AKIL ALMAZ İDDİALARIN PERDE ARKASI * ALİ YEŞİLDAĞ’DAN ‘HELALLEŞME’ VİDEOSU

ALİ YEŞİLDAĞ’DAN ‘HELALLEŞME’ VİDEOSU

Şu ana kadar izlediğiniz bütün ifşaları unutun.
Ali Yeşildağ’ın son anlattıkları akıl alır gibi değil!

ALINTI

📌 İstanbul Havalimanı’nın tamamı Tayyip abiye ait. Oradaki taşeronların hepsi emanetçi. Eski havalimanını kapattı. Ekrem İmamoğlu orayı tekrar açacağım deyince panik oldular, alelacele oraya dozerleri sokup yıkmaya başladılar. Kimin bu dozerler? Yapı Yapı’nın. Yapı Yapı Tayyip abi’nin. Yüzde 50’si Bilal’in. Ne yapacaklar? Millet Bahçesi yaptık. Yine hem çalıp hem size alkışlatacaklar.

📌 Araç geçiş garantili yollar, köprüler, hasta garantili hastaneler, hepsinin ortağı Tayyip abi. Yani Tayyip abi gitse de sizin paralarınızı çalmaya, hatta doğacak çocuklarınızın paralarını çalmaya devam edecek. Sizin hem paranızı çalıyor, hem de yol yaptım köprü yaptım diyor siz de alkışlıyorsunuz.

📌 6 Şubat depremleri oldu biliyorsunuz. Üzüldüklerini mi sanıyorsunuz? Hayır. Ellerini ovuşturuyorlar bize yine iş çıktı diye. Bunlar her şeye öyle bakıyorlar. Hemen konut ihaleleri başladı. AKP’liler aldı ihaleleri hep. Bir tanesi mesela ALS inşaat. Abdulkadir Kart. Rize Milletvekili. Normalde beş parasız adam. Tayyip abi Ankara’da otururken alt kattaki dairesinde oturuyordu. Ona bir şirket kurdurdu, hemen oradan konut ihalesi verdi. Kendisine ihale aldı Tayyip abi. Bu sadece benim bildiğim.
📌 Namusum ve şerefim üzerine yemin ederim ki şu an bunlara para vermeden ihale aldım diyen bir kişi bulamazsınız. Sistem şöyle işliyor; bizden olsun, her türlü hırsızlığı yapsın yeter ki yukarının(Tayyip abinin) parasını versin.

📌Şimdi ikinci nesil büyüdü, onlar da sahaya indi. Mücahit Arslan’ın yerine Bilal Erdoğan geldi. Bütün para tura işlerine Bilal bakıyor artık. Mustafa Erdoğan’ın oğluyla Hasan Yeşildağ’ın kızları da scooter işine girdiler. BinBin markası adı altında. Yüz milyonlarca dolarlık bir iş bu.

📌 Güryapı aslında Tayyip abinin şirketi. Hasan Gürsoy beş parasız bir adam normalde. Bu şirket milyar dolarlık işler yapıyor. Tayyip abinin böyle bir sürü şirketi var.

📌 Tayyip abinin tek derdi var şu an; oğlu Bilal’i yerine geçirmek. Berat Albayrak da bu yüzden gitti. Kendisinin geçeceğini sanıyordu, Bilal’in geçeceğini anlayınca bıraktı gitti. Bir ara Sümeyye ‘Ben geçerim Bilal’in kafası çalışmaz’ vs. diyordu, kavga vardı evde resmen. Sanki ülke babalarının malı.

📌 Ben merak ediyorum; Tayyip abi sen bu kadar parayı ne yapacaksın ya? Şahsi servetin birkaç yüz milyar dolar. Çocukların da öyle. Kemal Bey’in söylediği rakamlar hesaplanabilir çaldıkların. Bir de hesaplanamayanlar var. Dünyada hiçbir diktatör çaldığı paraları yiyemedi. Sen de yiyemeyeceksin.

📌 Diyorlar ya gaz bulduk, petrol bulduk vs. Yahu isterse 100 trilyon dolarlık madenler bulsunlar, sana hiçbir şey inmez. Yukarıda o pay edilir. Kendi aralarında rantı bölüşürler. Bunlar hırsız. Asla değişmezler. Her şeye o gözle bakarlar.

📌 Senin baban Kasımpaşa’da kayıkçıydı. Sen sinyalciydin. Aynı mahallenin çocuklarıyız. Sen sinyalle yaşayan bir adamdın. Annem annenle aynı pazara gidiyordu. Sen oğluna top alamayan bir adamdın. Eşin Emine Hanım aile bütçesine katkı için konu komşunun halısını yıkıyordu. Paraya dürbünle bakıyordunuz. Sinyalcilikten buralara kadar geldiniz.

📌 Bunlar dindar falan değil, bunlar dinci. Mahalledeki simitçi, fırıncı, pastaneci gibi bunlar da dinci. Ne satıyor; ayet hadis hikayeler vs. Yalan. Dininiz falan yok sizin. Bunların etrafında bir tane namaz kılan bulamazsın. Namaz kılanla falan oturup kalkmazlar. Fakirle hayatta oturmazlar. Fakiri asla sevmezler. Çünkü orada travma yaşıyorlar, eski durumlarını hatırlıyorlar. Zengin olacak, ünlü olacak. Tayyip abinin kardeşi Mustafa Erdoğan ateist. İçer mi içer, diker mi diker. Bize ‘din afyondur’ falan diye anlatıyordu. Sadece Cuma namazına gider görsünler diye…

VİDEO LİNKİ ERİŞİMDEN KALDIRILDI
Posted in YOLSUZLUKLAR, YOZLAŞMA - AHLAKSIZLIK | 1 Comment

FEYM BÜLTENİ – 109/2023 * Ermeni Faaliyetleri – 13 Mayıs 2023

FANATİK ERMENİ YALANLARINA KARŞI
FEYM BÜLTENİ – 109/2023 *
Ermeni Faaliyetleri – 13 Mayıs 2023


1.. Anket, Erivan’daki temel sorunları ortaya koyuyor…Erivan belediye başkanlığı seçimleri öncesinde Panorama.am, şehrin karşı karşıya olduğu temel sorunları ortaya çıkarmak için Ermenistan başkentinin sakinleri arasında bir anket düzenledi. Katılımcılar, güvenliği en önemli konulardan biri olarak vurguladılar. Erivan sakinleri, ayrıca, toplu taşıma ve çöp imhasının yetersiz bakımından şikayet ettiler. https://www.panorama.am/en/news/2023/05/13/survey-Yerevan/2835726

2. Belçika Ermenistan’da Büyükelçilik açacak… Belçika Dışişleri Bakanı Hadja Lahbib, Ermenistan’da Belçika büyükelçiliğinin açılacağını duyurdu. Lahbib, Belçika’nın AB’nin Ermenistan’daki gözlem misyonuna katkıda bulunmak istediğini de belirtti, Belçika’nın şimdiye kadar Ermenistan’la ülkenin Moskova’daki büyükelçiliği aracılığıyla çalıştığını, ancak jeopolitik olayların durumun sahada izlenmesini gerektirdiğini kaydetti. https://news.am/eng/news/759730.html

3. Ermenistan ve Macaristan diplomatik ilişkileri yeniden kuruyor… Macaristan’ın yeni atanan Ermenistan Büyükelçisi Anna Maria Siko (Tiflis’te ikamet ediyor), itimatnamesini nin bir kopyasını Ermenistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Paruyr’a teslim etti. Bakan Yardımcısı, Büyükelçi Siko’yu kutladı ve görevinde başarılar diledi. Muhataplar, Ermeni-Macaristan ikili ve çok taraflı işbirliğini geliştirmenin olası yollarını tartıştılar ve siyasi diyaloğun etkinleştirilmesinin altını çizdiler. https://en.armradio.am/2023/05/12/armenia-hungary-restore-diplomatic-relations-ambassador-hands-over-copies-of-credentials-to-armenian-deputy-fm/

