Amirallere karşı vatan savaşı!

HabereYorum

EMEKLİ AMİRALLER BU ÜLKEYE DEĞERLİ HİZMETLERDE BULUNMUŞTUR

Kahvede, berberde,  yolda, yolculukta insanlar ülkenin durumu hakkında konuşurlar. Bu duyarlı yurttaş olmanın gereğidir. Bir ülkenin insanları, yönetenlere oy verdiğinden, vergi ödediğinden YURTTAŞ OLMANIN gereği siyasetçileri eleştirmeleri en doğal haklarıdır.

Bu nedenlerle ve de özellikle ülkeye yüksek makamlarda hizmet eden yurttaşlar emekli de olsa doğal olarak eleştiri hakkı vardır ve ülkeye verdikleri hizmetler nedeniyle yol göstermeleri son derece önemli ve değerlidir ve hatta bu bilge insanlar için bir görevdir. Akil ve bilge devlet yöneticilerinin bu uyarıları önemseyerek kulak vermeleri ve haklı olanlar için de gereğini yapmaları aklın yoludur.

AKP döneminde bu sistem tersine işliyor. Haksız bir şekilde soruşturulan amiraller ülkemize büyük hizmetler vermiştir. Birçok kademelerden geçerek liyakat sahibi olmuş, bilge, iyi eğitimli, bir kaç dil bilen, kültürlü, aydın, Kemalist subaylardır. Denizlerde bayrak gezdirmiştir ve Türkiye’nin hükümranlık haklarını Mavi Vatan’da korumuşlardır.  Dünyanın seçkin denizcileridir.

Bu kadrolar, siyasetçiler gibi akçalı işlere karışmazlar. İhalelerle ilgileri birkaç makamda görevleri içinde olabilir fakat ülkenin menfaati nerede ise tercihleri odur. Matruşka ihale yapmazlar. İhale şartlarını adamına göre belirlemezler ve yolsuzluk yapmazlar. Kumanda ettikleri gemilerin, birliklerin haklarını yemezler. Devlet hazinesini soymaya teşebbüs etmezler, bırakın bunu düşünmeyi, akıllarından bile geçirmezler. Onurları her şeyin üzerindedir. gerektiğinde aldıkları maaştan ihtiyaç sahibi olan astlarına yardımcı olurlar.  Gittikleri seçkin toplantılarda kültür ve çağdaşlıklarıyla saygı görürler. Yani bu değerli amiraller iktidardaki günümüz siyasetçilerinden çok farklıdırlar.

Erdoğan iktidarı eleştiriden hoşlanmaz, Kemalist ve aydın subaylara karşıdır. Bu nedenle Bir süredir Kemalist kadrolar TSK ve kamudan tasfiye ediliyor. Amirallerin Montrö’yü ve TSK içinde laikliği korumak adına yaptıkları açıklama son derece açıktır ve her yurtseverin altına imza koyacağı bir açıklamadır. Aslında bu konuda emekli parlamenterler ve emekli diplomatlar da benzer açıklamalar yapmışlar fakat amirallere gösterilen anlaşılmaz tepkiyi görmemişlerdir. Özellikle “Deniz Hukuku”  konusunda üst bilgiye sahip amirallerin ulusal bir konuda yaptıkları açıklamalar gerekli ve önemlidir. Bu açıklama içinden bir SUÇ unsuru çıkartmaya çalışmak ise akıl alır gibi değildir. Mantığa sığmadığı gibi hukuka da sığmaz.

Çağdaş bir ülkede akil yöneticiler MONTRÖ/DENİZ HUKUKU/İSTANBUL KANALI projesi için bu bildiriyi imzalayan emekli amiraller, diplomatlar ve parlamenterleden oluşan bir çalışma grubu kurarak var olan bilgi ve birikimlerden yararlanma yoluna giderdi.

AKP sistemi toplumun SUSMASINI istiyor ama toplum var olduğu söylenen DEMOKRASİ içinde konuşmalı ve hem bireysel hem de toplum olarak Ülkemizin menfaatini korumaya çalışmamız gerektir.

Naci Kaptan / 21.06.2021


Amirallere karşı vatan savaşı!

Mehmet Ali Güller – 21 Haziran 2021 Pazartesi


Partisinin Antalya il teşkilatı toplantısında konuşan Erdoğan, 4 Nisan 2021’de kamuoyunu Montrö Sözleşmesi konusunda bilgilendiren 104 emekli amirali yeniden hedef aldı: “Gece yarısı bildirilerinden terör saldırılarına, suç örgütleri mensuplarından provokatif eylemlere kadar bulabildikleri her aracı kullandılar. İşte 100’e yakın emekli amiralin şu anda hesapları soruluyor, devam ediyoruz, sorulacak. Sen emekli olmuşsun, senin bu milletle, bu devletle ne işin var? İşine bak.” (tccs.gov.tr ;19.6.2021).

EMEKLİLER 15 TEMMUZ’DA DARBECİLERE KARŞI ÇATIŞTI

1. Bir cumhurbaşkanının, kamuoyunu bilgilendiren amirallerin bildirisi ile mafya ve terör eylemlerini aynı senaryonun parçası olarak nitelemesi, ülke adına vahimdir. Fakat şaşırtmamaktadır. AKP-FETÖ ortaklığında yapılan kumpaslarda PKK tanık, TSK sanıktı!

2. “Emekli olmuşsun, senin bu milletle, bu devletle ne işin var” cümlesi, Erdoğan için iki kere anlamsızdır. Birincisi, kendisi de emeklidir. İkincisi emekli askerlerden SADAT’çı Adnan Tanrıverdi, daha düne kadar başdanışmanıydı. Tanrıverdi “mehdi gelecek” sözlerinin kamuoyunda doğurduğu tepki nedeniyle istifa etmek zorunda kalmıştı.

3. Öte yandan emekliler de bu milletin bir parçasıdır; üstelik birikmiş emekleri nedeniyle bu milletin en değerli parçalarındandır. Milletin parçasına, “milletle ne işin var” demek mantığa aykırıdır. Dahası emeklilere “işi bitmiş” muamelesi anlamına gelir ki gayri insanidir.

4. Ayrıca unutulmasın: 15 Temmuz gecesi Erdoğan’ın bakanları el ayak çekmişken, emekli askerler sokaklara çıkıp beylik tabancalarıyla darbecilere karşı çatıştılar, vuruldular ve darbe bastırılana kadar mücadele ettiler. Darbe bastırıldıktan sonra ekranlara doluşan AKP yöneticileri gibi şov yapmadılar.

5. AKP iktidarı 104 amiralden aslında neden rahatsız? Çünkü o 104 amiral ve onlarla aynı düşüncedeki binlerce amiral ve general, Türkiye’nin çıkarlarını savunuyor, Atatürk’ü savunuyor, laikliği savunuyor, cumhuriyeti ve demokrasiyi savunuyor…

İktidar bu tür amiraller değil, askeri üniformasının üzerine cüppe giyerek tekkeye giden amiraller olsun istiyor! Üstelik, “Alnı secdeye gelenden zarar gelmez” diyerek devleti teslim ettikleri FETÖ örneği ortadayken.

AMİRALLERİN MONTRÖ HAKLILIĞI

6. Amirallerin 4 Nisan 2021 tarihli açıklamasının odağında Montrö Sözleşmesi vardı. Bu konuda Türkiye’de konuşmaya en yetkin meslek grupları, büyükelçiler ve amirallerdir. Nitekim 126 büyükelçi de 30 Ocak 2020’de aynı konuda bir uyarı ve bilgilendirme metni yayımlamıştı. Kısacası, amirallerin uzmanı oldukları Montrö konusunda halkı bilgilendirmelerinden daha doğal bir şey yoktur.

7. Ne demişti amiraller? “Montrö Sözleşmesi’nin tartışma konusu yapılmasına, masaya gelmesine neden olabilecek her türlü söylem ve eylemden kaçınılması gerektiği kanaatindeyiz.”

Haksız mı amiraller? Daha 5 Nisan akşamı, Erdoğan amirallere yanıt verirken aslında amiralleri doğrulamadı mı? “Daha iyisi için imkân bulana kadar Montrö’ye bağlılığımızı sürdürüyoruz” diyen Erdoğan ve Atatürk’ün “makul ama parlak değil” sözlerini bağlamından kopararak “daha iyisi”ne destek için kullanan Erdoğancılar, Montrö’yü tartışmaya açmış olmuyor mu?

Dahası, Erdoğan 19 Aralık 2019’da “Montrö’de bize tanınan bir hak yok” diyerek, 5 Ocak 2020’de “Savaş gemileri gerekirse Kanal İstanbul’dan geçer” diyerek Montrö’yü tartışmaya açmadı mı?

AKP’NİN NATO’CULUĞU

8. 104 amiralin çoğunluğu, sadece Montrö konusunda değil, ABD’den Türkiye’ye yönelen tehditler konusunda da uzun süredir Türkiye’yi bilgilendiriyordu:

ABD’nin Doğu Akdeniz’de Türkiye’ye karşı cephe inşa ettiği, Karadeniz’de Türkiye’yi Rusya’yla karşı karşıya getirmeye çalıştığı, Suriye’de terör örgütüne silah desteği verdiği, terör örgütünü eğiterek ordulaştırdığı uyarıları yapıyorlardı…

Mezhep temelli dış politikadan dönülmesi gerektiğini, Ankara’nın Şam’la anlaşmasını ve Kahire’yle normalleşmesini savunuyorlardı…

Haksızlar mı? Ve sonuçta ne oldu?

“Vatan savaşı” propagandası yapan AKP iktidarı, ABD desteği alabilmek için Mehmetçiği Afganistan’a gönderme pazarlığına başladı; onayladığı NATO bildirisiyle ABD’nin Karadeniz’i “NATO gölü” yapma hedefine soyundu; ABD’yle Ukrayna’da, Karadeniz’de, Libya’da ve hatta Suriye’de işbirliği yapmaya yöneldi!


https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/mehmet-ali-guller/amirallere-karsi-vatan-savasi-1846038

This entry was posted in DENİZ VE DENİZCİLİK, FAŞİZM. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *