TARİKAT OKULUNDA YİNE AHLAKSIZLIK * Ensar Vakfı’na destek veren Safa Vakfı, kendi okulunda görev yapan öğretmen Okan Ç.’nin cinsel istismarda bulunmasıyla ilgili haberlere “erişim engeli” kararı aldırdı.

haber.sol.org.tr

Pazar, 08 Mayıs 2016

Tarikat okulundaki cinsel istismarı saklamak için ‘erişim engeli’ kararı aldırdılar

Ensar Vakfı’na destek veren Safa Vakfı, kendi okulunda görev yapan öğretmen Okan Ç.’nin cinsel istismarda bulunmasıyla ilgili haberlere “erişim engeli” kararı aldırdı.

Ensar Vakfı’na destek veren ve Nakşibendi Tarikatıyla ilişkili Safa Vakfı’nın okulunda çalışan öğretmen Okan Ç.’nin 13 yaşındaki kız çocuğuna yönelik cinsel istismar haberine erişim engeli getirildi.

Kayseri’de tarikat vakfı olan Safa Vakfı’na bağlı Merve Koleji’nin okul gezisinde öğretmen Okan Ç., 13 yaşındaki bir kız öğrenciye cinsel saldırıda bulundu. Şikâyet üzerine öğretmen Okan Ç. 12 Nisan günü tutuklanarak cezaevine gönderildi.

Birgün’den Serbay Mansuroğlu’nun haberine göre, cinsel istismara ve çocukların denetimsiz tarikat okullarında eğitim almasına tepkiler gecikmedi. Ensar Vakfı’na destek açıklamasına imza atan Safa Vakfı, bu tepkiler üzerine bünyesinde bulunan Merve Koleji’nde yaşanan cinsel istismarı örtbas etmek amacıyla mahkemeye başvurdu. İstanbul 9’uncu Sulh Ceza Hakimliği, “Yine tarikat yine cinsel istismar’’ başlığıyla yer alan haber için erişim engeli kararı verdi. Karar üzerine haber Erişim Sağlayıcıları Birliği tarafından engellendi.

Posted in EĞİTİM, İrtica, YOBAZLIK - GERİCİLİK, YOZLAŞMA - AHLAKSIZLIK | Leave a comment

DÜNYA BASINI ERDOĞAN’IN BASKICI POLİTİKALARINI VE AİLESİNİN ZENGİNLİĞİNİ MERCEK ALTINA ALDI * ‘Erdoğan’ın yanar döner kabilesi… Kabilenin parası nereden geliyor?’

cumhuriyet.com.tr

08.05.2016

‘Erdoğan’ın yanar döner kabilesi… Kabilenin parası nereden geliyor?’

Bild

Almanya’nın en çok satan gazetesi Bild web sitesine “IŞİD ile işbirliği ve yolsuzluk… Erdoğan’ın yanardöner kabilesi” sürmanşetini attı. Davutoğlu’nun başbakanlıktan ayrılmasının Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Boğaz’da iktidarını nasıl bir basınçla inşa ettiğini gözler önüne serdiğini” yazan Bild, “AB ile sığınmacı anlaşmasına varan ve başkanlık sistemini eleştiren Davuoğlu’nun güçlenmesine Erdoğan’ın tahammül edemediğinde Türkiye uzmanlarının hemfikir olduğunu” , yerine de Erdoğan’ın damadı olan Enerji Bakanı Berat Albayrak’ın gelmesinin beklendiğini belirtti.

“2004’ten beri Erdoğan’ın en büyük kızı Esra ile evli 38 yaşındaki Berat Albayrak’ın kabilenin köklü üyelerinden olduğu, kayınpederine ateşli hayranlığıyla tanındığı, Erdoğan’ın istediği sadakate sahip olduğunu” aktaran gazete, kabilenin paralarının nereden geldiğini sorguladı: “Üsküdar’da yüksek duvarlar arkasında kendilerini korumaya alıyorlar. Erdoğan ailesi orada 5 villada oturuyor. Malsahibi olarak oğulları Ahmet ve Bilal gözüküyor. Değeri ise yaklaşık 6 milyon Avro. Kayıtlarda Erdoğan’ın burada kiracı olduğu yazıyor. Babaları yılda 50 bin Avro’luk maaş alırken, çocukları parada yüzüyor.