4. Bakü’nün davranışını değiştirmek için uluslararası toplumun bir araya gelmesi gerekiyor… Azerbaycan, Ermeni mevzilerine yönelik tecavüzler gerçekleştiriyor ve uluslararası toplumun tepkisi yine yetersiz kalıyor. Moskova her iki tarafa da itidal çağrısında bulundu. Siyaset bilimciler bunu Rus endişeleriyle açıklıyor. Peskov’a göre, “Rusya, üçlü anlaşmalara göre, planlanan işlevlerini yerine getirmeye devam ediyor.” https://tr.armradio.am/2023/05/12/bakunun-davranisini-degistirmek/

5. ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsünün Azeri saldırısını “ateş mübadelesi” olarak tanımlamasına büyükelçiden tepki…Büyükelçi Edmon Marukyan, ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsünün 11 Mayıs Azerbaycan saldırısını anlattığı basın toplantısına tepki gösterdi. “Her şeyden önce, bu bir karşılıklı ateş değil, IŞİD benzeri savaş tavrıyla tanınan Azerbaycan ordusunun sebepsiz yere başka bir saldırısıydı” dedi. https://www.armenpress.am/eng/news/1110786.html

6. Ani antik kenti için artık mobil uygulama var… UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Ani Arkeolojik Alanı’nı ve çevresini artık mobll uygulamayla gezmek ya da detaylı biçimde öğrenmek mümkün. Ani Mobil Uygulaması, Türkçe, Ermenice ve İngilizce olmak üzere üç dil seçeneğiyle yayında. Uygulama App Store ve Play Store’dan ücretsiz indirebilecek. Anadolu Kültür öncülüğünde hazırlanan Ani Mobil Uygulaması, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Ani Arkeolojik Alanı’nın ve çevresinin kültürel mirasını daha geniş bir çevreye tanıtmayı ve alana dair bilimsel bilgiye erişimi modern iletişim teknolojileri kullanarak kolaylaştırmayı amaçlıyor.Proje, Calouste Gulbenkian Vakfı ve Dünya Anıtlar Fonu (WMF) desteğiyle gerçekleştirildi. 2018 – 2023 yılları arasında yürütülen proje çerçevesinde, Erivan, Kars ve İstanbul’da düzenlenen çalıştaylarda, Türkiye, Ermenistan, Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri’ nden uzmanlar bir araya geldi ve katılımcı, kapsayıcı bir yöntem ile “Ani Mobil Uygulaması” geliştirildi.Uygulama, Ani ve çevresindeki 45 yapı ve alanın bilgilerini; tarihçe, mimari, sanat tarihi ve koruma çalışmaları başlıkları altında düzenleyerek kullanıcıya sunuyor. Ziyaretçiler açısından daha kapsamlı bir gezi deneyimi için oluşturulan seslendirmeler Türkçe, Ermenice ve İngilizce olarak dinlenebiliyor. https://www.agos.com.tr/tr/yazi/28606/ani-antik-kenti-icin-artik-mobil-uygulama-var

7. Azerbaycan: “Kişinev görüşmesi konusunda henüz nihai karar vermedik” … Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı, Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan ile Brüksel’de görüşmeyi kabul ettiğini, Kişinev görüşmesi konusunda ise henüz nihai bir karar vermediklerini duyurdu. Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ayhan Hacızade, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan arasında yapılması planlanan görüşmelere dair açıklamalarda bulundu. Sözcü Hacızade, geçtiğimiz yıl Avrupa Birliği (AB) Konseyi Başkanı Charles Michel’in arabuluculuğuyla Belçika’nın başkenti Brüksel’de Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan arasında görüşmeler yapıldığını hatırlatarak, “Aralık ayında Ermeni tarafı Brüksel’de aynı formattaki görüşmeye katılmayı reddederek süreci engelledi” ifadelerini kullandı. https://avimbulten.org/tr/Bulten/AZERBAYCAN-KISINEV-GORUSMESI-KONUSUNDA-HENUZ-NIHAI-KARAR-VERMEDIK
Posted in FEYM GRUBU ÇALIŞMALARI | Leave a comment

OY SANDIĞI BAŞINA GİTTİĞİMDE ŞUNLARI UNUTMAYACAĞIM

Posted in Politika ve Gundem, SEÇİM - SEÇSİS, SİYASİ PARTİLER, SİYASİ TARİH | Leave a comment

CHP, Süleyman Soylu’nun ‘TSK’ya seçim günü hazır ol’ talimatıyla ilgili belgeleri paylaştı

CHP, Süleyman Soylu’nun
‘TSK’ya seçim günü hazır ol’
talimatıyla ilgili belgeleri paylaştı

Euronews • 12/05/2023

CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan “İçişleri Bakanlığı GAMER üzerinden TSK’dan talebine dair belgeyi kamuoyuyla paylaştı. CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun seçimlere müdahaleye dönük “GAMER üzerinden yeni bir operasyon planlandığı”nı ileri sürdü.

Bakan sosyal medya hesabından “Seçime iki gün kaldı… İçişleri Bakanlığı GAMER üzerinden TSK’dan ne talep etti? Neden talep etti? Belgesiyle kamuoyuyla paylaşıyorum.” diye yazdı.
Basın toplantısında İçişleri Bakanlığı bünyesinde kurulan Güvenlik ve Acil Durumlar Koordinasyon Merkezi (GAMER) üzerinden yapılan yeni bir operasyondan bahseden CHP’li vekil, İzmir Valiliği’ne bağlı GAMER’den alınan bir belgeyi gösterdi. İçişleri Bakanlığı İller İdaresi’nin bir yazısını il valiliklerin ordu komutanlıklarına gönderdiğini belirtti.
Bakan, GAMER’den ordu komutanlıklarına gönderilen belgedeki ifadeler için “Arkadaşlar, savaşa mı gidiyoruz, seçime mi gidiyoruz? Nedir bu? ” sorusun soran Bakan Türk Silahlı Kuvvetleri’nin araç ve personeline seçim yerlerine neden ihtiyaç duyulduğunu sorguladı.

“Hangi seçimde zırhlı araçlar hazır bekletildi?”

“Hangi seçimde TSK zırhlı araçlarıyla hazır bekletildi?” sorusuna İçişleri Bakanı Soylu’dan yanıt talep etti. Valilere ve TSK’ya seslenen Bakan “Suça ortak olmayın.” dedi ve kanun dışı emirlere riayet etmemelerini belirtti.  bu seçimin normal, rutin br seçim olduğunu vurguladı.
Bakan belgede ‘Oy verme günü öncesinde alınacak tedbirler kapsamında kolluk birimlerimize ait zırhlı ve hava araçlarının göreve hazır vaziyette bulundurulması ile seçimin güvenli şekilde yapılmasını sağlamak amacıyla Valilerimizce gerek görülmesi halinde Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ait personel, zırhlı araç ve diğer araçlardan istifade edilebileceği bildirilmiş olup, kolluk birimlerine ve Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ait personel ile zırhlı araç ve diğer araçların göreve hazır vaziyette bulunulması hususuna ve gereğine arz ve rica ederim.’ ifadelerinin yazdığını dile getirdi.

