İNSANİ YARDIMLARDA YOLSUZLUK * ABD’nin yolsuzluk soruşturması Türkiye’ye sıçradı: “insani yardımların” büyük kısmının Türkiye, Ürdün, nadir olarak da Lübnan üzerinden taşındığı belirtilirken, kimi sivil toplum kuruluşlarının bu “yardımların” taşınması sırasında ölçüsüz olarak zenginleştiği belirtiliyor.

(Fotoğraf: Younes Mohammed/Metrography)

cumhuriyet.com.tr

09 Mayıs 2016 Pazartesi

ABD’nin yolsuzluk soruşturması Türkiye’ye sıçradı: STK’lere yaptırım

ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı (USAID) tarafından başlatılan yolsuzluk soruşturması genişliyor.

IRIN tarafından yapılan habere göre, Türkiye’den Suriye’ye “yardım” götürmekte olan kimi sivil toplum kuruluşlarına verilen yardımın durdurulduğu açıklanırken, kararın insani yardım götürmesi gereken kişilerin bu paralarla rüşvet ve benzeri uygulamalara karıştıklarının ortaya çıkmasından sonra alındığı belirtiliyor.

USAID tekil durumlara dair açıklama yapmazken, soruşturmaya pek çok kurumun karıştığı söyleniyor.

“Muhaliflerin” elindeki bölgelere götürülen “insani yardımların” büyük kısmının Türkiye, Ürdün, nadir olarak da Lübnan üzerinden taşındığı belirtilirken, kimi sivil toplum kuruluşlarının bu “yardımların” taşınması sırasında ölçüsüz olarak zenginleştiği belirtiliyor.

Ayrıca, kimi kuruluşların hazırlanan “insani yardım” paketlerinin içeriklerini değiştirdikleri de aktarılıyor.

Posted in YABANCI BASIN, YOLSUZLUKLAR, YOZLAŞMA - AHLAKSIZLIK | Leave a comment

DERİN EKONOMİ * (MASAK) yıllık raporlarına göre ABD 2015’te Türkiye’den 10 bin 98 kişi ve şirket hakkında bilgi talebinde bulundu. * Panama leaks’i yayınlamayı reddeden Türk medya kuruluşu kim? * Vergiden kaçınmanın 15 yolu *”Türkiye’den 11 banka vergi cennetindeki hesaplarda 142 milyar lirayı yönetiyor”

[Haber görseli]

cumhuriyet.com.tr
03 Mayıs 2016 Salı

“Türkiye’den 11 banka vergi cennetindeki hesaplarda 142 milyar lirayı yönetiyor”

Derin Ekonomi dergisinde yayımlanan yazıya göre; bu tutar, Türkiye’nin GSMH’sinin yüzde 5’inden biraz daha fazla bir rakama tekabül ediyor. Borsa İstanbul’da işlem gören pek çok şirketin de off shore’de bulunan bağlı şirketleri var.

Derin Ekonomi’de yayımlanan yazı şöyle: 

Dünya ticaretinde bir yılda oluşan küresel para trafiği 72 trilyon dolar. Bunun yarısı da off shore merkezlerinde dönüyor. Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Konsorsiyumu’nun (ICIJ) yayınladığı Panama belgelerine göre, bu operasyonunun finansal destekçileri arasında, George Soros, ABD Hazine Bakanlığı, İngiltere ve Almanya gibi aktörler bulunuyor. Bu nedenle belgeleri sızdırmanın iki amacı olduğu anlaşılıyor. Birincisi, orta ve büyük ölçekli şirketlerin vergi kaçırması nedeniyle ABD, İngiltere, Almanya gibi devletlerin azalan vergi gelirleri. İkinci neden ise tek kutuplu dünyada güvenlik ve ekonomik hegemonyasını pekiştirmek isteyen ABD’nin, kendi kontrol alanındaki menfaatlerine zarar vermeye başlayan ülkelere ve siyasi liderlere karşı yürüttüğü düşük yoğunluklu finansal savaş.

Vergiden kaçınan Türkler

Devletler vergi toplayamadığında, vergi yükü büyük şirketlerden milyonlarca işçi ve memurun omuzlarına geçiyor. Türkiye geçmişte bu parayı getirmek için iki kez “vergi barışı” kampanyası düzenledi. 2009’daki kampanyada 48 milyar lira kayıt altına alındı; 1,9 milyar lira vergi geliri elde edildi. Ancak vergiden kaçınanların sayısı hiç de küçümsenecek gibi değil. Mali Suçları Araştırma Komisyonu (MASAK) yıllık raporlarına göre ABD 2015’te Türkiye’den 10 bin 98 kişi ve şirket hakkında bilgi talebinde bulundu. Panama belgelerindeki Türkler konusunun, Maliye Bakanlığını teyakkuza geçirdiği de belirtiliyor.

Uzun vadede ‘merkez’ kaybeder

Panama Belgeleri’yle deşifre edilen hesapları yazısında değerlendiren Yeni Şafak Gazetesi ve Derin Ekonomi Dergisi Yayın Yönetmeni İbrahim Karagül, bunun dünyadaki örgütü savaşın küçük bir sahnesi olduğunu hatırlattı. Analizinde, “Asıl savaş merkez ülkeler arasında yaşanmaktadır ve daha da büyüyecektir” diye vurgu yapan Karagül, şunları ifade etti: “Suudilerle ABD arasındaki 100 milyarlarca dolarlık para kavgası, küresel ölçekte devam eden örtülü ekonomik savaşın sadece bir kısmıdır. ‘Merkez’in kontrolü konusunda ABD öndedir, doğru. Ama hep önde olamayacaktır. Çok kısa zaman içinde Merkez’deki savaşların kaybedeninin sadece bölge ülkeleri olmayacağını da göreceğiz. Ama cephe orası olsa bile, ortada bir dünya savaşı vardır. Soğuk Savaş’tan hemen sonra başlamıştır. 11 Eylül, belki de bu savaşın ilan edilişi olmuştur.”

Gizemli yapının mimarları

Kesin gizlilik prensibiyle çalışan finansal endüstrinin ayakta durmasını, küreselleşmesini sağlayan üç temel saç ayağı bulunuyor. 1. Visa, MasterCard, Cirrus, Axxess gibi kredi kartı şirketleri. 2. HSBC, Barclays, Standard Chartered, UBS gibi uluslararası ve yerel bankalar. 3. PWC, KPMG, E&Y ve Deloitte büyük denetim şirketleri ile offshore şirketleri konusunda hukuki ve finansal aracılık hizmeti veren Londra gibi merkezlerde ya da offshore ülkelerinde kurulu danışmanlık firmaları.

Panama leaks’i yayınlamayı reddeden Türk medya kuruluşu kim?

11.5 milyon belge arasında Türkiye hakkındaki belgelerin henüz hiçbirine dokunulamadı, ne çıkacağı bilinmiyor. Bunu ICIJ Başkanı Gerard Ryle söylüyor. Türkiye belgelerini yayınlamama gerekçesi olarak, Türkiye’den bazı medya kuruluşlarıyla irtibata geçtiklerini ancak söz konusu Türk medya şirketinin kendileriyle çalışmayı reddettiğini açıkladı. Ryle, Türkiye hakkında belgeler açıklayacak mısınız şeklindeki soruya “Hayır. Türkiye hakkında haber yapmayacağız” dedi. Derin Ekonomi’nin; Türkiye hakkında yapılacak sızıntıyı yayınlamayı reddeden Türk medya kuruluşunun hangisi olduğuna ilişkin soruya Ryle henüz cevap vermedi.

Vergiden kaçınmanın 15 yolu

1 Leasing anlaşmaları 2 Yurtdışındaki grup şirketinden borçlanmak 3 Acente Anlaşması yapmak 4 Grup şirketleri arasında ticari aktivite sağlamak 5 Yurtdışındaki inşaat işlerine tedarikler 6 Borsada yabancı görünümlü hisse senedi ve tahvil alım satımı 7 Fikri mülkiyet, marka hakları ve bayiler adına ülke dışına yapılan ödemeler 8 Sigortacılık faaliyetlerine para transferi 9 İhracat İthalat işlemlerinde kârı vergisiz ülkede bırakma operasyonu 10 Kâr payı ödemelerinde vergiden kaçınma 11 Offshore’da şirket birleşmeleri ve satınalma 12 Proje hizmetleri ve Ar-Ge Ödemelerini Offshore’a kanalize etme 13 Lojistik firmaları aracılığıyla aktarımlar 14 Yurtdışında imalat yaptırma 15 Kurumsal yapılanma yöntemi.

İşin sırrı örtülü kâr transferinde

Şirketler vergiden kaçınabilmek amacıyla, satış gelirlerinden elde ettikleri kazancı, Gelir Tablosunun en başında yer alan Satış Gelirleri ile Vergi Öncesi Kar/Zarar kalemi arasında yer alan diğer kalemler arasında buharlaştırmak zorunda. Aksi halde vergiden kaçınması mümkün değil. Temel hedef, vergiye esas teşkil edecek gelir kalemini mümkün mertebe azaltmak. Bunun için en sık kullanılan yöntem ise, yurtdışından yapılan mal ve hizmet tedariğini, şirketin off shore merkezlerinde kurmuş olduğu grup şirketleri aracılığıyla yapması.

8 adımda vergiden kaçınma ya da vergi kaçırma

Adım 1: Türkiye’de merkezli A Şirketi Afrika’dan hammadde satın alacak.

Adım 2: A şirketinin sermayedarı olan Ticari Grup, vergilerin sıfır olduğu Panama’da B adında ve Hollanda’da C adında 2 tane offshore şirketi kurar.

Adım 3: B şirketi Afrika’dan 10 milyon dolara hammadde satın alır.

Adım 4: B şirketi Afrika’dan 10 milyon dolara satın aldığı hammaddeyi Hollanda’da kurulu diğer bir grup şirketi olan C’ye 20 milyon dolara satar.

Adım 5: Hollanda’daki C şirketi aynı hammaddeyi Türkiye’deki ana şirket olan A’ya aynı fiyata, yani 20 milyon dolara satar.

