ÜLKELER “DEMOKRASİ İLE” NASIL İŞGAL EDİLİYOR Bölüm 2/3 * SESSİZ SAVAŞ * ABD VE AVRUPA SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİNİ (NGO)  KULLANARAK BAĞIMSIZ ÜLKELERİ  NASIL YÖNETİYOR

Değerli okur,
Birinci bölümünü paylaşmış olduğum bu siyasi kültür, bilgi yazı dizisinin 2 ve 3. bölümlerini aşağıda okumanıza sunuyorum. Ülkemizin 2002 yılından bu yana ABD/İsrail tarafından iktidara getirilmiş olan AKP’nin yönetimi süresince ülkemizde başlayan kaosun nasıl planlı ve programlı ve sistematik olarak oluşturulduğunu, Türkiye’nin her yönüyle nasıl çökertildiğini, fakirleştirildiğini, zayıflatıldığını ve yoksullaştırılarak bir peyk ülke haline evrildiğinin perde arkasını bu önemli yazı dizisinin içinde bulacaksınız.
Bu yazıyı bir İŞARET ve UYANDIRMA FİŞEĞİ olarak okumanıza ve bu kitabı kaleme almış olan değerli emekli Kur.Albay Dr. Ali Nazmi Çora’ya teşekkürlerimi sunuyorum.
Naci Kaptan / 10 Ocak 2022
Yazan Dr. Ali Nazmi Çora
Özet  Naci Kaptan / 10 Ocak 2022 – Güncellendi 03 Ağustos 2023

BÖLÜM I                              https://nacikaptan.com/?p=96088
BÖLÜM II*III                      https://nacikaptan.com/?p=96139
BÖLÜM IV*V                       https://nacikaptan.com/?p=96215
BÖLÜM VI*VII                    https://nacikaptan.com/?p=96422
BÖLÜM VIII*IX*X             https://nacikaptan.com/?p=96575
BÖLÜM XI*XII*XIII          https://nacikaptan.com/?p=96984

BÖLÜM II
AB-D’NİN İSTEKLERİNE KARŞI GELEBİLECEK
HER KESİM  SUSTURULDU VE KORKUTULDU.

Kuvvetler ayrılığı esas olan bir sistemde, yargının bağımsız olduğu bir demokraside bir hükümet başkanı, Ben baş savcıyım deyip direktif verirken “BAĞIMSIZ YARGI!”’nın  sayın yargı mensupları bu sözü sessizce kabulleniyordu. Bu dava ile bağımsız yargıya ve adalete olan güven tamamen yitirildi. Egemen güçlerin istediği de bu değil miydi zaten?
Tarihi süreç elbet işleyecek ve Delil klasörleri ile sayfa sayısı 1 milyonu aşan bu iddianameler ve bu dava, Türkiye’de gerçek demokrasinin var olduğu bir gün, Hukuk fakültelerinde ibret alınacak bir ders olarak okutulacak.
Zira hem soruşturmanın yürütülmesinde hukuku çiğnemek vukuat-ı adiyeden sayılmıştır; hem de içerik bakımından iddianame AB-D’ye ruhunu satmış yandaş medyanın bu konuda yazdıklarına, görülmemiş bir acıklı-güldürünün mantığına oturtulmuş, daha dava başlarken iflas etmişti…
Ülkede kutuplar sayıca artırılırken, inanç ve köken ayrılıkla­rı öne çıkarılıyor ve çatışmalar keskinleştiriliyor. Bu durumdan yarar umanlar, Türkiye’nin bir avuç militarist güç tarafından yönetildiğini yayıyorlar, özellikle yurtdışında iş, askersel yöne tim tanımını da aşı­yor ve “laik cunta” deniliyor.
Söz konusu örümcek ağının ilmiklerinde, şu ya da bu niyetle yer almış olanlar bu ağı örenlerin kimliğinden de, amaçlarının tümünden de bilgili olmayabilirler.
“Sivil” etiketi takınan, “saydamlığı” olmazsa olmaz ilke olarak savunan örgütler, yabancı ilişkilerini, özellikle “hibe” adı al­tında aldıkları parasal desteği çevrelerine topladıkları kişilerden ve top­lumdan saklamaktadırlar.
Bu kitapta; Gençleri bu ilişkiler üstüne bilgilendirmenin önemli bir görev olduğu düşüncesiyle hareket edilmiş; günümüzde moda olan Amerikan usulü sözde akademik bir dille “sistematik” yazma yerine okurun kendi yorumunu yapmasına ve gerekli sonuçlar çıkarmasına yardımcı olmak amaçlanarak, medyatik eksik bilgilendirmenin yarattığı boşluğun dol­durulmasına özen gösterilmiştir.
Toplumsal yaşamımızın; yabancı güçler he­sabına düzenlenmesine ve toplumun gözünün boyanmasına karşı bir uyanış sağlamak, hepimizin İnsanlık ve Vatanseverlik görevidir.

BAĞIMSIZ MİLLİ BİR DEVLETİ STÖ (SİVİL TOPLUM  ÖRGÜTLERİ)  (NON GOVERNMENTAL ORGANISATIONS) İLE NASIL ELE GEÇİRİRSİNİZ.
Aslında eğer hedef ülkede bulunan ismine STÖ (Sivil toplum örgütleri) denen çeşitli derneklere, vakıflara, sendikalara, stratejik araştırma kuruluşlarına, anket kuruluşlarına çeşitli meslek birliklerine ve bunlar gibi kuruluşlara ve örgütlere güya insani yardım veya kuruluşun faaliyetlerine amaçlı yardım yaparak satın aldıysanız ve kendi çıkarlarınıza uygun yönlendiriyorsanız, siz artık o ülkeyi ele geçirmişsinizdir. Hayırlı olsun!
Ne CIA’e ne diğer istihbarat teşkillerine nede casuslara ve diğer istihbarat birim ve yer altı kuruluşlarına  ihtiyacınız vardır. Sonra medyayı’da satın alarak açıkça herkesin gözlerinin içine baka baka, rezilce planınızı uygulamaya koyarsınız.
Ben size 20 altın kural ile yapacağınız aşamaları sonraki sayfalarda anlatacağım, siz de bana bunların hangi ülkede ve şu anda hangi seviyede uygulandığını söyleyeceksiniz?
Hangi ülke? Buldunuz mu? Tebrikler. Evet doğru aynen düşündüğünüz o ülke!
Ey okuyucu, Bağımsız milli bir devleti, STÖ (Sivil Toplum Örgütleri) ile ele geçirmek ister misiniz? Ne! Çok mu ilginizi çekti. Olur hemen senaryoya başlayabiliriz. Aslında çok kolay, biraz pahalıya mal olur ama olsun! Sizde para çok, o ülkede de satın alınmaya hazır insan bol. Harcadığınız  Para “Global dünya amacınız için” feda olsun. Gelsin köle ülkeler.
Değerli Okuyucum, beyninizin unutma imkanı olmayan bir bölümüne, Yabancı Güçlerin esas Amacı’nın, kendilerine hizmet eden, Yasal görünümlü sivil toplum (STÖ) örgütlenmesiyle, hedef ülkenin yönetimini ve tüm varlıklarını ele geçirmek olduğu gerçeğini lütfen yerleştiriniz.
Hepiniz biliyorsunuz! AB-D, Demokratikleşmenin önündeki engellerin kaldırılması ya da “demokrasiye geçiş” misyonu diyerek; milli orduların kimliğinin yok edilmesi ve bağımsız devlet egemenliğini koruma kararlılığının kırılması ve devlet merkezlerinin zayıflatılması yoluna gidiyor.
Bu işlem için Dünya çapında, kendine yandaş Sivil Toplum Örgütlerinden (STÖ-NGO) dan, Sivil Toplum Örgütlerine, vakıftan vakıfa yatırım yapıyor.

BÖLÜM III
SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİ (STÖ)-(NGO) İLE MİLLİ, BAĞIMSIZ, DEMOKRATİK BİR ÜLKEYİ ELE GEÇİRMENİN  20 ALTIN KURALI
Bakalım sizin için neler yapabiliriz!! Hadi başlayalım…..
AB-D olarak, beyin yıkama, beyne yeni algılama simgelerini yerleştirme, ör­gütleme, kimlik oluşturma ve eyleme geçirme sürecini 20 (yazı ile yirmi) temel kuralla gerçekleştiriyoruz.
Aslında bu kurallara hepsine sizler aşinasınız, biliyorsunuz ve bunları ruhunuzda hissediyorsunuz ama isimlendiremiyorsunuz. Bizim de amacımız bu, sizi yavaş yavaş hissettirmeden zehirlemek.  Gelin şimdi bunları teker teker  görelim:
KURAL-1
Kamuoyu oluşturacakları-beyin yıkayıcılarını yani aydınları (Ben onlara sözde aydın diyorum ama-olsun işimize yararlar), ya­zarları, bilim adamlarını yurt içinde ve Tercihan onların ağızlarının suyunu akıtacak yurt dışı ülkelerde, onların masraflarını  karşı­layarak, konferanslara seminerlere toplantılara çağırın.
Onların, konferans örgütleyicileriyle, yayın yönetmenleriyle, yayıncılarla, veri tabanı yöneticileriyle, web sitesi ustalarıyla, para toplama uzmanlarıyla, iletişimcilerle ve medya ilişkileri uzmanla­rıyla buluşturun ve onlardan eğitim almalarını sağlayın, tabii sizin istediğiniz yönde.
Bunlarla doğrudan ilişki kuran, ilgili ülke hakkında bilgi almak çeşitli şahıslar ve örgütler yardımı ile “düşünce” ve “örgütlenme” özgür­lüğü diyerek beyinleri yıkayın ve yeniden yapılanma düşüncesini benimseterek onların kendi menfaatlerimiz yönünde çalışmaya hazırlayın, gerekirse satın alın.
Göreceksiniz kolaylıkla ruhlarını, inançlarını size satacaklardır. Hem de yok pahasına. Sonra onları kullanın. Sakın Acımayın bir kere ülkelerine ihanet ettiler mi gerisi çorap söküğü gibi gelir. Onlar artık sizin uşaklarınızdır.

KURAL-2
Alt örgütler yoksa, hemen Helsinki Nihai Senedi kapsamında Helsinki Yurttaşlar ve Ortak Zemin Merkezlerini örgütleyin ve koşullar olgunlaştıkça, uzaktan yönlen dirilebilecek bir ilişkiler ağı teşkil ederek, insan hakları dernekleri ve benzeri örgütlenmeleri kurun veya kurdurtun. Farketmez zaten onlar sizin borazanınızı çalacaktır. Hem de seve seve, bağıra bağıra.

KURAL-3
Amerikalıların “manufacturing public perception” dedik leri “Hedef devlet kamu-oyunun algılama ve anlayışının sizin istediğiniz gibi şekillendirilmesi” halkın beyninin yıkanması ve robotlaştırılması” sürecini başlatın.  Halkın beyninin yıkanması ve robotlaştırılması sonucunda o ülke insanlarının, aslında kendilerine benimsetilmiş olan düşünceleri ya da eylem planlarını, bizzat kendi kurumlarının, kendi beyinlerinin ürünüymüş gibi algılayıp, eyleme geçmelerini sağlayın.
Böylece sizin fikirlerinizi kendi fikirleri saysınlar ve onları sizin adınıza safça savunsunlar. Liberal demokrasi ve çoğulculuk denen şey so­nuçta bu amaçlarınız  için bir araç, “Özgür seçimler” demek gerçekte bizim destelediğimiz adaylara gizliden para ödeyerek müdahale etmemiz demektir. “Hür sendikalar” demek, bizim kendimize bağlı sendikalar kurma hürriyetimiz demektir.
“Basın özgürlüğü” demek bizim hazırladığımız materyalleri kendisi yaz­mış gibi yayınlayan gazetecilere ödeme yapma özgürlüğümüz demektir. Seçilmiş bir hükümet AB-D’nin iktisadi ve siyasal çalışmalarını tehdit etmeye başlarsa görevden uzaklaştırın “Sos­yal ve ekonomik adalet” halkla ilişkilerde hoş kavramlardır, hepsi o kadar.

KURAL-4
Propaganda silahını (Radyo, gazete, dergi, televizyon, video yayını internet bombardımanı) devreye sokun.
Hedef ülkedeki medya kuruluşlarını satın alın, ortak olun, beraber ortak yayın yapmaya ikna edin, yöneticilerini satın alın.
Rüşvet niyetine ilan vs. gibi menfaatlerler sağlayın. Masum !!! Araştırma ve geliştirme yardımları yapın, gerekirse bu yardımları yüklüce yapın.
İnanın değer. Merak etmeyin kesinlikle başarılı olacaksınız. Bu sektör de o kadar aç gözlü insan vardır ki menfaatleri için analarını bile satarlar.
Bilimsel ve magazinsel içerikli, in­san hakları ilkeleri üstüne sürdürülen yayınları yoğunlaştırın. İn­san hakları ihlallerinin yaratılmasıyla sürecin hızlandırın.
O ülkenin, (gerçek olmadığı halde) tüm dünyada insan hakları ihlalleri yapıyor diye yargısız infazını yapın.  O ülke insanlarında suçluluk duygusunu yaratarak Aşağılık kompleksini yerleştirin.
Aşağılayın, tekrar tekrar aşağılayın, öylesine yerlerde süründürün ki sizi efendi olarak bilsin. Sizden gelen her şeyin doğru olduğuna inansın. Kraldan ziyade kralcı olsun. Size tapsın.
Sizin kurduğunuz Birliğe girebilmek için Tarihini, Geçmişini, Örf ve adetlerini yok saysın, sırf size hoş görünmek için milli menfaatlerini unutsun. Milli hislerini vatan sevgisini, bayrak sevgisini unutsun.
Hedef ülke vatandaşlarının Kendilerine olan güvenlerini yok ettiniz mi artık sizin oyuncağınız olmuştur o ülke.
Buyrun, artık oyuncağınızla istediğiniz biçimde, arzu ettiğiniz biçimde doya doya oynayın. Sonunda hissiz, tepkisiz  zavallı bir oyuncaktır o. İster sevin ister kırın.

KURAL-5
Casuslar yerine medya muhabirleriyle yerinden bilgi elde etmek için yaygın bir yayıncı eğitim programı gerçekleştirin, o ülke gazetelerinin TV’lerin ve diğer medya propaganda silahlarını acımasızca kullanın. Öğrenmek istediğiniz her şeyi muhabirler! vasıtasıyla öğrenebilirsiniz, üstelik bu  istihbarat çok ucuz ve yasal…Yeme de yanın da yat.

KURAL-6
Bilimsel ve toplumsal konferansları çoğaltın. Sizin yandaşlarınız-kuklalarınız yönetiminde yani sizin kontrolünüzde olacak şekilde  Bolca yerel dernek, vakıf ve “think tank” derneklerinin kurdurun. Onların kamuoyuna mal edilmesi için bolca reklam yaptırın medyada boy göstermelerini sağlayın ki inandırıcı olsunlar.
Bu derneklere sizin istediğiniz ortamı yaratması, ortalığı sizin menfaatlerinize elverişli hale getirmeleri için   görevler, talimatlar verin. Doğal olarak arada sırada bonus niyetine parada verin ki iyice köpekleşsinler.

KURAL-7
İşadamları derneklerinin, sendikaların kurulması, var olanların içi­ne bilim danışmanlarıyla sızılması için elinizden geleni yapın.
Siyasi partilere eğitim programla­rıyla, particilik dersleriyle yaklaşarak kadroları yönlendirin. Genç­liği “düşünce özgürlüğü” ve “siyasi katılımcılık” propagandasıyla ör­gütleyin, sonra hızla etnik ayrımcılığın normal olduğu propagandasını yaparak o ülke halkını birbirine düşman, birbirine güvenmeyen parçalara ayırın.
Bu grupları da kendi içerisinde bölerek iç çatışmaları artırın ve o ülkeye kaos getirin ve bu kaosu sadece sizin çözebileceğinize onları inandırın. Buna karşı çıkanları ırkçı damgasıyla sindirin.
Medyada yargısız infazlarda bulunun ve o ülkede Adalete olan inancı olabildiğine azaltın. İnsanlar artık Yargıya Güvenlik Güçlerine itimat etmesin. Sadece STÖ’lere inansın. Operasyon tamam beyler…..