İçişleri Bakanı Soylu hakkında beş suç duyurusu

Bakan yaptığı basın toplantısında, “Suç İşleri Bakanı olarak tanımladığı İçişleri Bakanı Süleyman Soylu hakkında savcılığa beş ayrı suç duyurusunda bulunduklarını belirtti.
CHP’li vekil bu suç duyuruları arasında uyuşturucu operasyonunu bir canlı yayın programınd aifşa etmekten dolayı gizliliğin ihlali, görevi kötüye kullanma ve soruşturma sürecinde tespit edilecek diğer suçlar bulunuyor.
Ayrıca Polis Amirleri giriş sınavında yapılan usulsüzlük, Emniyet Teşkilatı siber suçlarla mücadele biriminde trol ordusu oluşturulması, devlet sırrından yararlanma ve kamu görevlisine hakaret suçlarıyla ilgili olarak da suç duyurusunda bulunduklarını bildirdi.

https://tr.euronews.com/2023/05/12/suleyman-soylunun-tskya-secim-gunu-hazir-ol-talimati-na-dair-belgeleri-paylasti
Posted in FAŞİZM, ORGANİZE İŞLER, Politika ve Gundem, SEÇİM - SEÇSİS, YOLSUZLUKLAR, YOZLAŞMA - AHLAKSIZLIK | Leave a comment

FETÖ – AKP HUKUKU * TSK’YI KIRMA OPERASYONU * Ergenekon Kumpası Davasında İlginç İfşaatlar: Zekeriya Öz’ü “Osmanım”a Başsavcı Göndermiş!..

OLMAYAN ÖRGÜTÜN PUSU SONUÇLARI HALEN CAN YAKIYOR, KOMUTANLAR HAKSIZ YERE İLERİ YAŞLARINDA CEZAEVİNDE İKEN HİZBULLAHÇI DOMUZBAĞCI KATİLLER ERDOĞAN TARAFINDAN SERBEST BIRAKILIYOR. (N.K.)

NAYLON GİZLİ TANIK OSMAN YILDIRIM’IN SİCİLİ

Ergenekon davasının gizli tanığı olan Osman Yıldırım’ın suç dosyası oldukça kabarık. Öz yeğenini fuhuşa zorlamaktan da ceza alan Osman Yıldırım’ın suç dosyası oldukça kabarık. Osman Yıldırım’ın sicilindeki suçlar şöyle:
Kasten adam öldürmeye teşebbüs ve ruhsatsız silah taşımaktan 9 yıl hapis (Eyüp 1. Ağır Ceza 1995/78) – Ablasını öldürmekten 20 yıl hapis (Akhisar Ağır Ceza 1989/32) -Nüfus kağıdında sahtecilik yapmaktan mahkumiyet (Kırklareli Asliye Ceza 1998/215) -Öz yeğenini satarak fuhuşa aracılık etmekten 2 yıl 6 ay hapis (Erzurum 1. Asliye Ceza 1998/391) – Cumhuriyet Gazetesi’nin bombalanması (Ergenekon davası) -Danıştay suikastinden müebbet hapis (Ankara 12. Asliye Ceza)

YASADIŞI TANIK

Ergenekon davasında tahliye edilen Osman Yıldırım’ın Ergenekon savcıları tarafından henüz gizli tanık yasası yürürlülüğe girmeden gizli tanık yapıldığı ortaya çıktı. Gazeteci İlhan Taşcı, bugün çıkan “Gizli Tanıdık” kitabında Danıştay cinayetinin azmettiricisi olmakla suçlanan Yıldırım’ın Ergenekon savcılarıyla Sincan Cezaevi’nde görüştüğü ve Danıştay cinayetini Ergenekon davasına bağlayan ifadeyi verdiği sırada Türkiye’de henüz gizli tanık yasasının uygulanmadığını yazdı.
Danıştay cinayeti ve Cumhuriyet gazetesine bomba atılması olaylarından sorumlu tutulan Osman Yıldırım, verdiği ifadelerle Danıştay cinayetinin Ergenekon davasına bağlanmasına neden olmuştu. Davanın hem sanığı hem de gizli tanığı olan Yıldırım, 12 Mart 2008 tarihinde Sincan F Tipi Cezaevi’nde Ergenekon davası savcıları Mehmet Ali Pekgüzel ile Zekeriya Öz’e ifade vermişti. Gizli Tanık 9 olduğu ortaya çıkan Osman Yıldırım verdiği ifadelerle Danıştay cinayetinin Ergenekon davasına bağlanmasını sağladı. Bu sayede Ergenekon davası bir şiddet eylemiyle anılarak “terör örgütü” tanımına sokuldu. Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 13 Şubat 2008’de Danıştay cinayetinin faili olmakla cezalandırılan Osman Yıldırım’ın ifadesinin alındığı sırada gizli tanık yasası henüz yürürlüğe girmemişti.

GİZLİ TANIK YASASI UYGULAMADA YOKTU

Gazeteci İlhan Taşcı, gizli tanıkların hikayelerini anlattığı bugün çıkan “Gizli Tanıdık” kitabında durumu şöyle anlattı: “Gizli Tanık Yasası 27 Aralık 2007 tarihinde Meclis’te kabul edildi. 5 Ocak 2008 tarihinde ise Resmi Gazete’de yayınlandı. Ancak bu yasanın yürürlüğe girdiği anlamına gelmiyor. Çünkü yürürlük maddesinde, yasanın 6 ay sonra, yani 5 Temmuz 2008’de yürürlüğe gireceği yazılıydı. Savcıların gizli tanık sıfatıyla Osman Yıldırım’ı dinledikleri tarihte henüz gizli tanıklık müessesesi Türkiye’de hukuken yoktu! Çünkü savcılar Yıldırım’ın ifadesini 12 Mart’ta aldı. Oysa yasa bu tarihten önce Resmi Gazete’de yayınlanmıştı ancak gizli tanıklık kurumunun yaşama geçmesi için dört ayın geçmesi gerekecekti. Osman Yıldırım’ın gizli tanıklığı bile ‘yasadışıydı’!”
https://www.odatv4.com/yazarlar/baris-terkoglu/osmanimin-tanikligi-da-yasadisi–1909131200-44416

Ergenekon Kumpası Davasında İlginç İfşaatlar:
Zekeriya Öz’ü “Osmanım”a Başsavcı Göndermiş!..

Müyesser YILDIZ – 9 Mayıs 2023

Ergenekon kumpası soruşturma ve kovuşturmasında görev alan 12 hakim ve savcı hakkında, “görevi kötüye kullanma”, “hürriyeti tahdit” ve “resmi belgede sahtecilik” suçlamalarıyla 2018 yılında açılan davaya devam edildi. Davanın bugünkü celsesine, firari Zekeriya Öz’ün “Osmanım” diye hitap ettiği, Ergenekon kumpasının hem tanığı hem gizli tanığı hem de sanığı yapılan suç makinesi Osman Yıldırım’la ilgili ifşaatlar damga vurdu. Dönemin kilit isimlerinden eski savcı Nihat Taşkın, Zekeriya Öz’ün ve Mehmet Ali Pekgüzel’in, Başsavcı Aykut Cengiz Engin’in talimatıyla Sincan Cezaevi’nde Osman Yıldırım’la görüştüğünü öne sürdü.


İlk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 8. Ceza Dairesi’nde görülen davanın bugünkü 49’uncu celsesine, örgüt üyeliğinden tutuklu eski 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Başkanı Hasan Hüseyin Özese ve eski üye hakim Hüsnü Çalmuk Bolu Cezaevi’nden, 5 yıl sonra duruşmada hazır olan tutuksuz sanıklardan eski savcı Nihat Taşkın da İzmir’den SEGBİS bağlantısıyla katıldı.
Geçtiğimiz 2 Kasım’daki celsede duruşmada hazır edilmesi kararı alınan, davanın en önemli isimlerinden eski Savcı Mehmet Ali Pekgüzel’in ise hazır edilmediği görüldü. Örgüt üyeliğinden verilen hapis cezası yaklaşık 1 yıl önce tamamlanan ve tahliye edilen Pekgüzel’in neden gelmediğine ilişkin tam bir açıklama yapılmaması, “Firar mı etti?” sorularına yol açtı.
Ergenekon kumpası mağdurlarından sadece eski CHP Milletvekili Dursun Çiçek ve İbrahim Özcan ile bazı katılan avukatları Zeynep Küçük, Hüseyin Buzoğlu, Doğan Subaşı ve Erkin Etike’nin hazır bulunduğu duruşma, Mahkeme Başkanı Hayri Kaynar’ın dosyaya gelen belgeleri okuyup katılanlara diyeceklerini sormasıyla başladı.
“Asıl Beyin Olan Pekgüzel Nerede?”
Av. Zeynep Küçük, 250 sanıklı Ergenekon kumpası davasının yaklaşık 6 yıl sürdüğünü hatırlattıktan sonra, davanın uzamasına şu sözlerle tepki gösterdi:
“Bu davada kaç sanık var? Yıllar geçti, bir kısmı kaçtı. Verilecek hükmün uygulanması imkânı zayıfladı. Benim müvekkilim 6 yıl 2 ay hapiste kaldı. FETÖ’ye üye oldukları kesinleşmiş, ne yaptıkları su götürmez bir gerçek olan bu sanıkların yargılanmasının sonuçlandırılmaması kabul edilemez. Tüm FETÖ’cüler, bu Ergenekon yargılamalarına sebep olanlar 15 Mayıs’ta Türkiye’ye döneceklerine dair uçak biletlerini paylaşıyorlar. Şu sanıkların hepsini çok iyi tanıyorum. Davayı niye bu kadar uzattıklarını, ne beklediklerini biliyorum. Gerekli tedbirler alınsın.”
Av. Hüseyin Buzoğlu ise Nihat Taşkın’ı bugüne kadar ne kendilerinin ne de heyetin gördüğünü vurgulayıp özetle şunları söyledi:
“Bir dönem meslektaşınız olan bu kişiler şimdi örgüt üyeliğinden yargılanıyor. Ama hukukçu oldukları için değil, örgütün iyi bir elemanı oldukları için yargılanıyorlar. 100 yıllık Cumhuriyet tarihinde önemli bir döneme işaret eden bu davada vereceğiniz hükümler, bir daha yargı mensuplarının talimat almaması anlamında sizlere tarihi bir sorumluluk yüklüyor. Mehmet Ali Pekgüzel şu anda nerede? Tebligat yapılamadı mı, ulaşılamadı mı? Adresinde bulunamadıysa derhal tutuklama kararı verilsin. Ceza hukukunda yüz yüzelik ilkesi geçerli. O yüzden Nihat Taşkın’ın SEGBİS’ten değil huzurda hazır bulundurulmasını istiyoruz. Kamuoyunda Ergenekon iddianamesini Zekeriya Öz’ün hazırladığı ifade edilir, ama onun böyle bir kapasitesi yok. 6 Şubat 2008’de Sincan Cezaevi’nde Osman Yıldırım’la görüşmelerinde dahi, mutfaktaki asıl beyin Mehmet Ali Pekgüzel’dir. Konumu itibarıyla Nihat Taşkın’ın huzurda dinlenmesi, maddi gerçekliğin ortaya çıkarılmasına çok katkı sağlayacaktır.”
Katılanlardan eski CHP Milletvekili Dursun Çiçek de Hasan Hüseyin Özese’ye ve Hüsnü Çalmuk’a hangi gerekçeyle kendisi hakkında yakalama kararı çıkardıklarını, “internet andıcı” denilen kağıt parçası ile ilgili rapor alınması taleplerini niye reddettiklerini, ihbarcıların neden araştırılmadığını ve yetkisiz oldukları halde kendisini nasıl tutukladıklarını sorup şöyle konuştu:
“Bu süreçte bu mahkemeler vatanına, milletine bağlı askerleri tasfiye etmek istediler. Boşaltılan tüm kadrolara da FETÖ’cülerin geldiği sabittir. Biz o zaman, ‘Ergenekon nerede, ne zaman kuruldu? Silahları nereden alacak?’ diye sorduğumuzda, ‘Siz askersiniz, depoları açar alırsınız.’ diyorlardı. Bunlar 15 Temmuz’un yapılacağını biliyordu. Depoları açıp silahları halka doğrulttular.”
Sanıklardan Hasan Hüseyin Özese, yaptıkları faaliyetlerin yargısal faaliyet olduğunu, yasal takdir yetkisini kullandıklarını, ayrıca Çiçek’in AYM’ye yaptığı başvuruda hak ihlali verilmediğini anlatınca Çiçek, “Hayır, hak ihlali verdi. Halen yalan söylüyor.” diye tepki gösterdi. Özese darbe iddialarına cevap vermek istediğinde de Başkan Hayri Kaynar, “Davayla ilgili olanlara cevap verin. Bunun davamızla ilgisi yok.” uyarısında bulundu.
Hüsnü Çalmuk ise Çiçek’in hayal ürünü iddialarda bulunduğunu öne sürüp, “İnternet andıcındaki imzanın kendisine ait olduğu sabittir.” dedi. Çalmuk, 15 Temmuz’la ilgili olarak da YAŞ’ı kendisinin yönetmediğini, kimseyi atamadığını, darbecileri kim getirdiyse onların yargılanması gerektiğini tekrarladı.
Katılan İbrahim Özcan da ifadesini Nihat Taşkın’ın aldığını bildirerek Taşkın’ın duruşmada hazır edilmesini istedi.
Savcı’nın, huzurda savunma yapıp yapmayacağının öncelikle sanığa sorulması yönünde mütalaa vermesinin ardından Başkan Hayri Kaynar, Nihat Taşkın’ın görüşünü aldı. Taşkın’ın duruşmaya SEGBİS’le katılmak istediğini bildirmesi üzerine, “beyanının SEGBİS’le alınması mümkün olduğundan ve kendisi istemediğinden” denilerek yargılamanın SEGBİS’le yapılması kararlaştırıldı.
Av. Hüseyin Buzoğlu’nun, “O zaman önce sanığın ifadesini dinleyelim” talebinde bulunması üzerine de Başkan Kaynar, “İfadesini vermiş, ben okuyayım.” diyerek Taşkın’ın ifadesini okudu.
“Boğaza Nazır Odada Bizi Görevlendirdiler”
Sözlerine, “Ayrıca savunması alınmadan, direkt soru soracağız, öyle mi?” diye başlayan Av. Buzoğlu, Nihat Taşkın’a çok sayıda soru yöneltti. Ancak Taşkın, bu dosyada sadece Hasan Atilla Uğur’la ilgili iki adet “tutuklamaya devam” kararı verdiği için yargılandığını hatırlatıp bunun dışındaki sorulara cevap vermeyeceğini söyleyip hemen hemen hiçbir soruyu cevaplamadı.
Ancak Av. Buzoğlu’nun özellikle Zekeriya Öz ve Mehmet Ali Pekgüzel’in suç makinası Osman Yıldırım’ı ziyaret edip gizli tanık yapmalarına ilişkin soruları sırasında şu dikkat çekici konuşma yaşandı:
Av. Buzoğlu: Bu görüşme sırasında siz görevde miydiniz, bilgi sahibi olmuş muydunuz?
Taşkın: Bana yüklenen fiille ilgili olmadığı için cevap vermeyeceğim. Ama sayın heyetiniz cevap vermemi istiyorsa bilgilenmeniz için cevap veririm.
Başkan: Siz istediğinize cevap verirsiniz, istemediğinize vermezsiniz. Bizim telkine yönelik karar almamız mümkün değil.
Av. Buzoğlu: İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün verdiği iftara katıldınız mı?
Taşkın: Hayır; ya işim vardı ya ailevi bir durum, katılmadım. Ne ilgisi var? Rutin bir yemekti.
Başkan: O kadar önemli bir iş değil, devam edin.
Av. Buzoğlu: Davanın tanığı, gizli tanığı, sanığı Osman Yıldırım’la özel bir görüşmeniz oldu mu?
Taşkın: Cevap vermiyorum.
Av. Buzoğlu: Osman Yıldırım konusunda size özel bir emir verildi mi?
Taşkın: Başsavcı Aykut Cengiz Engin’in, Ankara’ya gidilip ifadesinin alınması talimatıdır. Bildiğim budur. Kendisi sağdır, çağırılıp dinlenebilir.
Av. Buzoğlu: Birleştirme kararının reddedilmesinden sonra Danıştay cinayeti davası kimin talimatıyla Yargıtay’a gönderildi?
Taşkın: Yargılama konusuyla ilgili olmadığından cevap vermeyeceğim. Ayrıca bazı bildiklerim olabilir. Bu konuda yargılandığım zaman gizlemeden, saklamadan açık yüreklilikle cevap verebilirim.
Av. Buzoğlu: Bildiklerinizi aktarırsanız hem heyeti zorlamamış oluruz hem kapalı kalan hususlar açıklığa kavuşur.
Başkan: Lütfen yorum yapmadan sorularınızı alayım.
Av. Buzoğlu: Hangi tarihte Ergenekon kovuşturmasında görev yapmaya başladınız?
Taşkın: Her şey resmi kayıtlarda var. Evet elimde başka soruşturma dosyaları vardı. Bir süre sonra Başsavcı Vekili Turan Çolakkadı diğerlerini benden aldı, Boğaz’a nazır odasında Başsavcı Aykut Cengiz Engin’in de olduğu sırada Ergenekon soruşturmasının çok genişlediğinden, başkasının vakıf olamayacağından bahisle beni ve Mehmet Ali Pekgüzel’i görevlendirdiler.
Yaşanan uzun konuşmanın ardından Av. Buzoğlu sözlerini, “Bir gün bu sorulara çok ağır cevap vermek zorunda kalacaksınız. O gün görüşmek üzere.” diye tamamlarken, Av. Zeynep Küçük, “Siz gizli tanık ile Osman Yıldırım’ın aynı kişi olduğunu bilmeden mi mütalaa verdiniz?” sorusunu yöneltti. Taşkın bu soruya da cevap vermeyeceğini bildirdi.
Başbuğ’un Tutuklanmasının Arkasında Durdu
Av. Erkin Etike’nin, “Bugünden bakınca hala Ergenekon’da verdiğiniz mütalaanın arkasında mısınız, değil misiniz?” sorusu üzerine Nihat Taşkın, Ergenekon’daki beraatlerin delil yetersizliğinden verildiğini hatırlattı. Av. Etike de sanığın herhangi bir pişmanlık duymadığının anlaşıldığına dikkat çekip pişmanlık hükümlerinden yararlandırılmamasını istedi.
Katılan Dursun Çiçek ile Nihat Taşkın arasında ise şu konuşma yaşandı:
Çiçek: İlker Başbuğ’un, bir Genelkurmay Başkanı’nın tutuklanmasına inanarak mı örgüt talimatıyla mı karar verdiniz?
Taşkın: Heyetinizde bir intiba oluşturmaya çalışıyorlar. Siz bunun sorulmasına izin verdiniz.
Başkan: Hayır. İtiraz edersiniz, biz de karar veririz.
Taşkın: İnternet siteleri ortaya çıkınca derhal kapatıldı, içerikleri silindi, belgeler kırpıldı. Sanıkların kimi mealen, ‘Bize bunu yaptıran niye burada yok?’ dedi. Haklıydılar. Kimsenin suç işleme özgürlüğü yoktur; Genelkurmay Başkanı, Başbakan da olsa.
Nihat Taşkın, katılan İbrahim Özcan’ın soruları üzerine ise Özcan’ın önemli bilgiler verdiğini, ancak daha sonra sanıklarla bir arada kalınca bunları tevil yoluna gittiğini iddia etti. Özcan da şöyle tepki gösterdi:
“Haberin olsun Nihat Taşkın, tüm savunmalarımın görüntü ve ses kayıtlarını verdim. Söylediklerine dikkat et.”
Başkan Kaynar’ın, “İfadelerinize dikkat edin” uyarısında bulunduğu Özcan, “Ama yalan söylüyor.” dedi.
Savcının mütalaasından sonra söz alan sanık Hüsnü Çalmuk katılanlar ve avukatlar için şu ifadeleri kullandı:
“Kuyruklarına basılmış olmanın acısıyla gereksiz sorular soruyor, biz cevap vermeyince de suçluymuşuz gibi bağırıp çağırıyor, azarlıyorlar. Türkiye Cumhuriyeti’nin itibarını zedeleyen bu duruma son vermenizi talep ediyorum.”
Beyanların tamamlanmasının ardından Mahkeme Başkanı Kaynar, firari sanıklar hakkındaki yakalama kararlarının infazının beklenmesiyle Nihat Taşkın’ın duruşmalardan vareste tutulmasının kararlaştırıldığını bildirerek duruşmanın 14 Haziran’a ertelendiğini açıkladı.
Av. Hüseyin Buzoğlu’nun Mehmet Ali Pekgüzel’le ilgili bir karar alınmadığını hatırlatması üzerine ise Başkan Kaynar, “Savunmasını almıştık.” demekle yetindi.
Posted in ABD - AB - EMPERYALIZM, BOP, ERGENEKON - BALYOZ, FAŞİZM, Fetullah Gülen, YOLSUZLUKLAR, YOZLAŞMA - AHLAKSIZLIK | Leave a comment

SEÇİMDEN ÖNCE SON ÇAĞRI

SEÇİMDEN ÖNCE SON ÇAĞRI

Rıfat Serdaroğlu: 12 Mayıs 2023

Aziz Türk Milleti;
İki gün sonra sandığa gideceğiz ve oyumuzu kullanacağız.
Oyumuzu kullanırken şu gerçeğin bilincinde olmalıyız.
14 Mayıs 2023 Seçimlerinin sadece, iktidar değişikliğine değil,
“Rejim Değişikliğine” sebep olacak bir seçimdir.


Bu seçimde, ya Laik Cumhuriyeti, Anayasanın değiştirilemez maddelerini, Ulus Devleti, Üniter yapımızı, Atatürk İlke ve Devrimlerini koruyacağız, ya da Hizbullah yönetimindeki “Siyasal Ümmet” çukuruna düşeceğiz.

Ya Çağdaş, Bağımsız, aklın hakim olacağı ilme dayalı bir yaşamımız olacak, ya da İran benzeri karanlık bir rejimde yaşayacağız.

Boğazına kadar yolsuzluğa, pisliğe, uyuşturucuya, sapıklığa düşmüş bir iktidara, dünyanın hiçbir milleti dayanamaz. Son zamanlardaki yolsuzluk, hırsızlık, ahlaksızlık kasetleri de Devlet kademelerinin, özellikle Yargının Mafya yöntemlerini kullandığını açıkça ortaya koymaktadır…
Bu ortamda, birileri tarafından Türk Milletinin akla, yönlendirilmesine hiç ihtiyacı yoktur. Türk Milleti sandığa giderken cüzdana, mutfağa, Pazar fiyatlarına baksın, hayat kalitesinin ne kadar geri gittiğini görsün ve oyunu ona göre kullansın!
Aziz Türk Milleti;
Önceki çağrımda, “Ehem mi Mühime” tercih etmemiz gerektiğini söylemiştik. Tekrar edelim; Bu Seçim kimin kazanacağı değil, kimin kazanmaması gerektiğinin belli olması gereken bir seçimdir.
Özellikle Türk Milletinin çimentosu olan ve toplumun çoğunluğunu oluşturan “Mütedeyyin İnsanlara” seslenmek istiyorum; “Sizler, inancınızı sadece Allah’ın rızasını kazanmak için ibadet eden güzel insanlarsınız!”
Sizler, Allah’ın “ÖLDÜRMEYECEKSİNİZ- ÇALMAYACAKSINIZ- YALAN SÖYLEMEYECEKSİNİZ” emrine uyan ve indirilmiş Kur’an’a inanan gerçek Müslümanlarsınız.
Müslümanları domuz bağı ile öldürüp gömen, üzerlerine beton atıp cesetlerin üstünde sözde namaz kılan, Gaffar Okkan ve 5 Polis evladımızı ve yüzlerce insanımızı öldüren Hizbullah ortağı AKP’ye OY VEREMEZSİNİZ!
Her gün onlarca kez YALAN SÖYLEYEN, AKP ve ortaklarına OY VEREMEZSİNİZ!
Türk Devletini MAFYAYA teslim edip kendi insanlarını soyan, mallarının üstüne çöken, KUL HAKKI yiyen, VATANINI SATAN AKP ve ortaklarına OY VEREMEZSİNİZ!
Bizler, DOĞRU Partililer, Bayar’la, İnönü ile, Menderes’le, Demirel’le, Ecevit’le, Özal’la sizlere hizmet edenler, sizlere hiç yalan söylemedik, tüm gücümüzle hem sizlere hizmet ettik, hem ülkemizi yeni baştan eserlerle donattık.
Bugün yaşadığımız rezillikleri, hırsızlıkları sizlere yaşatmadık. Öldük, öldürüldük yine dirildik ve sizlere hizmete devam ettik. Vatanı böldürmedik, Atatürk’ün BÜYÜK ÖNDERİMİZİN yolundan hiç ayrılmadık. Şimdi de DOĞRU Parti saflarında çocuklarımızın hakkı olan birikimlerimizi harcayarak, Türk Milletine DOĞRULARI anlatıyoruz.
Biliyorum, MİLLET İTTİFAKINDAKİ AKP Larvalarına, destekleyicilerine kırgınsınız. Bu duygularınızı şimdilik dondurun. Önce başımızdaki Demokrasi-Laik Cumhuriyet-Atatürk-Türk düşmanlarını demokratik yolla atalım. Sonrası sonra! Onlarla yargı önünde hesaplaşmayı bizlere bırakın.
Seçimden sonra, siyasetteki en büyük birleşmeyi gerçekleştirmek için çalışıyoruz. Çalmamış, çaldırmamış “Devlet Adamı” vasfını hak etmiş DOĞRU kişilerle, kadınlarımız ile, gençlerimizle birleşip büyüyeceğiz ve vatan görevine devam edeceğiz.
Sizlerden istirhamım, 14 Mayıs Cumhurbaşkanlığı seçiminde namusuna, dürüstlüğüne, doğruluğuna güvendiğimiz Sayın KEMAL KILIÇDAROĞLU’NU desteklemeniz, oy vermenizdir.
Takdir de, karar da Türk Milletinindir…
Sağlık ve başarı dileklerimle
Posted in Politika ve Gundem, Rifat SERDAROĞLU yazıları, SEÇİM - SEÇSİS | Leave a comment

Allah ve din üzerinden siyaset * “Bunlar dinsiz, imansız, kitapsız… Bunların dini bayrağı yok… Biz emri Allah’tan alıyoruz, onlar Kandil’den alıyor!” diyor.

SÖZCÜ- Rahmi Turan – 07 Mayıs 2023

Allah ve din üzerinden siyaset!


Türkiye nüfusunun yüzde 99’u Müslüman…Fakat, Cumhurbaşkanı adayı Erdoğan, sadece kendisine destek olan kitleleri Müslüman sayıyor, iktidara muhalif olan milyonlarca insan için:

“Bunlar dinsiz, imansız, kitapsız… Bunların dini bayrağı yok…
Biz emri Allah’tan alıyoruz, onlar Kandil’den alıyor!” diyor.

Ancak… Müslüman olarak bizim bildiğimiz, sadece peygamberler vahiy yoluyla Allah’tan emirler alırlar. Peygamberlerin dışında hiç kimsenin böyle bir imtiyazı yoktur ve olamaz!
Hal böyleyken…Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Biz Allah’tan emir alıyoruz” demesine yalnız ben şaşırmadım, tüm mütedeyyin Müslümanlar da kulaklarına inanamadı. Bu ifadelerle, din açıkça siyasete alet edildi. Oysa, aynı Erdoğan yıllar önce Başbakanlığı sırasında, bunun tam tersini savunmuş, din üzerine siyaset yapmanın, insanlığa karşı suikast olduğunu söylemişti.
Erdoğan’ın 7 Temmuz 2005 tarihinde Amerika’daki uluslararası Sun Valley Konferansı’nda şu sözleri kayda geçmişti:

“Din üzerinden siyaset yapmak, dini ideolojik bir araç haline getirmek, dine, demokrasiye ve insanlığa karşı suikast düzenlemekten farksızdır.”

O günden bu yana ne değişti de Sayın Erdoğan şimdi din üzerinden siyaset yapmaya başladı? Allah’tan emir aldığını söylemek, ülkedeki tüm olumsuzluklara Allah’ı da ortak etmek anlamına geliyor. Sayın Erdoğan, peygamberler gibi Allah’tan emir aldığına göre şimdi ona şu sorular sorulmaz mı?
■ Türk halkı, Allah’ın emirleri nedeniyle mi böyle yoksullaştı?
■ Allah’ın emirlerini yaptıkları için mi ülkede ekonomi zora girdi, enflasyon tırmandı, bütçeler çöktü?
■ Patates-soğan fiyatları Allah’ın emirleri nedeniyle mi arttı?
■ Sayın Cumhurbaşkanı bu nedenle mi Giresun’da halka “Ben biliyorum, evvel Allah sizler ne soğana, ne patatese liderinizi kurban etmezsiniz?” diyerek oy isteğinde bulundu?
■ Ülkede yaşanan bunca adaletsizliği Allah mı emretti?
■ Allah’ın emirlerine uyduğunuz için mi 85 milyonluk nüfusumuzun en az yarısını “Terörist, FETÖ’cü, ajan, yabancı uşağı olmakla suçluyorsunuz?
Türkiye’de siyaset bugüne kadar hiçbir seçimde bu kadar dinsel hale getirilmemiş, Allah ve din üzerinden böyle siyaset yapılmamıştı! Bu iktidar, salgın, deprem, sel, yangın, her şeye “Kader planı” diyor, “Takdir böyleymiş” diye sorumluluğu Allah’a havale ediyor.
Günümüzde hak ile batılın birbirine karışması çok üzücü!
Teröriste af çıktı, emekli paşalar ise hâlâ tutsak!
İçler acısı bir durum yaşıyoruz…
Terör suçlusu, 3 kişinin katili, müebbet hapis mahkûmu Mehmet Emin Alpsoy “Kocama hali” gerekçesiyle Cumhurbaşkanı tarafından affedildi… 28 Şubat Kumpas Davası’ndan tutuklu emekli generaller ise cezaevlerinde adeta ölüme terk edildi.
Cumhurbaşkanı’nın affettiği Hizbullah hükümlüsü 71 yaşında…
Cezaevlerinde yatırılan emekli generallerin yaşları 80’in üstünde…
Hepsinin da birçok ciddi hastalığı ve bazılarının “Kocama hali raporu” var. Fakat hâlâ hepsi tutsak…
Adli Tıp 3’üncü İhtisas Kurulu, 83 yaşındaki emekli Orgeneral Çetin Doğan’ın hastalıklarını şöyle sıraladı:
■ Şeker hastalığı…
■ Yüksek tansiyon…
■ Kalp damarlarında tıkanma…
■ Ciddi omurga rahatsızlığı…
■ Sağ ayağında sinir hasarı, sağ düşük ayak…
■ İşitme kaybı.
Çetin Doğan Paşa için oy birliği ile “Kocama hali” raporu da verildi. Fakat… Hizbullahçı terörist affedilirken, hayatı vatana hizmetle geçen Çetin Paşa hâlâ hapiste tutuluyor. Yaşı ilerlemiş diğer tutuklu generallerin durumları da Çetin Doğan Paşa gibi… Adalet bekliyorlar ama ülkede adalet var mı, o ayrı konu!
GÜNÜN SÖZÜ
Adalet ve doğruluk minarede kalmış, onun da içi eğri!
Posted in İrtica, Politika ve Gundem, SİYASAL İSLAM | Leave a comment

KAN KOKUYOR

KAN KOKUYOR

Habip Hamza Erdem – 12 Mayıs 2023

Ali Yeşildağ’ı duymuş olmalısınız.

Dr Recep’e ‘Tayyip abi’ diye hitap edip, Erdoğan ailesinin en yakını olan üç kardeşten biri.  Öylesine yakın ki, daha İstanbul Belediye Başkanlığı döneminden itibaren Erdoğan ailesinin, deyim yerinde ise ‘en mahrem’ konularının en yakın tanığı.

‘Sır küpü’ dense yeridir.
Ali Yeşildağ, bu üç kardeş arasındaki bir anlaşmazlığı çözmesi için ‘Tayyip abisi’ni uzun süre uyarmasına karşın, karşılık bulamaması sonucu yurtdışına çıkmış bulunmakta.
Ve şimdilerde yayınladığı video kayıtlarıyla ‘Tayyip abisi’nin ‘sır’larını ifşa etmekte. İşte bu Ali Yeşildağ, Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘beşli çete’ dediği çetenin başının ‘Tayyip abisi’ olduğunu söylemekte.
Güzel.
Buraya bir mim koyarak, benim 2010 yılında yayımlanan ‘Devlet-Ulus’un Sonu’ başlıklı kitabımın 181nci sayfasını açıyor ve ‘Çetenin Başı’ başlıklı makaleme bakıyoruz. Söz konusu kitap, zaten 2007’lerden itibaren yazdığım makalelerin bir derlemesi.
Demek oluyor ki, 2008-2009’lu yıllardan itibaren Devlet’i çökerten ve yerine ‘Şahsım Devleti’ni kuran çetenin başının Ali Yeşildağ’ın ‘Tayyip abisi’ olduğunu görmüş ve makale ve kitaplara geçirmişiz.
Ve Ali Yeşildağ’ın ‘Tayyip Abisi’nin daha o günlerde Yüzelli Milyar Dolar (bugünkü para ile üç triliyon Tl) kişisel servet edindiğini de kayıt altına almışız. Şimdi Ali Yeşildağ bu servetin çok daha artmış olabileceğini ileri sürmekte. Binali’nin servetini de ekleyince neredeyse 418 Milyar Dolar ediyor denilebilir.
Şaka bir yana, Kılıçdaroğlu’nun 418 Milyar Doları kuruşu kuruşuna bildiğini ve son kuruşuna kadar Türkiye’ye getireceğini söylemesi bu ‘gasp ve irtikap’ın artık en azından bütün muhalefet tarafından bilindiği anlamına geliyor.
Bu paralar gelir ya da gelmez ama onları çalanların gereçek bir hukuk devletinde artık insan içine çıkmaları düşünülebilir mi?
İnsan içi şöyle dursun hapishaneden çıkmalarının olanak ve olasılığı söz konusu olabilir mi?
Öyleyse, şimdi neden bu 14 Mayıs seçimlerinin kimileri için bir ‘olmak ya da olmamak’ sorunu olduğu ortaya çıkmış olmaktadır.
Bütün bunlara karşın, bu seçimlerde Muharrem İnce aday olsun mu olmasın mı, Sinan Oğan da adaylıktan çekilsin mi çekilmesin mi diye bir dizi tartışmanın yanısıra; muhalefet ittifaklarının kaşı şöyle gözü böyle gibi sözde ‘siyaset’ yapan ve sözcüğün tam anlamıyla ıvır-zıvır ve gerçekten aymazca yorumlar yapılabilmekte.
Oysa, ortada gerçekten bir ‘savaş’ bir ‘can pazarı’ söz konusudur.
Kimilerinin sözde devlet terbiyesi gereği sayın bilmemneyim diye önlerinde el ovuşturdukları kişilerin, gerçekte Türkiye’yi yirmi yıldan buyana soyan bir ‘çete’nin üyeleri oldukları ve bu ‘çetenin başı’nın da Ali Yeşildağ’ın ‘Tayyip abisi’ olduğu artık yansınmaz bir biçimde ortaya çıkmış bulunmaktadır.
Ve bu ‘çete’nin, kamuoyu yoklamalarına göre ‘seçim’le iktidardan düşeceği de ortaya çıkmış bulunmaktadır. Bu durumda, sözkonusu ‘çete’nin bu seçimleri vicdan ve namus çerçevesinde yapacağı düşünülebilir mi?
Nitekim Kemal Kılıçdaroğlu’na ‘suikast’ düzenleneceği savları da giderek somut bilgilere dayandırılmaktadır.
Bundan doğal ne olabilir?
Bu ‘çete’nin bir başka çıkış yolu kalmadığı zaman, o gelişigüzel kullanılan ‘her şey’ yani ‘her türlü alçaklık ve namussuzluk’ yapmaktan başka seçenekleri kalmış olabilir mi?
İşte Türkiye’de sözde ‘siyaset’ yaptıklarını sananların, bu ‘somut gerçeklik’leri hâlâ göremediklerini ve dolayısıyla sadece kendi kendilerini aldatmakla yetindiklerini söyleyeceğim.
Oysa karşımızda ‘gözünü kan bürümüş’ ve kan akıtmaktan başka seçenekleri kalmamış bir ‘çete’nin varlığı söz konusudur. Hâlâ bunlara inanmayıp, söylenti diye gülüp geçen ve hatta söyleyenleri kınayanlara ‘aymaz’ değil ama ‘hayvan’ demek hakaret sayılır mı bilemiyorum.
Ki, bu o kadar önemli değil; ama ister inanın ister inanmayın Türkiye kan kokmakta, işte buradan haykırıyorum.
Posted in FAŞİZM, Politika ve Gundem, SEÇİM - SEÇSİS, YOLSUZLUKLAR, YOZLAŞMA - AHLAKSIZLIK | Leave a comment