Adım 6: A şirketi 20 milyon dolara mal ettiği hammaddeyi işleyerek iç pazarda 22 milyon dolara satar,

Adım 7: A şirketinin bilançosunda malın maliyeti 20 milyon dolar, satış bedeli ise 22 milyon dolar olacağından vergiye esas olan kazancı (kârı) 2 milyon dolar olarak belirlenir.

Adım 8: A, B,C şirketlerinin gerçek sahibi olan Ticari Grup bu operasyon sonucunda 10 milyon dolara satın aldığı hammaddeyi 22 milyon dolara satarken aradaki 12 milyon dolarlık farkın Türkiye’deki vergi otoritesine ise sadece 2 milyon dolarlık kâr beyan etmiş. Eğer, Türkiye’de kurulu A şirketi hammaddeyi Afrika’dan doğrudan kendisi 10 milyon dolara satın alıp 22 milyon dolara satmış olsaydı, Türkiye’ye 12 milyon dolarlık kâr beyan edecekti. Ancak offshore’da kurduğu B ve C şirketlerini sayesinde Türkiye’deki ana şirketin elde ettiği kârın 10 milyon dolarını Türkiye dışındaki vergi cennetinde bıraktığı için vergiden kaçınmış oldu ya da dünyada oluşan yeni yeni yaklaşıma göre vergi kaçırmış oldu.

Posted in Ekonomi, KAPİTALİZM - LİBERALİZM, YOLSUZLUKLAR | Leave a comment

BİLMECE BİLDİRMECE ! * Hem sanık hem gizli tanık * İçinde silah / cephane yetişen soğan tırları * İşid destekçisi AKP sınırları yol geçen hanı yaptı…* Hem MİT hem IŞİD’e silah götüren ‘soğan TIR’larının gizli tanığı aynı çıktı

cumhuriyet.com.tr

Hem MİT hem IŞİD’e silah götüren ‘soğan TIR’larının gizli tanığı aynı çıktı

Adana’da durdurulan mühimmat yüklü MİT TIR’ları soruşturması kapsamında tutuklu bulunan Tuğgeneral Hamza Celepoğlu’nun avukatı Vural Ergül’den Genelkurmay Askeri Savcılığı’na kamuoyunda büyük tartışma yaratacak bir suç duyurusu geldi.

Ergül’ün suç duyurusu dilekçesine göre MİT TIR’ları soruşturmasında gizli tanık olan Alparslan’ın, Cumhuriyet’in gündeme getirdiği Soğan TIR’ları soruşturmasının şüphelisi Üsteğmen Ahmet Yasin Güneş olduğu ortaya çıkıyor.

Şanlıurfa Akçakale’de geçen Eylül ayında soğan kamuflajıyla IŞİD’e infilaklı fitil taşıyan bir TIR yakalanmıştı. Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığı’nın soruşturması kapsamında 9 şüpheli hakkında IŞİD’e silah sağlama, örgüt üyeliği, tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirmesi suçlarından iddianame hazırlanmıştı.

Soruşturmada taşınan patlayıcıların Afyon’un Evciler İlçesi Taşlıburun Köyü’ndeki, merkezi Denizli’de bulunan Trend Madencilik Şirketi’ne ait olduğu ortaya çıktı. Olaya ilişkin Dazkırı Cumhuriyet Başsavcılığı’nın başlattığı soruşturma kapsamında emniyet ve jandarma tarafından depoda inceleme yapılmış, incelemede depoya 20 ton patlayıcı madde girişi olduğu ancak bunun yalnızca 6 bin 375 kg’nın Akçakale’de yakalandığı tespit edilmişti.

Dazkırı Savcılığı, tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma ve el değiştirme, suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçundan şüpheli Üsteğmen Ahmet Yasin Güneş’in tüm aramalara rağmen bulunamadığından hakkında yakalama emri çıkarılmasını talep etti. Dazkırı Sulh Ceza Hakimliği tarafından da Güneş hakkında tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarıldı. Hakimlik, soruşturma konusu eylemlerin niteliği gereği hakkında tutuklama kararı verilmesi için yeterli nedenin bulunduğunu belirtti.

Şanlıurfa’da yakalanan TIR şüphelilerinden de olan Mehmet Oktar’ın anlatımlarına göre Güneş’in suça iştirak ettiği, bazı şüphelileri Şanlıurfa’da soğan kamuflajlı TIR’ın yakalanmasının ardından Mehmet Oktar’a yönlendirdiği belirtildi. Güneş, tutuklanma istemiyle sevkolduğu Dazkırı Sulh Ceza Hakimliği’ndeki sorgusunun ardından adli kontrol hükümleri uygulanarak serbest bırakıldı.

Geleceği görmüştü

Üsteğmen Güneş Alparslan kod adıyla Selam Tevhid soruşturması kapsamında verdiği gizli tanık ifadesinde ise, 6-7 Ocak 2014’te Ankara Kızılay’da Meclis’in karşısında bulunan Jandarma Genel Komutanlığı toplantı salonunda, o zamanki Jandarma Genel komutanlığı’nın başkanlığında bir toplantı gerçekleştiğini, bu toplantıya çoğunluğu subay olmak üzere 200-250 civarında jandarma personelinin katıldığını belirtmişti. Alparslan’a göre dönemin Jandarma Genel Komutanı Servet Yörük bu toplantıda Suriye sınırının karşı tarafında bir takım grupların terör olayları gerçekleştirdiğini, jandarmanın daha etkin olması gerektiğini ve Türkiye’den Suriye’ye hiçbir şekilde mühimmat ve benzeri şeyin geçmesine kesinlikle izin verilmemesini emrettiğini belirtti. Alparslan, Yörük’ün Aksaray’da meydana gelen ve jandarma personelinin şehit olmasıyla neticelenen olayı örnek göstererek, “Suriye’den de Türkiye tarafına hiçbir şekilde militan ve benzeri unsurların ayrıca silah ve malzemelerin geçilmemesi gerektiğini”söylediğini aktardı. Ancak bu toplantı gerçekleştiği sırada gizli tanığın Yörük’ün örnek gösterdiğini belirttiği saldırı gerçekleşmemişti. Toplantının gerçekleştiği yer ise Jandarma Genel Komutanlığı’na ait Beştepe’deki karargah binasıydı. Alparslan’ın zaman çelişkileri olan ifadesinin ardından Selam Tevhid soruşturması kapsamında Ankara Jandarma Bölge Komutanı Tümgeneral İbrahim Aydın, Tuğgeneral Hamza Celepoğlu ve emekli Albay Burhanettin Cihangiroğlu tutuklanmıştı.

Bozkır’ın talimatıyla…

Tuğgeneral Hamza Celepoğlu’nun avukatı Vural Ergül’ün Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı’na sunduğu 22 Nisan tarihli suç duyurusu dilekçesinde, Ahmet Yasin Güneş’ten şikayetçi oldu. Güneş’in Selam Tevhid soruşturmasındaki gizli tanık Alparslan olduğu belirtiliyor. Avukat Ergül dilekçesinde soğan TIR’ı şüphelilerinden TSK’dan ihraç Özel Kuvvetler Komutanlığı yüzbaşısı firari sanık Nuri Gökhan Bozkır’ın Güneş’in gizli tanık sıfatıyla ifade vermesini sağladığını savunuyor.

Gizli tanık Harput

Avukat Ergül daha önce de Adana’da Ocak 2014’te durdurulan mühimmat yüklü MİT TIR’ları soruşturması kapsamında “Harput” kod adlı gizli tanığın daha önce Ergenekon davası kapsamında gizli tanıklık yapan Mehmet Avlar olduğunu ortaya çıkarmıştı. Ergül, gizli tanık Harput hakkında 29 Ocak 2016 tarihinde İhlas Haber Ajansı’na açıklamalarda bulunarak kimliğini deşifre ettiği için suç duyurusunda bulunmuştu.

Posted in Gundem, Haber, HUKUK-YARGI-ADALET, İSTİHBARAT KURUMLARI, ORTADOĞU ÜLKELERİ, RADİKAL İSLAM | Leave a comment

Tek adam! İki dudak!

Tek adam! İki dudak!
Necati Doğru / 9 Mayıs 2016

Posted in FAŞİZM, NECATİ DOĞRU YAZILARI, Politika ve Gundem | Leave a comment

Ey AKP’liler hiç merak etmediniz! * Cemaatin Tayyip Erdoğan’ın bilgisi dahilinde devlete yerleştirilmiş adamları; sadece Fethullah Gülen’in bildiği ve elinde tuttuğu “dolar dolu kutu-döviz dolu kasa-sıfırla oğlum kasetlerini” halk da öğrensin diye niçin açıkladı?

sozcu.com.tr

Necati Doğru
7 Mayıs 2016

Ey AKP’liler hiç merak etmediniz!

Ey AKP’liler! Sizin bu meraksızlığınızdan cesaret bulan Tayyip Erdoğan bakın “ikinci paraleli” de koparıp attı. Davutoğlu’nu Başbakanlık’tan ayırdı. Davutoğlu, “Bu ayrılış benim tercihim değil” dedi. Tekmeyle atıldım demek istedi. Bu “ikinci paralel kopuşu” oldu. Birinci paralel çökertildiğinde Gülen hain ilan edildi.

Ey AKP’liler! Siz hiç merak etmediniz.Cemaatin Tayyip Erdoğan’ın bilgisi dahilinde devlete yerleştirilmiş adamları; sadece Fethullah Gülen’in bildiği ve elinde tuttuğu “dolar dolu kutu-döviz dolu kasa-sıfırla oğlum kasetlerini” halk da öğrensin diye niçin açıkladı?

Erdoğan bir şeyler istedi.
Acaba okulları mı istedi?
Gülen ise vermedi.

Ey AKP’liler! Daha net anlatayım.
Biliyorsunuz, biniyorsunuz şehirler arası otobüs şirketleri var. Bunlardan biri adına “Koç” diyor. Diğeri ise adına “Hakiki Koç” yazıyor. Yani biri öbüründen daha orijinal daha hakiki olduğunu söylüyor.

Ey AKP’liler! Davutoğlu hakiki paraleldi.
Tayyip Erdoğan ile Ahmet Davutoğlu’nun birlikte omuz omuza, sırt sırta vererek “yürüdükleri yolda” aralarında en küçük bir çatlak, yarılma, kopma, zıtlık, farklılık yoktu.