KURAL-8
Gizli ve yarı gizli istihbarat çalışmalarını azaltın, buna karşılık medya muhabir ağıyla  açık ve  yaygın  istihbarat toplanması, olanaklıysa AB-D televizyonlarının yerli şubeleriyle yayına geçil­mesi, eksik yanlış bilgilendir meyle kitlelerin yönlendirilmesi, eğitim-konferans-gezi düzenleyerek yerel medya ile kalıcı bağlar oluşturun.
Gerektiğinde para ile medyayı satın alın ve haince ve o ülke aleyhine taraflı yayınlar yaptırın. Merak etmeyin çok ama çok kolay olacak. O kadar çok örnek yaşandı ki!
Psikolojik harp deyimi ile Gri propaganda, halk deyimi ile çamur at izi kalır deyimi ile faaliyetlerde bulunarak ülkesine sahip çıkmaya çalışan milliyetçi, bu vatanı canından çok seven kuruluşları, şahısları sürekli töhmet altında tutarak onların etkin bir mücadele vermesini önleyin.
Menfaatlerinize zarar veriyorsa ve tüm çabalarına rağmen susturulamıyorsa hiç acımadan, pervasızca o vatanseverleri yok edin, öldürün. Sonrada onları unutturun. Medya sizin oyuncağınız. Ancak sizin istediğinizi yazılır, istemediğiniz ise asla yazılamaz. Parayı veren düdüğü çalar değil mi dostlarım.

KURAL-9
Etnik ayrılıkları güçlendirmek üzere kültür ayrımcılığı programlarına başlayarak yerel toplantılardan uluslararası toplantılara adam taşıyın.
Ulusal-bölgesel tarihin bütünleştirici özelliklerinin yok edilerek, yerel tarih, yerel kültür araştırması adı altında ayrımcı ve birbirine düşman kindar kültürler yaratın. Ajitasyonlar ile aradaki kin ve nefreti arttırın.
Karşı çıkanları milliyetçi, kafatasçı veya ırkçı diye damgalanması için yardakçı dernek ve vakıfları, satın alınmış medyayı kullanın. Onları susturun. Öyle ki ben bir Türk milliyetçisiyim “Ne mutlu Türküm” demekten bile utansınlar ve korksunlar.

KURAL-10
Yanlış ve eksik bilgilendirme: Psikolojik Harp’in bütün imkanlarını kullanarak, kitlelerin akıl denetimlerini ele geçirmek üzere yoğun propaganda ve yanlış bilgilendirmeyle tarihsel devlet kurumlarını ve etnik sürtüşmeleri önleyen geleneksel kurum­ları yıpratın.
Toplumsal kimliği karıştırmak için tarihsel ve toplumsal gelişim gerçeklerini tahrif ederek, yalan haberler yaratın ve yeni kimlikli topluluklar oluşturarak, bunlar arasında çatışmalar yaratın, Halkı tamamen pasifize ederek,  suskun bir sürüye döndürün.

KURAL-11
Yolsuzluk kampanyaları: “Yerinden yönetim” taleplerini yükselte­rek devletin egemenliğini zayıflatın. Yolsuzluk olaylarını abarta­rak topluma aşağılık duygusunu yerleştirin. Halkı çaresizliğe itin.
Halkı bilinçsizce AB-D üstünlüğüne şartlandırın, beynini yıkayarak robotlaştırın ve “AB-D söylüyorsa doğrudur” “Onlar bizden akıllıdır” moduna geçirin.