Bu para nereden geliyor?

Resmi kayıt bulunmuyor. Muhalif gazete Cumhuriyet’e göre en küçük kızına dek bütün çocuklarının kozmetikten hazır yemeğe, armatörlükten mücevhere çeşitli işlerde yatırımları var.” Erdoğan kabilesinin üyeleri başlığı altında eşi Emine, büyük oğlu Ahmet Burak, küçük oğlu Bilal, büyük kızı Esra, küçük kızı Sümeyye’yi tek tek uzun uzun tanıtan Bild, Emine Erdoğan’ın haremi öven sözlerini hatırlattı.

Ahmet Burak Erdoğan’ın 80 milyon dolarlık servetini, 1998’de ehliyetsiz araba kullanırken çarptığı Sevim Tanürek’in hastanede hayatını kaybettiğini, Tanürek’i kusurlu bulan bilirkişinin daha sonra Erdoğan tarafından Türkiye Denizcilik İşletmeleri Genel Müdürlüğü’ne getirildiğini, kazadan beri ortada gözükmeyen Ahmet’in aile düğünlerinde bile boy göstermediğini aktardı.

Bilal’in 3 milyon rüşvet vererek 1 milyar dolar değerinde bir emlağı 500 milyondan azına alması ve Türgev Vakfı’nın hiç para ödemeden çok değerli devlet arazilerini ele geçirmesinden başlayıp 17/25 Aralık 2013’teki yolsuzluk skandalında paraları sıfırlama konuşmalarını ve geçen yıl The Guardian gazetesinin IŞİD’in yılda 500 milyon dolar kazandığı petrol satışlarını yaptığı işadamlarından birinin Bilal olduğuna dair haberini hatırlattı.

Esra’nın da 17/25 Aralık’ta ve Türgev’de rolü olduğunu, Sümeyye’nin ise siyasetle ilgili olduğunu ve henüz 25 yaşındayken babasına danışmanlık ve çevirmenlik yapmaya başladığını kaydetti.

The New York Times

ABD’nin New York Times gazetesi “Erdoğan’ın genişleyen gücü” başlıklı başyazısında Erdoğan’ın “rakipsiz lider” konumuna gelmesinin “felaket” olacağı öngörüsünde bulunuldu. “Yalnız beş yıl önce Erdoğan’ın Türkiye’si Batı’nın ve Türk liberallerin sevgilisiydi” diye başlayan başyazıda şeffaflık yasası, akademisyen ve gazetecilerin hapsedilmesi, ekonomi yönetimi gibi konularda bir nebze bağımsız Davutoğlu’nun tasfiyesiyle Erdoğan’ın Türkiye’nin rakipsiz lideri konumuna geleceği ama bununla da hırsını alamayacağı belirtildi. Erken seçimle anayasa değiştime çoğunluğunu ele geçirmesinin felaket olacağını belirten gazete “Erdoğan’ın baskıcı eylemlerine bugüne dek ‘çocuk eldivenleriyle’ karşılık veren Batı açısından onun iktidara doymazlığını teşvik eder gözüktüğü için de büyük talihsizlik olacak” dedi.

Le Monde

Fransa’nın Le Monde gazetesi “Erdoğan, Türkiye’deki tek usta” başlıklı başyazıda, Erdoğan’ın ülkedeki “tek güç” haline gelmesini sert dille eleştirdi. “Rakiplerinin ‘yeni sultan’ dediği Erdoğan, Mustafa Kemal’in kurduğu laik cumhuriyetin yerine İslam’ı koyarak Osmanlı’yı geri getirmek için mutlak güç istiyor” saptaması yapan gazete, Türkiye’de basına karşı “amansız baskı” olduğunu, STK’ların kısıtlandığını belirterek “Laik muhalefet gerçek bir alternatif oluşturmada yetersiz ve başarız” dedi. Erdoğan’ın birleştirici rol oynamaktansa, bütün çatlakları derinleştirdiğini, buna rağmen dış etkenlerin Erdoğan’a tehdit oluşturmadığını aktararak “Bugün hiçbir dış etken Erdoğan’ın gücünü tehdit etmiyor olsa bile, kendi kibri ediyor” yorumunu yaptı. “Gelecekleri Türkiye’nin güvenlik ve istikrarına bağlı Avrupalılar, Erdoğan’ın aklını yerine getirmekle sorumludur” uyarısında bulundu.