Düşünceleri aynıydı.
İnançta birlikteydiler.
İdealleri ortaktı.
Tarihi yorumlamaları eşti.
Derin stratejide yoldaştılar.
Hakiki anlamda paraleldiler.

Ahmet Davutoğlu, Tayyip Erdoğan’ın “Hocam” dediği, önce başdanışman olarak yanına aldığı, sonra milletvekili, dışişleri bakanı, başbakan ve AKP’nin genel başkanı yaptığı “en hakiki yoldaşı, inançdaşı, namazdaşı, dindaşı, arkadaşı” kişiydi.

Ne oldu?
İp neden koptu?
Paralellik niçin çöktü?
Erdoğan bir şeyler istedi.
Davutoğlu o şeyleri vermedi.
Ey AKP’liler!
Hiç mi merak etmediniz?
Erdoğan ne istedi?

Erdoğan, “Davutoğlu’ndan ne isteyip de alamadığını” size söylemiyor, bize de söylemiyor. Davutoğlu da şimdilik “Benden şunu istediler, veremezdim, yapamazdım” demiyor. Davutoğlu, şimdilik, “vur başına ekmeğini elinden al…” kibar, nazik, sessiz, davaya bağlı, ideale vidalı, inancı tam adamı oynuyor.

Ey AKP’liler!
Size 20-30 tane fasulyeden neden sıralayıp; yok Davutoğlu MİT başkanını milletvekili yapmak istemiş de Erdoğan karşı çıkmış, yok Tayyip Erdoğan’ın damadının bakan olmasına Davutoğlu karşı çıkmış da Erdoğan ısrarcı olmuş, yok Erdoğan, şu isimleri vali olarak ata, şu isimleri de Binali’nin müsteşarı yap demiş de Davutoğlu bunları yapmamış!

Bunlar fasulye gerekçeler.
20 fasa-fiso neden sayılıyor.
Gerçek gizleniyor.
Üstü örtülüyor.
Ey AKP’liler!

Gerçeği gizleme cesaretini de sizin bu meraksız, duruşunuzdan alıyorlar.
Birinci paralel çökertildi.
Gülen, hain ilan edildi.
İkinci paralel çökertildi.

Davutoğlu güçlü lider Erdoğan’a uyumsuz ilan edildi. Siz hiç merak etmediniz. Güçlü Cumhurbaşkanı Erdoğan, güçlü Başbakan Davutoğlu, iki gücü birleştirip daha güçlü olacakken niçin ipler koptu? Davutoğlu Başbakanlık’tan Kasımpaşa işi tekmeyle, tokatla, silleyle, ustura gösterilerek kovulur gibi yollandı. Davutoğlu, atılmasaydı 5 Mayıs Perşembe günü Obama ile görüşmeye gidecekti. Randevusu verilmişti.

Ey meraksız AKP’liler!
Davutoğlu, Erdoğan’ın gölgesine esir olmaktan sıyrılıp kendi gücüyle geri dönecektir. Dün mübarek gün cuma idi. Ankara’da cami yokmuş gibi Davutoğlu, cuma namazını kılmaya Konya’ya gitti. Hava meydanında onu beyaz kefenlere girmiş Konyalı gençler, “Kefenimizle geldik. Ölümüne seninleyiz” afişiyle karşıladı. Konyalı aksakallı dedeler de üzerlerine Davutoğlu resmi basılmış beyaz cübbeler giyerek ona destek verdi.

Ey AKP’liler!
Ben merak etmeye devam edeceğim! Merak ettiklerimi de size hep yazacağım.
Erdoğan ne istedi? Davutoğlu niçin vermedi?

Posted in NECATİ DOĞRU YAZILARI, Politika ve Gundem, YOZLAŞMA - AHLAKSIZLIK | Leave a comment

Katile – Hırsıza – Dolandırıcıya – Tecavüzcüye – Yobaza “TÜRKİYE SENİNLE GURUR DUYUYOR” tezahürat yaparak alkışlayan cahil yalakalar

sozcu.com.tr

Yılmaz Özdil
8 Mayıs 2016

Can Dündar

Milli futbolcu Emre Belözoğlu sabah namazına giderken otomobiliyle yayaya çarptı, yaya öldü, Emre derhal serbest bırakıldı, karakoldan çıkarken “Türkiye seninle gurur duyuyor” tezahüratı yapıldı.

Milleti dolandırmaktan aranan Jet Fadıl, havalimanının VIP kapısından Türkiye’ye giriş yaptı, “Türkiye seninle gurur duyuyor” diye alkışlandı, tutuklandı, bi süre yattı, hapisten çıkarken “Türkiye seninle gurur duyuyor” diye alkışlandı.

Abdi İpekçi’nin katili Mehmet Ali Ağca’yı sokağa saldılar, yoluna güller döküldü, “Türkiye seninle gurur duyuyor” diye bağırıldı, bilahare, yanlış hesapladıkları, erken saldıkları ortaya çıktı, gene içeri tıktılar, biraz daha yattı, gene saldılar, yoluna karanfiller döküldü, “Türkiye seninle gurur duyuyor” diye bağırıldı.