KURAL-12
Ekonomik ortamı denetleme: Borç ekonomisinde dalgalanmalar yaratmak üzere, para piyasalarını dışardan gelen uluslararası vur-kaç tefecilerine sonuna dek açılması için çalışın  ve bunun sanki başarılı bir şeymiş gibi
satılmış köşe yazarlarına ve sözde ekonomistlere medyada ve basında imkan yaratarak yoğun propaganda ile pompalayın. Ta ki o ülkenin ekonomisi batana kadar.
Gerekirse Dünya bankasından IMF den uzmanlarla yol gösterin, tabii kendi menfaatlerinize uygun sizin adamlarınıza emanet edilmesi için  propaganda yapın ve sanki bu çok güzel bir şeymiş gibi allayıp pullayın ki yutulması kolay olsun.

KURAL-13
Merkezi devlete güvensizlik yaratma: Kritik dönemlerde iktisadi bunalım yaratılmasıyla umutsuzluğa düşürülen yerel sanayicilerle ve üreticilerle konferans, sempozyum adı altında doğrudan ilişkiye geçi­lerek, devlet merkezine karşı güvensizlik aşılayın.
Yerel belediye başkanlarının devlete, hükümete kafa tutması, savaş açması ve devlete kafa tutan bu yerel etnik yöneticilerin AB-D tarafından desteklenerek devletin zavallı haline getirilmesi ve halkın devletine olan itimadının yok edilmesi için elinizden geleni yapın.

KURAL-14
İş adamlarını örgütleme: Yerel işadamı örgütlerinin ve ilişki büro­larının kurulması; başına buyruk, devlet denetiminden giderek uzak­laşan ‘serbest ekonomi’ ve ‘serbest pazar’ düzeninin kabul ettirilmesi, böylece size göbekten bağlı bir dizi şirket örgüt ve dernekler yaratılmasını sağlayın

KURAL-15
Ulusal sanayinin yıkımı: Ulusal ekonominin çökertilmesi için, ulusal sanayileşmenin ve enerji kaynaklarının yıkıma uğratılması için toplum ile devlet arasında çatışmayı da içerecek biçimde çevreci akımları, örgütleri destekleyin. Ve böylece ulusal madenciliğin, doğal yakıt üretim kaynakları işletmeciliğini, ulusal egemenlik alanının dışına çıkartın.
Ne kadar ulusal zenginlik, stratejik kuruluş varsa hepsinin yabancılara satılarak ülke insanlarını kendi ülkesinde ikinci sınıf müstemleke halkı haline getirmesi için elinizden geleni yapın.
Ve bunu yaparken yoğun propoganda ile halkı sanki bu olay güzelmiş gibi kandırmak ve robotlaştırmak, oldu bittiyi sakinlikle kabul etmesini sağlamak için elinizdeki tüm imkanları kullanın.
Toplumun tarihten kalma bağımsızlık ve onur simgesi özelliklerini silikleştirerek, güdülebilir sömürge bir topluluğuna dönüştürmek hedefiniz olmalı.

KURAL-16
Orduları ulusal savunma kimliğinden koparma: Güvenlik güçleri­nin ulusal yapıların korunmasına yönelik müdahalelerini önlenmek için, profesyonelleştirmesi için uğraş verin.
Devlet egemenliğine sahip çıkmaya çalışan orduları geriletmek için, kışkırtmalara başvurularak, ordu yönetimle­rinin günlük siyasete çekilmesi, ordu içinde politik tartışma, ordu ile halk arasında cepheleşme yaratılmasını sağlayın.

KURAL-17
İnanmış örgüt liderlerinin yetiştirilmesi: Liderlik programlarıyla, güdümlü yeni dünya düzenine tapan, ultra-liberal önderlerin üretil­mesi ve yeni partiler kurulması, var olanlara yeni liderler yerleştirilme­si
Parti programlarını rejimle hesaplaşmaya yönelik, birer kışkırtma programına dönüştürün, İleride bunlara önemli görevler vererek ödüllendirme hatta milletvekili, başbakan, Cumhurbaşkanı olabilmeleri için maddi ve manevi zemin yaratın.
Bunların üzerinden o ülkeyi iliklerine kadar sömürün. Sömürülecek birşey kalmayınca yok edin gitsin.

KURAL-l8
Ulusal bunalımlar yaratılması: Ülkede sık sık ekonomik dalgalanma yaratılarak bunalım aralarının azaltılması.
Ulusal devlet merkezinin elindeki en önemli güç olan para kaynaklarını, bankaların, devlet şirketlerinin kapatılarak, yabancı şirket egemenliğine geçirilmesini sağlayın.
Böylece hedef devletin kendi yöneticileri tarafından  değil dolaylı ve etkin şekilde fiilen AB-D yöneticiler tarafından tarafından yönetilmesini sağlayın.

KURAL-19
Ulusal üretim birimlerinin ele geçirilmesi: Yaratılan ekonomik buna­lımlar sonucunda, ağır sanayi işletmeleri nin, enerji ve iletişim kurum­larının ‘özelleştirme’ adı altında yabancı şirketlere yok pahasına dev­redilmesi; bağımsızlığı pekiştirecek büyük projelerin önlenmesi.
Böylece devletin tüm güçlerinin yabancılar tarafından yönetilerek o ülke vatandaşlarının ikinci sınıf sömürge halkı haline getirilmesini temin edin. Bırakın zavallılar sizin için çalışsınlar.

KURAL-20
Yaygın bir barış atağı görüntüsü altında, tarihsel gerçekleri unutturup hedef ülkeyi var eden tarihi tersine döndürün.
Bölgesel çatış­maları da kullanarak, ırk ayrımcılığı geliştirilirken, tehdit değerlen­dirmelerini şaşırtmak üzere; komşu ülkeler arasındaki ayrılıkları derinleştirecek özel operasyonlar, ajitasyonlar düzenleyin.
Eğer bu kuralları doğru uygularsanız; Hedef ülke, Top tüfek kullanmadan, insani amaçlarla, demokrasi getirmek adına tarafınızdan zaptedilmiştir.
Tekrar hayırlı olsun. Ucuz, etkili, kan dökülmeden demokrasi adına. Güle güle kullanın ve bu iyiliğimi de hiç unutmayın.
Ele geçirdiğiniz bu Hedef ülkede, yıllardır barış içinde yaşayan toplumlar, inanılmaz bir hızla önce ayrışır, sonra da çatışır.
Sonuç, ekonomisi yabancıların eline geçmiş, zayıflamış merkezi egemenliğiyle dış politikada bağımsız karar vere­bilme yetkinliğini yitirmiş, yabancıların dayattığı kararlara mahkûm olmuş bir devlet ve tarihsel-kültürel kimliğini yitirmiş Batı’nın alt de­receli bir hizmetkarına dönüşmüş bir halk topluluğu oluşur.
Artık o ülkenin insanları farkında olmadan bilinçli bir programla AB-D’nin ikinci sınıf hizmetkarları haline gelmiştir.
Halk uyandığında iş işten çoktan geçmiştir. Ta ki bu durum Atatürk gibi milli bir liderin, sistemi halk yararına değiştirme sine kadar devam eder…Sonra…..çark gene döner ….AB-D tarafından yukarıdaki 20 kural gene uygulamaya konur… Ve tekrar yeni bir Atatürk gibi milli bir lider beklenir……. Fasit daire döner durur. Ta ki halk uyanıp hainleri kendi çukurunda boğuncaya kadar. Sonunda boğar da….Atalarımız ne demiş “Keser döner, sap  döner, gün gelir hesap döner.”
Yoksa geri kalan; geçiş döneminde yükselen kanlı çatış malarla, gelecekte barış ve dayanışma içinde yaşama istekleri köreltilmiş, yabancı devletin gü­dümündeki sözde “sivil” örgütlerin, seçkin derebeylerin yönetiminde bir ülkeden “coğrafya”ya devrilmektir
Ve geride kalan, Batı kartelleri­nin eline geçmiş, enerji kaynakları, her türden iç korunması kaldırıla­rak açık pazarlaştırılmış ve güvenliği Batı’nın ordularına terk edilmiş yeni tür bir kolonidir.

Yazan Dr. Ali Nazmi Çora
Özet; Naci Kaptan * Bölüm III sonu / Devam edecek
This entry was posted in ABD - AB - EMPERYALIZM, BOP, DIŞ POLİTİKA, İSTİHBARAT KURUMLARI, KAPİTALİZM - LİBERALİZM. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *