılmayacak olan AKP ve destekçilerinin plan ve programları olacaktır.
Çünkü son yirmi yılda bunların sadece ‘yalan’, ‘dolan’, ‘iftira’, ‘din ticareti’, ‘takiye’, ‘çalma’ ve ‘aldatma’dan başka bir plan ve programlarının olmadığı ortaya çıkmış bulunmaktadır.
Onlar ancak yeni dönem mahkemelerinin önünde savunabildikleri kadarıyla ‘savunma’ yapabileceklerdir. Ve büyük olasılıkla yaptıklarının cezası ne ise ona çarptırılacaklardır. Sonları gelmiştir ve sıra onların kaçışlarını engellemeye kalmıştır. Şimdiden söyleyelim ki kaçamayacaklardır. Kaçsalar bile kendi sonlarından kurtulamayacaklardır.
Posted in Politika ve Gundem | Leave a comment

ESKİLERDE TÜRK’LER BÖYLESİ IRKÇI DEĞİLDİ! * KARABÜK’TE ÖLDÜRÜLEN ZENCİ KIZ * Irkçılık, taciz ve sırlar Dina neden öldü?

Irkçılık, taciz ve sırlar Dina neden öldü?Dina’nın arkadaşları Karabük Üniversitesi’nde adalet için eylem yaptı. (Fotoğraflar: DHA)

Irkçılık, taciz ve sırlar Dina neden öldü?

BİRGÜN – TİMUR SOYKAN – 2023.04.07

Karabük’te Filyos Çayı’nda cesedi bulunan 17 yaşındaki Gabonlu öğrenci Dina’nın ölümünün üzerindeki sis perdesi aralanmıyor. Gözaltına alınan 8 şüpheli de serbest bırakıldı. Irkçılık, cinsel istismar ve cinayet iddiaları ortada duruyor, bir kentin sırları konuşuluyor.
26 Mart 2023, öğle saatleri. Karabük Garı’ndan yeni ayrılmıştı tren. Filyos Çayı’nın kenarından, ağaçların arasında yavaşça ilerliyordu. Rayların paralelindeki otoyolun ardında artık Karabük ile birleşmiş Yeşilköy görünüyordu. Makinist, Filyos Çayı’nda yarısı suda yarısı çalıların arasında cesedi gördü. Lokomotifin demir freni yankılanırken makinist polisi arıyordu.
Siyah, genç bir kızın cesediydi. AFAD ekiplerince çıkarılan ceset Adli Tıp Kurumu’na götürüldü. Üzerinde kimlik ya da cep telefonu yoktu. Karabük Üniversitesi öğrencisi olduğunu tahmin etmek zor değildi. 132 bin nüfuslu küçük kentte çoğu Afrika’dan gelen 12 bin 500 üniversite öğrencisi vardı.
Hayatını kaybeden genç kızın kimliği hemen belirlendi: Jeannah Danys Dinabongho Ibouanga. Arkadaşları ona ‘Dina’ diyordu, henüz 17 yaşındaydı. Orta Afrika’nın batısındaki Gabon Cumhuriyeti’nden 3 ay önce gelmişti. Karabük Üniversitesi’nin Teknoloji Fakültesi Enerji Sistemleri Mühendisliği bölümü hazırlık sınıfı öğrencisiydi. 5 bin kilometre uzaktaki ailesinin tek çocuğuydu. Otopsi yapılırken soruşturma başlatılmıştı. Polisler, Dina’nın arkadaşlarının ifadesini alıyor ve ölümünden bir gün öncesi ortaya çıkıyordu.
25 Mart 2023 Cumartesi.
Dina, genellikle Afrikalı öğrencilerin yaşadığı bir apartmanın 1. katında arkadaşlarıyla aynı evde kalıyordu. O akşam üst kattaki Gabonlu öğrenci arkadaşlarının evinde yemek yaptılar, sohbet ettiler. Daha sonra televizyonda film izliyorlardı. Saat 23.00 sıralarında Dina, cep telefonunun bataryasının bitmek üzere olduğunu ve evinden şarj aletini alacağını söyleyerek evden çıktı. Ancak bir daha geri dönmedi.
Jeannah Danys Dinabongho Ibouanga
Jeannah Danys Dinabongho Ibouanga
ERKEN AÇIKLAMA
Evden çıkmasıyla cesedinin bulunması arasında sadece saatler vardı. Dina’nın cesedinin bulunmasından bir gün sonra Karabük Savcılığı açıklama yaptı. Ön otopsi raporunda cinsel saldırı, darp ya da yaralama izine rastlanmadığı anlatıldı ve Dina’nın suda boğulma sonucu öldüğü ifade edildi. “Filyos Çayı’na girmeden önce ölüm olayının gerçekleşmediği anlaşılmıştır” denildi.
Henüz soruşturmanın ilk anlarında yapılan bu açıklama tepki çekti. Dina’nın kaybolduğu gece ve sabahı çok soğuktu. Nehre girdiği düşünülemezdi, ayrıca intihar ihtimaline de arkadaşları inanmıyordu.
BARİKATLAR VE GİZLİLİK
Karabük Üniversitesi’ndeki yabancı uyruklu öğrenciler tedirgin ve tepkiliydi. Afrikalı öğrenciler, kampüste ‘Dina için Adalet’ yazılı pankart ve afişlerle eylem yaptı. Arkadaşlarının öldürüldüğünü ve soruşturmanın kapatıldığını düşünüyorlardı. Siyah bir öğrenci “Burada zaman zaman tacize uğruyoruz. Bu olay bir beyazın başına gelseydi, böyle olmazdı” diyordu. Çevik Kuvvet polisi barikat kurup, TOMA’ları üniversite önüne çekerek öğrencilerin dışarı çıkmasına izin vermedi.
Savcılığın talebi üzerine Sulh Ceza Hakimliği gizlilik kararı getirdi ve Gabon Büyükelçiliği’nin avukatı Kerim Bahadır Şeker’in soruşturma aşamasındaki bilgilere erişimi kısıtlandı.
YALIN AYAK KOŞTU
Ancak günler geçtikçe eylem yapan yabancı öğrencileri haklı çıkartacak gelişmeler yaşanıyordu.
Dina’nın yaşadığı apartmanın karşısındaki sitenin güvenlik kameraları son görüntülerini kaydetmişti. Binadan çıktıktan sonra yalın ayak sokakta koşuyordu. İddiaya göre; kamera kayıtlarını inceleyen polis, lacivert bir otomobilin bu sırada peşinde olduğunu tespit etti. Dina’nın bu araca binerek ormanlık alana götürüldüğü ihtimali üzerinde duruluyordu.
Dina çıplak ayakla koşarken görüntülendi.Dina çıplak ayakla koşarken görüntülendi.
PTT’DEKİ TUZAK VE TACİZ
Bu sırada arkadaşlarının ifadelerinden Dina’nın bir tuzağa düşürüldüğü sonucu çıkıyordu. Dina, Gabon’daki ailesine bir cep telefonu satın almıştı. Bunu İstanbul’daki bir yakınına gönderecekti. O kişi de Gabon’a ulaştıracaktı.
İddiaya göre; Dina PTT’ye gittiğinde biri Fransızca bilen iki görevli, “Senin Türkiye numaran yok, bizim telefon numarası üzerinden gönderip sana haber verelim” dediler. 17 yaşındaki kızın telefon numarasını aldılar. Günler geçmiş ancak telefon İstanbul’daki adrese ulaşmamıştı. Bu sırada iki PTT çalışanı Dina’yı arayarak ve mesajlarla taciz ediyordu. Telefonu geri isteyen Gabonlu, henüz çocuk yaştaki öğrenci çaresizdi. Dina’nın bir arkadaşı, iki PTT çalışanının arabayla evlerinin çevresinde gezdiklerini ve sürekli aradıklarını söylemişti.
5 bin kilometre uzaktaki Gabon Cumhuriyeti’nde de Dina için eylem yapılıyordu. Ailesi ve arkadaşları Türkiye’nin Büyükelçiliği önünde adalet istiyordu.
Dina’nın annesine gönderdiği son ses kaydı, Türkiye’ye ulaştı ve sosyal medyada paylaşıldı. Fransızca konuşan Dina, Karabük’ten ayrılıp Sakarya’daki üniversiteye gitmek için annesine yalvarıyordu.
Şunları söylüyordu:
“…Karabük’te kaldığımız her dakika burada bize nasıl davrandıklarını bilmiyorsun, burada durum bildiğin gibi değil, normal değil. Burada birçok kişi burayı terk ediyor. Burada kalmak istemiyorum, bırak ben de gideyim. Bırak babamı arayıp ondan izin isteyeyim, sana yalvarıyorum.”
‘ÇÜNKÜ BEN BİR ZENCİYİM’
Dina ikinci ses kaydında telefonu geri alamadığını anlatırken ırkçılığa maruz kaldıklarını da çok net ifade etmişti:
“Telefonu geri almama izin vermiyorlar çünkü ben bir zenciyim. Bunaldım artık anne. Artık sadece ağlıyorum… Karabük’te daha fazla kalmak istemiyorum… Bırak Sakarya’ya gideyim. Orada, Sakarya’da ırkçılık yok. Diyorlar ki Sakarya’da her şey sakinmiş daha güzelmiş… Orada evler daha ucuzmuş… Bırakın gideyim. Burada daha fazla kalamam.”
Karabük’te yerel medya, gazeteciler büyük baskı altında. Dina’nın konuşmasındaki şu kısımlar daha önce haberlerde yer almadı:
“Her şey iyi güzel dediğimiz zaman bile, bizim için her şey kötülük dolu burada. Eğer beni burada ölü bulursan bunun sebebi Türklerdir.”
Yani,17 yaşındaki yabancı kız öğrenci sesli mesajlarında öldürülebileceğini söylüyordu.
‘CENAZEYİ GÖNDERMEYİN’
Ancak Dina’nın ölümünün üzerinden bir hafta geçmesine karşın tek gözaltı yoktu. Bu sırada Gabon Cumhuriyeti Büyükelçiliği Dışişleri Bakanlığı’na genç kızın ölümüyle ilgili gelişmelerin bildirilmesi ve konunun takip edilmesi için nota verdi.
Dina’nın cenazesi ülkesine gönderilmek istendi ancak Gabon Büyükelçiliği soruşturmada otopsinin çok önemli olacağını belirterek bunu kabul etmedi. Nitekim Avukat Kerim Bahadır Şeker, Karabük Başsavcılığı’nın Dina’nın ön otopsi raporuyla ilgili açıklamasının doğru olmadığını savundu. Ön otopsi raporunda ölümün suda boğulma sonucu gerçekleştiğine dair tespit olmadığını söyledi. Avukat, DHA muhabirine şöyle konuştu:
“Bilirkişi doktor, ‘Biz ölümün nasıl gerçekleştiğine dair beyanda bulunamayız. Ön rapor yeterli değildir, asli raporun gelmesi gerekmektedir’ notunu düşmüş. Asli rapor çıkmamışken ve suda boğulmayla alakalı bir mevzu geçmemişken böyle bir açıklamanın Karabük Başsavcılığı tarafından yapılması kabul edilemez.”
Dina’nın ölümüyle ilgili soruşturmaya güven her geçen gün biraz daha azalıyordu. Üç gün önce ise Gabon Büyükelçisi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yabancı misyon temsilcilerine verdiği iftara gelmişti. Ancak iftar başlamadan programdan ayrıldığı görüldü.
GAZETECİYE GÖZALTI
Türkiye’deki istibdat döneminden elbette Karabük de muaf değildi. Dina’nın son görüntülerini haberleştiren DHA muhabiri Ali Sencer Arslan, pidecide yemek yerken gözaltına alındı. Yine DHA muhabiri Murat Özelci’nin ifadesi alındı. Kamuoyunun tepkisi üzerine savcılık “Gözaltı yok” açıklaması yaptı ama görüntüleri aldığı için ifadesi alınmış ve gözaltı kararının uygulandığı gazeteciye açıkça söylenmişti.
Nihayet bir haftadan sonra operasyon için düğmeye basıldı. PTT’de Dina’ya tuzak kurduğu ve taciz ettiği öne sürülen üç kişi gözaltına alındı. İddiaya göre; telefonun Dina’nın istediği adrese değil, İstanbul Fatih’teki başka bir adrese gönderildiği belirlendi.
TACİZ MESAJLARI İDDİASI
O gece Dina’yı takip ettiği öne sürülen otomobilin sürücüsü D.A. yakalandı. İddiaya göre; bu kişinin telefonunda kentteki Siyah öğrencilere yönelik cinsel içerikli mesajlar bulundu. Ayrıca Dina’ya taciz mesajları gönderdiği öne sürülen bir kişi daha gözaltına alındı. 3’ü Gabon uyruklu 8 kişi gözaltına alındı. 5’i savcılık tarafından serbest bırakıldı. Sulh Ceza Hakimliği’ne sevk edilen D.A.’nın da arasında olduğu 3 şüpheli de tutuklanmadı, adli kontrol kararıyla bırakıldılar. Savcılık D.A.’nın serbest bırakılmasına itiraz etti.
Gabon Büyükelçiliğinin avukatı Kerim Bahadır Şeker ise soruşturmanın başında günlerce hiç şüpheli olmadığını hatırlatıyor ve şöyle konuşuyor:
“Suda boğulma denilmişti. Sonra şüphelilerin olduğu tarafımıza iletildi. Maalesef hepsi serbest bırakıldı. Bizler sadece Dina’nın ölümünün aydınlatılmasını istiyoruz. Ancak son gelişmeler maalesef kamuoyunun olduğu gibi bizlerin de vicdanını yaralıyor.”
‘ŞEHRİMİZ ZARAR GÖRMESİN’
Türkiye’de her soruşturmaya getirilen gizlilik kararlarında olduğu gibi; gerçekler bir sis perdesinin ardında. Devletin puslu karanlığında iddialar, rivayetler, dedikodular kulaktan kulağa yayılıyor.
Bu sırada gerçeği gizleyenler hep aynı kötü nakaratı tekrarlıyor:
“Şehrimiz zarar görmesin.”
Bu sansürün ardında bir avuç kodamanın ceplerini doldurduğu büyük vurgun düzeni ve bir cinayet gizleniyor olabilir mi?
Bir kent düşünün; merkez nüfusu; 132 bin. 2007’de kurulan Karabük Üniversitesi’nin öğrenci sayısı; 47 bin. Bu üniversitedeki öğrencilerin 12 bin 500’ü, yani yüzde 25’i yabancı. Çad, Tanzanya, Sudan, Senegal gibi Afrika ülkelerinden gelen 5 binden fazla öğrenci var. Karabük Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Refik Polat, sık sık Afrika’yı ziyaret edip öğrenci anlaşmaları yaptığını verdiği demeçlerde anlatıyor.
DİPLOMA MATBAASI
İddiaya göre; işin ‘tamamen duygusal’ kısmında büyük paralar dönüyor. Kayıt işlemleri için aracıların çalıştığı ve yüksek bedeller istediği öne sürülüyor. Yabancı öğrenciler için devlet bütçesinden de üniversiteye binlerce dolar ödenek veriliyor. Öğrencilerin barınması için Dina’nın yaşadığı gibi yeni apartmanlar inşa ediliyor. Kentin ekonomisi, bilimsel ve akademik başarısı olmayan, 3. dünya ülkeleri için diploma matbaası tabela üniversiteleri üzerinden dönüyor. Kısa vadeli hesaplarla Türkiye’nin akademik kariyerini kemirenler ceplerini dolduruyor.
ÇETE TUZAĞI İDDİALARI
Dina’nın öldüğü yerdeki suskunlukta para konuşuyor ve perde arkasında çok daha korkunç gerçekler olduğu öne sürülüyor. Siyah kız öğrencilere musallat olan çetelerden ve onların taşra zengini müşterilerinden bahsediliyor. Bu iddiaların doğruluğunu teyit edecek bilgilere sahip değiliz. Belki Dina’nın ölümüyle ilgili gerçeklerin peşinden gidersek soruların yanıtlarını bulabiliriz. Karabük’teki gerçeklerle yüzleşebiliriz.
Oysa…
Karabük, genç Türkiye Cumhuriyeti’nin sanayileşme hedefinin sembolüydü. 3 Nisan 1937’de küçük bir köy olan Karabük’te Mustafa Kemal Atatürk’ün talimatıyla İsmet İnönü tarafından demir çelik fabrikasının temelleri atılmıştı. Anadolu’da kalkınma ve sanayileşme için dönüm noktası olacaktı. Her 3 Nisan’da Karabük’ün kuruluşu halkın katıldığı büyük törenlerle kutlanırdı. Ama AKP döneminde bu da sona erdi. Dina’nın ölümü soruşturulurken 3 Nisan Karabük’ün kuruluşu töreni yıllardır olduğu gibi sönük geçti. Saat 12.00’de Atatürk Anıtı’na çelenk konulup İstiklal Marşı okundu. Camilerde Mevlid-i Şerif okundu. Kardemir’in önündeki İnönü büstü yıllar önce kaldırılmıştı.

https://www.birgun.net/haber/irkcilik-taciz-ve-sirlar-dina-neden-oldu-427800
Posted in SUÇ DOSYALARI, YOZLAŞMA - AHLAKSIZLIK | Leave a comment

FEYM BÜLTENİ – 80/2023 * Ermeni Faaliyetleri – 06 Nisan 2023

FANATİK ERMENİ YALANLARINA KARŞI
FEYM BÜLTENİ – 80/2023 *
Ermeni Faaliyetleri – 06 Nisan 2023


1. Kalifornia’nın San Diego şehri, 24 Nisan’ı Ermeni Soykırımını Anma Günü ilan etti. https://www.panorama.am/en/news/2023/04/06/San-Diego-Armenian-Genocide/2817334https://news.am/eng/news/753480.html

2. Azerbaycan hayali insani adımlarla uluslararası toplumu yanıltmaya çalışıyor – Tatoyan Vakfı https://www.panorama.am/en/news/2023/04/06/Tatoyan-Foundation/2817229

3. Ermenistan Başbakanı Paşinyan, küresel istikrarsızlık ortamında sinirlere hâkim olma ve itidal’ çağrısında bulundu. https://www.panorama.am/en/news/2023/04/06/Pashinyan-cabinet-meeting/2817218

4. Azerbaycan Nahçıvan’da askeri tatbikat gerçekleştirdi. https://news.am/eng/news/753496.html

5. İsrail’in Petah Tikva kentinde bulunan halka açık bir parka, dünyaca ünlü Fransalı Ermeni sanatçı Charles Aznavour’un adı verildi. https://www.ermenihaber.am/tr/news/2023/04/04/%C4%B0srail-Petah-Tikva-parka-Charles-Aznavour-Ermeni/246439

6. 12 Aralık’tan bu yana Laçin Koridoru’nu abluka altına alan ve çevre aktivisti kılığına giren bir grup Azerbaycanlı, bir grup artsakh Ermenisinin evlerine dönmesini engelledi ve Rus barış gücü araçlarıyla seyahat eden yolcuları terörize etti. https://asbarez.com/azerbaijanis-block-russian-peacekeepers-from-returning-armenians-to-artsakh/https://armenianweekly.com/2023/04/05/artsakh-citizens-prevented-from-returning-home-by-azerbaijanis/

7. Artsakh (“sözde” Dağlık Karabağ Ermeni devleti) dışişleri bakanlığı yaptığı açıklamada, Bakü’nün artsakh’ı Ermeni nüfusundan etnik olarak temizleme planının bir sonraki aşamasını uygulamaya başladığı konusunda uyardı. https://asbarez.com/azerbaijan-is-implementing-next-phase-of-ethnic-cleansing-plan-warns-artsakh/

8. Ermenistan Dışişleri Bakanlığı ile Danimarka Krallığı arasında Kopenhag’da siyasi istişareler gerçekleştirildi. İstişareler sırasında taraflar, Ermenistan-Danimarka ikili siyasi gündemini geniş bir yelpaze içinde gçrüştü ve üst düzey siyasi diyalog, ticari ve ekonomik bağları yoğunlaştırma gereğini vurguladı. https://en.armradio.am/2023/04/06/armenian-danish-foreign-ministries-hold-political-consultations/

9. Adalet Bakanlığı, diğer devlet kurumlarıyla işbirliği içinde, nihai karar verildiğinde Ermenistan-Türkiye sınırındaki Margara kontrol noktasının açılması için hazırlanıyor. https://en.armradio.am/2023/04/06/preparatory-work-under-way-minister-comments-on-possible-opening-of-margara-checkpoint-on-armenia-turkey-border/

10. Ermenistan Cumhurbaşkanı Vahagn Khachaturyan, Meksika senatörleri Alejandra del Carmen León Gastélum ve Indira Kempis Martínez’i kabul etti. Meksikalı senatörlerle yaptığı toplantıda Başkan, Laçin insani yardım koridorunun ablukasına değindi. https://armenpress.am/eng/news/1108045.html

11. Artsakh (“sözde” Dağlık Karabağ Ermeni devleti) dışişleri bakanlığı, Uluslararası Topluluğu Azerbaycan’ın insan hakları ihlallerini zımnen onaylamakla suçladı. https://massispost.com/2023/04/artsakh-foreign-ministry-accuses-international-community-of-tacit-approval-of-azerbaijans-human-rights-violations/
Posted in FEYM GRUBU ÇALIŞMALARI | Leave a comment

GEÇMİŞTEN YAPRAKLAR * SAATSİZ MUHALİF TAKVİM * 05 Nisan 2023

GAZETEPENCERE

Posted in TAKVİM | Leave a comment