Hrant Dink’in katili Ogün Samast duruşmalara girerken “Türkiye seninle gurur duyuyor” sloganları atıldı, cinayet haftasında oynanan futbol maçlarına Ogün Samast gibi beyaz bere takarak gelen taraftarlar “Türkiye seninle gurur duyuyor” diye tezahürat yaptı.

DİYE İnsanları domuz bağıyla öldürüp, mezar evlerine gömen Hizbullahçıları serbest bıraktılar, hapishane kapısında karşılayanlar “Türkiye sizinle gurur duyuyor” sloganlarıyla halay çekti.

Kerkük’e karışırsanız Diyarbakır’a karışırım diyerek Türkiye’ye posta koyan, Pkk’nın evsahibi Barzani, Akp kongresinde onur konuğu yapıldı, “Türkiye seninle gurur duyuyor” diye ayakta tempo tutuldu.

“Barutun kokusu düştü burnuma, dört bir yanı istiyorum dibinden patlatayım, ya ölüm ya kurtuluş, artık savaş zamanıdır, tutmak istiyorum Kürdistanımı” şeklinde hümanist (!) şarkılar söyleyen Şivan Perver, Akp mitinginde asrın liderimizle elele sahneye çıktı, düet yaptı, “Türkiye sizinle gurur duyuyor” diye alkışlandı.

Polat Alemdar üniversitede konferans verdi, salon inim inim inledi, “Türkiye seninle gurur duyuyor!”

Hakan Şükür henüz Akp’liyken, henüz yurtdışına kaçmamışken, ben aslında Türk falan değilim dedi, yandaş medyada “Türkiye seninle gurur duyuyor” manşetleri atıldı.

78 yaşındaki Hüseyin Üzmez, 13 yaşındaki kız çocuğuna cinsel istismardan tutuklandı, bi ara bırakıldı, televizyon televizyon dolaşıp “hovardayım, benim hayatıma giren kadınlar benimle beraber olmasalardı fahişe olurlardı” dedi, “müslüman olduğun için sana iftira atılıyor, Türkiye seninle gurur duyuyor” diye makaleler yazıldı.

Gezi protestosuna katılan gençler hakkında “yaptığınız eylemi si.eyim, vatan hainleri, meydanı Ermenilere bıraktınız, Allah belanızı versin çapulcular” diye tweetler atan güreşçiye “Türkiye seninle gurur duyuyor” adıyla facebook sayfası açıldı.

Gezi protestoları sırasında katil polis Ethem Sarısülük’ün suratına ateş etti, öldürdü, ertesi gün Ethem’in vurulduğu yere “değerli Türk polisi, Ankara sizinle gurur duyuyor” yazılı pankart asıldı.

Keriz Feneri’nin sanığı Zahid Akman serbest bırakıldı, kapıda karşılayanlar “Türkiye seninle gurur duyuyor” diye alkışladı.

17/25’te oğlu tutuklanan ekonomi bakanı, oğlu tutuklanan içişleri bakanı, oğlu gözaltına alınan toki bakanı ve bakara makaracı devlet bakanı, sanki UEFA kupasını kazanmışlar gibi otobüsün üstüne çıkıp, elele poz verdiler, rabia işareti yaptılar, ahaliyi selamladılar, sayın ahalimiz de “Türkiye sizinle gurur duyuyor” diye alkışladı.

Kendi ellerimizle beslediğimiz, tırlarla silah-cephane gönderdiğimiz köktendinci teröristler, Reyhanlı’yı havaya uçurdu, 52 insanımız hayatını kaybetti, asrın liderimiz Reyhanlı’ya taziyeye gideceğine, atladı uçağa ABD’ye gitti, dolaştı, geldi, anca 15 gün sonra lütfedip Reyhanlı’ya gitti, otobüslerle şakşakçı taşıdılar, “Türkiye seninle gurur duyuyor” diye tezahürat yaptırdılar.

Soma’da 301 madencimizi diri diri gömdüler, Ermenek’te 18 madencimizi diri diri boğdular, Ermenek’e giden enerji bakanı Taner Yıldız’a “Türkiye seninle gurur duyuyor” diye tezahürat yaptılar.

Ensar Vakfı’ndaki sapık, oğlan çocuklarına üç sene boyunca tecavüz etti, aile bakanı Sema Ramazanoğlu “buna bir kere rastlanmış, Ensar Vakfı’yla gurur duyuyoruz” dedi, o hafta Akp grup toplantısında ayakta alkışlandı, “Türkiye seninle gurur duyuyor” sloganları atıldı.

Hal böyleyken…
Malum şahsın tetikçisi olan hırt, gazeteci Can Dündar’a kurşun sıktı. Niye yaptın diye sordular, “vatan haini olduğu için” dedi.

Akp Türkiyesi’nin özeti.

Hırsızsan katilsen dolandırıcıysan sapıksan, Türkiye seninle gurur duyuyor, övünebilirsin.
Yok eğer malum şahsın canını sıkıyorsan, sana da sıkarlar, vatan hainisin.

Posted in Yılmaz Özdil, YOBAZLIK - GERİCİLİK, YOLSUZLUKLAR, YOZLAŞMA - AHLAKSIZLIK | Leave a comment

İşte yeni başbakanın heykeli…*** Ayakkabısını açık arttırmaya çıkartmışlardı, bir müteahhit 2 bin dolara aldı… 2 bin dolar verince eve gidip çöpe atacak değil, makosen ayakkabının tekini şöminenin üzerine koydu…

sozcu.com.tr

Bekir Coşkun
8 Mayıs 2016

İşte yeni başbakanın heykeli…

Bir yandaş firma karizmatik liderin elinin heykelini yapıp Meclis çalışanlarına dağıttı…
Size el heykeli veremiyoruz, resmini koyayım dedim, kesip saklayın…Mübarek el’dir…

Ayaklar da önemli tabii…Ayakkabısını açık arttırmaya çıkartmışlardı, bir müteahhit 2 bin dolara aldı… 2 bin dolar verince eve gidip çöpe atacak değil, makosen ayakkabının tekini şöminenin üzerine koydu…İçinde ayak yoksa bile, ayakkabıdan sonra bu elin heykeli bronzdan, herkese veremiyoruz, resmini kesin…

Bu el; imar müdürüdür, SİT alanlarını koruma kuruludur, vergi memurudur, belediye başkanıdır, bakandır, savcıdır, yargıçtır, mahkemedir, gizli kameradır, gizli tanıktır, gardiyandır, polistir, meclistir, ormancıdır, Artvin’de kepçe, Urla’da havuzdur… hem darbeye karşı Rabia olur, hem darbecidir…Can Dündar‘a kim kurşun sıktı diyorsunuz?..
Ya da; başbakan kim olur diye merak ediyorsunuz ya…İşte bu size heykeli…

Kısacası, heykeli yapılacak el varsa bu o’dur…
Her yere uzanır…
Her yere girer…
Her şeyin içindedir…

Türkiye’yi bu hale getiren eldir o…
Böyle seyirci kalırsanız, ilerde diğer uzuvlarının da heykelini alırsınız nasılsa…
Şimdilik el heykeli veremiyoruz, resmini kesip saklayın, el elinizde olsun…

Posted in Bekir Coşkun yazıları, Politika ve Gundem, YOZLAŞMA - AHLAKSIZLIK | Leave a comment

SİYASETTE YOZLAŞMA VE KİŞİLİK KAYBI * Başbakan olayım Sabah besmeleyle başbakan olarak kalkayım -Camdan memleketin durumuna bakayım… “Rabbim karizmatik liderimize sıhhat, iştahına afiyet, hazinesine bereket, sarayına bir külliye daha ilave et” diye kıbleye durayım…Ampul desenli uzun donumun üzerine pantolonumu çekeyim…

sozcu.com.tr

Bekir Coşkun
08.05.2016

Başbakan olayım…

Bir aksilik olursa, diğer bir egzersiz olarak; elli defa “Affedin”, elli defa “bağışlayın”, elli defa “Nasıl bu hatayı yaptım”, elli defa “Eşeklik bende” diyeyim…

“Karizmatik liderimin sevdiği reçel”, “Beyefendimizin beğendiği peynir”, “Sultanımızın yediği yoğurt”, “İslam aleminin liderinin tadında bal”, “Baktıkça nur yüzünü anımsatan yumurtalı sucuktan” oluşan kahvaltımı yapayım…Memleket meselelerini düşünmeye başlayayım…Haddim olmayan devlet işleri gibi işlere burnumu sokarsam, ağzıma s…..ını her zaman aklımda tutayım…

Siyah makam arabama bineyim…Başbakanlık’a doğru yola çıkayım…Kimse beni “Başbakan” gibi görüp de liderime yetiştirmesin diye, arka koltuğa uzunlamasına yatarak gideyim…Makamıma varayım…“Başbakan gibi gözükürsem iyi olmaz” diye koltuk yerine sehpadaki vazonun yanına oturayım…Arada odacıya “Bana kızdı mı?” diye sorayım…

Bir başbakan lazım…“Sünepe birisi lazım” deyince elli kişi koştu…“Biraz yalaka olacak” denilince yüz kişi yetişti…“Kişiliksiz” denilince iki yüz kişi fırladı…
Bunu hiçbir zaman unutmayayım…

Ben görevimi yapayım…
Başbakan aranıyormuş…
Ben olayım…
Ben olayım…

Posted in Bekir Coşkun yazıları, Politika ve Gundem, YOZLAŞMA - AHLAKSIZLIK | Leave a comment

(Saray Darbesi-1) Yeni Osmanlı olsaydık Serok Ahmet’in kellesi gitmişti * Padişah buyurdu ; Azli ve katli vaciptir * Yaşananların adı “Neo Osmanlı’da Saray Darbesi”dir.

Ali Serdar Bolat
8 Mayıs 2016

(Saray Darbesi-1)

Yeni Osmanlı olsaydık Serok Ahmet’in kellesi gitmişti

“Stratejik Derinlik” kılıfı altında yıllardır ülkemizi komşularıyla düşman hale getiren ve bu yüzden bölücülerin “Serok Apo” dan sonra ikinci başkan payesi verip “Serok Ahmet” diye göklere çıkardıkları sevgili Başbakanımız kendi açtığı derin stratejik çukura düştü.

Dua etsin ki, o kadar uğraştıkları halde Türkiye’yi “Yeni Osmanlı” yapamamışlardı Eğer yapabilmiş olsalardı Serok Apo çukura düşmekle kurtulamazdı, kellesi de giderdi. Çünkü Osmanlı’da Padişah Sadrazamın kellesini alma hakkına sahipti.

Tayyip Bey nasıl “kandırıldım” diyerek Ergenekon suçunu FETÖ’nün, Açılım suçunu da PKK’nın üzerine atma becerisini gösterdi ise, şimdi de Stratejik Derinlik suçunu Serok Ahmet’in üzerine atacaktır. Çünkü Mısır Firavunlarından beri gelenektir: Muktedir asla hata yapmaz, yanılmaz. Hataların ve günahların üzerine yıkılacağı bir günah keçisi her zaman bulunur.

sozcu.com.tr

Uğur Dündar
6 Mayıs 2016

Yeni Osmanlı’da saray darbesi!..

Ne yalan söyleyeyim, olup bitene “Anayasa Darbesi” diyen siyasi analiz uzmanlarına (!) gülüyorum.Çünkü uzunca bir süredir ortada anayasa yok ki, darbesi olsun!
Yaşananların adı “Neo Osmanlı’da Saray Darbesi”dir.

Her fırsatta Osmanlı’yı ihya ve inşa edeceklerini, Cumhuriyet’in yerine dini esaslara dayalı devlet düzeni getireceklerini söyleyen AKP önde gelenleri çok iyi bilirler ki; “darbecilik” Osmanlı’nın fıtratında vardır!..Hem de ne kanlı, ne vahşi darbeler!..

Bu darbelerin nasıl olduğunu, değerli bilim insanı Oktay Gökdemir‘in belgelere dayanarak yaptığı tespitten okuyalım:

– Osman Bey, amcası Dündar Bey’i, yay kirişi ile boğarak öldürüyor!..

– 1. Murat, öz oğlu Savcı’yı boğazlattıktan sonra kardeşleri İbrahim ve Halil’i de boğarak öldürtüyor!..

– Yıldırım Bayezit, kardeşi Şehzade Yakup’un canına kıyıyor!..

– Fetret Devri’nden sonra Mehmet Çelebi, Mustafa Çelebi dışında kalan tüm kardeşlerini öldürtüyor!..

– 2. Murat, küçük kardeşi Mustafa’yı, amcası Mustafa Çelebi’yi ve diğer kardeşleri Mahmut ile Yusuf’u yok ediyor!..

– Fatih Sultan Mehmet tahta çıkar çıkmaz, 2 yaşındaki kardeşleri Ahmet ve Hasan’ı öldürüyor!

– II.Bayezit, kardeşi Cem Sultan’ı kaçtığı İtalya’da, bir berbere boğazını kestirterek öldürtüyor!..

– Yavuz Sultan Selim önce babasını, ardından da Korkut, Abdullah, Şehinşah, Şah Sultan Alemşah, Ahmet ve Mehmet olmak üzere 8 kardeşini boğdurarak canlarına kıyıyor!..
Bunlarla da yetinmeyip boğdurduklarının eş ve çocuklarını da ortadan kaldırıyor.

– Kanuni, oğlu Şehzade Mustafa ve ailesini torunlarıyla birlikte yok ediyor!..

– III. Murat da 6 erkek kardeşini boğdurtuyor! 130 cariyeden 112 çocuğu olan padişah öldüğünde, kendisinden hamile kalan 10 cariye boğularak Sarayburnu’ndan denize atılıyor!..

– III. Mehmet tahta çıktığı ilk gün, aralarında kundaktaki bebeklerin de bulunduğu 19 erkek kardeşini boğdurtarak öldürtüyor!..

– 1. Ahmet kardeş katli yapmıyor ama Sadrazam Derviş Paşa’nın başını hançerle keserek öldürüyor!..

– II. Osman (Genç Osman) kardeşi Mehmet’i öldürtüyor. Ama Yeniçeriler de onu çırılçıplak soyup, İstanbul sokaklarında dolaştırdıktan sonra, Yedikule Zindanı’nda ırzına geçip katlediyorlar!.. – 11 yaşında padişah olan IV. Murat, kardeşleri Süleyman, Bayezit ve Kasım ile birlikte 6 sadrazamın canlarına kıyıyor!..

Öldürülen diğer sadrazamları yazmaya kalksak, köşemiz almaz!

İşte özendikleri Osmanlı bu!..
Vahşi cinayetlerin gerekçesi de hazır: “Nizam-ı Alem”, yani imparatorluğun topraklarındaki düzenin devamı için yapılmış bu katliamlar!..

Günümüze gelirsek…Asrın liderimiz, düzenin devamı için bir sadrazamı azletmiş!
Osmanlı tarihine bakıp Allah için söyleyin! Çok mu?..

Posted in DEVRİM VE KARŞI DEVRİMLER, FAŞİZM, Politika ve Gundem, SİYASİ TARİH, UĞUR DÜNDAR | Leave a comment

DURUM VAZİYETİ 08.05.2016 BirGün * Cihatçılar Osmaniye kampında barındırılıyor

Posted in FAŞİZM, ORTADOĞU ÜLKELERİ, RADİKAL İSLAM | Leave a comment