DE Kİ BAŞKAN OLDUNUZ * 14 senedir yaptıklarınızı hiçbir yerde anlatamazsınız! Çünkü işlediğiniz suçların en hafifi “Anayasa İhlal” suçudur ve sadece bu suçtan dolayı gideceğiniz yer Yüce Divan’dır. Bir de, BOP Eşbaşkanı olarak attığınız imzalar ve İmralı zabıtları-Kandil ve Barzani ile yaptıklarınız ortaya çıkınca gideceğiniz yer doğrudan Divan-ı Harptir.

12 Mayıs 2016
Rifat Serdaroğlu

DE Kİ BAŞKAN OLDUNUZ

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Makamında oturuyorsunuz.
Size takılan lakaplardan biri de “Delikanlı” yakıştırmasıdır.
(Delikanlı: Sözünün eri, dürüst, namuslu, cesur kişi)

Demek ki, T.C Devletinin en üst makamında sözünün eri, dürüst, namuslu, cesur biri oturuyor! Eyvallah, aldık kabul ettik…“Delikanlı” adının taşıdığı diğer sıfatlar için bugün konuşmanın zamanı değil. Fakat cesaretinizin olmadığı o kadar açık ki! Sizi televizyonlarda açık oturumlara davet edenlerden hiçbirinin karşısına çıkamadınız! Türkiye gibi bir Cihan Devletini 14 senedir tek başına yöneten birinin, rakiplerinin karşısına çıkmaktan neden korktuğunu anlamak mümkün değildir.

Korkmak sizin işiniz olduğuna göre, biz de yazıyla soralım, siz istediğiniz gibi yanıt verin. Nasılsa çok az bir zaman sonra, Yüce Divan’da konuşacaksınız. İsteseniz de, istemeseniz de…

Şimdi sizinle dobra-dobra konuşalım.
Şu an en çok istediğiniz şey BAŞKAN olmak değil mi? Tamam!
De ki Başkan oldunuz! O zaman şu sorulara delikanlı gibi cevap veriniz;

Bu girişten sonra gelelim esas sorulara;

Nasıl be Delikanlı, nasıl çözeceksiniz?
Bir beceriniz, bir ustalığınız varsa niçin şimdiye kadar kullanmadınız?
Yaptıklarım yapacaklarımın teminatı diyorsanız, yandık ki ne yandık!

Anladım ki Delikanlı, siz kimsenin karşısına çıkamayacak kadar korkuyorsunuz!
Sizde yürek Selanik! Neden biliyor musunuz? 14 senedir yaptıklarınızı hiçbir yerde anlatamazsınız! Çünkü işlediğiniz suçların en hafifi “Anayasa İhlal” suçudur ve sadece bu suçtan dolayı gideceğiniz yer Yüce Divan’dır. Bir de, BOP Eşbaşkanı olarak attığınız imzalar ve İmralı zabıtları-Kandil ve Barzani ile yaptıklarınız ortaya çıkınca gideceğiniz yer doğrudan Divan-ı Harptir.

Siz hiçbir şeyi çözemezsiniz, çünkü derdin kaynağı bizzat sizsiniz…
Hadi şimdi biraz cesaret toplayın ve istediğiniz televizyonda karşıma çıkın.
Hadi be Delikanlı!

Sağlık ve başarı dileklerimle

Posted in Politika ve Gundem, Rifat SERDAROĞLU yazıları | Leave a comment

MEDYA AŞERİYOR * Bizdeki medya üç çeşittir. 1) Erdoğan’ın “Haram Havuzu Külliyesinde” İmam nikâhı kıydığı medya! 2) Erdoğan’ın istediği zaman kullandığı “Kuma Merkez Medya!” 3) Saray’ın baskı ve zulmüne dayanabilen “Özgür Medya!”

rifatserdaroglu.com

11 Mayıs 2016
Rifat Serdaroğlu

MEDYA AŞERİYOR

Bizdeki medya üç çeşittir.
1) Erdoğan’ın “Haram Havuzu Külliyesinde” İmam nikâhı kıydığı medya!
2) Erdoğan’ın istediği zaman kullandığı “Kuma Merkez Medya!”
3) Saray’ın baskı ve zulmüne dayanabilen “Özgür Medya!”

Kaderlerini Erdoğan’ın vücut organlarına bağlamış olan 1 ve 2 numaralı medya grupları, Erdoğan’a gebe olduklarından bu günlerde aşermeye başladılar.Yeni Başbakan nasıl olmalı diye girmedikleri kılıf, arzulamadıkları aday tipi kalmadı, aynen aşermekte olan hamile kadın gibi istedikçe istiyorlar!

Bakın Erdoğan’ın İmam nikâhlı ve Kuma olan medyaları nasıl Başbakan istiyorlar;

Ben uzun olanını severim!
Ben de Uzun ve iri olanını isterim!
Bence biraz sert olmalı!