Erdoğan’a Trump benzetmesi

Almanya’nın Süddeutsche gazetesi ABD başkanlık seçiminin ırkçı, ayrımcı söylemiyle dikkat çeken Cumhuriyetçi adayı Donald Trump’a atıfla “Donald Erdoğan demokrasiyi tehdit ediyor” manşeti attı. Demokratik dünyanın bir yanda Trump diğer yanda Erdoğan’ı kaldırmayacağını, demokratik dünyanın tehlikede olduğunu, zira en eski demokrasilerden ABD ile en genç demokrasilerden Türkiye’nin bir varoluş sınavından geçtiğini, Trump gibi Sezar tipi diktatörlük hırsından mustarip Erdoğan’ın Osmanlı sultanlık sistemini hayata geçirmeden huzur bulamayacağını belirten gazete,“Çoğulcu, demokratik Türkiye umudu, hapse atılan her gazeteci, meclisten geçen her güvenlik yasası ve AB’nin işbirliği ricasına her ret yanıtıyla gitgide kayboluyor” dedi.

Posted in FAŞİZM, Politika ve Gundem, YOLSUZLUKLAR, YOZLAŞMA - AHLAKSIZLIK | Leave a comment

SULTAN MÜHÜRÜ İSTİYOR * Tayyip ne ise Ahmet de odur!

sozcu.com.tr

Emin Çölaşan / 07.05.2016

Sevgili okuyucularım çeşitli yazılarımda okumuşsunuzdur. İki gün önce sessiz sedasız, ezik bir biçimde veda eden, başka bir deyişle gıkını bile çıkaramadan Recep Tayyip tarafından tasfiye edilen Davutoğlu Ahmet‘ten burada iki şekilde söz ederdim:

İlki, sadrazam.
İkincisi, stajyer başbakan.

Şimdi o yazılarımdan alıntı yapsam ciltler dolar.Osmanlı’da sadrazam nedir? Padişahın kulu kölesidir. Onun mührünü koynunda taşır, günü geldiğinde kendisine ulaklar haber getirir:
“Sultanımız mührünü istiyor.” Hiçbir kişiliği olmayan sadrazam besmele çekip mührü koynundan çıkarır, gelen çavuşlara teslim eder. Bundan sonra başına gelecekleri ise genelde bilmektedir: Kellesi kesilecektir.

Kısacık bir örnek vereyim, Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa 1683 yılında ikinci Viyana kuşatmasını yaptı, yenilgiye uğrayıp Belgrad’a kaçtı. Sığındığı eve iki gün sonra İstanbul’dan çavuşlar geldi ve “Padişahımız mührünü istiyor” dediler. Başına geleceğini anlamıştı. Namaz kılmak için izin istedi, kıldı ve yere yatırıldı… Oracıkta iple boğuldu. Sadrazam Davutoğlu Ahmet’in başına gelen de budur. Gerçi 21. yüzyılda olduğumuz için onun kellesi kılıçla kesilmedi, iple boğulmadı ama sonuç aynıdır. Bir saray emriyle makamdan şutlanmıştır.

Yine anımsayacaksınız, bu değerli arkadaş için sık sık başka sözcükler kullandığım da olmuştur: “Stajyer başbakan!” İşte yakın geçmişteki cümlelerimden birkaç örnek:
“Türkiye’de kan gövdeyi götürürken, belli bölgelerde özerklik ilan edilirken, her gün şehit cenazeleri kaldırılırken, bundan sonra ne olacağını Tayyip bilmiyor, onun stajyer başbakanı Ahmet hiç bilmiyor…” “Ahmet o makamda zaten göstermelik oturuyor. Söyleyeceği her lafta, atacağı her adımda Tayyip’in ağzının içine bakıyor. Tek başına karar verme yetkisine ve yeteneğine sahip değil…” “Tayyip’in gölgesi altında görev yapan stajyer başbakan Davutoğlu Ahmet…” “Eyyy Ahmet, senin için stajyer başbakan diye yazdığım zaman bazen düşünüyorum, acaba haksızlık mı ediyorum diyorum. Şimdi bir kez daha anladım ki az bile söylüyorum. Sen stajyer bile olamamışsın. İlkokul öğrencisine öğretmeni tarafından müsamerede verilen rol gibi, siyaset sahnesinde figüranlık yapıyorsun… Neden kendi ipini kendin çekiyorsun, yoksa Tayyip’ten mi korkuyorsun! Türkiye Cumhuriyeti tarihinde senin gibi gölge bir başbakan hiç görülmedi… Allah hiçbir başbakanı senin durumuna düşürmesin. Tamam mı, anladın mı canım!”
“Stajyer başbakan Davutoğlu Ahmet konuştu, sözleri fevkalade ilginç!..”

Kendisine ister sadrazam deyin ister stajyer başbakan… Hepsi uygun düşer.
Göstermelik bir başbakandı, kendisini Tayyip‘in altında ezdirdi. Şimdi bunları okuyunca sakın yanlış anlamayın, son olayda Recep Tayyip‘in haklı olduğunu söylemiyorum.
O her zamanki Tayyip’liğini yaptı ve Ahmet’i bir kalemde saf dışı bıraktı.
Ahmet derseniz her zaman yaptığı gibi başını uysal bir çocuk gibi öne eğip kellesini padişahın ellerine teslim etti. Aynen öve öve bitiremedikleri Osmanlı’nın sadrazamları gibi.

Şimdi ağlaşıyor, kendisini haklı çıkarmak ve mağdur olduğunu vurgulamak için atraksiyonlar yapmaya kalkışıyor. Dün seçim bölgesi Konya’ya gidip kendi çapında şov yaptı, cuma namazı kıldı. Ama görevinden onur kırıcı bir biçimde şutlandığında “Madem öyle işte böyle, milletvekilliğinden de istifa ediyorum” diyecek yüreğe sahip olmadığını bir kez daha göstermiş oldu.

Recep Tayyip‘in önce Dışişleri Bakanı, sonra Başbakanı olarak görev yaptı. Bugün ülkemizin başında hangi belalar varsa, o belaların her birinde en az Tayyip kadar pay sahibidir. Mısır, İran, Irak, Rusya gibi ülkelerle onun sayesinde papaz olduk. Basın özgürlüğü yok edildi. Ülkemiz Suriye bataklığına sürüklendi, dünyaya rezil oldu. Terör hortladı, her gün şehit cenazesi kaldırıyoruz. Osmanlıcılık oyunu oynadılar, Atatürk’ü ve Cumhuriyet’i yok etmeyi amaçladılar. Anayasa ve yasaları, laiklik ilkesini paspas gibi çiğnediler. Din sömürüsüne sarıldılar.
Şimdi bileti eline verilen bu arkadaş bunlar olurken neredeydi, neredeydi!
Tayyip’in altında kendisini ezdirmekle meşguldü.

Dünyanın herhangi bir ülkesinde darbe olduğunda ikisi birlikte ön alıp hemen piyasaya çıkardı: “Demokratik seçimle gelenlere yapılan bu darbeyi kınıyoruz!..”
Bu anlayış doğrultusunda Mısır‘la ilişkimizi bile sonlandırmayı başardılar!
Şimdi kendisine göz göre göre saray darbesi yapıldı ve resmen kovuldu.
“Eyy Cumhurbaşkanı ben bu makama seçimle geldim, seçimle giderim. Beni millet getirdi, ancak millet götürür” diyemedi. Görev süresi boyunca hep ezikti, ağzını bir kez açamamıştı. Bundan sonra da açması mümkün olmayacak. İstediğiniz iddiaya girerim, niçin tasfiye edildiğini kendisi bile bilmiyor.
Kader kurbanı oldu!.. Mührü cübbesinin kuşağından çıkarıp kuzu kuzu teslim etmeyi içine sindirdi. Konuşsana eyyy sadrazam hazretleri, ağzını açsana eyyy stajyer başbakan!

Sevgili okuyucularım, bunları Ahmet‘i kötüleyip ötekini haklı çıkarmak için yazdığımı zannetmeyin, başka bir deyişle lütfen yanlış anlamayın. Türkiye bir tek şahsın çıkarları, kaprisleri ve başkanlık hevesleri doğrultusunda yönetiliyor. Partisinde o şahsa karşı çıkan herkes tasfiye edilmeye mahkûmdur.
“Vay efendim saray darbe yaptı, Ahmet’in arkasında durup ona sahip çıkalım” anlayışı tamamen yanlıştır.

Hem darbeye, hem de Ahmet‘in geçmişteki marifetlerine (!) karşı çıkmak zorundayız.
Son yıllarda yaşadığımız bu çirkin süreçte Recep Tayyip’le Davutoğlu Ahmet eşit pay sahibidir. Siyamlı ikizler gibi birbirlerine yapışık doğmuşlardır.
Şimdi şutlayan Recep Tayyip ne ise şutlanan Davutoğlu Ahmet de odur.
İkisinin arasında milim fark yoktur.

Posted in EMİN ÇÖLAŞAN, Politika ve Gundem, YOZLAŞMA - AHLAKSIZLIK | Leave a comment

DURUM VAZİYETİ 07.05.2016 Yeni Hayat * GARİBANIN PARASIYLA ARABA SALTANATI

Posted in DURUM VAZİYETİ, Gundem, Haber, MEDYA, YOLSUZLUKLAR, YOZLAŞMA - AHLAKSIZLIK | Leave a comment

DURUM VAZİYETİ 07.05.2016 Aydınlık * İŞÇİLER YENİ YASA İLE “KÖLE” OLACAKLAR

Posted in Calisma Dunyasi - Is ve Emekciler, DURUM VAZİYETİ, Gundem, Haber | Leave a comment

EKONOMİ POLİTİK * Nihat Özdemir’den gündemi sarsacak üçüncü havalimanı çıkışı * Liman ve havalimanını yapıp entegre sistem tamamlanmazsa yapılan yatırımların hepsinin boşa çıkacağını belirten, Özdemir şunları söyledi: “3. Havalimanını yapıyoruz, buraya gelecek yolcu sayısı belli, araç sayısı da belli. Ancak bunu taşıyacak karayolu, demiryolu, metro 2 yıl önce söylememize rağmen ihalelerini bile yapmaya muvaffak olamadık.

[Haber görseli]

cumhuriyet.com.tr

07.05.2016

Limak Holding Yönetim Kurulu Başkanı ve İGA Yönetim Kurulu üyesi Nihat Özdemir “Forum İstanbul 2016″nın ikinci gününde yaptığı konuşmada, üçüncü havalimanı ile ilgili çok dikkat çeken açıklamalar yaptı.

Liman ve havalimanını yapıp entegre sistem tamamlanmazsa yapılan yatırımların hepsinin boşa çıkacağını belirten, Özdemir şunları söyledi: “3. Havalimanını yapıyoruz, buraya gelecek yolcu sayısı belli, araç sayısı da belli. Ancak bunu taşıyacak karayolu, demiryolu, metro 2 yıl önce söylememize rağmen ihalelerini bile yapmaya muvaffak olamadık. İskenderun Limanını almışız. Biz Gaziantep-Şanlıurfa otoyolunu yaptık. Hizmete açılalı 10 yıl oldu. Ana hedef Şanlıurfa’da biten yolu Habur Sınır Kapısına ulaştırmaktı. Bir taraftan da İran’a bağlamaktı. Proje var ama bir türlü yapılamadı.

Ayrıca bu yapılan yolların çoğu demiryolları hariç yap-işlet-devret ile yapılan yatırımlar. Cizre’de olaylar yaşandı. Çimento fabrikalarım var, Irak’ta şantiyelerim var, çimentoyu 2 ay yollayamadım. Bu otoyollar yapılsaydı bu aksilikler olmayacaktı. Tek yol var Cizre’nin ortasından geçiyor, zaten olaylar orda meydana geldi. Şimdi bunları yapmazsak limanlarımız, havalimanlarımızın hepsi açıldığında İstanbul’un başına bela olacak yatırımlar haline gelecek.”

Nihat Özdemir, Uludağ Ekonomi Zirvesi’nde yaptığı konuşmada da  ‘Maalesef, Türkiye 2013 yılından beri patinaj yapıyor’ demişti.

Yandaş işadamı da uyardı… 2023 hedefleri hayal

Posted in Ekonomi | Leave a comment

Can Dündar’a silahlı saldırıda organize şüphesi: Üç gözaltı * Can Dündar’a saldıran Murat Şahin, Sedat Peker’e mesaj mı attı?

cumhuriyet.com.tr

07.05.2016

Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’nda Gazeteci Can Dündar’a silahlı saldırı gerçekleştiren Murat Şahin’in sorgusuna devam ediliyor. Dün gece olayla ilgili gözaltına alınan iki kişiden birinin olay yerinde gözcülük yaptığı diğerinin ise silah temin ettiği ileri sürüldü. Soruşturma kapsamında olayın organize bir saldırı olma ihtimalinin güçlendiği belirtildi. Şüpheli Murat Şahin, ilk yakalandığında olayı tek başına yaptığını kimsenin kendisine yardımcı olmadığını söylemişti.

Cinayet Büro Amirliği tarafından olayla ilgili yapılan soruşturmada Can Dündar’a silahlı saldırı yaptıktan sonra teslim olan Murat Şahin, ardından bu kişiyle irtibatlı olduğu tespit edilen iki kişi daha gözaltına alınmıştı. Savcılıktan ek gözetim izni alınan şüphelilerle ilgili polis soruşturması çok yönlü sürüyor. Gözaltına alınan şüphelilerden birinin Murat Şahin’in arkadaşı olduğu ve olayın olduğu saatte Çağlayan meydanında dolaştığı tespit edildiği öğrenildi. Bu kişinin Murat Şahin’e gözcülük yapmış olabileceği ileri sürüldü. Diğer kişinin ise olayda kullanılan silahı Murat Şahin’e temin ettiği iddiasıyla gözaltına alındığı belirtildi. Bu iki kişinin ilk sorgularında suçlamaları kabul etmediği öğrenildi. Gözcülük yaptığı iddia edilen kişinin tamamen tesadüfi olarak olay anında Çağlayan meydanında bulunduğunu, diğerinin ise Can Dündar’a saldırı yapılacağını bilmediğini söylediği belirtildi.

Polis, bu kişilerin ortaya çıkarılmasıyla güçlenen, ‘organize saldırı’ ihtimali üzerinde duruyor. Şüpheli Murat Şahin ilk yakalandığında olayı tek başına Can Dündar’a kızdığı için yaptığını, kimsenin kendisine yardım etmediğini söylemişti. Gözaltındaki şüphelilerin cep telefonu kayıtlarının ve kimlerle bağlantılı olduğuklarının araştırıldığı önümüzdeki saatlerde yeni gözaltıların olabileceği belirtildi.

[Haber görseli]

[Haber görseli]

Can Dündar: İki saatte iki suikast yaşadık

Erdem Gül: İşte bu yüzden bu haberleri yaptık

İşte saldırganın Can Dündar’a ateş ettiği an… Silah kafa hizasında!

Can Dündar’a saldıran Murat Şahin, Sedat Peker’e mesaj mı attı?

MİT TIR’ları Davası’nın karar duruşmasına ara verildiği sırada gazetecilere açıklama yapmak üzere dışarıya çıkan ve adliye dışında silahlı saldırıya uğrayan Can Dündar’a saldırıda bulunan kişinin kimliği 1976 Sivas doğumlu Murat Şahin olarak açıklandı.

[Haber görseli]

Murat Şahin isimli saldırgan ilk ifadesinde “Vatan, Millet sevgisi için yaptım. Bunun Vatan’a ihanet ettiğini düşündüğüm için yaptim. Ben, sağ görüşlüyüm. Doğu’da hergün asker ölüyor, o burada vatan hainliği yapıyor” dediği öğrenildi.

Daha önce yaralamadan suç kaydı olduğu belirlenen Murat Şahin’in daha önce de Silahlı Suç örgütü kurmaktan yargılanan ve hüküm giyen Sedat Peker’e mesaj attığı iddia edildi.

Yine sosyal medyaya düşen iddiada Murat Şahin isimli bir şahsın Sedat Peker’in sitesine girerek ziyaretçi defterine mesaj bıraktığı görülüyor. Ancak ismi geçen kişinin saldırıyı düzenleyen Murat Şahin olup olmadığı da soru işareti.

SİLAHLI ÖRGÜT LİDERİ SEDAT PEKER, CAN DÜNDAR’I BÖYLE TEHDİT ETMİŞTİ

[Haber görseli]

[Haber görseli]

Posted in FAŞİZM, MEDYA | Leave a comment

AKP kurucusundan Erdoğan için sert sözler: İki dudak demokrasisi * Tehdittir, tehlikedir, er geç hesap verecektir

cumhuriyet.com.tr

07.05.2016

AKP’nin kurucu genel sekreteri ve eski başbakan yardımcısı Ertuğrul Yalçınbayır, Saray’ın isteği doğrultusunda AKP’de yaşanacak lider değişikliği ve “fiili başkanlık” sistemi ile ilgili BirGün’e açıklamalarda bulundu. Tarafsızlık yemini etmiş bir cumhurbaşkanının bir partinin içişlerine karışma yetkisi olmadığını belirtti. Yalçınbayır’ın değerlendirmeleri satır başlarıyla şöyle:

Kayıtdışı durum

Türkiye kayıtdışılık cenneti. Siyasette, ticarette, her sahada kayıtdışılık var. Fiili durum, fiili başkanlık, bunlar hep kayıt dışı işler. Cumhurbaşkanı’nın kayıtdışı durumu buna örnektir. Kayıtdışı olarak başkanlığı yürüttüğünü ifade etmektedir. Milletvekilleri yasama meclisi üyesi olduklarını unutup cumhurbaşkanına sadakat çerçevesinde verdiği talimatları yerine getirmektedir. Bütün bunlar yozlaşmanın ürünüdür. Yozlaşma, yolsuzluğu da yasakları da derin anlayışları da beraberinde getirir. Derin devlet, derin parti, derin yapılanma… Bütün bunlar demokrasiyle bağdaşmaz.

[Haber görseli]

İki dudak demokrasisi

AKP tüzüğü ve programı kuruluşundan bu yana birçok defa “fiilen” değiştirilmiştir. Yapacakları kongrede uymadıkları tüzük ve programı değiştirsinler. Partide tasfiye süreci yaşandı. Sadece kişiler değil partinin yazılı metinleri de tasfiye edildi. Şu anda partiye ‘iki dudak demokrasisi’ hakim.

Denetlenmeden olmaz

Bugün gidilen yer iyi bir yer değil. Herkes yaptığının karşılığını er geç görecektir, er geç hesap verecektir.

Bu yaşananlar Türkiye için bir milat, bir fırsattır aynı zamanda. Mevcut durumun devamı ise tehdittir, tehlikedir. AKP programında parlamenter sistem vardır, hiçbir yerinde başkanlık sisteminden söz edilmez. Sistemi değiştirmek istiyorlarsa önce partinin programını değiştirsinler.

Parti disiplini tabi olmak değildir

TBMM’de 24’üncü dönem Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nda 60 madde üzerinde uzlaşma, 39 madde ile ilgili de büyük bir yakınlaşma sağlanmışken, Erdoğan başkanlık istedi ve komisyon bu öneri üzerine dağılmak durumunda kaldı. Parti disiplini denilen şey konuşmamak, tabi olmak değildir. Düşünmekten, düşüncelerini söylemekten, tartışmaktan korkuyorlar. Konuşup, tartışmak fitne fesat değildir. Parti zarar görmesin gerekçesiyle parti dışı etkenlere tabi olmak savunulamaz.

Posted in FAŞİZM, Politika ve Gundem | Leave a comment

Erdoğan, ‘yolunuza gidin’ demişti, Almanya’dan çok sert cevap geldi * Almanya Dışişleri Bakanı Frank Walter Steinmeier, “Biz anlaşmaları devletlerle yaparız, şahıslarla değil” dedi.

cumhuriyet.com.tr

07.05.2016

Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun, başbakanlığı bırakma kararı ve ardından Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, çıkışına Almanya’dan yanıt geldi. Almanya Dışişleri Bakanı Frank Walter Steinmeier, “Biz anlaşmaları devletlerle yaparız, şahıslarla değil” dedi.

“Kişilerden bağımsız uygulanır”

Sözcü’den Ali Gülen’in haberine göre, Almanya Dışişleri Bakanı Steinmeier, hem Davutoğlu’nun ayrılışını hem de bu sözleri değerlendirdi. Alman Bakan, “Anlaşmalar devletlerle yapılır, şahıslarla değil. Davutoğlu’nun ayrılmasının, göçmenler konusunda bir politika değişikliğine yol açacağını sanmıyoruz. Mutabık kalınan hususlar, her iki taraf tarafından da kişilerden bağımsız olarak uygulanmak durumunda” dedi.

“Merkel-Davutoğlu ile iyi çalıştı”

Aynı şekilde Alman Hükümet Sözcü Yardımcısı Georg Streiter de, “Avrupa Birliği ve Almanya, gelecekte de bütün taahhütleri yerine getirmeye hazır. Aynısını Türkiye’den de bekliyoruz. Başbakanımız bugüne kadar Davutoğlu ve diğer Türk yetkililerle çok iyi çalıştı ve bu iyi ve yapıcı işbirliğinin yeni Türk başbakanı ile de devam etmesini arzuluyor” açıklamasını yaptı.
Ne olmuştu?

AB’nin Türkiye’den,  yılda 90 gün serbest dolaşım için 72 kriterden, yerine getirilmemiş olan ‘Terörle mücadele yasası’nın, düzeltilmesi talebine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan sert çıkmıştı.

Erdoğan, “Türkiye dört bir yanından terör örgütlerinin ve onlara destekçilerinin saldırısı altındayken, şu anda AB vize için ‘terörle mücadele yasasını değiştireceksiniz’ diyor. Siz AB Parlamentosu onlara çadır kurduracaksınız, bize de vizeyi kaldıracağım şartı şu. Biz yolumuza gidiyoruz, siz de yolunuza gidin. Kiminle anlaşabiliyorsan onla anlaş” demişti.

Posted in AB, DIŞ POLİTİKA | Leave a comment

Dünyaca ünlü karikatürist Latuff, Can Dündar’a silahlı saldırıyı çizdi

cumhuriyet.com.tr

07.05.2016

Dünyaca ünlü karikatürist Latuff, Can Dündar’a silahlı saldırıyı çizdi

[Haber görseli]

Siyasi konularda getirdiği eleştirilerini karikatürleriyle ifade eden dünyaca ünlü karikatürist Carlos Latuff, Can Dündar’a yönelik bugün gerçekleştirilen silahlı saldırıyı çizdi.

Darbe girişimi suçundan beraat alan ancak gizli belgeleri yayınlama suçlamasıyla 5 yıl 10 ay hapis cezası verilen Dündar, karar sonrası yaptığı açıklamada “Saldırganın kim olduğunu bilmiyorum ancak kimlerin hedef gösterdiğini biliyorum” diyerek Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendilerine şantaj ve tehditte bulunduğunu belirtmişti. Latuff’ın karikatürü Can Dündar’ın bu sözleri üzerine kurularak, Erdoğan’ın sözlerinin silahtan çıkan bir mermiye dönüştüğü ve Dündar’ın İspanyol matadorlar gibi kurşundan kurtulmayı başardığı görülüyor.

[Haber görseli]
Can Dündar, karikatüristin kendini etiketlediği tweet’i retweetlemeyi ihmal etmedi.

[Haber görseli]

DAVUTOĞLU KRİZİNİ DE UNUTMADI

Latuf, geçtiğimiz perşembe gününde Erdoğan ile Davutoğlu arasında yaşanan ve Davutoğlu’nun kogre kararını açıklamasıyla tamamlanan “krizi” çizmişti.

Latuff’un karikatürüne göre, Erdoğan bir asfalt silindirinin üzerinde, muhalefeti ve basını ezmiş şekilde kuklası yaptığı Davutoğlu’nun peşinde gözüküyor.

Posted in FAŞİZM, KARİKATÜR, YABANCI BASIN | Leave a comment