5 KOYUN MESELESİ

Posted in AFORİZMALAR | Leave a comment

Yoksulluğun Kaynağını Kurutmak * Özelleştirmeler karşıdevrimin aparatıdır

Yoksulluğun Kaynağını Kurutmak

Orhan Özkaya – Araştırmacı yazar – 12 mayıs 2023

Özelleştirmeler karşıdevrimin aparatıdır

Emperyalist gericilik, ülkeleri küresel finans karşıdevrimiyle yıkıyor. Emperyalist işgal karşıdevrim aparatını kullanarak ülkeleri önce işgal ediyor, sonra üretimi yok ediyor. Daha sonra eğitimi gerici ve tarikatların eline teslim ederek bitiriyor. Tıpkı en son örneği Afganistan’da olduğu gibi, önce işgal, daha sonra yeryüzünün en karanlık, en vahşi yaratıklarından oluşan ve kendi imalatı “terör çeteleri” ne vekâleti teslim ediyor. Bunu da “demokrasi” masalıyla tezgâhlamakta…
Aslında asıl maksadı; dünyanın enerji kaynaklarına el koymak, sömürmek ve kendi toplumunun uyanmasının önüne geçmek ve onların ekonomik rahatlığını sürdürmek. İşgal ettiği ülkelerde işbaşına getirdiği, işbirliği yaptığı yönetimlerin yapısı hiç önemli değil. Onun için, “Çok Kutuplu Dünya” seçeneğine hızla geçen Çin, Rusya, Latin Amerika ve dev üretim potansiyeli taşıyan Hindistan, Pakistan, Bangladeş, Asya ve Afrika’nın uyanan devletlerini hedefe yerleştirmek. “Tek Kutuplu Dünya” diktatörlüğünü yitirdikten sonra dünya emekçilerini sömürebilmek adına yarattığı yeni kaos; “Terör” den başka bir seçeneğinin kalmaması. Zira kendi halkı da, başka topraklarda ölmek istemiyor;
Çocuklarını yoksul ülke halklarını yok ederek, bir avuç sistem despotunun emrine vermek istemiyor, itiraz ve isyan ediyor. Bu direnişi, ayaklanmaları 1963-73 arasındaki Vietnam işgalinde bütün dünyaya örnek olacak şekilde yükseltti. Evlatlarını bu vampirlere teslim etmedi; ayaklandı, yeri göğü inletti.
Küresel finansın tükeniş belirtileri
On yıllar sonra 11 Eylül 2001’deki kurulan tuzaklarla ve kendi imal ettikleri “El Kaide terörü” bahanesiyle, Irak enerji kaynaklarına el koymaları karşısında bir kez daha çaresizliğe düştü. İşgalciler, Libya’yı gözüne kestirerek aynı yöntemleri uyguladı. Bu ülkelerin “kamucu” ekonomi çözümlerini yerle bir etti; Ortadoğu’daki “Bağımsızlık” hareketlerini yok ederek sosyalist “Baas- Sosyalist Diriliş” uyanışını yıktı. Sıra Suriye’ye geldiğinde; El Kaide’den ürettiği İŞİD canilerini devreye soktu. Yine ABD halkı, kurulan tuzakları, kendi evlatları için döşenen “savaş mayınlarını” ortaya çıkararak; aydınların, demokratik kitle ve sosyalist örgütlerin bilinç patlamasıyla bu tuzakları dünya kamuoyuna sergiledi. Vietnam ve Suriye’deki yenilgiler, ABD halkının uyanışını hızlandıran ve küresel finans diktatörleri için tükenişin habercisi sayılır…
ABD Savaş Prensleri
Kendi savaş aparatı haline getirdiği NATO ve BM ile yeryüzüne çökerttiği küresel finans diktatörlüğüyle, bu kez çok kutuplu dünya seçeneğine saldırıyı gündeminde tutmaya çalışıyor. Amacı NATO silahını, Rusya’yı Karadeniz’de boğmak için genişletmek, burnunu dibine kadar ulaşmak… Afganistan halkının kendi kaynaklarına sahip çıkarak kalkınma mücadelesine çomak sokarak, yerle bir etmiş ve sonunda yine kendi imalâtı “Taliban” canilerine tepside teslime ederek, ülkenin son derece ender olan maden kaynaklarına çöktü. Lityum madenleri halkın elinden alınarak küresel şirketlerin soygununa teslim edildi. Afganistan, Rusya ve Çin’i kontrol altında tutabilmek için biçilmiş bir kaftan. Kendisine her alanda rakip olmaya hızla yürüyen Çin, mutlaka kuşatılmalı; Pasifik kuşatması ihmal edilmemeli…
Karadeniz’ le birlikte baskılanarak ve NATO silahı, yeni ortaklarla güçlendirilerek Rusya krizi yaratılmalı. Gürcistan seçeneği fiyaskoyla sonuçlanınca; Zelensky seçeneği devreye sokulmuş ve Ukrayna yangını tezgâhlanmıştı. Önceleri bütün Avrupa’yı bu tuzağa çekerek, iflasın eşiğine kadar sürüklemiş, ancak işler planladığı gibi gitmeyince öfkelenmeler, homurdanmalar çıkmaya başladı. Almanya ve Fransa mızıkçılık yapmaya ve Rusya, Çin masalarında oturumlar artmaya başladı.
Kamucu ve halkçı çıkış kaçınılmaz…
Cumhuriyet yazarlarından Orhan Bursalı’ nın, “Yoksulluğu Ele Geçirmek” makalesinde belirttiği gibi; “… Çin, bir anlamda, eğitimde fırsat eşitliğini sağlayarak, yetenekli kişilerin önünü açmayı başarmış, bu sayede 770 milyon kişiyi 40 yılda yoksulluk sınırının üstüne çıkarmış ve ekonomik bir mucizeye imza atmıştır” şeklindeki değerlendirmesi, çeşitli bilim çevrelerinden aldığı saptamalarla güçlendirmiş. Üstat Bursalı, Prof. Dr. Alp’le devam ediyor:
“Bize söylenen, fakir ve zengin bölgelerde ders veren öğretmenlerin kalitesi arasında bir fark yoktur. Her ne kadar Çin’in kalkınmasında zirai verimliliğinin artırılması, ileriye bakan endüstrileşme, hızlı şehirleşme ve sürekli genişleyen altyapı yatırımları olsa da bunların başarılabilmesi kaliteli orta kademe elemanların varlığına bağlıdır. Türkiye’nin önünde en büyük engel, hele seçimden sonra işbaşına gelecekler için de gerekli sayıda yetenekli insan eksikliği olacak. Bu kadroların yetişmesi 10 yıllar süren, laik, modern anlayışta eğitim kurumlarının her tarafta hizmet vermesi ile olabilir.”
Ülkede yaşanan bir karşıdevrim sürecinden başka bir şey olmadığı son derece açık… Bunun örnekleri dünyanın yoksul, eğitimsiz ve karşıdevrimlere sahne olmuş başka ülkelerinde, tartışılmayacak kadar net. Aslında esas görev; eğitimde ülke çapında okullarda ortalama kaliteyi yakalamak, coğrafi farklılıkları yok etmek, fırsat eşitliğini sağlamak ve bunun bir en doğal hak olduğunu ortaya koymak. Orhan Bursalı Hoca, uzun soluklu çarpıcı yazısında, Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ahmet Söylemezoğlu’nun kaynak kitabından da alıntı yapıyor:
“Uluslararası ekonomik düzenin kurumlarını (IMF, Dünya Bankası…) tanıyoruz. Uluslararası ticaretin gelişimi ve kurumları, bölgesel ekonomik örgütler… Hepsi var. Diyor ki: Yılda 26,5 trilyon dolarlık mal ve hizmet ticareti yapılıyor, banka havaleleriyle günde 5 trilyon dolar el değiştiriyor. Tüm bu olaylar belirli bir yapıda gerçekleşiyor. Bunlar ne ve nasıl oluyor?” diye sorgulamak bizi küresel finans sisteminin dışına çıkartan nefestir.
ABD’nin “temerrüt” endişesi
Bütün dünya halkları artık kapitalist sistemi sorgulamaya başlamış ve ABD, çok yönlü stratejiyi yönetemez konuma gelmiştir. Biden, “temerrüt” e düşmeleri olasılığına karşı, “Ekonomimiz resesyona girer ve uluslararası itibarımız aşırı derecede zarar görür ve bu durumdan dünya etkilenir” diyerek, bir anlamda kendisini tehditler savurma aymazlığına kaptırıyor.
Oysa halklar, “Çok Kutuplu Dünya” seçeneğine geçerek bunun önlemini almış ve daha da güçlenerek kenetlenmiş durumda. ABD’nin bu endişesinin yersiz olduğunu iddia etmek olanaklı değildir. Her türlü kâğıttan, karşılığı olmayan dolar basarak, ekonomik diktatörlük kurma dönemi sonlanmaya başlamış bulunuyor. Ülkeler, kendi paralarıyla ekonomik çıkışa yönelmiş durumda. ABD’nin korktuğu asıl tehlike:
“ Yoksulluğun en büyük panzehiri olan özelleştirmeleri sosyalizmle taçlandırmak.” Terörün en büyük anakondası ABD, artık ne Bolivya’da ve ne de Brezilya’da başarılı olabildi. Kurduğu her türlü tuzak işe yaramadı, bozuldu. Dünya halkları, kendi bedenlerine yönelmiş her türlü silahı toprağa gömmeye ve barış bayrağını gökyüzünde dalgalandırmaya kararlı…
Posted in Ekonomi, ÖZELLEŞTİRMELER | Leave a comment