Yok, canııımmm, her daim Reis’imizin gönlünü yapsın yeter!
Millet arkasında olduğu için eğilmemeli, dimdik durabilmeli!
Bence, beyni Reis’te, sağ gözü Sümeyye’ de, sol gözü Bilal’de olmalı!
Burnu ve kulakları ise, çükü altın kaplama olan Damatta olmalı!
Dayağa dayanıklı olmalı, öyle bir iki tokatla kaçıp gitmemeli!
Sesi gür ve güçlü olmalı. İmam Bakan Bekir gibi kız sesli olmamalı!
Huzura kafası önde girip, kıçının üzerine düşmeden geri-geri çıkabilmeli!

Değerli Okurlar;
Maalesef Türk Medyasının çoğunun durumu böyle.En kıymetli varlıkları olan “Onurlarını-iradelerini” sattıkları için, Türk Milleti ile alay ediyorlar.Beraberce inceleyelim;

-Davutoğlu’nun istifası sırasında ve sonrasında Erdoğan’ın davranışları tam anlamıyla “Anayasayı İhlal” suçudur. Bu suç dünyanın gözü önünde, açıkça ve bilerek işlenmiş, Anayasa çiğnenmiştir.
Bu çok önemli konuda Erdoğan medyasında tek satır göremezsiniz.
Erdoğan’ın davranışında Demokrasi adına tek kırıntı yoktur.

-Davutoğlu’nun açığa alınması sırasında AKP TBMM Grubundan tek ses çıkmamıştır.
-326 AKP Milletvekilinden biri bile ne oluyor-niçin diye soramamıştır.
-İnsan kılığındaki 326 kişiden bir kişi bile aday olma cesaretini gösterememiştir.
-AKP Teşkilatlarından ve Belediye Başkanlarından bir kişi bile konuşmaya, aday olmaya cesaret edememiştir. (Örneğin İ. Melih Gökçek)
-AKP’de herkes “Tek Adam Yönetimine” biat etmiştir. Biat’ın (şartsız itaat) olduğu yerde Demokrasi olmaz…

Her gece yalnız olarak uçan bir kargo uçağının pilotu ineceği küçücük meydana geldiğinde kuleye telsizle “Bil bakalım ben kimim” diye espri yapıyormuş.Bu böylece bir, iki, üç derken her gün tekrarlanmaya başlamış.Kule görevlisi bu işe çok bozulmuş. Sonunda bir gece yine aynı kargo uçağı yine aynı meydana yaklaşıp kuleye “Bil bakalım ben kimim” diye sorunca, kule görevlisi yavaşça yerinden kalkmış, ana panoya gidip tüm pistin ışıklarını söndürmüş. Pilota sırıtarak sormuş; “Bil bakalım pist nerde?”

Ben de size sorayım;Bilin bakalım AKP ve onun medyasında demokrasi nerde?

Sağlık ve başarı dileklerimle

Posted in MEDYA, Rifat SERDAROĞLU yazıları | Leave a comment

BENİ HALK SEÇTİ DİYEREK TÜM GÜCÜ ELİNDE TOPLAMAK İSTEYENLERE ATATÜRK’TEN DEVLET ADAMLIĞI DERSİ

Posted in ATATURK, CUMHURİYET - DEMOKRASİ - ÇAĞDAŞLIK | Leave a comment

YUNANİSTAN EGE DENİZİNDEKİ ADACIKLARIMIZI BİR BİR İŞGAL EDEREK SAVAŞ GEMİLERİNDE KUTLAMA PARTİLERİ YAPIYOR * HÜKÜMET İSE “BAŞKANLIK” DERDİNDE ,İŞGAL EDİLEN ADACIKLARIMIZ HÜKÜMETİN UMURUNDA DEĞİL * * Savaş gemisinde kuzu çevirip Türkiye ile dalga geçtiler…

Ahmet TAKAN
13.05.2016

Savaş gemisinde kuzu çevirip Türkiye ile dalga geçtiler…

Sürekli üstüne gidip, kararlılıkla gündemde tuttuğumuz için hiç unuttuğunuzu sanmıyorum!..

Ege ve Akdeniz’de topraklarımızın Yunanistan’a peşkeş çekilmesi ile ilgili olarak “Ege’ye NATO bayrağı olmadan çıkamayacak mıyız” sorusunu gündeme taşımıştık. Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın 28-29 Nisan’da İzmir bölgesinde görev yapan TCG Gökova fırkateyninde (NATO’nun düzensiz göç ile mücadele harekatı çerçevesinde) Türk karasularında  NATO bayrağı ile dolaşmasına değinmiş, bu ve benzeri fotoğrafların Yunanistan’a sert mesaj olarak yorumlanmasını eleştirmiştik.

Sıkı durun!.. AKP iktidarının taviz üstüne taviz verdiği Yunanistan’ın nasıl şımartılıp nasıl küstahlaştığını ve de ağlanacak halimizi belgeleriyle bir daha gözler önüne sereceğiz. Yunanistan, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın bu  faaliyetine öyle bir mukabelede (daha üst düzeyde) bulundu ki; sormayın!..

Yunanistan Başbakanı Çipras ile komutanları Ege Denizi’nde savaş gemisinde kuzu çevirme, kokoreç yapıp Türkiye’ye esnek mukabelede bulunduklarını hem görsel hem de yazılı metin olarak resmi internet sitelerinden tüm dünyaya ilan ettiler. Hem de bir güzel kafa buldular!..

Sırayla, fotoğrafları ile birlikte anlatalım;

Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın,NATO bayraklı gemi ile seyrüsefer yapmasından iki gün sonra 1 Mayıs’ta, Yunanistan Başbakanı Çipras, Savunma Bakanı Kammenos ve Deniz Kuvvetleri Komutanı Koramiral Giakoumakis ile birlikte Adrias Fırkateynini ziyaret etti. Atina’nın güneydoğusunda Kiklat Adaları bölgesinde Yunan bayrağı ile Ege Denizi’nde seyir halinde olan Adrias Fırkateynine helikopterle gelen Çipras gemide (NATO bayrağı olmayan) incelemelerde bulundu. Çipras’ın esnek mukabele kapsamında yaptığı ziyaret ile ilgili haber ve görüntüler Yunanistan Savunma Bakanlığı resmi internet sitesinde yayımlandı.

foto-1-001.jpg

(“Esnek mukabele” bir NATO deyimidir ve savaş olmadan misli ile cevap anlamı taşır.-aht-) Fotoğrafların, Gökova fırkateyninden yayınlanan fotoğraflar ile aynı temada olması dikkatlerden kaçmadı!..

foto-2.jpgfoto-3.jpg

Adrias Fırkateyninin Savaş Harekât Merkezinde incelemelerde bulunan Çipras daha sonra Yunan askerlerinin Paskalya bayramını kutladı. Esas bombayı burada patlattı!.. Çipras ve Kammenos Yunan askerleri ile yumurta tokuşturdu. 17 Türk adası ve 1 Türk kayalığını topraklarına katan Yunan askerleri, zafer kutlaması yaparak gemi güvertesinde kuzu çevirdiler. Kokoreç yaptılar.

foto-4-001.jpgfoto-5.jpg

Yunan küstahlığı, Kammenos’un basına yaptığı açıklamada bir kez daha görüldü. Kammennos, “Başbakan bugün Deniz Kuvvetleri Komutanı ile birlikte Adrias Fırkateynine gelerek, Silahlı Kuvvetlere sizlerle birlikteyiz mesajı vermiştir. Doğu Ege Denizi’ndeki adalar bölgesinde Türk tahrikleriyle uğraşmak zorunda olduğumuz bir dönemde Silahlı Kuvvetler her tahrike cevap veriyor, ulusal egemenliğimizi ve toprak bütünlüğümüzü koruyor. Herkesten uluslararası hukuka ve sınırlara saygı duymasını istiyoruz. Yunan Silahlı Kuvvetlerinin, Yunan topraklarından ve Yunan kara sularından bir milimetre dahi geri çekilmeye niyetli olmadığını bilmelerini istiyoruz” dedi.

Kammenos, Kathimerini Gazetesi’nin Muhabiri Nedos ile 8 Mayıs’ta mülakat yaptı. Kammenos Türkiye’ye meydan okumaya devam ederek, “Gavdos ve Koyun Adası gibi üzerinde Yunanlıların yaşadığı ve ekonomik hayatın olduğu 17 Yunan adası ile ilgili itirazlar saçma bir tahriktir. Türkiye’de yapılan bu saçma tahrikler, uluslararası toplumun Kürt Devleti kurulması kararına karşı propaganda amacıyla kullanılmaktadır” diye konuştu…

Yunanistan’ın esnek mukabelesini belgeleriyle ortaya koyan eski Millî Savunma Bakanlığı Genel Sekreteri emekli Kurmay Albay Ümit Yalım, tepkisini şöyle dile getiriyor;

Yunan Başbakanı ve Savunma Bakanı Türkiye’ye meydan okumaya devam ederken Başkomutan olduğunu iddia eden Tayyip Erdoğan hiçbir şey olmamış gibi işgalci Yunan Genelkurmay Başkanı ile yan yana poz veriyor. 11 Mayıs 2016’da, İstanbul’da düzenlenen 10’uncu Balkan Genelkurmay Başkanları Konferansında Erdoğan ile birlikte poz veren Yunan Genelkurmay Başkanı Oramiral Apostolakis, işgalci ve Türk düşmanı kimliği ile tanınıyor. Apostolakis, 9 Mart 2016’da Muğla’nın Ardıççık Adası’nda anma törenine katılmış, 14 Nisan 2016’da İzmir’in Koyun Adası’nda Yunan bayrağı altında poz vererek Hava Savunma Tatbikatını izlemiş ve 20 Nisan 2016’da Türk Hava Sahasında uçmuştu.

Ümit Yalım’ın YENİÇAĞ okurları için hazırladığı şu fotoğraftaki yan yana karelere ise çok dikkatli bakmanızı öneririm!..

foto-6.jpg

…’nın değerli katkılarıyla Başkanlık sistemine geçiyoruz. Cümlenin başındaki boşluğu siz doldurun!..

Posted in AHMET TAKAN YAZILARI, Politika ve Gundem, YOZLAŞMA - AHLAKSIZLIK | Leave a comment

Fuat Avni’den Erdoğan’a ilişkin yeni iddialar: Doktorlar panik halinde…

Sözcü
13.05.2016

Fuat Avni’den Erdoğan’a ilişkin yeni iddialar:
Doktorlar panik halinde…

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve AKP’yle ilgili sızdırdığı kulis bilgilerinin çoğunun gerçekleşmesi nedeniyle fenomene dönüşen Fuat Avni, Erdoğan’ın sağlık durumuna ilişkin yeni iddialarda bulundu.

F…..’in doktorları sürekli bir endişe ve panik halinde. Konuşmaya korkuyorlar. Ellerinde olsa hepsi görevi bırakacak” yazan Fuat Avni, “F…..’in Sara nöbetleri sıklaşmaya başladı. Halk içinde nöbet geçirirse, F….t hepimizi asar diye doktorların ödü kopuyor” ifadelerini kullandı.

Fuat Avni geçtiğimiz günlerde Erdoğan’ın bin odalı sarayına alınan “şok cihazları”na ilişkin de yazdı.

Posted in FUAT AVNİ | Leave a comment

AKP DÖNEMİNDE AHLAK DİBE VURDU * ENSAR VAKFI BAŞTA OLMAK ÜZERE ÇOCUKLARA VE KADINLARA TECAVÜZ HABERLERİ GELİYOR * Nizip’te anlatılanlar dehşet verici: Erkek çocuklar tecavüze uğruyor * kız çocukları satılıyor * Bakanlık da olayı biliyordu ama ilgilenmedi * AFAD’a bağlı kamp müdürü tecavüzcüyü kovmadı görev yerini değiştirdi

Nizip'te anlatılanlar dehşet verici: Erkekler tecavüze uğruyor, kız çocukları kuma veriliyor
13.05.2016
ERK ACARER – @eacarer

Nizip’te anlatılanlar dehşet verici: Erkekler tecavüze uğruyor

KAYIP ÇOCUKLAR NEREDE?

Cinsel istismara uğradıktan sonra yaşadıkları travmanın da etkisiyle kamptan kaçan çocukların nerede olduklarına dair bir bilgi ise yok. 24-25 Eylül tarihlerinde kampı terk eden üç çocuğun yaşayıp yaşamadıkları da bilinmiyor.

KIZ ÇOCUKLARI KUMA VERİLİYOR

Kampta yaşayan diğer çocuklara dair anlatılanlar da içler acısı. Küçük kızlar zorla evlendiriliyor. Suriyeli çocuklar çocuk gelin olarak yöre halkına kuma olarak veriliyor. İlçedeki Osmanlı Parkı’nda Suriyeli kadın açıkça satılıyor.

UCUZ İŞ GÜCÜ YAPILIYORLAR

Aralarında çocukların da bulunduğu binlerce kişi kamplardan alınıp, yarı fiyat yevmiyeyle çeşitli işlerde çalıştırılıyorlar. Tüm bunlar olurken Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), Avrupa Birliği ve uluslararası kuruluşlardan daha fazla para koparma amacıyla büyük çadırlarla küçük çadırları çevirdi. Üzerine AFAD yazılarak, dışarıya karşı farklı bir algı oluşturulmak istendi.

30-cocugun-istismara-ugradigi-nizip-te-anlatilanlar-dehset-verici-erkekler-tecavuze-ugruyor-kiz-cocuklari-kuma-veriliyor-137368-1.

OLAYI GİZLEYEN AFAD PARA PEŞİNDE

İlçede on ay boyunca çocuklarla ilgili durumu saklayan “her şey kontrol altında” diyen AFAD’a tepki büyük. Şikayetçi olan 8 çocuğun ailesinin şikayetlerini dikkate almayan, olayı gizlemeye çalışan AFAD, ancak gazetemizin haberi ortaya çıkarmasının ardından önceki gün davaya müdahillik için başvurdu.

VEKİLLERİ DE ENGELLEMEK İSTEDİLER

Haberimiz üzerine Nizip’e gelerek kampta incelemelerde bulunmak isteyen CHP milletvekillerine AFAD yetkilileri başta izin vermek istemedi. Yapılan itiraz ve görüşmelerin ardından heyet kampa girerken, gazeteciler alınmadı. Dokunulmazlıkları bulunan milletvekillerinin bindiği Meclis’e ait arabada bomba araması yapılması da tepki çekti. CHP’nin Göç ve Göçmen Sorunlarını İnceleme Komisyonu üyeleri Antep Milletvekili Mehmet Gökdağ, Akif Ekici, Adana Milletvekili Elif Doğan Türkmen, Ankara Milletvekili Necati Yılmaz ve Eskişehir Milletvekili Cemal Okan Yüksel gazetecilerin de kampa alınması için yoğun itirazlarda bulunsa da sonuç değişmedi. CHP’li vekiller yaptıkları açıklamada “Bize hazırlanmış çadırları gezdirmek istediler, ancak kabul etmedik” dedi.

İLÇENİN YARISI SURİYELİ

Nizip adeta bir mülteci kenti olmuş. Ülkelerindeki savaştan kaçarak ilçeye sığınmak zorunda kalan Suriyelilerin sayısının 30 bini bulduğu belirtiliyor. Bunların 10 bini ise kamplarda kalıyor. Gelenlerin bir kısmı ilçedeki sosyal ve ticari hayata adapte olmuş. Esnafın üçte biri Suriyelilerden oluşuyor. O kadar Suriyeli var ki Halep caddesi bile var.

NE OLMUŞTU?

Nizip mülteci kampında çalışan 29 yaşındaki Erdal E. adlı temizlik görevlisi, Haziran 2015’te para karşılığı 8-14 yaş arasında yaklaşık 30 çocuğa cinsel istismarda bulundu. İstismar Ağustos’ta bir çocuğun cinsel istismarı söylemesi üzerine, ailesinin aba şikâyetiyle ortaya çıktı. 2 Eylül’de gözaltına alınan Erdal E., 4 Eylül tarihinde de tutuklanarak cezaevine gönderildi.

Bakanlık da olayı biliyordu ama ilgilenmedi: 14 kameranın 14’ü de bozukmuş!
Bakanlık da olayı biliyordu ama ilgilenmedi:
14 kameranın 14’ü de bozukmuş !!!

ERK ACARER @eacarer

Nizip sığınmacı kentinde, 30 çocuğa tecavüz edilmesi, 3 çocuğun kaybolmasının ortaya çıkmasıyla başlayan mide bulandırıcı skandallar dizisi bitmek bilmiyor. 3,5 yıldır Nizip Mülteci Kampı’nda görevli olan Erdal E.’nin, olay ortaya çıktıktan sonra da kollandığı anlaşıldı.

‘Sizi yine savaşın ortasına gönderirim diye tehdit etti’
Çocuklara ise neden şimdiye kadar haber vermediniz sorusu soruldu. Çocukların bazılarının verdiği cevaplar yürek burktu. İçlerinden biri Erdal E., bize “Konuşursanız, sizi ailenizle birlikte tekrar savaşın olduğu Suriye’ye yollarım” diye tehdit etti” dedi. Bir başka çocuk ise babasının yakın zamanda kalp krizi geçirdiğini ve o üzülüp hayatı riske girmesin diye susmak zorunda kaldığını anlattı.

Nizip dosyasını ve tüm detayları inceleyen Antep Barosu avukatlarından Önder Alkurt ise yaşanan skandalları 4 ana maddede topladı:

1-AFAD’a bağlı kamp müdürü tecavüzcüyü kovmadı görev yerini değiştirdi
Antep Barosu avukatı Alkurt; olay duyulduğu gün çadırkent müdürlüğü Erdal E.’yi işten çıkarmak yerine görev yerini değiştirdiler” derken, skandalın ortaya çıkmaması için çaba harcandığını ifade etti.

2-Skandalı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı da öğrendi ilgilenmedi
Alkurt, diğer büyük skandala da şöyle değindi: “Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı olayı duymasına rağmen davaya müdahil olmadı. Bu istismar konusunda kesin çizgileri olan çocuk koruma yasasının 10. maddesine tamamen aykırı ve hukuksuz bir durum oluşturdu.

3-Olay yerindeki kameralar neden bozuktu?
Avukat Önder Alkurt, mahkemenin kamptan kamera kayıtlarını istediğine de değindi. Bu nokta ihmaldeki derinliği ya da olayı örtbas etme çabasını ortaya koydu. Alkurt konuyla ilgili edindiği bilgileri paylaştı: “Mahkeme kamera kayıtlarını istedi. Kamp toplamında 85 kamera var dendi. MOBESE yetkilileri tecavüzlerin yaşandığı noktaları gösteren, 8’i hareketli, 6’sı sabit 14 kamera olduğunu belirtti. Ne var ki bu 14 kameranın 14’nün de çalışmadığını söyledi. Bu bile ihmal ve örtbas şüphesinin varlığını gösteriyor.”
4- Tecavüzcünün AFAD’a bağlı olduğu kesin, taşeron şirketlerde çalışıyor göstermek istediler
Antep barosu Avukatı Alkurt bir başka skandala daha değinerek, olayı AFAD’dan koparmak istediler diyor: “Mahkeme, ‘Bu şahıs nerede çalışıyor’ diye sordu. Buna cevaben iki taşeron firma gösterdiler. Ancak bu firmalar kişinin bizimle ilgisi yok deyip, AFAD’a bağlı çalıştığını beyan ettiler.

‘Tüm sorumlular hesap vermeli’
Dosyayı detaylı olarak inceleyen Antep Barosu Avukatı Önder Alkurt, skandalları özetliyor: “şahsın görevden alınmayıp yerinin değiştirilmesi kampın sorumluluğunda olan bir suç. Bakanlık duyduğu halde müdahil olmuyor. AFAD şahsı olay duyulduktan sonra kabul etmemeye çalışıyor. Bunların tümü hukuki birer zafiyet! İlk etapta Çocuk Koruma Kanunu’nun 10. Maddesi uyarınca sosyal ve psikolojik alandaki mekanizmaların çalıştırılıp tedbirlerin alınması gerekiyordu. Hiçbiri yapılmamış. Bu konudaki tüm sorumlular yargı önünde hesap vermek zorunda.”

Posted in ŞERİAT - İRTİCA - KARANLIĞIN AYAK SESLERİ, YOBAZLIK - GERİCİLİK, YOZLAŞMA - AHLAKSIZLIK | Leave a comment

YILDIZLI YAZILAR * Ha Cinci Hoca! Ha TOBB Başkanı! * Burjuvalar (bugünün iş adamları, holding başkanları, şirket sahipleri, banka patronları, sanayiciler, tüccarlar) tarih sahnesine; özgürlük ve eşitlik isteyerek çıktılar. Dinin gücü, kralın, hünkarın, padişahın gücü ile bir olup kişiyi ezmesin diyenlerin (cumhuriyetçiler ve ulusalcılar) yanında durdular. Laiklik istediler. Hukuk devleti istediler

sozcu.com.tr

Necati Doğru
13.05.2016

Ha Cinci Hoca! Ha TOBB Başkanı!

Bırakınız yapsınlar.
Bırakanız geçsinler.
Laissez-faire.
Laissez-passer.
250-300 yıl önceydi.
Tarih böyle işledi.
Bugünlere gelindi.
Yıl oldu, ekonomi canlandı.
İşçi sayısını artırdılar.
Kârlarını yükselttiler.
Yıl oldu, ekonomi krize girdi.
Önce işçileri işten attılar.
Battılar, sıfırlandılar.

Politikacıya yanaşma olmadılar. Başbakana biat etmediler. Cumhurbaşkanın iki dudağı arasına esir düşmediler. Bakanlar namaza gidiyor diye umreye hacca koşuşturmadılar.

ABD, İngiltere.
Japonya, Almanya.
Yüzlerce örnek var.

Sadece bir örnek: İtalya 16 yıl güçlü iktidar görmedi, koalisyonlarla yönetildi. Bu 16 yıl içinde İtalya, her yıl yüzde 6 ekonomik büyüme yakaladı. İtalyan işadamları, siyasetçiye, başbakana, cumhurbaşkanına, bakanlara sırnaşmadılar, yalanmadılar.

Bizde tersi oluyor.
Türkiye yıkıcı kriz yaşıyor.
Korkunç bir işsizlik.
Talebin (satışların) düşmesi.
Maliyetlerin yükselmesi.

Bunu can evlerinden yaşayan işadamları, tek cümle edip, “durum kötü” diye toplumu uyarmıyorlar. Cumhurbaşkanı’ndan ödleri kopuyor; TOBB Başkanı’na “her bir üyeniz bir işsizi işe alsa 1.5 milyon işsiz iş bulur…” dedi. Ayakta alkışladılar. 8 yıl önce de aynı teklifi yapmıştı. Yine ayakta alkışlamışlar fakat işsizlik çığ olup büyümüştü.

Cumhurbaşkanı’nın Türkiye’yi yönettiği son 14 yıl içinde İhale Kanunu 162 defa değiştirildi. 1.5 milyon üyesi olan TOBB’un başkanı bir gün olsun sesini yükseltip, “partinize para pompalayacak yandaş iş adamı yaratmak için İhale Kanunu’nu sürekli değiştirip serbest rekabetin ve eşitliğin önünü niçin tıkıyorsunuz” demedi. Doğal gazın metre küpü dünyada 11 dolardan 6 dolara indi. Türkiye’de doğal gaza zam geldi. Dünyada petrolün varil fiyatı 140 dolardan 30 dolara indi Türkiye’de akaryakıt ürünleri hep zamlandı. Türkiye’de serbest piyasada elektriğin fiyatı yüzde 17 ucuzladı fakat iktidar elektrik fiyatına yüzde 6.8 zam yaptı. Bu hesapları en iyi TOBB başkanı bilir.

Doğal gaza niçin zam?
Petrole niçin zam?
Elektriğe niçin zam?
Bu soruları bağıramıyor.

“Tüccara doları devlet ucuza versin… Asgari ücret yükseldi, bir kısmını devlet versin… Halk çok ağır dolaylı vergi yükü altında inlesin ama işadamına vergi kolaylığı gelsin…” diye Cumhurbaşkanı etekleniyor.

Kılıçdaroğlu haklı çıkabilir.
Bu işin sonu kanlı bitebilir.

Osmanlı tarihinde padişahımız, hünkarımız Sultan İbrahim döneminde devlette lüks ve sefahat en aşırı boyutlara ulaştı. Bu devirde “samur kürk” lüksün simgesi oldu. Padişahımız İbrahim, bütün sarayları kürkle döşetmeye başladı. Dönemin zenginleri olan Yeniçeri ağaları; Bektaş Ağa, Muslihiddin Ağa, Kara Murat Ağa ve diğerleri, padişahın bu zaafından yararlandılar. Sultan İbrahim, Safranbolu’da bir şeyhin oğlu olan Cinci Hoca’nın etkisi altındaydı. Cinci Hoca, saraya kürk yetiştirmek için tüm kadılıkları 3000-4000 kuruşa satıyor, sonra aynı mansıpları (makamları) tekrar satabilmek için kadıları vaktinden önce azlediyordu. Bu sefahat ve lüks “yasaklar, yoksulluk, yolsuzluklar” sürüyordu. Sonunda Girit Savaşı’nın da yarattığı pahalılık ve yoksulluğun iyice artmasıyla isyan patladı, Cinci Hoca katledildi, mallarına el konuldu, Sultan İbrahim ile veziri azamın sonu kanlı bitti.

Ders alınsaydı.
Tarih tekerrür etmezdi.
Ha Cinci Hoca!
Ha TOBB Başkanı!
Ha Sultan İbrahim!
Ha Cumhurbaşkanı!

Posted in NECATİ DOĞRU YAZILARI, SİYASİ TARİH, YILDIZLI YAZILAR | Tagged | Leave a comment

DURUM VAZİYETİ 13.05.2016 Taraf * TUSİAD’dan LAİKLİK UYARISI ; “Laiklikten vazgeçmek çağdaşlıktan vazgeçmektir”

Posted in DURUM VAZİYETİ, Gundem, Haber, MEDYA | Leave a comment

DURUM VAZİYETİ 13.05.2016 Sözcü * Erdoğan İsrail ile kol kola

Posted in DURUM VAZİYETİ, Gundem, Haber, MEDYA, Politika ve Gundem | Leave a comment

BU YAZI ÇOCUKLARIN HAYALLERİNE DOKUNMAK İSTEYEN SEVGİ DOLU YÜREKLEREDİR * Cennete mektup

sozcu.com.tr
Yılmaz Özdil
13.05.2016

Cennete mektup

Aslında her şey “cennete yazılan mektup”la başlamıştı.

“Sevgili babacığım… Seni çok özledik. 1 mayıs işçi bayramını sensiz geçirdiğim için çok üzgünüm. Cezalarını çekecekler, içinde hiç kuşku olmasın. Oradaki bütün abi, dede ve amcaların ellerinden öpüyorum. Seni çok seviyorum. Cennette mutlu bir şekilde bizi bekle babacığım… Ben pilot olacağım, senin yüzünü kara çıkarmayacağım, söz veriyorum. Yeni köpeğim Tarçın’ı da çok seveceğini umuyorum.” 

9 yaşındaki Betül yazmıştı. Soma’da hayatını kaybeden 301 şehidimizden Ali’nin kızıydı.

Mektubunun sonuna, elele tutuşmuş dört kişilik ailesinin resmini çizmişti. Babası, annesi, kardeşi, kendisi… Hemen yanlarında bir de köpek yavrusu oturuyordu, Tarçın’dı.

Ve, cennete yazdığı bu mektubunu, çiçek bırakır gibi, babacığının mezarına bırakmıştı.

Konuşamıyorlardı, kucaklaşamıyorlardı, baba-kız öpüşüp koklaşamıyorlardı ama, aralarındaki temas hiç kopmamıştı. Ölüm onları ayıramamıştı. Bazen dualarda buluşuyorlardı, bazen rüyalarda hasret gideriyor, bazen de cennete yazılan mektuplarda sarılıyorlardı.

İşte bu mektuptan yola çıkılarak “Soma’nın Hayalleri Var” kampanyası başlatıldı. Adı üstünde, Soma şehitlerinin çocuklarıyla tek tek görüşülecek, hayalleri gerçekleştirilecekti.

Pekçok kişinin emeği vardı ama, bu kampanyayı akıl edip, hayata geçirenler, dört değerli gazeteci arkadaşım, Yücel Arı, Zeynep Gürcanlı, Aysel Alp ve Banu Şen’di.

Betül’ün hayaliyle başladılar. Pilot olmak istiyordu. Babasına söz vermişti. Peki neden pilot olmak istiyordu derseniz… “Babamın göklerde olduğunu düşünüyorum, ona daha yakın olacağım” diyordu.

Türk Hava Kurumu duyarsız kalmadı, şehit kızının hayalini görev kabul etti. 18 yaşına geldiğinde pilot olarak yetiştirilmesi için, ailesiyle ve Soma kaymakamlığıyla protokol imzalandı.

Betül ve ikiz kardeşi Furkan, Türk Hava Kurumu’nun “tanıtım yüzü” oldular. Soma’da çekimler yapıldı, kamu spotu haline getirildi, televizyonlarda yayınlandı.

İki kardeş, İzmir’deki Uzay Kampı’na götürüldüler, altı günlük yaz kampına katılıp, sertifika aldılar. Öbür arkadaşlarıyla birlikte Eskişehir’e gittiler, planöre bindiler, paraşüt eğitimi bile gördüler.

Yaşları 4 ila 16 arasındaki 400 çocukla tek tek konuşuldu. Kimisi fotoğrafçılık kursuna gitmek istiyordu, kimisi uzaktan kumandalı araba istiyordu, kimisi de Antalya’ya tatile gidip, plajda kumdan kale yapmak istiyordu. Anıtkabir’e gitmek isteyen de vardı, Kız Kulesi’ni görmek isteyen de vardı, Kapadokya’da balona binmek isteyen de… O güne kadar hiç sağlam oyuncağı olmadığı için “kırılmamış bir bebek” isteyen vardı. İtfaiyeci olmak isteyen, motosikletli polis olmak isteyen, jimnastik dersi almak isteyen, aşçılık okuluna gitmek isteyen vardı. Kimisi Galatasaraylı futbolcularla tanışmak istiyordu, kimisi Fenerbahçe’yle idmana çıkmak istiyordu. Dört yaşında ele avuca sığmayan bi bızdık vardı mesela, hayalini ömrüm boyunca unutmayacağım… “Sıkıldım buralardan, gezmek istiyorum, neresi olursa” diyordu.

Memleketin güzel insanları seferber oldu, haberi duyan, yardım istenen herkes katkı sağladı, teker teker hepsinin hayali gerçekleştirildi.

Ve şimdi sıra geldi, ilk mürüvveti görmeye…

Betül’ün ikizi Furkan sünnet oluyor.

22 mayıs pazar günü öğle namazından önce Hayber camisinde mevlid okunacak, maden şehitlerimiz için helva dağıtılacak, Furkanımız delikanlılığa adım atacak ve ardından mehter takımı gösteri yapacak.

Dünyanın en büyük ailesine çağrımdır…
Gelin hep beraber kirvesi olalım.

Adres: Atatürk mahallesi, Dr. Atıf İkiz sokak, No 31, Soma. (Furkan Yüksel, Betül Yüksel)

Kimimiz İstanbul’da Ankara’da, kimimiz ABD’de Almanya’da, kimimiz Trabzon’da Antalya’da, kimimiz İngiltere’de Fransa’da… Elbette hiçbirimiz oraya gidemeyiz ama, hepimiz orada olabiliriz.

Bisiklet, kol saati, uçurtma, forma, top, dolmakalem, kitap veya maşallahlı bir çeyrek altın… Dilerseniz bi kutu çikolata, isterseniz bi kasa kola, yaratıcılığı size kalmış, yarım elma gönül alma… Postayla kargoyla gayet kolay, bugün gönder, yarın Soma’da.

Bisikletin saatin fazlası için sakın dert etmeyin, fazlasını dağıtmak için yeteri kadar arkadaşı var Furkan’ın.

Hediye paketlerken Betülcüğümü unutmayın.
O da ailemizin ferdidir, Tarçın’ı da unutmayın.

Şehit evlatları, kutsal emanettir.
Cennete yazılan mektupta yerinizi alın.

Posted in HAYATIN İÇİNDEN, Madencilik ve Yeralti Kaynaklari | Leave a comment