Erdoğan’ın İhvan projesi çöktü * OLAN T.C. DEVLETİNE VE DEVLETİN ÇIKARLARININ OLMADIĞI “İHVANCI” ORTADOĞU SAVAŞLARINDA ŞEHİT OLAN GENÇLERİMİZE OLDU

Erdoğan’ın İhvan projesi çöktü

Mehmet Ali Güller – 13 Nisan 2023

Ilımlı İslamcılık ve onun bir aracı olarak İhvancılık, önce Türkiye’de iktidar oldu. Erdoğanların ABD desteğiyle “yenilikçi” kanat olarak Erbakan’a karşı çıkışı, ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi’ne hazırlığıydı. O projenin eşbaşkanı olarak Erdoğan’ın iktidarı da başlangıcıydı.

İhvan’ın/Mursi’nin Mısır’da Mübarek’i deviren halk hareketini çalarak iktidara oturması, ikinci perdedir. O ikinci perdede, Erdoğan “İhvan coğrafyasına” liderlik yapma hedefi belirledi.
Mısır ile birlikte Tunus’ta Nahda hareketinin iktidar yapılmasıyla ve en önemlisi Suriye’de Esad’ı da devirerek, İstanbul’dan Trablusgarp’a uzanan kesintisiz bir İhvan coğrafyası oluşturacaklardı: Türkiye, Suriye, Filistin, Mısır, Libya, Tunus…
BOP çöktü, İhvan çöktü
Olmadı. Suriye’de Esad’ı yıkamadılar. Hegemonyası zayıflayan ABD’nin BOP’u çıkmaza girdi. Esad’ın müttefikleriyle direnişi ve Mısır’da bu kez İhvan’a karşı başlayan ikinci halk hareketi (gerçi onu da bu kez Sisi çaldı) süreci tersine çevirdi: Atlantik cephesinin sahadaki koalisyonu, Türkiye, Katar, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), ikiye bölündü.
Erdoğanlar, “değerli yalnızlık” pahasına İhvancılığı sürdürmeye çalıştı önce. Ancak ABD’nin bölgedeki etkisinin zayıflaması, Erdoğan başta müttefiklerini zorda bıraktı. Erdoğan, iktidarda kalma becerisine sahip iyi bir taktisyen olarak hızla manevra yaptı. Dışarıda Esad’la değil ama Esad’ın müttefikleriyle, içeride de milliyetçilerle ittifak kurdu.
Ancak artık bunun bile yetmediği şartlardayız. Ortadoğu’da ABD’nin “savaş çıkarma” etkisinin azaldığı ama Çin (ve Rusya’nın) “barış kotarma” yeteneğinin arttığı yeni bir dönemdeyiz.
Kuşkusuz Erdoğan da bu dönemin gereği olarak ve iktidarda kalabilmek için taktik adımlar attı, atıyor: Önce BAE’yle, sonra Suudi Arabistan’la normalleşmeye başladı. Ardından yeterince ilerletemese de Mısır’la normalleşmeye yöneldi. Ve Rusya’nın kolaylaştırıcılığında Suriye’yle normalleşebilmeyi arıyor. Erdoğan’ın son “normalleşme atağı” da Tunus’ta oldu. Gerçi atak dediğimiz, aslında Erdoğan’ın siyasetlerinde geri adım atmasından başka bir şey değil elbette.
İhvan döneminin kapanış tarihi: 14 Mayıs
İhvancı Nahda’yı tasfiye etmek amacıyla meclisi fesheden Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said’i “halkın iradesine darbe yapmakla” suçlayan Erdoğan, tıpkı Sisi gibi Said’le de ilişkileri düzeltmenin yollarını arıyor artık.
TBMM Başkanı Mustafa Şentop bu amaçla Tunus Meclis Başkanı İbrahim Buderbale’ye bir mektup yazdı. Türkiye’nin Tunus Büyükelçisi Çağlar Fahri Çakıralp, o mektubu Buderbale’ye götürdü.
Tunus ve bölge basınına yansıdığı kadarıyla, Tunuslu siyasiler bu adımı, Erdoğan’ın seçim öncesinde, Mısır’dakine benzer bir manevrası olarak değerlendiriyorlar ve bu nedenle de “Erdoğan aslında değişmedi” yorumları yapıyorlar.
Ancak nasıl değerlendirilirse değerlendirilsin, sonuçta Erdoğan Suriye’de de, Mısır’da da, Tunus’ta da “ihvan iktidarı” hedefinden geri adım atmış ve İhvancılıkla mücadele ettikleri için “darbeci” diye suçladığı bölge liderleriyle barış istemek zorunda kalmıştır.
Bu, bir dönemin de sonu demektir: Erdoğan’ın ABD destekli İhvan projesi çöktü! İhvan’ın Büyük Ortadoğu’da iktidar yapılması ABD’nin küresel projesiydi. 14 Mayıs’ta Erdoğan rejiminin son bulmasıyla, İhvancılık başladığı yerde son bulmuş olacak. Tabii muhalefet, bunu öteletecek bir büyük hata yapmazsa.
Mehmet Ali Güller
Cumhuriyet Gazetesi
13 Nisan 2023
Posted in DIŞ POLİTİKA, ORTADOĞU ÜLKELERİ, Politika ve Gundem, SAVAŞLAR-ÇATIŞMALAR, SİYASAL İSLAM, YOBAZLIK - GERİCİLİK | Leave a comment

BAŞKAN YALAN SÖYLERSE

BAŞKAN YALAN SÖYLERSE

Rıfat Serdaroğlu: 14.04.2023

Maria Konnikova adlı Rus kökenli Amerikalı bir yazarın “Trump’un Yalanları” adlı bir çalışması yayınlandı. Bu çalışma “New Yorker” adlı dergide yayınlandı ve çok ses getirdi…Maria Konnikova, tüm başkanlar yalan söyler diye iddia ediyor!

-Nixon, sahtekâr olmadığını iddia etmişti. Fakat modern zamanların en edepsiz sahtekârlık eylemini (Watergate) düzenleyen başkan oldu.
-Reagan, İran-Kontra anlaşmasından “haberim yok” demişti. Kanıtlarıyla yalan söylediği açıklandı.
-Clinton, Monica Lewinsky ile oval ofiste cinsel ilişkiye girmediğini söyledi, fakat farklı bir şekilde girdiği kanıtlandı.
Fakat Trump bambaşka bir klasmandadır. Yalanlarının sıklığı, yalanı söylerken ki rahatlığı ve yalanlarının konuyla alakasızlığı açısından Trump’un eşi benzeri görülmedi! Trump sanki yalan söylerken çok zevk alıyormuş gibi! Siyasilerin sözlerinin gerçekliğini kontrol eden “Politifact’e” göre, Trump’un bu seçim kampanyası sırasında verdiği beyanların %70’i yalan! %11’i büyük oranda doğru, %4’ü tümüyle doğru idi!
İyi de nasıl oluyor da insanlar bu yalancıya inanıp seçiyorlar? Bu soruya da Harvard Üniversitesinden Psikolog Daniel Gilbert ile yanıt veriyor! Gilbert’e göre;
“Beyinlerimiz, münferit vakalar değil de bilhassa ardı arkası kesilmeyen yalanlarla baş etmek konusunda gerekli donanıma sahip değildir. Asılsız veya asılsız olması muhtemel sözler karşısında, beyin o kadar kısa sürede aşırı yük altında kalır ki her şeyi derinlemesine incelemekten vazgeçer.” Bu yüzden Trump sürekli yalan söylemekte ve ısrarla yalan söylemeye devam etmektedir…
Maria Konnikova, başkanlar arasında “Yalancılar Şampiyonu” olarak Trump’u göstermektedir. Bilime saygım var ama, benim bu söze itirazım var. Konnikova yalancı nasıl olur, yalancının şampiyonu nasıl olur net olarak bilmiyor. Çünkü Türkiye’ye hiç gelmemiş! Bizde öyle yalancılar var ki, yalanı Hint fakiri gibi, urganın üzerine bağdaş kurdurtup öyle oturturlar!
Bak kızım Konnikova, sen de böyle yalancı var mı?
Başkan; Sabah saat 09.00: “Ben Ofer ile hiç görüşmedim.”
Öğlen saat 12.00: “Ben Ofer ile bir kez görüştüm.”
Akşam saat 21.00: “Ben Ofer ile birkaç kez görüştüm.”
Bir günde aynı konuda üst üste 3 yalan! Var mı sizde böylesi?
Sizin başkan şöyle diyebilir mi?
“Hyde Park’ta gösteri yapan gençler Kiliseye girdiler. Kilisede içki içip seks yaptılar!”
Kilisenin Papazı ertesi gün gazetecilere, “ne içkisi ne seksi kardeşim. Polisler, çocukların kafasını gözünü kırmış, canlarını kurtarmak için kiliseye sığınmışlar zavallılar” deyince anında o kiliseden başka bir yere tayin edilir mi?
Ya da “50 kadar deri pantolonlu belden üstü çıplak olan adam, benim New York’un Atmaca Mahallesinin Belediye Başkanımın başı örtülü bacıma ve 6 aylık yavrusuna saldırdılar, dövdüler! Yetinmeyip yerlerde yuvarladılar, üzerine işediler. Elimizde görüntüleri var. Cuma günü açıklayacağız” diyebilir mi? Cuma’nın üzerinden yüzlerce Friday yani Cuma geçmesine rağmen görüntüler ortaya çıkmaz ise?
Maria Konnikova; “Ne yani görüntüler açıklanmadı mı” diye sordu?
-Açıklandı açıklanmasına da görüntülerde hiçbir şey yoktu, yani başkan düpedüz uyduruyor ve yalan söylüyordu?
Maria Konnikova;
“Abicim pes yahu! Benim işim yalancıları bulmak ama böylesini ben bile görmedim. Sizinki kesin bu konuda dünya şampiyonu olur! Gelsem beni görüştürür müsün?”
-Valla bu aralar kafası çok karışık. Söyleyecek yalan bulamamaktan çıldırmak üzere. Şimdi de, “oruç tutmayanların Allah’a olan borçlarını affedeceğim” diye kararname yayınlamak istiyor! En iyisi sen 14 Mayıs’tan sonra gel, hem terör örgütü üyesi olmaktan kurtulursun, hem havalar da ısınmış olur, denize menize girersin?
Konnikova; Meniz ne demek abicim?
De haydi git be kızım, başlatma denizinden de menizinden de!
Şimdi sana İmam-Cemaat hikayesini anlatacağım iyice şaşıracaksın yahu, tövbe tövbe…
Sağlık ve başarı dileklerimle 14 Nisan 2023
Posted in Politika ve Gundem, Rifat SERDAROĞLU yazıları, YOLSUZLUKLAR, YOZLAŞMA - AHLAKSIZLIK | Leave a comment

ATATÜRK’E SÖZ EDEN YOBAZLAR OKUSUN

Posted in ATATURK | Leave a comment

SAATSİZ MUHALİF TAKVİM * 15 Nisan 2023

Posted in TAKVİM | Leave a comment

SAATSİZ MUHALİF TAKVİM * 14 Nisan 2023

GAZETEPENCERE

Posted in TAKVİM | Leave a comment

FEYM BÜLTENİ – 86/2023 * Ermeni Faaliyetleri – 13 Nisan 2023

FANATİK ERMENİ YALANLARINA KARŞI
FEYM BÜLTENİ – 86/2023 *
Ermeni Faaliyetleri – 13 Nisan 2023

1.. Mirzoyan: Azerbaycan tarafıyla görüşmelere yeniden başlamaya hazırız… Ermenistan Dışişleri Bakanı Ararat Mirzoyan, Parlamento-Hükümet soru cevap oturumunda, Azerbaycan temsilcileriyle yapılan görüşmelere değinerek, Ermeni tarafının bu görüşmelere yeniden başlamaya hazır olduğunu söyledi.
https://www.ermenihaber.am/tr/news/2023/04/13/Ermenistan-D%C4%B1%C5%9Fi%C5%9Fleri-Mirzoyan-Azerbaycan/246853

2. AB, Ermenistan ve Azerbaycan’ı 1991 sınır çizgisine uymaya çağırıyor
Avrupa Birliği Dış Eylem Servisi, Salı günü Ermenistan-Azerbaycan sınırında meydana gelen çatışmaları kınadı. Salı günü öğleden sonra çıkan sınır çatışmasında dört Ermeni askeri öldü, altı asker yaralandı. Ermenistan Savunma Bakanlığı, Ermeni birliklerinin güneydoğu Syunik Eyaletindeki bir sınır köyü olan Tegh yakınlarında mühendislik çalışmaları yürütürken Azerbaycan ateşi altına girdiğini söyledi. AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Sözcüsü Nabila Massrali, “AB, dün Ermenistan-Azerbaycan sınırında Tegh bölgesinde çok sayıda Ermeni ve Azeri askerin ölmesine veya yaralanmasına yol açan silahlı çatışmalardan üzüntü duymaktadır” dedi.
https://www.panorama.am/en/news/2023/04/12/EU-Ermenia-Azerbaijan/2820299

3. Fransa,’Ermenistan’ın toprak bütünlüğüne saygı gösterilmeli’ diyor.
Fransa, Salı günü Ermenistan-Azerbaycan sınırında meydana gelen ölümcül çatışmalardan duyduğu derin endişeyi dile getirdi. Ermeni birlikleri, öğleden sonra geç saatlerde güneydoğu Sünik Eyaletindeki bir sınır köyü olan Tegh yakınlarında mühendislik çalışmaları yürütürken Azerbaycan ateşi altına girdi.(İddia ediliyor,o.t)
https://www.panorama.am/en/news/2023/04/13/Armenia-France/2820439

4. Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı, Fransa Dışişleri Bakanlığı’nı ‘karalama kampanyası’ ve ‘haksız tutum’ ile suçladı… Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı eş zamanlı olarak AB ve Fransa Dışişleri Bakanlığı’nı suçlayan ve bir başkası hakkında dezenformasyon yaymaya çalışan bir açıklama yayınladı. Azerbaycan’ın açıklaması şöyle; “Ermeni tarafının 11 Nisan’da Laçin bölgesi istikametinde konumlanan mevzilerimize yönelik provokasyonuyla bağlantılı olarak Avrupa Birliği ve Fransa Dışişleri Bakanlığı’nın 12 Nisan’da Ermenistan’a destek açıklaması gerçeği yansıtmamaktadır.Yaklaşık 25 yıldır Azerbaycan-Ermenistan ihtilafında arabuluculuk yaparken Ermenistan’ın saldırganlık ve işgal politikasını yargılamayan Fransa, ihtilafı çözmeye çalışmamış, Azerbaycan’ın işgali bitirmesinin ardından ülkemize karşı karalama kampanyası yürütmüştür.” https://news.am/eng/news/754551.html

5. AGİT’in Artsakh (sözde Karabağ Ermeni devleti) Ermenilerinin hakları ve güvenliğinin ele alınmasında oynayacağı bir rol var…Ermenistan Dışişleri Bakanı Ararat Mirzoyan, konuk AGİT Dönem Başkanı Makedonya Dışişleri Bakanı Bujar Osmani ile ortak basın toplantısında, “1990’lardan beri Dağlık Karabağ ihtilafıyla ilgilenen bir örgüt olarak AGİT’in müdahalesini yoğunlaştırması gerektiğini” söyledi.
https://en.armradio.am/2023/04/13/osce-has-a-role-to-play-in-addressing-the-rights-and-security-of-artsakh-armenians-fm-mirzoyan

6. Uluslararası garanti ihtiyacı… Milletvekillerinin sorularını yanıtlayan Ermenistan Dışişleri Bakanı Ararat Mirzoyan’a göre, Erivan ve Bakü arasındaki ilişkilerin düzenlenmesinin uluslararası garantilere ihtiyacı var. Bu çözüm uluslararası garantilere ve somut uyuşmazlık çözüm mekanizmalarına ihtiyaç duyacaktır
https://tr.armradio.am/2023/04/13/uluslararasi-garanti-ihtiyaci/

7. Rusya’dan öneriler… Rusya, Laçin Koridoru’nun ablukasının kaldırılmasına ilişkin önerilerini Azerbaycan ve Ermenistan’a iletti. Rusya Dışişleri Bakanlığı resmi temsilcisi Maria Zakharova, Rusya’nın Laçin Koridoru’ndaki blokajı sona erdirmek için çaba sarf ettiğini belirtti. Gazetecilerle yaptığı brifingde Zakharova, Rusya Federasyonu Savunma Bakanlığı’nın ve barış gücü birliklerinin komutasının, Rusya Federasyonu Dışişleri Bakanlığı ile işbirliği içinde, bu yönde uygun çabaları gösterdiğini kaydetti. “Ermeni ve Azerbaycanlı ortaklarımız bu konuda detaylı teklifler aldı. Yerel barış güçleri, Dağlık Karabağ halkının gıda ve temel ihtiyaçların temini sorunlarını çözüyor. Her gün onlarca ton insani kargo ithal ediliyor ve Ermenistan-Azerbaycan ikili ilişkilerinin üst düzey üçlü anlaşmalar temelinde normalleştirilmesi için durumun erken çözülmesini bekliyoruz” dedi. Diplomat, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un, Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin çözümü ve bölgesel bağların yeniden kurulmasının ele alındığı Türkiye ziyaretine de değindi. “Erivan ile Ankara arasında saygıya dayalı diyalogun yeniden tesis edilmesini destekliyoruz” dedi..
https://tr.armradio.am/2023/04/13/rusyadan-oneriler/?doing_wp_cron=1681387881.6073529720306396484375

8. Paşinyan: “Tüm bölgesel sorunların müzakere yoluyla çözülmesi politikasına bağlı kalmaya devam ediyoruz”…Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Kabine toplantısında yaptığı konuşmada, “Ermenistan, Dağlık Karabağ sorununu ve Ermenistan-Azerbaycan ilişkilerini müzakereler yoluyla çözme politikasına bağlılığını ve müdahil olmaya devam etmektedir. Daha önce bahsettiğimiz ilkeler temelinde bölgesel  ekonomik ve ulaşım bağlantılarının yeniden açılmasına da hazırız” dedi. https://www.armenpress.am/tur/news/1108594.html

9. Prof. Yaşar Cora “1908 Jön Türk Devrimi Sonrası SDHP” Konulu Söyleşi Sunacak… Massis Yayıncılık, Prof. 26 Nisan 2023 Çarşamba, saat 20.00’den itibaren AEBU Center, 1060 N Allen Ave., Pasadena’da soru-cevap bölümüyle başlayacak. Yaşar Tolga Cora, Ermeni topluluklarının sosyal ve kültürel tarihine odaklanan geç Osmanlı tarihçisidir. Ermenilerin çalışma tarihi, Osmanlı Ordusu’ndaki Ermeni askerleri ve Ermeni sosyalist yayınları gibi çeşitli konularda yayınları bulunmaktadır. Şu anki araştırmaları, Ermenilerin Osmanlı dokumalarının metalaşmasındaki rolü ve on dokuzuncu yüzyılın sonlarında kimlik belirteçlerine dönüşmesi üzerinedir.(Not; Haberde detaylı bilgi bulunmadığı için söz konusu profesörün Ermeni konusunda tarafı anlaşılamadı.,o.tan)
https://massispost.com/2023/04/prof-yasar-cora-to-present-talk-on-sdhp-after-1908-young-turk-revolution/

10. Nordica Trio Portland, Maine’de Ermeni (sözde) soykırımı anısına konser verecek… Nordica Trio, 23 Nisan Pazar günü saat 2’de Portland Müzik Konservatuarı’nda (PCM) Ermeni (sözde)Soykırımı Anma Günü anısına canlı konser verecek: 00:00 Maine Ermeni Kültür Derneği (ACAME), diğer kültürlerin canlı müziklerini Portland topluluğuyla paylaşma ve teşhir etme girişiminin bir parçası olarak konseri PCM (portlandconservatoryofmusic.org) ile birlikte sunuyor. Ayrıca 18 Nisan Salı günü saat 19:00’da Portland Senfoni Orkestrası İcra Direktörü ve ACAME Yönetim Kurulu Üyesi Carolyn Nishon’un ev sahipliğinde Nordica Trio ile Zoom üzerinden sanal bir sohbete katılmak mümkündür. (Not: Mücadelede müzik de kullanılır!…,o.tan)
https://mirrorspectator.com/2023/04/12/nordica-trio-to-perform-in-portland-maine-in-remembrance-of-armenian-genocide/

11. Paylan listede yok, Sıvacıoğlu AKP’den aday…14 Mayıs’ta yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve TBMM seçimleri için aday listeleri YSK’ya sunuldu. İki dönem boyunca HDP milletvekilliği yapan Garo Paylan partideki iki dönem kuralı nedeniyle yeni dönemde aday olmadı. AKP MKYK üyesi Sevan Sıvacıoğlu ise İstanbul 2. Bölge 9. sıradan aday gösterildi.(Not: Diğer gayri müslim adaylar da belirtiliyor..,o.tan) https://www.agos.com.tr/tr/yazi/28438/paylan-listede-yok-sivacioglu-akp-den-aday

12. AZERBAYCAN’DAN FRANSA’YA “ERMENİSTAN” TEPKİSİ…Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı, Fransa Dışişleri Bakanlığından Ermenistan lehine yapılan açıklamaya tepkiye göstererek, “Ermenistan Silahlı Kuvvetlerinin Azerbaycan topraklarından geri çekilmesini talep etmeyen Fransa tarafının, tek taraflı olarak Ermenistan’ın toprak bütünlüğüne saygı duyulmasının önemli olduğunu belirtmesi, Fransa’nın Azerbaycan’a karşı önyargısının örneğidir” ifadelerini kullandı. Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı, Fransa Dışişleri Bakanlığı’nın Ermenistan tarafının Laçın ili istikametinde bulunan Azerbaycan ordusu mevzilerine yönelik 11 Nisan’da gerçekleştirdiği provokasyonla ilgili dün Ermenistan lehinde yaptığı açıklamaya tepki gösterdi. Bakanlıktan yapılan açıklamada, Fransa’nın açıklamalarının gerçeği yansıtmadığı ifade edildi. Yaklaşık 25 yıl boyunca Azerbaycan-Ermenistan ihtilafında arabuluculuk yaptığı zaman Ermenistan’ın saldırgan ve işgal politikasını hiçe sayan, ihtilafı çözmeye çalışmayan Fransa’nın, Azerbaycan’ın işgale son vererek ihtilafı tek başına çözmesinin ardından Azerbaycan’a karşı karalama kampanyası yürüttüğü ifade edildi.
https://avimbulten.org/tr/Bulten/AZERBAYCAN-DAN-FRANSA-YA-ERMENISTAN-TEPKISI
Posted in FEYM GRUBU ÇALIŞMALARI | Leave a comment

Sakat rejimde sakat seçim!

Sakat rejimde sakat seçim!

CUMHURİYET – Emre Kongar – 13 Nisan 2023 Perşembe

20 yıllık Erdoğan AKP iktidarı, rejimi sakatladı:
“Demokratik Parlamenter Rejim” sonlandırıldı…
“Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” denilen ucube bir “Şahsım Devleti Rejimi” kuruldu.

DEMOKRATİK REJİM SAKATLANDI!
Şimdi ilk hedef “Demokratik Parlamenter Rejimi” yeniden kurmak!
Peki bunu nasıl kuracağız?
Seçimle.
AMA BU SEÇİM DE SAKATLANDI!
Bugüne kadar neler yaşadık, neler öğrendik?
1) Seçmen listeleri, iktidar emrindeki bürokrasi tarafından hazırlanıyor.
2) Listeler, seçmenler tarafından konut ve adres olarak kolayca ve mukayeseli olarak kontrol edilemiyor.
3) Seçim sonuçları da iktidar emrindeki bürokrasi tarafından ilan ediliyor.
4) Sayım sırasında YSK, yasalara aykırı kararlar alıyor; oy sayımları yasalara aykırı yapılıyor.
5) Sandıklar açılmaya başladıktan sonra, TRT ve AA, iktidarı önde gösteren tarafgir sonuçlar yayımlamaya başlıyor.
6) Seçim sonuçları, iktidar tarafından “Atı alan Üsküdar’ı geçti” diye, üstelik de YSK Başkanı’nın da desteğiyle, resmi sayım bitmeden ilan ediliyor.
7) Seçimlerde baraj yüzde 10 gibi son derece yüksek bir orandaydı; iktidar ortağı olan küçük parti taban yitirince bu baraj yüzde 7’ye indirildi; hâlâ yüksek; küçük partiler Meclis dışında bırakılıyor.
8) Recep Tayyip Erdoğan kendi yaptırdığı Anayasa’nın açık ve amir hükmüne göre üçüncü kez seçilme hakkına sahip olmamasına rağmen aday oldu.
Seçilirse Anayasa yasağına rağmen seçilmiş olacak.
9) Milletvekili adayı olduklarında görevlerinden istifa etmelerinin gerekli olmasına rağmen, Bakanlar istifa etmediler.
Seçilirlerse, yasalara aykırı olarak seçilmiş olacaklar.
Seçim yasası, siyaseti ve sandığı nasıl sakatladı?
1) Bu iktidar da bütün sağ iktidarlar gibi, her seçim öncesi, seçim yasasını kendi çıkarlarına uygun olarak değiştirdi; değiştirilen yasa, partiler arasında, kuralları her seçimde değiştirilen ittifak olanakları getirdi.
2) Tek başlarına Meclis’e girmelerine, tek bir sandalye bile kazanmalarına olanak olmayan çok küçük partiler bile, bir büyük parti ile ittifak ettikleri takdirde, Meclis’e girme şansını elde ettiler.
3) Rejimi sakatlayan Erdoğan/AKP iktidarı döneminde, yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklar daha da artınca, aralarında AKP’nin önde gelen eski yöneticileri tarafından kurulmuş olanların da bulunduğu sağ partiler CHP şemsiyesi altında “Millet İttifakı” adı altında “Demokratik Parlamenter Rejimi” yeniden kurmayı hedefleyen bir birliktelik oluşturdular.
4) Bu birliktelikte, sağ kesimdeki seçmenlerden de oy almayı hedefleyen CHP, kendi dışındaki bütün ittifak partilerinin sağ eğilimli olmalarından dolayı da çok ödün vererek sağa kaydı; laiklik ve Atatürkçülük gibi konularda kendi çekirdek seçmenlerini rahatsız eden hassasiyetlere yol açtı.
5) CHP ile ittifak etmeselerdi, Meclis’e girme şansları bile olmayan küçük sağ partilerin, özellikle de eski AKP yöneticilerinin lider olduğu iki partinin, CHP listelerinden Meclis’e girecek olan milletvekili sayıları, yüzde 7 barajından dolayı gerçekte sıfır olan sandalye sayısı potansiyellerini çok aşan bir nitelik kazandı.
6) Kendi potansiyel güçlerinin çok üstünde milletvekilliği sandalyesi isteyen sağ partilerin adayları arasında, sanki inadına yapılıyormuş gibi, “Şahsım Devleti Rejiminin” kurulmasına hizmet edenler de başta Silivri Davaları Kumpasları sırasında Adalet Bakanı olan Sadullah Ergin olmak üzere, CHP listelerinde yer aldı.
7) CHP de sağa açılma (sağa kayma) politikası çerçevesinde, aday listelerinin en hassas yerine, İzmir’de birinci sıraya, sanki geleneksel seçmeniyle inatlaşıyormuş gibi, hem “Şahsım Devleti Rejiminin” kurulmasında Taraf Gazetesi yazarı olarak önemli roller üstlenmiş hem de Atatürk düşmanlığıyla tanınmış bir politikacıyı, Yüksel Taşkın’ı koydu.

Sonuç olarak sakatlanmış Demokratik Rejim’de, hem seçim güvenliği hem de partilerin potansiyel güçleri ile orantılı temsil adaletinin bozulması konularında 14 Mayıs 2023 seçimleri de şimdiden sakatlanmış görünüyor!

Hiç kuşku yok ki “Şahsım Devleti Rejiminin” koyu karanlığından bunalmış olanlar, her ne olursa olsun, Kılıçdaroğlu’na oy verecekler ve seçimi, “Bay Kemal” birinci turda büyük bir farkla kazanacaktır.
Ama seçim sonrası ortaya çıkacak olan Meclis yapısıyla, Türkiye Cumhuriyeti’nin “Demokratik, Laik ve Sosyal Hukuk Devleti” yolunda “Güçlendirilmiş Parlamenter Rejime” yeniden kavuşması, çok zaman alacak gibi görünüyor.
Bu konuyu seçimden sonra, Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı döneminde, daha derinliğine tartışma olanağımız olacak!

https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/emre-kongar/sakat-rejimde-sakat-secim-2070897
Posted in Politika ve Gundem, SEÇİM - SEÇSİS, YOLSUZLUKLAR, YOZLAŞMA - AHLAKSIZLIK | Leave a comment

ADAY LİSTESİ

ADAY LİSTESİ

Habib Hamza Erdem – 10 Nisan 2023

Milletvekili aday listeleri açıklandı.
Bir küskünler hareketi olur mu olmaz mı bilmiyorum, ama aklıma daha önceki iki ‘liste’ geliyor. Biri, Anavatan Partisi’nin ilk seçim dönemine ilişkin. O günlerde Mustafa Taşar diye birini Türkiye’de hiç kimse tanımıyordu.
Turgut Özal’ın henüz partisini tanıtma toplantıları yapılıyor ve onuruna yemekler veriliyordu. Konya’daki bir yemekte, nasılsa Mustafa Taşar ve Turgut Özal yanyana düşüyorlar. Mustafa Taşar, Özal’ın iştahını bildiği için lop etleri Özal’a ikram etmek için yoğun çaba harcıyor. Ve Özal’ın gözüne böylece girdiği söyleniyor. Ancak o kadarla kalmıyor.
Anavatan Partisi listelerine ‘laf olsun diye’, ‘listler boş kalmasın diye’ konulan onlarca aday, seçim sistemi mi dersiniz, halkın tepkisi mi bilinmez, hiç umulmadık bir biçimde seçiliyorlar ve Meclis’e dolduruluyorlar. Bunların içinde bir Mustafa Taşar Anavatan Partisi’nin son demlerine değin ayakta kalan vekil oluyor. Şimdi de, daha sonraki dönemlerde AKP’nin ilk günlerdeki ‘liste’sine bakalım.
AKP de, tıpkı Anavatan Partisi gibi, ilk seçimde beklenmedik bir ‘Milletvekili’ kazandı. Öyle ki, oyların %34’ünü almasına karşın, Meclis’in %60’tan fazlasını ele geçirmiş oldu. İşte bu ilk ‘liste’den bugüne kaç kişi kaldı denirse, bir elin parmaklarını geçmez denilebilir. ‘Liste’de olmayıp bugün AKP’nin görünmez kalelerini oluşturanların sayısının ise tahminlerin ötesinde olduğu söylenebilir. Bunların içinde, taa İstanbul Büyükşehir Başkanlığı’ndan buyana, sadece ‘suç ortaklığı’nda buluşanlar başa güreşmektedirler.
Binali Yıldırım’dan başlamak üzere, onlarca ve belki yüzlerce ‘kale gibi adam’ın en belirgin özellikleri, dolap çevirmede, yasaları dolanmakta veya doğrudan dolandırıcılık yapmakta çok başarılı olmaları geliyor.
Dönüp bir de bugünkü Millet İttifakı listelerine bakmak gerekebilir. Görüldüğü kadarıyla, CHP listelerinde yetmiş kadar Deva, Gelecek, Saadet ve Demokrat Partili ‘aday’ yeralmaktadır. Bunların otuz kadarı CHP’nin kendi ‘öz gücü’ne dayanılarak seçileceklerdir. Geriye kalan ‘kırk’ kadarı ise ilgili partinin ‘öz gücü’ne göre seçilebileceklerdir. Yani bu gruptaki adayların ‘İttifak’a ne kadar destek olacaklarını bugünden kestirmek zor.
Ancak olur da, böylece Millet İttifakı 300’ü aşan ve hatta 350’ye varan sayıda milletvekili çıkaracak olursa, bu ‘talihli’ ya da ‘torbadan çıkan’ milletvekilleri içinden kaçının Türk siyasal yaşamında yıldızları parlayacaktır bilinmez. Bunların içinden, ileride ‘Devlet adamı’ olacaklar da çıkabilir, ‘Devleti kemiren’ler de…
Bütün bunlara karşın, 14 Mayıs’ta Meclis’i oluşturacak milletvekillerinin bir ‘geçiş dönemi’ adayları olduklarının altını çizmemiz gerekiyor. Yani bunlar ne ANAP ve ne de AKP’nin ‘tek parti hükûmetleri’ gibi bir hükûmet kurmayacaklardır. Bir ‘Uzlaşı Hükûmeti’nin bileşenleri olacaklardır. Dolayısıyla tek tek ‘nitelikleri’ veya ‘niteliksizlikleri’nin çok önemli olmadığı söylenebilir. Çünkü ‘asıl eleme’ Parlamenter rejime geçildikten sonra yapılacaktır.
Gerek ‘siyasal partiler yasası’, gerek ‘seçim yasası’ ve gerekse demokrasinin olmazsa olmazlarından adaylık için ‘önseçim’ koşulunun getirilmesinden sonra, kimlerin gerçekten Millet’in Vekil’i olup olmayacakları belli olacaktır. O nedenle, Millet İttifakı’nın ‘liste’lerine kimin girdiği ya da kimlerin giremediğinin, bu aşamada, pek de önemli olmadığı söylenebilir.
Yeter ki, Meclis çoğunluğunu elde edebilsinler. ‘Asıl elek’ bir sonraki seçimde ve gerçekten ‘halkın elinde’ olacaktır. Yani ‘torbadan çıkma’ dönemi artık sonlanmış olacaktır. Ve bu seçimin, belki de en önemli özelliği, kuşkusuz yasadışılık ve yolsuzluk iktidarını devirmek kadar, bu olanağı ortaya çıkarıp çıkaramamasından da gelmektedir denilebilir.
Posted in Politika ve Gundem, SEÇİM - SEÇSİS | Leave a comment

Türk Devrimi ve Kemalizm

Türk Devrimi ve Kemalizm

CUMHURİYET – Dr. H. Seçkin ÇELİK – 13 Nisan 2023

Son yıllarda özellikle gençler arasında Atatürkçü bir canlanma görülüyor. Peki, Cumhuriyetin ikinci yüzyılında, bu canlanmaya karşılık gelecek bir ideolojik program var mı? Bunu söylemek kolay değil. Altı okun anayasaya girmesinin görüşüldüğü 5 Şubat 1937 tarihli oturumda bile, Şükrü Kaya, “Biz bu prensiplerimizi statik olarak almadık. Hayatın gündelik zaruretlerinden mülhem olarak aldık. İnkılapçılığın esas ruhu budur” demişti.
KEMALİST DEVRİM
1960’larda İsmet İnönü, Türk Devrimi’nin yeni vizyonu olarak “demokrasi içinde sosyal adaleti sağlayarak planlı kalkınma”yı göstermişti. Tarık Zafer Tunaya, Niyazi Berkes gibi Atatürkçü aydınların yürüttükleri verimli tartışmalar, 1990’larda yerini geçmişe yönelik nostaljik bir bakışa bıraktı. Bu, aslında daha çok yaratıcılık kaybıyla ilgiliydi. Tekrar tekrar 1920-1950 dönemini nostaljik bir havayla okuyucuya sunan, Atatürk’ün vefatı sonrasında hiçbir şeyin iyi gitmediği görüşünü çokça işleyen, İsmet İnönü’yü günah keçisi haline getiren bu metinler, hem tarih algısına önemli zarar verdi hem de yeni bir şey söyleme ihtiyacının adeta verimsiz bir ikamesi oldu.
İNKILAP DERSLERİ
Recep Peker’e yönelik pek de olumlu yaklaşmayan Kemal Karpat, onun “İnkılap Dersleri”nin, içerdiği tüm sorunlara karşın, genç kuşaklara güncel politik akımlar hakkında faydalı bilgiler sağladığını belirtmektedir. Tek partili yıllarda kurulan Hukuk İlmini Yayma Kurumu gibi örgütlenmeler, kendi alanlarındaki uluslararası entelektüel tartışmaları gündeme taşıyıp Türk aydınını uluslararası entelektüel dünyayla etkileşime sokarak Kemalist Devrim’i beslemeye çalışıyorlardı. Oysa günümüzde cumhuriyetçilik, devletçilik, milliyetçilik, laiklik gibi Kemalist ilkeler hakkında yeni yaklaşımlar ortaya atılmasına karşın, Kemalist ve anti-Kemalist literatür Türk Devrimi’yle ilgili olarak sadece 1920-1950 dönemi üzerine çekişmekte ortaklaşmaktadır.
YURTTAŞLIK VE LAİKLİK
Bu konulardaki entelektüel gelişmeler, akademik yayınlara hapsolmakta, birbirleriyle fazla ilişkilendirilmeden, ayrıksı bir biçimde ele alınmaktadır. Oysa neoliberalizmin başarısızlıkları karşısında gündeme gelen yeni devletçilikle, liberal özgürlük yaklaşımına alternatif olarak ortaya atılan Cumhuriyetçi özgürlük yaklaşımı arasında ciddi entelektüel bağlantılar kurulabilir. Türkiye özelinde, yeni devletçiliğin sosyal yaklaşımları ve Cumhuriyetçi özgürlüğün tahakkümsüzlük yaklaşımıyla, laikliğin zemin kaybının önüne geçilmesi arasında da kuvvetli düşünsel bağlantılar kurmak mümkündür.
Milliyetçiliğin Ortadoğu örneğinde çokça görülen toplumsal parçalanmaların, “başarısız devlet”lerin ortaya çıkmasını önleyen ve yeniden keşfedilen dayanışmacı enerjisi de “yurttaşlık” temelli sosyal ve siyasal yaklaşımlarla ilişkilendirilebilir. Özellikle gündelik gelişmeler karşısında sürüklenen muğlak bir duruşa dönüşen laikliğin yeniden ele alınması ve Doç. Dr. Zana Çıtak’ın belirttiği gibi, laikliğin tanımına giren hususların “laikliğe aykırı” diye kodlanabildiği yön kaybına da bir son verilmesi gerekir. En az bu yeni vizyonun entelektüel düzeyde geliştirilmesi kadar önemli olan ise onu, halka ulaşacak bir siyaset diline tercüme edebilmektir.

https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/olaylar-ve-gorusler/turk-devrimi-ve-kemalizm-dr-h-seckin-celik-2070895
Posted in ATATURK, CUMHURİYET - DEMOKRASİ - ÇAĞDAŞLIK, DEMOKRASİ-ÖZGÜRLÜK, DEVRİM VE KARŞI DEVRİMLER, TARİHE - AYDINLANMAYA - CUMHURİYETE NOT DÜŞENLER | Leave a comment

TÜYLER ÜRPERTEN BİR HİKAYE * Binlerce insanın yaşamını kaybettiği kötü geçmişiyle ünlü bir ada: Poveglia

Binlerce insanın yaşamını kaybettiği kötü geçmişiyle ünlü bir ada: Poveglia

Binlerce insanın yaşamını kaybettiği
kötü geçmişiyle ünlü bir ada: Poveglia


Binlerce insanın yaşamını kaybettiği kötü geçmişiyle ünlü bir ada: Poveglia Sardinya’dan Capri’ye, Elba’dan Pantelleria’ya içinde birçok güzelliği barındıran İtalya’da, doğal güzellikleriyle değil de ev sahipliği yaptığı kötü olaylarla ünlenen ürkütücü bir ada bulunuyor: Poveglia Adası. Dünyanın en büyük hayalet adası olarak anılan bu ada sadece birkaç kişi tarafından biliniyor. İşte adaya dair bilinenler…
Poveglia Adası, Kuzey İtalya bölgesinde Venedik ve Lido arasında yer almaktadır. İlk kayıtlı tarihi ise 421 yılına kadar uzanıyor. Ada, ister yerel ister turist olsun, herhangi bir ziyaretçi için kalıcı bir bölge değil. Öyle ki ada ıssız ve ziyaretçilere kalıcı olarak kapalı.
Adanın sakinleri 421 yılında barbar istilacılardan kaçıp Poveglia’ya sığındılar. Ada 14. yüzyıla kadar zar zor ayakta kaldı. O zamana kadar her şey normal bir şekilde ilerliyordu. Ta ki herkes adadan ayrılana kadar…
VEBA SALGININ KURBANI POVEGLİA
1300’lerde ortaya çıkan ”kara veba” veya ”hıyarcıklı (bubonik) veba”nın ulaştığı yerlerden biri de Poveglia Adası’ydı. Ayrıca ada 1777 yılında ”veba kontrol noktasına” dönüştürüldü ve 1814 yılına kadar karantina merkezi olarak kullanıldı. Ada enfekte, ölü ve ölmekte olan insanlarla doluydu artık. Adeta vebadan ölen insanların oluşturduğu bir çöplüktü. Adada 160 binden fazla insan yaşamını kaybetti.
VEBADAN SONRA AKIL HASTANESİ OLDU
Adanın toprakları acıdan ıstırap çekenler, hastalıktan ölme üzere olanlar ve ölülerin küllerini barındırıyor. Bunların kötü olduğunu düşünüyorsanız 1800’lerden 1900’lerin başına kadar Poveglia Adası’nda neler olduğunu öğrenene kadar bekleyin.

ZİYARETÇİYE KAPALI
1800’lerden 1900’lerin başlarına kadar, ada bir akıl hastanesine dönüştü. Fakat buranın rehabilitasyon dışında her şey için olduğunu herkes biliyordu.
Asistan doktorlar, hastalar üzerinde çok sayıda ölüme ve hastalarda geri dönüşü olmayan hasarlara ve garip deneyler gerçekleştirdi. Bu korkunç deneyler birçok insanın delirip ölmesine, deneyler ve işkenceler yüzünden hayatını kaybetmesine neden oldu. Hatta 1930’larda bir doktorun çıldırması ve kendi canına kıyması da skandal olmuştu. Akıl hastanesi 1968 yılında kapatıldı ve bu kapanışla Poveglia adası terk edildi. Dolayısıyla ada için veba sırasında can verenlerin, akıl hastanesinde ölenlerin ve deliren doktorun hayaletlerinin kuşandığı söyleniyor.

Ada 2014 yılında satışa çıkarıldı, belki de Venedik tarihinde acılarla ve korkunç hikâyelere tanıklık eden bu adayla ilişkisini kesmek istiyordu. Artık yerel balıkçılar bile adadan uzaklaşıyordu. Fakat ada için verilen teklifler oldukça düşüktü. Bu tekliflere olumlu yaklaşan, adayı almak isteyen kimse çıkmadı. Adanın satışı hiçbir zaman yapılamadı ve ada uzun yıllar ziyarete kapalı kaldı.

cumhuriyet.com.tr – 07.04.2023 * https://www.cumhuriyet.com.tr/kesfet/bircok-insanin-yasamini-kaybettigi-dunyanin-en-perili-adasi-poveglia-2069212
Posted in EDEBİYAT - ANI - ÖYKÜ - ŞİİR, GEÇMİŞİN İÇİNDEN | Leave a comment